Fantastik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fantastik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Kasım 2025 Çarşamba

Ölü Şeyler Bize Aslında Çok Daha Yakın //Robin Wasley Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Uzun zaman sonrasından sonra güzel bir fantastik kitap yorumuyla karşınıza geldim. İlk kapak duyurusu yapıldığında hem konuya hem de kapağa hayran kalmıştım. Sonra yayınevi tiktoktan yazınca neden olmasın dedim. Bakın açık açıkta söylüyorum.
Şimdi sırf yayınevinden geldi siye abartacak değilim. Kitap güzeldi, ilginçti ve merak edilesiydi.
Veee eğer değişmezse en bomba haberi veriyorum, kitap tek kitap.
Ha yazar sevildi diye devam eder mi, eder. Ucu açık bir kitap, konuda öyle ama şu anlık her şey bitmiş gibi duruyor.
Bu arada ben buna yorum yaptım diye biliyordum, fotoğrafları ekler tamamlarım dedim ama yorum yazmamış yaa. :/


Büyülü bir kıyametle uğraşmadan da lise hayatı yeterince zordur. Sid Spencer, tuhaf kasabanın en sıradan kızıdır. Büyünün dünyadan mühürlendiği fay hatlarından birinin üzerine kurulu bu turistik kasabada Sid’in tek derdi saçını mahveden nem, bitmek bilmeyen sakarlıkları, kasabadaki dört Asyalıdan biri olmak ve tarihin en utanç verici reddedilişlerinden birini yaşadıktan hemen sonra en yakın arkadaşı ile hoşlandığı çocuğun sevgili olup onu terk etmesiydi. Derken her şeyi değiştiren o olay meydana gelir: Muhafızlar’dan biri öldürülür, mühür kırılır ve hapsedilen büyü serbest kalır. Yeraltından canavarlar fırlar, kimse kasabaya girip çıkamaz ve bütün bu karmaşanın arkasındaki adam, şiddet yanlısı kanunsuzların çetesiyle birlikte sokaklarda gezinmeye başlar. Sid’in sıradan hayatı bir gecede değişir. Kayıp ağabeyinin de bu olaylarla bağlantılı olduğunu öğrenince onu bulmak ve fay hattını sonsuza dek mühürleyebilmek için diğer Muhafızlar’a katılır. Yaşayan ölüler sürüleriyle, kontrolsüzce büyüyen ormanlarla ve türlü tehlikelerle mücadele eden Sid ve küçük kahraman ekibi, kasabaları ile bildikleri dünyanın sonu arasında duran tek şeydir. Büyünün, katillerin ve filizlenen aşkların arasında Sid, kusursuz derecede normal bir kız olarak kendini mükemmel derecede anormal bir kıyametin ortasında bulur. Peki, böylesine sıradan biri, bu kadar olağanüstü bir dünyada hayatta kalmayı başarabilecek midir?

Sid gizemli ve turistlerin ilgisinin çektiği kasabada sıradan bir şekilde hayatına devam etmektedir. Çocukluk arkadaşından ihanete uğrayıp, onunla daha konuşamamak onu derinden yaralasa da kardeşleri ona yetmektedir.
Bir gün evde sadece kendisi kalınca o gece bütün hayatı değişir. Muhafızların koruması gereken fay hattının biri açılmıştır ve büyük bir deprem olup, büyü serbest kalınca kasabada farklı ve tehlikeli şeyler dolaşmaya başlar. Kardeşinin gelmesini beklerken ona yardım etmeye gelenlerle iş birliği yapmak durumunda kalır ve bir anda kendisini büyük bir mücadelenin içinde bulur.
Sid çok cesur bir karakterdi. Hiçbir şey bilmeden bile muhafızlara yardım etmesi, onlarla savaşması ve mücadele etmesi çok güzeldi.
Ve tabii yazarın aile kavramı, kendi yaşadıklarını kitaba yansıtması baya üzdü.
Kitap yazmasının amacı da buymuş. O yüzden kitap daha anlamlı oldu.

Diğer karakterlerden bir şeyler söylersem ne yazık ki spoiler olur, o yüzden şöyle ufacık bahsedip geçeceğim.
Muhafızlara bayıldım, hem güçlerine hem muhafız olma olaylarına ve sonrasına. Tabii bazı şeylere baya üzüldüm, kızdım ama son kısımlarda olanlar çok güzeldi.
Ve bu büyü işleri çok akıllıca yazılmış, okurken hayran kalmamak elde değildi. Tabii bazı şeyler çok tanıdık geldi. 


