Romantik Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Romantik Kitaplar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mart 2024 Pazar

İçimdeki Güneş//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ayın, belki de yılın en iyi kitabının yorumunu yazmaya geldim!!!
Son zamanlarda, hatta son yıllarda ilk def böyle bir cümle ile başlamışımdır bilmiyorum ama hak ediyor arkadaşlar!
Yazarının her kitabını okumuş, her kitabından ne kadar geliştiğini kendi gözlerimle okumuş biri olarak bu kitap bütün listeleri yerinden oynattı resmen.
Kasaba, köy, mahalle gibi şeyleri konu alan kitapları cidden çok seviyorum. Konusunda ilk mahalle geçsin, ne bileyim köy falan desin tamam benim kitabım diyorum.
Bu kitabı çok bekledik, Betül Güçlü genelde çıkardığı kitapları aynı zamana denk getirmeye çalışıyordum ama bu sene biraz geç kaldı. Ee baskı vs derken bir miktar yine geç kalındı ama inanın beklediğimize değdi, hem de kat be kat değdi.


Planlar dâhilinde yaşayan biri, atacağı adımları çok önceden hesaplar.
Fakat hayat, bu planların en büyük düşmanıdır.
Ela Mercan, elleriyle çizdiği güvenli bir haritanın içinde yaşarken bir kalp kırıklığı bütün planlarını dağıttığında her şeyin tepetaklak olduğunu düşünür. Sorunlarından kaçmaya çalışırken küçük bir köy okuluna öğretmen olarak atanan Ela için yeni bir şehirde, yabancı insanların ve kısıtlı imkânların içinde tutunabileceği tek şey mesleğidir.
Köy öğretmenliği ona bilmediği yeni bir hayatı deneyimleme fırsatı sunarken çocuklarla kurduğu ilişkiler hayatını değiştirecek, aşka karşı ördüğü duvarlar ise beklenmedik biri tarafından yıkılacaktır.
İçimdeki Güneş soğuk bir kış gecesinde çıtırdayan alevleri, sobanın üzerinde kuruyan portakal kabuklarının kokusunu, özlenen bütün sadelikleri hatırlatan bir hikâye.


Ela yaşadığı zor günlerden sonra ailesini arkada bırakıp bilmediği bir kasabanın köyüne atanır. Gittiği ilk günde farklı ortamlar, farklı insanlarla tanışınca nereye düştüm ben derken geri dönmeyeceğini bildiği için alışmaya çalışmak zorundadır.
Sonrasında okulunu düzenlemesi, öğrencileriyle tanışması falan derken zamanla alışmaya çalışır ama geçmişi peşini bırakmaz ve zamanla mutlu olmaya çalışsa da ister istemez yaşadığı sıkıntılar sürekli önüne çıkar. Zamanla öğrencilerine, köye ve çevresine alıştıkça kalbi iyileşmeye başlar ama tamamen iyileşecek mi onu zamanla öğrenecektir.
Ela'ya baştan ısınamadım açıkçası, ona yardım etmeye çalışanlara karşı tavrı biraz garibime gitti. Tabii yaşadıklarını ve yaşadığı yeri düşününce normal ama ne yapayım öyle bir his aldım ama zamanla onlara alışması, onlar gibi olması çok güzeldi.
Kalbinin iyileştiğini okumak, onlar gibi olmaya başlaması çok güzeldi. Tabii alışamadığı şeylerde vardı, mesela soğuk. :D O kısımları okurken diğer karakterlerin biz alışığız demesi çok tanıdık geldi.
Başlarda öyle düşünsem de alışmaya başladıktan sonra ki düşünceleri ve davranışlarını okuyunca çok sevdiğim bir karakter oldu.
Öğrencilerine davranışı, onları düşünmesi ve en önemlisi Ayşegül'e olan yakınlığı. Çok kalbe dokunan ve içimizi yumuş yumuş yapan bir karakterdi.
Soba yakma sıkıntısı yaşıyor sürekli, Ela kız gel ben sana öğretirim, gerçi öğrencilerin öğretmiştir ama olsun sdfghjkl


Tabii kitabımızda bir de erkek karakterimiz var.
Çınar. <3
Çınar'ın asaleti diğer karakterleri alır duvara çarpar çarpar atar diyorum arkadaşlar.
Çünkü bambaşka biriydi, bir de onun kısımları okuduk ki vay beee dedim vaaaay.
Bence Çınar'ı siz kitapta tanıyın yaa. Bana sürpriz oldu size de olsun. :D
Ama Çınar'ı kısımları gelince, onun yaptıklarını okuyunca hayatta ki bütün erkeklerden umudumuz kaybettik be sdfghjklşi Sorumluluğu alır mısın Betül Güçlü?? :D
Tabii yazarımız bize son kısımda bir sürpriz yapıyor.
O kısım var ya, o kısım... Hatta o paragraf bence kitaptaki en en en iyi yerdi. <3
    Neyse ben yazdıkça bir şeyler klavyemden çıkacak, o yüzden geçiyorum.
Ama spoiler yazacağım inşallah, orada döktürürüm asdfghjk
Çınar için yazacağım tek şey kitaba uygun başka bir karakter olmazmış.
Tamam ben de çok farklı bir karakter düşünmemiştim ama böylesine hem şaşırdım, hem de çooook sevdim <3


Ela'nın zamanla arkadaşlarının olması, ev sahiplerinin sahip çıkması, köydekilerin yardım etmesi ve muhtarla, eşi. Bir de yardım ettikleri insanlar...
Hangisini yazsam bilemedim, sonuçta hepsi yazılmayı hake diyor ama en çok kalbime dokunan Kevser teyze ve kardeşi, Ayşegül, sonradan gittikleri bir aile vardı onlar. Kısacası kime yardım ettilerse onların hepsi kalbime dokundu yaa. Bu kadar ince düşünülmüş, bu kadar yüreklere dokunan bir kitaptı.
O kadar nahif ki okurken her şeyi unutacak kıvama geliyorsun. Hemen okunuyor zaten, bunun dışında 
zaten o köy halkı, arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, çocukların şen kahkahası(gülmeyin, okurken kulağınızla duyuyorsunuz :D) hepsi birbirinden güzel ve özeldi.
Arkadaşlar, arkadaşlaaaaar beni zorlamayın ve HEMEN GİDİN ALIP, OKUYUN!!! :D

