14 Mayıs 2015 Perşembe

Beyaz Yakalı Serseriler//Janet Evanovich Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^

Başka bir yorum ile yine karşınızdayım, bu sefer okuduğum kitap diğer okuduğum kitaplardan çok faklı bir kitaptı. Gerek karakter gerek karakterin yaptığı meslek ilgi çekiciydi. Kapağı ve konusu da ilgi çekici, hele kapak rengi evlere şenlik. Kitabımız polisiyeyi, aksiyonu içeriyor ama bazı eksiklikleri vardı. Bunları ilerleyen yorumum da bahsedeceğim ;)



Stephanie Plum kuzeninin yanında, kefalet ofisinde çalışmakta. Burada mahkemeye gelmeyen suçluları yakalayıp götürmek görevi ama yaptığı iş öyle kolay değildir. Her türlü insanla karşılaşan Stephanie birde gizemli cinayetlerin arasında kalır ve son olarak tehdit mesajları alır. Zamanla hayatı ne kadar şenlikli olsa da iş çığırından çıkar ve Stephanie ne yapacağını şaşırır. Buna artı olarak karışık ilişkiler ve evlenme baskısı yapan aile çıkınca Stephanie ne yapacağını bilemez.



Konumuz böyle, anlattığım gibi dolu dolu kitap. Her türlü işler var. Cinayetler, tehditler, evlenme baskısı yapan aile, vampirlere inanan bir arkadaş daha ne olsun. Böyle bir ortam da olsam kafa gider yani ama Stephanie iyi dayandı. Hele kapıya sürekli dayanan biri var ki evlere şenlik, ne için geldiği öğrenseniz kahkaha komasına girersiniz. Yine de kitabın eksik yönleri vardı. Başta adapte olamadım kitaba, sonradan olaylar gelişir dedim tık yok. Tamam polisiye falan ama daha çok entrika beklerdim neyse yine de yeterince Stephanie'nin başı belaya girdi :D



Stephanie'nin arkadaşı Lula komedi ötesiydi, gerçek dışı şeylere inanıp sonra onlara dönüştüğüne inanması süperdi. Her bir konuşması, hareketleri okunulasıydı. Acaba ona ait kitap var mı, keşke olsa :D Doğrusu Stephanie'den iyi :D Kitapta geçen iki erkek karakterimiz var, hangisi daha iyi ne Stephanie ne de ben karar veremedik ama ikinci kitapta bulsun birini, döverim :P

İkinci kitap demişken elimde ama hemen okumayacağım, yakın bir zaman da olur belki. Doğrusu kitabı pek sevemedim, belki ikinci kitap daha farklı olacak beklemedeyim ama pek aman aman kitap değil, beklentim yüksek değildi ama bu kadarını da beklemiyordum. Neyse yine de espriler yerindeydi, karakterler komedi ötesiydi. Bakalım ikinci kitapta neler olacak.



Tavsiyeye gelecek olursak konuyu beğendim, okumak istiyorum diyorsanız alıp okuyun ama tam olarak tavsiye edemeyeceğim ;) Bu kitabı okumayı size bırakıyorum :D


Kapaklardan bahsedecek olursam kapakların şeklini, rengini falan çok beğendim :D Renkler süper^^


Orijinal kapaklar değil ama bizimkiler daha güzel :D Serimiz bay çok kaç kitap olduğunu sayamadım ama işte fotoğrafı, siz sayın :D Ve bilgiyi eklemek isterim bu ilk kitap değil, ilk kitap çıkmamış Beyaz Yakalı Serseriler 17.kitabımız. Neden öyle anlamadım ama değişik :D



Kitabımızın daha doğrusu serimizin bir filmi var ;) Çok güzel fragman izlemek lazım ;)



Kitaba puanım 5/3.5^^

Alıntılar^^

"Yemek yapmayı öğrenebilirim," dedim.
"Elbette öğrenirsin," dedi Lula. "B*k püsür pişirirsin. Neden bahsediyorsun sen?"
"Sadece aklıma geliverdi işte."
"O halde bunu hemen aklından çıkar, yaptığın yemeği gördüm ve hiç de hoş değildi."

******

Bazen ne dilediğinize dikkat etmeniz gerekir, zira dilediğiniz şey gerçeğe dönebilir.


******

Kötü şeylerin bazen iyi şeylere dönüşmesi ne tuhaf, değil mi? Her şeyi düşünürseniz, aslında berbat bir gündü ama harika bir makarnayla bitiyordu.

******

"...Hayvanlara kötü davranan insanlara tahammülüm yok. Ayrıca, tavukları severim.
Connie, "Özellikle de, parçalara ayrılıp kızartıldıkları zaman," dedi.
Lula, "Evet ama o başka bir tavuk,"dedi. "Onlar tüysüz, yemeklik tavuklar. Minik Kırmızı Tavuk*değil."
"Yemeklik tavuklar tüysüz değildir,"dedim.
Lula,"Süpermarkette gördüm,"dedi. "Tüyleri yoktu."