Kitabın güzelliğinden bahsettiğimize göre birazda eksi yönlerini yazalım. Şimdi ya yazardan ya da çeviriden bilmiyorum kitap çok karışıktı. Kitaba odaklanmak zordu, karışık olması acaba burada ne okuyorum sorularını getirdi.
Bazı yerleri atladım ya da geri dönüp tekrar tekrar okudum ki anlayayım. Bu sıkıntı olmasaydı kitaba tam puan bile verebilirdim.
Kitaptaki aile bağları bunu hak ediyordu çünkü. Ama bu hatalar beni benden aldı, bir yerden sonra saldım gitti. :D
Sonrasından illa ki abuk subuk çiftler yapacaklar ya, o da eksik kalmamıştı.
Ve kitabın ilk sayfasından, son sayfasına kadar her sayfanın aksiyon, heyecanla geçmesi hem güzeldi hem de bir yerden sonra boğdu.
Yani biraz nefes alsa karakterlerimiz ne olur ki yani dedim. Bir de o kadar sihirli güçleri var ama hep bir şeyler eksik. Tam anlamıyla güçlerini gösteren karakterler azdı ve hepsinin böyle olmaması, kullandıktan sonra hemen yorulmalar vs olması bazen sıkmadı değil. Hayır yani hazır muhteşem güç varken neden sorunlu olsun ki?
Yazarın kalemi güzel olduğu kadar çok farklıydı.


Kitabın eksileri, artılarını yazdım. Okumak isterseniz keyifli bir fantastik kitabı okursunuz. Fantastik severseniz ve bu tarzdan başka okumam diyenlerdenseniz kesinlikle öneriyorum. Farklı bir evren var kitapta ve yukarıda yazdıklarım dışından gerçekten çok güzeldi. :)




Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


İnsandı, kabuk değildi. Ama insanlar da canavarlaşabiliyordu.


*****

Nell'in ruhunun şimdi nerede olduğunu sormak istedim. Ama bazı şeyleri kimse bilmez.


*****


"Senin için ne yapabilirim, Spencer?"
Gözleri kısa bir süreliğine benimkilere kaydı. Masmaviydi ve doğruca bana bakıyordu.
"Senin için ne yapabilirim, Spencer?"


*****


Belki de o ve ben hep öyleydik. Çünkü bizi birbirimize bağlayan şey asla kan bağı olmamıştı. 






Diğer yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^








16 Haziran 2025 Pazartesi

Revelle//Lyssa Mia Smith Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yine hem çok farklı hem de çok güzel bir kitabın yorumuyla geldim^^
Kitabı ilk gördüğümde dedim tam bir Caraval havası oalcak gibi ama çok farklıydı. BUrada gerçek zamanlı ülkeler, şehirler vardı mesela ama Caraval çok farklı bir evrendi. Ama bu kitabında ondan geri kalır yanı yok gibiydi.
İlk sayfalarda adapte olmam zor oldu tabii, çünkü bir sürü aile var ve o aileler içinde özel güçler var. Onları anlamak, konuya girmek zor oldu ama bence bu tarz okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.
Ve en güzeli neydi biliyor musunuz?
Kitap tek kitap, her şey 500 küsurluk sayfayla bitiyor. Daha ne olsun??



Sihrin kaçak şampanya gibi aktığı, mücevherlerin her türlü fanteziyi gerçekleştirdiği Charmant Adası’na hoş geldiniz!
Adanın en ünlü sihirli ailelerinden Revelle’in fantastik gösterileri tehdit altındaydı. Adadaki tüm kuralları değiştiren içki yasağı, eğlence alanındaki becerileriyle bilinen Revelle ailesini zora sokarken zamanda yolculuk yapabilen Chronos ailesini zengin ve mevki sahibi yapmıştı. Ama Revelle gösterilerinin yıldızı Luxe, kimsenin haberdar olmadığı sihir gücünü de kullanarak bunu değiştirmeye kararlıydı.
Ailesine neler olduğunu öğrenmekten başka bir isteği olmayan yetim Jamison Port, adaya adım attığı andan itibaren oraya ait olduğunu hissetmeye başlamıştı. Kısa sürede Luxe’ün dikkatini çeken ve Revelle gösterisinin bir parçası olan Jamison, adanın geçmişine dair birçok kalbi kıracak karanlık bir sırrı da ortaya çıkarmak üzereydi.
 

