28 Ekim 2025 Salı

Bon Appetit Your Majesty//Kore Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Diziyi zamanında izleyip, yorumunu bu kadar geç yapmam şaka mı???? :D
Ne yazık ki şaka değil gerçek ama Ekim ayı çıkmadan yapsam iyi olur dedim ve başladım. Düşünün ayın sonundayız. :D
Geç olsun, güç olmasın inşallah. :)
On seneye yakın kdrama izlerim ama hiçbir diziyi güncel izlemedim, beklemeyi sevmiyorum arkadaşlar ne yapayım. 
İşte bir gaza geldim başladım, 16 bölüm olsaydı yapmazdım ama 12 bölüm, ilk bölüm gelmiş falan başladım.
Bakın beklemek sıkıntı değildi, çok fazla spoiler yemeden diziyi izliyorsunuz ama ben kdramalarda tarihi dizi sevmiyorum. Bakın bu güzel, gelecekten geçmişe giden bir kadın ve değişen tarih vs vs ama işte o değişen tarihin içindekilerin mevzusu beni aşırı yordu.
Aslında yormaktan çok sinir etti.
Onun dışından iyi ki izledim diyorum, tamamlanıp izleseydim bu kadar heyecanla izler miydim? Muamma ama böyle hemen bitti dizi.
Ve çiftin aralarındaki yaş farkına rağmen çok iyi olmaları, oğlanın 25 yaşında olup, kral rolünü çoook iyi oynaması diziye artı puan üstüne artı puan getirdi.
O yüzden gerçekten sevdiğimisöyleyebilirim.
Sonu hakkında çoook söyleyecek şeyim var ama spoiler olduğundan onu en sona sakladım. :)




Konusu;

Kariyerinin zirvesindeyken geçmişe yolculuk yapan bir şefin etrafında dönüyor. Geçmişe gittikten sonra orada, en kötü insan olarak bilinmesinin yanı sıra aynı zamanda en üst düzey gurme olan bir kralla tanışır. 


Güney Kore Sineması sitesinden alıntıdır^^



Ünlü bir şef olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Ji Young, Paris'e olan büyük yarışmadan birincilikle döndüğü sırada babasının istediği tarihi bir kitabı yanına alır.
Uçakta bir şekilde kitabı kontrol ederken kendini sarsıntının olur ve hiç bilmediği bir yerde kendini bulur. Başına gelenleri rahatsız insanların oyunu ya da sette falan olduğunu düşünür ama başına gelenlerden sonra aslında geçmişe gittiğinin farkına varır.
En kısa sürede kendi zamanına ve işinin başına dönmek isteyen Ji Young bir anda, kralın emriyle baş aşçı olur. Kendi halinde bir şeyler yapma kafasında olacağını düşünürken olaylar üstüne olaylar olur ve her seferinde yeteneğiyle sınanır.
Yoona'yı severim, güzel dizileri var ama en son ki King The Land dizisine katlanamadım ne yazık ki. Bana çok fazla vıcık vıcık bir aşk geldi. Ona böyle güzel diziler lazım. :)



Döneminin en kötü, zalim kralı olan Yi Heon annesinin nasıl öldüğünü araştırmak ister. Bunun için canını, tahtını tehlikeye atar ama yine de bunun peşinden gitmek ister.
Bir gün avda karşılaştığı kadının onu tanımaması ve bir şekilde tutsağı olması kendisine bir hakaret olduğundan kadını alıp saraya gider ama aslında kendisi aşçıdır ve yemekler ülkenin en iyilerinden olunca saraya aşçı olarak alır. Tavırlarının da pervasız olması onu daha da merak etmesini sağlar ve zamanla ona aşık olur.
Lee Chae Min'i ilk See You in My 19th Life dizisinde izledim. Orada da böyle tarihi kıyafetler içindeydi ve aşırı yakışıklıydı ama bu kadar küçük olduğunu bilmiyordum. :D
Yine de küçük olmasına rağmen kral rolünü çok iyi oynamış ve ondan neredeyse on yaş büyük olan Yoona'nın yanında sırıtmamış. Tabii kral kıyafetleriyle heybetli göründüğü için yaşı belli olmuyordu, gerçekte nasıl olurdu muamma.
Şu an aşırı popüler, umarım bunu iyi değerlendirir. :)