Köy halkına özellikle değinmek istiyorum. Bakın ben doğma, büyüme köyde yaşıyorum. kışları şehirde yaşardık ama hayatımın çoğu köyde geçti ama ben böyle köy görmedim, duymadım, bilmiyorum ama okudum. Evet bizdendi kitap, evet hayatın ta içindendi ama böyle tatlış, yardım sever, yabancıları bile ailelerinden gören köy halkıyla tanışmadım. İlla ki vardı, sadece benim köy yanlış yerdedir belki ama sürekli bir araya toplanmaları, yabancılık göstermeden orası onun evi, burasının onu evi demeden hep beraber olup davet etmeleri, yardım etmeleri o kadar güzeldi ki. Tabii bir de baskı mevzusu var sdfghjk O kısımlar en eğlendiğim yerlerdi.
İşte bakın yine bizim köy halkıyla alakası yok, Çınar gibi biri gelse bizimle yakıştıran kimse olmaz. Nerede o çöpçatan teyzeler sdfghjkl


-Spoiler Başlangıcı-

Ela'nın yaşadığı şeyleri az çok tahmin ettim, zaten kız kardeş mevzusunu anlatınca dedim tamam kazık yemiş kardeşinden. Çoğu kitapta okuyoruz aslında eniştesine yanaşan baldız, bu kitapta da vardı ama illa ki böyle radikal bir karar için bu tarz bir şey olması gerekiyordu.
Yaşadıkları kolay değil ama kız kardeşini verselerdi elime.... neyseee.
Sonrasından mahalledeki, köydeki herkesin Çınar'la yakıştırması, bunların gözler önünde değil de genelde gizlice konuşmaları çok tatlıydı.
Ve Çınar... Ben dedim köy halkından biri olurdu ama kendisi doktor, köyün ve merkezdeki sağlık ocağının doktoru.
Çocuklar çok seviyor, insanlar çok seviyor ama Çınar Ela'yı seviyor. <3 Hatta ilk görüşme vurulmasın kaç puan veriyoruz???
Okurken eridim resmen yav <3
Böyle gözlerimden kalpler çıktı, hiç yapmadığım şey yapıp hikayemde paylaştım. Tabii spoiler olarak sdfghjkl
Kevser teyzenin olayının tatlıya bağlanması, Çınar'ın Ela'yı kıskanması, herkesin ortasından babasından yemek için istemesi.. Yaz yaz bitmiyor arkadaşlar sdfghjkl
Son bölümlere geldiğimizde Ela'ya giydirilen elbiselerden hemen dedim inşallah düğün falan yaparlar, valla öyle çıktı yaa sdfghjk
Ama Çınar'ın Ela'ya evlendik ama yine ayrılıcaz demesi.
Ve Çınar'ın başta o kadar sert gözüküp, sonradan minnoş biri çıkması. :D
Kar sahnelerine hayran kaldım, zaten bu sene doğru düzgün kar görmedik kitaptan nasibimizi aldık. :D

-Spoiler Sonu-



İşte bakın arkadaşlar ben hemen, sıcağı sıcağına yorum yazmıyorsam far görmüş tavşan gibi kala kaldım dfghjkl
Çok sevdim kitabı, çoooook ama ne yazsam bilemedim. Tıkandım kaldım iyi mi? :D
Nahif kitapları seviyorum, yavaş yavaş kalplerin iyileşmesini, yardımlaşmayı okumaya bayılıyorum.
Bu kitapta kötü karakter varsa bir ya da ikidir, o mevzuyu o kadar sevdim, o kadar memnun kaldım ki düşündükçe iyi ki yazmamış yazarımız diyorum.
Yaa kitapta pembe şemsiyeyle kızını okuldan alan baba var yaa, siz ne diyorsunuz sdfghjk
İşte öyle bir kitap kendisi, Ela'yı kabuğundan çıkaran, kalbine iyi gelen, küstüğü hayata tekrardan barışan ve dahası.
Son bölümlerden de çoook memnun kaldım ve BAYILDIMMM!!!
Yine neden, ne için söylemeyeceğim, alın OKUYUN, OKUTUN diyeceğim!!!
Her yerine post it yapıştırdığım için yine yazarımız sorumluluğu alabilir mi? :D
Bitti, post it bitti sdfghjklşi
Hem yorumu bitirmek istiyorum hem bitirmek istemiyorum, sizi daha ne kadar ikna edebilirim diye düşünüyorum. :D

Betül Güçlü'nün en sevdiğim kitabı Aşk ve Diğer İhtimaller'di ama şimdi bu kitap oldu.
Devamı olsun yaaa, tamam istediğimiz gibi bitti kitap, sonu açık bitmedi ama aynı karakterlerle, aynı köyde, okulda geçen bir kitap daha okumayalım mı?
Dur ben bunu Betül Güçlü'nün aklına sokayım dfghjklş
Ne kadar zor yazdığını takip ettiğimden biliyorum, hem o yüzden hem de bu kadar güzel yazdığı için bu kitabın yeri ayrı olacak her zaman...
Son olarak kalemine, emeğine, düşüncene sağlık Betül, daha iyisi gelene kadar (ki gelir mi sanmam, zirve bu) EN İYİSİ BU!!!
Bence bir kitabı düşündüğünüz zaman içiniz kıpır kıpır oluyorsa, kalbiniz yumuşuyorsa, okuduğunuz için kendinizi mutlu sayıyorsanız o kitap olmuştur ve unutamazsınız artık...
Bu uzuuuun son satırlardan sonra tavsiye diye başlayan bir cümle beklemeyin benden. :D




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsan, iyiliği için her şeyi yapacağı biri tarafından bu kadar değersizleştirilince nasıl üzülmezdi?


*****


Biraz huzur bulmak için herkesten fersahlarca uzağa kaçmıştım ama kendimden nasıl kaçacaktım ki? Düşünmek istemediğim şeyleri nasıl geride bırakacaktım? İncinmekten nasıl kurtulacaktım?


*****


Tozu silkelerdin giderdi, pisliği yıkayıp temizlerdin ama kırdığın bir kalbin telafisi öyle kolayca mümkün olmuyordu.