Luxe doğduğundan beri ailesi ve akrabalarıyla beraber gösteriler yapmaktadırlar. Ama kendi ailelerinden üstün olan aile başkan olduktan sonra içki yasağı getirmiştir ve içki bulmak çok zordur.
Bu sebeple kendilerinin tarafında olan adamla iş birliği yapmak ister ama işler hiç ummadığı yere gidiyor.
Şimdi böyle yaza yaza diğer ailelerinin yeteneklerinden bahsedeceğim.
İlk olarak Luxe, kendisi gösterilerde insanları büyüleme yeteneği var ve eğer karşı taraf isteyerek elmas, değerli taş verirse o zaman o kişinin duygularını kontrol edebiliyorsun. Bu Revelle ailesinin yeteneği. Ama Luxe'un başka bir yeteneğe daha var. Onu okuyunca siz öğrenin derim. :)
Luxe annesi kaybettikten sonra dayısı, kuzenleri için her şeyi yapmayı göze almış bir karakter ama bir yerden sonra onarında desteğini alabilirsin, tek yapınca ne olacak? diye diye okudum. Gerçekten ailecek bir çıkış yolu bulunabilirdi. Bu kısımdaki inatçılığı ve son kısımda Jamison için söyledikleri aşırı kalp kırıcıydı.


Jamison. Yetimhanede büyüdükten sonra zor şartlar altında tanıdığı arkadaşlarıyla aile olmuştur. Anne ve babasından geriye sadece bir fotoğraf kalmıştır ve bu fotoğrafta arkadaşlarının memleketi olan Charmant adasında çekilmiştir.
Daha gittiği gün başına gelenler normalmiş gibi gözükse de aslında altında çok başka şeyler vardır.
İlk başına gelen olayı anlatıp bir ailenin daha yeteneğinden bahsedeyim.
Chronos ailesi geçmişe gidip gelebiliyor ama her yeteneğinin bir bedeli var. Zaman yolcusu yapan bu ailede gidip geldiğinde, gittiği süre kadar yaşlanıyor. İşte o ilk günde en yakın arkadaşından biri Chronos'dur ve onu büyük bir kazadan korur.
Jamison çok gözü kara bir karakterdi ve Luxe için yaptıkları gerçekten takdir edilesi. Ve sonradan çıkan gerçekler benim bile kalbimi kırdı.
Sonradan yaptıkları çok iyiydi. Yine de bir fevri işi işleri karıştırdı. Ona spoiler olmadan değinmeye çalışacağım. :D

Bir tane kötü karakterimiz var, isim verirsem spoiler olacağı için detay vermiyorum. Sadece yani baştan çok şüphelendim, sonra dedim var bir şeyler. Sonrasından bakıyorum başka şeyler oluyor iyi diyorum ama son kısımda şok oldum.
İnanın bu kadarını beklemiyordum.
Ve bu sebep yüzünden Luxe'un sürekli çıkmazda kalması böyle kanımı fokur fokur kaynattı sinirden. İnanın hissettim o çıkmazda kalmayı. İşte bu kısımlarda Luxe'a kızmış olsam da o yerde çok iyi anladım kendisini. 


Yazarın okuduğu ilk kitabı. Aileler ve yetenekleri yüzünden ilk yüz sayfada çoğu şeyi çok anlamadım açıkçası. Bunu da normal karşılıyorum. Sonradan bazı şeylerde çok beynimi yaktı ama genel olarak neyin ne olduğu anlıyoruz. :D 
Serinin tek kitap olması artı bir puandı. Tabii ne yazık ki bazı mevzuları eklemeseler olmaz. Ne gerek var yani, o karakteri eklemeseler olmazdı değil mi. Bu yüzden çok hoşlanmadım mesela.
Ama genel olarak sevdim, hatta genel bir okura hitap ediyor çünkü kitapta yetişkin sahne yok.
En sevdiğimmm :)


Bu tarz kitapları seviyorsanız öneririm. Dediğim gibi ne kadar çok fazla yetenek, aile vs olsa da güzel, farklı, ilginç bir kitaptı. En sevdiğim yetenek duyguları kontrol etme ve zihin okumaydı ama ne yazık ki onlarında bedelleri olduğu için kalsın. :D En çokta duyguları kontrol etme mevzusu. :)
Son çok fena bitti, böyle olmalı mıydı bilemedim. Devam edeceğini de sanmıyorum, artık biz hayal edeceğiz. :)




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Luxe Revelle benim kaderimdi. Bu gece yaşanan her şey beni bu ana getirmişti. Dejavu.


*****

Roger sıradan olaylardan büyük acılara kadar her şeyini paylaşabileceği birisine sahip olduğu için ne kadar da şanslıydı.


*****


Tüm hayatım boyunca sahip olduğum sihre, güce inanmıştım. Bizler rüyaları gerçek kılıyorduk.
Ama asla kendi rüyalarımız olmuyordu bunlar.


