30 Haziran 2024 Pazar

Bir Kabusa Dalmak//R. Ayça Kavraz Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Yeni ykitap yorumuyla geldim, bu kitap çok farklı bir kitap. Ramazan bayramı harçlığı niyetine aldığım kitaplardan biriydi. Konusu çok ilgimi çekince almak istedim.
Düşünün ki her şey tersine dönmüş, erkekler kadın, kadınlar erkek gibi davranmaya başlamış. Yani ataerkil bir toplumla karşı karşıyayız.
Olaylar tabii ilk başta Dervim'in yaptığı hatalardan sonra başlıyor ve kitabın çoğunluğunu her şeyin nasıl eski haline gelmesi için çalıştığına ve kadınların neler çektiğini ilk saniyeden anlamasını okuyoruz.

Devrim, ataerkil toplumun dogmaları altında yetişmiş, yakışıklı, zengin bir genç adamdır. Günün birinde,şoförü olmak için başvuran Bade’ye söyledikleri yüzünden Büyücü Kadın tarafından lanetlenir ve bambaşkabir dünyaya uyanır. Artık yaşadığı dünyaya anaerkil bir toplum hâkimdir ve her şey tersine dönmüştür.
Üstelik bu garip dünyada Devrim, hayatına devam edebilmek için Bade’ye muhtaçtır.
Devrim bir yandan içinde bulunduğu çıkmazdan bir an önce kurtulmak için türlü yollar denerken bir yandanda kendini önceki hayatında sıkı sıkıya bağlı olduğu değerleri sorgularken bulur.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine bir tepki niteliğindeki bu kitap, sizi bazen hüzünlendirecek bazen de acı acıgüldürecek ve toplumun size biçtiği rolleri sorgulamanızı sağlayacak.

Devrim çok ünlü bir ailede doğmuş, bütün istedikleri önünde olan, şirkette önemli bir pozisyona sahip biridir. Bir gün iş başvurusunda bulunan bir kadınla anlaşamayınca Büyücü kadın tarafından uyarılır ama dikkate almaz. Eve gittiğinden başka bir olay yüzünden yine yanlış karar verince büyücü kadın bu sefer rahat durmaz ve Devrim'i ataerkil bir dünyaya uyandırır. Başta rüyada olduğunu düşünen Devrim gerçekleri acı bir şekilde öğrenir.
Gerçekte sert olan babası şimdi annesi olmuştur ve aynı babasının kararlarını vermektedir, hatta kendisi ablasının kaderini yaşamaya başlar. Öyle olunca işler daha da karışır.
Çözümü ise gerçek hayatta işe almadığı Bade'de bulacağını düşünmektedir.
Daha fazla detaya gerek yok.
Devrim'in ataerkil toplumda başına gelenlere üzüldüm ister istemez ve bunu kadınların sürekli yaşaması ayrı olay. Deneyerek öğrenmesi Devrim için zor olsa da hak etti yani. Bence bu sürüm bir süre bütün erkeklere işlenmeli. :D


Bade hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum. Sadece gerçek hayatta olanlara şok oldum, böyle bir şey olduğu için devamında neler olacak merak ediyorum. Biraz fevri bir karakterimiz, en sonda yaptığı şeye şok oldum. Kız biraz dur dinle, dinlemeden hop yeter bee sen hep böylesin dedi şak bir şeyler yaptı.
Yani aradan ne kadar zaman geçmiş, istese zaten bu zamana kadar yapardı, ne bu fevrilik.
Neyse, zaten olması gerekiyordu yazar yapmış ama böyle olmasaydı güzel olurdu.


Ablası adına sevindim ama gerçekte neler olacak onu daha çok merak ediyorum. Umarım diğer türlü olan neyse o olur. Devrim'in babasının yer değiştirdikten sonra gündüz kuşağı programları izlemesi peki. Oraları okurken kahkaha attım resmen. Gözünüzün önüne gelince daha farklı oluyor çünkü. :D
Bu kısımlar sayesinde kitap hem güldürdü hem düşündürdü, bu yüzden sevdim.
Ama şöyle bir sıkıntımız var. Bu kitabı biz kadınlar okuduğumuzda sıkıntı yok, zaten gerçek hayatta yaşanılanları biliyoruz, yaşıyoruz ya da anlıyoruz. Bu kitabı bizden çok erkeklerin okumasını öneririm. Onların okuyup eğer böyle olursa böyle olur bak demesi gerek. Yoksa ben on kere okusam ya da okumasam bile kitapta geçen olayları, korkuları biliyorum.
O yüzden kitabı daha çok erkeklere tavsiye etmenizi öneririm.
Mesela eşinize okutun, sevgilinize, erkek kardeşinize hatta ve hatta okuyorsa babanıza.
Öyle öyle elden ele yayılır bu kitap. :)


