25 Temmuz 2025 Cuma

Undercover High School//Kore Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Sonunda şu dizinin yorumuna başladım, inşallah kısa zamanda yazarımda yayımlarım. Çok geç kaldı ki düşünün İkizim daha geçenlerde başladı ve şu an bitmesine birkaç bölüm kaldı.
Dizinin ilk oyuncuları açıklandığında çok beğendim, iki karakteri de çok severim ki partner olmalarına ayrıca bayıldım.
Bitmesini bekledikten sonra izlemeye başladım, tabii bir tık geç kaldım ama olsun en azından bitmiş bir diziydi. :D
Dizi çokça aksiyon, eğlence barındırıyor ama aşk çok az. Beni bilirsiniz dizide en sevdiğim şey çiftin kimyası ve o aşkı hissettirmeli. Burada o var mıydı? Eh işteydi diyebiliriz. Ama dizi o kadar dolu dolu ki aşk mevzularını fazla takmıyorsunuz, düşünün ben bile fazla takmadım. :D
Çok beğendim, 12 bölümcük zaten, olaylar azıcık uzatılıp, bizi sinir etse de yine istenildiği gibi devam etmesi güzeldi.
Her karakter cuk diye oturmuştu ama dizide favorim ekip oldu. Kahkaha tufanıydı resmen. :D
Şimdi resimlerlede göreceksiniz nasıl eğlenceli olduğunu^^



Konusu;

Normalde Milli İstihbarat Teşkilatı (NIS) ajanı olan bir adamın kimliğini gizledikten sonra lise öğrencisi olarak kılık değiştirmesi ile yaşananları konu alıyor. Kendini bir lisede bulan adam, zamanla sınıf arkadaşları ile empati kurar.


Güney Kore Sineması sitesinden alıntıdır.

Afişte sadece çift olsaydı sırıtırdı bence, çünkü olaylar çiften çok afişteki diğer kadını da alakadar ediyor. Mantıklı bir afiş olmuş.



Seo Kang Joon//Jung Hae Seong^^
Teşkilatın en iyi ajanlarından olan Hae Seong yine bir gün tarihi eser kaçakçılığından dolayı işini iyi yapmış olsa da bir hata sebebiyle ekibiyle beraber başka bir göreve atanırlar.
Bu görev ise zengin bir özel lisede geçmektedir. Ekibin en uygunu olan Hae Seong lise öğrenci olarak okula yazılır.
Ne kadar görev için gitmiş olsa da okulun içinde, arka planda dönen oyunları da ortaya çıkarır.
Seo Kang Joon en son askerdeydi ve kendini baya özletti, hatta gelir gelmez dizi çekmedi diye çok üzüldük ki sonunda düzel bir diziyle geldi.
Özlemişiz. :) Bu adamı çok beğeniyorum, Kore'deki ideal tipim diyebilirim. :D
Ama Rabbim ne güzel varlıklar yaratıyor diyorum her seferinde, gözümüz gönlümüz açılıyor resmen. :D
Tam kendisine yakışan bir roldü, saç stili kendine göre değil ama olsun rolüyle her şeyiyle tamam.
Arayı fazla açmadan yeni diziyle gelmedi, aynı tarz olabilir. Hem aksiyon, hem eğlence, hem de aşk. <3




Jin Ki Joo//Oh Soo A^^
Özel okulda sözleşmeli öğretmen olarak çalışan Soo A'ın tek derdi sabit öğretmen olmaktır. Bir gün annesinin lokantasında yaşanan olaydan sonra okuluna gelen öğrenciden şüphelenir.
Bu öğrenci kendisinin rehberlik yaptığı sınıfa düşünce daha çok dikkat kesilince aslında olayların bambaşka olduğunu öğrenir.
Kendisini ilk The Secret Life of My Secretary dizisinden tanırım ve çok severim. Zaten en sevdiğim erkek oyuncuyla oynacağını duyunca çok sevinmiştim. Her rolede yakışıyor kadın. :D Ama az izlememiz ayıp yani, bu yetenekler daha çok dizi çekmeli bence. :)
Bu arada sekreterli dizisini kesinlikle izleyin derim, resmen diziyi kendisi taşıdı. :)
Özledim, bir kez daha mı izlesem? :D