Kralın yaveri olan Song Jae dışarıdan bakıldığından kötü, çıkarcı biri gibi gözüküyordur ama dizi devam ettikçe aslından kralın en güvendiği, sevdiği adamlarından biridir.
Babası ile her daim kralın yanından olan Song Jae kralın arkasında yapılan planlara dur demektedir. Ve kralla, aşçının aşkına ön ayak olan kişide kendisidir.
İlk dizide gördüğümde dedim neden kötü biri yapmışlar, sonradan çıkıyor ortaya nasıl biri olduğu. Ben rolüne hayran kaldım, kralın tek olmaması güzeldi.
Ama, işte aması var. Bunu unutmazsam spoiler kısmında yazarım. :)
En son Undercover High School dizisinde oynamıştı ama orada da çok azdı rolü. 



Ji Young'un en büyük destekçisi ve arkadaşı olur. Eli hem lezzetlidir hem de konu duyusu inanılmazdır.
Ama dizide köpek gibi falan diyorlardı, cidden benzetmeleri inanılmaz ama köpek nedir ya. Bana çok garip geliyor ama dizide resmen ballandıra ballandıra anlattılar.
Kız çok komikti, onunda konusu farklı olabilirdi ama çok olmadı. Başta öyle bir izlenim verdiler ama. Anlamıyorum bu dizi çekip, bitiyor. Biten dizi yayınlanıyor. Bölüme bakıp aceleye getirmiyorlar ama senaryo bu konularda aşırı saçmalamış.
Kız sanki şu an izlediğim A Hundred Memories dizinde azıcık gözüktü gibi.



&

Sarayın asıl aşçıları olan arkadaşlar kendileri. Tabii başlarına kadın aşçı gelince baya bir zorlarına gider ama alışmaları kısa sürer ve birlik ve beraberlikle işlerini yollarına koyarlar.
Ortadaki adamın başta yaptıklarına aşırı kıl oldum. Kötülük yapın ama ihanet hayır.
Diğer adamı zaten hepimiz tanıyoruz, o da illa ki kendine yediremedi ama diğer gibi yapmadı en azından.



Kralın eşi olan Mok Ju aslında amacı kralı tahtından edip,  esas kraliçe olmaktır. Bunun içinde elinden gelen kötülüğü yapar.
Bakın dizilerde en kötü bir kişi olur, onun planları devam eder falan ama bu kötü kadından daha da kötüde vardı.
Kendisini ilk Moon Lovers dizinde izledik, kadın kötü rollerde oynayıp aklımızdaki imajını mahvediyor bence. Burada kötüydü ama orada çok daha kötüydü. O yüzden artık daha iyi dizilerde oynasa iyi olur.



Kralın amcası olan Jesan'ın tabii ki derdi tahta geçmek. Çünkü neden olmasın. Kendisini deli ve hiçbir şeye karışmayan gibi göstermesine rağmen alttan alta resmen işleri çeviren bir psikopat.
İşte burada diziye aşırı sinir oldum. Bakın koskoca saray, başında kral var ama kralın daha yan odada yaşanan olaylardan haberi yok. O yüzden tarihi dizileri sevmiyorum. Adam kral, sarayında olanlarından bihaber ama ülke yönetiyor. Ya sabır.
Bu kadar akılsız göstermeyin kendi atalarınızı kardeşim. Böyle dalgaya alınırsınız.
Bu karakterde kötünün, kötüsüydü. -_- Çok bir şey yazmaya gerek yok.




Resimler^^



Şu tarz dizilerde karakterin hemen adapte olmasını aşamıyorum fghjklş Yani teknoloji çağından geliyorsun, arada sosyal medyayı özle, pc de gezmeyi, tv izlemeyi falan. Bu hemen adapte olup, oranın halkı oldu resmen.
Bunlar batıyor resmen. Hele şimdi telefonlar ellerden düşmediğini düşünürsek çokta gerçekçi değildi. :D


Yarıştığı yarışmada Türkiye'den de yarışmacının olması imajımız açısından güzel bir şeydi ama kızın alt tarafı yaptığı etten birinci olması şaka mı?
Bir de o kadar güzel yemekler varken(İtalyan falan) gidip eti seçmeleri, seçerken diğerlerini yerin dibine sokup, bunu hiçbir hatası yok gibi söylemeleri sinir etti beni. Bu kadar abartmaya gerek yok sdfghjklş


