24 Şubat 2019 Pazar

Paris'ten Çiçeklerle//Sarah Jio Kitap Yorumu^^

Selam^^
Yorumlar gelmeye devam ediyor. Bu sefer ki kitabım uzun zamandır okumadığım Sarah Jio'nun yeni çıkan kitabıydı. Pena'dan çıkan ilk kitabı beğenmemiştim ne yalan, Sarah Jio tarzı değil gibiydi. Bundan da pek umudum yoktu. Nerede o eski kitaplar. Sonra okuyan yorumları görünce pek bi beğenildiğini anladım ve alıp, aylar sonra okumaya başladım. Kitap 2.Dünya savaşı olayını konu alıyor. Ya doğrusu ben usandım sürekli 2.Dünya savaşını konu alan kitaplardan. Nedeni ilerleyen yorumda, şimdi konu ve karakterler^^

Nilüfer çiçekleri yürek parçalayıcı yolculuklardan geçer. Tohumları toprakla, artıklarla ve birbirine giren köklerle kaplı bulanık bataklık suyunda filizlenir. Çiçek açmaları için bu korkunç karanlıkta yolunu bulması gerekir, suyun üstünde bir yerde güneş ışığının olduğunu içten içe bilmeli ya da en azından bunu umut etmeli. Böylelikle bu yolculuktan zarar görmeden çıkar ve zafer kazanmış bir şekilde çiçek açar.
1940’ların işgal altındaki Paris’inde Paris’in tüm çiçeklerini beklerken Paris’in tüm acılarını kendinde bulan bir kadın… 2000’lerde Işığın Şehri Paris’in nostaljik havasında ve aydınlığında kendi acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşebilmek için başka bir kadının geçmişinin peşinde iz süren başka bir kadın…
Kendine özgü sürükleyici tarzıyla Sarah Jio bu romanında bulanık sularda derinlere batmış iki nilüfer olan güçlü kadın karakterlerle geçmiş ve bugün arasında köprü kurarak hayatta önemli olan şeyleri hatırlatıyor.

Sarah Jio'nun tarzını bilenler biliyordur, her zaman kitabında iki tane ana karakter vardır. Biri günümüz, diğeri ise geçmişte yaşayan bir kişi. Burada da iki kadın karakterin yaşadığı zorlukları anlatıyor. Caroline ve Celine. Caroline geçmişte, 2.Dünya savaşını görmüş biri, Celine ise günümüz zamanında yaşıyor ama onunda geçmişten gelen çok büyük sıkıntıları var. Bir gün eski günleri hatırlatacak kişi karşısına çıktı an sinirlenir ve bisikletle gittiği yerde kaza geçirir. Kazadan sonra hafıza kaybı yaşayan Celine hayatını öğrenmek için çabalama başlar. Bu sırada da evde gizemli bir sigara kutusu ve içinde mektuplar bulur. O zamandan sonra hayatını hem hatırlamak isteyecektir hem de tamamen unutmak.
Caroline ise küçük kızı ve babasıyla yaşayan, küçük ama güzel çiçekçi dükkanları ile mutlu mesut yaşarlar ta kişi Almanlar ülkeyi ele geçirene kadar, o günden sonra her şey değişir.
Karakterimiz böyle. İkisininde hayatı çok zordu, hele Caroline'ye çok acıdım ama çok saçma hareketler yaptı.  Sarah'tan böyle hamleler beklemezdim şahsen, daha profesyonel olaylar yazabilirdi. Şok oldum resmen.



Neyse. Celine için diyecek bir şey bulamıyorum. Sadece okuyun. :(
Evet karakterler böyle, genel anlamda bu karakterler arasında gitti geldi. Kitap Fransa'da geçmesi oraları tanımamıza vesile oldu diyebilirdim ama ne yalan açıp şu nerede, şu gerçek mi diye bakamadım. Gerçi neden bakmadım, şu an kendime şaşırıyorum. Ne yalan aklıma yeni geldi. :D Siz okuyunca bakın tamam mı? Bunların yanı sıra Sarah'ı severim ama yeni kitaplarını daha orijinal konular bularak yazsın olur mu? ;) Nedeni ise kitabın 2.dünya savaşında geçmesi. Bana göre hep aynı konu ile ilerliyorlar. Alman askerlerinin bulaştığı insanlar, zengin hayatlarından koparılmaları vs. Yani konu yok mu başka? Tamam savaş üstünden prim yapmanızı anlayabiliyorum ama bari farklı ve insanın ilgisini çekecek konuları yazın. Olmamış Sarah, bu sefer de olmamış. Yine de birkaç yönünden sevdim, yerden yere vurmamın tek sebebi başka konu ele alabilirdi diyorum. Başka eksik göremedim ama artık böyle kitapları ince eleyip sık dokuyacağım. Kristin Hannah'ın Bülbül kitabı da böyle olmuştu. -_-  