*****


Geçmişimi her an cebimde taşırken yeni bir hayatın farklı olmasını nasıl bekleyebilirdim ki?


*****


Fuat beni görünce kollarını iki yana açıp, "Ela hocam!" diye bağırdı. Karşıdan koşarken en ciddi tavrımı takınıp işaret parmağımı kaldırdım. "Hayır."
Kolları anında iyi yana düşerken yüzünde mızmız bir ifade belirdi. "Bir sarılsaydım ya."
"Gel bana sarıl aslanım," dedi Çınar kolunu onun omzuna atarken. "Gel şöyle."


*****

Bunlar tanıdığım hisler değildi, böylesi değildi en azından. Bu hislerin birazına bile mecalim yokken bütün bunlar nasıl gelişti bilmiyordum. Fakat uzun zaman sonra kalbim, üzüntülerine yer bulamayacak kadar dolmuş gibiydi.
Hem de en tatlı hislerle.


*****

Çınar bana bakıyordu ve ben canımı sıkan her şeyden kurtulup tatlı bir neşenin içine gömülüyordum.




"...Sana Türk kahvesi yaparım. Gerçi pek sevmiyorsun sanırım."
"Sen yaparsan severim," deyişinde binlerce itiraf saklıydı sanki.


*****


Bu memlekette baş başa kalmayı başarabilecek gibi görünmüyorduk ama bu tatlı anların içinde de mutlu mesut yaşayabileceğimi düşünüyordum.


*****


Bütün sırça aramızı yapmaya çalışırken aslında tek engelin kendileri olduğunu farkında değillerdi anlaşılan.


*****


Hayatta en çok kıymet verdiğim insanlar sınıfıma girmek üzereyken bana böyle hissettirdikleri için öğrencilerime minnettardım.


*****


"...Hayatta bazı şeylerin haykırılması gerekir Ela Hoca."








Bir yorum daha böylece biter, sevgiyle kalın^^
Hayırlı İftarlar^^



Buralarda da varım^^



30 Mart 2024 Cumartesi

Tatlı Aşk//Susan Mallery Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yazarın yıllar önce Işıldayan kitabını okumuş sevmiştim(konusunu unuttum ama sevdiğimi hatırlıyorum :D), ondan sonra internette indirim olunca iki kitaplık bir serisini, bir tanede başka serinin birinci kitabını aldım.
Dedim hazır aldım, fazla arayı açmadan okuyayım, hem indirim devam ederse diğer kitapları alırım dedim. :D Şu an devam ettiği için belki alırım, ha ne dersiniz?? :D
İlk olarak söylemem gerekiyor ki kitabı kapağıyla yargılamayın! Çünkü öyle kötü bir kapak ki kitapla alakası yok. Tatlı Aşk denmiş ama kitapta geçen pastane mevzusu çok başka, kadın karakterimiz pastalarla uzaktan, yakından alakası yok, adamında öyle. :D Ama kapakta kızın parmağında krema var görüyor musunuz?? :D
Aşırı saçma değil mi?
Bir de arka kapak yazısı, onu da okuyunca ne öyle bol bol smut mu var diyorsunuz ama alakası yok. Kadının aklı fikri başka sanılıyor ama yine diyorum alakası yok!
Bunu devamında açıklayacağım. :)



İlk aşktan daha tatlı bir şey olabilir mi?
Bunu Claire Keyes'e sormayın. Yirmi sekiz yaşındaki dâhi piyanist bırakın âşık olmayı, bugüne dek kimseyle flört bile etmemiştir. Kariyerinin peşinde koşmaktan aile ve arkadaşlarına zaman ayıramayan Claire, ailesinin pastanesini ve iki kız kardeşini de yıllardır ziyaret etmemiştir.
Ancak şimdi bir kardeşi hasta, diğeri ise kayıptır ve yumurta bile kıramayan Claire, hasta bakıcı rolünü üstlenmekte kararlıdır. Yapılacaklar listesinin başında kız kardeşleriyle sıkı bir bağ kurmak, âşık olmak veya en azından şehveti tatmak vardır.
Yakışıklı ve sert görünüşlü Wyatt bu amaca uygun gibi görünmektedir. Genç adam farklı dünyalara ait olduklarını söyleyip dursa da Claire'in yanındayken tek düşünebildiği keki fırına vermektir. Claire tatlı diliyle bu ateşli adamı yatağına ve yaşamına alabilecek midir?


İşte konuya bak yaa :D
Neyse :P
Claire yıllar önce ailesi tarafından kovulduğu evine ve kasabaya kardeşine yardım etmek için geri döner. Baştan iyi karşılanmayacağını biliyordu ama bu kadar dışlanmayı beklemiyordu. Bir de gelmesini kardeşi istemediğini öğrenince daha da kötü duruma düşer ama pes etmeyecektir.
Hayatı zaten zordur ama bunları atlatmayı da kafaya koymuştur.
Hem kardeşine bakan hem de kardeşinin pastanesine yardıma giden Claire bir de kardeşi Nicola’un en yakın arkadaşı Wyatt’ın kızına bakar.
Alışmaya çalışması ve bunlar yüzünden çok zorlansa da alışmaya çalışmıştır ve bazı gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyordur.
Claire’i çok sevdim. Onun yıllarca çalışmalarının sonucunda her şeyden uzak kalması, yavaş yavaş ortama alışması, zamanında yapamadıklarını yapması ve bundan öyle saf demeyelim de Nahit davranması bence en güzel yönüydü. Yani ne demek istediğimi tam anlatamadım, spoiler diye de yazamıyorum ama şunu bilin ki cidden çok sevdim ve kitapta her yaşadığı kötü olayda hep Claire’nin tarafını tuttum, çünkü her kelimesiyle hak ediyordu, çünkü kitapta resmen yapayalnızdı. :/
Bunun yanında hiçbir lafın altında kalmaması, karşıdaki insanı dumura uğratmasını ayakta alkışladım. İşte böyle karakterlerle gelin!!!


