16 Mart 2024 Cumartesi

Upgraded//Film Yorumu^^

 Selamlar^^
Hemen, sıcağı sıcağına film yorumu yazıyorum. Aslında izlediklerimi yazmam gerek ama sürekli erteliyorum lakin bunu ertelemek istemedim. :D
Filmin editini tiktokta gördüm, çok beğendim ki adamı zaten tanıyoruz, yani izlemedim ama tanıyorum.
Editte o kadar tatlıydı ki izlememek lugatımızda yoktu yani sdfghjk
Şaka bir yana cidden farklı bir havası var ki filmde de öyleydi. Çoook tatlıydı. Bir ara acaba saçları yüzünden garip olur mu dedim ama yok yaa, o bakışlar vs. cidden çok iyiydi. Kıskanç hallere hiç girmiyorum bile. 😏



Oyuncular;
Camila Mendes//Ana
Archie Renaux//William

Konusu, kızımız bir sanat galerinde stajyerdir ve beş parasızdır. Kardeşinin ve onun sevgilisinin yanında kalıyordur ama artık onlarda evlerinden istemiyorlardur.
Bir gün patronuna yardımı dokununca(hem de büyük bir yardım) kendini bir anda Londra uçağında, birinci sınıfta uçarken bulur. Tabii birinci sınıfta uçması ve bekleme salonunda olanlar hiç beklenmedik şeylerdir.
Uçakta yanına oturan adamla daha önce karşılaşan kızımız başta geri dursa da adamın kendisini tanımadığını anlayınca sohbete başlarlar ve arada kariyeri için ufak! bir yalan söylemek zorunda kalır.
Bu yalan Londra'ya gittikten sonrada uzar gider.
Hem çok çalışır hem de hayatının en güzel zamanlarını geçirdiğini düşünen karakterimizi büyük bir sürpriz beklemektedir.



Aslında konu klişenin de klişesi ama izletiyor işte. Ben izlenen, okunan klişeleri severim, yeter ki kendini sevdirsin. Bu da onlardan biriydi. Kıza tek kızdığım nokta yalanını neden bu kadar uzattığı ama sonradan neden olduğunu öğreniyoruz tabii ki. Eee yalanda olsa haklı ne diyeyim.
Ama sonra olanlara hiçte klişe değildi, bak oraları cidden sevdim.
Çiftimizi daha çok görmek isterdim, olaylar kızın daha çok işinin etrafında döndü ama neden adamdan bizi mahrum ettiniz ki yaniiii :D

Hazır fotoğraf geldi söylemeden geçmeyeyim, film boyunca içki içtiklerinden sürekli ellerinde dolandırmaları aşırı saçmaydı. Çok gözüme battı ya. :/






Gifler^^




Film yeni olduğu için çok fazla görsel seçenek yoktu ne yazık ki. :/
Bunlarla idare edeceğiz artık :D




Şu an, bir gece öncesinden izlediğim filmin yorumunu yapıyorsam bilin ki filmi çok sevmişim. Tamam klişe ve saçma şeyler vardı yalan değil ama hangi film dört dörtlük ki arkadaşlar??
Bu arada filmin ismini çok aramışlar mı merak ediyorum :D


Filmi ben internetten izledim, normalde bir platformun filmi ama boykot olduğundan onu es geçip eski yöntem ile izledim :D
Reklamsız, en numara yerdi. Link isterseniz bana mesaj atmanız(Instagram)yeterli :)
İşte bazen tiktoktaki editler güzel bir şeyler izlemeye vesile oluyor.
Aslında biri ben çok beğenmedim filmi demişti ama neresi kötüydü filmin.
Romcom değil, tek başına bir romantikte değildi. Azmin, aşkın ve paranın hangi kapıları açtığının filmiydi(Birinci sınıf uçmasaydı oğlanla tanışacak mıydı?) :D





Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^


15 Mart 2024 Cuma

Son Çarem//Kübra Nur Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Kübra Nur'in kalemiyle ilk Üç Yapraklı Ahududu kitabıyla tanışmıştım. Ondan sonra bırakamadım, yeni çıkan bütün kitaplarını okudum ama bunlardan önce çıkan eski kitaplarını hiç okumadım, meğer o kitaplar okuduklarımın başlangıcıymış. Mesela bu okuduğum kitaptaki Arın ve Mayıs çiftimizin çocuklarından Zeynep'in kitabı Bir İstanbul Akşamı mesela. Tabii sonradan kitaplarda çiftlerimiz geçiyor ama bilin bakalım kim tanımıyor. :D
İşte ben tersten başlayıp ilk okuyacağım serileri şimdi okuyorum. :D
Seriyi okuyanlar çok seviyordu ben de tez vakitte okumaya başladım. Serinin ilk kitabına göre biraz acemi yerleri vardı tabii ki yine de çok eğlendiğim doğrudur. :)


Hiç tanımadığım bir adamı bir sapık gibi takip etmeyi kabul etmiştim. Evet, şimdi de bu saçma
ve nasıl yapacağıma dair tek bir fikrimin bile olmadığı iş için hazırlığımı bitirmek üzereyim. Üstümde
beyaz yazlık bir elbise var. Başıma büyük, hasır şapkamı taktım ve açık sarı saçlarımın
omuzlarımdan dökülmesine izin verdim. Gözümde güneş gözlüklerim ve kolumda çantamla
aynadaki görüntüme baktım. Narin ve zarif görünüyordum. Bu halimle bir ajan olamayacak kadar
süslüydüm. Neyse ki işin temelinde zaten gerçek bir ajan olmamam yatıyordu. Çantamdan
fotoğrafları çıkarıp hedefime, akşamdan beri, milyonuncu defa baktım. Biraz özgüven sağlamak
adına genişçe gülümseyip kendimi görevime hazırladım.


Mayıs yıllarca iş aradıktan sonra artık umutları tükenerek oturduğu bankta yanına bir adam oturunca bütün hayatı değişir. Başta adamın teklifini saçma bulsa da hem ailesinin yanına geri dönmek istememektedir hem de işsizlik başka bir şans bırakmamıştır.
Yapması gereken ise bir tane adamı takip edip, onun hakkında bilgi toplamak ama saçma haller içine girince hiç ummadık şeyler yaşamaya başlar.
Mayıs aşırı delidolu bir karakterdi, kardeşiyle sürekli didişmesi, Arın'ı çileden çıkarması falan çok eğlenceliydi. Tabii bazı yerlerde sınırı aşıyordu yalan değil. Kitabın çıktığı zamana, yazılan yıla ve yazarın yaşına bakacak olursak normal böyle olması ama bunlara rağmen kalemi cidden çok iyiydi. Belki de ilk kitaplarından biriydi, o yüzden anlayabiliyorum. :)
Mayıs'ın Arın için sürekli ayılıp, bayılması, çok yakışıklı demesine, bunlara rağmen sinirlendiğinde ağzına geleni sarf etmesine çok güldüm. Çünkü birileri hak ediyordu, her bir kelimeyi sdfghjkl

 

Arın, çevresinde sert, hiçbir hatası olmayan biri gibi gözükmektedir. Arın'ı merak eden biri yüzünden Mayıs peşine düşer ve akıllara gelmeyecek şekilde tanışırlar.
Şimdi fazla bir şey yazmamayayım, spoiler olur. Sadece o sert halleri çok komikti. Zaten Mayıs'ın hallerine ve şapkalarına katlanmak zorunda ama sonradan olanlara üzülmedim desem yalan olur. :/
Ve yazarımız bizi düşünüyor Arın'ın gözünden de okuyoruz. Bence bir kitapta olması gereken bir şey. Bir bölüm dahi olsa erkek karakterimizden okumak şart. :D
Onun dışında Mayıs'ın yakışıklılığını anlata anlata bitiremediği Arın'a bir yerden sonra bizde hayran olduk be :D
Cidden o son kısımlarda yaşananlar ve tepkisi çok güzel değil miydi?


Çok bahsedeceğim bir karakter yok. Masal'ın kız kardeşi bir garipti kendisi gibi. Onun kitabı var mı bilmiyorum, araştırmam lazım. Bir de Arın'ın erkek kardeşi var. Onunda kitabı var ve kiminle, konusu ne hiç bilmiyorum.
En sona Mayıs'ın babaannesi çok değişikti yaa. Tam Trabzon ninesiydi. :D Hiç tanımadım ama davranışlarına falan bakınca öyle hissettim. :D
Zaten ortada başkada karakter yoktu. Tabii konuk oyuncu olarak Rüzgargülün'deki anne ve babamızda vardı. Onlarında kitapları var, Çirkin Ördek Yavrusu diye. Aldım, okunmayı bekliyor. Onu da araya alırım belki. Çünkü ne zaman başlasam okumadığım karakterler sürekli ortaya çıkıyor. :D Fransız kalmak istemiyorum doğrusu. :D