Yazarın kalemi hem çok iyiydi hem de çok acemiydi. Bazı yerleri okurken çok iyiyken bazı yerleri o kadar acemiydi ki keşke editörü biraz daha ilgilenseydi dedim.
Sadece yazım açısından değil, mesela Bade'nin yaptığı bir şey var. Yazara bunu daha iyi bir hale getir diyebilirdi, çünkü aşırı aşırı hızlı ve gereksiz bir çıkış oldu. İnanın okurken ne oluyoruz dedim.
O yüzdendir ikinci kitapta daha iyi bekliyorum.
İkinci kitapta işler biraz daha farklı olacak gibi. Bade'nin durumunu daha çok merak ediyorum, bakalım yazar o kısımları nasıl yazmış. 

Bu tarz kitapları sevenlere öneririm ama beklentiyi çok yüksek tutmayın. Ben okumaya başlarken temizlik yapıyorduk o yüzden hemen bitiremedim. Çok kısa, hemen okuyup bitecek kitaplardandı. Hatta vaktiniz varsa bir günde bitecek bir kitaptı. Benim temizliğe denk gelince azıcık elimde sürünmüş oldu.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^ 

Oysa lütfeden değil, lütfedilen tarafta olmak nasıl da farklı hissettiriyordu.


*****


Bugün önemli bir ders almıştım. Tüm dünya benim iyiliğimi düşünüyordu. 
Yani tüm dünya benim düşmanımdı.


*****


İçimdeki bir ses, bu görüntüyü zihnimde milyonuncu kez izlerken şöyle fısıldıyordu: Bu dünyada senin bin sözün, bir kadının bir sözü etmiyor.


*****


Birlikte olan iki insanın birbirini desteklemeye karar vermiş olması insanlar için neden hiçbir zaman yeterli olmuyordu? 


*****

"Küçük değişiklikler dünyayı hepten değiştirmez ama iyileştirir evladım."




Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^









22 Haziran 2024 Cumartesi

Aşk, Teorik Olarak// Ali Hazelwood Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bundan iki yıl öncesinden yazarın çok övülen kitabını okuyup bu ne ya? Bu kitap mı övülmüş deyip daha da yazarın kitabını almam demiştim. Sonra yazarın bu kitabı çıktı ve ben yorumuna güvendiğim birinde çok sevdim, çok güzeldi, diğerlerinden farklıydı falan deyince attım listeye. Geçen aylarda aldım ve arayı fazla açmadan okudum.
Evet konusu, işleyişi vs Aşk Hipotezinden farklıydı ama yine böyle aman aman bir kitap diyemeyeceğim. Tamam Aşk Hipotezinden kat kat güzeldi ama o kadar. Bitirirken vay bee demedim. :D
Nedeni birazdan sizlerleee :D
Kitabımız nefretten aşka, iş arkadaşlığını konu alıyor diyebiliriz.


Elsie Hannaway, günlerinin bir kısmını kadroya girme umuduyla üniversitelerde misafir profesör olarak ders vererek geçiren bir teorik fizikçidir. Kalan zamanında ise ustaca törpülediği kişiliğini ve insanları memnun etme becerisini kullanarak sahte sevgililik piyasasının aranan isimlerinden biridir. Ancak yaşadığı bu iki farklı hayat ayağına dolanmak üzeredir. Elsie sahte sevgililik işinden memnundur; ta ki en sevdiği müşterisinin çekici ama sinir bozucu ağabeyi Jack Smith’in, dünyadaki teorisyenlerin itibarını zedeleyen soğuk kalpli deneysel fizikçi olduğu ortaya çıkana kadar... Böylece Elsie’nin özenle inşa ettiği mükemmel diyarı yıkılıp yok olur. Aynı zamanda MIT’deki işe alım komitesinde yer alan Jack Smith, şimdi onunla hayalindeki iş arasında duruyordur. Elsie, bilimsel sabotajlardan oluşan bir topyekûn savaşa hazırdır; ancak Jack’in uzun ve delici bakışlarını görmezden gelemiyordur. Onunla birlikteyken, büründüğü farklı Elsie’leri bir kenara bırakıp gerçek benliğine sarılabilmesi işleri değiştirecek gibidir. Bakalım Jack’in yörüngesine girmek, genç kadını sonunda aşk hakkındaki korunaklı teorilerini hayata geçirmeye teşvik edebilecek mi?


