Cadı Avcısı Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cadı Avcısı Serisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2017 Salı

Kral Katili(Cadı Avcısı #2)//Virginia Boecker Kitap yorumu^^

Herkese merhaba^^
Uzun ama çok uzun bir aradan sonra yine karşınızdayım. Bu aralar yine yorumlar birikti ama ailevi mevzular nedeniyle hiçbir şey yapamadım. Buna yorum girmek, blogla ilgilenmekte dahil. Zaten belli bir süredir kitaplarla da aram pek iyi değil, okuma sorunum yok, zaman bulup okuyamama sorunum var. Neyse ki şu an elimde olan Aşk Tatili kitabı bu döngüyü kıracak gibi.
Gelelim kitabımıza. Kral Katili Cadı Avcısı serisinin ikinci ve son kitabı oluyor. 16 günden okuduğum bir gerçek, artık kitabın laneti midir nedir yorumu bile geç geliyor. Yine de elimde uzun sürede kamış olsa da kitabı sevdim. Normalde elinizde bir kitap uzun süreli kalıyorsa, çok güzelde olsa o kitaptan bir tık soğuyor insan. Çok yaşadım biliyorum, ama bu kitapta bu olmadı. Cidden sevdim kitabı.

Çember tamamlanacak. Onu kurtaracağını düşünerek verdiğim mühür onun laneti olacak. Uzun süre önce bensiz başlayıp beni içine çeken bu tarihi bitirme görevi bana düşecek.
"Sanırım sen, benim ya en büyük zaferim ya da en büyük hatam olacaksın. Zaman gösterecek."
Eski cadı avcısı Elizabeth Grey, Harrow'un büyülerle korunan köylerinden birinde saklanıyor, Anglia Krallığı'nı zorla ele geçiren Lord Blackwell'in kellesi için biçtiği bedelden kaçmaya çalışıyordu. Karşı karşıya geldikleri son seferde Blackwell büyük bir yara almıştı ama güce olan tutkusu günbegün artıyordu. Kurallarına karşı gelenlerle karşılaşacağı bir savaş için hazırlanıyordu: Elizabeth ve onun yanında yer alan cadılar ile büyücüler.
Ona büyülü bir koruma ve iyileştirme gücü veren mührünü kaybeden Elizabeth'in gücü şimdi hem fiziksel hem de psikolojik olarak sınanıyordu. Savaş her zaman fedakârlık anlamına gelirdi ancak iyi ve kötü arasındaki çizgi gittikçe bulanıklaşırken Elizabeth, sevdiklerini kurtarmak için ne kadar ileri gitmesi gerektiğine karar vermeliydi.

Konumuz böyle. İlk kitabı okuyanlar bilir Elizabeth zor durumlarda kalır ve yaptığı fedakarlık sonucundan hayatı değişir. Yine de Elizabeth krallığı korumak ve yaşadığı köyde kalmak için çok büyük bir bedel ödemek zorundan kalacaktır.
İlk kitapta Elizabeth yaşadığı hayal kırıklığından sonra yeni arkadaşlarına daha çok bağlanır ve onlar için elinden geleni yapmayı istemektedir. Buna John'da dahil. Karakter olarak Elizabeth'i sevdim, normalde bu tarz karakterler bizleri sinir eder ama Elizabeth'in verdiği kararlar, hep doğru sonuçlar vermese de iyiydi. En azından beni çileden çıkmadım.


John karakterini yazar bir zamandan sonra bambaşka bir şey yaptım. Doğrusu başta anlam veremedim ama kitap ilerledikçe neyin ne olduğunu öğreniyoruz. Tabii yazarın buradaki hatasını söylemek isterim. John'a olan şeyi keşke birden değildi yavaş, yavaş yaşananların etkisiyle gerçekleşseydi daha mantıklı olurdu. Birden değişince afalladım açıkçası ve tabi birde sonrası var. Yazar John karakterini yazarken cidden ne düşünmüş merak ettim. :D Bunlara rağmen kendisne kızsam da yine de çok sevdim, birinci kitapta ki gibi tatlı şifacımız. :)

Diğer karakterden Schuter ve Fifer yine favorim oldu. Birinci kitapta az biraz sinir oluyoruz ama burada çok tatlılardı. Eski kralın konuya dahil olması, Elizabeth'le yaşananlar çok etkileyiciydi. Bu yüzden yazarı gerçekten tebrik ediyorum. Yeni gelen karakterine güvensek mi güvenmesek mi bunlar tartışılır ama hayal kırıklığı da yaşamadım. Tabii kime göre neye göre??? Hadi azıcık sizi merakta bırakayım.
Çoğu yerde okumuşsunuzdur kitabın finali hakkından yazılanları. Gerçekten etkileyici ama fazla aksiyon olmadan biten bir kitaptı. Bu spoi değil, her kitap aksiyonlu ve heyecanlı bitecek diye bir kural yok. Normal seyrinde biten bir kitaptı. Yine de bunları yazmama rağmen bu kitaba göre daha fazlasını isterdim.