Yazarın kalemi gerçekten çok iyi, en son çıkan kitabıyla, ta 2015'de çıkan kitabının arasından farklar var tabii ki ama bunlara rağmen akıcı, betimlemelerinin güzel olması çok iyi olduğunu gösteriyor bence. Ben okuyunca çok eğleniyorum, zaten Türk yazarları seviyorum, onların eğlenceli hallerini okumak hoşuma gidiyor, o yüzden seriyi tamamladım ve sürekli Türk yazar almaya çalışıyorum. :)
Kitap anlaşmalı sevgililiği, ajanlığı, şirket içi aşkı vs anlatıyor. Bu konuda anlaşmalı sevgililiğe çok güldüm desem yeridir. :D
Kitabın tabii ki aşırı bulduğum yerleri oldu, azıcıkta olsa gözlerimi devirmiş olabilirim ama diyorum ya kitap kaç senelik, yazarın yaşını da düşünürsek bence normaldi. :)


Bundan 7-8 yıl önce okusaydınız hoşunuza giderdi ama araya giren yıllardan sonra, ilk defa okursanız çok hoşunuza gideceğinizi sanmıyorum. Eğer yazarı tanıyor, diğer kitaplarını okumak istiyorum diyorsanız okuyun, ilk okumaya başlarsanız diğer kitaplarını merak etmeyebilirsiniz. Tabii bir de yaş mevzusu var. Bu tarz okumayı bıraktıysanız sizlik değil derim ama bu tarz seviyorum, ben nasıl kaçırdım derseniz şu an indirimde kitaplar. Link vereceğim şimdi, oradan kitaplara uygun bir şekilde ulaşabilirsiniz. :)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


    Kabalık, Arıkan erkeklerinin en ufak hücrelerine dahi işlemişti. Eğer bir masalda yaşıyor olsaydık asla prens olmazlardı!


*****

Adeta ruh ikiziydik. Ya da ruh öküzüydük. Ruh ayısı bile olabilirdik.


*****

"Yeryüzünün en rezil adamıyım, Mayıs. Bu duyguyla baş edemiyorum. Seni görmek istemiyorum fakat sensizlikle de baş edemiyorum..."


*****

Mayıs'ı neden sevdiğimi ve hayatıma nasıl bu kadar yerleşebildiğini soracak olsalar
 vermem gereken cevap şu olabilirdi; ardı ardına koyulmuş beş ünlem, pembe bir kutu, sarı bir zarf...


*****

"Sevdiğimiz her insan kalbimizi kırar, Mayıs. Ve biz sadece onsuz yapamayacağımız kişileri affetmek isteriz..."





Başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın, hayırlı Ramazanlar^^



Buralarda da varım^^

6 Mart 2024 Çarşamba

Teklif//Film Yorumu-Blogları Canlandırma Projesi Şubat Ayı^

 Selamlar^^
BCP'nde Şubat ayının teması birkaç tane vardı ama ben en sevdiğimi seçtim, Sevgililer Günü. Bu tarz romantik-komedi filmlerini seviyorum, o yüzden bunu seçtim.
Film Netfix'e yeni gelmiş, önceden görmemiştim. Eski yapımları seviyorum. Tamam yenilerde güzel ama eski hatta daha da eski yapımlar daha çok hoşuma gidiyor.
Oyuncuların birkaç filmini izledim ama çok takip ettiğim kişilerdeğil.
Buradaki uyumları güzeldi ama konu eh işteydi yaa.
Vardı sıkıntıları. :/



Kadın ünlü bir yayınevinin müdürüdür ve çok başarılırdır ama şirket çalışanları tarafından sevilmeyen biridir. En çoksa sekreteri tarafından sevilmez ve diğer filmlere göre sekreteri bir erkektir.
Kadın çalıştığı ülkede göçmen olarak kaldığından işler karışmaya başlar ama bununda çözümünü bulur. Yıllardır yanında çalışan sekreterini çözümü olunca onun şartlarını yeri getirmek için kalkar ailesinin yanına gider.
Konu bilindik anlaşmalı ilişki, sekreterle evlenme falan filan. Tek fark cinsiyet olarak farklı olmaları. :D



