Bin Bela Bir Karanfil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bin Bela Bir Karanfil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2022 Çarşamba

Bin Bela Bir Karanfil//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Merhabalaaar^^
Şu an dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu yazıyorum ve nasıl üzgün olduğumu anlatamam. Çünkü, NEDEN BİTTİ Kİİİİ??? Yazarın bundan önce Üç Yapraklı Ahududu ve Bir İstanbul Gecesi kitaplarını okumuştum. Bir İstanbul Gecesi'nde dört kuzeni, arkadaşları anlatan seri gibi bir şey. İşte ilk kitabın sonunda yazar bizi merakta bırakıp geri kalan üç karakterimizin hikayelerinden bahsetmişti. İşte orada Nehar ve Ateş'ten az biraz bahsedip alın bu bilgiyle ne kadar bekliyorsanız bekleyin demiş, bekledik hem de NE heyecanla! Konusu, kapağı ve karakterleri ile beklediğimize değen bir kitaptı. Bitirirken vaaay be dedim.


İnadım, merakım ve birtakım tasvip edilmeyen huylarım yüzünden şu fani dünyada başıma gelmeyen yalnızca birkaç şey kaldığını size kıvançla bildirmek isterim sevgili pencere önü çiçeklerim. Başıma ne işler açtığımı size tek tek anlatacağım fakat aramızda kalacağına dair bana söz vermek zorundasınız. Çünkü babam, peşime bir avuç tarihi eser kaçakçısını taktığımı ve onlardan köşe bucak saklanırken Ateş Arıkan’ı da bu işe dâhil ettiğimi öğrenirse beni bir kuleye kapatır. Hem de bir prenses olduğum ve korunmaya ihtiyaç duyduğum için değil, aksine etrafımdaki zavallı insanları benden ve benim belalı başımdan korumak için.
Ben Nehar Erarslan. Tarihe ve Ateş’e ezelden beridir sevdalı, her iki sevdası yüzünden de olmadık işlere bulaşan, insanlara tuhaf isimlerle seslenen ve her nasılsa kendini sürekli akıl almaz olayların ortasında bulan Nehar Erarslan.
Bu da benim tarihi eserlerle, kovalamacalarla ve içimdeki yanardağdan taşan aşkla dolu hikâyem. Eğer sırrımı tutacaksan ve bütün bu karmaşaya hazırsan, başlayalım mı?


Nehar ilk kitapta İzmir'e gideceğini Ateş söylediğinde başına bunların geleceğini bilseydi ağzını dikerdi de söylemezdi. Yüksek Lisans için gittiği İzmir'den kaçarcasına İstanbul'a dönünce bu çıkmazı kazasız belasız atlatmak zorundadır ama nasıl? İstemeden de Ateş,'i, en yakın arkadaşları Azra ve Feza'yı bu işe bulaştırır. İlk olarak araştırma yaptıktan sonra gittikleri İzmir'de bir sürü maceraya atlarlar. Hem korku hem de heyecanla geçen bu sürede ise Nehar'ı kendinden geçiren Ateş'te hep yanındadır. Ateş'i her gördüğünde eli ayağına dolanmasına rağmen çoğu olayları tereyağından kıl çeker gibi halletti.
Nehar, ele avuca sığmaz bir karakterdi. Tabii daha fenalarını okudum, onların yanından çok geçmiyor ama diğer sakin arkadaşları ve kuzenlerinin yanında sürekli başını belaya sokan sadece kendisi olunca göze batıyor.
Ateş'e olan sevdasına BA YIL DIMMMM!!
O kadar güzel yazmış ki yazar kaç para ulan bir Ateş diyesimizi geliyor sayın Fighting dostlarım. Off be yaşar mıyız ki böyle :'(
Neyse, akan göz yaşlarımızla yorumumuza devam edelim..:'(
Ateş'in sürekli beladan onu kurtarması huy olduğundan bu macerada da yan yana olurlar ama gelin bunu bir de Nehar'a sorun. Bir gün gülüyorsa ikinci gün aşkından ağladı kız, yerlerde süründü(mecazi anlamda :P). Bu kısımları okuyana kadar Ateş'in davranışlarını biz bile anlamıyoruz, tabii güzel jestler var ortada ama Nehar her zaman böyle şeyleri bildiği için çokta üstünden durmuyor. Aslında böylesi daha iyiydi, Nehar'ın sürekli niye öyle yaptı, niye böyle dedi demesi sıkardı. Bir de anlamaz bu jestleri falan toptan beni sinir ederdi. Yaşadım yakın zamanda, biliyorum, hiç hoş değil -_-


Ateş, ismi gibi ele avuca sığmayan, her yeri ateşe veren biridir diye düşünebilirsiniz ama isminin aksine, sessiz sedasız, kendi işine bakan, etliye sütlüye karışmayan bir kimsedir. Sadece söz konusu Nehar olunca onun yaptıklarına, yapacaklarına karışmada özgürdür çünkü her zaman birbirlerini anlayan ikili olmuşlardır. Nehar'ın bulaştığı olaydan hemen kurtulması için elinden geleni yapan Ateş bu olaydan sonra neler olacağını merak etmektedir.
Ateş hakkında yazacak O KADAR ÇOK ŞEY var ki ama spoiler olur arkadaşlar, çok söversiniz bana asdfghjkl o yüzden fazla uzatmıyorum burayı. :'(

Feza ve Azra, muhteşem ikizler. İkisi de aşırı çatlak, Feza'nın asilzade davranışları, Azra'nın başına Nehar'la sürekli iş birliği yapması bunlar eğlenceliydi.
Kitabımız il dışında olduğu için kuzenlerle bir araya gelemiyor bizimkiler. O yüzden fazla bir karakter yok kitapta.