İki kitaplık seri olması, yazarın kaleminin akıcı ve konunun ilginç olması nedeniyle kitabı herkese öneririm. Uzun serilerden gına gelenlere birebir tavsiyedir. Ben sevdim, umarım sizlerde seversiniz.
Bu arada devamı çıkan bir kaç kitabı var, almayı kesinlikle ama kesinlikle düşünmüyorum. Para tuzağından başka bir şey değil. Zaten seri bitmiş, konu kapanmış, alıp ne yapacağım acaba??(Okuyacağım tabii ama lafın gelişi işte. :P)


Cadı Avcısı Yorumum İçin Tık Tık^^


Kitaba puanım 5/5



Alıntılar^^


Fifer'in beni saygıdeğer ve masum bir gibi gösterme çabası en iyi ihtimalle sahte, en kötü ihtimalle hakaret gibi görünüyordu. Buraya ait değildim ve bunu biliyordum.


*****

İnsanların bazen bazı şeyleri elde etmek için değil, bir şeyleri kaybetmemek için yaptığını söylemek istedim.


*****

Hiçbir efsane, efsanevi bir kılıç olmadan tamamlanmazdı.


*****

Bildiğim ve bilmediğim her şey, sonuçta beni hiçbir şey bilmediğim bir durumda bırakan bir savaş içerisindeydi.




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.



 Buralarda da varım^^



30 Mayıs 2017 Salı

Cadı Avcısı//Virginia Boecker Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Bu aralar kitap okuma oranım gözle görülecek şekilde düştü. Biraz kendime çeki düzen versem çok iyi olacak. Resmen kitaplar elimde sürünüyor. Kötü olduklarından değil benim okuyamamdan kaynaklı. :(  Bu sefer ki kitabımız Cadı Avcısı'da bu durumdan nasiplendi. Güzel kitaptı, akıcıydı ama ben zamanın da okuyamadığım için elimde süründü. Buna nazaran gerçekten beğendiğim, ikinci kitabı merak ettiğim bir kitap oldu. Daha hızlı okuyup bitirseydim daha fazla severdim diye de düşünüyorum.




Tenime dağlanarak işlenmiş mühür. XIII
Beni koruyan ve ne olduğumu gösteren mühür. Ben On Üçüncü Yazıt'ın bir uygulayıcısıydım. 
Bir cadı avcısı. Korkulması gereken kişi bendim.
En büyük düşmanınız dövüştüğünüz şey değil, korktuğunuz şeydir.






Kitabımızın konusu böyle ama daha uzun versiyonu cilt kısmının içinde mevcut. İnternette bulamadığım için kısasıyla idare edeceğiz. :)
Kısacası bu kadarcık konudan bir şey anlayamazsınız, o zaman gelin ben size anlatayım. :D
Elizabeth kraliyetin en başarılı cadı avcılarındandır. Görevi büyü yapıldığı sırada yakalanan cadı ve büyücüleri yakalayıp kraliyete teslim etmek. Bunun sonucunda da büyü ile yakalananları yakmak. Elizabeth zorlu bir çocukluktan geldiği için var gücüyle çalışır, bütün zorluklarla baş edip buralara kadar gelir ama bir gün büyücülükle suçlanınca kendini bir anda diğer yakalanan büyücülerin arasından bulur ve yakılmak için günleri kalmıştır. Tabii onu kurtarmaya gelen kişi olmazsa yakılma olayı gerçekleşecektir. Bu kişiyi söylemeye gerek yok. :) Kitabı elinize aldığınız da öğrenirsiniz. ;)
Elizabeth'i sevdim. Saçma sapan hareketler de bulunmadı bir kere. Ne kadar haksızlığa uğrasa da gerçekleri öğrendiği anda her şey değişip, hayatı başına yıkılsa da yoluna devam etmeyi başardı.
En sonda yaptığı fedakarlık ise harikaydı.^^

