Jane Austen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jane Austen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Aralık 2021 Cuma

Lost In Austen//Blogları Canlandırma Projesi Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Blogları Canlandırma Projemizde yılın son yazısına geldik, ilk seferlerdeki o coşku son aylarda olmasa bile biz yapmaya, yazmaya devam ettik. 2022 yılı içinde çok güzel planlarımız var, onu inşallah yılın ilk haftasında duyururuz. <3
Katılan, destek olan herkese çook teşekkürler, eğer katılmak isterseniz bana, bize mail ya da Instagramdan mesaj atabilirsiniz. :) BCP için detayları buradan okuyabilirsiniz. ;)


Gelelim bu ay ki konumuza ve dizimize. :)
Konumuz Zaman Yolculuğu ve Paralel Evren. Ne izlemem ya da okumam gerektiği hakkında düşünürken birinci bölümü izleyip sürekli ertelediğim Lost In Austen aklıma geldi. Sonra yine unuttum film arayışına girdim. Dün yine gezinirken diziye denk gelince fırsat bu fırsat deyip gece geç saatlere kadar izledim. Hem bu yazımın bir daha ki aya, seneye kalmasını da istemedim.
Jane Austen sever olarak çoğu uyarlamasını izledim, okudum. Hepsi birbirinden eğlenceli güzeldi. Ama bu onlardan farklıydı. Gurur ve Önyargı sevdalısı olan Amanda bir gece banyosundan gelen sesle uyanır ve banyoda Elizabeth Bennet'la karşılaşır, meğer banyosunda gizli bir geçit varmış ve o geçitten Gurur ve Önyargı'nın geçtiği döneme gidiyormuş. Başta inanamasa da Elizabeth'in gelmesi ve onun da diğer tarafa geçmesiyle işler karışır.
Bu zaman zarfında sadece olaylara ayak uydurmak istese de istem dışı duygular ön plana çıkınca müdahale etmek zorunda kalır.
İşte dizide buradan sonra başlıyor. Kitaba hem uyumlu, hem değil. O kadar çok yanlış anlaşılmayla ilgili şeyler vardı ki Amanda bile Jane Austen görse bunları tarzı atıflarda bulundu. Sevdiğim yanlış anlaşılmalar oldu mu, oldu. Mesela Wickham dizide en sevdiğim kişi oldu, Amanda bile kankası olacaktı neredeyse. :)


Amanda Price//Jemima Rooper^^


Bay Darcy//Elliot Cowan^^


Elizabeth Bennet//Gemma Artenton^^


Jane Bennet//Morven Chirstie^^


George Wickhem//Tom Riley^^
&
Bay Bingley//Tom Mison^^






İlk karşılaştıkları sahne.




Burada Elizabeth Twilight'dali Alice'e benzememiş mi?


Bu sahne en en en komiğiydi, kız haklı ama asdfghjkl







Genel olarak sevdim, dört bölümden oluşuyor zaten. Dolu dolu geçen bir dört bölümdü. Kitap tam tersi böyle olsaydı Amanda gibi ben de çok kızardım birilerine. Sadece Amanda karakterinin başrol olmasına rağmen gelişen olaylar yüzünden dışarda kalmasına anlam veremedim. Amanda gidişatı değiştireceksin ya da ortamı zaten bozan sensin neden geri plandasın diyesim geldi.
Eğlendim, güzel uyarlama yapmışlar ama öyle ahım şahım bir şey beklemeyin. Alt yazıdan mı yoksa başka bir şeyden mi bilemiyorum ama anlamadığım bazı kısımlar oldu. Anlamış gibi yapıp yorumumu sonlandırayım. :)



BCP'si için yazdığım yazılara ulaşmak için burayı tıklayabilirsiniz. ;)
Blogları Canlandırma Projesi yeni yıl detayları için takipte kalın, şimdiden hayırlı, mutlu sağlıklı yıllar^^
Sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^