Kitabı aşırı, aşırı, aşırııııı sevdim. Beklediğime değdi, hatta onun on katı kadar beni beni memnun etti. Nehar'ın platonik aşkı, Ateş'in Nehar'a kırılacak cam vazoymuş gibi dikkatli, incitmeden davranması, onu koruyup, kollaması kitaptaki en güzel yerlerdi. Macera dolu Amerikaaa şarkısını, macera dolu İzmiiiiir diye değiştirebiliriz. :) Yaptıkları planlar, olaylar eğlenceliydi ama daha çok aksiyon beklerdim ne yalan. :D Böyle Nehar neredeyse bela orada iddiasının altının daha çok dolmasını isterdim. Tabii cani değiliz, karakterimiz az soluklansın ama macera adlı romana göre biraz sakin geçmiş olabilir. Bunun dışında biz razıyız bu kitaptan arkadaşlar. :D

Hele yazarın bize kıyak geçtiği, Ateş'in ağzından anlattı yerler... Düşüyoruuuuuuz, tutan yok muuuuu??????
Kitapta belki de en sevdiğim yer oldu, zirvedeydi, resmen arşa çıkardı desem yeridir. Ve, üzümlü kekim Ateş, kuzum sen neler çektin? Ahh bee, yazarcığım kalbimizden vurdun bizi. Okurken aşırı duygusala bağladım, işte budur dedim. Yani, şu an o kısımlar hakkında HİÇBİR ŞEY yazamıyorum ama bana göre kitabın can damarı oydu. 
Off be yazsam neler neler dökerim şuraya ama, ama yapamam, olmazzzzz...


Her sayfasıyla beni tatmin eden, üçüncü kitabı merak ettiren, eğlendiğim, heyecanlandığım, üzüldüm, ne aşklar var bee dediğim, biz de yaşar mıyız diye iç çektiğim nadide eserlerden biriydi. Ben bakar bakar güzelliğine ağlarım be. 
Şimdi şu güzelim yorumdan sonra okuyup sevemedim diyen olursa kırılmam, üzülmem. Sonuçta herkesin bir kitaptan beklentisi farklı. Mesela Ben İmkansız Aşklar İçin Yaratılmış şarkısını kendime armağan edebilirim, çünkü öyle. Nerede imkansız aşk var oradayım, acı çekmeyi seviyorsam demek ki. :P Tabii bir kesin ayılıp bayılırken, bir kesim bu mu be diyebiliyor haliyle. Yaşadım yakın zamanda mesela. :D Kısacası tercih meselesi, ben beklediğim ama olmayan bir kaç şey haricinde çok iyi buldum, bulamadıklarım da nazarlık olsun be. :D
O yüzden ilk olarak yazarın bundan önce çıkan kitaplarını okumanızı tavsiye ederim. Seri olduğundan değil, hatta yukarda da dediğim gibi diğer karakterler sadece olması gereken yerlerde vardı, diğer türlü varla yok arası bir şeydi. Birbirinden bağımsız kitaplar ve olaylar mevcut. O yüzden gönül rahatlığıyla okuyun derim ama, yine diyorum eğer beklentim senin gibi olsun diyorsanız ilk kitabı okuyup, buna devam edin derim.


Tahminimce sıradaki kitap Nehar'ın ablası Bahar'ın hikayesi olacak gibi, o olsun, onu istiyoruz be hacılaaaaar asdfghjklşi
Ve kapak. <3 Arkadaşlar şu kapağa bakıp düşmeyen varsa güzellikten anlamıyor derim. Tasarımı Arife Şeyma Gök'e ait, maşallah diyelim de nazarlara gelmesi, yok böyle güzellik çünkü. Kitabı sevmeseydim bile sırf kapak yüzünden kitaplığımda tutabilirdim. :)
Son olarak kitabın en arkasında geçen müzik listesi. Okurken en çok Göksel'den Baksana Talihe ve Levent Yüksel'den Zalim şarkılarını dinledim. Bu kadar mı uyumlu olur yaaaa bu kadar mııı :D



Kitaba Puanım 5/5^^





Alıntılar^^

Ben Ateş'e bakarken sadece bakışımla ona serenatlar yapıyordum. O ise dümdüz bakıyordu işte. Diğer tüm insanlar bana bakıyorsa öyle. 


*****


Hayatta imkansız olan bazı şeyler vardır; insanlar uçamaz, filler zıplayamaz, zürafalar ses çıkaramaz. Ece Nehar Erarslan da Ateş Arıkan'ın ona uzattığı eli geri çeviremezdi.


*****

Ateş için ağlarken Ateş'le beraber midye yemeye gidiyordum.


*****

"... Eğer ben dünyaysam sen ancak güneş olabilirsin. Işığınla bana yaşam veriyorsun."


*****

"Seninkinden ayrı bir hikayem yok benim. Hiç olmadı."






Buraya kadar okuduysanız cansınız beeee, Çoook kalp^^
O zaman başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^