Elsie hayalindeki işi için çok çalışmıştır ama istediği kariyerde değildi. Bir üniversitede sağlık sigortası dahi olmayan misafir olduğu okulda öğrencilerin saçma e-postalarıyla günleri geçer. En sonunda aradığı işi bulduğunda ise çok sevinir ama mülakatlara girmesi gerekmektedir. Mülakatlarda sıkıntı yaşamamasına rağmen hiç ummadığı kişiyi karşısından görünce işinin tehlikeye girdiğini düşünür.
Sahte sevgililik uygulamasında çalışan Elsie en son ki müşterisinin abisiyle, farklı bir işte karı karşıya gelince tehlike çanları çalar.
Elsie'nin iş mevzusuna aşırı üzüldüm, çalışıyor ama sağlık sigortası yok ve bir sürü sağlık sorunları var.
O yüzden işi kapmasını çok istedim.
Jack ile olan tanışmaları, sonradan olayları açıklayamaması ve Jack kesin beni bu işten atar diye sürekli dert yanması sıktı yani. Çünkü ne kadar kendince haklı olsa da Jack kendisini çok yanlış tanıyor ve dolandırıcı zannettiği için işe kabul etmemesi o kadar haklı olurdu ki. Burasının saçmalığı ise ben açıklayamam falan demesi. Ya senin işin tehlikede, tamam her şeyi anlatma ama ufacık bir açıklama yap. O yüzden  Jack ne dese haklı. Bir de eski mevzunun ortaya çıkması. Bunu ufacık bahsederdim ama spoiler olarak yazmak istediğim bir mevzu.
Kısacası Elsie'ye üzülsem de verdiği saçma kararlar yüzünden beni deli etti. -_-


Jack hakkında detaya inmeyeceğim, sadece kendince o kadar haklı ki diyecek bir şey bulamıyorum. Sadece ilk Elsie'yi gördükten sonran düşündükleri olması gerekli miydi? İş başka mevzulara giriyor çünkü. Bu konu içinde spoiler yazmak istiyorum. Tamam kendisi az da olsa yumuşatmaya çalışıyor ama başka türlü hayal ettiğimizde hoş değil.
Son kısımda Elsie'ye söylemedikleri için o kadar haklıydı ki. En baştan Elsie'ye bazı açıklamaları yapınca inanacak mıydı? Kızın resmen gözleri kör olmuş bazı sebeplerden dolayı nasıl inanacaktı ki kendisi de söylüyor zaten ama bu yazarların böyle karakter yazması. -_- Şu an ben kitap yazsam kesin böyle aklı havada, fevri bir karakter yazarım şaşmaz yani, aynı bu kızdığım karakterin gibi sdfghujkl
Neyse, öyle bir şey yazarsam kendi kendimi durdururum inşallah sdfghjkl
Jack'in Elsie'ye bebek gibi davranması, onu çözmesi ve okuması çok tatlıydı. Yazarın konu bakımından sıkıntıları var ama erkek karakterleri çok güzel seviyor arkadaşlar. Elsie'ye olan davranışı, onu başka kadınlardan ayırt etmesi falan cidden tatlıydı. :)

Diğer karakterlerimizden Elsie'nin ev arkadaşını bir türlü anlayamadım, yani ne iş yapıyor anlamadım. Tamam başka bir işi var ama ondan başka ne yapıyor anlamadım. Diğer, bildiğim işinden ise bazı olaylar var, o yüzden devam kitapları olabilir dedim ki eğer istemediğim şeyler yoksa onu okurum yani. :D Hatta ucu aşırı açık kaldı.
Bir de Jack'in erkek kardeşi, o ne ayaktı yaa? Derdi neydi anlamadım gitti. Siz anladınız mı? :D


Az çok karakter üstünden mevzulardan bahsettim. Kendini bulma kitabı diyebiliriz. Elsie sadece işiyle değil ev arkadaşıyla, ailesiyle sorunlar yaşıyor. Ev arkadaşıyla anlaşıyor ama kendini sürekli başkalarını memnun etmeye odakladığı için çok sorun çıkıyor. Mesela sevdiği film var ama arkadaşı bilmiyor, sinemaya gidiyorlar ama arkadaşının sevdiği filme. Buna değinmesi hoştu, hem romantik hem duygusal, hem de bilimle ilgili kitap. Nereye el atsanız var yani. :D
Başta da dediğim gibi yazarın ilk kitabını sevmedim, bu da öyle ahım şahım değildi ama kötü ya da Aşk Hipotezi kadar sevmemezlikte yapmadım. Güzeldi, erkek karakterin davranışları falan güzeldi. Beklentimi çok yüksek tutmadım, o yüzden karşıladı diyebilirim. :)