26 Ağustos 2021 Perşembe

Gurur Ve Önyargı//Jane Austen Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Nasılsınız? Kitap okumalarınız nasıl gidiyor? Ben bu aralar iyi gibiyim, umarım sizin de öyledir. Gurur ve Önyargı'yı bundan dokuz sene önce okumuştum, o zaman yayınevi bilgim şimdi ki gibi olmadığı için Martı yayınlarından çıkanı okudum, oysa ki bilseydim İş Bankası Kültür Yayınlarındaki baskıdan okurdum. Ne diyelim, bilmemek değil öğrenmemek ayıp. Sonuçta öğrendim ve bu baskıdan okudum. Neyse, şu an fazla boş yazdığımı düşünüp burada, bu konuyu kapatıyorum. :D
Gurur ve Önyargı, nam-ı diğer Aşk ve Gurur'un uyarlanmış filmine bayılıyorum. Her fırsatta izleriz ikizle ama kitabı okuduğum zaman hiç okumamış gibi geldi bana. Düşünceler, aşklar daha farklıydı ve daha çok sevilmeyi hak etti.

Anneleri tarafından evliliğe zorlanan beş kardeşin aşk, sevgi, nefret, gurur ve önyargıyı anlatan kitabımızda kız kardeşlerin hayatı yeni gelen komşuları ile değişir.
Gururun yanında önyargılarıyla sınanan Lizzy zamanla yaşadığı tecrübeleri ile çok fazla hata yaptığını anlayacak ama bunu telafi edebilir miydi?
Yanlış tanıdığı Bay Darcy'nin düşüncelerini değiştirebilir miydi?


Konuyu aslında herkes biliyor ama konu kısmı boş kalınca kendi çapımda bir şeyler yazayım dedim. Bilmeyenler için biraz karışık olabilir ama kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. :)
Aslından çok fazla bir şey dememe gerek yok bence, çok çok az vardır okumayan ya da bilmeyen, o yüzden ben sadece az biraz filmle kıyaslama yapıp, kitabı sevip sevmediğimden bahsedeceğim.
İlk olarak filmde Bay Darcy'ye bayılıyordum, kitabıyla aşık oldum. 💓 Filmde Darcy'nin sonradan Lizzy'ye karşı bir şeyler hissettiğini düşünüyordum ama kitapta baştan Lizzy hakkında atıp tutsa da hemen gözüne kestirmiş Darcy bey :D
Hatta arada sürekli kendini sorguladı, ailesine katlanacak kadar seviyor mu Lizzy'yi diye. Ee sonradan gittiklerine göre demek ki sevgisi güçlü değilmiş.
Darcy filmdeki gibi aşırı tatlıydı ama filmdeki mi yoksa kitapta ki Darcy mi diye sorsalar film derim. Filmde baştan hislerini göstermese de bakışları, Lizzy'ye karşı davranışları daha çok geçmişti bana.
Bu baştan dediğimde ikinci baloda dansa davet etmeleri falan değil, daha ilk baloda Darcy'nin hislerini okuyoruz. Darcy'nin şimdilik bu kadar, dediğim gibi filmle birebir aynı, sadece kitabın ismiyne baktığımız zaman Darcy gururlu mu, önyargılı mı? Onun cevabını da aldım, Darcy gururlu, önyargılı değil. Evet Jane için yanlış karar vermiş olsa da oradaki hata kimde biliyoruz. Bana göre öyle, o zaman şimdi Lizzy'ye geçebiliriz.
Aslında ilk Lizzy'yi yazmalıydım ama gelişigüzel yazdım Darcy geldi. :D


Lizzy'yi filmdeki kadar sevdim ama filmden daha çok kızdım. Hele o Wickham'da gözü kapalı güvenmesi sinirlerimi bozdu. Darcy'yi sevmiyor, hakkıdır ama Wickham'ı senelerdir de tanımıyor ama A dese inanıyor. Tabii bildiğimiz gibi çok fazla başı yandı. Hak etti diyemeyeceğim, filmde her izlediğimde üzülürüm ama Darcy'de yeni geldi, bu ne kin, bu ne nefret Lizzy. Cidden çok kızdım. Kitap iki yüz yıl önce yazılmış olsa da Jane Austen'cığım neden böyle bir şey yazdın anlatsana bi? :D
Bence Lizzy hem Gururlu, hem de önyargılı. Hatta bunu kendi de az buçuk söylüyor. İlk olarak Darcy'i tanımadan yargılaması, sonradan gururlu olduğundan kendine ve ailesine laf ettirmemesi.
Yüzyıllar önce yazılan kitap hakkında daha fazla ne diyeyim ki, bu kadar yazmama, kızmama rağmen gelmiş geçmiş en iyi klasiklerden bence. Yine izlesem bıkmam, her izlediğimde hep yeni şeyler keşfediyorum. Bu arada dizisini izliyordum geçen sene, bitiremedim nedense. :D Ama bence dizi filmden daha iyi. İster istemez kısacık olmak zorunda film, o yüzden her sahneyi izleyemiyoruz. Evet, yine bir gün kendi kendime serzenişte bulunup, sonra kendimi ikna ediyorum. :D 

