Kimberley Freeman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kimberley Freeman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mart 2017 Pazartesi

Zümrüt Şelaleleri//Kimberley Freeman Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Kitap yorumları gelmeye devam ediyor. Bu sefer ki kitabım kalemini ve konu seçimi beğendiğim yazar Kimberley Freeman'ın son kitabı Zümrüt Şelaleleri^^ Yazarın ülkemizde çıkan bütün kitaplarını okudum. Hepsi birbirinden farklı kitaplardı. Hangisi favorim, bu kitabı sevdin mi? Bu tarz soruların cevabı yorumumun devamında.^^

Gözyaşlarınıza eşlik edecek biri varsa yanınızda, kalbinizdeki boşluk sizi ne kadar ıssızlaştırabilir?
Violet Armstrong 1926 yılında Zümrüt Kaplıca Oteli'nde çalışmaya başladığında aklındaki tek şey, artık çalışacak durumda olmayan annesine bakmaktır. Ancak ötekileştirilenlerin dünyasında yer alsa da kalbine yenik düşerek ünlü Honeychurch-Black Ailesi'nin vârisine âşık olur. Bir gece kuvvetli bir kar fırtınasının gelmesiyle o tutku dolu aşkı da kara gömülür. Ta ki karlar eriyip o gecenin sırrı ortaya çıkana kadar…
Seksen sene sonra Lauren Beck, erkek kardeşinin vefatından sonra annesinin baskıcı tavırlarından sıyrılarak, kendi ayakları üstünde durmaya karar verir. Görkemli Zümrüt Kaplıca Oteli'nin karşısındaki kafede çalışan Lauren, eski otelin restorasyonuyla ilgilenen bir mimarla tanışır. Arkadaşlıkları devam ederken, Lauren 1926 yılında yaşanmış doludizgin bir aşkın mektuplarını keşfeder. Ancak keşfi bununla da sınırlı değildir… Unutulmuş bir trajedinin peşine düşen Lauren, yüzleşeceği gerçekle kendi hayatını da değiştirecek riski göze alabilecek midir?


Kitabımızın konusu böyle. Yazarın klasik geçmiş-günümüz tarzında yazmasını seviyorum. Gerçi ben bu tarzı kim yazarsa yazsın seviyorum. :D O eski anıların bulunduğu mektupları, günlükleri bulmak, gizemi çözmek ve umulmayan bir kişinin geçmişle bir bağlantısının olması gibi. Bu kitapta öyleydi. 
Violet hasta annesine bakmak için ne iş olursa yapmak zorundadır. Şu an ki işinde kovulunca arkadaşı yardımıyla Zümrüt Şelaleleri'nde olan bir otelde işe girer. Burada hayatı  Honeychurch-Black ailesinin varisi Sam ile tanışınca değişir. 
Violet sevdiğim bir karakter olmadı. Çok saçma hal ve tavırları vardı. Nedenini burada yazamam Spoi olur diye ama yaşadıklarına üzülsem de sevdiğim bir karakter olmadı. Sam var birde. Çok ama çok değişik bir karakterdi. Kendisi hakkında daha çok bilgi almak isterdim. Yazar kitapta sadece şurada duran bir figüran gibi davranmış, hayatı hakkında daha çok yazabilirdi.


Flora var birde. Sam'in çok sevdiği ablası. Sam'in yaşadığı zor zamanların da daima yanında olan ablası. Bu karakteri sevdim işe, tabii bazı takıntıları vardı ama haklı yereydi. Son yaptığı şey için kendisine kızdım, gidip hesap sormasını çok isterdim ama yapmamakla en iyisini yaptığını da düşünüyorum. Bu konu için ikilemde kaldığım doğru.
Günümüzde ise Lauren var. Kardeşi nedeniyle ailesi dış hayatla ipleri koparır ve sadece 4 kişi olarak yaşamaya devam ederle. 30 yaşına gelen Lauren artık bazı şeylerin değişmesine karar verir ve ailesinden uzakta kendine yeni bir hayat kurmaya çalışır. Burası da Zümrüt Şelaleleridir. Zümrüt Kaplıca Oteli kaç sene boyunca eskimeye yüz tutulduktan sonra sonunda otel restorasyon edilmeye başlar. Lauren burada çalışan mimar Tomas sayesinde otelin gizli yerlerinden mektuplar bulur ve gizemli bir olayı çözmeye çalışır. Kitapta belki de Flora’dan sonra sevdiğim ikinci karakter oldu kendisi. Yaşadıkları zor olsa da ayağı kalkıp hayatına devam etmesi güzeldi. Annesinin ona olan baskısını okuyunca ben sıkıldım yeminle. Gerçekte böyle anneler varsa çocuklara sabır diliyorum.
Lauren gizemi çözmesi fazla zor olmadı, hatta diğer kitaplara göre çok fazla uğraştığını da söyleyemem. Daha çok bilgi bulacağını umut ediyordum ama yazar o kadarla gizemi çözmeye laik görmüş, bir şey diyemem. 
Diğer karakterlerden bahsedecek olursam, iyisi de vardı, kötüsü de. Haklı olanı da, olmayanı da vardı. Fazla bahsetmeye gerek yok kısacası.