*****


Kanatlarını açıp dünyayı görmüşlerdi. Oysa ben bir kavanozun içindeki ateşböceğinden ibarettim. İzlenmesi eğlenceliydi ama yavaş yavaş boğuluyordu.


*****


Ve acı. Dudaklarının kenarlarındaki o gerginlik. Bitmek bilmeyen o fedakarlık yine başlamıştı.





Bir yorumda böylece biter, başka yazılarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^





Buralarda da varım^^










28 Mart 2025 Cuma

Yalnızlığın Kara Laneti//Brigid Kemmerer Kitap Yorumu^^

 Herkese selam^^
Hayırlı Ramazanlarınız olsun, şu an bunu yazarken Ramazan ayındayız, inşallah Ramazan bitmeden paylaşırım. :D Şu cümleyi yazdıktan sonra aradan birkaç gün geçti bile. :D Diyorum ya anca yazıyorum, paylaşıyorum falan.:/
Gelelim kitaba, seriyi yıllar önce almıştık, son kitabı da aldık ama ikinci kitap sürekli basım sıkıntısı yaşadığı için kaç senedir daha yeni alabildik. Eee almışken, bir de Çirkin ve Güzel uyarlaması olunca aklımı çeldi. O yüzden okumaya başladım.
Evet güzeldi, akıcıydı ama beklediğim gibi değildi. Tabii beklentimde yüksekti, ondan de beklediğimi bulamamış olabilirim. :)



Âşık ol, laneti boz.
On sekizinci yaşının sonbaharını tekrar tekrar yaşamaya lanetlenen Kordiyar veliahtı Prens Rhen, bir kızı kendine âşık edebilirse laneti kolayca bozabileceğini sanmıştı. Fakat önüne çıkan herkesi ayrım yapmaksızın parçalayıp öldüren bir canavara dönüştüğünde, işinin o kadar da kolay olmayacağını çabucak anlamış, sonunda kendi kalesini, ailesini ve umudundan geriye kalan son kırıntıyı da yok etmişti.
Harper için hayatta hiçbir şey kolay olmamıştı. Uzun süredir ortalarda görünmeyen babası, ölüm döşeğindeki annesi ve serebral palsisi nedeniyle devamlı kendisini küçümseyen abisi Harper’ı ayakta kalmak için sert ve dayanıklı olmaya mecbur etmişti. Ancak bir gün sokakta saldırıya uğrayan bir kadına yardım etmek isterken kendini bambaşka bir dünyada buldu.
Laneti Boz, Krallığı Kurtar.
Harper nerede olduğunu ve neye inanacağını bilmiyordu. Prens mi? Lanet mi? Canavar mı? Harper, Rhen’le vakit geçirdikçe asıl tehlikenin ne olduğunu anlamaya, Rhen de Harper’ın, baştan çıkarması gereken sıradan bir kız olmadığını fark etmeye başlayacaktı.
Fakat Harper’ı, Rhen’i ve ülkedeki herkesi Kordiyar’ın esiri olduğu lanetten kurtarmaktan daha fazlası gerekecekti.


Yıllar önce babasının bulaştığı kötü adamlar yüzünden kardeşinin yaptığı işi kollamak için beklediği sırada zorla götürülen kadına yardım etmek ister ama yapan adamla kendini bir anda çok farklı bir yerde bulunca ne olduğunu anlayamaz.
Birkaç kere kaçma girişiminde bulununca buradan çıkma ihtimali olmadığını anlar ve kaderine razı olur.
Kulede sadece prens ve komutan vardır. Canavarın ünü sebebiyle kulede kimse kalmamıştır ama bunların yanından garip şeyler olmaktadır.
Harper'ın ilk baştan hemen olaya adapte olması çok saçmaydı. Sonuçta geldiğin yer çoook farklı ve kafayı yemiş olabilirsin. Hiç bunları düşünmeden ilk kaçmak istedi, sonradan hemen alıştı, sorgulamadı.
Yani neden böyle saçma bir şey oldu anlamadım ama sonradan yaptığı fedakarlıklar, Rhen için yaptıkları çok güzeldi.
Sevdim kendisini yani. :)


Rhen, yıllar önce yaptığı hata sebebiyle ailesini kaybetmiş ve lanetlenmiştir. O günden sonra sürekli döngüler olur ve bir sürü kızı kule getirmişlerdir ama bir türlü kızları kendine aşık edemez. Son şansı ise Harper'dır.
Bildiğimiz masaldaki çirkin kendisi. Bu zamana kadar sadece laneti bozmak ister ama Harper'ın yaptıklarından sonra halkının tek kaldığını fark eder ve onun için bir şeyler yapmak ister.
Rhen sürekli başlarda nasıl kibirli olduğunu anlatıp, sonrada o kibrinden hiçbir şey kalmaması ve halkını düşünmesi o kadar güzeldi ki. Yani kitabın belki de kilit noktası, güzel tarafı buydu diyebiliriz.
Devamında neler olacak, çıkan sırlardan sonra ne gibi kararlar verecek merak konusu. O olay zaten başlı başına derin bir mevzu.