Wyatt kızı daha bebekken yalnız kalmış ve zorluklar altında onu büyütmeye odaklanmıştır. Gerçek aşkla, ilişkiyle işi olamayan Wyatt uzun zamandan sonra Claire’yi gördükten sonra onunla arasındaki çekimden korkar ama denemekte ister. Tabii baştan beri Nicola’un söylediklerinden sonra Claire’yi çok kötü tanımış olsa da zamanla nasıl biri olduğunu görür.
Wyatt’a cidden hak verdim ki kendisi baştan zaten kesti attı ama sonradan saçmalaması, Claire’nin üstüne gitmesine çok kızdım.
Hele en sonda yaptıkları. Tabii Claire’de suçluydu ama bu ona öyle şeyler söylemesine aşırı kıl oldum -_-
Bir bölüm vardı, orada Wyatt’ın düşüncelerini çok merak etmiştim ama yazar es geçmiş. Üzdü.

Bir de Nicola var, kendince haklı ve yaşadıkları da kolay değil ama onunda haksız olduğu durumlar vardı yani. O yüzden başlarda kendisine aşırı sinir oldum. Claire iyi dayandı valla.
İkinci kitap kendisini anlatıyor, bakalım affetmesi gerekenleri affedecek mi?

Hazır ikinci kitap dedik onunla devam edelim. Seri iki kitaptan oluşuyor, diğer kardeşin durumu ne olur bilmiyorum ama seneler olmuş çıkalı, devamı olsa çıkarırlardı herhalde. :D
O yüzden bu kitapta tam olarak anlatılmayan şeylerin ikinci kitapta ortaya çıkacağını düşünüyorum, ianşallah çıkar yani. Mesela neden ameliyat oldu? Kız kardeşi neden bu kadar inatçı? Saçmalık olursa sinir olurum sdfghjklşi


Başta da dediğim gibi yazarın Işıldayan kitabı okumuş kalemini sevmiştim, uzun zamandır bu kitaplara göz koymuştum ama alamamıştım. Sonunda kampanya ile tanesi 46tl ye gelince hemen aldım.
Şimdi ki bu tarz kitaplarla kıyasladığım zaman cidden eski kitapların daha gideri varmış. Şimdikiler sadece smut. Bir de ona bayılan okurlar -_-
Bunda yok diyemem ama o kadar kararındaydı ki oraları anladığınız zaman normal bir kitap işte ve olaylara bakacak olursak daha çok aile, arkadaşlık, geçmiş, bağlar, yanlış anlamalar, özlem… diye gider.
İşte kitabı da bu yüzden sevdim, arka kapak yazısını baktığınız zaman sanki kitap sadece somuttan imaret ama değil. Cidden değil, zaten bu saydıklarım olmasa, sadece smut olsa sevmezdim.
Spoiler vermeden nasıl anlatacağımı bilmediğim için yazdıklarımı anlamayabilirsiniz ama demem o ki kitabın duygusal tarafı o kadar güzeldi ki çok beğendim.


Sonunda yaşananlar beni sevindirdi, bazıları yüzünden sinir olsam da olması gereken oldu, hatta ya öyle olmazsa dediklerimde oldu, güzel oldu :D
İkinci kitapta neler olcak merak konusu. :)
Diğer dört kitaplık serinin birinci kitabını aldım, eğer ilk kitabı beğenirsem devam ederim. Henüz o kitap hakkında pek bir şey bilmiyorum ama bu iki kitaplık seriyi sevdim.
Şimdi kitabı sevdim evet ama sevmediğim yerlerde oldum. Mesela en küçük kız kardeşin yaptıkları. Cidden öyle bir şey yazmaya gerek var mıydı?
Yani sebebi ne olursa olsun aşırı, aşırıııı saçmaydı.
O yüzden belki de yazar onun kitabını yazmadı, ikinci kitapta öğreniriz belki. :)
Son olarak yazarın kalemi akıcı, üç günde bitirdim ki sadece geceleri okuduğumu düşünürsek iyi bence.
Şimdi gidip, eğer yazdıysam Işıldayan kitabının yorumuna bakayım, bulursam buraya da link atarım(Yorum yok, ne zaman okudum onu bile unuttum iyi mi :D Konusu bile hatırlatmadı, sadece güzel olduğunu biliyorum :D)
Şimdi atacağım link ise indirimdeki seri. Halen daha devam ediyor indirim, merak edenler bakabilir.
Seriyi inceleyip, satın almak için tık tık!!



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


“İzleyeceğim.”
“Yargılayacaksın. Arada bir fark var.”


*****


“Hayatım için özür dilemeyeceğim. Seninkinden farklı ama bu, onu daha az değerli hale getirmez…”


*****

Hayat karışık, diye düşündü ama müzik sakinleştirici, kesin ve güzeldi.


*****

“Gerçekten tepemi attırıyorsun,” dedi Nicole.
“Sor bakalım, umurumda mı?”

*****


“Belki. Ben kendimi yargılıyorum. Ona kötülükten başka hiçbir şey yapmadım, yine de geldi. Yüreğinden geçene göre hareket ediyor.”





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^






28 Şubat 2024 Çarşamba

Ay Çarpması(Efsane İşi Aşk Serisi)//Sezen Aksın Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yapayım dedim, sıcağı sıcağına. Kitap daha ilk çıkışında ilgimi çekmişti, esnaf işi, mahallede geçiyor falan derken indirimli almak için bakındım bir süre. Sonra sürekli ikinci el kitap aldığım Gardrops hesabından baktım ve sıfır ama uyguna buldum kitabı, hem de ciltli. Şu an fiyata baktığımda karton kapak 134tl. Ciltlisini siz düşünün. O yüzden uyguna almam çok mutlu etti beni. Alalı aylar olunca da hadi başlayayım dedim ve okudum, bitti.
Kitabı çok sevdim, o mahalle havasını, Bursa’nın tarihi yerlerini, komşuluğu vs. o kadar güzel anlatmıştı çok sevdim ama sinir olduğum, yeter yaa dediğim yerlerde oldu. Buna rağmen son sayfayı çevirdiğimde iyi ki okumuşum dedim. <3