Kitap son 100 sayfada depar atladı resmen, zaten son 100 diye bitirmeyi düşünüyordum ama bum, on numara beş yıldız bir sonla veda ettim kitaba. Ama eksiklerin yine vardı ne Sarah. Mesela Caroline'nın son dakikalarda ki yaşamını okumak isterdim, son kısmı çok oldu bittiye getirmiş gibime geldi. Okuyanlardan bir kuple yorum alırım, bakalım sizler ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? 
Evet yorumun sonuna geldik, Sarah yeni kitabını İstanbul hakkında yazacakmış. Çok heyecanlı, umarım eski kitapları kadar harika olur. 
Sarah Jio hayranı iseniz okuyabilirsiniz, ne demek istediğimi anlarsınız o zaman ama ilk defa okuyacaksınız bu kitaptan başlamayın. Bunun yerine Mart Menekşeleri, Böğürtlen Kışı vs. bu kitapları ile başlayın, o zaman daha çok seversiniz. ;)




Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


Bu kulağa ne kadar saçma gelse de dökülen yapraklar için kendimi her zaman kötü hissederdim. Annelerinden ayrılmış küçük, kayıp ördek yavruları gibiydi.



*****


"Bazı şeyleri anlamak imkansız. Kötülük gibi."


*****


"Şu anda bulanık sularda derinlere batmış olabilirsin. Ama çiçek açacaksın."



*****


Yuva dediğin, dünyada sığınacağın, güvende olduğun yerdir.



*****


"Hepimizin acıları var. Bazıları benimkinden daha kötü, bazıları değil. ..."



*****


"Sanırım içimizdeki en iyiyi çıkarmak için en kötü şeyi yaşamak gerekiyor."






Böylece bir yorum daha biter, umarım en kısa zamanda daha çok yazılarla görüşmek dileğiyle.^^




Buralarda da varım^^



23 Şubat 2019 Cumartesi

Kaçınılmaz// Amy A. Bartol Kitap Yorumu^^

Selam^^
Tekrardan kitap yorumum ile karşınızdayım. Bu yorumları hep telefondan yazıyorum, yoksa bilgisayardan yazana kadar zaman geçecek. Bu arada bu aralar moral sıfır. Google+ kapanıyormuş ve yorumlar, topluluklar hep gidecekmiş. Onlar neyse de blogger, yazılarımız ne olacak? Silinecek mi? Bilgisi olan varsa söyleyebilir mi?
Neyse, halledeceğiz bir şekil, umarım bu kadar emeklerimiz gitmez!
Kitabımıza bakacak olursak, Yabancı Yayınlarından çıkan şimdilik 4 kitaplık serinin birinci kitabı. My Twin okuduğum zaman çok sevdi, bende bu yüzden baya merak ettim ama, ne yazık ki beklentimi karşılayamadı.

Evie Claremont üniversiteye başladığında, gördüğü kâbusların biteceğini ummuştu. Ama bitmemişlerdi... En garip durumlarda bile mantıklı bir açıklama bulmaya çalışan Evie'nin hayatında, ikinci sınıf öğrencisi Reed Wellington'la tanıştıktan sonra akla mantığa sığmayacak şeyler olmaya başlamıştı. Reed'e karşı hissettiği anlamsız çekim de işleri iyice karıştırıyordu. Çünkü Reed, Evie'ye hayatta başına gelip gelebilecek en korkunç şeymiş gibi davranıyordu. Yine de ne zaman ihtiyacı olsa, hayatını kurtarmak için Reed oradaydı…
Reed'in sakladığı sır neydi? Evie'nin şüpheleri doğru muydu? Peki, rüyalarında gördüğü o karanlık gelecek kaçınılmaz mıydı?

