Merhabalar^^
Bu yaz sonu arkada ses olsun diye izlediğim Türkçe yaz dizisi sayesinde aldığım kitabı sonunda okudum. Evet, evet o dizi İnadına Aşk. Yıllar önce yayınlanan ama kıymeti bilinmediği için kısa sürede yayından kaldırılan güzel dizi. İşte o diziyi izlemeye başladıktan sonra bir yerde kitabın aynı İnadına Aşk'a benziyor dedi. Hemen sepete ekleyip aldım, uygundu da o zaman. Hatta ben dayanamadım gittim yazarın diğer serilerini de aldım. Meğer bunlar bağlantılıymış, gittim ikinci el başka kitabını aldım. Kısacası aldım da aldım. :D Ama gittim Deli Divane kitabından başladım, meğer asıl kitap Huysuz ve Ruhsuz kitabıymış. Onu da sonra okuruz artık, azıcık spoiler yedik ama idare ederiz artık. :D
"Susmadığın her an, seni öperek susturacağımı söylemiştim Yeliz! Ve bunu yapmaktan asla çekinmeyeceğimi biliyorsun, aksine bu bir zevk olacak..." Bir yanda Karadeniz gibi bir adam: Hırçın, öfkeli, mert… Diğer tarafta başına buyruk bir deli kız: İnatçı, sevimli, çenebaz… "Benim ilk aşkım sensin Memet... Kalbim ilk defa sana attı ve Allah şahidimdir en son yine sana atacak..." Ve doludizgin giden bir aşk: Karadeniz kadar hırçın, yaylalar kadar özgür, İstanbul kadar tutkulu…
Yeliz yeni ayrıldığı işinden sonra ailesi ile vakit geçirmek isterken bir anda abileri kendisini gaza getirip önemli bir anlaşma için il dışına gönderir. Orada işleri halledip hemen dönmeyi düşünürken bir anda odun patronlar denk düşünce işler karmakarışık olur.
Yeliz tam bir Defne'ydi. Onun gibi çok konuşuyoruz, onun gibi çok güzel seviyor ve dibine kadar gururlu. Hemen gaza gelip başka bir ile gitmesi ve hemen her şeye inanması aşırı komik ve bazen saç baş yolduruyordu.
Ama Yeliz'e çok üzüldüm, en çokta çooooook sinir olduğum yerde.
Sonradan çektiriyor birilerine ama istediği kadar çektirsin umurumda bile değil. O hiçbir şeyi hak etmiyordu.
Mehmet, Trabzon'un en iyi otellerini işleten Mehmet yakın zamanda yapacağı yeni yer için bir inşaat şirketiyle çalışması için yetkililerle görüşmek zorundadır.
Sürekli bozulan arabasıyla yolda kaldığında, oraların halkından olmayan, sinirli bir kızla tanışır. Baştan onunla eğlenmek isterken bir anda kendini ona kaptırmış olarak bulur.
Keşke kaptırmasaydı.
Malakas Mehmet, yaptıklarından sonra ne yaparsa yapsın hiçbir şeyi hak etmiyordu. Salak sadece özür dileyecekti ama halen daha beni anla, ben özür dilemem ama seni anlıyorum falan filan dedi durdu. Yani kitap romantik olduğundan illa ki mutlu sonla bitmesi gerek ya bir yerden sonra işler düzeldi ama, amaaaa yeminle sinirim tepeme çıktı da çıktı.
O yüzden Mehmet hakkında güzel bir şey yazamayacağım.
Diğer karakterlerden Yeliz'in yaylada tanıştığı arkadaşının kitabı yok, onunda ilişkisini okumak isterdik am yazar gösterdi ama okutmadı. :D Onlar daha iyiydi sanki. Yazarın kitapları çok karışık, o yüzden hangi kitap neyi anlatıyor bilmiyorum.
Yeliz'in abileri İnadına Aşk dizisindeki Toprak ve Çınar gibi ama değil de. Çünkü burada Yeliz İstanbul'lu, Mehmet Trabzon'lu.
O yüzden abiler daha açık fikirliydi ki zaten bazı şeylerde yapılmış gibi gibi. Orası aşırı saçmaydı yaa, ne gerek vardı? :D
İlk olarak yazar watty'nin o en meşhur zamanında yazdığı o kadar belliydi ki, yani argodan geçilmiyordu kitap. Tamam bir yere kadar dayanılırdı ama her yerde de olmaz arkadaşlar. Bir de bu karadeniz yaylasında kalan nenelerin hepsinin mi ağzı bozuk olur be?
Hem çok komikti hem de aşırı rahatsız ediciydi. Bir de aşırı rahattı yaa, o kadar çok açık seçik konuşuyordu ki yeter dedim be yeteeeer -_-
Zaten nenemize çok kızdım, torunundan bir farkı yoktu, başta dedim tamam nenede bizden ama sonra bir şey dedi beni benden aldı.
Torununun kime çektiği belli.
Kitabı o hatayı bir şekilde daha güzel şeye bağlayıp, en azından özür dileseydi tamam der kitaptan aşırı keyif alırdım ama o kısımdan sonra cidden kitap istediği kadar baş yapıt olsun ama yok yani o olay beni kitaptan aşırı soğuttu?
Peki neden yarım bırakmadım?
Çünkü malakas Mehmet sonlara doğru özür dilemedim, zaten kitabın bitmesine az kalmıştı.
Yani bakın o mevzuyu halen daha atlatamadığım için kitabın güzel olan yerlerini yazmıyorum bile.
İnadına Aşk'a benzemesi çok güzeldi mesela, tamam onun gibi değildi ama okuduğunuzda aa bak burası diziye benziyor diyorsunuz. Bu çok güzeldi. Eğer malakas Mehmet malakaslık yapmasaydı kesin kitaba tam puandan bir eksik verebilirdim bile, sonradan güzel sevdi mesela.
Evlenme olayları da çok güzeldi.
Kitaba genel yorumum böyle, o kısma kadar sevdim derken kitap tam tersi oldu. Yani bu ahlaka bile tersken yazarın böyle yazması aşırı saçma geldi bana. Neden yani neden böyle bir sahne yazıp sonunu saçmalığa bağlarsın. Bir de bir kadının bu kadar argo yazması hiç hoş değildi.
İnşallah diğer kitapları bunun gibi değildir.
Ve yazara aldanmayın, kitapta smut sahneler vardı. Ona ayrı şaşırdım. Tamam İnadına Aşk'a baktığımızda kitap normal geliyor ama o zaman çok nadirdi böyle yazmak.
Şimdi yazmazsan kitabın çıkmaz.
Kitaba Puanım 5/3^^
Alıntılar^^
“Harika…”
“Güzel…”
“Kapa kapıyı…”
“Çıkarsan kapı’ycam…”
“Bırakırsan çıkıcam…”
“Tutan mı var?”
“Var…”
“Kim?”
“Gözlerin…”
*****
"He he yaladım yuttun, birak birak... Şimdi sakun ağlama...
Ben tek başina bir bombayum. Sen tek başina bir bombasun. Şimdi bi düşün... Senlan ben bir olursak n'olur?" Kıkırdayan Yeliz yanaklarını kaşındıran yaşlan silerek sordu.
"Ne olur benim tontişim?"
"Deli misun kızum? Ortalukda toz duman kalmaz, savrulur. Sonra bi bakmişuk bizum uşak uçayi havada fir fir tir..."
Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Elinizi korkak alıştırmayın^^ :D