26 Kasım 2019 Salı

İzlediğim Filmler 24//Aykut Enişte, İlk Öpücük, Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı 2^^

Merhabalar^^
Yeni film yorumlarım ile geldim^^ 
Filmleri izleyeli yine aylar oldu ama tekrardan izle deseler izlerim, öyle güzel filmler. :D Tabii bir tanesi hariç, ona da değineceğim şimdi. :)


Geçen senelerde fragmanı izleyip merak etmiştim ama Türk filmlerini bildiğimiz için pekte beklentiyi yüksek tutmadım. En son Netflix üyeliğinde denk gelip izledik. Beklentimi yüksek tutup izleseydim pişman olmazdım. Ailecek otur izle, ne belden aşağı küfürler var, ne edepsiz şeyler. Konuda güzel. Kısaca çok beğendim, açar tekrardan izlerim öyle güzel filmdi. Tavsiye ederim. ;)









Bu da geçen senelerde vizyona giren filmlerden. Murat Yıldırım'ı seviyorum, bütün dizileri olmasa da(Çoğa tarzım değil) severek izliyorum. Bu filmin fragmanı aşırı komikti, çokta merak ettim ama diğer filmi nasıl olumsuz bekleyip tam tersi olduysa bunda da beklentim yüksekti ama ne yazık ki hiç beğenmedim. Film 50 ilk Öpücük filminden uyarlama. Birebir aynısı, güzel olabilirdi oyuncular uyumlu olup, Murat Yıldırım ben zoraki oynuyordum demeseydi ki bazı yerlerde öyle hissettirdi gerçekten güzel olabilirdi. Beğenmedim, orijinali daha güzel. ;) 
Ama şöyle bir şey var ki Murat Yıldırım yeri geldi öyle saçma hallere girip güldürdü ki bizi filmin tek iyi yönüydü. :D Tercih size kalmış, merak ediyorum diyorsanız bakabilirsiniz. ;) 












Bence bu seri çoook güzel. :D Her yıl bir filmi yayınlansa keşke. İlki daha güzeldi ama her filmde evcil hayvanların bu kadar olaylı ve komik anıları izlemek aşırı eğlenceli. Daha geçen gün yeğenler var diye açıp izledik. Tekrar tekrar izlenir bu seri. Çocuklarınızda, sizde eğlenerek izleyebilirsiniz. Başka diyecek bir şeyim yok. :D 












Böylece bir film yorumu daha bitti, başka yazılarda görüşmek üzere^^



Diğer film yorumları için TIK TIK!!




Buralarda da varım^^




20 Kasım 2019 Çarşamba

Sensiz Asla//Güneş Demirel Kitap Yorumu^^

Selam^^
Bir ay önce okuyup daha yorumunu yaptığım kitabım ile karşınızdayım. Kitabımız yazarım sevgili Güneş Demirel'e ait. Seneler önce Seni Severken kitabını okuyup bayılmıştım ve bir kaç yıl sonra ikinci kitap çıktı. Hemen alıp okudum, çünkü hem kitap pahalı hem de Gaye'nin ne yapacağını kestiremediğim için pekte hevesli olmadım. Geçen aylarda sonundan aldım ama keşke almasaydım. İndirime girer de öyle alırım dedim indirime girmedi, ben aldıktan bir ay sonran kitap 9.90 oldu mu. İşte orada şansımıza bir teşekkür gönderdim. Neyse, almış olduk bir kere. Kitap güzeldi ama Seni Severken daha güzeldi. Nedeni birazdan sizlerle. :)

Umulmadık bir aşkın deli dolu geçen serüveni, olmazlar zincirinde yolları kesişen kahramanlar...
Gaye, deli dolu bir kadındır. Dişli ve uslanmaz. Can ile hayatlarının karşılaştığı yer ve durum pek normal değildir. Sonradan yaşadıkları da öyle… Hayat onları yıllar önce boşuna karşılaştırmamıştı. Yolculuklarının olaylarla birleşmesi, Can’ın Gaye’yi aşkla ıslah etmesi gerekiyordu belki de... Kararlı ve sert bir adam ile çılgın bir kadının mücadelesine tanık olacağınız, kimi zaman duygulanıp, kimi zaman kahkahalar atacağınız bir hikâye onlarınki.


