29 Nisan 2020 Çarşamba

Yaklaşma//Elif Yıkılmaz Kitap Yorumu^^

Selam^^
Nasılsınız?
Virüs hala devam etmekte, umarım sağlıcakla evinizde kalıyorsunuzdur, işe gitmek zorunda olanlara kolay gelsin, dikkatli olun...
Kitabım bundan haftalar önce başladığım, okumam gereken kitaplar olduğu için yarım bırakıp, ikiz okuyup bitirdikten sonra okuduğum kitap oldu. Baya olaylı okuma oldu anlayacağınız. :D
Insta'da sürekli önüme çıkınca ve konusunu beğenince neden olmasın dedim. O zaman aldığım bütün kitaplardan memnun kaldım. :D Bu kitabı da sevdim, konusu, karakterleri ve yazarın kalemi. Hepsi birbirinden güzeldi.


Bir gün uyandığınızda erkeklere karşı fobiniz olduğunu fark etseniz ne hissederdiniz?
Tuba bu sorunun cevabını çok iyi biliyor çünkü tam olarak bunu yaşıyor.Başına gelen korkunç olaylardan sonra erkeklerden korkmaya başladı, artık evinden dışarı bile çıkamıyor. Yine de her şeye rağmen kendini toparlayıp fobisini yenmek zorunda. Bunu yapabilmek için ona bir erkeğin yardım etmesi gerek. Önünde tek bir şansı var: Hiç tanımadığı, hayatını bildiği gibi şekillendirmek için uğraşmış, başına buyruk bir adam; Ege Tekin.  Peki işler Tuba'nın düşündüğü gibi yolunda gidecek mi? Yoksa geçmişte kalan sırlar bir bir açığa çıkarken korkularına yenileri mi eklenecek? Başlarına gelen bütün, kötülüklere rağmen birbirlerinden güç alarak beraber yürüyen Tuba'yla Ege'nin heyecanlı ve sürükleyici hikâyesi... 

Tuba ve Ege, birbirine zıt iki karakteri bir eve koyduğunuz zaman oturup neler olacağını izleyin, ya da okuyun. İlk olarak Tuba'nın neden böyle yaptığını merak ediyorsunuz. Öğrendiğim zaman hak verdim kendisine ve üzüldüm. Ayrıca yazar oraları aşırı gerçekçi yazmış, normalde az biraz daha yumuşak yazılır ama buradaki kötü karakterler aşırı kötüydü. Onun dışından Tuba'nın hal ve tavırlarını sevdim, tabii klasik trip atmalar, nazlar falan oldu ama onları da görmeyi vereceğiz artık. :D
Ege, belki de kitaptaki en sevdiğim karakterdi. Aşırı çatlak ama bir o kadar tatlı biriydi. Bir de Tuba'nın gözüyle okuyun, sevmemek elde değil. :D
Okurken kesin geçmişte yaşananlardan dolayı çiftimize bir şeyler olacak, gerçekler ortaya çıkıp ayrılacaklar dedim ama olmadı. Bu, sevdiğim bir diğer yöndü.
İlk karşılaşma, Tuba'nın hakkıyla verdiği tepkiler, Ege'nin yine de geri gelmesi sevilesi kısımlardı. Sonra Murat, Naz, Ege'nin ablası ve diğerleri. Onları da çok sevdim ve Murat&Naz ikilisinin kitabını bekliyorum. Biterken muamma kaldı, tabii Ege'nin ablası içinde, onun olayı da değişikti. Altından bir şeyler çıkacak ama bakalım, yazar devam ederse anlarız. Şu sıralar devam ediyor mu, bu karakterlerinde kitapları çıkacak mı hiç bilinmiyor.(Yorumu düzenliyorum, yıl 2022 tekrardan okudum ve hala bir tane kitap dahi gelmedi :'( )