Bu sahneler çok komikti sdfghjklş




Nereden, nereyeeeee :D
(Yukarıdaki fotoğraftan, buraya sdfghjkl)


Şu çiçek serasına hayran kaldım. Kralde yeni yetme sanki :D


Kralımız çok yaşa(kasları ile beraber) :D
Resmen görsel şölen verdi. :D




Tamam kız adapte falan hemen dolu dedim ama başına gelmeyende kalmadı. :D


Ve o muazzam yemek yedikten sonra başka evrenlere giden karakterler. :D
Yaa ramene bu kadar uçamazsın, eti yerken bu kadar abartamazsın. Zaten baya bir dalga konusu oldu, insanlar videolar falan çekti. Hazır tavuklarla falan. Ama inanın cidden çok abartıydı. 



Bu adam ülkenin kralı mıydı, yoksa evin büyük oğlu muydu belli değildi. Resmen o korkulan kral gitti pısırık biri geldi.



Bu kıyafetlerde güzeldi ama hayır, kral olması daha iyi sdfghjk



Diziye konuk oyuncularda geldi. Bir ara dizi msaterchef oldu. İki bölüm bunların yemek yarışmalarının mevzusunu izledik. Sıktı bir yerde.




Kamera arkası :)


Dizi tanıtımından^^



Gifler^^


Bu olayla herkes dalga geçti :D Normalde ay tutulması olur, kızımız suya düşer. Hooop başka bir yerde. Burada uçaktan düştü geçmişe. :D


Yoona sırf dizi için aşçılık eğitimi almış, valla bravo. :)



Kızın böyle kralı bağlayıp, götürmesi harikaydıııı :D




Şu bakışlar var yaa, yaktı geçti sdfghjkl




Kralımızdaa maşallah hemen ayak uydurdu böyle tepkiler vermeye sdfghjk


O kadar değişik otlar koymasına rağmen canım çekmişti. :D Ve burada kralda kraldı. :D




Görsel şölendi diyorum, anlamıyorsunuz sdfghjk




Şu arkadaşların hikayelerinin olmaması kalp kırdı.




Sona gelmeden önce ufak bir spoiler yazalım, sonra bitirelim inşallah^^


Spoiler Başlangıcı!

Dizinin finalini Moon Lovers gibi bekledik, hatta son on dakikada dedim tamam dizi onun gibi saçma sapan bitecek. Adamlar, önceden çektiği dizinin sonunu bu kadar saçma yapamazlar ya. Cidden Koreli senaristler şaşırtmıyor. :D
Çek bir buçuk saat, son on dakikaya sıkıştırma güzelce bitir. Kızımız hastanede uyanıyor ama neden. Vücudu yara bere içinde, ama neden? Arkadaş saçma sapan bir şekilde her şeyi havada bıraktılar.
Tabii kralın ve diğerlerinin geleceğe nasıl geldiği, sadece kralın hatırlaması falan nasıl oldu?
Sonra kralımızın yaverinin geçmişte öldürülmesine çok üzüldüm yaaa. Hak etmemişti.
Onun dışından aklıma çok fazla spoiler gelmedi, zaten sonu yeterince spoilerdı. :D

Spoiler sonu!




Ve Son^^

Dizide yok yoktu. Geçmişe dönüş, krallar, entrikalar. Ama onun dışında dizinin teması yemekti. Her bölümde aksiyon olmasının yanında yemekte bol bol izledik.
Ama sadece yemek dizisi diyemeyiz, güzeldi. Ben beğendim.
12 Bölüm olması daha da güzeldi, Şimdi o kadar yazdım ama çok sinir olmadım farkındasınız değil mi? Çünkü sonu spoiler olmasa bile az çok tahmin ediliyordur.
Yine de o nasıl sondu? Bunu diyebiliyoruz ne yazık ki.
Başta da dediğim gibi güncel değil de normal izleseydim belki de finali zor getirirdim. Bazı yerler cidden hem sıktı hem de sinir etti.
Onun dışında eğlenceliydi, bu tarz dizi izlemek isterseniz öneririm. :)





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^








 