Konusu klişe, bildiğimiz aşk hikayesi. Bu tarz konuları okuyanlar devamından neler olacak az buçuk tahmin edebilir. Kitabımız Seni Severken serisinin kinci kitabı.İlk kitabı okuyanlar Gaye'yi, Can'ı ve Kenan'ı tanıyordur, işte kitabımız bu iç karakteri konu alıyor. Konuda Gaye ve Can yazsa da Kenan'nın hayatı da var. Gaye babası ve abisiyle beraber avukatlık bürosunda çalışmaktadır. Üstlendiği bir dava yüzünden canı tehlikeye girince Can'dan yardım ister. Seneler önce olaylı bir şekilde tanışan Gaye ve Can'ın rastlantısı kader diyebiliriz. Kenan'ın ise Gaye ile yemek yerken görüp aşık olduğu kız ile aralarından geçen aşkı anlatıyor. Şahsen Kenan'ın olayı daha ilgi çekiciydi. Konu üstünkörü böyle.



Gaye ve Can'ın aralarındaki aşktan, tartışmalarından, küslüklerinden hiçbir şey anlamadım. Resmen annemin izlediği günlük diziler gibi. Bir gün mutlularsa bir ay küsler, usandım yani. Gereksiz yere küslükler, kavgalardan gına geldi. Ben bu kitabı böyle beklemiyordum. Tamam Seni Severken kitabından Gaye'nin nasıl bir karakter olduğunu gördük ama bu kitapta daha farklı okumak isterdim. Gaye'yi anlıyorum, hatta bütün karakterleri de ama konuşarak bu olayaları atlatabilirlerdi, korkurın varsa söyle seni teselli etsin ya da sana destek olsun vs. 
Kısacası bitirene kadar neler çektim neler. Çok ağır oldu bu diyebilirsiniz ama saçma sapan bahanelerden küslükler, doğru düzgün konuşmayıp, empati kurmadan aylarca konuşmamak vs o kadar sıkıcıydı ki yazarım falan dedim ama bu zaman kadar çiftler arasından en sıkıldığım bu oldu. 
Yazarımın kalemini seviyorum, yazdığı her kitabı da okurum ki okudum ama hepsi muhteşem olacak diye bir kural yok, Nilay ablam çokta güzel değildi, beni sinir etti demesine rağmen içimde kalmasın diye aldım ve okudum. Pişman değil, yine olsa yine okurum ama hayal kırıklığı olması üzdü beni, umarım yeni çıkacak kitaplar bu kitap gibi olmaz. :)




Gerekli yorumumu yazdım diye düşünüyorum, tavsiye kısmına bir şey yazmama gerek yok, okumak size kalmış, Seni Severken'i okuyup Gaye ve Can'ı merak ediyorsanız okuyun derim ama beklentiyi yüksek tutmayıp, sinir olmaya hazır olun. :)
Bu kitabı değilde başka kitabı öner derseniz çok var. İlk olarak Şimdi Benimsin kitabını şiddetle öneriyorum, fazla dram olsa da aşırı güzel.^^ Sonradan Katran Karası, Sen Yokken, Aşk Kanatları olarak liste uzar gider. Kesinlikle tanışın yazarımla. <3



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


İnsan bazen hiç tanımadığı birinden teselliyi bulabiliyordu demek. Derdin aynı olması kafiydi, yaraya merhem olmak için.








Bir yorum daha böylece biter. Araya haftalar girmiş olsa da bazı kitapları unutmak mümkün değil. :D
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^





Buralarda da varım^^





13 Kasım 2019 Çarşamba

Mai ve Siyah//Halid Ziya Uşaklıgil Kitap Yorumu^^


Merhabalar^^
Burada(Instagram) yorum yapmıyorum normalde ama Okuyarak Yaşa etkinliğinin kitabı olduğu için yorumu burada paylaşıyorum. Aylar önce sınav zamanı okumaya başlamış, daha ilk sayfada anlamadığım için bıraktığım kitap olur kendisi. Okuyarak Yaşa denk gelince neden olmasın dedim, yoksa bu kitabı okuyamacağım. Gerçekten de okumazdım, yarım bırakırdım. Halid Ziya Uşaklıgil'in seneler önce, lise yıllarında Aşk-ı Memnun kitabını okumuştum, çok çok ağırdı, okuyup bitirmem mucizeydi bence.  Bu kitap ise sadeleştirilmiş Türkçe ile yayınlanmış, böyle olmasa 3 aya anca bitirirdim. :)




Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın "Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser" diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.
Hayalleri olan bir gencin lise son sınıfta babasını kaybetmesiyle hayallerinin yıkılışı ve beraberindeki hayat mücadelesi.