Bence Sandra Bullock çok iyi oynamış. Başlarda sert, sonrasında daha insancıl davranan tarafı güzeldi.
Adamın ailesini görüp şaşırması, valla ben de şaşırdım.
Filmde tek sıkıntı aşktı. :D
Yani bir insan 2 günde nefret ettiği insana ne kadar çabuk aşık olabilir ki?
Bir hafta olsaydı tamam ama 2 gün ne ya?
Burayı sevemediğim ve mantığıma yatmadığı için filme ne yazık ki 10/4 veriyorum :D
Ama çok komikti, bunu es geçmeyelimmmm!!!



Ryan Reynolds sekreteri oynuyor ama neden böyle bir işi kabul etmiş ve devam ediyor bilinmiyor.
Tabii sonradan öğrendiklerimizden sonra da yine -Neden bu iş?- diyoruz. :D
Kimya olarak yakışmışlar ama diyorum ya o kısacık zamanda aşık olmalar falan saçma geldiğinden aşklarına çokta inanmıyorum açıkçası sdfghjkl








asdfghjkl









Son kısımda bir sorgu mevzusu var, o kısmı gülmeden izleyen duygusuzdur sdfghjklş
Eğlenceliydi ama mantık hatası beni durduruyor ne yazık ki.
O yüzden izleyin, izlemeyin diyemeyeceğim.
Denk gelirseniz, biraz gülmek istiyorum diyorsanız o zaman seçenekler arasında olabilir. :)
Peki benim tema için seçtiğim filmin aşk konusunda sınıfta kalmasına kaç puan? :D


BCP'nde Mart ayın teması Kadın Yazarlar^^
Biliyorsunuz ülkece, dünyaca durumlar her an değişebildiği için temaları bir önce ki ay belirlemeye karar verdik. Öğrenmek için takipte kalın. :)
Çok kısıtlayıcı bir tema değil, çok fazla seçenek var. :) Katılmak isteyen herkesi bekleriz^^
Diğer BCP için yazdığım yazılara buradan! ulaşabilirsiniz. :)




Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






29 Şubat 2024 Perşembe

Son Teklif//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dreamland Milyarderler serisinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Serinin ilk kitabı Küçük Detaylar, ikinci kitap ise Beklenmeyen Koşullar ve bir de bu kitap. Kısa serilere seviyorum. Uzatmadan üç kitapta bitirmiş sağ olsun yazar.
İlk kitabı sevmiştim, ikinci kitap eh işteydi ama son kitap, yani bunu daha çok sevdim. Hepsinin kendine göre konusu vardı ama bu kitapta Cal'in yaşadıkları, yeni karakterlerimiz falan çok güzeldi. 550 sayfalık kitap olmasına rağmen aktı gitti kitap. :)


Callahan
Ben, herkesin kapalı kapılar ardında dedikodusunu yaptığı Kane’dim.
Zengin. Mesleği bırakmış sporcu. Tam zamanlı alkolik.
Gerçek beni ise çocukluk arkadaşım ve sevdiğim tek kadın Lana Castillo’dan başkası tanımıyordu.
Altı yıl önce kalbini kırdığımda, ona Wisteria Gölü’ne bir daha asla dönmeyeceğime dair söz vermiştim.
Dedemin vasiyeti her şeyi değiştirene dek de sözümü tuttum.
Mirasımı almak için göl evini satmadan önce orada bir yaz geçirmekle görevlendirilmiştim.
Dedemin bu isteği teoride basitti, ta ki tüm planım daha ilk günden berbat olana kadar.
Anlaşılan Lana yalnızca o evde yaşamıyor, aynı zamanda evin sahibi olduğunu da iddia ediyordu.
Alana Callahan Kane’e âşık olmak bir hataydı.
Bunu bana altı yıl önce kalbimi kırıp dostluğumuzu mahvetmeden önce bizzat kendisi söylemişti.
Bir daha buraya dönmeyeceğine söz verdiğinde aptal gibi ona inanmıştım.
Ama Cal, göl evini satmak istediğini söyleyerek tekrar çıkıp gelmişti.
Planını bozan ne miydi?
Benim adımın da o tapuda yazıyor olması.