Esnaf İşi Aşk Serisi’nin ilk kitabı Ay Çarpması, büyüme sancıları, dünyadaki yerini bulma kaygıları ve aşkı keşfetmek üzerine bizden bir roman…
Bursa Kapalı Çarşı’da nesiller boyu konfeksiyon üzerine esnaflık yapmış bir aileden gelen Nil Sağlam, çalışkan bir tekstil mühendisliği öğrencisi ve tescilli bir kitap kurdudur. Yetiştiği çevreyle ters düşen fikirleri nedeniyle abisi Kürşat’la didişmek, rutin aktivitelerindendir. Mahalleden komşuları, abisinin biricik can dostu Fatih Arslan da Kapalı Çarşı’da yıllardır kuyumculuk yapmaktadır. Fatih, Bursaspor altyapısında yetişmiş eski bir futbolcudur fakat yaşadığı sakatlık sonucunda yeşil sahalara veda etmiş, baba mesleğini benimsemiştir. Bir dolunay gecesi, emrivaki yapıp Nil’i istemeye gelen densiz aile, Nil’in kavgasız gürültüsüz geçen yirmi yıllık hayatını bir anda altüst eder. Mahalle karışır, toksik maskülenitenin sözlük karşılığı damat aday adayını Fatih’in elinden zor alırlar. Olaylı gece karakolda biter. İşte her şey o dolunay gecesinin bittiği yerde başlar. Uçsuz bucaksız okyanuslar Ay’ın çekim gücüne karşı koyamazken, fâni kalpler nereye kadar direnebilir ki zaten? 


Nil bir akşam evlerine gelen görücülerden sonra çıkan olaylardan sonra sessiz sakin geçen mahalle hayatından sonra hayatı karışır. En çokta yıllardır abisi gibi gördüğü Fatih ile arasındaki değişimleri düşününce eskiden neden böyle olmadığını sorgular ama arada sohbet edip, genelde yaptıklarına karışıyor olsa da abisi neyse Fatih’de öyledir ama yaptıklarını sorgulayan bir Fatih ile karşılayınca hiçte çekilecek biri olmadığını düşünür.
Nil klasik üniversite öğrencisi ve yine klasik ev kızı modunda biri. Hem ev işlerine koşan hem de kapalı çarşıda olan dükkanlarına gidip gelen ailenin ortanca kızıdır. Abisinin davranışları ve sürekli fikirlerine ters düşmesi asaplarını bozuyor olsa da bunun iki kişiye çıkması daha da kendini sinirlendirir. Haklı mı, çoook. Böyle odun bir abi olamaz yaaa, o yüzden anlıyorum Nil’i. Ama sürekli kadın hakları, cinsiyetçilik demesinden gına geldi. Bakın ben ve ikizim ailede en çok kadın haklarını savunan kişileriz ama okudukça çok fazla olması cidden baydı. Zaten abiler laf anlamıyor, zaten çifte standart çok fazla var ama sürekli bahsetmesi cidden yordu beni.
Bir de etrafında olanları görmemesi -_- Cidden alık ve saf yaa asdfghjklş
Yani kendimizi onun yerine koyunca tabii ki ihtimal vermeyiz ama değişen davranışları hiç mi görmüyorsun yav :D
Neyse, ikinci kitapta okuruz artık bir şeyler, tabii ilk kitap gibi olmazsa asdfghjk



Fatih, yıllar önce hayaline veda ettikten sonra babasının yanında, kuyumcuda çalışmaktadır. Bir akşam komşularının kızını, en yakın arkadaşının kız kardeşini sıkıştırmaya çalışan adamın hakkından gelir. O akşam işler karakolda bitse de artık içindeki duygular değişmiştir, kendinden yaşça küçük, arkadaşının kız kardeşini artık kardeşi gibi değil de kalbinde bir yara olarak görür. Kıskançlıklar başlar ve eve gelip giden görücüler artık onu deli eder. Bir de Nil’in sürekli evlilik hakkındaki düşünceleri duydukça içi içini yer.
Her halinden belli etmeye çalışsa da anlamayan Nil’in artık bir şekilde anlatması gerekir ama nasıl?
Fatih’i hem sevdim hem de sinir oldum. Yani tam bir odun kafalı diyebiliriz. Tabii buna sebep kıskanması da ama bu kadar da olmaz. Kızın bir şeyden haberi yok o kadar üstüne gidiyor ki. Burada Nil’e hak eriyorum işte ama iki karakterimizde cidden dayaklıktı.
Son bölümde yaptığı iş miydi yaa sdfghjkl Tamam bekliyorduk bir şeyler ama o son kısımdaki tavırlarına hem şok oldum hem kızdım hem de aşırı eğlendim. :D
Nil şok asdfghjkl
Umarım ikinci kitapta daha sakin bir karakter okuruz. :D


Nil’in abisine aşırı sinir oldum ama daha çok eğlendim de. Kardeşiyle olan didişmeleri kitaba resmen renk katmıştı. Tabii klasik abi olmasına değinmiyorum bile, böyle dik dik konuşan, her şeye karışan ve evde en çok söz hakkı olan bir abi olursa ben de Nil gibi olurdum büyük ihtimal sdfghjkl
Ama onunda hakkından gelen birileri var tabii ki. :D
Sonrasında Nil ve Fatih’in anneleri, aşırı tatlılardı. İşte böyle komşuluğu özlemişiz. Hep böyle kitaplar çıksa keşke, cidden özlemişim.
Mahalle, kasaba, köy kitaplarını seviyorum ve buradan sesleniyorum, lütfen böyle kitapları daha çoooook çıkarın!!!!

Yazarın kalemini sevdim, Bursa hakkında yazdıklarını okumak çok iyi geldi. Sanki Bursa’da geziyor gibiydim. Tabii gezmenin yanında tarihi yerler hakkında bilgi vermesi de güzeldi ama bazı yerlerde biraz fazla uzatılmış gibiydi. Neyse ki son kısımlarda çok fazla değildi, öyle devam etseydi biraz sıkardı gibi.
Onun dışında Nil’in tavırlarını, kadın hakları diye tutturmasını okumak artık çok gelmişti. İnşallah ikinci kitapta buna dikkat eder.
Aslında ikinci kitabın devamını wattpad’de var ama şu anlık okumaya düşünmüyorum. Çünkü hem kitabı sindirmem gerek hem de o olaylardan sonra nedensiz bir merak kalmadı ben de. Dedim kesin hemen açar okurum ama yok yani, ikinci kitabın gelmesini bile bekleyebilirim.