Uzun zamandır melekli kitaplar okumuyordum, bu iyi geldi. Hatta melekli kitapları geçtim vampir, peri vs o tarz bayadır okumuyorum. Bu konuda iyi oldu ama kitap gerçekten beklentimi karşılamadı. My Twin övgüyle bahsedince fazla yükseklere çıktım herhalde. :D
Kitap fantastik olarak güzeldi beğendim ama karakter olarak pek beğenmedim. Buna sonra değineceğim ama ilk olarak karakterlere bakalım.
Konuda da yazdığı gibi Evie üniversite okumak için evden ayrılır ve yakın bir okula başlar. Burada hayatının düzene gireceğine inanır ama geceleri gördüğü kabuslar peşini bırakmaz, bunların üstüne birde hiç tanımadığı birinin gazabına uğrar. Hiçbir suçu yok iken kendine kötü davranan bu adamda bir şey vardır ama bulamaz. Okul ve arkadaşlıkta işler yolunda giderken gittiği bir kafede gördüğü görüntülerden çok korkar ve hiç olmayacak bir şey olur ve kendisine kötü davranan Reed'in yanında bulur. Reed bir şeyler saklamaktadır ve kendisine olanları öğrenmek için Reed'den yardım almaya çalışacaktır.


Reed, okulun üst sınıf öğrencilerinden biridir ve kendisine görev verildikten sonra işini yapan Reed Evie'yi gördükten sonra ne olduğunu bulmaya ve ortadan kaldırmaya çalışacaktır ama bu işin sonunda hiç beklemediği bir şey olacaktır, aşk!
Son olarak Evie'nin birden bire arkadaş olduğu Freddie var. Burada yazar ne yapmak istemiş anlayamadım gitti. Şöyle ki oğlanla tanışalı 3 saat bile olmadan sanki yıllardır tanışıyorlarmış gibi samimi olmaları çok saçmaydı. Tamam onun altından da bir şey çıkacak ama böyle vıcık vıcık kankalık vs. hiç sevmedim. Bu sebeple benden eksi puanı hemen aldı. Diğer karakterlerden, kitaba sonradan dahil olarak iki kız arkadaşı sevdim, diğer kitaplarda daha çok dahil olacaklarını düşünüyorum.


Başta da dediğim gibi kitap konu bakımından bir şey kaybetmiyor ama karakter olarak bitik bir seri. Evie'nin saçma salak hareketlerine çok güldüm. İlk olarak resim öğretmenine mankenlik yapması, kız futboluna hemen dahil olması ve en önemlisi iki erkeğe birden değer vermesi az sevmem deki sebeplerden sadece bir kaçı. Aşk üçgenini hiç sevmem, yazarlar neden böyle yazıyor anlamış değilim. Biri giderse diğeri yedek mi olsun diyorlar, yoksa ortaklığı mı kızıştırıyorlar bilemedim ama gına geldi. Yine de Evie'yi bu konuda son noktayı koydu, hislerini açık açık söyledi, umarım ilerleyen kitaplarda yazar fazla ileri gitmez. -_-
Yorumum böyleydi, kötü değildi ama umduğumu pek bulamadım desem yeridir. Düşünün My Twin'in gazıyla seriyi tamamlamayı düşünüyordum. Belki ikinci kitapta daha çok seversem tamamlarım ama şimdilik öyle bir niyetim yok. Tavsiye içinde bu tarz konuları seviyorsanız şans verebilirsiniz ama yorumum ortada. Pahalı bir kitap olduğu için ısrarla alın demiyorum, o parayla daha güzel kitaplar alınır derim. Yine de son karar sizin. ;)



Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntılar^^


... gülümseyişi gururluydu. Ateş böcekleri gibi kalbimi aydınlatarak ısıttı.



*****


"Evie, onlardan biri tarafından alınmaya izin verecek kadar zayıf olduğumu söylediğin için aşırı derecede alınsam mı, yoksa benim için yas tutacağın için mutlu mu olsam bilemedim," diye gülümseyerek yanıtladı.