Tuba'nın yaşadığı paniği gerçek hayatta yaşayan çok kişi vardır, okurken ne kadar zor olduğunu hissediyor insan. Cidden zor, yazar bu konuda da alkışımı aldı. Mesela anından iyileştirip kızı normal hayatına döndürebilirdi ama son sayfaya kadar sıkıntılarını okuyoruz. Bir anda kızın düzelmesi kitaptan soğumama neden olabilirdi, panik atak olmasa bile aksiyetesi olan çok insan var, hatta bilmeden panik atak bile geçiriyordur insanlar, bir de şu zamanda daha kötü. Kim bilir kaç kişi aslında aksiyete ya da panik atak hastasıdır da bu zamanda farkına varacaklar. Umarım aklıselim atlatırız bu zamanları. Yazar başta bu kitapta olanların kurgudan ibaret olduğunu, gerçekle alakası olmadığı, doktor kontrolünde tedavi olunmasını söylemiş, bunu sevdim. En azından insanlar inanıp bak böyle iyi olabilirim deyip bu yöntemi kullanmayacak. Ama böylesi de olsa hoş olurdu hani. :P


Yazarın kalemini sevdim, takip ediyorum ve çıkacak kitaplarını okurum gibi. Son zamanlarda yeni tanıştığım Türk yazarların -istisnalar hariç- beğenmediğim olmadı, bu sevindirici haber bence. Güzel kitaplar okuyoruz ohh mis. :D Bu arada yorumuma devam ediyorum ama şu yorumda içime sinmeyen bir şeyler var, tekrardan silip yazmam ama eklemeler yaparım gibi. Sanki bir şeyleri eksik yazıyorum, bilemiyorum. :D 
Eğer bu cümleden sonra yorumu ciddiye almazsanız eğer sadece şunu söylüyorum, bu tarz okumaları seviyorsanız tavsiye ederim. Güzel, kafa dağıtmalık, kolay okunan kitaplardan. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Başkalarının içinde olduğu durumlar hakkında ne de kolay yargıya varılıyor, tahminlerde bulunuluyordu. Bahsettikleri küçük şeylermişçesine nasıl da önemsemiyorlardı.


*****


Kelimerin kadim sırrı buydu işte; söyleyenin elinde bir ilaç da oluyordu, bir silah da...


*****


"Baharat kattım. Baharat yemeğin süsüdür."
"O zaman düğünde gelinin kardeşi gibi olmuş bu. Fazla süsten aslını göremiyoruz."
 :D





Böylece bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^
Aşkla kalın^^



Buralarda da varım^^







24 Nisan 2020 Cuma

Sisli Hatıralar Rıhtımı//Hazel Gaynor Kitap Yorumu^^

Selam^^
Instagram'da iki kitap arasında oylama yapmıştım, sonuca göre bu kitabı okudum. Uzun zamandır bu tarz kitaplar okumuyordum, tam o ruh halinden hissettiğim an okumaya başladım. Özlemişim aslında ama bu kitap beni fazla tatmin etmedi. Geçmiş, günümüz konularını seviyorum, hele bir de olaya mektup vs. girsin tamam, işte benim kitabım. 
Bunda da konu güzeldi, yazarın kalemi eh işteydi. Biraz öncede dediğim gibi tatmin etmedi beni. 


En büyük hikâyeleri zaman anlatır, kaybolan hayallerinizi ise kalbiniz…
İrlanda 1912… Küçük bir köyün on dört sakini, Amerika’da daha iyi bir hayat kurma umuduyla rüyalar gemisi Titanic ile denize açılır. Ancak bu yolculuk, on yedi yaşındaki Maggie Murphy için acıdan ibarettir. Geleceği, bilinmeyenlerin ülkesine bağlıyken kalbi İrlanda’da, ardında bıraktığı sevdiğindedir. Batmaz denilen gemi okyanusun serin sularına gömüldüğünde, Maggie çok az sayıda kurtulan yolculardan sadece biridir.
Amerika’da bir hastanede tek başına gözlerini açtığında hatırladığı şey, gemi batarken ortalığı kaplayan o korkunç gıcırtı sesi ve buz gibi suda donarak hayatını kaybeden masum insanların çığlıklarıdır… Hayatta artık tek başına yaşam mücadelesi verecek olan Maggie, bir daha o korkunç olaydan bahsetmemeye kararlıdır.
Chicago 1982… Babasının acı kaybıyla yasa boğulan Grace Butler, artık hayatına yön vermek zorunda olduğunun farkındadır.  Çok sevdiği büyük büyükannesi Maggie, tüm hayatı boyunca kalbinde taşıdığı Titanic hakkındaki içini sızlatan acıyı onunla paylaştığında, Grace artık nasıl bir yol izlemesi gerektiğini biliyordur. Belki de artık hayaletlerden kaçmak yerine onlarla yüzleşmesi gerekiyordur…