Cal ona ve kardeşlerine bırakılan mirası alabilmek için dedesinin vasiyetindeki şartlarını yerine getirmek zorundadır.
Şart ise yıllar önce geri dönmemek için söz verdiği kasabaya bir daha gidip oradaki evi satmaktır. Gittiğinde ise çok büyük bir sürprizle karşılaşır.
Yıllar önce bağımlılığı yüzünden sevgilisinden ayrılan Cal eve döndüğünde evde hem sevgilisini hem de kendisine benzeyen kızıyla tanışır.
Bir yaz boyunca orada kalmak zorunda kalacak olan Cal'i büyük imtihanlar ve pişmanlıklar beklemektedir.
Cal'e Beklemedik Koşullarda sinir olmuştum, Iris'i kollayıp Declan'a yaptıklarını okuyunca dedim senin kitapta da seni çektirsin partnerin asdfghjk
Ama arkadaşlar çok üzüldüm Cal'e.
Çünkü yaşadığı şeyler kolay değildir, annesinin kaybı, yaşadığı kaza ve kariyerinin bitmesi. Babasının zorbalıkları ve kardeşleriyle iyi anlaşamaması hepsi üst üstte geldiği için zorlu bir hayat geçirmiştir.
O yüzden bağımlıklarından kurtulması cidden zordu ve tutunacak bir dal olmadığı için çokta umurunda değil ama kasabaya geldiğinde en azından biraz destek gösterebilirlerdi.
Tamam kasaba halkı neyse de Alana'nın davranışlarına kızdım açıkçası. Biliyor yaşadıklarını, tamam bazı şeyleri yapmasına izin verme ama anlayışlı yaklaş, üstüne gideceğine az da olsa yanında dur. Bu kısımlarda Alana'ya aşırı kızdım. Cal sonuna kadar çok tatlıydı, Alana ile geçinmesi, ona yardım etmesi çok güzeldi. Zaten para her kapıyı açar mevzusu var. O yüzden bazı yaptığı jestlerle her türlü herkesin kalbini kazanırdı. :D
Ve Cami aralarında iletişim çok güzeldi, o kadar tatlılardı ki onların kısımları okumak çok eğlenceliydi. <3


Alana yıllar önce sevgilisinden ayrıldıktan sonra zorlu bir süreç yaşasa da arkadaşları, kasabalı ve kızıyla beraber bu süreci bir şekilde atlatır ta ki bir akşam kapısında Cal'i görene kadar.
Ondan sonra geçmişe gitmesi, yaşadıklarını tekrardan hatırlaması ve güven problemini atlatamaması sıkıntılara yol açar.
Bir yaz boyunca Cal ile beraber olmak zorunda kalınca bir şeyler değişecek mi diye umut etmeye başlar.
Alana'ya çok üzüldüm, yaşadıkları, Cal'ın bırakıp gitmesi falan çok yıpratıcı şeyler. Sonradan kızının geleceği, kendi hayalleri falan derken zorlu bir hayat geçiriyor ama Cal'ın gelmesiyle bir şeylerin değişmesi güzeldi ama çoğu tavrını sevemedim cidden.
Çünkü sadece kendisine kadar davranması hoş değildi. Yani kızını düşünmesi güzeldi ama kızı olmasa bile bencilliği de ortadaydı. Bu yazar kesin aşırı feminist asdfghjkl
Tabii feministliği çok yanlış anlamış o ayrı ama neyse :D

Diğer karakterlerde kardeşlerin desteği çok tatlıydı, hele o mesajlaşmalar falan eğlenceliydi. Diğer kardeşleri gibi Cal'de fedakarlık yapıyor ve bence diğerlerine göre Cal'ın daha büyük bir fedakarlık yaptığını düşünüyorum.
Göl detayı, eski anılar ve kitap okuma detayları ayrıca güzeldi. Cal yalnızlıktan kitaplara sarıyor ve okuyor. Çok iyiydi ve kitapçıya gidip şak şak kitap alıyor. İşte zengin olmak bunu gerektirir asdfghjk
Sadece Cal'ın neden iş konusunda geri durduğunu anlamadım. Yani önceden onunda bir şekilde işin ucundan tutmasını çok isterdim. Ailenin hem yaramaz hem de bir işe yaramayan çocuğunu çok iyi temsil etmişti. Tam tersi olabilirdi.