Diğer kız kardeşlerden Jane kitapta daha çok iyimserdi, filmde o his bana geçmedi. Dizide de öyle, kitapta Jane iyilik timsali gibiydi. Diğer kardeşler ve karakterler yine aynıydı.
Filmde en çok yara aldığımız yer ise son sahne. Her zaman içimize oturuyor filmdeki o saçma son sahne. Çekilen bir sahne var ama neden filmde yok. Neyse ki Jane Austen bizi düşünmüş ve neler neler yazmış o sona. Tabii orada da aşırı kıl olduğum yerlerde olmadı değil. Neyse. :D


Genel olarak eksi yönlerinden bahsetmiş olsam da Gurur ve Önyargı çok çok sevdiğim klasiklerden. Okuyalı dokuz yıl olmuş olabilir ama yeri ben de hep ayrı.
Okumayanlar varsa okusun bence, eğer ben böyle klasiğe gelemem derseniz filmini, hatta ve hatta dizisini izleyin derim.
Ben şu an uyarlama olan Lost In Austen dizisini izliyorum, dört bölümcük ve seveni de çok. Bakalım ben beğenecek miyim. :)
Son olarak klasik kitaplara puan vermiyorum, azıcık eleştiriyorum ama. 😆





Alıntılar^^


"Önünde mutsuz bir seçenek var Elizabeth. Bugünden itibaren anne babandan birine yabancı olmak zorundasın. Annen Mr.Collins'le evlenmezsen bir daha yüzüne bakmayacağını söylüyor, ben de evlenirsen bir daha yüzüne bakmayacağımı söylüyorum."

-En sevdiğim alıntı. :D-


*****


"...Sık sık kendi kibrimizden başka bir şey değildir bizi aldatan. Kadınlar hayranlığı olduğundan daha anlamlı sanıyorlar."




"Boşuna mücadele ettim. İşe yaramayacak. Duygularım bastırılır gibi değil. Size ne büyük bir tutkuyla hayran ve aşık olduğumu söylememe izin verin."


*****


Kızın duygularına ilişkin az bir şey kuşkuları vardı; ama oğlan besbelli hayranlıkla yanıp tutuşuyordu.


-Buradaki oğlan Darcy 😊😆-


*****


Onun sevgisini kıskanıyordu, sevgisini hissetmeyi artık umut edemese de. Ondan haber almak istiyordu, ona ulaşmanın hiçbir imkanı olmadığı halde. Onunla mutlu olabileceğine inanıyordu, artık bir araya gelmeleri imkansız göründüğü halde.


-Elizabeth büyük konuşmuştu, sonra bunları söyledi. 😋-





Kabul edilmiş aşıklar konuşup güldürler, kabul edilmemiş olanlar sessizdiler.


*****


"Her şeyi başlatan saati ya da yeri veya bakışı ya da sözleri ayırt edemiyorum. Çok zaman önce. Başladığını anlamadan kendimi ortasında buldum."






Diğer yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^




3 Şubat 2021 Çarşamba

Jane Austen Hayatımı Mahvetti//Beth Pattillo Kitap yorumu^^

Merhabalar^^
2020'nin son kitabı, yeni yılın ise ilk kitabı olarak karar verdiğim kitabımın yorumunu yazıyorum asdfghj Çok karışık oldu farkındayım ama olan bu. Daha yarıyı geçmediğim için böyle bir fikir ürettim, yani bu kitap yeni yılın ilk kitabı olarak kayıtlara geçti.
İkiz Kitap Yurdu'nun kampanyasından yararlanarak Pegasus Yayınlarının bazı kitaplarını 5 ₺ gibi bir ücretle aldı, bu kitapta onlardan biri. Jane Austen hayranıyım, onun için ve kitaplarına uyarlanan kitapları da çok seviyorum. Bazısı çok ilgimi çekmese de geneli güzel oluyor, bu kitap eh işte olan kitaplardan biriydi ne yazık ki. 