Konusu Ahmet Cemil'in hayatını anlatıyor. Şiir ve edebiyat meraklısı Ahmet Cemil güzel ve düzenli hayatına devam ederken babasının ölümünde sonra her şey değişir. Erkenden para kazanmaya başlayan Ahmet Cemil bütün hayallerini bir kenara bırakır, zamanla düzene giren hayatından sonra hayallerini gerçekleştirmek ister ama pekte istediği gibi gitmez.
Daha ne kadar anlatabilirim konusunu bilemiyorum. Aslında tahmin edilebilir bir kitap, sadece edebi değerinden dolayı okunmalı. Halip Ziya Uşaklıgil ünlü edebiyatçılardan, tanımayan yoktur, Aşk-ı Memnu sağ olsun. :) Değerli eserler bırakmış, dersler alacağımız eserler. Bu da onlardan biriydi. Okurken çok fazla üzüldüm, Ahmet Cemil'in yaşadıkları pişmiş tavuğun başına gelmez derler ya aynı onun gibi. O zamanlar yaşanan sıkıntılara şimdi ki gibi müdahale edemiyor insanlar, edilseydi belki bu kadar olmazdı diye düşünüyorum. Ama amaçta bu zaten. Kadının hor görülmesinin üstünde çok durmuş yazar ve şu satırlarla dile getirmiş.
.
Kim bilir şu genç kadın kimin, hangi baba ile hangi ananın nazlı kızıdır?
.
Çok doğru bir alıntı, belki de kitapta en sevdiğim alıntıydı bu. Çok sinirlendiğim yerler oldu, hatta Ahmet Cemil gibi düşündüğüm yerlerde, ama kötü insandan korkmalı. Bazen çok daha fenalıklar yaparlarda susarsın. Bunların yanı sıra Ahmet Cemil'in bazı kişiler için iyi düşünmesi çileden çıkardı, kitap kurgu ama şu olmasaydı olmazdı demeden duramıyor insan. Mesela Raci için. Okuyanlar anlamıştır beni.


Kitapta aşk vardı, Ahmet Cemil'in yaşadığı aşka bayıldım. Çok sık görmese de ona olan duygularını anlatışı, sadece saniyelik bakış için nelerin yapıldığını okuyoruz. O zamanın sevdaları güzelmiş, şimdi ki sevdalar bile ucuz. Uzun süre görmemek belki aşkı daha da güçlendirir, edebi kitaplarda bunu gördüm mesela. Çok masum ve içten aşklar bunlar...
Evet yorumum bu kadar, blogda da yayınlayacağım. Belki bir kaç kelime daha eklerim, bilemiyorum. Okumakta az biraz zorluk yaşasam da korktuğum kadar olmadı, lakin bundan sonra böylesi kalın edebi kitaplar okur muyum o tartışılır.  Yine de verdiği mesaj ve edebi yönünden dolayı tavsiye ederim. Bu tarz okumayı seviyorsanız kaçırmayın.
Ve Okuyarak Yaşa etkinliğine teşekkürler, dediğim gibi belki bu etkinlik olmasaydı okumazdım. Her ay düzenli etkinlikler var, katılmak isteyenlere varsa @okuyarakyasa ile irtibata geçebilir.




Kitaba Puanım 5/4^^




Instagram'da yorumum mevcut, orada kaybolur ben bloga da ekleyeyim dedim. :) 
Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^




Buralarda da varım^^



4 Kasım 2019 Pazartesi

Haziranda Sevelim mi?//Laviniapiaf Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yeni kitap yorumuna başlamış bulunmaktayım. :) Yeni kitabımız adını daha yeni duyduğum, kapağına ve ismine aşık olduğum Haziranda Sevelim mi? kitabı. Gerçekten çok minnoş kapak ve isim, içeriğe de öyleydi. Yazarla yeni tanışmama rağmen sevdim, en kısa zamanda ikinci kitabı almayı planlıyorum. :)

Sevgili dostlar! Anlatacağım şeyleri dinlemelisiniz. Çünkü yanlış sularda yüzen küçük bir balık gibi kendi yolumu bulmak için çırpınıp durduğum bu hikâye her ne kadar benim olsa da siz de kendinizden bir şeyler bulacaksınız.
Hayallerimin peşinden koşarken birileri geliyor mu diye arkama bakıp durduğum için tökezleyip düştüm. Dünyanın en manasız ikinci yaşam formu eski sevgilim kendini George Clooney zannettiği için bu düşüşümü güneş gözlüklerinin arkasından seyrederek yanımdan geçip gitti. Peki, ben ne yaptım? Oturduğum yerden bir mucize gerçekleşmesini beklemedim elbette. İşleri daha çok nasıl karıştırabilirsem işte tam olarak o kadar karıştırdım.
Bir de tüm bu olanlara anlam veremeyeceğim bir şekilde dahil olan bir adam var. Gözlerimin içine ruhunu akıtır gibi baktığı için kalbimin fırlayıp suratına çarpmasından endişe ettiğim bir adam.
Bir yaz ayında yaşadıklarıma şahit olurken topluluk içinde olmamanızı tavsiye ederim. Tepkilerinizi kontrol edemediğinizde insanlar size onlardan biri değilmişsiniz gibi bakıyorlar. Kendi kendime çok sık konuştuğum için başıma gelen bu durumu çok iyi biliyorum inanın.
Siz bu satırları okurken ben çok uzaklarda olmayacağım, çünkü hemen yanı başınızda elinizi tutan yakın arkadaşınızın ta kendisiyim!