Kitabımızı ilk okumaya başladığımızda ileri ki sayfalarda ne tür olaylar olacağını okuyoruz ama kim ve ne için yapıldığından kuşkuluyuz. Devam edip, o olaya geldiğim zaman o kadar ters köşe oldum ki anlatamam. Bu kadarını beklemiyordum ne yalan. Bu kısmı spoi olarak yazacağım çünkü kitaba dair bazı düşüncelerimi içimde tutamam. 
Doğrusu bu kitabı sevemedim. Yazarı ne kadar çok sevsem, kitaplarını okusam da kendinden beklenmeyecek bir kitap yazmış. Böyle bir kitabı yazacağı aklımın ucundan geçmezdi ama işte yazmış, bizde okuduk. Belki kendi açısından iyiydi ama benim açımdan betle tatmin olmadığım bir kitaptı. O yüzden bu kitap için hayal kırklığına uğradığımı üzülerek söylemek istiyorum. Yazarın en çok sevdiğim kitap sıralaması yaparsak;
Kor Adası (Yorum için Tık Tık)
Deniz Feneri Koyu (Yorum için Tık Tık)
Kır Çiçeği Tepesi (Yorum için Tık Tık)
Zümrüt Şelaleleri.


SPOİ BAŞLANGICI!!

Kitabı gerçekten sevmedim. İlk olarak her zaman baş karakterlerin mükemmel olduğu kitapları okuyoruz. Burada Sam ve Violet hiç o kadar mükemmel değillerdi. Tamam konu bakımından olabilir ama en azından yazar Sam’e biraz çeki düzen verebilirdi. Violet zaten ayrı bir dertti. Sam iki güzel söz söyledi hemen aşık oldu. Tamam da bu adamın sapık olmadığı ne malumdu. O kadar çok mantık hatası vardı ki çıldırdım resmen. En son ki olay zaten başlı başına rezaletti. Bunda hem Flora’nın hem de Violet’in suçu vardı. İlk olarak Flora sürekli Violet’i kovacağına gel sana anlatacaklarım var deyip Sam’in durumundan bahsedebilirdi. Violet’de gidip o mantıksız hatayı yapmazdı. Sam’in ölümünün kendi ellerinden olduğunu keşke Flora söyleseydi, ama işte yazar karakterine vicdan azabı çektirmek istemedi. Çok sıra dışı bir olay, konu yok ortada. Başta dediğim gibi yazar Sam’i bir figüran olarak kullanmış, Violet’in ilerde güzel bir hayat yaşamasına olanak sağlayacak yan karakterdi o kadar.
İşte bunlar o kadar mantıksızdı ki bu kitaba 3 versem bile çok olur.



SPOİ SONU!!


Okuyan arkadaşlar spoi kısmını okuyup, neler düşündüklerini söyleyebilirler. Belki ben çok detaycıyımdır ya da gerçekten bu kadar mantık hatası vardı.
Son olarak yazarın kalemini sevsem de hayal kırıklığına uğradığım bu kitabı tavsiye etmem. Yazarın kalemiyle ilk defa tanışacaklar için Kor Adasını öneririm. Bu kitabı mümkün mertebe en sona atın derim. :)


Kitap kapakları^^

Hepsi birbirinden güzel ama ahım şahım değil. Bizim kapak bile biraz sönük kalmış. Kapaklar da yer alan kadınlar kimi simgeliyor tahmin edilebilir ama neden o? :D O da yazara kalmış bir şey artık ne diyelim. :D


Kitaba Puanım 5/2



Alıntılar^^


Gözlerimi kapattı. Annem boşuna endişeleniyordu. Etrafımızda her an milyonlarca olasılık dönüp duruyordu.