Her şey güzel giderken tabii ki işler karışacaktı, spoiler yazacak bir durum yok ama Alana'nın yine bencilce davranması çok sıkıcıydı. O yüzden okumaya başladığımdaki hissiyatım bu sebeple Cal'e üzülmemle noktalandı. :D
Alana'nın hayalleri çok güzeldi yaaa, kıskandım sdfghjkl
Bence seriye yakışan bir son olmuş, bazı şeyler değişebilirdi ama bir insan yedisinden neyse yetmişinden de o oluyor.
Sadece ben mi kaçırdım, hatırlamıyorum yoksa yazar atlamış mı anlamıyorum ama dedeleriyle olan mevzuya çok değinmemişler. Mesele Cal ve Dedesinin arasında geçenleri okumak isterdim merak ettim çünkü. Tamam dedesi sahip çıkmamış vs. ama neden gitmiş? Gitmeye ne tetiklemiş oralar hep havada kaldı. 550'lik sayfada şunu da yazmadıysa helal olsun yani :D

Seri bana göre ahım şahım bir şey değildi ama her kitabın kendine göre güzelliği olduğundan okunacak bir seri diyebilirim. Yazarın kalemi akıcı, bir oturuşta yüz sayfa falan okuyorsunuz. Benim biraz elimde süründü, çok fazla okuyamadım yoksa bu kadar sayfa olmasına rağmen benim hızıma göre üç gün verebilirdim. :/
Son bölümde bütün ailenin bir arada olması, gelişen olaylar(burası spoiler olur diye geçiyorum :D) vs. derken bence güzel bir sondu.
Tavsiye olarak size kalmış, çünkü alın desem beğenmezseniz üzülürüm. Elinize geçerse ilk kitabı okuyun, severseniz devam edin derim^^



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

"Sen her zaman benden daha iyisini hak ettin."
"Hayır. Ben, senin bana iyi davranmanı hak ettim."


*****


Ben onu ne kadar seversem seveyim, en başta o kendini sevmediği sürece benim sevgim asla yeterli olmayacaktı.
Bundan kesinlikle emindim.


*****


Bizi en çok incitenler daima en çok sevdiklerimizdir.


*****


"Şu kelimeyi tekrarlamayı kes."
"Neden?"
"Çünkü kelimelerin anlamları vardır ve eylemlerin onları ucuzlaştırıyor."



Callahan Kane tarafından kalbinin kırılmasının nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyordum. Ardında ne kadar uğraşırsan uğraş doldurulamayacak bir boşluk bırakıyordu.


*****

"Senin için her şeyi yaparım."
Alt dudağı titredi.
"Biliyorum."


*****


"Hiçbir şey bizim ilişkimizle kıyaslanamaz ve hiçbir zaman da kıyaslanamayacak."


*****


"İnsanın kendine aşık olması başka birine aşık olmaktan on kat daha zormuş, özellikle de kendinde sevecek pek fazla yön bulamıyorsa."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^



28 Şubat 2024 Çarşamba

Ay Çarpması(Efsane İşi Aşk Serisi)//Sezen Aksın Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yapayım dedim, sıcağı sıcağına. Kitap daha ilk çıkışında ilgimi çekmişti, esnaf işi, mahallede geçiyor falan derken indirimli almak için bakındım bir süre. Sonra sürekli ikinci el kitap aldığım Gardrops hesabından baktım ve sıfır ama uyguna buldum kitabı, hem de ciltli. Şu an fiyata baktığımda karton kapak 134tl. Ciltlisini siz düşünün. O yüzden uyguna almam çok mutlu etti beni. Alalı aylar olunca da hadi başlayayım dedim ve okudum, bitti.
Kitabı çok sevdim, o mahalle havasını, Bursa’nın tarihi yerlerini, komşuluğu vs. o kadar güzel anlatmıştı çok sevdim ama sinir olduğum, yeter yaa dediğim yerlerde oldu. Buna rağmen son sayfayı çevirdiğimde iyi ki okumuşum dedim. <3