 Jane Austen'dan intikamımı almak için İngiltere'ye gidiyorum. Ama en çok da mutlu son diye bir şey olmadığını ispatlamaya...
Emma Grant, her şeyi daima kitabına uygun yapmıştır: saygın bir evlilik, iyi bir okuldaki saygın bir iş ve olmazsa olmaz iki de çocuk için uygun bir plan. Hayat onun için fevkalade güzeldir, ta ki kocasını başka bir kadınla
yakalayana kadar.
Emma bu olaydan sonra Austenvari romantik fikirlerinin aslında saçma hayaller olduğuna karar vermiştir. Şimdi edebi idolüyle görülecek büyük bir hesabı vardır. Böylelikle Austen'ın kayıp mektuplarının peşine düşen Emma, ilk aşkının ortaya çıkışıyla kendini yine Austenvari bir karmaşanın içinde bulur.

Konuda da anlaşıldığı üzere ihanete uğramış bir karakter ve bunun intikamını almak isteyen bir kadın var. Emma Jane Austen fanıdır ve onun yazdığı mutlu sonlara inanmaktadır. Mutlu evliliği, güzel bir işi olmasına rağmen yaşadığı büyük ihanetten sonra kendini İngiltere'ye Jane Austen'ın hayatını mahvetmek için giderken bulur. Evet yanlış okumadınız, kendi hayatı mahvolduğu için onunda hayatı mahvolsun aklıyla gidiyor İngiltere'ye. Biliyorsunuz Jane Austen hakkında hiçbir mektup, yazı yok. Evlendi mi? Bekar mı öldü? Sevdiği biri oldu mu ya da nişanlandığı? Bunlar çok merak edilesi konular ve Emma Jane Austen'un soyundan gelen biriyle iletişime geçer, onunla konuşunca hiç inanmasa da gizli mektuplar olduğunu öğrenir, hatta görür de ama kadının başka planları vardır.

15 Temmuz 2019 Pazartesi

Aşk-ı Gurur//Pınar Gencal Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yeni kitap yorumuna başlıyorum. Bu sefer çok ama çok sevdiğim bir kitaptan bahsedeceğim. Aşk ve Gurur'u okumayan ya da bilmeyen yoktur. Hatta Aşk ve Gurur üstünden uyarlanan çok kitap oldu, mesela Aşk ve Gurur Zombiler, Austen Diyarı, Vs. böyle gider. Hepsi çok güzeldi, bu listeye yeni eklenen ise bizim yerli mi yerli Aşk ve Gurur uyarlaması. Uyarlananlar arasında zombilerden sonra belki de en iyisiydi. Çok çok sevdim. Karakterin hepsi uymuştu, Orhan, Günsel, kız kardeşler Ayşegül&Yıldız, Özgür, onun burnu havada kız kardeşi Simge, Anneleri, babaları ve dahası.

Jane Austen’ın yazıldığı günden beri severek okunan ve pek çok dile çevrilen, televizyondan beyaz perdeye sayısız adaptasyonu olan klasik eseri Aşk ve Gurur, Türkiye’de geçse neler olurdu?
İngiltere’nin meşhur çay saatlerini, mini keklerini, şatafatlı elbiselerini ve görkemli balolarını unutun! Bunların yerini Facebook ve Instagram, zeytinyağlı dolmalarla görücü usulü tanışmalar, selfie’ler ve converse’ler alıyor...
Aşk-ı Gurur’da Bay Darcy hiç olmadığı kadar kibirli, Elizabeth Bennett ise bildiğini okumaktan çekinmeyen, asi mi asi bir aktivist. Ama ikisinin de damarlarında Türk kanı akıyor! İsimleri de Günsel ve Orhan… Pınar Gencal’ın satırlarında yeniden hayat bulan hikâye bu sefer Büyükada’da, begonviller içinde, tarihi konakların şahitliğinde geçiyor.