-spoiler başlangıcı-

Elsie'nın yıllar, yıllar önce yazılan köşe yazısı yüzünden başkalarına kin beslemesi mantıklı olabilir ama neden böyle olduğunu bir sorgula. Direkt adama kin besliyorsun ki bu kini sana empoze edende danışmanın ki onunda ne olduğunu ortaya çıktı. Burada Jack'de haksız, söyle baştan ama dediği gibi inanmazdı ki, resmen danışmanına körü körüne bağlanmış. Jack gerçekleri söylemesine rağmen halen daha inanmaması peki? Sinir etti beni, adam açık açık ben sana gelen iş tekliflerini kabul etmedim, yıllardır kendime köle yaptım seni diyor halen daha inanmıyor. Bir sorgula kızım, sorgula. Ve bu yüzden trip attığı kişide Jack. Adamın tek yaptığı annesinin intikamı almak, evet sonradan işleri yoluna koyabilirdi ama Elsie azıcık empati, azıcık.
Jack'in ilk başta kardeşinin sevgilisini görüp bir şey hissetmesi doğrusu hoş değildi. Kendi de yanlış yaptığının farkında ama mesela şöyle diyebilirdi, senin kişiliğini saklaman ilgimi çekti ama bu bambaşka şeyler söyledi ya. Ya gerçekten yengesi olsaydı? İkinci Behlül&Bihter vakası mı yaşanacaktı? asdfghjklş
İş konusunda Elsie'nin duygularıyla oynanmasına üzüldüm açıkçası, kızın hem hayalindeki iş hem de sigortasının olmaması üzdü. Çünkü çok çalıştı bu iş için ve meğer baştan her şey belliymiş. Sonradan işler değişti tabii, işi kapan kadının Elsie'ye iş teklif etmesi güzeldi ama danışmanı yüzünden kaybettiği işlerden teklif alıp, orada başlasaydı daha hoş olmaz mıydı?
Sonrasından Jack'in tercihleri! ve Elsie'ye başka türlü davranması. -_- Yani neden erkekler böyle ya? Adam gibi, mantıklı düşünen erkekler olmaz mı? Şey gibi oldu aralarındaki konuşma, ben o şeyi çok istiyorum, en sevdiğim şey o ama seni buna zorlayamam. Ya ne kadar iğrenç, Jack'i sevdim ama bu düşünce yapısını hiç sevmedim hiç! Gül gibi karakter yazmışsın, normal sevgilileri olan bir karakter yazamaz mıydın? -_-

-spoiler bitişi-


İçimi döktüm geldim. :D Cidden ama kitapla alakalı o kadar takıldığım yerler oldu ki, inanın bu yazdıklarım daha mantıklı bir şeylere bağlansaydı cidden kitabı çok severdim. Yine sevdim ama bazı olaylar olmasaydı yazardan en sevdiğim kitap olabilirdi.
Devam ederse alırım, hem arkadaşın hem de erkek kardeşin mevzusu ilgimi çekti(Tabii abuk subuk şeyler değilse).
Yazarın kalemini seviyorsanız bence bir deneyin. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntılar^^


"...Ben sık sık teorisyenlerle işbirliği yapıyorum. Çalışmalarına saygım var. Hatta bazılarına hayranlık duyuyorum."
"Mesela kime?"
"Sana."


*****

"Senden nefret ediyorum," dedim sakin bir sesle.
"Biliyorum."


*****

"Seni görmeyi seviyorum. Başka biri olmaya çalışmadığın halini yani."


*****

"Seni ısıtmama izin ver. Senin için tek bir şey yapmama izin ver,"


*****

"Çünkü zor bir akşam geçirdin. Hatta muhtemelen tüm ayın zor geçti. Çünkü dışarısı güvenli değil. Çünkü yanımda olmanı seviyorum."


*****

Fakat hayalimdeki işe kavuştuğumda kabusum olacağını düşündüğüm bu adam şimdi belki de en çok istediğim şeydi. 