Konumuz böyle, Titanic üzerinden yazılan ilk defa böyle bir kitap okudum. Büyük beklentim vardı kitabı aldığım zaman ama Nilay ablam ben yarım bıraktım deyince bir kaldım, ruh halinden dolayıdır diyerek yine de başladım. Doğrusu ilk sayfa da sizi etkilemiyorsa kitap heyecanlı, merak edilesi yerleri olsa bile etkilemiyor artık okuru. Bu da öyleydi.
Kitap hakkından genel yorumu birazdan yazayım ama ondan önce karaktere değinmek istiyorum.
Maggie, annesi öldükten sonra İrlanda'da kimsesiz kalır, Amerika'dan gelen teyzesi tarafından götürülmek istenen Maggie en çok konuşulan Titanic'le Amerika'ya gidecektir. Gitmek için heyecanlansa da geri de sevdiği adamı bırakmak zorunda kalır.
Maggie karakteri durgundu ve ne yazık ki pek merak edilesi değildi. Kendisinden güzel bir atak bekledim ama o da olmadı. Diğer kitaplara göre sönük bir karakterdi ne yalan.
Grace karakterini daha çok sevdim dersem yalan olmaz. Yaşadığı sıkıntılar, sonradan verdiği kararlar okumaya değerdi.
Ve Ryan, belki de kitapta en sevdiğim karakter oldu. Çok düşünceli, onun olduğu yerleri okurken daha bir sevdim kitabı. Belki güzel kalbi ya da anından düşündüğünü yapma eğiliminde bir karakter olduğundan mıdır bilemiyorum ama kitapta en sevdiğim kendisiydi.


Aşk konusundan sınıfda kaldı yazar, mesela Maggie'nin sevdiği adamla arasındaki aşkı daha çok anlatabilirdi, öyle ki Maggie gemide kendine birini mi bulacak acaba dedim. Bu ikilemi yaşamak istemezdim, sonuçta geride bıraktığı adamın neden onunla gitmediği ortada. Gerçi gitmemesi daha iyi oldu, biliyorsunuz ki Titanic'de nadir erkek kurtuldu.
Titanic olduğunu öğrendiğim zaman beni şaşırtan bir kitap olacak diye hayal ettim ama sıradışı hiçbir şey olmadı. Maggie'nin kurtulması bile olağan bir şey olarak yazılmıştı.
Yazar bu konuda biraz eksik gibi. Bu konuyu başkası yazsaydı daha iyi olur muydu diye sorulsa, ne yazık ki evet derdim. Şu yorumu yazarken bile ben şöyle yazardım, şu şekilde olurdu falan diyebiliyorsam gelişmiş yazarlar neler çıkarır neler.
Yine de okuduğumuz kitap gerçek olaydan esinlenme olduğu için yazar fazla ekleme yapmamış da olabilir. Bunu, başka kitaplarını okuyup anlayabilirim. Bizde bir kitabı daha basılmış, dener miyim bilmiyorum ama eğer elime geçerse şans veririm.


Genelde anlamda güzel ama etkilemeyen bir kitaptı, sadece sonu beni şaşırttı. Yazar başta az da olsa ipucu vermeseydi anlamaz, daha çok şaşırırdım. O yüzden bu kısmı sevdim.
Bu tarz kitapları okuyanlar, yorumum böyle, daha ilginç geçmiş-günümüz kitapları okuyabilirsiniz, ama ben Titanic seviyorum, şans vermek istiyorum derseniz de bir şey diyemem. Sadece beklentiyi fazla yukarılar da tutmayın derim. ;)
Not: Kitapta olan telgrafların hepsi gerçekmiş, bu hoşuma gitti. ;)





Kitaba Puanım 5/3,5^^





Alıntılar^^


'En büyük hikayeleri zaman anlatır.'



******



"...Bana göre Titanic, gerçek insalar, gerçek yaşamlar ve geleceğe dair gerçek umutlar demek. Ve bu, okyanusun derinliklerinde yok olmasını izlediğim şey."