Konuyu zaten biliyorsunuz, pek o konulara girmeye gerek yok, sadece karakterlerden bahsetsem yeter. Konu Büyükada'da geçiyor. Büyükadayı görmedim ama çok seviyorum, o yüzden daha ilk sayfada tavladı beni. Büyükada'da geçmesi çok otantik olmuş bence, çokta uymuş. Sonra Günsel, onun ailesi, davranışları, gururlu oluşu ve ailesine olan bağlılığı ve aşka olan inancı bence Elizabeth'den bir tık daha iyiydi sadece Orhan için fazla direttiğini düşünüyorum, yani son kısım bence fazla uzatılmamalıydı. Günsel burada kendi halinde, pek çevresiyle ilgilenmeyen, adanın küçük avukatlık bürosunda çalışan biri. Yanlarındaki hayatlarının çoğunu orada geçirdikleri ev satıldıktan sonra hayatı değişir ve bildiği ve savunduğu her şeyin aslında hata olduğunu anlar. Orhan, Bay Darcy gibi kendinden başkasını küçük gören, inşaat işinde uğraşan, kuzenleri ile adada ev alıp onu işleyişe döndürmeye çalışan bir iş adamı. Adadan aldıkları evden sonra hem kendi hayatında hem de ailesi arasında değişen şeyler olacaktır.



Diğer karakterler için Özgür ve Ayşegü'ü çok sevdim. Ayşegül'ün peyzaj işiyle uğraşması, bunun yanı sıra kıyafet dikmesi çok tatlıydı. Ayrı bir kitabı olsa kesinlikle okurum. :) Özgür sessiz sakin, arkadaşının dediğini hemen yapan, tıpkı Charles Bingley gibi. :) Bu çifti gerçekten sevdim. Diğer kardeşleri Yıldız Aşk ve Gurur'daki gibi hoppa ama burada iyi yönünü de görüyoruz, bu sebeple bir puan daha aldı yazar benden. :)



Karakter konusundan  beni üzen tek şey Günsel'in arkadaşları. Hem en yakın hem de çalışma arkadaşı olan Faik'in durumuna üzüldüm ve saçma buldum. O kısım gereksizdi ve Burcu. Aşk ve Gurur'u okuyanlar Elizabeth'in arkadaşının kiminle evlendiğini biliyordur. Burada da aynı oldu ama keşke o güzelim, aklı başında arkadaşa daha makul bir eş düşseydi, yazarın burada o karakteri biraz daha yumuşatıp insan içinden daha sakin biri yazsaydı Burcu için üzülmezdim ne yalan. Neyse bunlarda kitabın tuzu biberi diyelim geri kalan çok iyiydi çünkü. :)
Geri kalan karakterleri siz okuyun, öğrenin ve analiz edin. :) Burada anlatırsam sürprizi kaçar. :P

Yazarın kalemiyle ilk tanışmam. Çok sevdim, ilk olmasına rağmen sanki yıllardır o yazıyormuş ben okuyormuşum gibime geldi. Şimdi çıkan diğer kitaplarını da almayı düşünüyorum. Uyarlama yapmak görüldüğü kadar kolay değil bence. Kim bilir kaç kere okudu Aşk ve Gurur'u ve çoğu yerin birebir olmasa da anımsatması iyiydi. O yüzden başka tarihi kitabın uyarlamasını yaparsa seve seve okurum. :) Mesela İkna ve Jane Eyre'nin. :)

Daha ne yazsam bilemiyorum, okuyun ki konuşalım. Şu an My Twin'e baskı yapıyorum ki okusun konuşalım. O derece sevdim daha da ne kadar sevdiğimden bahsetmem. :D
Kitap hem ciltli hem de karton kapakla çıkıt. Ben takas yoluyla aldığım için karton kapaklısı denk geldi. O sıralar pek güvenemediğim için o kadar parayı veremem diyordum, şimdi acaba ciltlisini de alsam mı diyorum o kadar güzel ki bayıldımmm. Belki uygun fiyatlı olursa alırım ve tekrar okurum. ^_^ Bu yorumdan sonra  tavsiye kısmına değinmiyorum bile. Anladınız siz. ;) Sadece Aşk ve Gurur severseniz kesinlikle okuyun diyorum, sizde çok seveceksiniz. ;) Son olarak filmi ya da dizisi çekilse ne güzel olur, böyle Büyük adada tatlı mı tatlı bir aşk hikayesi. <3 O yüzde Hatırla Sevgili'yi çok severim. ;)



Kitaba Puanım 5/5^^





Alıntılar^^


Birini mutlu etmek insana en az kendi mutluluğu kadar iyi geliyordu.