Karakterimizin adı Şiir, ne kadar orijinal değil mi? Ben sevdim şahsen. Kendisi mimar olduğu halde kader onu başka yollara zevk eder ve tiyatro oyuncusu olur. Buna olmasına vesile olan ise ünlü sevgilisidir. Güzel birlikteliklerinden sonra ünlü sevgilisinin aldatmasını(Magazin haberlerinde öğreniyor ve bir değil iki kızla :O) öğrenen Şiir hemen onu terk eder ve kafasını dinlemek için Anneannesinin yanına, İzmir'e gider. Ama tek değildir. Ailecek gittiği için gönül rahatlığıyla depresyonu geçti denize bile giremez, bu sırada bazı sırlarını bilmeden Anneannesinin manevi oğlu Ateş'e anlattığını öğrendiğinde ise plan üstüne plan yapar.

Konu böyle. Şiir karakteri çatlaktı falan ama sevdiğim bir karakter oldu. Kafasına buyruk, dediğim dedik ve süper manyak moda anlayışı ile Ateş'i tavlamaya çalışan halleri çok komikti. Ateş ise garibim kimlerin eline düşmüş. :D onuda sevdim tabii ki. Az çektirmedi gerçi Şiir'e.
Sonracığıma Şiir'in daha yeni ergenliğe girmiş kardeşi Şirin çok haylazdı, tam Şiir'lik. Abla, anneanne derken çok tatlı bir aile ortamı olmuş.




Kalemini ilk defa okumama rağmen başta da dediğim gibi sevdim. Yazarın şu anlık 2 kitabı piyasaya çıkmış, ikinci Şirin'i konu alıyor ve acayip merak ediyorum, Şiir çatlaksa Şirin zır deli. :D
Kitapta olan kıskançlıklar, kavgalar, aşk, ayrılık vs. hepsi yerli yerinde ve kararındaydı. Öyle ne çok uzatılıp okuru baydırmış, ne de hemen kesip şok ettirmiş. Zaten ikiyüz küsur sayfalık bir kitaptı ve her şey yerli yerinde bitti. Sadece karakter sanki günlük yazmış, ya da sen onun kankasıymışsın gibi anlatmasına başta çok zorlandım. Normalde böyle kitaplar çok okumam ama bunda okudukça alıştım. Bu arada böyle anlattığı için Ateş'in kısımlarına zor dayandım desem yeridir, bazı yerlerde acaba yine Şiir mi anlatıyor dedim. Bence Ateş'i üçüncü şahıs ile anlatması daha iyi olurdu.
Bir kaç daha eksik yönleri vardı ama zamanla düzeleceğine inanıyorum, sevdiğim yazarlardan oldu.

Bu tarz kitaplar seviyorsanız okuyun, çerezlik, ben bitiremedim ama bir günde bitecek kitaplardan bir tanesiydi. Son olarak kapak ve iç tasarım gerçekten çok güzeldi, kim yaptıysa ellerine sağlık. Sade ve şık^^




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Romeo ve Juliet efsanesindeki kızımız soruyor. Ah Romeo neden Romeo'sun sen, kim koydu adını? Ay kim koyacak Allah'ını severse! Dedesinin ismidir, koymuşlardır. En olmadı ebesi doğururken demiştir Romeo olsun adı da. Neyini araştırıyorsun bu kadar? Konuya odaklansana. Adamın isim hikayesini öğrenince ne olacak, başın göğe mi erecek? Romeo ölürken bile güzelliğini sorgulasın, sen de ancak üf başka  isim mi bulamamışlar sanki, der gibi adama surat yap.



******


Zaman çok hain değil mi? Beklemek gibi can sıkıcı bir eylem söz konusuyken geçmek nedir bilmeyen illet azıcık yavaş aksın diye neredeyse yalvardığınızda su gibi geçiyor.



*****



Evrenin yüzde doksan sekizi görünmez olabilir ama kalan yüzde ikilik bir oranda birine tutuluyorsunuz. O sizi değil, başkasını istiyor. Bir atom bile aynı anda iki yerde bulunabilir, tıpkı hem İstanbul'da hem İzmir'de bulunmak gibi. Ama biz bir yerde bile tam anlamıyla duramıyoruz.








Bir yorum daha biter.^^
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, kitaplarla kalın.^^



Buralarda da varım^^