***** 


Flora bir kuş olmayı arzuladı. Binalardan, caddelerden, insanlardan ve onların bitmek bilmeyen ihtiyaçlarından çok yükseklerde, kaygısızca uçmak istiyordu.


***** 


“Birlikte olmak. Ne kadar basit bir dilek, değil mi?” diye sordu Sam.
“Çok basit,”dedi Violet. Öyleyse neden bu kadar imkansız görünüyordu?


Buralarda da varım^^





15 Mart 2016 Salı

Kor Adası//Kimberley Freeman Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^

Uzun zamandır sevdiğim türden ve Arkadya Yayınlarından kitap okumadığımı fark ettim. En son Sarah Jio'nun Elveda Haziran kitabı okumuşum. Şu sıralar daha çok Fantastik yada Distopya'ya gönül vermişim gibi :D Neyse, bunu sevdiğim yazarlardan olan Kimberley Freeman'in Kor Adası kitabı ile telafi ettiğimi düşünüyorum :D Yazarın bu zamana kadar çıkan bütün kitaplarını okudum, kalemi iyi olan bir yazar ve her bir kitabı okunası. Ama ben bu kitabı diğerlerine göre daha bi çok sevdim :D Nedeni ise konudan sonra^^

Göz ardı ettiğiniz gerçekler er ya da geç çıkar karşınıza tamamlanmak için. Yüzleşin ki ruhunuz arınsın.
1891 yılının İngiltere'sinde Tilly Kirkland, rüya gibi bir evlilik yaptığını düşünürken kendini bir kâbusun tam ortasında bulur. Yaşadığı talihsizlikler onu Avustralya'ya, Kor Adası'nda bir malikâneye getirir. Burada bir yerel cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapacaktır. Aslında her günbatımında adeta bir kora dönüşen bu adaya hayatının cezasını çekmek için geldiğini anlayacaktır…
2012 yılında ünlü yazar Nina Jones, kafasını toparlamak ve yazmakta sıkıntı çektiği yeni hikâyesine odaklanmak için Avustralya'ya büyük büyükannesinden kalma malikâneye gelir. Ancak Starwater Malikânesi'nin duvarları, onun yıllardır sakladığı büyük sırrının kanıtlarıyla doludur. Keşfettiği her kanıt ise Nina'nın büyük bir gizemi çözmesini sağlayacaktır.


Konumuzdan anlaşılacağı üzere iki dönüm birden yazmış yazar. Hem Tilly hemde Nina hakkında. Kitabımızın ilk girişinde Tilly'den bahsettiği için bende ondan ilk bahsedeceğim. Zaten kitabımızın büyük çoğunluğunu onun hikayesi kaplıyor. Tilly Büyükbabasıyla yaşamaktadır ve kısa bir sürede tanışıp aşık olduğu Jasper ile yine kısa bir sürede evlenir. Harika bir düğüne sahip olan Tilly'yi düğününden sonra çok büyük sürprizler bekler ve kendini hiç bilmediği bir ülkede, Eleanor adında küçük bir kıza mürebbiyelik yaparken bulur.
Tilly çok sıkıntılar çeken bir karakterdi. Okudukça kendinizi onun yerine koyup, çok üzüleceksiniz. Ayrıca sevdiğim bir karakterde oldu. Sona doğru ne yalan bizi şaşırttı ama sevgiye, aileye ve duygularına çok önem veren Tilly hep bizden biriydi. Yaptıklarına bazen hak veriyor bazen ise çok kızıyorsunuz. Son kısımda çok kızdım kendisine ama yapmasındaki nedenler de çok fazlaydı, bu yüzden fazla bir şey diyemiyorum :)



Nina ablalarının başarısının gölgesinden kalmış, kendisini kitap yazıp, Bestseller listesine yazdırıp, başarısını kanıtlayan biri olmuştur. Ama her yazarın başına belli bir zaman da gelen tıkanma Nina'yıda pençelerine alır. Annesinin ısrarları neticesiyle Avustralya da, Büyükannesinin malikanesini satın alıp biz süre kafa dinlemek için orada kalır. Ama eskimiş evin duvarlarındaki sırlar Nina'nın dikkatini çeker ve Büyük Büyükannesi Eleanor'un günlükleriyle okumaya başlar.
Kitabımız da Nina sadece ek bir karaktermiş gibi gözüktü, başta dediğim gibi en çok Tilly'nin yaşadığı olaylar kitapta yer alıyor. Nina sadece sırları ortaya çıkarıyor ve Eelanor sayesinde bir kaç şeyi başarıyor. Bu başarıyı kitapta öğreniyorsunuz, ne yalan hiç tahmin etmemiştim :D Okuyunca ben şok :P İşte, yazar nereden vuracağını çok iyi biliyor :D Nina'yı sevdim ve kararlı davranışlarına da hayran kaldım :D Ama Joe'ye olan davranışını onaylamıyorum :P


