Mürekkebe Boyanan Sardunya Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mürekkebe Boyanan Sardunya Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2023 Pazartesi

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

 Herkese Merhaba^^
Bir sürü yazı birikti ama çok şükür yorumları hazır, sadece son düzenlemeleri yapıp yayımlanması kaldı. İnşallah en kısa zamanda onları da yayımlarım, unutmadan yorumları yazayım da gerisi gelir. :D
Yazarın ve serinin okuduğum ikinci kitabı. İlk kitabın yorumuna buradan bakabilirsiniz.
Eğer ilk kitabı okumadıysanız devam etmemenizi öneririm, ilk kitaptan spoiler yiyebilirsiniz. ;)
Birinci kitapta Mislina'nın Akif Selim'e olan aşkını, hayatına girişini, ufak ufak tanışmalarını okuduk. Burada ise o tanışmalardan sonra daha çok şey oluyor bu kitapta.



Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi.  Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle  tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. 
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı,  saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna
uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı,  Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu. 
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.


Mislina Akif Selim'le daha çok vakit geçirir ve yaşadıkları hayalden de ötedir. Okulda, dışarda, eve gelirken beraber zaman geçiren Mislina'nın hayatında da değişen şeyler olacaktır.
Mislina'nın hayallerinin gerçek olmasına bayıldım, bayıldımmm
Yine çok fazla içsel düşünceleri vardı kendisinin, tabii bu sıkıcı değil, zaten yazarın kalemini bu yüzden seviyorum, kalın ve küçük puntolu olmasına rağmen kitabı akıyor gidiyor.
Mislina'nın bazı yerlerde düşünmeden davranmasına acemice bulsamda o da kitabın gidişatı deyip okumaya devam ettim.

Akif Selim, o kadar narin, kalbi temiz ve koca yürekli bir karakterdi ki çok sevdim. İlk kitapta çok Mislina kadar tanıyorduk, burada aynı onun gibi yavaş yavaş tanıdık. Aynı Mislina gibi, ağzı var dili yok. Tam bir iyilik abidesi ama böyle sessizlerinden.
Şu an ne yazsam olmuyor, bence okuyup öğrenin derim.
Ama cidden böylesi gerçekte var mıdır ya, olsa ne güzel olur. Gerçi bizi bulur mu ki? :D Bütün şanslar Mislina'yı bulmuş. :P :'(


Karakterler hakkında öyle uzun uzun yazmadım, dediğim gibi okuyunca tanımanızı öneririm. Kitapta geçen bir kaç olaya değinmek istiyorum.
İlk olarak şu Mislina'nın isteme mevzusu var, ilk kitabı okuyanlar bilir. O mevzunun uzaması saçmaydı cidden, en son olanlardan sonra okurken çıldırdım resmen. Bir de böylelerinin gerçekte olması beni daha da sinirlendiriyor. 
Sonrasında barışma ve bazı sıkıntıların olması bana garip geldi, yani zaten yeterince kitap uzun, bir bölüm onu yayarak anlatılsaydı daha güzel olurdu.

Kitabı okuduğum sırada büyük felaket oldu, ben de ağır ilerlediği için bırakıp başka kitaplar okudum, sonra biraz kendime gelince buna başladım ve bitirdim.
Bazı şeylerin uzatılması çok saçmaydı, bunu spoiler olarak yazacağım içimde tutamam ama yok yani neden o kadar uzatıldı anlamadım gitti.
Kitap wattpad kitabı olunca işte böyle upuzun oluyor.
Bunları yazdıktan sonra sevmedin mi diyeceksiniz ama yok sevdim ama ilk kitap bir tık daha mı iyiydi ne.
Yorum yazarken neden bu kadar zorlandım anlamıyorum şu an, kafam bomboş, acaba arayı açtım ondan mı, ya da yazacaklarım spoiler olur diye mi bu kadar kısacık yazıyorum anlamadım.
Bir de kitabı okumaya başladığımda çok heyecanlıydım, beklentim çok yüksekti ama istediğimi pek alamadım. İnşallah son kitap bu kitaptan daha güzeldir.