*****


Gerçekten bu dünyada en sevdiğim  şeylerden biri sürprizsiz yaşamaktı. Çünkü sürprizler güzel olduğu kadar korkutucu da olabiliyordu.



******


"Korku, ehlileştirilmeyen bir hayvandır. Onu beslemeye devam edersen büyür...."



*****


Küçüklüğümden beri anılarımı hep kokularla özdeşleştirirdim. Her anımın kendine özgü bir kokusu olur, beynimin tozlu raflarında özel olarak şişelenir ve o anın kokusunu bir yerlerde duyuncaya kadar da unutulur.



*****


Yarının ne getireceğini yarın olmadan kim bilebilir?









Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^




Buralarda da varım^^





16 Ağustos 2017 Çarşamba

İkna//Jane Austen Kitap&Film Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Bir kitap yorumunda daha sizlerle beraberim. Bu sefer ki çok sevdiğim Jane Austen'ın İkna kitabı.
Jane Austen kitaplarını çok sevdiğim biliniyor. Bu sevgime My Twin vesile oldu. Timaş Yayınlarından çıkan İkna kitabını özellikle kitapçıdan almıştı o zamanlar. Okuduğu zaman çok güzel Esra, çevirisi vs. harika bir kitap demişti ama ben yine de ileri bir tarihe atmıştım. Sonunda okudum ve My Twin'in ne demek istediğini anladım. Kitap cidden çok güzel. Gerek çevirisi, gerek yazım hatası bulunmaması vs.

Jane Austen'ın ölümünden önce tamamladığı son romanı olan İkna, yazarın sıkıntılı yıllar geçirdiği Bath kentinde geçen dokunaklı bir aşk hikâyesi üzerine kurulu. Romana adını da veren 'ikna', işlenen temel konularından biri. Romanın kahramanı güzel, hassas ve iyi yürekli Anne Elliot, kibirli, para ve mevki düşkünü Sir Walter'ın ortanca kızıdır; 19 yaşındayken nişanlandığı ve sevdiği genç donanma yüzbaşısı Wentworth'ten ayrılması için ailesi genç kızı ikna eder. Nedeni, yüzbaşının parasız olması ve soylu bir aileden gelmemesidir. Sekiz yıl sonra genç adam geri döndüğünde, katıldığı savaşlarda kazandığı paralarla servet sahibi olmuş, donanmada da terfi etmiştir. Yirmi yedi yaşına gelmiş olan Anne ise artık evde kalmış bir kız sayılmaktadır. İki genç birbirlerini unutamamış olsalar da Yüzbaşı, Anne'i bağışlamamıştır. Çevrenin müdahaleleri ve ikna çabaları bu kez nasıl bir sonuç verecektir?

Konu böyle, Anne sevdiği halede aile ve çevre baskısı ile Yüzbaşıdan ayrılır ama 8 yıl boyunca hayatı mutsuzlukla geçer. Şimdi ki zamanda Anne'in ailesi maddi sıkıntıları nedeniyle evlerini kiraya verip Bath şehrine taşınırlar. Bu sırada küçük kız kardeşi Mary'nin hasta olduğunu öğrenir ve onun yanına yardım etmek için gider. Burada olaylar değişir ve beklenmedik bir misafir gelir, o misafir ise Yüzbaşı Wentworth'dan başkası değildir. 
Anne karakterini sevdim. Önceden yaptığın şeyden çok pişman oluyor ama geçmiş geçmişte kaldı deyip yoluna bakıyor. Hatta beklenmedik olaylar geliştiğinden bile içi içini yese de sükunetini koruyup gelişen olayları izliyor. Kitapta ne kadar sevdiysem filmde ki Anne'i sevemedim. Haa oyuncuya lafım yok, karaktere bunu yazan senariste sözüm. Neyse ben film hakkında da sona doğru yorum yapacağım, oradan detayları yazarım.