Alıntıların çoğu Jack'ten anlaşıldığı üzere, adam güzel seviyor yaa <3




Başka yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^








17 Haziran 2024 Pazartesi

See You In My 19th Life//Kore Dizisi Yorumu^^

Merhabalar^^
Bu diziyi bitireli haftalar oldu, neden hemen yorum gelmedi diye sormayın bende bilmiyorum. Bir ara bilgisayarım yoktu, sonrasında bahar temizliği, yeni diziler, hevesimin olmaması vs vs derken şimdi yazarım. Bir şeyden uzun süre ayrı kalınca heves falan gidiyor biliyor musunuz?
Şu an saat çok geç ama bunun yorumunu yazıp bitirmek istiyorum inşallah. Çünkü beklersem kim bilir ne zamana devam edeceğim.
Diziyi instragramda anket yaparak takipçilerime sorarak izleyeyim dedim. Başka bir dizi daha seçeneklere koydum bunu ısrarla izle dediler.
Konusu çok farklı, tabii biraz tanıdık ama onlardan bir tık farklı.
Konudan birazdan bahsedeceğim.
Diziyi sevdim, kendisi aynı isimden webtoon uyarlaması. Webtoon'uda çok öneriyorlar ama webtoon konusundan şu an çok kötüyüm, en son ne zaman okudum hatırlamıyorum bile.
Neyse. :D
O yüzden denk gelirsem okurum ama konuyu ve sonunu biliyorum zaten belki okumam. Ben Marry My Husband'ı merak ediyorum.
Dizi 12 bölüm ve olması gereken sürede bitti bence. Uzatılacak bir konu yoktu çünkü, o yüzden fazla drama bağlamadan bitirmeleri güzel olmuş.



Konusu;
Tüm geçmiş hayatının anılarını hatırlayan Ban Ji Eum (Shin Hye Sun)'un, önceki hayatında kaza sonucu öldükten sonra, geçmiş yaşantısındaki insanlarla yeniden iletişim kurmaya çalışmasını konu almaktadır.

Güney Kore Sineması sitesinden alıntıdır.



Shin Hye Sun//Ban Ji Eum^^
Farklı hayatlarda, farklı ırklarda her reenkarne olduğunda geçmiş yaşantısını hatırlayan Ji Eum en son ki yaşamı erken bitince çok erken bir zamanda başka bir insanın bedeninde reenkarne olur. Geçmiş yaşamında yaşadıklarını da hatırlayınca sevdiği insanların başlarına ne geldiğini merak edip onların yanından olmaya başlar.
Yıllar geçtikten sonra ünlü bir araba markasının mühendisi olan Ji Eum sonunda Seo Ha ile karşılaşır. Her şey istediği gibi düşündüğü an geçmişten birileri karşısına gelir.
Shin Hye Sun son yılların en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. Ben She Was Pretty'de izlemiştim, orada da çok sevdiğim söylenemez. Birkaç dizisine başladım ama bir türlü devam edemedim. Angel’s Last Mission: Love ve Mr. Queen dizilerini devam edemedim.
Burada karakterden dolayı mı yoksa gerçekte de mi böyle bilmiyorum ama o kadar doğal ve gerçekçiydi ki hayran kaldım. Böyle güçlü karakterler izlemeyi uzun zaman oldu. Mesela yıllarca o kadar şey görmüş ki anından sert vermesi gereken tepkiler verdi. Bayıldım kısacası. :)
Bu rolü başkası oynayamazdı bu arada. ;)



Ahn Bo Hyun//Moon Seo Ha^^
Küçük yaşta başından geçen kazadan sonra hayatı tamamen değişir. Yıllar sonra garip bir kadınlar tanıştıktan sonran yeni şeyler yaşar. Ji Eum'un cesur davranışlarından sonra şaşırsa da aslında çok tanıdık gelir.
Bo Hyun'u en son Yumi's Cells serisinde izlemiştim. Birinci sezonda kızıp, ikincide çok sevmiştim. Tabii tipinin ve davranışlarının değişmesinden olabilir. Burada da çok tatlıydı ama olaylar ve Shin Hye Sun'un daha ön planda olması kendisini geri plana atmış. Çok fazla ön planda değildi açıkçası ya da ben öyle hissettim bilemiyorum.
Yine de rolünü çok sevdim, yakışmıştı diziye. :)