Jeon Bae Su//Ahn Seok Ho^^
Ekibin başı olan Seok Ho Hae Seong'u küçüklüğünden beri tanır. Yanlış kararlar vermesin diye elinden geleni yapan Seok Ho'nun geçmişteki sırları ekibi zora sokar.
Ekibin başı diye ağır abi falan diye düşünebilirsiniz ama arkadaşlar bu ekipte mantıklı bir tane adam yok, nasıl ajan olabilmişler aklım almadı açıkçası. :D
Birçok dizide falan izlemişliğim var, tanıdık yani. :D



Jo Bok Rae//Go Young Hoon^^
&
Yoon Ga I//Park Mi Jung^^

Hae Seong'un ekibinin diğer üyeleri. Dört grupluk ekip zamanla kardeş gibi olmuşlardır ama hepsinin kafalar bir karış havada.
Young Hoon ne kadar sert ve büyük dursa da aslından ekibin en küçüğüdür ve Mi Jung'a aşıktır. Ama bu şak karşılıksızdır.
Park Mi Jung ise ekibin tek kadın üyesi olsa da hepsi gibi davrandığı için onlardan bir farkı yokturdur.
Young Hoon kendisini çileden çıkarıyor olsa da gizliden gizliye bir hoşlanma vardır.
Diyorum ya bu ekip çok başka. Bir tane akıllı bir yok ve ajanlar. :D
Dizide en eğlendiğim kısımlar bunlarınkiydi. En çokta kaçırma ve sokakta dans mevzuları çok iyiydi. Gidip bir tur izleyeyim. :D
Kadın oyuncunun bu ikinci dizisi ve ben ikisini de art arda izlemiş miyimdir? :D
Bundan önce de Love Scout dizisinde oynadı, hatta diyorum nereden tanıdık geliyor falan. :D



Kim Shin Rok//Seo Myeong Joo^^
Ve yılın en en en kötü karakteri ile tanıştırayım. Şimdi kötü olmak ayrıcalıktır ama psikopat derecesinden kötü olmaz resmen nirvanadır.
İşte bu karakterde öyleydi. O kadar sinir etti ki beni dizide anlatamam.
Tabii para ve tutulmuş adamlar olduktan sonra her işten yırtarsın ama gelin görün ki her kötülüğün bir bedeli vardır. Bu karakterle hiç ummadığı yerden bedel ödedi.
İlk defa bu dizide izledim, şimdi bir dizide daha oynuyor ama görünce şok oldum. Nasıl değişmiş ama . :D




Resimler^^




Her türlü yakışıklı maşallah <3



Uyum gerçekten çok iyi, yeniden bir dizi çekinnnnn




Bu sahne üçüncü favorim asdfghjk
Her şey birbirine giriyor sdfghjk


Ekip o kadar iyi ki diziyi başka bir boyuta getirmişlerdi. :D






Şimdi dizi birazda lise hayatı anlattığından fazla bir yakınlaşma beklemedim, ona göre yine de iyiydi. Bunların parkta çalıştıkları yerde komik ve güzeldi. :D







Yakışıklılık ödülü her sene sadece sana verilmeli...  ASDFGHJKLŞİ


Tabii okula gidipte zorbalanan öğrencileri koruyacaktı.
Yaa şöyle yazdıkça tekrardan mı izlesem diyorum. :D




Soo A'nın bir anda olayların içine girmesi şaka mı :D






Maşallah, MAŞALLAHHHHH <3


Dizinin basın tanıtımından.



Gifler^^



Her halinle yakışıklısın maşallah :D





İş refleksi diyelim buna sdfghjkl






Araya modelliğini de sıkıştırdılar :D




Yukarıda sevdiğim sahnelerden biri dedim ya, oradan bir kesit. Bayılmasının oyunculuğu şaka mııı dfghjkl





Şu beş dakikalık sahnede neler oldu neler dfghjklş






Ben de isterdim diğer karakterlerinde giflerini paylaşmayı ama yoktu arkadaşlar sdfghjkl