Diğer karakterlerden komutanın bir ara aşk üçgeninin içine girecek diye korktum, umarım diğer karakterlerden bir şeyler olur ki yani bundan sonra Harper kimi seçecek mevzularına giremeyiz artık.
Ve komutanın en sonra yaptıkları kafa karıştırıcı, neden böyle yaptı sorularının cevabı devamında olacak gibi.
Kitapta en sevmediğim şey ise Harper'ın kardeşi. Yani güzelim kitabın içine neden edersiniz ki. Tamam şöyle bir üstünden geçti tamamdır, bir anda kitabın devamına dahil oldular. Gerek var mıydı diye sorarlar adama? O yüzden puan kırdım, normalde farklı bir puan verecektim ama bunu hak etti. İnşallah devamından görmeyiz, lütfen yaniiiiiiii.


Fantastik olarak çok ahım şahım değildi tabii ki ama öyle sürekli yenilenen yemekler, müzik çalan salon ve sonradan dönüşen canavar mevzusu güzeldi.
Beni çok fazla yükseltmedi kendine ve tek kitapla her şey bitebilirdi, çokta devam etmeye gerek yoktu yani. Bir yüz sayfa daha ekle bitsin gitsin.
Şu an devamını okumak istersem sırf Harper ve Rhen arasından olanları merak ettiğimden okurum ama belli de olmaz, bakmışım hiç seriye devam etmiyorum. :D Bu aralar o kafadayım nedensiz. :D
Akıcı oluşu çok güzeldi ama bazı yerlerinden o kadar hatalar vardı ki tekrar tekrar okudum. Artık yazardan mı yoksa çeviriden mi bilemiyorum ama bir sıkıntı vardı.

Çok yormayan fantastik istiyorsanız tam sizlik, hem uyarlama seviyorsanız bu da güzel olur ama bu konu sebebiyle beklentiniz çok fazla olmasın. Ben çok fazla bir Çirkin ve Güzel mevzusu göremedim, öyle evrilseydi kitap daha mı güzel olurdu ne. Ve devamını okumasam da keşke devamındakilerde farklı masallar uyarlaması olabilirdi, ilgide çekebilirdi yani.
Kısacası okumak isterseniz yorumum böyle, karar size kalmış^^




Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^



"Demir Gül büyülü değildir."
"İyi. Nedir öyleyse?"
"Lanetli."


*****


"Sana aşık olmayacağım," dedi.
Söyledikleri şaşırtıcı değildi. İçimi çektim.
"İlk olmayacaksınız."



*****


Elbette son şansım beni hakir gören ver her fırsatta yeni bir sorun çıkaran bir kız olacaktı. Öne atılan her adım, geriye iki adım gitmeye yazgılıydı.



*****


Bu, tüm döngülerin en acımasızı gibiydi, bana yanımda duracak kadar cesur bir kız bahşedilmişti ama geri dönmek istediği bir evi ve ailesi vardı.





"Kendine bir şey almadın."
"İhtiyacım olan bir şey yok." Zaman hariç.






Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^







11 Ocak 2025 Cumartesi

Kırık Bir Kalp//Stephanie Garber Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın son ayında hedefi tutturmuş olsamda hızla kitap okumaya devam ediyorum. Caraval serisinden sonra bu seride çıktığında almaya başladım. O seriye hayranım, ikinci kitap hariç çok severim. Evreni o kadar güzeldi ki böyle bir kitap, evren okumamıştım.
O yüzden yazarın yeri ben de ayrı. Aslında Caraval serimiz bitti ama kitapta bir karakterimiz var ki ona kesinlikle bir kitap olmalıydı ve sağ olsun yazarımız bunu bilerek gerekeni yapmış.
Kupa prensimizin serisi var ben ilk kitabı okudum^^
Bundan sonra Caraval serisini okumadıysanız yorumun devamını geçiniz. Ama şunu söyleyebilirim ki çok güzel bir seri, okumadan geçmeyinnn :)


Evangeline Fox babasının antika dükkânında, sonsuz mutluluk vaat eden peri masallarıyla ve kalbi atmayan, öldürücü öpücüğüyle meşhur Kupa Prensi gibi efsanelerle büyümüştü. Günlerden bir gün, hayatının aşkının başka biriyle evlenmek üzere olduğunu öğrendiğinde, çareyi Kupa Prensi’nden yardım dilemekte buldu. 
Prens ondan üç öpücük istedi… Ve olaylar gelişti…
Sonsuza dek mutlu olmak için neleri feda edersin?