Ha Yoon Kyung//Yoon Cho Won^^
Seo Ha'nın küçüklükten arkadaşı olan Cho Won şirkette çalışmak için elinden geleni yapar.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim, rolünü baştan bize o kadar farklı gösterdiler ki sonradan şok olup çok sevindim ve çok tatlılardı. Spoiler olmasın. :D
Rolünü ayrıca beğendim, çiçeklere olan ilgisi çok güzeldi, ilk defa böyle bir işi olan karakter gördüm. Yani çiçekçi illa vardı ama böyle sera falan.
Sonradan kendi rolü başka şey içinden geçiyor ama o da spoiler olacağı için es geçiyorum. :)



Ahn Dong Goo//Ha Do Yoon^^
Seo Ha'nın hem yakın arkadaşı hem de sekreteri olan Do Yoon geçmişi yüzünden sadece işiyle ve kardeşiyle ilgilenir. Bundan dolayı bazı duygularının önüne set çeker.
Kendisini bundan sonran TLC'de yayınlanan The Law Cafe'de görmüştüm. Daha önceden hiç görmediğim bir oyuncu kendisi.
Çok sert ama tatlıydı. Bu arkadaşın ve sevdiği kadının daha çok sahnesini görmek isterdim. :/
Bu tarz oyuncular neden arka planda sürekli, kesinlikle daha çok ön planda olmalı. :)
Kardeşinin bir yerden aldığı yer var, orası favorim. :)



Cha Chung Hwa//Kim Ae Kyung^^
Bu abla hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum, çünkü spoiler olur. O yüzden orayı es geçiyorum. Sadece kendisi 44 yaşından ve geçen aylarda evlendi ve en son hamile haberi çıkmıştı. Vay beee.
Kendisini bir sürü dizide izledim, güzel teyze, komşu vs oluyor. :)
Burada kıza bir şey diyor, izleyenler anladı. Çok gülüyordum onlara. :D



Lee Chae Min//Kang Min Ki^^
Bu arkadaşı aslından yazmayacaktım ama en son popüler bir dizide oynadığı için hak etti deyip paylaştım.
Dizideki rolü hep gizemle dolu olduğu için pek bir şey bahsetmiyorum ama sonundan işlerin tatlıya bağlanması güzeldi. Yakışıklı velet bu arada. :D


Resimler^^


Ji Eum'un geçmişte yaşadıkları nedeniyle mi yoksa kendi karakteri olarak mı böyle davranıyordu bilmiyorum ama bazen çok garipti ya. Eller arkada nedir ya. :D



Bundan önce ki mevzu çok iyiydi yaa :D
Açıklayamıyorum, spoiler oluyor spoileeeer asdfghjkl



Kızın bir kez daha cesaretine hayran kaldım. Böyle yapmasa bazı şeyler belki de olmayacaktı.



Bu arkadaşların mevzusu çok başkaydı, ortaya çıkınca üzüldüm bee. :/





Çok tatlılardı, daha çok sahneleri olmasının isterdim. Çok uyumlulardı ama ilişkileri biraz garip başladı. Oğlan ne ara aşık oldu orası biraz kafamı karıştırdı açıkçası. 


Webtoondaki karakterler. :)


Gifler^^




İlk karşılaşma. <3



Kızın araba sektöründe çalışması çok iyiydi. Serada çalışmanın ardından böyle olması da artı puandı benim için. :) Kadınların gücü adına. 





Çok tatlı iki geleceğin oyuncuları.


Böyle Seo Ha'nın önüne atlaması, koruması hem çok komikti hem de çok tatlıydı. Kadın egemenliğiiii





Bu kısmı başka düşünüyordum ama yine de güzeldi. :)



Ahh beee...
Geçmiş yaşantılarının üzüntülerini, acılarını tekrar tekrar hatırlaması çok acı değil mi? Tabii güzellikleri hatırlaması ayrıca güzel ama sizce bu lanet mi lütuf mu?


Kendisinin en son bir dizisi var, o aksiyon gibi ama komedide. Eğer seveni çoksa izlemek istiyorum ama bakalım sdfghjkl
Hatta orada başroldeki kız Yumi's Cells'deki o platonik arkadaşı var ya o. O yüzden daha ilgimi çekti.