-Spoiler Başlangıcı-

Kitabın yarısına kadar sevgili değillerdi ama sevgili gibi davranıyorlardı, mesela o tren mevzusu, arkadaşı Ezgi'nin yüzünden ders çalıştıkları gece Akif Selim'de kalması, yağmur mevzusu sonrasında birden bire ayrılmaları çok saçmaydı. Yani sürekli şuna bir ad koyun dedim durdum, tamam sürekli okulda, dışarda gezebilirsiniz ama trendi, gece kalması falan bunlar için adı konmuş bir şey şarttı bence.
Yani o ayrılığı biraz daha geç yazabilirdi yazar, pat diye Akif Selim değişti, sonra hop ayrılık dendi ve olaylar bambaşka bir hal aldı.
Tabii sonradan barışmaları çooook güzeldi, Mislina cesaret etmeseydi olaylar bambaşka olurdu ama kitap bu arkadaşlar illa ki barışacaklardı.
Son kısımda Akif Selim'e olanlara üzüldüm, bundan sonra ki kitapta da bunları mı okuyacağız yaa. :'(
Ama o son kısımdaki sahne off yani offf <3
Yazar nasıl bitireceğini iyi biliyor beee <3
Yukarıda diğer karakterlerden bahsetmedim yine spoiler olur diye. Kadir'e hep beraber üzüldük, Ezgi'nin yaşadıkları... O kadar üzücü ki, neyse ki iki türlü de düzeldi. Akif Selim'in abisiyle shipliyorum, hadi bakalım.
Bir de o var, başta kötü gibi olacak derken sonradan minnoş bir abi oldu çıktı. :)

-Spoiler Sonu-


Genel yorumum böyle, spoilerda içimi baya döktüm, nahif, içe dokunan, çok güzel seven karakterlerin olduğu bir seri. Bu tarz seviyorsanız bence çok seversiniz, ben seviyorum mesela ama mantık hataları beni yoruyor, kitaba olan hevesim bitiyor ne yazık ki.
O yüzden bu kitapta beklemediğimi bulamadım, son bölümlerde olanlardan sonra son kitabı bundan daha çok seveceğimi düşünüyorum inşallah, çünkü olaylar daha farklı olacak gibi.
Bir de yazarın çıkan yeni bir kitabı var, onu araya almak istiyorum, sonra son kitabı okur seriyi bitiririz inşallah^^




Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

Utangaçtı, merhametliydi, sakindi ve her şeyden evveli eşsiz bir ruhun sahibiydi.


*****

Akif Selim: Öylece gidip-gelmek... Birkaç kitap, biraz sıcak çikolata, battaniye, biraz müzik ve biraz da sen... Çok güzel olur Mislina.


*****

Yüzündeki o nahif tebessüm bana tüm sabahlarımı vermişti. Tüm sabahlarını hediye etmişti.


*****

"Uzun zamandır seni kulaklıkla müzik dinlerken görmüyorum."
"Çünkü artık dinlemem gereken başka biri var."


*****

Sen, okuduğum kitapta altını çizdiğim o cümlesin.


*****

"Ellerim," dedi...
"Ellerini beklemiş bunca zamandır tutmak için. Çiçeklerin açması için baharı beklediği gibi."






Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^




3 Ağustos 2022 Çarşamba

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat? :) Benim aynı devam şükür, rutinlerimizi yaşıyorsak ona bile şükretmemiz lazım. Tamda bize rutinlerini her dakika hissettiren bir kitapla geldim. Kitabın adı Mürekkebe Boyanan Sardunya değilde Mürekkebe Boyanan Rutinler olmalıydı asdfghj
Neyse bu komikti, şimdi böyle espri yaptım diye de kitabı kötülediğimi düşünmeyin. İlk olarak yazar edebiyat okuyan biri, o yüzden kalemi gerçekten kuvvetli ve güzeldi. Su gibi yazıyor maşallah ama bir kaç sıkıntısı vardı, bunları yorumumun devamında yazacağım inşallah. :)


Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi. Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı, saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı, Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu.
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da  ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.