******


"Yaşam kırılgan bir şeydir Grace, bir kiraz çiçeğinin yaprağından farklı değildir. Bir an büyüyüp çiçek açarken, bir an sonra aniden çıkan bir rüzgarla yere düşebilir. Hayatımızı garanti olarak görmemeli ve kendimizi mutlu etmek için elimizden geleni yapmalıyız."








Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^
Evde Kalın...



Buralarda da varım^^














21 Nisan 2020 Salı

Kitap Alışverişlerim ve Yeni Bir Şeyler^^

Herkese merhaba^^
Nasılsınız? Şu zamanda insanlar evde ne yazsak diye kafa patlatıyor, ben bu kafa patlatmayı aylardır yaptım ve sonunda meyvelerini alıyorum ya da alacağım inşAllah. :D
Video ve fotoğraf çekmeyi çok seviyorum, video olarak aile için bir sürü videom var. Günü hatırlamak adına, sadece bana ait. :) Buralarda paylaşmayı tabii ki de düşünmüyorum, korkmayın. :D Şimdi diyeceksiniz başlıkla bu yazı ne alaka, şöyle ki artık Vlog yayımlamaya karar verdim canlar.



Kitaplar üzerine videolar olacak, ekstra video olur mu, o zamanla anlaşılır gibi.
Şu an elimde videolar mevcut, hatta ilk videom kitaplık turuydu ama alışveriş daha iyi olur deyip bununla devam ettim. Düzenlemesi çok sıkıntılı arkadaşlar, ücretsiz uygulama bulmak, ingilizce olanları çözmek zor, günlerimi verdim desem yeridir ama şu an için içime sinen bir video oldu. Uzun tutmamaya çalışacağım, sıkıcı oluyor ne yalan. En fazla 5-6 dakika olur. Bir kaç proje var aklımda, onlar biraz uzun olursa olur, gerisi kısa. :)



Lafı fazla uzatmadan videomu paylaşayım^^



Umarım beğenirsiniz^^ İlk videom olduğu bilin istiyorum, zamanla daha iyi olacağına tecrümelerimle öğreneceğim inşAllah. :)
Ne gibi videolar çekmemi isterseniz?
Önerilerinizi bekliyorum. :)


Abone olun, videomu beğenin demeyeceğim, sevmiyorum. Zaten beğenen, abone olmak isteyen olur değil mi? ;)
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^





15 Nisan 2020 Çarşamba

İzlediğim Filmler 32//Mutluluk Zamanı, Kelimeler Yetmez, Hedefim Sensin^^

Merhabalar^^
Daha evde kal olayları başlamadan önce izlediğim filmlerin yorumlarını şimdi yazıyorum. :D Eskiye göre film izlemem azaldı, şimdi daha çok abimle, ikizle ya da ailecek izliyoruz o da eski filmleri. ;) Eski filmler daha güzel ama, yine de yenilerinde hakkını yemeyelim. ;)
Bu sefer iki yerli, bir tane yabancı filmimiz var yorumumuzda. 





Çiftin uyumu güzel demiş film çekmişler ama OLMAMIŞ! Olmadığı hakkında çok yorum okudum ama bir kaç beğenilen yorum görünce hadi bi deneyeyim dedim, demez olaydım. Valla verilen emeğe yazık, günah. Seveni de anlamış değilim. :/  Aslından konu güzeldi, klasik romantik-komedi tarzı ama oyuncular burada en kötü performanslarını sergilemişler. Kiralık Aşk dizisini izlemiş biri olarak burada ki performansları yerlerdeydi. Cengiz Bozkurt iyiydi sadece, onu da zaten biliyoruz.
Ben oyuncuları seviyorum, izlemek isterim derseniz size kalmış. Ben sevmedim, tavsiye de etmem. 