Burada diyor çok belli etme sdfghjk
Tiplere bak :D





Ve Son^^

Dizi her anlamda çok güzeldi, tamam dediğim gibi romantik bir dizi değildi. Buraya çok üzüldüm diyemem. Çünkü dizinin başka olayları hem ilgi çekiciydi hem de başrol erkeğimizin bir yere kadar liseli olması ve bunu öğretmenin bilmemesi illa ki romantik duyguları engelliyordu.
Zaten dizi 12 bölümcük, ne yapabilirlerdi ki?
En fazla 16 yapacaklardı onda da saçmalayacaklardı, zaten bu kadar bölümde o kötü kadın yapacağı her pisliği yaptı. :D
Ben çok sevdim, keşke şöyle hemen açacağımız bir platforma falan gelse. Ben telegram kanalından izledim. Hem 3x'e kadar hızlanıyor hem de reklam yok. Eğer dizi izleme kanal isimleri istiyorsanız bana sosyal medya aracılığıyla ulaşabilirsiniz. :)
Yorumdan sonra ne diyeceğimi az çok anlamışsınızdır. Hem aksiyon olsun, hem gözümüz gönlümüz açılsın, hem de eğlence olsun diyorsanız o dizi bu.
Öneriyorum, eğlenmek için birebir. ;)
Not: Azıcık ama azıcıkkk sinir olabilirsiniz. :D İkizden biliyorum, ben bu kadar sinir olmadım asdfghjkl
Eskisi gibi hem alıntı yapmıyorum hem de ost paylaşmıyorum. Alıntı mevzusu ekran görüntüsü almak hep problem. Ost içinde, zaten seçiciyim, olmasa da olur. :D
İnşallah diğer izlediğim dizilerde alabilirsem şu alıntı işine tekrardan dönmek istiyorum. :)






Çok şükür bu yorumu da yazabildim, derler ya üstüne biri mi oturmuş(Batıl inanç. El işi yapınca bitmeyip ya da sürekli sökülüp yapılması için derler.) diye, ha işte bir türlü kısmet olupta yazamadım gitti. Ama şükür yazdım. Darısı bitmiş, yorum yapılmasını bekleyen diğer diziye. :D






Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^





22 Temmuz 2025 Salı

Bir Adım Arkanda//Mark Edwards Kitap Yorumu^^

 Selam^^
Bu sefer çok farklı bir kitapla geldim. Normalde ben ne gerilim ne de polisiye okuyan biriyim. Beni aşırı gerer ve psikolojik olarak çok tercih ettiğim bir tür değil ama yayınevinden okumak için gönderilince arada gerilim okumak lazım deyip kabul ettim. Yani psikolojik olarak beni çok germese inanın ben gerilim okuruyum. Okumam falan dedim ama bir türlü kitabı elimden bırakamadım. İkiz sürekli gelip, beni kitap okurken görünce yeter bırak şu kitabı ya da çok sevdin herhalde bırakamadın elinden deyip durdu.
Bir evet sevdim, iki kitap o kadar akıcıydı ve heyecanlıydı ki devamından neler olacak diye gerçekten çok merak ettim.


 Avrupa'yı trenle dolaşmaya karar veren Daniel ve Laura çifti için başta her şey bir rüya gibidir. Bu yolculuk, ilişkilerini daha da güçlendirecek, onlara unutamayacağı güzel anılar bırakacaktır. Ta ki yanlış trene binip yanlış durakta inene kadar... Geri dönüş yolunu aradıkları ormanın derinliklerinde şahit oldukları o korkunç olay, yalnızca tatillerini değil, tüm hayatlarını paramparça eder. Gerçek karanlık onları ele geçirmiştir. Evlerine bir şekilde geri dönmeyi başarırlar ama o geceden kimseye ama kimseye söz etmezler. Geçmişi arkalarında bırakmak ve tüm bu olanları bir an önce unutmak istiyorlardır. Oysaki geçmiş arkalarında kalmamıştır. Tüm o vahşet, kapının arkasına saklanmış bir hâlde, evlerinde onları beklemektedir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. 