Yorumum, alıntılar ve kitap hakkında bilgiler bunlar başka yorumlarda görüşmek üzere^^



1 Mayıs 2015 Cuma

Buselik//Başak Kızıltan Kitap Yorumu^^

Selam^^
İlk olarak 1 Mayıs işçi bayramınızı kutlar yeni yorumuma başlarım. Bugünü tatil bilerek kalmış iki yorumumu yazıp yayınlayayım dedim. Yoksa kalacak yorumlar yine :/
Buselik kitabı ilk yazılıp yayınlanmaya bir kaç sene önce başladı ve ilk okumak kısmet oldu. Devam etmeme nedenimi şu an hatırlamıyorum ama ya kitap olacak diye yarıda bırakıldı yada ben devam edemedim vs. vs. :D İlk bir kaç bölümü okuduğum için konuyu biliyordum ve arka kapak yazısını okumak istemedim, kitabın yarısına gelince ya bu konuda bir karışıklık var dedim ve arka kapağı okudum ve bingo! meğer başta geçen iki karakter ana karakterimiz değilmiş, Berke bizim asıl karakter :D Neyse konumuzu anlayıp yoruma devam edeyim ;)


Buse içine kapanık ama arkadaş ortamına geldiğinde şen şakrak olan bir yapıya sahiptir. Lise zamanın da ilk aşkını yaşar ama zaman geçtikçe ve araya yollar girince en acı şeyler yaşamak zorunda kalır. Bu zaman zarfında çoğu erkeğe gönlünü kapatan Buse'nin aşk tekrar kapısını çalar ama hayat bu ya yine ve yeniden acılar gelir bulur kendisini. Sonunda hayatına çeki düzen vermek amacıyla Göcek'e giden Buse'nin karşısına kendisi gibi acılar çeken Berke çıkınca ikisi de kendilerin de açılan yaraları birbirlerin de saracaklardır.


Kitabımız da Buse ne kadar güzel günler geçirse de acı günler her daim kapıdaydı. Çok şey çekiyor, tam her şey düzeldi, mutluluk kapıda derken tepetaklak oluyor her şey. Bu nokta da çok sinir olduğum yerler oldu, hele kitabımız da geçen Saner yok mu en en en sinir olduğum kişiydi. Tabii başta sevdim, okuyanlar arasında sizde ilk başlarda hak verip, seveceksiniz ama sonra. Neyse siz okuyun öyle karar verin. 


Kitabımızın arkasın da 'Aşkta İkinci Şansa Olan İnancınızı Tazeliyor...' diye geçiyor, gerçekten öyle. Tam her şey bitmiş derken hayatınıza giren insanlarla ve aşkla hayata tekrardan tutuna biliyorsunuz. Buse de bu tür duyguları yaşadı, hatta hayatında bir çok kez gel gitler oldu ama ayakta durabildi. Buse'yi sevdim, öyle sinir olduğum yerler de olmadı. Güzel yazılmış bir karakterdi, sizlerin de bir şeyler bulabileceğiniz, onunla üzülüp onunla ağlayacağınız bir tarzdaydı. 

Berke, sonradan konuya dahil oluyor ama dakika bir gol bir de hemen kalbimize taht kuruyor. Çok sevdim kendisini, o da Buse gibi acılar çekmiş ve çekmeye de devam ediyor, ta ki Buse ile karşılaşana kadar. O dakikadan donra hayatı renkleniyor ve bambaşka yol alıyor. Onun o düşünceli hali, sevgisi falan süperdi. Buse'de şanslı hani :D


Kitabı sevdim, ilk kitap olması açısından bazı eksikler vardı ama kitabı etkileyecek kadar değildi. Kitabımızın başında kafanız biraz karışabilir. İlk olarak geçmişten anıları anlatıyor Buse sonradan geleceğe dönüyor ve böyle devam ediyor, bu geçişler de bazen kafam karıştı doğrusu. Kitabımızı tavsiye ederim, bambaşka bir konuya, yalnızlıklara, hayal kırıklığına ve yeni başlangıçlara kucak açan bu kitabı okuyun derim ;) Son olarak kapağı çok sevdiğimi söylemek isterim, konuya o kadar uyumlu ki anlatamam, yeşiliyle, kırmızısıyla güzel bir kapak olmuş.

Kitaba Puanım; 5/4


Alıntılar^^

Konservatuvar binasına gelene kadar çeşitli fakültelerin önünden geçti, öğrencilerin hangi bölümde okuduklarını çıkarmaya çalışmıştı. 'Ellerinde t-cetvel ile salınan kızlar kesin mühendis ya da mimar, kendileri bile taşımaya halleri kalmamış çocuklar koltuklarının altında kalın kalın kitaplar kesin hukuk fakültesinde geleceğin hukukçuları, saçları yeşil çocuk Allah'ım sen kesinlikle güzel sanatlardasın... heyy pantolonun düşecek şimdi,' diye içinden söylenip kıkırdayarak yol aldı beklenen binaya.

*****

"...Hep yanındayım, hep seninleyim... Günü yaşa... Var olduğunu göster dostum
Seda..."

Alıntıya Not: İşte böyle dostlar mükemmel^^


*****

Buse'nin hemen yakınından rüzgarını bırakarak geçmesi ve ardından bıraktığı kokusu ile Berke öylece kalakaldı. Geceler boyunca uykusundan uyandıran, her gittiği yerde burnuna gelen koku buydu işte! Kaç kere etrafına, "Burası çiçek gibi ne kokuyor?" diye sormuş, herkesin şaşkın bakışları ile karşılaşmıştı. Toparladı kendini ve masadan çantasını alan Buse ile otelden çıktılar.


Yorumumuz bu kadar, başka yorumlar da görüşmek üzere^^