Netflix'e yeni gelen filmlerden biriydi. Konusu, bir gün yaşadığı olaydan sonra her konuştuğu, yazıştığı anda, bahçesinde bir anda ortaya çıkan ağaçtan yapraklar düşmeye başlar. Son yaprak düştüğü zaman ise ölecektir.
Güzel filmdi, izlerken hem eğleniyor hem düşünüyorsunuz. Bu tarz filmleri seviyorum, Eddie Murphy zaten harikaydı. Tavsiye ederim. ;)









Abim açıp izlemişti, merak edip biz de izledik. Güzeldi, Ata Demirel'in Evyah Eyvah filminden sonra karakteri sakin geldi, yine de güzeldi. Bel altından vurmayan, güzel, eğlenceli film arıyorsanız tavsiye ederim. ;)







Bu zamanda, boş vakitlerde film ve dizilere sardık. Güzel filmler izlemekte hakkımız hani. Umarım az da olsa yardımcı oluyorumdur. İzlerseniz şimdiden keyifli seyirler^^
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^





Buralarda da varım^^





13 Nisan 2020 Pazartesi

Touch Your Heart//Kore Dizi Yorumu^^

Selam^^
Nasılsınız? Umarım sağlıcakla evde kalıyorsunuzdur. :) Bugün dizi yorumu yazacağım. Diziyi bitireli haftalar oldu, bir dizi bitirdim, şimdi ise izlediğim dizinin yarısındayım. :D O bitmeden yayımlamak istedim bunu. :D 
Touch Your Heart Goblin'deki Azrail ve Prenses çiftimizin dizisi. İlk haber duyulduğu zaman çok sevinmiştim, Goblin'de o kadar güzellerdi ki ayrıca dizi çekmeleri bekleniyordu. İlk zaman izleme fırsatım olmadı, Goblin'den biraz farklı olduğu için canım istemedi desem yeridir. Yaz içerisinde şehirler arası gezme işimiz olunca indirdim, birinci bölümü de bitirdim ama yine devam etmedim. Geçen aylarda, şöyle aşklarından yumuş yumuş olacağım dizi izlemek istedim, Netflix'de denk gelince buna başladım. Başlarda güzeldi, ilk bölümlerdeki itiş, kakış güzeldi ama sonradan büyük hüsran. :/



Üç aylık süreçte avukatlık bürosunda çalışmak zorundan kalan Oh Yoon Seo sekreteri olduğu avukat Kwon Jung Rok'dan başta hoşlanmaz. İşinde başarılı olan Kwon Jung Rok'un patronunun yaptığı bu emri vakiden sinir olur, o yüzden Oh Yoon Seo'ya pek yüz vermez ama zamanla birbirlerini tanıyan çiftimizin duyguları değişir.
Konu böylece şirket aşkına dönüşür.


Yoo In Ha//Oh Yoon Seo-Oh Jin Sim^^
Uğradığı haksız skandaldan sonra işleri seyrekleşen Yoon Seo'nun ayağına güzel bir fırsat gelir ama işi kapmadı için üç aylığına avukatlık bürosunda çalışmak zorundadır. Ceo'su sayesinden güvenilir avukatlık şirketine giden Yoon Seo'yu zorlu günler beklemektedir. Ama azim eder ve işinde çok başarılı olur.
Yoo In Ha çok tatlı bir oyuncu, kendisini çok seviyorum. Aşırı minnoş biri. :) Lee Dong Wook'la çok yakışıyorlar, Goblin'den sonra dizi çekmeleri güzel oldu ama keşke tam istediğimiz gibi bir şey olasaydı. Şu günlerde sevilen bir oyuncuyla dizi teklifi gitmiş ama kabul edecekler mi bilmiyorum, partnerini unuttum ama gördüğümde güzel dizi olur bunlardan dediğimi hatırlıyorum. :D Giydiği kıyafetten, mimiklerine kadar çok iyiydi, otur izle kendisini. Seviyoruz, keşke yine ama bu sefer ÇOK GÜZEL olacak bir dizi daha çekseler Lee Dong Wook ile. Ühü ühü.