Baş karakterlerimiz Tilly ve Nina ama yan karakterlerimizi de yabana atmayalım. Mesela Eleanor Tilly ve Nina kadar çok sevdiğim bir karakter oldu. Onun hayatını da yazar sonradan kaleme alsa ne kadar çok sevinirim anlatamam, çünkü Eleanor hakkında bazı şeyler çok üstünkörü anlatılmış.
Olmazsa olmaz erkek karakterlerimiz Joe ve Sterling^^ Joe'yu daha ilk dakika da sevdim, ama çok değişik bir karakteri olan Steling için tam olarak bir şey diyemem. Onuda sevdim ama :D Okuyunca sizlerde Sterling!!! deyip kızabilirsiniz ama sonradan 'Yaa ne kadar tatlı!!' da diyebilirsiniz :D Sizin o an ki ruh halinize bağlı :D


Başta dediğim gibi bu kitabı diğer kitaplarından daha çok sevdim. Diğerlerin de sanki hep bir eksik vardı ama bunda öyle bir his yaşamadım. Sarah Jio'dan sonra bu tarzı çok iyi yazan yazarlardan biri kendisi. Zaman kavramını, olayları, duyguları yansıtmayı, okuyucuyu ise şok etmeyi seven bir kaleme sahip. Kitabın kalınlığına aldanmayın derim, elinize aldığınız an su gibi akıyor ve diğer sayfada acaba neler olacak diye heyecandan okuyorsunuz ;)



Harika bir kitap olduğunu tekrar tekrar yazdım, bu tarz aile-dram severlere kesinlikle önereceğim bir kitap. Sarah Jio severler, bu yazarla tanışmadıysanız tez zaman da tanışın derim :) Sizde benim gibi seveceksiniz ;) Sırları, aileyi, dostluğu, güvenmeyi ve aşkı çok ince bir çizgide ve yoğun bir şekilde anlatan Kor Adasını okuyun, okuyun!! :D



Puana geçmeden önce kapak ve yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumları şuraya ekleyeyim :D


Doğrusu kitap kapakları arasında ayrım yapamıyorum, hepsi birbirinden güzel^^ Ve hepside kitabın içeriğini yansıtıyor. Yansıtmayan, anlamsız kitap kapaklarının sevmiyorum :/ Arkadya Yayınlarının kapaklarına bayılıyoruz zaten, bu kitapta onlardan biri^^



Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumlarım^^

Kır Çiçeği Tepesi yorumu için Tık Tık!!
Deniz Feneri Koyu yorumu için Tık Tık!!


Kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^


"Beklentiler mutluluğun düşmanıdır."


*****


"Gerçekler her şeyin ilacıdır."


*****

Tilyy gözlerini kapattı. "Gerçekler hiçbir şeyin ilacı değildir," diye mırıldandı kendi kendine. "Gerçekler, ağır bir yüktür."




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^


7 Kasım 2015 Cumartesi

Kitap Alışverişi Vol 1234^^ :D

Herkese merhaba^^
İstanbul'a gitmeden önce kitap sipariş etme planımız vardı ama kısmet olmadı ve veremedik :/ Ama geldikten sonra hemen istediğimiz kitapların listesini yaptık vee taa taaa yepyeni kitaplar^^ Hepsi çok ama çok merak ettiğimiz kitaplar olduğunu, okumak için sabırsız olduğumuzu bilin :D Hele My Twin şimdi bu kitaplar arasından birini okuyor bile :D Uzun lafın kısası işte kitaplarımız^^





Kızıl Yükseliş kitabı daha çıktığı günden beri ilgimi çekiyordu ama Pegasus Yayınlarının fiyat politikası ne yazık ki cüzdanımıza pek sıcak bakmıyor. Kitabımız normal de ciltli ama 39 TL olunca bizde 29 TL'den 20 TL'ye!!! inen ciltli olmayan kitabı listeye ekledik. Fiyatlar süper değil mi -_-
Sağ olsun Pegasus bizi düşünmüş, bunlar ciltli alamaz biz en iyisi ciltsiz de çıkaralım da alsınlar demişler ve böyle de çıkarmışlar, ne kadar düşünceli bir yayınevi -_-