Doksan Artı Dört 2//Gülben Sakar Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Fanatik Galatsaray'lı olarak sonunda geçen sene başladığım serinin sonunda ikincisini okuyup, bitirdim. Geçen aylarda sürekli okumak için elime aldığım zaman sürekli erteledim. Kitabın değişik bir aurası var, akıcı, güzel ama oku oku bitmiyor. Eylül ayının sonunda başlayıp, hemen bitirmeyi düşünüyordum ama ne yazık ki Ekim'in başında baya saldım. Hem ben okuyamadım hem de kitap bir türlü bitmiyordu.
Kötü değildi, okumaktan aşırı sevk aldım tabii.
Sadece yazarı bir garip. Yani ben merak etmişim, almışım senin kitabını. Bu zamana kitabının dahil olduğu bir sürü reels çekmişim ama ne bir yorum, beğenme ya da paylaşım var.
Sonra kitabı okurken hikayede paylaşımlarım oldu ve yazarı da birkaç kez paylaştım. Ama ne oldu biliyor musunuz? Tenezzül edip bir beğeni yine olmadı.
Yabancı yazarlardan beklemiyorum, zaten etiketlemiyordum da ama kendi yazarlarımız olunca insan bir beklenti içine giriyor.
Tabii benim başka bir tahminin var ama onu da artık devamında yazarım.
Bu sebeple Instada kitap hakkında detaylı bir yorumda bulunmadım. Burada da çok fazla detay girmeden yorum yapıp geçeceğim.


Beklemediği bir anda hayatına giren Merdan Efe’yle tüm dengeleri bozulan İzgi’nin, artık en büyük savaşı kapattığını sandığı ancak hâlâ izleri süren geçmişiydi. Merdan Efe’den kaçtıkça ona daha da tutulan İzgi, hissettiği tüm kötü duyguları ve endişeleri erteleyip dursa da ertelenen her şey günü geldiğinde ortaya çıkacaktı. Bazen sevmek yetmezdi; güven, sevgiyi ayakta tutan yegâne duyguydu.
İzgi’yi gördüğü ilk andan itibaren sevgisini içinden tutamayan Merdan Efe, onun duvarlarını aştığını düşünürken aslında o duvarların dışında kaldığını geç de olsa fark edecekti. Aşk dengeleri bozardı, sevgi büyütürdü, güven ise sonu olmayan bir hayatın kapılarını aralardı.
İki beden, tek kalp; İzgi Gökyel ve Merdan Efe Yüceer. Birbirlerinin dönüm noktaları olmuşken tüm engellere karşı sırt sırta mücadele edebilecekler miydi?
Onların doksan dakikalık maçında bir kazanan yoktu. Beraberlik iki kalp için tek bir galibiyetti.
Maç, uzatmaların dördüncü dakikasında sonlanmış, beraberlikle birlikte asıl kazanan belli olmuştu.


Buradan sonrasını birinci kitabı okuduysanız okuyun, spoiler olabilir.
İzle ve Merda Efe kazadan sonra daha çok bağlanırlar ve İzgi artık aşkından emindir.
Ama geçmişin sırları, çaresizliği ortaya çıkınca iki aşıkta sınanacaktır.
Merdan Efe yine bildiğiniz gibiydi. Adama yürüyen Galatasaray resmen. Tabii aile, aşk, evlilikler derken kitabımız akıyor gidiyor ama en sevdiğim kısımlar Merdan Efe'nin maçları izlemeye gitmesiydi.
Sadece birinci kitapta geçen Merdan Efe'nin evindeki müzeyi daha çok ziyaret etmek lazımdı. Yazık oldu o kadar sahne bence. :D
İzgi birinci kitaptan çok farklıydı. Çok şükür şu etik değilden kurtuldu, bu kitapta çok nadir geçti ki onlarda zaten dokundurma diyebiliriz.
Ama karakter olarak aşırı yumuşak huyluydu. Tamam eski sevgilin psikopat ama arkadaş sen avukatsın, iki üç sosyal medya yorumlarında bu kadar düşersen nasıl avukat oluyorsun?
O zaman dava kaybedince işler değişiyor mu?
Garipti bu kısımlar, yani avukat olan karakterin bu kadar cıt kırım olması saçmaydı.
Sonradan bazı şeyler oluyor, bunlar hemen neden olmadı kafasında. Ablasım bir sabır yaaaa.
Ama onun dışında ailesi ile olan gelişmeleri sevindim.