Lee Dong Wook//Kwang Jung Rok^^
İşine başarılı olana Jung Rok patronunun ısrarı ve zorlaması ile Yoon Seo'yu sekreteri olarak kabul eder. Hatalara tahammül edemeyen Jung Rok Yoon Seo'nun kalbini çok kırar ama centilmen bir erkek olduğu için de hemen gönlünü alır. Zamanla iyi anlaşan çiftimiz kalplerine söz geçiremez. Jung Rok işinden iyi olsa da aşk konusunda çok kötüdür. Aşk dendin mi şapşik bir şey olur.
Lee Dong Wook'u severim, Goblin'den sonra zirve yaptı ama canım benim oldu mu bu dizi? Böyle oyunculukla bu diziler mi çekilir Dong Wook. Harcamışlar seni. :/ Haa güzel sevdi, güzel ağladı ama yok yani bu dizi olmamıştı.
Kısa zamanda güzel projelerde görmek dileğiyle, en çokta Yoon In Ha ile. :D


Lee Sang Woo//Kim Se Won^^
Savcı olan Se Won yaşadığı olaylardan sonra  ayrıldığı adliyeye geri döner. Döndüğü adliyede eski sevgisiyle karşılaşan Se Won'un eski duyguları alevlenir.
Jung Rok'un en yakın arkadaşı olan Se Won'un olayını çözemedik. Baştan sır perdeli bir ayrılık, olay vs. eklediler ama dizi bitti ortada bir şey yoktu. Bunların olayını çözemedik kısacası, oysa ki baya merak etmiştim. Ailelerin istememesi var ortada ama ne bileyim, izleyenler de kesin çok merak etmiştir.
Kendisini ilk defa izledim, başrollere yakışır bir oyuncu. Hangi dizilerde oynadı bu zamana kadar bilemem ama sık görmediğime göre pek bir geçmişi yok gibi. :D


Son Sung Yoon//Yoo Yeo Reum^^
Diğer savcımız ve Se Won'un unutulmaz aşkı. Yaşadığı olaylardan sonra Se Won'a yüz vermeyen Yeo Reum zamanla yumuşar.
Karakter olarak bir kaç bölüm sinir oldum kendisine, izleyenler anlamıştır, izleyeceklerde anlayacaktır. :D Yaptığı tribi gram anlamadım, oysa ki kendisi haksız. Neyse.
Alışıla gelmişin bir tipi var kadının, tatlı sert derler ya öyle. Bu tarz dizilere yakışır, yakışmış da.


Oh Jung Se//Yeon Joon Kyu^^
Patron gibi patron Joon Kyu. :D Böyle patron herkesin başına, şöyle ki adam çok şapşik, aşırı komik. Oh Yoon Seo'nun umutsuz hayranlarından biri, tabii şirketinden çalışmaya başladığını öğrendiğinde çok mutlu olur, hele o ilk karşılama halleri beni bitirdi. :D Dizi de In Ha ve Dong Wook'dan sonran belki de en sevdiğim karakter oldu.
CEO'lukta pek bir yakılmış. :D



Shim Hyung Tak//Choi Yoon Hyuk^^

Park Kyung Hye//Dan Moon Hee^^

Kim Hee Jung//Kim Hae Young^^

Büroda çalışan avukatlar ve danışman. Yoon Hyuk boşanma avukatı ve ana kuzusudur. Yaptıklarından övünmeyi seven Yoon Hyuk'u çok abartılı bulurlar. :D Yaa çok komikti, yakışmıştı da diziye. En son Let's Eat'de izlemiştim, orada da şapşik avukatı oynuyordu. :D

Dan Moon Hee'de avukattır ama böyle sessiz sakin, işinde birazcık çekimser kalan avukattır. Ceo nasıl tuttu bürodan anlamış değilim. :D Her gördüğü erkeğe de aşık olan bir karakterdi. Ama sonunda neler oldu neler. :D Ballı kız vesselam. :D

Kim Hae Young büronun danışmanıdır. Pek bir olayı yoktu, en son School 2015'de izlemiştim.


Jang So Yeon//Yang Eun Ji&Park Ji Hwan//Lee Doo Seob^^
Eun Jin büronun nesiydi anlamadım ama onun başından da olaylar geçti. Bundan önce izlediğim The Secret Life My Secretary'de izlemiştim. Bu tarz rollere yakışıyor.
Doo Seob ise büronun araştırma görevlisidir. O kadar tatlı bir rolü vardı ki, otur adamı izle. Tabii iş arkaşdaşları dilinden pek anlamasa da sevdim kendisini. Bir de güzel sevdi, ama kimi? :D



Oh Eui Şik//Kong Hyuk Joon^^
Oh Yoon Seo'nun menajeri olan Hyuk Joon klasik menajerlerdendi. İdolünün peşinde koşan, hatasını örten ya da hata yapmaması için canını ortaya koyan karakterdi. Bu da şapşiklerden biriydi. :D 