Mislina ailesinden uzak bir şehirde okuyan genç bir kızdır. Aşk sebebiyle yurtta değil de evde kalıyordur ve tekte değildir. Kuşu, köpeği ve çok sevdiği sardunyaları vardır.
Okulda daha ilk görüşte aşık olduğu Akif Selim'i görünce ilk ve tek aşkını bulduğunu anladığındaondan uzak kalamaz. Çok sessiz ve kendi halinde olan Akif Selim'e yakın olmak için onun yaşadığı apartmanda ev tutar. Aynı sınıfta olmalarına rağmen ne okulda ne de yaşadıkları apartmanda karşılaşırlar. Zaman sonra cesaret ederek hasta diye ona mandalinaları götürdükten sonra aralarında iletişim başlar ama böyle gıdım gıdım.
Mislina'yı sevdim, tam böyle sessiz sakin, kendi halinde, iyilik timsali, kimseye dert olmayan bir karakterdi. Şimdi seriyi sevenler sen ne diyorsun diyebilir ama sizce Mislina'nin tek kelime dahi konuşmadığı, görüşmediği çocuğun apartmanına taşınması normal mi? Her şeyini biliyor resmen. Bir şey demeyeceğim ama düşününce bu çok garip geldi İkizle bana. :D
Onun dışında olmama ihtimali olmasına rağmen çok güzel sevdi, bu sevgisini çok güzel dile getirdi, gösterdi. Ve ufacık konuşmaların bile yaşadığı heyecanı okurlar olarak beraber yaşadık resmen. <3 Çok güzeldi buralar, karakterde öyle...


Akif Selim, kendisi çok fazla sakin, kendi halinde, kimsenin işine karışmayan biri. Okuldan eve, evden babasının yanına, oradan yine okula. Bir de Mislina ile sevdikleri bakkal var, bir de oraya gidiyorlar tamam. Hayatı bu kadar, Mislina ile konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş insan içine çıkıyor Akif Selim. 
Kendisi hakkında çok yazacağım bir şey yok, henüz bizde Mislina gibi yeni yeni tanışıyoruz kendisiyle. İkinci kitapta daha çok okuyacağız gibi sanki, umarım yani. :D Sadece yukarıda Mislina'nın taşınma mevzusunu öğrense Akif Selim ne der aşırı merak ediyorum. Ve umarım ikinci ya da üçüncü kitapta Akif Selim'den bölümler de okuruz.


Diğer karakterlerde Mislina'nın arkadaşları tam bizlerden biri gibiydi. Ders çalışmayan, bölümünü sevmeyen, işte çalışmak zorunda kalan vs. Ama Mislina gibi umutsuz aşka tutunan biri var ki Mislina gibi ben de üzüldüm haline. Devamında neler olacak merak konusu.
Bir kişi daha var, onun için diyeceklerim yok. Bir şeyler yazarsam spoiler olacağı için belki ikinci kitabın yorumunda yazarım. Ama Mislina'ya büyük destek oldu.

Gel gelelim kitabın geneline. İlk olarak kitap Wattpad'de yayımlandığı için olacak ki çok kalın bir kitaptı. Puntoları küçük olmasına rağmen yine kalındı. Burada içeriğin dolu dolu olması demek oluyor ama yarı doğru yarı yanlış diyebilirim. İlk olarak çok fazla tekrar vardı kitapta, sürekli okula gitmesi, gelmesi, yemek yemesi, ders çalışması günlük hayatlarımızın rutini gibiydi. Bir ara evine giden Mislina'nın orada geçen günlerini de okuyacağız sandım. :D Çok şükür okumadık. :D
Sonra dersler, arkadaşlarıyla beraber kantinde oturmaları, aynı muhabbetin dönmesi inanın sürekli bir tekrardı. Yani Mislina'nın Akif Selim'e olan platonik aşkından ziyade rutin bir hayatı okuduk resmen. Haa onu da okumadık diyemem, çok okuduk ve bayıldımm ama sırf bölümler dolu dolu olsun diye bu kadar uzatmak saçmaydı bence.
Sonrasında evinde olan kuşuna sürekli yem, su vermesi ve bunu sürekli yazması.. Yani bir kaç günde bir yapsan da olur be Mislina, hiç değişen bir şey olmuyor. Ve en önemli şey, evinde yaşayan köpeği. Şimdi bilmeyenler için söylüyorum ki herkes biliyordur kediler evde rahatlıkla yaşar çünkü kumları var, ama köpekler illa dışarı çıkmaz zorundadır. Günde bir ya da iki kere, ya da daha fazla. Burada köpek garibim apartmandaki çocuk haftada bir kere dışarı ya götürdü ya götürmedi asdfghj
Şimdi diyeceksiniz şu kitaptan anladığın bu mu Esra? Ama ben detaylara takılırım arkadaşlar. Bunu ilk seferde Wattpad'da okusaydım inanın garipsemezdim ama editörün elinden geçmiş, son okuması yapılmış bir kitaba yakışmış mı? Ya baştan savma iş yapılmış ya da yazar kitabını bozmak istemedi. Bilmiyorum, o kadar gereksiz uzatmalar vardı ki yeter dedim kısacası.