İkinci kitabımız yine Pegasus Yayınlarından. Bu kitap da baya bir övüldü, gerçi ne demiş büyüklerimiz övüleni koy kaç övülmeyeni al kaç ama My Twin çok merak edince hadi alalım dedim. Bunun ciltlisi falan yok ama kitabın fiyatı yine uçmuş -_-




Apollyon ve Avcı. Serinin son iki kitabı :D Anladığınız üzere seri sonunda tamamlandı :D En kısa zamanda ilk kitaptan tekrardan başlayıp okuyacağım inşAllah :P Bakalım nasıl devam edecek, sevdiğim bir seriydi ama almayı sürekli erteledik, sonunda aldık ne diyelim en kısa zaman da okumak dileğiyle :D




Lola ve Komşu Çocuk, övülen bir diğer kitaplardan biri. Evet övüldüğü için aldım ama sonradan ciltli ve kapağının rengine aşık olmuş olduğumdan da almış olabilirim :) Serinin diğer kitapları da harika^^ En kısa zaman da okuyup tanışalım bakalım Lola'yla :)


Şu renklere ve uyumu bakar mısınız <3 :*




Yazarın kalemini sevdiğimi bilirsiniz, Ünlü Aşk favori kitaplarımdan ve ikinci kitap da en kısa zaman da çıkınca merak ettiğim Toprak ve Melis çiftinin aksiyon dolu hayatını konu alan kitabımızı hemen aldık. Birazcık fantastik varmış diye duydum, bak daha çok merak ettim :D 




Bir Kavanoz Aşk kitabının konusunu bilmeden kapağına aşık oldum, çok orijinal bir kapak olmuş, çok beğendim. İnşAllah kalemi de güzeldir. Bu kitabı da My Twin'in tercihine sığınarak aldık ;)




Arkadya Yayınlarının çıkardığı her bir yazarı severim, bu yazarda onlardan biri. Aslında İstanbul'dan alacaktım ama yoktu kısmet bu alışverişeymiş :D Okuyanlar çok beğendi, bakalım ben nasıl bulacağım ;)



Sophie yeni kitap çıkarır da biz almaz mıyız :D İlk gençlik romanı diye duydum, işte My Twin'in hemen alıp okuduğu kitap :) Kitabın kapağı ne kadar güzel değili mi? <3




Bunlar da Okuoku'nun bizlere hediyesi^^
Başka Topraklarda Rüzgar Sert Eser kitabının yazarı Koreli :O Biz şok, Okuoku ne kadar düşünceli ki bize Koreli birinin yazdığı kitabı gönderiyor, sevgiler Okuoku <3


Hazır Okuoku dedik bunları da yazayım, ilk olarak hızlarına hayran kaldım, 5 günlük tatil öncesin de verdik siparişi havale ile, havale hemen kabul edilip, tatili araya girdiği halde hemen hazırlanıp daha bir hafta dolmadan elimiz de olması taktire şayan <3 Bir önce ki alışverişimizi başka siteden yapmıştık ve bizi sinir etmişlerdi. Okuoku daha hızlı olunca seçmemek imkansız ama indirim nerede biz orada olduğumuz için her türlü siteyi kullanırız :D Neyse Okuoku'ya hızlarından ve kitaplara yapılan özenden dolayı teşekkürler^^







Evet bir 3 kitap daha var aldığımız^^ Bu kitapları ise İstanbul gezisinden, D&R'dan aldık. İstanbul'a  gidip de D&R'a gitmemek olmazdı ve en yakın d&r da soluğu aldık. Fazla bir çeşit yoktu ne yazık ki ama indirim de olanlar bizi bizden aldı :)




My Twin'in ilgisini çeken bir kitaptı, seri olarak da d&r da vardı ve My Twinin ilk tercihi oldu :)




Yazarın seri niteliğinde ki, ikinci kitabı, ilk kitabını çok sevmiştim :) D&R'da indirim de görünce hemen kaptım, ne kadar olduğu da üstün de belli zaten :)




İstanbul'a gitmeden önce yapılan yorumlardan sonra merak ettiğim bir kitaptı, d&r'da da indirim de olunca bu kitabı da listeye ekledik :) Konusu ilginç bir şey bakalım övüldüğü kadar var mı :) Hayal kırıklığı olabilir belki :P