Evageline babasının antika dükkanında çalışan, kendi halinde bir genç kızdır. Uzun yıllardır beraber olduğu erkek arkadaşı üvey kız kardeşiyle birden evlenme kararı alınca işler karışıyor tabii. Kader tanrısından yardım isterken ama öyle bir hak olur ki keşke istemeseydi der.
Evan diye kısa söyleyeceğim, esas ismi çok uzun. :D
Verdiği kararları sonucunda başı çok derde girdi ama ne derler bilirsiniz her şerde bir hayır. ;)
Bu sayede kupa prensimizle tanışıyor ama kafasından kurup ve bunları inanması beni dellendirdi.
Yoksa sevdiğim bir karakter oldu, cesur karakterleri severimm^^
Ama bakalım ikinci kitapta neler yapacak.
Bu arada saf oluşu beni benden aldı, en çokta bazı karakterler için yok ya yapmaz demesi sdfghjklş


Kupa prensimizin kalbi kırık ve ona gelen dilekleri bir şekilde yerine getirmeye çalışıyor. Bir gün Eva' gelince onada yardım eder ama tabii ki de karşılığı vardır. Üç öpücük karşılığında istediğini yapacaktır.
Valla kupa prensini, yani Jacks'in sebebi ne anlamadım gitti. Yani Evan'a kızıyorum ama ya gerçekse??
İşte o zaman sebeplerini öğreniriz ama önce ikinci kitabı okumam lazım. :D
Şu güneş doğana kadar beklemeleri gereken yerde kendine sahip çıkmasına bayıldımmm, bayıldımmmm
Bu kitapta öyle aşk dolu sahneler yoktu, hatta şu anlık aşkta yoktu ama Jacks ve Evan'ın enerjisi ve kimyası çok güzeldi. Aşk olmasa da bayıldımmm💓
Umarım Jacks hayal kırıklığı yaşatmaz bizelere. :)

Diğer karakterlerde sadece bir kişi bizi sinir ediyor, diğerleri şu an pek ortada yok, yani kitapta çok söz hakkı olan karakter yok. Olanlarda zaten belliydi. Devam kitaplarda olurlar mı onu okuyunca göreceğiz. :)
Tabii ki Caraval serisinden kız kardeşlerimizi görüyoruz, Tella yine bildiğimiz gibi, Scarlett’da öyle ama bakalım devamında görcek miyiz?
Çok hoş olmaz mıydı?
Kitapta geçen gazete ve onların manşetleri çok olay değil miydi? :D Bir de Prensimiz var başka, onu da devamında görecek gibiyiz ama nasıl tepki verecek aşırı merak ettim. :O


Yazarın kalemine hayranım, o yüzden okumak için sabırsızdım ve bekledimi buldum. Yukarıda da dediğim gibi kitapta çok bir aşk yoktu, büyük ihtimalle devamında olacak gibi ama ben ona rağmen gerçekten kitabı çok sevdim, ki beni bilenler bilir aşksız kitaplardan, dizilerden hoşlanmam. Tabii burada da kimya vardı, olmasaydı da severdim diye düşünüyorum.
Evren güzel işte, ablamız gerçekten güzel yazıyor. Ama arkadaşlar bu kapaklar ve tasarım nedir??
Dex hiçbir zaman aldığı parayı hak etmiyor. Hadi kötü baskı yapıyorsun bari ucuz yapta diyelim hak ediyor. Yine de ben ucuza aldım kitapları neyse ki.
Çok uzun bir yorum yazamıyorum, kitap zaten kısa ve ne yazsam spoiler olacak. O yüzden bu kadarda tutuyorum.





Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Umut çift kanatsa eğer, Evangeline'in kanatları çoktan arkaya doğru açılmış, yeniden uçmak için can atıyordu. 


*****


"İnsanları asla anlamayacağım." Toksik içini çekti. "Hepimiz yalanlarımıza bayılıyorsunuz ama gerçekleri söylediğimizde bu hiç hoşunuza gitmiyor."