Bu uzatmalar olmasına rağmen yazarın kalemine hayran kaldım, daha yeni Edebiyat üçüncü sınıf öğrencisi ama kalemi çok kuvvetli. Çok anlamlı, güzel cümleler kuruyor, yazıyor maşallah. Bu konuda tebrik ediyorum kendisini, sadece yukarıda yazdıklarımdan sonra WP’de yayımlamadan direkt bir kitap çıkarsa nasıl olur acaba? Wattpad'de yazıldığından haftalık bölümler geldiği için yazarlar kendilerine sınır koyamıyorlar, bir de sevildiyse uzuyor gidiyor ama editörden geçti, belki düzenleme yapılabilirdi. Ya da yapıldı anca bu kadar oldu, artık ne olduysa bilemiyorum ama beklentim bir tık düştü gibi.
Birinci kitapta beklediğim olmadı, aşırı sakin geçti. Umudum ikinci ve son kitapta, umarım mutlu oluruz o kitaplarda da. Sadece bu kadar tekrar olmasın yeter, biz ne okuyacağımızı biliyoruz çünkü. :D
Türk yazar okumayı seviyorsanız tercih edebilirsiniz, bu yazdıklarımın yanında çok güzel bir kaleminin ve gelişirse çok güzel, başarılı bir yazar olacağının inancındayım. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntı^^

"Her gün yeni bir karaktere seyahat ediyorum ama niye her durağın sonunda sana rastlıyorum ben?"


*****


Akif Selim Çakırca... Kalbinize söyler misiniz lütfen, müsait olduğu bir gün benim için çarpsın.


*****


Gözyaşlarım artık diken değil, gül kokuyor çünkü onlara senin adını verdim.


*****


Kitabın kapağını açtım ve onun da aynı satırlarda gözlerinin gezdirdiğini, aynı sayfalara dokunduğumuzu düşledim.


*****


Oluyor bazen öyle, yüzlerce yüz görüyorsun ama birinde kalıyorsun. Binlerce ses duyuyorsun ama ondan başka herkese sağır oluyorsun işte.


*****


Geçmiş olsunlar ya geçmeyecek olanların ufak tesellisiyse.


*****


Bu öyle zor bir ikilemdi ki düşünsenize: hesapsız kitapsız onu hayatınızın merkezine koymuşsunuz, her saniye onu düşünüyorsunuz, geceleri ve gündüzleri onunla uyanıp kalkıyorsunuz bu deliliğin en güzel evresi belki, sevmez zaten akıllıca bir iş olsaydı yazarlar yazdıkları satırlara ruhlarını gömerek sevdalandıkları kadınlar için kalem kırmazlardı.



*****


Ne de sık gülümsüyordum ben böyle, keşke bir kumbaram olsaydı da fazla gelen tebessümlerimi onun içinde biriktirip ihtiyaç duyduğum zaman kullanabilseydim.



*****


"İnsan seviyorsa zaten, bunun bir seferi olmaz öyle değil mi?"
"İnsan seviyorsa bunun bir ölçüsü olmaz," diye dökülüverdi dudaklarından.


*****


"Ani şeyler," dedi dudağının kenarında bir kıvrılma söz konusu olduğunda. "Güzel gelir."



*****


İstemsizce o kızın yerine kendimi koyuyor ve onun yerinde olsaydım diye nasıl hareket ederdim diye düşünüyordum ama yanlıştı. Herkesin kendine biçilmiş bir kaderi ve kazası vardı. Başkalarının hayatlarını yaşamak için var edilmemiştik. Onları anlayabilirdik ama yaşamak imkansızdı.



Buralarda da varım^^