Bir alışveriş yazısının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız, çok sevdiğim bir alışveriş oldu :) En kısa zaman da hepsini okumak dileğiyle sevgiyle ve bol kitapla kalın :* :*




Buralarda da varım^^


24 Şubat 2015 Salı

OKK 43.Blog Tur Deniz Feneri Koyu//Kimberley Freeman Kitap Yorumu^^


Herkese merhaba^^
43.turumuzun kitabı Deniz Feneri Yolu yorumuna başlamış bulunmaktayım. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Tarzı tam Sarah Jio gibi. Eski, yeni çiftler, gizemli kayıtlar vs. Haa bundan anlamayın ki Sarah Jio'nun aynısı, cıks aynı değiller ama ikisinin de tarzı bir. Yazarın dilinin akıcı olup, olayların gizemli olması kitaba nasıl başlayıp, nasıl bittiğinin farkına vardırmıyor. 


Isabella eşiyle beraber Londra sınırlarında çıkıp çok kıymetli bir eşya ile Avustralya'ya gemi ile yol alırlar. Isabella ne kadar acı çekse de bu seyahati gerçekleştirmek zorundadır. Gemide geçen günlerinde çok düşünür ve hayatına başka türlü devam etmek ister ama fırtına gelip gemiyi vurana kadar. Gemi kazasından sağ kurtulan Isabella ıssız bir adaya düşer, tam her şeyin bittiğini sandığı anda ise ufukta gördüğü Deniz Feneri ışığından sonra hayatı bambaşka bir hal alır. Libby hayatını ve uzun yıllar boyunca sevdiği adamı kaybedince yıllar önce üzücü olaylar nedeniyle ayrıldığı Deniz Feneri Yolu'na geri döner ama döndüğünde acı gerçekle yüzleşir ve hayatını devam etmek için elinden geleni yapar. O sırada bulduğu bazı eski günlükler ile geçmişin sırrını çözmeye çalışır.

Konumuz böyle. İki hayat, umutsuzluk ve zorluklara karşı mücadele. Hepsini kitapta okuyoruz. Aşkı, sevgiyi, ihaneti ve en önemlisi ailenin ne demek olduğunu. Isabella'nın hayatı en başından beri zorluk ve umutsuzluk barındırıyor. Geçmişte yaşadıkları gerçekten kötü. Hele o ıssız adaya düşmesi ve sonradan yaşadığı hayat mücadelesi çok fena. 


Libby'nin hayatı ise Isabella'nın hayatından daha karmaşık. İlk olarak yıllar boyunca aileden uzak yaşıyor ve yaşadığı acı nedeniyle tekrardan dönmesi ve kabul edilmemesi. Bu kitapta sevdiğim karakter oldu Libby. Isabella'nın ne kadar acı çektiğini okusak da ona da kızdım Libby'nin kardeşi Juliet'e de. Kabul ikisinin de acısı ve kızgınlığı kabul edilebilir ama bazı düşünceler cıks beni delirtti.
Kitapta geçen bütün karakterlerimizin geçmişte yaşadığı sıkıntılar, üzüntüler ve acılar var. Biraz önce yazdığım yerde Juliet'e kızdım dedim ama en çok üzüldüğüm ise o oldu. Isabella ise bambaşka. 


Yazarın taa 1901 yılları anlatması çok güzeldi, o zamanın çay partileri, baloları falan güzeldi tabi az anlatmış olsa da ben sevdim. Deniz Feneri Yolu'nu anlatım şekli ise süper ötesiydi. Bir kere denizi görmeyen, duymayan ben bile sanki oradayım da duyuyormuşum gibi hissettim. Öyle güzel bir yerde yaşamak isterdim, deniz kenarı falan. Ayrıca çok aksiyonlu geçti kitabımız, sona doğru ne demek istediğimi anlayacaksınız ;) Yazarın okuduğum ikinci kitabı ve gerçekten yazarın kalemi okunulası. 