Karakter yorumlamamı ayrı ayrı yapmayı düşünmüyorum, buradan detaylı yorum yazarak devam edeceğim. 
Başlangıçta çiftimizi avrupa seyahatinden görüyoruz ve çok heyecanlılar. Bindikleri treni ne yazık Daniel yatılı vagon almadığı için işler karışıyor ve trenden atılıyorlar. Burası spoiler olur diye geçiyorum.
Gecenin bir vakti, her yer karanlık ve tek gidiş yerleri tren rayları. Bazı sebepler yüzünden ormanın içine girip, terk edilmiş bir ev ve çığlıkları duyunca cesaret edip bakmaya giderler ama o günden sonra hayatları eskisi gibi olmaz.
Buradan sonra gerçekten hayatları hiç önce ki gibi olmuyor, çünkü gördükleri şey çok hayatlarının her alanını etkileyecek türde ve bize bir yere kadar ne gördüklerini bilmiyoruz.
Bu kısmı çok merak ettim, Daniel bir şekilde kafasını toplasada Laura'nın çok kötü olması acaba ne gördü, oradan neden hiç bahsetmiyorlar ve neden bu haldeler?
Bu kısımlar gerçekten çok merak edilesiydi. Daniel ne kadar çabalasa da Laura'nın adım atmaması ve garip davranması daha da gerdi beni.


Kitabı hem birkaç karakterin gözünden okuyoruz ama en çok Daniel'in. Bir karakterin gözünden okumamız beni çok üzdü ve bir yerlerde, bizim bilmediğimiz, görmediğimiz şekilde bunların olduğuna çok eminim.
Yakınımızda çoluk, çocuk demeden öld*renleri görüyoruz, Allah bilir arka planda neler neler var. Benim bazı insanlar için ümidim hiç kalmadı, o tür insanlarından bunlar beklenir ki zaten olaylar ortaya çıktığından nereden geldiğini, neden böyle olduğunu anlıyoruz. 
Kısacası olma olasılığı çok yüksek olan şeyi yazmış yazar.

Genel olarak sevdim, yazdığım gibi çok heyecanlıydı ve belli bir yere kadar acaba karakterler hayal mi görüyor falan dedim. Genelde travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle kafalar karışabilir dedim.
Peki öyle miydi? İşte onun cevabı kitapta, çünkü iki karakterlerimizin de çok farklı duygusal çöküntüsü vardı.
Birkaç karakter için çok üzüldüm, bir de en son öğrendiğim sırdan sonra o mevzu olmamalıydı. Karakterlerimizin en baştan beri sıkıntısı olaylara kendilerinin durup inanması.
O kısmı yazar daha farklı yazabilirdi mesela. Buralar çok fazla üstünde durulmamış gibi yazılmış geldi bana, basit kalmıştı. Bu yüzden sürekli gerilim okuyan okurlar için birazcık basit kaçabilir ama genel olarak heyecanlı olması onlarında ilgisini çekebilir tabii.


Kısa, hemen okunan ve akan bir kitaptı. İlk elime aldığımda hemen okumayı düşünmüyordum ama o sıra çay için abimleri beklerken baya bir okumuş oldum ve elimden bırakamadım.
Gerilim tarzı kitapları sevenlere öneriyorum ama beklentinizi çok yüksek tutmayın. Daha iyi gerilim kitapları okumuşsunuzdur, o yüzden çok beklentinizi karşılamaz ama kendini de okutur. ;)
Kitapta yetişkin içeriz azdı ama bazı durumlardan dolayı yetişkin içerik ibaresi konulmuş. Ona göre okumanızı tavsiye ederim. ;)



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Ama anlamayacakları bir şey vardı; kendimi bir denizde boğuluyor gibi hissediyordum ve tutunabileceğim tek şey Laura'ydı.


*****


"Gerçekten biraz dışarı çıkmalısın, Dan. Berbat görünüyorsun. Ayrıca biraz delirmiş gibi davranıyorsun. Bir şeyleri de unutuyorsun."
"Belki de öyleyim."
"Belki de, ne?"
"Deli."






Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



21 Temmuz 2025 Pazartesi

Yürüyen Şato//Diana Wynne Jones Kitap&Film Yorumu^^

 Selamlar^^
Sonunda o çok meak ettiğim kitap ve filmi izledim^^ Aslında biraz İkizimin zoruyla erkene aldım. O ilk başta filmini izleyip benim filmim demişti. Sonra çok pahalı diye ikinci el bulduk aldık, yine ilk İkiz okudu ve filmle farklı olduğunu söyledi ama ısrarla filmi izle dedi. Ben de kitabı okumadan izlemem deyince sonunda, şükür okudum. Hemen filminide izledim.
Çok güzeldi film, kitapta güzeldi. Farklı mıydı? Çoğu şey aynıydı ama farklılıklar vardı. Peki bunlara gerek var mıydı? Sanmıyorum. Keşke kitap gibi olsaydı dediğim yerler oldu. O filmdeki savaş mevzusu bence aşırı saçmaydı ama kitaba bakınca bu seferde çok sönüktü mevzu ilgi çekici şeyler olmalıydı.
Yine de okuduğuma memnunum. 
Kitap yorumunu fazla tutmayacağım, daha çok filmden devam edeceğim^^




Azıcık konusundan bahsedip filme geçeyim^^
Sophie üvey annesi ve kardeşleri ile şapkacı dükkanı işletirler. Bir gün üvey annesi kızlarının daha iyi bir geleceğe sahip olmasını istediğinden başka yerlere çalışmaya gönderir ama Sophie dükkanda kalır. Yine bir gün üvey annesinin aslında kendisinin kzandığı parayı Sophie'ye vermeden yediğini söyleyen biriyle karşılaşır ve dükkana gittiğinden büyük abla olmasından yakınır.
O sırada Çöl Cadısı bazı sebeplerden dolayı Sophie'ye büyü yaparak yaşlandırır. Sophie'de dükkanda duramayacağını anladığı an dışarı çıkıp büyüyü bozmak için arayışa girer. İşte o zaman yürüyen şato ile tanışır.


Filmde de aynısı oluyor, aynı şekilde büyü sebebiyle yaşlanıyor ve yürüyen şatoya sığınıyor.
Buradan sonra spoiler olacağı için filmi izlemeyenler okumadan geçsin derim.
Ama ufak bir öneri yapacak olursam kitabı okuyup filmi izleyin ama ben okumayı düşünmüyorum derseniz o zaman filmi izlemelisiniz^^


Resimler^^



Bu kısımda Howl ile tanışıyor Sophie, bu yüzden zaten yaşlanıyor.
Ama dolaylı yoldan Howl'un sebebi oluyor.



Çok çirkindi yaaa :D Film ilerledikçe birazcık gençleşiyordu, o zaman daha iyiydi. :D


Rengarenkli Howl :)



Ben filmdeki korkuluğu daha çok sevdim ki sevilmeyecek gibi değildi.
Kitapta da başka sebepleri vardı ama buradaki farklıydı işte.


Ve ateşimiz, şatoyu yürüten Calcifer.
Ne kadar aksi bir ateş olsa da Sophie'nin en iyi arkadaşı oldu bence.
Filmde o odunları kendine çekmesi yok mu bayıldımmm :D



Ve Michael. Howl'un sağ kolu ve yardımcısı^^
Neden filmdeki Michael kitaptaki gibi değildi anlamadım, olsaydı ne güzel olurdu. Sonuçta kitapta baya etkili olmuştu olaylara. :)


Ve Howl'un neden böyle olduğuna anlam veremedim. Tamam kitapta başka durumlar vardı ama ne bileyim bu da olmamıştı sanki. Ben bu halini çok sevemedim açıkçası.






Gifler^^



Kitapta büyük abla mevzusu olsa da filmde çirkin olma mevzusu vardı. Bence çokta gerek yoktu bu çirkinlik mevzusuna. Acaba o yüzden mi yaşlı hali daha çok çirkindi. :D





Animeleri bu yüzden çok seviyorum, rengarenk^^






Bu sahne çok iyiydi yaaa :D


Kız Sophie çok badireler atlattın ama en kıyak adamı da kaptın, hadi yine iyisin. :D
Filmdeki en sevdiğim şeyde Sophie'nin geceleri genç haline dönmesi ve bunu Howl'un görmesiydi. 
Kitapta Howl en sonunda Sophie'ye diyor ki ben her şeyin farkındaydım, sürekli dışarı çıkmamın sebebi senin büyünü bozacak bir şeyler bulmaktı.
Ama filmde kraliçenin Howl'un teslim olmasını istemesiyle işler karışıyor ve Sophie'yi geçtim kadın resmen ülkeye savaş açmıştı. Ama kitapta mesela burada geçen o kraliçe büyücü oluyor ve o da çöl cadısının büyüsünden zarar görüyor.
Kısacası bunlar çok karışık. :D



Yeni yürüyen şato çooook güzel değil miydi??


