17 Aralık 2021 Cuma

Ötediyar//Tahereh Mafi Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Çok fazla işlerle uğraştığım için buraya vaktimi çok az harcıyorum, her elime aldığımda haftanın iki gümünü bloga ayıracağım diyorum ama olmuyor olmuyooooor :D Sizlerde durumlar nasıl?
Bu yazımız da yine kitap yorumu var, artık yeni içerikler yayımlasam iyi olur, kısırdöngü gibi hep aynı yazılar oluyor. Yapcaz bir şeyler artık. <3
Yazarın kalemiyle ilk defa tanıştım, Bana Dokunma serisiyle mi tanışsaydım dedim çünkü çok çok farklı bir kitaptı. Fantastik değildi, distopya diyebilir miyiz bilemiyorum. Okuyanlar ne düşünüyor acaba?
Bunların yanı sıra çok güzeldi, az biraz genç-çocuk kitabı da diyebiliriz. Tabii yaş sınırlaması olmalı. Bunlara takılmadan konumuza gelelim, sonra detaylara bakarız.


Renk ve sihirle dolup taşan bir dünyada Alice’in soluk teni ve süt beyazı saçları dışlanmasına sebep oluyordu çünkü Ferenorman’ın sakinleri için renk ve sihir aynı şeydi. Alice için ise önemli “olan” üç şey vardı: kızı ortadan kaybolsa umursamayacak olan annesi, sahip olmadığı renk ve sihir, bir de kızını daima sevmiş olan babası. Fakat babası yanına bir cetvel dışında hiçbir şey almadan ortadan kaybolalı üç sene olmuştu ve Alice onu bulmakta ve sihirli güçlerinin varlığını kanıtlamakta kararlıydı. Ne yazık ki bu hiç de kolay olmayacaktı. Bunları başarmak için efsanevi ve tehlikeli Ötediyar’a gitmesi gerekiyordu. Ancak orada hiçbir şey göründüğü gibi değildi ve Alice eve dönüş yolunu bir daha hiç bulamayabilirdi...

Kitabımızın dünyası renk ve sihirden ibaret. Kitaptaki insanların hepsi hem sihire hem de renk konusunda farklılar ama Alice öyle değil, Ferenorman'da herkes ona bakmaktadır çünkü rengi soluktur ve hayatını çok zorlaştırır. Bunların yanı sıra babası da yıllar önce kaybolur ve geri gelmesini beklemektedir. Annesi ve küçük ikiz kardeşleriyle de bir aile olamayan Alice on iki yaşına geldiği için yeteneğini gösterip görevini almak ister ama işler sandığı gibi gitmez.
    Bu sırada okul hayatını karartan Oliver sürekli peşindedir ve ondan imkansız bir şey ister ama Alice Oliver'a güvenemez ta kii başına gelenlerden sonra.


Karakter olarak yarıya kadar pek bir şey anlayamıyoruz, sonradan kimin ne olduğunu, neler yaptığını anlıyoruz. Bu tarz sır küpü kitaplar heyecanlı oluyor evet ama okuyucu olarak yarıdan sonra bazı şeyleri anlamamız aşırı sıkıcı. Ve yazarda sağ olsun böyle kendi için mi yazmış anlamadım ki, gerçekten okurken bazı yerlerde çok zorlandım.
Alice kafasına buyruk, annesinden korksa da kafası estiği işi yapan biri. Oliver ise hayatın amacına göre yaşayan biri ve zorluk falan bilmez. Alice'in yaşadıklarını gördükten sonra kendi hayatı içinde çok düşünecektir.

Kitapta farklı bir dünya varsa bence az da olsa başında o dünyadan bahsetmeli. Zamanla yazar anlatıyor zaten ama başka anlatması daha mı iyi olur diye düşünmüyor değilim. Burada yazar bize hikaye anlatıyormuş gibi yazmış, o yüzden genç veya çocuklar için güzel olabilir diye düşünüyordum. 
Bunun yanı sıra anlatılan dünya gözümüzde canlandığı zaman bence çok güzeldi, tabii bu sadece Ferenorman için geçerli, Ötediyar bizden uzak dursun. Ama var ya bu kitabın filmi olsa çok izlenir diyeyim size. O renkli ve maceralı dünya herkesin ilgisini çeker. Kitap olarakta gerçekten güzeldi ama o renkleri perdeler de, televizyonda görmek güzel olabilirdi.
Sonu hakkında bir kaç diyeceğim var, biraz hızlı oldu gibime geldi. Okuyanlar ne düşünüyor?
Tabii Alice hakkında çıkan gerçeklere çok şaşırdım, bunu beklemiyordum am büyüleyiciydi. İkinci kitabı var ama bu kitaptan bağımsız diyorlar, konusunu okuyunca Alice ve Oliver var ama konu çok farlı. Alır mıyım bilmiyorum, bu seriyi devam ettireceğime Bana Dokunma serisini tamamlarım diye düşünüyorum. Kötü müydü hayır ama yazarın o serisinin daha çok merak etmeye başladım.



Genel olarak sevdim lakin uzun süre elimde kalması beni üzdü. Şu an hedefime az kaldı ve o sırada bir iki kitap daha okuyabilirdim. Bölümler kısa, bir günde oturup bitirebilirsiniz ama artık o bir günde kitap bitirmeler hayal oldu, anca 20-30 sayfalı kitapları bitirebiliyorum bir günde.
İkizde okusun bakalım ne yapacağız. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Keder, Alice'in küçük vücudunda taşımayı yavaş yavaş öğrendiği ağır bir şeydi.


*****
 

Hangisinin daha çok ağladığından emin değildi: Kendisi mi, gökyüzü mü?


*****

"Sevgili Alice," dedi babası, ona uzanarak. "Neden bize benzemen gereksin ki? Neden değişmesi gereken sen olasın? Bizim görüşümüzü değiştir; olduğun kişiyi değil."


*****


"Ancak bilebilecek zihinlerimiz olduğu sürece, bilmemek sadece geçicidir..."





Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle Kalın^^










6 yorum:

  1. Güzele benziyor ama daha çok küçüklere hitap ediyor gibi geldi. Filmi çekilse izlenebilir gerçekten de. :)
    Okuma hedefi bence önemli değil, kitapları içimden geldiği an okurum sadece. Diğer türlü zorlama olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçükler içinde değil bence, böyle lise çağındakine anca öneririm. ;) Ben hedef koymazsam eğer yılda 30 kitap anca okurum belki de, bu hedef beni gaza getiriyor. :)

      Sil
  2. Kitabın kapağı çok güzel diyecektim ama fotoğrafın da ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Emeğine sağlık.

    Arka arkaya kitap yorumu yazınca ben de rahatsız oluyorum. Araya dizi, film ya da mim yazısı yazmaya çalışıyorum. Bazen de diyorum ki bloğuma düzenli olarak yazıyorum ya o da yeter. Bazen zaman ayırmak zor olabiliyor çünkü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa çok teşekkür ederimm, o senin güzel gören gözlerin^^ Ahh o düzenli yazmak, senelerdir hayalim ama yok. Diyorum haftanın iki günü blogla ilgilenme olsun ama sonra sipariş falan çıkıyor kalıyorum öyle, bakamıyorum. :D

      Sil
  3. Yazarın Bana Dokunma serisini biliyorum. O serinin başları çok iyi olmasa da seri ilerledikce guzelleştiğini okumuştum bir kaç yerde. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaaa, bizde ilk ikisi var. Kısa zamanda okursam inşAllah öğreniriz. :D

      Sil

Elinizi korkak alıştırmayın.^^ :D