Herkese selam^^
Hayırlı Ramazanlarınız olsun, şu an bunu yazarken Ramazan ayındayız, inşallah Ramazan bitmeden paylaşırım. :D Şu cümleyi yazdıktan sonra aradan birkaç gün geçti bile. :D Diyorum ya anca yazıyorum, paylaşıyorum falan.:/
Gelelim kitaba, seriyi yıllar önce almıştık, son kitabı da aldık ama ikinci kitap sürekli basım sıkıntısı yaşadığı için kaç senedir daha yeni alabildik. Eee almışken, bir de Çirkin ve Güzel uyarlaması olunca aklımı çeldi. O yüzden okumaya başladım.
Evet güzeldi, akıcıydı ama beklediğim gibi değildi. Tabii beklentimde yüksekti, ondan de beklediğimi bulamamış olabilirim. :)
On sekizinci yaşının sonbaharını tekrar tekrar yaşamaya lanetlenen Kordiyar veliahtı Prens Rhen, bir kızı kendine âşık edebilirse laneti kolayca bozabileceğini sanmıştı. Fakat önüne çıkan herkesi ayrım yapmaksızın parçalayıp öldüren bir canavara dönüştüğünde, işinin o kadar da kolay olmayacağını çabucak anlamış, sonunda kendi kalesini, ailesini ve umudundan geriye kalan son kırıntıyı da yok etmişti.
Harper için hayatta hiçbir şey kolay olmamıştı. Uzun süredir ortalarda görünmeyen babası, ölüm döşeğindeki annesi ve serebral palsisi nedeniyle devamlı kendisini küçümseyen abisi Harper’ı ayakta kalmak için sert ve dayanıklı olmaya mecbur etmişti. Ancak bir gün sokakta saldırıya uğrayan bir kadına yardım etmek isterken kendini bambaşka bir dünyada buldu.
Laneti Boz, Krallığı Kurtar.
Harper nerede olduğunu ve neye inanacağını bilmiyordu. Prens mi? Lanet mi? Canavar mı? Harper, Rhen’le vakit geçirdikçe asıl tehlikenin ne olduğunu anlamaya, Rhen de Harper’ın, baştan çıkarması gereken sıradan bir kız olmadığını fark etmeye başlayacaktı.
Fakat Harper’ı, Rhen’i ve ülkedeki herkesi Kordiyar’ın esiri olduğu lanetten kurtarmaktan daha fazlası gerekecekti.
Yıllar önce babasının bulaştığı kötü adamlar yüzünden kardeşinin yaptığı işi kollamak için beklediği sırada zorla götürülen kadına yardım etmek ister ama yapan adamla kendini bir anda çok farklı bir yerde bulunca ne olduğunu anlayamaz.
Birkaç kere kaçma girişiminde bulununca buradan çıkma ihtimali olmadığını anlar ve kaderine razı olur.
Kulede sadece prens ve komutan vardır. Canavarın ünü sebebiyle kulede kimse kalmamıştır ama bunların yanından garip şeyler olmaktadır.
Harper'ın ilk baştan hemen olaya adapte olması çok saçmaydı. Sonuçta geldiğin yer çoook farklı ve kafayı yemiş olabilirsin. Hiç bunları düşünmeden ilk kaçmak istedi, sonradan hemen alıştı, sorgulamadı.
Yani neden böyle saçma bir şey oldu anlamadım ama sonradan yaptığı fedakarlıklar, Rhen için yaptıkları çok güzeldi.
Sevdim kendisini yani. :)
Rhen, yıllar önce yaptığı hata sebebiyle ailesini kaybetmiş ve lanetlenmiştir. O günden sonra sürekli döngüler olur ve bir sürü kızı kule getirmişlerdir ama bir türlü kızları kendine aşık edemez. Son şansı ise Harper'dır.
Bildiğimiz masaldaki çirkin kendisi. Bu zamana kadar sadece laneti bozmak ister ama Harper'ın yaptıklarından sonra halkının tek kaldığını fark eder ve onun için bir şeyler yapmak ister.
Rhen sürekli başlarda nasıl kibirli olduğunu anlatıp, sonrada o kibrinden hiçbir şey kalmaması ve halkını düşünmesi o kadar güzeldi ki. Yani kitabın belki de kilit noktası, güzel tarafı buydu diyebiliriz.
Devamında neler olacak, çıkan sırlardan sonra ne gibi kararlar verecek merak konusu. O olay zaten başlı başına derin bir mevzu.
Diğer karakterlerden komutanın bir ara aşk üçgeninin içine girecek diye korktum, umarım diğer karakterlerden bir şeyler olur ki yani bundan sonra Harper kimi seçecek mevzularına giremeyiz artık.
Ve komutanın en sonra yaptıkları kafa karıştırıcı, neden böyle yaptı sorularının cevabı devamında olacak gibi.
Kitapta en sevmediğim şey ise Harper'ın kardeşi. Yani güzelim kitabın içine neden edersiniz ki. Tamam şöyle bir üstünden geçti tamamdır, bir anda kitabın devamına dahil oldular. Gerek var mıydı diye sorarlar adama? O yüzden puan kırdım, normalde farklı bir puan verecektim ama bunu hak etti. İnşallah devamından görmeyiz, lütfen yaniiiiiiii.
Fantastik olarak çok ahım şahım değildi tabii ki ama öyle sürekli yenilenen yemekler, müzik çalan salon ve sonradan dönüşen canavar mevzusu güzeldi.
Beni çok fazla yükseltmedi kendine ve tek kitapla her şey bitebilirdi, çokta devam etmeye gerek yoktu yani. Bir yüz sayfa daha ekle bitsin gitsin.
Şu an devamını okumak istersem sırf Harper ve Rhen arasından olanları merak ettiğimden okurum ama belli de olmaz, bakmışım hiç seriye devam etmiyorum. :D Bu aralar o kafadayım nedensiz. :D
Akıcı oluşu çok güzeldi ama bazı yerlerinden o kadar hatalar vardı ki tekrar tekrar okudum. Artık yazardan mı yoksa çeviriden mi bilemiyorum ama bir sıkıntı vardı.
Çok yormayan fantastik istiyorsanız tam sizlik, hem uyarlama seviyorsanız bu da güzel olur ama bu konu sebebiyle beklentiniz çok fazla olmasın. Ben çok fazla bir Çirkin ve Güzel mevzusu göremedim, öyle evrilseydi kitap daha mı güzel olurdu ne. Ve devamını okumasam da keşke devamındakilerde farklı masallar uyarlaması olabilirdi, ilgide çekebilirdi yani.
Kısacası okumak isterseniz yorumum böyle, karar size kalmış^^
Kitaba Puanım 5/3,5^^
Alıntılar^^
"Demir Gül büyülü değildir."
"İyi. Nedir öyleyse?"
"Lanetli."
*****
"Sana aşık olmayacağım," dedi.
Söyledikleri şaşırtıcı değildi. İçimi çektim.
"İlk olmayacaksınız."
*****
Elbette son şansım beni hakir gören ver her fırsatta yeni bir sorun çıkaran bir kız olacaktı. Öne atılan her adım, geriye iki adım gitmeye yazgılıydı.
*****
Bu, tüm döngülerin en acımasızı gibiydi, bana yanımda duracak kadar cesur bir kız bahşedilmişti ama geri dönmek istediği bir evi ve ailesi vardı.
"Kendine bir şey almadın."
"İhtiyacım olan bir şey yok." Zaman hariç.
Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^