Harika bir başyapıt diyebiliriz, o çizimler ki bu mevzuları bilenler Hayao Miyazaki'nin en son ki yapay zekayı çok tercih etmediği, karşı geldiğini söylediğini okumuştum. Haklıda. Düşünsenize o kadar emek vererek ne filmler yapılıyor ama yapay zeka iki dakikada çizimi eline veriyor.
Haklı adam.
Yine de eserleri çok güzel, hepsini inşallah izlemek istiyorum. :)






Bir yorum daha böylece biter, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın^^











14 Temmuz 2025 Pazartesi

Haziran Ayı Raporu^^

 Selamlar^^
Bu ay geç kalmadan hemen Haziran Ayı raporunu yazayım dedim.
Diğer aylara göre Haziran ayı yavaş geçmedi mi sizce de?
Bence öyle, yani bakıyorsun dolu dolu bir ay olmuş çok şükür. Tabii bu kitap okumamada yansıdı. Geçen aylara göre daha iyi okudum maşallah. Darısı Temmuz ayının başına. :D

İlk olarak kitaplar^^

Revista'yı çok sevdim, onun yanında Bir Adım Arkanda kitabı da güzeldi ama bunların yanında hiç beğenmediğim kitaplarda okudum.
Konuları ne kadar güzelse kendileri o kadar köt.. diyemeyeceğim emek var, iyi değildi işte. :D
Bununla ilgili yorum yapmıştım, okumak için tık tık^^


Gazetelerden çıkan bulmacaları çözmeyi severim, şimdide dergileri geliyor öyle çözmeye çalışıyorum. Ve ben Sukodu çözmeyi yeni öğrendim, çok eğlenceliymiş, bayıldımmm
Tabii çengel bulmacanın birçok çeşidi varmış, onları da öğrendim. 



Ben çocuk kitapları okuruyum, sen seversin sevmezsin beni ilgilendirmez dfghjklş
Bu kitaplarda ekstra sevilecek kitapları, okudum. :)



Dergilerin arka planlarını ve kaosu, entrikayı seviyorsanız işte size o kitap^^ Haziran ayının sevdiğim sayılı kitaplarından biri. :)




Dizi olarak sonunda bu diziyi bitirdim diyebilirdim ama taa Temmuz ayına uzadı dfghjk Yani aşk ve entrika severim ama bu dizi dozu o kadar abartmış ki gına geldi entrikada. Ben kimyası uyan çiftleri böyle toplasan yarım bölüm olacak şekilde izlemek istemiyorum arkadaş.



Yazın klasikleşen dizisi Aşk-ı Memnu başladı tabii ki. Hafta içi her gün saat 16:30'da yayınlanıyor. Kışın içinde bitirdiğimi biliyorsunuz. Ne kadar baştan sonuna kadar izlesem de yine izlettiriyor kendini. Böyle sinir stres atmak için izlemeye birebir. Her karaktere bir posta yağdırıyorsunuz sdfghjklşi





Yıllar önce sürekli dinlediğimiz şarkıları bir daha dinlediğimiz zaman o anılar canlanıyor ya işte Msutafa Ceceli'nin şarkıları tamda böyle. Hepsinin bir anısı var ve şu an yeni şarkıları eskiler gibi değil.
Bu albümden de Islak İmza denk gelmişti, onunla beraber Dön, Unutamam falan hepsini çalma listeme ekledim. :)


Blog konusunda da çok iyi bit aydı Haziran, istediğimden fazla yazı yazamadım ama buna da şükür diyelim. :)
Eveeet, bir ay raporu da böyleydi. Haziran'da bazen kazak giydik, bir türlü ısınmadı havalar ama şu an çoook sıcak. Yine de buna da şükür kimseye bir sıkıntı olmadı sürece. :)




Temmuz ayının daha da güzel ve verimli geçmesi duası ile sevgiyle kalın^^