Diğer karakterlerde Medih ve Ebrar hem çok azdı hem de olunca sürekli didişmeleri sıktı. Yani o benim avukatım, o benim abim, kardeşim. Yani bu mu aile sevgisi, saadeti?
Tamam çok iyi anlaşıyorlar, çok iyiler ama hep laf atma. Hele Gökdeniz'e sürekli sataşmaları yetti yani.
Onun olayı da ayrıca garipti. Tabii gerçeklik olması güzel olmuş ama sonradan olan?
Kitap birinci kitaptan daha duygusal, olaylardan çok karakterlere yoğunlaştığı için böyle bir yorum yapıyorum.
İzgi'nin arkadaşı Sevcan bir an patlayıp, kardeşim benimde dertlerim var biliyor musunuz? diyeceke diye bekledim asdfghjklş
İzgi'nin sıkıntıları Sevcan'ın sıkıntılarından çokta önemli değildi mesela.


Onun dışından nadir olan GS maçları cidden çok güzeldi. Bazı maçlarda oynama yapılmış, yani başka bir evrende GS, canım takımım 21-22.sezonda şampiyon oluyor. 13. değil. :D
O sezon normalde Trabzonspor oluyor ve keşke kitapta da olsaydı. Gökdeniz çok sevinirdi. :D
Gökdenizcim, gerçek evrende hayallerin gerçek oluyor. :D
Kitapta en eğlendiğim Merdan Efe geçen aylarda GS'mize nankörlük yapan kişiyi baya övüyor, o kısımlar birinci kitapta çok güzeldi ama nankörlük yapmadan önce. Hatta keşke yaz içinde okusaydım dedim, üzüldüm açıkçası.
Ama Merdan Efe övdükçe ben baya saydım sdfghjkl
Sonra şampiyonluk olayında yapılan şeye bayıldımmm
Gerçekte öyle bir şey olduğunu düşünsenize, bayıldım, bayıldımmmm


Eğer sizde benim gibi fanatik Galatasaray taraftarı iseniz öneririm, yazarını boşverin artık. Hak etmiyor aslında ama olsun, güzel ve sevdiğimiz kitapları öneririm^ ^
Instagramda kalitesi kötü diye paylaştığım kitabı okuyup, sevip ve önerdim. O yüzden bunuda öneririm yani.
Yazarın başka bir kitabı daha var, o da elimde. Okumak için erken ama zaten ikinci kitapta çıkmadı. O yüzden beklemedeyimm.



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

İzgi: Bebeğim... Yarın nikahta görüşeceğiz.
Merdan Efe Yüceer: Gelin ve damat olarak mı?


*****


"Yine bilmediğim adamlar hakkında konuşmaya başladın, Merdan Efe."
"Yavrum Melo'yu da bilirsin ama... Bir ara konuşalım mevzuyu. Bak takım değişecek diye kadro ezberlemeni ağustos ve eylül ayına bıraktım."


*****


"Galatasaray'dan başka takım tutulmasına anlam veremiyorum İzgi, ne yapayım?"
"Ne kadar da her görüşe açık bir bey..."


*****


Varlığı hayatımda çok büyük yer kaplarken değil bir hafta, ondan bir gün bile ayrı kalmam artık mümkün değildi. Hep bir nefes kadar uzağımda olmalı, kalbi kalbii tamamlamalıydıç


*****


Merdan Efe'ye karşı bir merhabam, hayatıma karşı tüm olumsuzluklara hoşça kal dememi sağlamıştı.


*****


Benzetmesine karşı sırıttım. Kırmızısı olmayan sarı, Fatih Terim'i olmayan Galatasaray Muslera'sı olmayan bir kale...


*****


"Nasıl da seni hem körkütük aşık yapıp hem hovardalıktan hem de karakollardan kurtardım ama?"