Bir yorum daha biter, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^




16 Şubat 2019 Cumartesi

Yalancı Aşklar Sokağı//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Film ve kitap yorumlarım hızla gelmeye devam ediyor, tabii ben ne kadar hızlı olursam artık. Şu an bile yeni kitabımı bitirdim yorumlanacak olanların arasına bıraktım. :/ Hız kesmeden devam etmem şart. :/ O da en son okuduğum kitabım neredeyse 2 hafta elimde kaldı, o zaman zarfında çoktan yorumlar bitmesi gerekiyordu.
Şu sıralar ne amigurumi, ne kitap ne blog ne de dizi konusunda iyi şeyler yapabiliyorum. Her şey birbirine girmiş vaziyette. O sebeple ki saat 02.54 ve ben halen daha yazı yazıyorum. :/ Bu sefer gerçekten fazla uzattım, o yüzden hemen kitabıma geçeyim.
Kitabımız çok sevdiğim Betül Güçlü'nün sondan ikinci kitabı. Çıktığı her kitabı merak ediyor ve okumak istiyorum, bu da onlardan biriydi. Almak biraz zamanımızı almış olsa da(Çünkü baya pahalı) bunu okuyup bitirdim ve yeni kitabı elimde bile değil. :( O da bunun gibi çok pahalı. :'(
Eskiden çoğu Türk yazarı tercih ediyordum ama şimdi istisna yazarlarım var artık, Betül Güçlü'de onlardan biri. Çok muhteşem, harika kitaplar çıkarıyor diyemem, çok iddialı olur ama ne çıkarsa okurum o derece de kalemini seviyorum. Bu kitapta hayal kırıklığı yaşatmadı, çok sevdim ve hızla okudum. Bir oturuşta kaç sayfa okudum onu bile bilmiyorum. Sizi fazla merakta bırakmadan konuyu yazıp devam edeyim. ;)

O salondan çıktıktan sonra, hayatımın normale döneceğine emindim aslında. Yalanların, aşk oyunlarının ve hesaplaşmaların olmadığı o sıradan, zor ama huzurlu hayatıma…

Eh, yanılmış olmalıyım çünkü Kerem Tunalı bir sabah karşıma dikilip benden küçük bir iyilik daha istediğinde kendimi yabancı duyguların, o güne dek farkında olmadığım ama özlemini çektiğim şeylerin eksikliğini hissederken ve onlar uğruna savaşırken buldum.

Konumuz böyle, kiralık aşk, sahte sevgililer, düzenbaz nişanlılar vs. diyebilirsiniz ki öylede ama tahmin edilenin aksine sahte nişanlılık olayı kitabın başında oluyor ama devam etmiyor. Doğrusu ben öyle bekledim ama böyle de güzeldi, hatta daha güzeldi. ;) Mısra iki kardeş ve babaannesi ile hayatını zar zor geçindiren bir genç kızdır. Bir gün kardeşinin başına gelen olaydan sonra kendini sahte bir nişanlılık olayında bulur. Bir aylık bir sürede rol yapan Mısra nikah günü damadı masada bırakıp bir ay önceki hayatına devam eder ama işler istediği gibi gitmez. Kerem onu bir kez daha rahatsız eder ve o günden sonra her şey daha farklı olmaya başlar.
Kerem geçmişi yüzünden baskı altında olduğu için bu yalana başvurur ama işler istediği gibi gitmez ve yine Mısra'nın kapısını çalar.
Evet böylece tekrardan bir araya geliyorlar ama sahte birliktelik devam etmiyor, daha çok arkadaşça devam ediyor görüşmeleri ama kader bu ya planı başkadır. Konu böyle devam ediyor. Kitabı gerçekten sevdim, çok tatlı, naif bir aşı ve hayat zorluklarını konu alan, okuyunca içinizi ısıtacak tatlı bir kitap. Mısra'nın ailesi için yaptıkları, Kerem'in Mısra için yaptıkları ve hissettikleri çok tatlıydı. Arada açıp tekrar okuyacağım çok sahne var mesela.