Sonrasında gelen karakterlerimiz Caleb, John, Nicholas, George, Fifer, schuyler ve daha nicesi. Hepsinin olayı farklı. Caleb Elizabeth'in en yakın ve iş arkadaşıdır. Çocuk yaştan beri beraber oldukları için Elizabeth'in Caleb'e karşı minnet ve başka duygular hissetmekte ama esas erkek karakterimiz John. Hapishaneden kurtulduktan sonra getirildiği evin şifacısı olan John Elizabeth'in hayatını kurtardığı için hayatında önemli bir yer olacaktır. George, Nicholas ve Fifer ise diğer yan karakterler. George'u çok sevdim, gerek giyimi gerek esprileri süperdi. Fifer'i başta sevmesem de ki hak veriyorum kendisine sonradan sevdim. Schuyler ise favorimdi. O kadar çok güldüm ki kendisine anlatamam. :D Nicholas için bir yorumda bulunamayacağım, zaten bir gözüktü bir kayboldu. Sebebi de belli ama. 

Karakterlerimiz, konumuz böyle. Kitabımızı sevdim mi sevdim. Zaten seri iki kitaptan oluşuyor ve beni benden alan bir özelliktir kendisi. Ee bu olaydan yola çıkarak kitabı sevdiğimi söylemek isterim. Bak yazar ne güzel yapmış, iki kitapta, uzatmadan olayları bitirmiş. Gerçi daha ikinci kitabı almadım, en kısa zamanda alırım ve okurum diye düşünüyorum ama yapamayacağım. Bunu da buraya yazayım. Kim bilir ne zaman alacağım. Hadi aldım kim bilir ne zaman okuyacağım Yine de benim işim belli olmaz. :D
Kitabımız cadılar, hayaletler, hortlaklar üzerine ama en çok büyünün üzerinden durulmuş. Olay örgüsünü, yazarın kalemini falan hepsini sevdim ama keşke elimde fazla kalmasaydı. İlk satırlarda da belirttiğim gibi benden kaynaklanan sebeplerden dolayı elimde süründü yoksa güzel kitaptı. 
Farklı bir konuyu barındırsa da fantastik okuyanlar için klasik gelebilir.
Yazar orta çağ hayranı ve kitaplarını da bunun üzerine yazmış diye duydum ama kitapta fazla rastlayamadım. Ne okuyacağımı bilmiyordum ama Orta çağ'da geçiyor demeseler hiç farkına varmayacaktım ne yalan. Yazar sevse de kitaba pek yansıtamamış.
Bunlar ufak şeyler olduğundan kısa kesip kitabı, yazarın kalemini ve konuyu sevdiğimi söyleyip, tavsiye kısmına geçiyorum.



Bu tarz kitapları seviyorsanız tavsiye ediyorum. Lakin yeni fantastik kitap okuyacaklar başka bir kitaptan başlasalar daha iyi olur diye düşünüyorum. Yine de merak ediyorsanız iki kitaplık seri, sıkıntı olmaz deyip okuyabilirsiniz. :) Benim sevdiğim, My Twin'ede kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap oldu. İkinci kitabı hemen alıp, okumak dileğiyle.^^


Serimiz böyle.^^
Yabancı ciltlerini sevmediğimi biliyorsunuzdur, bilmeyenler için ne kadar para verip alsak da, ciltler de uzaktan harika gözükse de biraz okuyun elinizde kalacak diye korkuyorsunuz. Şahsen benden olan o. Ama bu kitabın cildiniz de kalitesini de sevdim. Zaten kapakta güzel. Başka ne diyebilirim ki.^^



Kitaba puanım 5/5


Alıntılar^^

Korkulması gereken kişi benmişim gibi gerilediler.
Çünkü korkulması gereken kişi bendim.


*****


Beni suya daldırıp donana kadar bir köşeye bırakmak istediğini söylese hay hay, buna da inanırım. Üzerime erimiş kurşun dökmek, dizlerimi parçalamak, parmaklarımı kerpetenle kırmak, uzuvlarımı kesmek istese inanırdım. Cidden, olasılıklar sınırsızdı. Ama konuşmak, içlerinde en imkansız olanıydı. 


*****


Bir nefes alıp hatıraları bana izin verdikleri kadar uzağa ittim. Asla yeteri kadar uzak değillerdi. Aklımın bir köşesinde, karanlıkta sinmiş bir kedi gibi saldırı şansı kollayarak bekliyorlardı.


*****


O anda bir gülme krizine girdim. Kendime engel olamıyordum. Belki sinirlerim boşalmıştı. Belki delirmiştim. Tüm dünya delirmişti; ben neden onlara katılmayacaktım ki? 




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^