Kitap akıcı ve yazarın kurgusu, kalemi çok güzel ama benim kitabı bir kaç günde okuyamamam kitaba adapte edemedi. Bu kitaplar başladıktan sonra hemen bitirilecek tarzda. Bir kere o anları yaşayıp kendinizi onun yerine koyuyorsunuz ama uzun süreli bırakıp alınması kopukluk yapıyor :/
Yazarın ilk kitabı Kır Çiçeği Tepesi'ni okuduysanız bunu da okumak isteyeceksiniz, hiç okumayıp deniz seven biriyseniz buram buram deniz kokusu ve dalgaları hissedeceğiniz bu kitabı öneririm ;) Aile-dram severler ayrıca size sesleniyorum, kaçırmayın bu kitabı ;)

Normalde okuduğum yabancı kitabın yurt dışı kapağını çok merak ederim ve hemen bakarım ama nedense bunda hemen bakamadım anca bugün bakabildim ve şok oldum desem yeridir. Tamam güzel, kitaba yakışır bir kapak ama bizim kapağı tek geçerim, Arkadya Yayınları bu işi biliyor.  


Sizce de bizimki güzel değil mi?? Mavi, mavi içimizi açıyor <3 

Kitaba puanım 5/4


Alıntı yapmayacağım ama sizi alıntıların paylaşıldığı Kitap Tutkusu bloguna davet ediyorum ;)

Not: Yazarın Kır Çiçeği Tepesi yorumumu merak edenler işte Link; TIK TIK!!

Bir turun daha sonuna geldik, emeği geçen herkese çok teşekkürler^^ En çokta Arkaya Yayınlarına. Kitaplar ile gönderdikleri özel kesecik kitaplığımın en güzel yerinde yerini aldı^^



Başka turlarda görüşmek üzere canlar^^



Katkılarından Dolayı Arkadya Yayınlarına Çok Teşekkürler^^


21 Şubat 2015 Cumartesi

OKK 43.Blog Tur Deniz Feneri Koyu//Kimberley Freeman Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz?^^


Bugünlük tekrardan merhabalar^^

Başlığımız da gördüğünüz gibi Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz? adı altında yazı yazacağım. Kitabımızın konusunu okuduysanız Isabella gemi kazası nedeniyle ıssız bir adaya düşüyor. Tabii o öyle sanıyor, Deniz Fenerinin ışığını gördüğü an bu ıssızlıktan kurtuluyor ama o süre zarfında neler yaptığı merak konusu okumayanlar için. Zorluk çektiği bir gerçek, hele o kadar kişiden sadece kendisinin kurtulması ve tek kalması. Neyse kitabımız böyle başlıyor. Bu konu hakkında çoğu kişiler yazdılar, çizdiler, filmini yaptılar, olmadı Survivor adında yarışma yaptılar ama hep mutlu son falan filan. Kitap olarak yazıldı mı? Hımm okuduğum kitaplara bakınca yok ama bu kitapta az da olsa bahsedilmiş. 


Çok detaylı bir yazı olmayacak ama belli başlı konulardan bahsedeyim. İlk olarak uçak veya gemi kazası fark etmez düştünüz diyelim ve kimsecikler yok. Elinizde de hiç bir şey yok. Ne telefon, ne yemek ne giysi vs. İlk olarak su yeri aramak lazım, buldunuz diyelim sonrasında yemek ama bundan önce yatacak yer en önemli. Nedeni ise yağmur kesin olur bu adalarda, böcek falan yatacak yer önemli yani :) Araştırma yaparken bir yazıya denk geldim, çok güzel yazmış. İlk olarak kendinizi motive edin diyor, hayatta kalmaya odaklanın, gelecek hakkında planlar kurun ki hayata daha çok tutunmanızı sağlasın. Daha detaylı bilgi almak için bu linki TIKLAYIN!! 
Ve bu sözü çok sevdim.

 'Karnınızı doyurmak zorunda değilsiniz. Bir insan; nefes almadan üç dakika, su içmeden üç gün, yemek yemeden üç hafta yaşayabilir.'



Şu an için yaaa ben mi ıssız adaya düşeceğim diyebilirsiniz ki bende diyorum, deniz aşırı bir ülkeye gitmeyeceğime göre ki belli olmaz belki Kore'ye gideriz neyse gitmeyeceğimize göre gerek yok ama hayat bu belli olmaz yine bilmek lazım ;)
Bir botanik ıssız adaya düştüyseniz şanslısınız, kesin bir kaç yiyecek meyve bulunur, ağaç dallarından sığınak yapabilirsiniz ve giysi de :P Şaka bir yana botaniğe düşmek iyidir :P Lakin ağaç bile yoksa işte o zaman ben bile bir şey diyemem. Sadece dua edin ki yakın zamanda yardım gelsin.