Mısra'nın kardeşleri tam içimizden biri, kız kardeş ergen fazla çekilmez ama bir o kadarda destekleyen bir tip, erkek kardeş ise ortalığı elli altıya veren, evin reisi gibi gözüken ama ablasından azar işiten kardeş. Babaanne ise olaydı. Onu sizler okuyup tanıyın derim. ;)
Bir de Sinan var tabii. İşte favori karakterim. Kitaba dahil oluşu pek alışılmışın dışında ama olsundu, zaten biz Sinan'ı böyle patavatsız seviyoruz. Mısra'nın yakın arkadaşı ve sırdaşı. Başka türlü sanabilirsiniz ama o sadece her şeyden anlayan ve insan psikolojisi için eğitim görmüş komik bir adam ve hiç aşık olmamış. Bunu neden mi söyledim, çünkü Sinan'ın kitabı var ve orada kendisi aşık oluyor. Aşkı yalanlayan koca Sinan. :P O yüzden daha çok merak ediyorum ama Sinan Matrak biri, her türlü kitabı okunur. ;)
Ve diğer karakterler, hepsi çok iyiydi. Tanıtmaya gerek yok, okudukça öğrenin onları da. ;)
Yine diyorum kitabı gerçekten sevdim ama kusursuz da değildi benim gözümde. İlk olarak şöyle ki ben kitapları sanki günlük tutuyormuş gibi okumayı sevmiyorum, bu kitapta tam öyleydi. Sanki karakter yazıyor, sevgili günlüğüde bizmiş gibi. Başta çok fazla bocaladım ama devam ettikçe bu etki hem geçti hem de azalmış gibiydi. Ondan sonra bazı olaylara anlam veremedim. Spoiler değil, sadece okuyanlara beni aydınlatmaları için soruyorum. Mısra kız kardeşine Kerem'den ne zaman bahsetti? Okurken bir anda baktım kız kardeşine Kerem'i anlatıyor ama önceden söylediğini zerre hatırlamıyorum. Anlatmış da olabilirim, bilenler beni aydınlatırsa sevinirim. :*

Evet bu kadar detay yeter, kitabı sevdiğimi kaç kere söyleyeceğimi bilemiyorum ama siz anladınız. :D Tavsiyemdir. Devam eden seri gibi bir kitap bu, bundan sonra Sinan, Sinan'dan sonra Mısra'nın erkek kardeşi Emre'yi okuyacağız. Emre'nin kitabı Wattpad'de yayınlanıyor, Sinan'ın kitabı ise Aşk ve Diğer İhtimaller oluyor. Seri bilgimizi de verdiğimize göre son bir kaç şey yazıp bitireyim.
Şöyle ki yazarın kalemini seviyorum ama daha çok sevdiğim başka bir şey var. Yazarın betimlemeleri. Olağanüstü derece de çok tatlı karakter betimlemeleri yapıyor. Her kitapta aşık olunacak adam bulunuyor diyeyim siz kısa yoldan anlayın. :D Bu sebeple yazara sevgim daha çok artıyor.

Bu kadar yeterli bence, en kısa zamanda Aşk ve Diğer İhtimaller'i okumak dileğiyle geçelim puana ve alıntılara. ;)




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^

Çocuksu merakıma gülüyor ve elleriyle saçlarını dağıtıyordu. Böyle yaptığında fena halde serseri görünüyor ve üff, hepimiz böyle şeylere bayılıyoruz. Şurada minik bir kalp spazmı geçirdim diye beni kim suçlayabilir?



*****


...yine saçma sapan bir şey söylüyorum. Bu Kerem'i güldürüyor. Son günlerde sık sık gülüyor zaten ve bu benim zavallı kalbime taşıyamayacağım kadar fazla heyecan yüklüyor.



*****


Yaşadığım duygu patlamasından olsa gerek gözlerinin güzelliği karşısında anlık şok yaşıyorum. Aslında ayrıt edici hiçbir özellik yok gözlerinden. Kirpikleri gösterişsiz, kahverengileri göze çarpacak kadar parlak ya da koyu değil. Ama gözlerine yerleşen bakışlar o kadar güzel ki, o gözlerin Kerem'e ait olduğunu bilmek, bana baktıklarını görmek o kadar heyecan verici ki hayatımda gördüğüm en güzel gözler olması kaçınılmaz.



Yazarın diğer kitaplarının yorumları için Tık Tık!

Bir yorum daha biter, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^

8 Şubat 2019 Cuma

İzlediğim Filmler 15//Alvin ve Sincaplar Yol Macerası, Ratatuy, Demir Maskeli Adam^^

Merhabalar^^
Hızla film izliyor ama yorumlarını yeni giriyorum. :D
Bu yazıdan başka bir tane daha yorumlanmayı bekleyen yazım var ve bu kaplumbağa hızıyla yazar ve paylaşırsam yine yığınla yorum birikecek gibi. :D Neyse ben bunu yazıp kaydedeyim de devamı da gelir herhalde. :D
Bu sefer izlediğim filmlerin ikisi animasyon diğeri ise ilk ikisinden farklı bir film. O zaman bakalım bunlar nelermiş.