Esnaf İşi Aşk Serisi’nin ilk kitabı Ay Çarpması, büyüme sancıları, dünyadaki yerini bulma kaygıları ve aşkı keşfetmek üzerine bizden bir roman…
Bursa Kapalı Çarşı’da nesiller boyu konfeksiyon üzerine esnaflık yapmış bir aileden gelen Nil Sağlam, çalışkan bir tekstil mühendisliği öğrencisi ve tescilli bir kitap kurdudur. Yetiştiği çevreyle ters düşen fikirleri nedeniyle abisi Kürşat’la didişmek, rutin aktivitelerindendir. Mahalleden komşuları, abisinin biricik can dostu Fatih Arslan da Kapalı Çarşı’da yıllardır kuyumculuk yapmaktadır. Fatih, Bursaspor altyapısında yetişmiş eski bir futbolcudur fakat yaşadığı sakatlık sonucunda yeşil sahalara veda etmiş, baba mesleğini benimsemiştir. Bir dolunay gecesi, emrivaki yapıp Nil’i istemeye gelen densiz aile, Nil’in kavgasız gürültüsüz geçen yirmi yıllık hayatını bir anda altüst eder. Mahalle karışır, toksik maskülenitenin sözlük karşılığı damat aday adayını Fatih’in elinden zor alırlar. Olaylı gece karakolda biter. İşte her şey o dolunay gecesinin bittiği yerde başlar. Uçsuz bucaksız okyanuslar Ay’ın çekim gücüne karşı koyamazken, fâni kalpler nereye kadar direnebilir ki zaten? 


Nil bir akşam evlerine gelen görücülerden sonra çıkan olaylardan sonra sessiz sakin geçen mahalle hayatından sonra hayatı karışır. En çokta yıllardır abisi gibi gördüğü Fatih ile arasındaki değişimleri düşününce eskiden neden böyle olmadığını sorgular ama arada sohbet edip, genelde yaptıklarına karışıyor olsa da abisi neyse Fatih’de öyledir ama yaptıklarını sorgulayan bir Fatih ile karşılayınca hiçte çekilecek biri olmadığını düşünür.
Nil klasik üniversite öğrencisi ve yine klasik ev kızı modunda biri. Hem ev işlerine koşan hem de kapalı çarşıda olan dükkanlarına gidip gelen ailenin ortanca kızıdır. Abisinin davranışları ve sürekli fikirlerine ters düşmesi asaplarını bozuyor olsa da bunun iki kişiye çıkması daha da kendini sinirlendirir. Haklı mı, çoook. Böyle odun bir abi olamaz yaaa, o yüzden anlıyorum Nil’i. Ama sürekli kadın hakları, cinsiyetçilik demesinden gına geldi. Bakın ben ve ikizim ailede en çok kadın haklarını savunan kişileriz ama okudukça çok fazla olması cidden baydı. Zaten abiler laf anlamıyor, zaten çifte standart çok fazla var ama sürekli bahsetmesi cidden yordu beni.
Bir de etrafında olanları görmemesi -_- Cidden alık ve saf yaa asdfghjklş
Yani kendimizi onun yerine koyunca tabii ki ihtimal vermeyiz ama değişen davranışları hiç mi görmüyorsun yav :D
Neyse, ikinci kitapta okuruz artık bir şeyler, tabii ilk kitap gibi olmazsa asdfghjk



Fatih, yıllar önce hayaline veda ettikten sonra babasının yanında, kuyumcuda çalışmaktadır. Bir akşam komşularının kızını, en yakın arkadaşının kız kardeşini sıkıştırmaya çalışan adamın hakkından gelir. O akşam işler karakolda bitse de artık içindeki duygular değişmiştir, kendinden yaşça küçük, arkadaşının kız kardeşini artık kardeşi gibi değil de kalbinde bir yara olarak görür. Kıskançlıklar başlar ve eve gelip giden görücüler artık onu deli eder. Bir de Nil’in sürekli evlilik hakkındaki düşünceleri duydukça içi içini yer.
Her halinden belli etmeye çalışsa da anlamayan Nil’in artık bir şekilde anlatması gerekir ama nasıl?
Fatih’i hem sevdim hem de sinir oldum. Yani tam bir odun kafalı diyebiliriz. Tabii buna sebep kıskanması da ama bu kadar da olmaz. Kızın bir şeyden haberi yok o kadar üstüne gidiyor ki. Burada Nil’e hak eriyorum işte ama iki karakterimizde cidden dayaklıktı.
Son bölümde yaptığı iş miydi yaa sdfghjkl Tamam bekliyorduk bir şeyler ama o son kısımdaki tavırlarına hem şok oldum hem kızdım hem de aşırı eğlendim. :D
Nil şok asdfghjkl
Umarım ikinci kitapta daha sakin bir karakter okuruz. :D


