24 Şubat 2019 Pazar

Paris'ten Çiçeklerle//Sarah Jio Kitap Yorumu^^

Selam^^
Yorumlar gelmeye devam ediyor. Bu sefer ki kitabım uzun zamandır okumadığım Sarah Jio'nun yeni çıkan kitabıydı. Pena'dan çıkan ilk kitabı beğenmemiştim ne yalan, Sarah Jio tarzı değil gibiydi. Bundan da pek umudum yoktu. Nerede o eski kitaplar. Sonra okuyan yorumları görünce pek bi beğenildiğini anladım ve alıp, aylar sonra okumaya başladım. Kitap 2.Dünya savaşı olayını konu alıyor. Ya doğrusu ben usandım sürekli 2.Dünya savaşını konu alan kitaplardan. Nedeni ilerleyen yorumda, şimdi konu ve karakterler^^

Nilüfer çiçekleri yürek parçalayıcı yolculuklardan geçer. Tohumları toprakla, artıklarla ve birbirine giren köklerle kaplı bulanık bataklık suyunda filizlenir. Çiçek açmaları için bu korkunç karanlıkta yolunu bulması gerekir, suyun üstünde bir yerde güneş ışığının olduğunu içten içe bilmeli ya da en azından bunu umut etmeli. Böylelikle bu yolculuktan zarar görmeden çıkar ve zafer kazanmış bir şekilde çiçek açar.
1940’ların işgal altındaki Paris’inde Paris’in tüm çiçeklerini beklerken Paris’in tüm acılarını kendinde bulan bir kadın… 2000’lerde Işığın Şehri Paris’in nostaljik havasında ve aydınlığında kendi acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşebilmek için başka bir kadının geçmişinin peşinde iz süren başka bir kadın…
Kendine özgü sürükleyici tarzıyla Sarah Jio bu romanında bulanık sularda derinlere batmış iki nilüfer olan güçlü kadın karakterlerle geçmiş ve bugün arasında köprü kurarak hayatta önemli olan şeyleri hatırlatıyor.

Sarah Jio'nun tarzını bilenler biliyordur, her zaman kitabında iki tane ana karakter vardır. Biri günümüz, diğeri ise geçmişte yaşayan bir kişi. Burada da iki kadın karakterin yaşadığı zorlukları anlatıyor. Caroline ve Celine. Caroline geçmişte, 2.Dünya savaşını görmüş biri, Celine ise günümüz zamanında yaşıyor ama onunda geçmişten gelen çok büyük sıkıntıları var. Bir gün eski günleri hatırlatacak kişi karşısına çıktı an sinirlenir ve bisikletle gittiği yerde kaza geçirir. Kazadan sonra hafıza kaybı yaşayan Celine hayatını öğrenmek için çabalama başlar. Bu sırada da evde gizemli bir sigara kutusu ve içinde mektuplar bulur. O zamandan sonra hayatını hem hatırlamak isteyecektir hem de tamamen unutmak.
Caroline ise küçük kızı ve babasıyla yaşayan, küçük ama güzel çiçekçi dükkanları ile mutlu mesut yaşarlar ta kişi Almanlar ülkeyi ele geçirene kadar, o günden sonra her şey değişir.
Karakterimiz böyle. İkisininde hayatı çok zordu, hele Caroline'ye çok acıdım ama çok saçma hareketler yaptı.  Sarah'tan böyle hamleler beklemezdim şahsen, daha profesyonel olaylar yazabilirdi. Şok oldum resmen.



Neyse. Celine için diyecek bir şey bulamıyorum. Sadece okuyun. :(
Evet karakterler böyle, genel anlamda bu karakterler arasında gitti geldi. Kitap Fransa'da geçmesi oraları tanımamıza vesile oldu diyebilirdim ama ne yalan açıp şu nerede, şu gerçek mi diye bakamadım. Gerçi neden bakmadım, şu an kendime şaşırıyorum. Ne yalan aklıma yeni geldi. :D Siz okuyunca bakın tamam mı? Bunların yanı sıra Sarah'ı severim ama yeni kitaplarını daha orijinal konular bularak yazsın olur mu? ;) Nedeni ise kitabın 2.dünya savaşında geçmesi. Bana göre hep aynı konu ile ilerliyorlar. Alman askerlerinin bulaştığı insanlar, zengin hayatlarından koparılmaları vs. Yani konu yok mu başka? Tamam savaş üstünden prim yapmanızı anlayabiliyorum ama bari farklı ve insanın ilgisini çekecek konuları yazın. Olmamış Sarah, bu sefer de olmamış. Yine de birkaç yönünden sevdim, yerden yere vurmamın tek sebebi başka konu ele alabilirdi diyorum. Başka eksik göremedim ama artık böyle kitapları ince eleyip sık dokuyacağım. Kristin Hannah'ın Bülbül kitabı da böyle olmuştu. -_-  



Kitap son 100 sayfada depar atladı resmen, zaten son 100 diye bitirmeyi düşünüyordum ama bum, on numara beş yıldız bir sonla veda ettim kitaba. Ama eksiklerin yine vardı ne Sarah. Mesela Caroline'nın son dakikalarda ki yaşamını okumak isterdim, son kısmı çok oldu bittiye getirmiş gibime geldi. Okuyanlardan bir kuple yorum alırım, bakalım sizler ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? 
Evet yorumun sonuna geldik, Sarah yeni kitabını İstanbul hakkında yazacakmış. Çok heyecanlı, umarım eski kitapları kadar harika olur. 
Sarah Jio hayranı iseniz okuyabilirsiniz, ne demek istediğimi anlarsınız o zaman ama ilk defa okuyacaksınız bu kitaptan başlamayın. Bunun yerine Mart Menekşeleri, Böğürtlen Kışı vs. bu kitapları ile başlayın, o zaman daha çok seversiniz. ;)




Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


Bu kulağa ne kadar saçma gelse de dökülen yapraklar için kendimi her zaman kötü hissederdim. Annelerinden ayrılmış küçük, kayıp ördek yavruları gibiydi.



*****


"Bazı şeyleri anlamak imkansız. Kötülük gibi."


*****


"Şu anda bulanık sularda derinlere batmış olabilirsin. Ama çiçek açacaksın."



*****


Yuva dediğin, dünyada sığınacağın, güvende olduğun yerdir.



*****


"Hepimizin acıları var. Bazıları benimkinden daha kötü, bazıları değil. ..."



*****


"Sanırım içimizdeki en iyiyi çıkarmak için en kötü şeyi yaşamak gerekiyor."






Böylece bir yorum daha biter, umarım en kısa zamanda daha çok yazılarla görüşmek dileğiyle.^^




Buralarda da varım^^



3 yorum:

  1. Nilüfer yapısını merak ettiğim çiçeklerden... kitap bu girişle ilgi çekici geldi bana. paylaşıma teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okursanız şimdiden keyifli okumalar. 🤗🤗

      Sil
  2. Merhaba, Değerli Blog Arkadaşım; İnsana Davet sitesinde "Blog Keşif Etkinliği ve Önemli Duyuru" başlıklı yazımızda size de yer verdik. Hemde önemli bir duyuru içeriyor... Bakmak isterseniz beklerim...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil

Elinizi korkak alıştırmayın.^^ :D