Alvin ve Sincaplar: Yol Macerası^^
Serinin yeni filmi olduğunu bu filmi izlemeye başladıktan sonra anladım. Hatta kaçıncı onu bile bilmiyorum. :D Bu filmde diğerleri kadar eğlenceliydi. Tekrar tekrar izleyeceğim filmlerdendi. Seriyi zaten çok seviyordum, sevmeme rağmen yeni filminin olduğunu bilmemem de ilginç. :D 
Sizlere de öneririm, eğlenceli kafa dağıtıcı bir animasyon, çocuklara önerir miyim onu siz ebeveynler karar verin. ;) Film Netflix'de mevcut, izlemek isterseniz eğer. ;)



Bu filmde kendisi de baş roldeydi. ;) Sincaplar ve bu arkadaşlar beraber yaptıkları gizli işler süperdi. :D











Ratatuy^^
İkinci filmimiz ise TV'de kesin izlediğiniz ve sevdiğiniz filmlerden biri. Fare arkadaş diğer cinslerine göre farklı olup aşçı oluyor ve pek becerikli olmayan yeni arkadaşına yardım ediyor.
Tekrardan izlemiş olmama rağmen yine izlerim, izledim de. Eğlenceli, seveceğiniz filmlerden biri olabilir. Animasyon olsada yemek yapımlarını izledikçe acıkıyorsunuz, bunu da söylemeden geçemeyeceğim. :D
Yine çocuklarınız için önerir miyim ona siz karar verin ve son olarak bu filmde Netflix'de mevcut. ;) 






Aşçı dayanışması^^












Demir Maskeli Adam^^
TV'de babamların denk geldiği ve beraber izlediğim bir film oluyor kendisi. Beyaz TV sağ olsun çok ilginç filmler yayınlıyor her akşam. :D Bu filmde onlardan biri, başta olayı pek anlayamadım ama devam ettikçe sevdim.
Filmde anlayacağınız üzere Leonardo Dicaprio oynuyor, hem de iki rolde.
İlginç ve bir o kadar güzeldi, arkadaşların dayanışması, krallığın sonsuz özgüveni ve onun yerle bir edilmesi vs. çok iyiydi ve o son. Bayıldım. Kesinlikle öneriyorum. ;)
Eski ve kraliyet filmlerini seviyorsanız izleyebilirsiniz, ya da Leonardo Dicaprio'nun Titanik'ten bile iyi rol aldığı ve role baya yakıştığı için izlemek isterseniz de bir şey diyemem. :D
Tv'de izlediğim için belki siz internette bulabilirsiniz. ;)



Ortadaki arkadaşı tanıdınız mı?


4 Silahşörler. :)





Bir film yorumları daha biter, yenisi ne zaman gelir bilemiyorum. Umarım yorumlarımdan memnun kalıyorsunuzdur. Kısa ve öz olmaya çalışıyorum. Sorunuz olursa yorumda ya da Instagram hesabımdan sorabilirsiniz. ;) Diğer hesaplarım aşağıda. ;)


Önceden İzlediğim filmleri merak ediyorsanız TIK TIK!! 



Buralarda da varım^^







6 Şubat 2019 Çarşamba

Harry Potter ve Sırlar Odası//J.K. Rowling Kitap&Film Yorumu^^

Herkese Merhaba
Karşınıza yine Harry Potter ile geliyorum. Serinin arasını açmadan devam etme planların olduğu için fazla bekletmeden ikinci kitabı okudum. Ya ben kaç senedir kitap severim neden Harry Potter ile tanışmam geç oldu anlamış değilim. Belki o zamanlar çok popüler olduğu için pek ilgimi çekmemiştir bilemiyorum ama bu seriyi ve filmlerini acayip sevmeye başladım. Kitapları gerçekten güzel ama film uyarlamaları daha güzel. Tek sıkıntım biraz geç bitirmem kitapları. Yorumunu bile kaç haftadan sonra yapıyorum.

Dursley'ler o yaz öylesine çekilmez olmuşlardır ki, Harry bir an önce okulu Hogwarts'a geri dönmek için can atmaktadır. Eşyalarını toplarken ortaya çıkan ev cini Dobby ise onu uyarır: Hogwarts'a dönerse, bir felaket olacaktır. Olur da: Sırlar Odası'nın açılmasıyla ortaya çıkan karanlık bir güç, Hogwarts'takileri taşa çevirmeye başlar. Harry, hayatını tehlikeye atarak, Oda'nın elli yıllık ölümcül gizemini çözmeye çalışır. Ve gerçekten de başına gelmedik felaket kalmaz.