Spoiler yazacak pek bir şey yok aslında, sadece 378 sayfalık kitapta olması gereken şeylerin olmaması ama buna rağmen sıkılmamam, kızmamamın şokunu yaşıyorum. Demek ki cidden sevdim, hoşuma gitti kitap. Normalde olayların bu kadar yavaş olmasına sinir olurum ben, olsun bitsin derim genelde ama bu kitaptaki her şey hoşuma gitti.
Ve kitabın üç kitaplık olması, ikinci kitapta da büyük ihtimal Nil’in değişen duygularını okuyacak olursak son kitapta da abiyi ikna etme mevzusunu okuruz sdfghjkl
Bu arada genelde abinin arkadaşına olan aşkta kızın da duyguları olurdu ama bu çok farklıydı. O yüzden ilk okuduğumda çok şaşırdım.
Bu mevzu tiktokta çok geçiyor bu arada, mesajlaşmalar falan. Tabii çoğunluğu kurgudur ama bazısının okuması öyle eğlenceli ki, gözlerimi devire devire okusam da okuyorum arada sdfghjklşi


Genel yorumum böyle, bu tarz seviyorsanız alıp, okuyabilirsiniz.
Kitabı almak istemezseniz wattpad’den de okuyabilirsiniz, ikinci kitapta var orada ama ne yazık ki kitap wattpad’le aynı değil. Kitap nasıl betimlemelerle harmanlanmışsa wattpad’de sadece diyaloglar vardı. Yazar kitabı baştan yazmış belli ki. Tabii öyle de okunabilir ama ben kitabı tercih edeceğim gibi. Yine de benim işim belli olmaz yaaa :D




Kitaba Puanım 5/4^^






Alıntılar^^


Saniyeler içinde burnumun dibine girmişti. "Senin gözlerin hep bu renk miydi?"


*****


Kitap okuyordu mutlaka. Mahallenin yıllık kişi başına düşen ortalama kitap sayısını tek başına yükseltiyordu.


*****

Sevdiğim kız bana abi dedi dramını böyle dibine kadar yaşayan başka biri daha var mıydı şu hayatta?


*****

Hala gözlerimin içine bakarken sanki ağır çekimdeymiş gibi bir kez gözlerini kırptı. Uzun kirpiklerinin uçlarındaki erimiş kar tanelerinden kalma su damlacıkları etrafa saçıldı.
"Yeter ki sen düşme..."
Yeter ki ben düşmeyeyim...





Başka yazılarımda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^


 










3 Şubat 2024 Cumartesi

Davetiye//Vi Keeland Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yazarın kalemini cidden sevdim, yani genelde romantik yazan yazarımız diğer yazarlardan farklı olayım diye o kadar farklı konulara değiniyor ki bence diğerleri gibi olmamak için çabalıyor ve bu konuda başarılı. Ben beğendim, o yüzden şu anlık favori yazarım olabilir.
İlk Patron kitabını okumuş, o kapak ne öyle kardeşim, kitapla ne alakası var demiş ve son kısımlardaki karakterlerimizin yaptıklarına bayılmış yazarın diğer kitaplarını istiflemeye başlamayı kafaya koymuştum(Henüz bir tane kitabını aldık, o da bu :D)
Şu an birkaç kitabı listemde, konularını beğenmiştim sepete ekleyeyim. :D
Bu kitabının konusu cidden güzeldi, başlangıcı da güzeldi ama o başta ki heyecanı ortalarda alamadım. Tamam yine son kısımları ağzı açık okudum ama o orta kısımları da güzelce doldurabilirdin canım yazarım sdfghjkl



Şehrin en büyülü mekânında gerçekleşecek düğüne hiç beklenmedik bir davetiye almıştım. Fakat ufak bir sorun vardı: Davetiye benim değil, gecenin köründe iki aylık kirasını ödemeden kaçan eski ev arkadaşımın adınaydı. Ben de fırsatı değerlendirip en sevdiğim yerde şık bir davete katılmak, dertlerimi unutup eğlenmek istemiştim sadece.
İşte Hudson Rothschild’la da orada tanıştım. O gördüğüm en etkileyici adamdı ve aramızdaki elektrik elle tutulabilecek kadar yoğundu. Ancak Hudson kim olduğumu –daha doğrusu olmadığımı– çözdüğünde benimle biraz eğlenmeye karar verdi ve gecem böylece sona erdi. O kadar utandım ki arkama bile bakmadan oradan kaçtım. Ya da kaçabildiğimi sandım.


Stella ev arkadaşının kirayı ödemeden ve eşyalarını çalıp gitmesiyle çok sinir olur. Ev arkadaşına gelen lüks düğün davetiyeyi onaylatır ve en yakın arkadaşıyla düğüne katılır. Her şey yolunda giderken yakışıklı bir adamla karşılaşır, sohbetleri çok iyi gider, adama hayran kalır ta ki sahte ismini söyleyip adamın Stella'ya şüpheli davranmaya başlamasıyla işler karışır.
Stella diğer karakterlere göre çok değişikti, mesela koku duyusu çok güçlüdür ve parfüm üretmektedir. Tabii güzel bir iş fikri de vardır. Bununla beraber düğünde gerçekleri öğrenen adamın ilerde çok karşılaşacağı ise aklının ucundan geçmez.
Karakteri sevdim, değişik hobileri vardı ama yaşananlara karşı verdiği tepki çok olağandı.
Koku mevzusu ise çok sıra dışıydı ve onunla gelen iş fikri de çok mantıklıydı. :D
Ve bir anda ürünün tutması saçma değildi bence, öyle bir şeyi piyasaya sürseler kesin tutardı. :)


Hudson düğünde gördüğü sahte kimlikli kızı sürekli düşünmektedir ama kendisini kandırması dolandırıcı olduğundan şüphelendiği için aklından çıkarmak ister ama isteği çokta kolay olmayacaktır.
Başka detay veremem, sonra spoiler olur falan filan :D
Ama Hudson'ın bambaşka bir karakter olmasına şok oldum, ne demek istediğimi okuyanlar anladı. :D
Stella'ya yaptıklarına bazen kızmış olsam da bazısını hak etti ama Stella'da az buçuk hak etmiş olabilir. :D