Böylece bir yorum daaha biter^^
Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^












21 Ekim 2025 Salı

Daydream//Hannah Grace//Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yazarın ilk çıkan Icebreaker kitabını yıllar önce okumuştum, konu bakımından sevmiştim ama yazar o kadar çok smut yazmıştı ki kitap 400 sayfaysa normal konunun geçtiği sayfa sayısı 150 falandır. Önceki kitaba yaptığım yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
O kitaptan sonra kitapta geçecek diğer Henry karakterinin kitabı olursa okurum, diğerleri çokta ilgimi çekmemişti. Bu karakterin kitabıda çıkarsa sadece onu okurum diyordum. Kitapta o kadar çok kişi vardı ki.
Neyse ben yayınevini takip etmediği için çıktı mı çıkmadı mı bilmiyordum. Takip ettiğim bir hesapta görünce hemen aldım. Aylardır okunmayı bekliyordu ve sonunda okudum. 
Sevdim mi? Evet ve inanılmaz ama yazar beni çok şaşırttı. :O



Her şeyi erteleme huyu yüzünden kendini en sevmediği profesörün dersinde bulan Henry Turner, üniversitenin üçüncü yılından sağ çıkabilmek için canını dişine takması gerektiğinin farkındaydı. Üstelik artık hokey takımının kaptanı oydu ve başarısız olması söz konusu bile değildi. Tam da burada devreye Henry’nin tesadüfen yolunun düştüğü kitap kulübünde tanıştığı Halle Jacobs girecekti. Halle en sevdiği kurgusal kahramanların aşkından ya da yazmaya çalıştığı romanın gerektirdiği tecrübelerden yoksun olsa da akademik başarı ondan sorulurdu ve Henry’nin dersini geçmekte zorlandığını öğrenir öğrenmez ona yardımcı olmayı teklif etmişti. Kendine olan güvensizliğinin üstesinden gelme yolunun yeni deneyimler kazanmaktan geçtiğini biliyordu ve Henry ona istediği her deneyimi yaşatacağına söz vermişti.
Sadece koydukları kurallara sadık kalmaları ve dördüncü sıradaki “Sakın âşık olma” maddesine uymaları gerekiyordu.  

Halle ailesinin bütün sıkıtılarını üstlenmiş bir genç kızdır. Yıllarca arkadaşım dediği oğlanla sevgili olduktan sonra işler daha da karışır ve ondan ayrılır. Ayrıldıktan sonra aslından hiç arkadaşının olmadığını ve kendisi hakkında bir sürü şey söylendiği kulağına gelir ve her anlamda yetersiz olduğunu, insanları hayal kırıklığına düşürdüğünü düşünür. Bu hislerini hayatını çok fazla etkilediği içinde yaşamı çok zor devam eder.
İşte bu zamanda Henry ile tanışır ve hayatı değişir.
Halle’nin sıkıtnılarını okuduğum zaman bazen dedim, sanki o eşittir ben. Tabii onun daha başka dertleri var. Ailede herkesin derdini çekmesi, kimsenin ona nasılsın, bir şeye ihtiyacın var mı gibi sorular sormaması ve ne yaptığı ile ilgilenmemesi gerçekten çok zor.
Yakınlık duymamın sebebi bunlar değil tabii ki, Halle’nin durumu daha da kötü. Benimle eşittir olmasını sebebi daha çok kitapta geçen bir alıntıdan dolayı. O alıntı sanki beni anlatıyordu.
Eski sevgilisinin saçma yapışıklığı ve sanki Halle onun malıymış gibi davranması beni sinir etti.
Henry ile olan ilişkileri bir yere kadar iyiydi, sonradan garip bir hal aldı. Bunun hakkında sonra yazacağım ama çok tatlılardı. İkisine de bayıldım ve birbirlerine iyi gelmeleri çok güzeldi.
Halle tam bir kitap kurdu ama sesli kitap kurdu. Daha çok kitaplar hakkında konuşmasını isterdim ki o yazdığı kitabı Hannah Grace kesinlikle çıkarmalı, konusu harikaaaa. 