Nil’in abisine aşırı sinir oldum ama daha çok eğlendim de. Kardeşiyle olan didişmeleri kitaba resmen renk katmıştı. Tabii klasik abi olmasına değinmiyorum bile, böyle dik dik konuşan, her şeye karışan ve evde en çok söz hakkı olan bir abi olursa ben de Nil gibi olurdum büyük ihtimal sdfghjkl
Ama onunda hakkından gelen birileri var tabii ki. :D
Sonrasında Nil ve Fatih’in anneleri, aşırı tatlılardı. İşte böyle komşuluğu özlemişiz. Hep böyle kitaplar çıksa keşke, cidden özlemişim.
Mahalle, kasaba, köy kitaplarını seviyorum ve buradan sesleniyorum, lütfen böyle kitapları daha çoooook çıkarın!!!!

Yazarın kalemini sevdim, Bursa hakkında yazdıklarını okumak çok iyi geldi. Sanki Bursa’da geziyor gibiydim. Tabii gezmenin yanında tarihi yerler hakkında bilgi vermesi de güzeldi ama bazı yerlerde biraz fazla uzatılmış gibiydi. Neyse ki son kısımlarda çok fazla değildi, öyle devam etseydi biraz sıkardı gibi.
Onun dışında Nil’in tavırlarını, kadın hakları diye tutturmasını okumak artık çok gelmişti. İnşallah ikinci kitapta buna dikkat eder.
Aslında ikinci kitabın devamını wattpad’de var ama şu anlık okumaya düşünmüyorum. Çünkü hem kitabı sindirmem gerek hem de o olaylardan sonra nedensiz bir merak kalmadı ben de. Dedim kesin hemen açar okurum ama yok yani, ikinci kitabın gelmesini bile bekleyebilirim.


Spoiler yazacak pek bir şey yok aslında, sadece 378 sayfalık kitapta olması gereken şeylerin olmaması ama buna rağmen sıkılmamam, kızmamamın şokunu yaşıyorum. Demek ki cidden sevdim, hoşuma gitti kitap. Normalde olayların bu kadar yavaş olmasına sinir olurum ben, olsun bitsin derim genelde ama bu kitaptaki her şey hoşuma gitti.
Ve kitabın üç kitaplık olması, ikinci kitapta da büyük ihtimal Nil’in değişen duygularını okuyacak olursak son kitapta da abiyi ikna etme mevzusunu okuruz sdfghjkl
Bu arada genelde abinin arkadaşına olan aşkta kızın da duyguları olurdu ama bu çok farklıydı. O yüzden ilk okuduğumda çok şaşırdım.
Bu mevzu tiktokta çok geçiyor bu arada, mesajlaşmalar falan. Tabii çoğunluğu kurgudur ama bazısının okuması öyle eğlenceli ki, gözlerimi devire devire okusam da okuyorum arada sdfghjklşi


Genel yorumum böyle, bu tarz seviyorsanız alıp, okuyabilirsiniz.
Kitabı almak istemezseniz wattpad’den de okuyabilirsiniz, ikinci kitapta var orada ama ne yazık ki kitap wattpad’le aynı değil. Kitap nasıl betimlemelerle harmanlanmışsa wattpad’de sadece diyaloglar vardı. Yazar kitabı baştan yazmış belli ki. Tabii öyle de okunabilir ama ben kitabı tercih edeceğim gibi. Yine de benim işim belli olmaz yaaa :D




Kitaba Puanım 5/4^^






Alıntılar^^


Saniyeler içinde burnumun dibine girmişti. "Senin gözlerin hep bu renk miydi?"


*****


Kitap okuyordu mutlaka. Mahallenin yıllık kişi başına düşen ortalama kitap sayısını tek başına yükseltiyordu.


*****

Sevdiğim kız bana abi dedi dramını böyle dibine kadar yaşayan başka biri daha var mıydı şu hayatta?


*****

Hala gözlerimin içine bakarken sanki ağır çekimdeymiş gibi bir kez gözlerini kırptı. Uzun kirpiklerinin uçlarındaki erimiş kar tanelerinden kalma su damlacıkları etrafa saçıldı.
"Yeter ki sen düşme..."
Yeter ki ben düşmeyeyim...





Başka yazılarımda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^