Lee Joon Hyuk//Yeon Joon Seok^^
Oh Yoon Seo'nun şirketinin CEO'sudur. Yoon Seo'nun ünüyle başarıya ulaşan Joon Seok Yoon Seo'dan vazgeçmez ve onun için elinden geleni yapar.
Yeon Joon Kyu'nun kuzeni olan Joon Seok tıpkı onun gibiydi, gerisini siz düşünün. :D



Resimler^^



Bu sahneyi neye benzettiniz? Benim aklıma ilk gelen Secret Garden'dı. Düşünsenize bu ikili Secret Garden'ı tekrardan çekiyor. :D İyi hoş olurdu ama Yoon In Ha çok masum. :D



Ufak bir Descendants Of The Sun göndermesi yapılmıştı, ama çok güzeldi. Gözlerden kalpler fışkırdı resmen. :D





Bu yerde şu soldaki kıza sinir oldum. Verselerdi elime boğardım. -_-


Güzel ortamdı vesselam. ^_^


Hayal gücü sınırsız olan Yoon Seon. :D Güzel hayallerdi. :D




Artık kendisinin avukat olduğu bir dizi görürüz sayın Yoon In Ha hanım. :D


Doğrusu şu çiften daha yetişkin tarzı aşk beklerdim, resmen 18 yaşında, iki ergenin aşkını izledik. Hadi adamın sevgilisi olmamış, kadın en azından dizi çekti be. :D Bekledim ne yalan, belki de o yüzden daha çok izlemek istedim. Bu güzelim çifte böyle liseli aşk yakışmamıştı, kendime gelmem için Goblin'den kesitler izlemem lazım. :D



El müptelası oldum be. Şu elin duruşuna bakın yaaa. :D 


Neden el kaldırıyor bu iki düşman? :D



Set arkasında bizimkiler. <3



Giyimler on numara beş yıldız, aynı dizideki gibi. ;)




Gifler^^


 İlk tanışma. :D




Bu dizi de şapşik olmayan birini gösterin bana yaaa. :D Bu kadroya bu senaryo. -_-





Ama çok yakışıyorlar yaaa <3



Güzel ağladılar... :'(



Şu günlerde cahil cahil konuşan, keyfi dışarı çıkan insanlara bakışım. -_-


Oyy şunların aşklarına bak. -_-
Kadının utancından odasına koşmasını bekledim. :P


Bu, sonun bombası oldu beee <3




Ve Son^^




Dizinin fotoğraflarına ve giflerine baktığınızda çok minnoş bir dizi görebilirsiniz ya da çiftimizin gazına gelince merakla başlayabilirsiniz ama heveslenmeyin arkadaşlar, beklentim çok yüksekti, hatta uyarı aldım beklentini yüksek tutma diye. Yine de o kadar da kötü değildir dedim, sonuç hüsran. Gördüğünüz üzere de yorum genel anlamda olumsuz.
Evet oyuncu kadrosu, merak uyandıran davalar vs. güzeldi ama çiftimizin sakin rolleri, atışma beklerken bir andan düzelen hatta aşka doğru yol alan durağan sahneler izledik. Lee Dong Wook'un daha sert rolde olmasını isterdim, o zaman tadından yenmezdi belki. Çünkü Yoon In Ha dişli karakterdi, karşılıklı güzel olurdu.
Büyük hayal kırıklığı oldu, sırf izleyip bitirmek için izledim. Sonuçta sevdiğim karakterler de oldu, hatırları kalmasın. :D
Tek dileğim şu diziden sonra Lee Dong Wook ve Yoon In Ha bir tane daha dizi çeksin ama az biraz daha Goblin gibi olsun lütfen. Kimyası uyuşan nadir çiftlerden.
İzlemekte size kalmış, ben çifti seviyorum, kötü de olsa dizi izlemek istiyorum derseniz bir şey diyemem ama buna vakit harcayacağınıza açın Goblin'i tekrardan izleyin. :D






Sonunda bittiğine göre diğer yazılarıma geçebilirim. ;)
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^
EVDE KALIN. <3



Buralarda da varım^^