Uçsuz bucaksız bir yere düştüyseniz keşfe çıkın. Belki Isabella gibi bir Deniz Feneri görürsünüz yada bir yerleşkenin var olduğunu keşfedersiniz. Olur da bir kaç yabani insana yakalandınız tabana kuvvet kaçın, yamyam almadıkları ne malum? :D 


Baktınız hayatta kalacak çok şey var hatta ve hatta zaman geçirecek şeyler de var öyle yaşayın gitsin :D Ama biz, insan oğulları hiç bir zaman tatmin olmadığımız için canımız sıkılır o yüzden kurtulmak için elinizden geleni yapın. Adaya düşmezsiniz ama yine de bununla ilgili yazıları okuyun derim, belli mi olur? 

Adaya iki kişi düşerseniz keyif size, hele birde yanınıza üç şey(iki kişi artı altı şey) aldıysanız daha ne olsun :D Şaka bir yana gerçek hayatta bu duruma düşmüş insanlar vardır kesin, mi acaba? Google amcadan aradım ama cıks bir şey bulamadım. 

Kitabımız adaya düştüğü için Issız Adalı yazı yazıyorum yoksa bir sürü şekilde ıssız bir yere düşebilirsiniz. Bunu düşünen bir çok yapımcı onunla ilgili filmler çekmiş. 
BURADAN! filmlere bakabilirsiniz. 


Bu kadar bilgilendirme yeter, inşAllah bir faydam dokunur, yine diyorum belli olmaz belki düşeriz bir adaya biz yine de önlemimizi alalım ;))


Şimdide gelelim klasikleşmiş Issız adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey'e.
Yazıya özel bir kaç kişiye sordum bu soruyu tabii ilk başta dalgaya aldık ama ciddi cevaplarda aldım hani :D 

Not: Sorduğum kişiler özellikle Su dedi ama kendi hayalimiz deyip adada Su bulundurduk :D 

İlk olarak Okuyan Kızlar Kulübü ne demiş bakalım^^

Kitap Tutkusu'nun 3 şeyi: Telefon, kitap, yiyecek-içecek.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları'nın 3 şeyi: At, avrat, silah.(Mantıklı :D)


 Kore Fanı ve kitap sever ablalarım, arkadaşlarım^^

Minoz fanı arkadaşım F'nın 3 şeyi: Gazı bitmeyecek çakmak, çadır, içinde her malzeme olan bir sandık :D
G. Unnimin 3 şeyi: Temizlik malzemesi, bir top pamuklu kumaş, benden çokça zeki, konuşmayı seven biri. 
Kitap sever N. ablamın 3 şeyi: Çikolata, kocam, kitaplarım.


Arkadaşlarımın, dostlarımın almak istediği 3 şey^^

Teyze lakabıyla Ş'ın 3 şeyi: Çakmak, mercek, kesici bir alet.(Zekice)
Puccagillerden P'ın 3 şeyi: Telefon, yemek, adının baş harfli H. olan biri :D
Kankilerimden M'nin 3 şeyi: Sevdiğim tüm insanlar, vakit geçirebileceğim tüm eşyalar, karnımı doyuracak her şey.
Diğer kankim G.ün 3 şeyi: Özel malzemelerin olduğu büyük bir çanta, yiyecek, yatacağım yere sermek için pike.



Şimdi bana ve My Twinin cevaplarına gelelim^^

My Twin'in yanına almak istediği 3 şey: Kyuhyun, sandık(içinde gerekli her şey var.), kitaplarım.
Not: Sevdiklerim de ıssız adada oldukları için listede yoklar. :P
Ve ben :P : Bir çanta dolusu malzeme-özel eşya, kitaplarım, çikolata^^


Evet nasıl cevaplar ama? Ben hepsini sevdim :D


Evet kazasız belasız şükür yazımı yazabildim. Şu kadarcık yazıyı 4 saatte anca tamamladım. Neden çünkü sürekli ayağı kalkmak durumunda kaldım :P


Takvimimiz^^

21.02.2015
Kitap Tutkusu-Deniz Feneri Koyu’ndan Alıntılar.
Kütüphanemden Kitap Manzaraları-Kimberley Freeman ile Röportaj.
Fighting!!-Ön Okuma.
Fighting!!-Ya Bir Gün Issız Adaya Düşerseniz?



ÇEKİLİŞ^^


3 kişiye, sürpriz de dahil hediye ettiğimiz kitabımızı kazanmak isteyenleri Okuyan Kızlar Kulübü Facebook sayfasına bekliyoruz ;) 
Bol Şans^^


Bugünlük böyle yorumda görüşmek üzere^^