Ve son^^
 
Ben diziyi, dizinin havasını, oyuncuları falan sevdim ya. Konusuda, gidişatı da güzeldi kendince. Tabii hataları vardı, dört dörtlük değildi. Yukarıda da dediğim gibi Seo Ha'nın bir anda aşık olması garip geldi. Onun dışından ben sonunu spoiler olarak yedim, bekliyordum yani. Peki mantıklı mıydı? Bence evet, illa ki bir yerde değişen bir şeyler olacaktı. O son kısımda çok batmadı bana, hatta çok tatlı buldum. Neyse daha fazla yazmayayım bu sefer spoiler oluyor. :D
Ben sevdim ama genel olarak sondan tatmin olmayanlar olmuş, bazen şaşırtarak ben tatmin oldum diyorum. :) Sadece diğer çiftimizi daha fazla görmek isterdim. :/
Ayrıca spoiler yazacak pek fazla konuda yok açıkçası. Konu ve oyuncuları seviyorsanız izleyin derim, güzel, kafa dağıtmalı dizilerdendi. :)






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^



7 Haziran 2024 Cuma

Gökçen//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Bu yorumu yapmaya o kadar geç kaldım ki, sıcak sıcak yapılan yorumun yerini bir hafta sonra yapılan yroum tutmuyor ne yazık ki ama inşallah istediğim gibi bir yorum yapabilirim. :)
Ramazan içinde instagram hesabımda anket yapmıştım, dört kitap arasından biri seçilecek, bende alıp okuyacaktım. İşte Gökçen o kitap. Okuyan herkesin sevdiği ama asker kitabı olduğu için dram falan olur diye korktuğum bir kitaptı. Sonra yok abla, kardeş, Esra öyle değil, çok komik kesinlikle al denildiği için aldım ve çok çok sevdim iyi mi. :D Tamam hoşlanmadığım şeyler oldu ama geri plana attığımız zaman çokta üstünde durmuyorum. :)



Babaları asker olduğu için aynı lojmanda büyümüş Murathan ve Gökçen’in kendilerine kurdukları dünyada başka kimseye yer yoktu. Burada sadece Pamuk ve Kepçük vardı. Bir anda aldıkları acı bir haberle kurdukları bu dünya yerle bir olurken kendilerini hiç bilmedikleri hayatlarda bulmaları o an için her şeyin sonu gibi görünüyordu.
Aradan geçen yirmi yılın sonunda aynı şehirde Gökçen, doktor; Murathan ise özel kuvvetler askeri olmuştu. Karşılaştıkları an aslında hiçbir şeyin mazide yitip gitmediğini anlayacaklardı. Anılar, pençelerini toprağa en şiddetli şekilde geçirerek gömüldükleri yerden çıkmak için çırpınıyordu.

Gökçen okuldan mezun olup, mesleğini eline aldıktan sonra doğu görevini yapmak için başvurur ve hiç gitmediği, gidilmediği ve gidilsede zor şartların olduğu bir ilçeye kabul edilir.
Eski anıları maziye gömdüğü için hayatına bir şekilde devam eden Gökçen gittiği yerde eski bir arkadaşla karşılaşınca ister istemez eski anıları hatırlar.
Gökçen aşırı garip bir karakterdi, ilk olarak bazı hareketleri, hatta çoğu hareketi altı yaşındaymış gibi davranıyor. O yüzden sevdim diyemem, haa sevmedim de diyemem sadece bu tarz karakterleri sevemiyorum, çocuk gibi davranan karakterleri. :D Umarım devam kitaplarda az da olsa kendine gelir, aza bile razıyım. :D
Ama bazı yerlerde çok komikti, zaten kitapta komik olmayan karakter var mıydı ki ya :D


Babasının şehit haberinden sonra hayatı değişen Murathan babasına verdiği sözden sonra asker olmuş, kendini vatanını korumaya adamıştır.
Yıllardır aklına dahi gelmeyen geçmişten biri geldiğinden ise anıları tozlu raflardan alıp, geçmişe gitmeye başlamıştır.
Murathan bildiğimiz asker işte, komutan. Zaten komutan dedik mi sert, sözünün üstüne söz söylenmeyen kişi. Sevdim kendisini, zaten böyle sert karakterleri severim, bir de sözünü cuk oturtuyor yaaa helal olsun dedim okurken. :D Tim’i çok komik mesela, onlara laf yetiştirmesi ise asıl olay. :D
Gökçen’e karşı olan sabrına hayran kaldım, uğraşılmaz onunla cidden ama işte aşk bu yaaa dayanılıyor.
Spoiler değil bu, zaten baştan anlıyoruz yani.
Ama Gökçen ile adam akıllı diyalog kurmamasına sinir oluyorum, konuşsa kızla her şeyi anlayacak ama Murathan zoru oynuyor sürekli, haklı olarak Gökçen’e çıldırıyor. :D
Onun dışında Gökçen’in yaptıklarının bir şekilde karşılığını vermesi harikaydı harikaaa :D
Bir de kıskanç Murathan çok tatlııııı