Harry Potter yine Muggle'larla beraber yaz tatilini geçirmeye çalışır. Bu sefer diğer zamanlardan çok farklı olmasa da en azından Muggle'lar Harry'den korkuyor. Başlangıç kısmında yaşanan talihsiz kaza ve sonradan Ron'un gelip onu kurtarması çok iyiydi. Yoksa Harry oradan asla çıkamaz, arkadaşlarına ve çok sevdiği okuluna kavuşamazdı. Öyle bir şey olsaydı gerçekten üzülürdüm. Hem Harry için hem de Hogwast okulunda yaşanacak olan olaylardan mahrum kalacağım için. :D Her dönem(kitap) belli ki böyle entrikalı, aksiyonlu, hainlik barındıran serüvenler olarak devam edecek, severiz böylesini. ^_^


Bunların yanı sıra yeni karakterlerde geliyor kitaba. Mesela Draco Malfoy'un babası, Ron'un kız kardeşi okula başlıyor ve çok fazla kendini öven yeni profesörde var.
Bu tarz kitaplarda gelen her yeni karakter için içimde bir şüphe oluyor, mesela yeni profesörden çok fazla şüphelendim, peki çıktı mı? Onu okuyup öğrenin derim. ;)
Kitap hakkında daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum. Yine ve yeniden bizi şoka uğratan bir sondu, sevdim ben. Beklediğim gibi bitti, arkadaşlıklar, dostluk ve güven yine kazandı. Kitapta sevdiğim başka şey ise Zümrüdüanka kuşunun ortaya çıkması oldu. Filmde bile çok tatlıydı. :)
Bazı yerlerde Harry'ye kızdım, Ron ve Hermion'ye her şeyi anlatıyor ama önemli kısımları Dumbledore'dan sakladı. Artık tahammül edemiyorum böyle  gizli, saklı film, dizi ve kitaplardan.
Ben böyle yazsam da değişeceğini pek zannetmiyorum yaa neyse. :P 

Okuyalı çok fazla zaman geçtiği için aklımda olanlar uçup gitti, ama sevdiğimi ve en kısa zamanda seriye devam etmek istediğimi söyleyebilirim. ;) Halen daha bu seriyle tanışmamış olanlar varsa en kısa zamanda başlasın, akıcı, güzel ve eğlenceli bir serüven sizi bekliyor çünkü. ;)
Not: Kitaplar kadar filmlerde güzel.^^
Dipnot: İlk kitapta çokça yazım hatası vardı ama bu kitapta yoktu. Sadece birkaç gözden kaçmış yazım hataları o kadar ki sadece bir tane gördüm. ;) Yani ilk kitabı okuyup devam etmemezlik yapmayın. ;)



Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Myrtle onlara yuvalarından fırlamış gözlerle baktı.
"Yaşıyorsun," dedi Harry'ye kayıtsızca.
Harry gözlüklerinden kan izlerini ve yapış yapış sıvıyı temizleyerek, sert sert, "Bu kadar üzülmene gere yok," diye cevap verdi.
"Yani...düşünüyordum da...ölmüş olsaydın, memnuniyetle tuvaletimi seninle paylaşabilirdim," dedi Myrtle, utangaç gümüşi bir renk alarak.

Alıntıya Not:
Myrtle tuvalette saklanan bir hayalet. ;)



*****






Kitap yorumum böylece bitti, şimdi film yorumuna bakalım^^

Film Yorumu^^


Kitap biter bitmez birkaç gün aradan sonran hemen filmini izledim. Kitaptan sonra filmi izlemek çok eğlenceli, birde böyle fantastik bir kitapsa daha güzel oluyor.
Film hakkında diyeceğim pek bir şey yok, yine bire bir aynıydı. Beklediğim bir kaç sahne vardı onları da filmde gördüm, sadece bir tane vardı, o da hayalet partisi. Detaya girmeyeyim ama onun filmde yer almasını isterdim. ;)
Bunların yanı sıra Ron'un ve Dracon'un babalarını görmek güzeldi. Uçan araba filmde daha hoştu ama salyangoz olayı çok iğrençti. :P
Kitabı okuduktan sonra hemen filmini izlemenizi öneririm. ;) Eğer kitabı okuyamam diyorsanız yine öneririm, belki filmden sonra okumak isteyeceksiniz. ;)









Hagrid^^ Favori karakterim. :)





Baştan kendisine sinir oldum ama sonradan kendini sevdirdi kerata. :D




Dediğim Zümrüdüanka kuşu^^




Buralarda da varım^^