Diğer karakterlerden bir tane kız kardeş vardı, ona bayıldım yaa. Zaten her şey onun başının altından çıkması. :D
Ama iğrendiğim bir mevzu vardı ki Stella'nın ailesi. Konuyu bir yere bağlamak için öyle yazmak istemiş olabilir yazar, inşallah öyledir. Yoksa yazarın bu tarz bir şey düşünmesine aşırı kıl olurum bilesinnn asdfghjklş
Stella'nın geçmişte yaşadıklarını bir günlükten yola çıkarak anlamasına hayran kaldım ama var ya o kısımlarda birilerinin saçmalaması -_-
Ve Stella'nın arkadaşı! Neden yani nedeeeen!!!
Bir de saçma sapan diyalogların olması. -_-
O kısımların olmamasını isterim ama işte ne derler bilirsiniz dört dörtlük bir şey bulmak zor :D Bir de konu kitaplarsa o daha da zor. :/
Günlük mevzusu çok garipti, yani gerçekte öyle bir hobi varsa ben şok. Günlüklerinize sahip çıkın ya da vasiyet bırakın yok etsinler. :D
Ve kitapta geçen kader mevzusu, bu tarz yazarlarda çok komik duruyor ama inandıkları ne olursa olsun tesadüfe değil de kadere inanmaları çok hoş. :)


Yazarın favori yazarım olması için birkaç kitabını daha okumak istiyorum, hepsi böyle farklı konuları ele alırsa cidden seveceğim yazarlardan biri olabilir ama romantik kitaplardan hep farklı olması daha ilgimi çekiyor. O yüzden kapak detaylarını es geçelim, mesela bunda çok fazla smut yoktu. Hayret ettim doğrusu, normal düzeyde vardı. Okumak isteyenler bunu bilerek okusun. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Kahkahamı bastırmak zorunda kaldım. Hudson Caddesi,ndeki Hudson's mı? Bu gece başka birinin düşüncelerime sızmasına engel olmam buraya kadardı demek...


*****

"Ha bir de, ne dediğini açık ve net anladım. Yani sana tekrar dışarı çıkmayı teklif etmeyeceğim."
"Ah...peki."
Hudson göz kırptı. "Bu sefer senin sormanı bekleyeceğim. İyi geceler, Stella."


*****


"... Hobinin biraz tuhaf olduğunu biliyorsun, değil mi?"
"Biliyorum. Ama ne olmuş yani? Beni mutlu ediyor."


*****

"Bunu u okuyorsun?"
Kutuları önümdeki sehpaya koydu. "Önceki gün sevdiğini söylemiştin. Seyahat sırasında genelde çok okurum."


*****

Ama kimsenin bakmadığını düşündüğü bir anda çitin üzerinde sarkan mor çiçekleri koklamak için eğilirken çektiğim bir fotoğrafı vardı ki. O benim içindi.


*****


Bu kadınla ilk tanıştığımda onun güvenilmez biri olduğunu düşünmüştüm. Brikaç ay sonra, hayata sıkı sıkıya tutunanın o olduğunu ve öğrenecek çok şeyi olanın ben olduğumu fark ediyordum. Bundan daha da çılgınca olanı, o yeni hikayesini yazarken ben de onun bir parçası olmak istiyordum.


*****


"Bunların hiçbiri tesadüf değil, tatlım. Evren bizim birlikte olmamız için komplo kuruyor. Biz daha tanışmadan önce, en başından beri."


*****


Ruh eşi olmanın zor kısmı, başka hiç kimseyle olmayan bir bağınız olduğundan kalp acınızı saklamaya çalışmanızın imkansız olmasıydı.






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^


29 Ocak 2024 Pazartesi

Satır Aralarında Buluşalım//Melissa Ferguson Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yazayım dedim sıcağı sıcağına. Kitabın bir yorumunu okuduğum zaman çok okumak istemedim açıkçası, zaten kitap fiyatları malum alsak, beğenmesek daha kötü. O yüzden pdf'i düştüğü an indirdim.
Valla arkadaşlar karton kitabı indirimli 150₺ yaparsanız alamam, hele bir de böyle çıkarsa hiç alamam. İyi ki almamışım diyorum. O kadar parayı bu kitaba vermeye üzülürdüm. Tamam kitap kötü değildi ama vereceğim parayı da hak etmiyordu açıkçası. Hadi sıfırı geçtim ikinci elde düşünmüyorum, onlarda kargoyla çok pahalı. Ama şu an bunu yazarken bile öyle bir vicdan yaptım ki arkadaşlar. İkinci el çok uyguna buldum bir tane alsam mı?
Neyse bu konu hakkında düşüneceğim.
Kitap hakkında illa ki spoiler yazmam gerek, yine içimde tutamadığım şeyler var asdfghjk



Savannah Cade, Pennington Yayınevinde editör olarak çalışmaktadır. Kardeşi Olivia’nın evinde yaşayan Savannah, bir yandan ailesi ve işiyle ilgili sorunlarla uğraşırken diğer yandan da hayali olan yazarlığa odaklanıp roman taslağı üzerinde gizli gizli çalışır.
Yayınevine yeni bir genel yayın yönetmeni gelmiştir; yayınevinin sahibi Bayan Pennington’ın oğlu William… Tanışma toplantısında bile roman taslağı üzerinde çalışan Savannah, topuklu ayakkabısının azizliğine uğrar ve taslağının sayfaları yere saçılır. Sayfaları tek tek toplayan Savannah, eksik kalan son sayfayı William’ın elinde görür. Artık saklaması gerektiğini düşündüğü taslağını yayınevinin ön okuma kopyalarının bulunduğu odadaki gizli bölmeye bırakır. Gizemli bir editör, satır aralarına eklediği yeni dokunuşlarla taslak üzerinde Savannah ile iletişim kurar ve bu ikilinin arasında duygusal bir bağ oluşur.
Bu sırada William’a karşı da yakınlık hissettiğini fark eden genç kadın, gizemli editör ve William arasında kendince bir seçim yapma zorunluluğu hisseder.
Artık cevabını bulması gereken iki soru vardır: Gizemli editör kimdir? Savannah kimi seçecektir?