*****


Bu durumun bazı insanları, kendini aptal konumuna düşürdüğünü düşündürebileceğinin farkındaydı. Ama yerine sevecek başka kimseniz yokken birinden büsbütün soğumak son derece zordu




Evangeline birinin aşkı olmak istiyordu, laneti değil.


*****


Jacks, bu dünyaya ait olmayan bir kalp kırıklığı gibi görünüyordu.



*****


Evageline çığlık atmak mı, ağlamak mı istedi; yoksa onun battaniyesiymişçesine Jacks'in yanına kıvrılmak  mı? Bilemiyordu.






Bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






6 Kasım 2024 Çarşamba

İşte Bu Aşk || Elizabeth Lim Kitap Yorumu// Blogları Canlandırma Projesi Ekim Ayı^^

 Selamlar^^
BCP için bu ayın teması Aşk, Sevgi, Anı, Şiir, Cadı ve Büyülü Güçler'di. Ben hem aşk hem de büyülü güçler üzerinde durdum. Kitabımızda çok fazla büyü ya da sihirli güçler yok ama zaten masalı bilen sihirden olayların buraya geldiğini bilir. :) Ama aşkın daha ön planda olduğunu söyleyebilirim. :)
Temmuz ayı gibi kitap ararken e-kitap olarak bu kitabı bulmuştum. Okumaya başladım ve hem konuya hem de yazarın kalemine hayran kaldım. O yüzden yüz elli sayfaya kadar okumuştum orada bıraktım ki kitabını alayım öyle okuyayım. Aldım geçen haftalarda ve bu ayın fantastik kitabı olarak okuyup bitirdim.
Tam temizlik zamanına geince biraz elimde sürünmüş olabilir ama kitap o kadar akıcı ki iki güne bitirdim.
Kitabımız kül kedisinin uyarlaması, zaten ondan yola çıkarak okumak istedim.
Uyarlama kitaplarına ayrıca hayranım, o yüzden böyle kitaplar bulunca hemen almaya çalışıyorum. :)


Sindirella'nın baloda geçirdiği o gece, hayal ettiğinden bile güzeldi. Başka bir yaşamın fevkalade ve esrarengiz büyüsünü deneyimlemiş, üvey annesi Leydi Tremaine'in zulmünden birkaç saatliğine kaçıp mutlu olabilmiş ve bir de görür görmez birbirlerine bağlandıkları çekici bir yabancıyla tanışmıştı. Ertesi gün, Sindirella Grandük’ün, ardında camdan bir ayakkabı bırakan gizemli bir prensesi aradığını öğrenip daha güzel bir geleceğin hayalini kurma cüretini gösterir. Pek tabii, Leydi Tremaine olaya el atana dek... Kayıp "prensesin" kendisi olduğunu kanıtlayamayıp Leydi Tremaine'in himayesinde yaşamaya daha fazla katlanamayan Sindirella, yepyeni bir başlangıç yapmak için sarayda terzi olarak çalışmaya başlar. Fakat Grandük onu, sarayda misafir olarak konaklayan Kral'ın kız kardeşinin hizmetine verir. Sindirella bu görevde, Kral'i ve Prens'i - tahttan indirmek ve uzun yıllardır var olan ön yargılar sonucunda kendi peri vaftiz annesi de dâhil olmak üzere tüm perileri güçten düşürmek için kurulmuş bir kumpasa şahit olur. Aşkın ve krallığına duyduğu sadakatin çıkmazlarıyla karşı karşıya kalan Sindirella, geçmişten gelen ve yoluna çıkan düşmanları alt etmenin bir yolunu bulmalıdır. Çok geç olmadan.


Klasik sindirella masalının başlangıcı, buralarda tamamız ama orijinalde ne oluyor? Kızımız can dostları(hayvanlar) tarafından serbest kalıyor ve ayakkabı ayağına uyan Sindirella prensle sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar.
İşte burada öyle olmuyor, yine bir odaya kitleme var ama amaç başka ve Sindirella kaçtığında şans bu ya sarayda çalışmaya başlıyor. Konuda yazıyor bunlar zaten, çok detaya girmeye gerek yok. 
Ben Sindirella'nın neden prense açılmadığını anlamadım gitti, açıklasana ya!! Eğer bir sorun varsa onunla bulup çözerdin zaten ama ya işte ne derler bilirsiniz aksiyon olacak, zeka seviyesi yerlerde olacak ya işte bu yüzden prensin karşısına çıkmadığı için sonralarda çok çekti.
Yine son kısma kadar ki mücadelesine hayran kaldım.
Prensle uyumları ayrı bir güzeldi. Bazı yerlerde dut yemiş bülbüle dönmesine aşırı kıl oldum, kız konuşsanaaaa dedim sdfghjklş Yani kitap böyle sakin, güzel falan gitmedi açıkçası sdfghj