Kitapta çok fazla karakter var ama özellikle üstünde durdukları karakterler çok az.
Hepsini, daha doğrusu Tim’i çok sevdim.
Timur, Hasan, Aybüke, Süleyman, Zülfükar, Barbaros, Alican, Emek…
Hepsi olay. :D
Ama ne kadar züppe olsa da en çok güldüğüm, sevdiğim Zülfükar oldu. Onundan hikayesi olacak kitapta belli ama nasıl acaba.
Süleyman’a üzüldüm yaa ama onunda hikayesi bambaşka olacak gibi. Ama kim olacak onu söyleyemiyoruz maalesef. :D
Gökçen’in arkadaşlarıda çok iyiydi, Ayşenur’a bayıldım mesela. Bilge ise… Bu kız anlatılmaz okunur asdfghjkl
Duru’da var, tam Gökçen ama Gökçen şansına münhasır olduğundan kimse onu geçemez.
Bazı karakterlerin, bazı şeyleri şak diye anlamasını takdir ediyorum. Son kısma hitaben. :D
Hani birilerinin ısrarla ismini yanlış! söylediği kişi :D

Sadece ana karakterlerimiz olsaydı kitapta sıkardı ne yazık ki, yani şöyle ki aralarındaki o çekişme beni boğardı. Cidden sıkılıyorum ben bu tarz çiftlerin sürekli kavga ve anlaşamama hallerinden. Ama burada yan karakterinlerin olması, saçma intikamlar alınması çok komikti. Kitabı sevdirende buydu zaten. :D
Mesela telefon zil sesi mevzusu, Barbaros’un arabası, ameli mezhep olayı falan cidden kitaba renk katmıştı. :D
Bu yüzden okurken çok eğlendim. Tabii çok kızdığım yerler oldu, mesela vatan hainlerinin geçtiği yerlerde kan beynime sıçrıyordu resmen. Bu tarz şeylerin gerçekten de olması can sıkıcı ve üzücü.
Yazar bu konuda da iyi ve büyük ihtimal devam kitaplarda üzüleceğimiz yerler olacak, bu tarz kitaplarda kesinlikle olur. Olsun, bu hikayeyi, karakterleri okumak güzeldi. :)
Bir de ilk bölümlerin başlangıcında sürekli çocukluk anılarına gittiler, ben geçmişe giden kitapları çok sevmem. Yani bir Sarah Jio tarzı değilse sevmiyorum. Burada da okurken sıkıldığım yerler oldu ama bazı yerlere kalbimi bıraktım yaaa. ;(


Bu tarz seviyorsanız öneririm ama ben ne kadar komik olursa olsun argo içeren kitapları sevmiyorum diyorsanız sizlik değil, sakince elinizden bırakabilirsiniz. :)
Çünkü kız-erkek fark etmez argo bol bol var.
Ama yine diyorum öyle olması gereken yerlere koymuş ki yazar gülmeden edemiyorsunuz. :D
Komik, en çokta askerlerin kendi aralarında geçen konuşmarsa geçmesi daha komik. :D
Bu ve sürekli bir kavga halinde olan çiftimiz olmasaydı beş üstünden beş puan verirdim, umarım devam kitaplarda bu kadar olmazda tam puanı kapar. :D




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^



Kaç yıldır buradaydı? Yıllardır... Uzun yıllardır... Lakin söz konusu vatansa ömrün lafı olmaz.


*****

Hafıza ağır bir yüktü. İstediğin şeyi unuturdu. İstemediğin şeyi ise her bir detayıyla zihnine kazıdıkça kazırdı.


*****

Ayrılığı en iyi biz bilirdik. Tek bir gecede hayatları değişen, Kepçük ve Pamuk iken Murathan ve Gökçen olmak zorunda kalan biz.


*****

"Benim de neslim tükeniyor be Pamuk," dedi aşırı yılmış bir sesle.
"Ne olur, üzümler için gösterdiğin hassasiyeti bana da biraz göstersen."


*****

Güldüm istemsizce. Hem de uzun zamandır gülmediğim kadar içten bir gülüşle. Çünkü ben gülmeyi değil, ben Kepçük'le gülmeyi özlemiştim.


*****


Hep umutsuzca birilerini beklemişim ömrümde. Bazen gelecek olanı, bazen gelmeyecek olanı, bazen yara olanı, bazen ise yara saranı.


*****

"Yaralarım benim canımı yakmaz, Pamuk,"
"Ama senin yaran... Benim canımı paramparça eder."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^