Savannah katı kuralları olan bir yayınevinde yardımcı editör olarak çalışmaktadır. Yayınevinde aşk romanları çıkmaması ona bir engeldir çünkü kitap yazmaktadır ve kitabı aşk romanıdır. Taslağını düzelttiği bir gün kazara yere düşen taslağından bir kısmını yeni patronu William'ı okuyunca onu çalıştığı yerin en gizli yerine saklar.
Gün sonunda taslağını almaya giderken kenarlarında tanımadığım notlar görür ve baştan sinirlenir ama sonradan doğru şeyler yazdığını anlayınca ondan yardım ister, o da seve seve kabul eder. Gizemli editörüyle notlar sayesinde konuşurken yeni patron William ile de şirket hakkında büyük kararlar alır ve Savannah William'ın ona karşı olan davranışlarını bir türlü anlayamaz.
İşin sonunda gizemli editörle tanışmak isterken aslında kalbinde bambaşka biri vardır.
Savannah sıradan bir karakterdi, ablasıyla olan iletişimi yüzünden kendisine çok kızmama rağmen zeki tavrı sayesinde onları arka plana attım.
Çünkü yayınevinde çalışıyor ve yayınevinin geleceği için bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Bunlar dışında son kısımlardaki düşüncelerine gıcık oldum, yani ben bile anladım sen nasıl anlamazsın ya??
Tanıyorsun adamı, yapar mı sence? Bu kısım sinir streslikti. Neyse ki kitap kısa. :D


William hakkında yazacağım tek şet gizemli, yakışıklı, zengin ve yayınevi patronu biri. Yani daha ne yazabilirim ki. Savannah sürekli sert biri demesine rağmen aslında yazarın öyle yansıtmaması bizi çelişkiye sürüklüyor ama yine de ben sevdim.

Gizemli editörün notları çok tatlıydı, Savannah'ı bazen deli etmesi, flörtüz yazıları falan cidden çok tatlıydı. <3 O gizli odayı bambaşka bir yere dönüştürmesi falan kalbimizi ısıttı resmen.
Tabii ki kim olduğunu yazmayacağım, sadece ortaya çıkma mevzusunun o kadar çok uzaması saçmaydı.

Diğer karakterlerden Savannah'ın kız kardeşini ve ailesini hiç sevmedim. Yani Savannah böyle dobra bir karakter değil doğru ama ailesinin yaptığının yanında da nasıl o kadar sakin kalabildi anlamadım. Resmen ailenin günah keçisi gibi. Ben bu aileye daha çok yükselirdim de çok şükür yazar çok ön plana koymamış. ;)
Kız kardeşi ayrı bir dertti zaten. Onun içinde spoilerda bir şeyler yazacağım inşallah. :D


Kitapta en sevdiğim iki şey, birinci hiç smut yoktu(çok şükür). Sonrasında yazar abuk subuk şeyleri kitabına eklememiş(Daha da çok şükür) Bu ikisinin olmadığı kitaplar varmış yaaa, nasıl sevindim anlatamam. Çünkü biri olmasa illa diğeri oluyor. O yüzden bu kitabı almalıyım, bak şimdi! Benim tutarlılık seviyesi yerlerde şu an sdfghjkl
Gardrops'dan satış yapsam onun parasıyla alırım, neyse hayırlısı ya. :D
Kitabın kitaplar hakkında olması çok hoşuma gitti, bu tarz daha çok çıkarsalar keşke, ne güzel olur.
Savannah'ın sürecini gerçekçi anlatması çok güzeldi, belli ki kendi de bu tarz şeyler yaşamış. O yüzden daha etkili olmuş belli ki.
Bazı yerleri anlamakta güçlük çektim açıkçası, hatta ilk bölümü okurken anlamadığım için devam etmek istemedim ama nedense böyle bir okuma isteği oluştu sonra devam ettim. Ya yazar yüzünden ya da çeviri yüzünden bir gariplik vardı, çerez bir kitap olduğu için çok üstünde durmadım.


-Spoiler başlangıcı-

İlk başta kimin gizli editör olduğunu tahmin ediyorsunuz, yazar gizem katmak istemiş ama yapamamış. Zaten Savannah'ta hemen tahmin ettiği kişiye inanması falan yazarın bir şeyleri kurtarma çabasındandı bence.
Ve biz daha da şüphelenelim diye işte yurtdışına çıkması falan, iyice gizemli oldurmaya çalışmış ama diyorum ya olmamıştı.
Patron-çalışan hikayesini seviyorum ama burada yazar ucundan göstermiş demiş ki tamam, bu size yeter demiş geçmiş gitmiş. Aşklarını çok anlamadım gitti.
Belediyeye gittikleri sahne vardı, oradan sonra farklı şeyler olabilirdi.

-Spoiler Bitişi-


Yorumum yarım kalmış o yüzden spoiler kısmını kısa tuttum, okuyalı baya oldu çünkü. Kitabı sevdim, evet yazar kısa tutmuş, evet tatmin olmadığım yerler vardı ama uzun zamandır böyle tatlı bir kitap okumamıştım.
Aşk konusunda daha detaylı olmasını çok isterdim ve sonunun öyle hemen bitmemesini. İnşallah devamı vardır. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^

Alıntılar^^

Herkes, Ferris'i özlediğim için böyle olduğumu düşünüyordu. Ancak bu doğru değildi. En azından o seferlik. Ayrılmak kötüydü tabii ama Green'in okuyacak başka kitabının kalmaması, daha kötüydü. Yeni kitabının çıkmasına dokuz ay vardı ve buna dayanmak zorundaydım.


*****


Bir süre birbirimizin gözlerinin içine bakarak gülümsedik. İçimi sıcaklık kapladı. Ne olduğunu tarif edemiyordum ama bu bir konu olsaydı, hindistan cevizi serpilmiş muhallebi kokusu oldurdu. Bir ses olsaydı, dostunuzun ayak sesleri olurdu.


*****


"Kolay kırılırım. Bu da benim kusurum. Tek sözle bile yaralı geyiğe döner, bir hafta boyunca aksayarak dolaşırım. Neyse."


*****

Fakat insanların sosyal medyada sizi takip etmesini nasıl sağlayacağınızı çözmek, üniversite diploması almaktan daha zordu.





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^