Diğer karakterlerden Yüzbaşı sık gözükmese de kendisini pek bir sevdim, Anne'e olan düşkünlüğü, sonradan öğrendiği gerçekler ve 8 yıl boyunca içine gizlediği aşkı. Hepsi çok güzeldi ve bunu ifade etme biçime harikuladeydi. Anne'in babası ve ablasına sinir olduğum doğrudur. Filmde daha beterdiler. Bir de Mary var, her dediği olay olup, fazla dikkate alınmayan Mary. Yüzbaşının ablası ve eniştesini çok sevdim. Tabii Bayan Russel'ıda ama o da az değilmiş önceden. -_-


Kitabı gerçekten çok sevdim, elimden biraz süründü. Sebebi ise bilirsiniz işler, güçler. Daha tez zamanda bitirmek isterdim ama derler ya geç oldun güç olmasın. Jane Austen kitapları gerçekten çok güzel, klasiklerden okumak isteyenler Jane Austen ile başlamalı bence. Kitaplar kadar filmler de çok güzel oluyor. 
Kitap içeriğinden fazla bahsetmeyi düşünmüyorum sizler okuyup, öğrenin derim. :) Sadece Timaş Yayınlarından almanızı kesinlikle öneriyorum. öyle güzel olduğunu önceden bilseydik bütün klasikleri bu yayın evinden alırdık. Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum, İkna Aşk Ve Gurur'dan sonra en sevdiğim kitap oldu. Bundan sonra Northarter Manastırı kitabını okumayı düşünüyorum ama o kitap İş Bankası Yayınlarından çıkan baskısı. Nasıl olur, ağır ilerle mi okuyup göreceğim. :)


Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^


Mary bir şeyler söylüyordu ama Anne onu duymuyordu. Onu görmüştü. Karşılaşmışlardı. Bi,r kez daha aynı odada bulunmuşlardı.


*****


Anne aralarında daha fazla bakışma ve konuşma olsun istemiyordu. Adamın o soğuk kibarlığı, o göstermelik zarafeti her şeyden daha kötüydü.


*****


"Lady Russell'ın ondan hoşlanacağından eminim. Tam onun seveceği türden bir adam. Eline bir kitap ver, bütün gün okusun."





Gelelim filme.^^

Oyuncular bir kere çok iyiydi, tam hayal ettiğim kişilerdi ama Anne'in o davranışlarını ağzım açık izledim. Kitapta Anne daha olgun, daha güçlü, davranışları daha iyi olan bir karakterdi. Filmde bu kadar dikkatsiz oluşu beni benden aldı. Ama diğer karakterler, hele Yüzbaşı vay beee dedim. :D 


Filmimizi İkna diye ararsanız bulamazsınız. İkinci Şans diye arayın ve Jane Austen Yazmayı unutmayın. Bu sefer de Özcan Deniz'in filmi çıkıyor. :D Türkçe Dublaj var ama zor bulunuyor. Siz kaliteli izlemek istiyorsanız orijinal, alt yazılı izleyin. :)


Anne Elliot//Sally Hawkins^^



Yüzbaşı Wentworth//Rupert Penry Jones^^



Anne'in babası, ortada ki evde kalmış kız kardeşi, sağ başta olan Mary.










Film ve kitap yorumum böyle.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere.^^


 Buralarda da varım^^



24 Mayıs 2017 Çarşamba

Austen Diyarı//Shannon Hale Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Son zamanlar da ful dizi, film yorumu paylaştım. Şimdi sırada kitap yorumu var. Kitabımızı bilenler bilir, Austenland filminin kitabı olur kendisi. Bilmeyenler için film yorumuma bakabilirsiniz. (Link İçin Tık Tık!) Filmi çok sevmiştim, Artemis Yayınlarının kitabını da çıkardığını görünce hemen aldık. İlk My Twin okudu ve bir kaç yorum da bulundu. Bende kalsın, ilerleyen yorum kısmında söylerim. 
Kitabımız eh işte bir şeydi, film neyse kitapta oydu tabii bir kaç fark ile. Onları da birazdan yazacağım. İlk olarak tek söyleyeceğim şey eğer ilk kitabı okusaydım belki de filmi izlemek istemeyecektim. :D 