Prens'in kitapta çok bir olayı yok. Sindirella'ya aşık oluyor, onunla evleneceğim deyip dükün başını yakıyor falan ama kralla ilgili olan olaylara neden bu kadar körlerdi anlamadım. Yazar yani bilerek böyle saf karakter yapmış, başka açıklaması olamaz sdfghjkl
Yani hepsi dükü sevmiyor, kralı parmağında oynattığını biliyor ama demiyor ki bir casusluk yapalım da bakalım bu herif ne işler peşinde. Bazı karakterler mesela çok zekiydi ama yine de beni büyük hayal kırıklığına uğrattılar. 
Ama prensin aşkı çok güzeldi yaa, Sindirella'yı bulması, onu hemen olmasa da bir şekilde tanıması, onun için her şeyi yapmaya gönüllü olması çok güzeldi. O kısımlara hayran kaldım.


Dük ayrı bir parantez açmak istiyorum. Ya ben bir sürü kitapta bir sürü kötü karakter okudum ama arkadaşlar her okuduğum kötü karakter beni sürekli şaşkına çeviriyor.
Çok sinirlerimi bozdu bu dük, yani mevki sahibi olmak için bu kadar aşağılık olunmaz ama işte olunuyor. Gerçi bunlara niye şaşırıyorum, saçma bahanelerle insan, çocuk öld*ren bir sürü şahsiyetsizler var. Gerçekte var yani. 😤😣
İşte son kısma kadar allem etti kallem etti yaptı bir şeyler ama sonunda açık verdi. O kısma kadarda bende sinir harbi oldu resmen. Böyle sinirden tepemden duman çıkmış olabilir yani. -_-


Genel olarak sevdiğim, akıp giden, uyarlaması güzel olan ama böyle çok baştan savma yazılmış bir kitaptı. Ona rağmen sevdim. Sadece bundan sonra eğer başlayıp, sonra devam ederim dersem bana engel olun. Olmuyor çünkü, burada ilk yüz elli sayfayı okudum ya direkt ortadan başladım ve bazı şeyleri unutmuştum. O yüzden devam etmeye gayret etmem şart. :D
Yazarın Şafağı Ör kitabına hayran kalmıştım, ikinciyi henüz okumadım ama ilk kitap harikaydı. Uzun zaman sonra böyle güzel fantastik okumamıştım demiştim.
Bu da güzeldi ama karakter ve saçma olaylar sorunsalı yaşadım, ona rağmen çok sevdim. İlginç değil mi? :D
Fantastik yanı başta olduğu gibi perilerin Sindirella'yı hazırlayıp baloya götürmesiydi ama ben devamında da perileri daha çok görmek isterdim. Güzel olurdu yani. :)

Yayınevi bu tarz birkaç kitap daha çıkarmış ama hem ilgimi çekmedi hem de çok pahalı bir yayınevi. Yani ciltli değil, set halinde(deftet, kart, poster vs.) satılmıyor ama aşırı pahalı. Ben ikinci el aldım, o yüzden verdiğim paraya çok üzülmedim ama diğer kitaplarını almam gibi, alırsam yine ikinci el olur büyük ihtimalle.
Uyarlama kitapları seviyorsanız bence bir şans verin^^
Her yaşta kişiler okuyabilir. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Düşes, "Köpekleri insanlardan daha çok severim," dedi.
"İnsanı insanlar kadar derin hayal kırıklığına uğratmazlar; tam da bu yüzden."


*****

"...Dünya değişiyor Külkızı, herkes; tekrar söylüyorum, herkes aklına koyarsa kendini bir yere getirebilir..."


*****

Öyleyse neden hala ağlıyordu?
Çünkü ne zaman bir şey için, bir zerre mutluluk için umut beslemeye kalksa, yıldız tozu misali avuçlarından kayıp gitmişti.




"Fakat unutma, mutlu olmak sadece gülümsemek değildir. Mutlu değilsen, zorla olmazsın."


*****


"...Küçük mutluluklar bile kutlanmaya değer, onlar sana daha büyük mutlulukların kapısı açacaktır."


*****


"...İnsan, hayatını kinle doldurursa mutluluk nedir bilemez. Kendi iyiliğiniz için, dilerim kalpleriniz yumuşar."





BCP için Kasım ayı temamız Kitap Uyarlamaları, Eğitim/Öğretmen, Rus Edebiyatı/Rusya. Katılmak isteyen herkesi bekleriz. ☺️
Diğer BCP yazılarım için tık tık^^




Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^