Yalnızım çünkü tüm şahane erkekler kitaplarda yaşıyor! Tam da vazgeçtiğiniz anda o gelip sizi bulur. Bambaşka kıtalarda ve hatta bambaşka yüzyıllarda olsanız da. Aşk böyledir.
Jane, Newyork'lu bir genç kadın ve doğru erkeği bir türlü bulamıyor. Belki de Aşk ve Gurur'un BBC uyarlamasında Colin Firth'ün canlandırdığı Bay Darcy'ye duyduğu gizli takıntı yüzündendir, kim bilir! Jane, karmakarışık hayatıyla ne yapacağını bilemezken, o da ne? Zengin bir akrabası, mirasından Jane'e de pay bırakıyor! Yok canım, öyle büyük bir şey değil. İngiltere'de, Austen takıntılı kadınlara hizmet eden bir işletmede kısa bir tatil sadece! Ancak Jane'in mükemmel bir 19. yüzyıl centilmeniyle tanışma fantazisi, bir anda hayal bile edemeyeceği kadar gerçek bir şeye dönüşüyor. Kurgusal bir Austen Diyarı'na kapanmak, Jane'in Austen takıntısından kurtulması için yeterli olacak mı? Yoksa kendine ait bir Bay Darcy rüyası onu tamamen mi ele geçirecek? Shannon Hale, bu bağımlılık yaratacak, büyüleyici ve tutkulu hikâyede hepimizin içindeki Jane Austen takıntısını gözler önüne seriyor. Yine de dikkatli olun. Austen takıntısından kurtulayım derken bir Hale takıntısının kurbanı olmayın.

Evet konumuz böyle. Jane Austen kitaplarına takıntılı olan Jane uzaktan akrabası tarafından Austen Diyarına gönderilir. Başta hiç istemese de bu takıntısına son bulup, biriyle beraber olmak umuduyla gitmeye karar verir ve olanlar olur.
Jane karakterimiz kitapta çok vasattı, sürekli ikilem içindeydi, bu da filmdeki Jane'nin yanında çok sönük kalmasına sebep oldu. Filmde Jane o kadar heyecanlı, vurdum duymaz ve komikti ki iyi ki kitapta ki Jane'e benzetmemişler dedim. Filmi kitaptan önce tutmam da ki en büyük sebep bu.


Diğer karakterler, konular ve olaylar hep aynı farklı bir şey göremedim. Kitabımızın her bölüm geçişlerin de Jane'in geçmişte beraber olduğu ilişkileri ve nasıl son bulduğundan bahsetmişler. Oralar en çok güldüğüm kısımlardı. O kadar saçma sapan hikayeler vardı ki, acaba Jane mi şanssız yoksa başına bunların gelmesi mükemmel erkeği bulması için arayışa girmesi için bir sebep miydi dedim. :D Ama okuyun sizler de bana hak verirsiniz. Kitapla filmin birebir olması, benim kitabı elimde uzun süre tutmam ve Jane karakterlerinin birbirleriyle bu kadar uzak olması kitaba karşı beni olumsuz etkiledi. Ne umutlarla başlayıp, bu neydi dediğim bir kitap oldu. Ne yalan elimde uzun durmasının sebebi iş olsa da "Hadi bitsin daha!" dediğim de oldu. My Twin kitabı bitirince beklediğimi bulamadım bu kitaptan demişti, aynı benim gibi. O da sevmedi açıkçası. O yüzden eğer filmini izlediysek kitabını almaya hiç gerek yok deyip daha da böyle bir şeye yeltenmemeliyiz. :D 


Kitap hakkında fazla bir şey yazacağımı düşünmüyorum. Zaten filmi izlediyseniz aynı olaylarında kitapta olduğunu anlayacaksınız. Bunun tam tersi filmi izlemediyseniz sırf çerezlik niyetine okuyabilirsiniz. İlk defa bir kitap yorumum bu kadar kısa oldu ama filmle aynı olan bir kitap için ne kadar yorum yapabilirim ki? :) Sadece eğer elinizde bu kitap var ise ilk olarak kitabı okuyup, sonradan film izleyin deyip yorumumu bitirebilirim. :)
Not: Filmi bir daha izlemeyi düşünüyorum, çünkü film çok iyi.^^


Kitabı puanım 5/3^^


Alıntılar^^

"Pembrook Park'ı nasıl buldunuz Bayan Erstwhile?"
"Evin kendisinden mi bahsediyorsunuz? Eh, şüphesiz güzel bir ev, sıcak ama gerçekten rahat edilmeyecek kadar büyük. Korse giymek gibi, görünüşünü beğeniyorum ama içinden rahat edemiyorum."


*****


"...Bir şeyler değişiyor, öyle değil mi?"
"Evet,"dedi Jane. Ve değişen, tam o anda, ikisiydi.



Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^