Henry en iyi anlaştığı ve takımının kaptanı olan arkadaşı gittikten sonra yeni kaptan kendisi olunca bunların altından nasıl kalkacağını çok düşünür ve bunun yanında iyi notlar alması gereken dersler yüzünden takımın koçundan azar yiyince işler daha da karışır ve Henry’yi bunalıma sokmaya başlar.
Ev arkadaşının sevgilisi geçemediği ders için öneri sununca hemen üstüne atlar ve böylelikle Halle ile tanışır.
Başta sadece kitap kulübü için Halle ile konuşan Henry zamanla dersine yardım edeceğini söylediğinde çok mutlu olur ama arkadaşının tavsiyeleri ile Halle ile daha iyi anlaşıp, yardım etmesi için teklifte bulunur. Böylelikle aslında Halle’nin yazması gereken bir kitap olduğunu ve ne yazık ki çok fazla tecrübesi olmadığını söyleyince onunla bir anlaşma yapar ve arkadaşlıkları devam ederken kitabı için sahte ve öğretici randevulara çıkıp, davranışlarda bulunabileceğini söyler.
Halle başta istemez ama Henry ikna ederek bu sahte randevulara çıkarlar ama ondan kuralları belirlerler ve kurallardan biride aşık olmamaktır.
Ama aşk bu ya, zamanla birbirlerini daha iyi tanıdıkça ve birbirlerine iyi geldikçe aşk kaçınılmaz olur.
Henry tam da beklediğim gibi diyemeyeceğim çünkü ilk kitaptan çoğu şeyi unutmuşum. :D
Ama Halle’ye olan davranışları, içine kapanık, işleri süreklini erteleyen, iyi arkadaş ama gürültü ve parti sevmeyen biri olarak biri olup, bütün kitaplardaki mükemmel erkek kavramını yok eden biriydi ve bayıldım. Kitaplarda her zaman erkek hep en iyi, hep mükemmel olması baymıştı artık. Tamam çoğu karakterinden kendince sıkıntıları oluyor ama Hery’nin daha çok içsel ve duygusal sıkıntılarının olması diğerlerinden farklı ve güzel yapmış. Bu yüzden sevdimm

Diğer arkadaşlardan Nate birinci kitaptandı ama başka bir şehre taşındığı için kitapta çok göremedik. Tabii önemli yerlerde ortaya çıkması ve kitabın ortasından konuşması gerçekten çok güzeldi.
Halle zamanla kendine arkadaşlar ediniyor ama ne yazık ki bunun Henry’den sonran olması sanki o olmasaydı hiç olmayacaktı diye düşündürüyor. Ben düşündüm ve diğer bir karakterde aynı bu şekilde kendine dert etmesi güzeldi ama diyorum ya Halle’nin eğer Henry olmasaydı böyle bir dostluklar olmazdı.
Tabii yazarımız bazı şeyleri eklemese olmazdı, o kadar çok karakter vardı ki isimler hep karıştı ama kitabın sonunda mevzu geçince öğrenebildim.
Bir de Henry’nin ebeveyn saçmalıkları. Burada mevzu şu, babası kim?
Bir ara dayısının biyolojik babası olduğunu söylüyor ama diğer karıdan olduğunu düşünüyorum. Offf siz beni anladınız. Eğer öyleyse 🤮 şu durumdayım resmen.
Yabancı kitapların sıkıntısı bu işte, güzel konu vs derken resmen illa araya b*ktan şeyleri koyacaklar.


Ve gelelim esas konuya. Bu kitap beni nasıl şaşırttı?
Bu kitapta smuttan çok karakterlerin sıkıntılarını yazması, iyileşme ya da anlama süreçlerinde daha çok arkadaşça olması smut olmamasına sebep olmuş. Tabii isteseydi her türlü yapardı ama hayır, ilk kitapta o kadar çok smut yazmış ki diğer kitaplara kalmamış bence sdfghjkl
Kitaba başladığımda bu yüzden çok dertliydim, konuyu güzel yazıyor ama o kadar çok fazla smut var ki kitap okunmuyor resmen. Bu da öyle olur diyene kadar kitapta resmen ilk kitaba kıyasla çok nadirdi. İşte kitap budur denir!
Ama serinin ikinci kitabını okur muyum? Bilemiyorum.
Son kısımdaki arkadaş ortamına bayıldım ama sadece Russ karaktrinin kitabı var ve seri şu an bu kitapla son bulmuş. Devem edecek mi bilmiyorum, etse de alır mıyım onu da bilmiyorum.
Russ’ı çok merak etmedim açıkçası. Tamam yazarın kalemi güzel ama ilgimi çeken bir karakter değildi ve zaten bu kitapta Russ ve sevgilisini okuduk, yeterli. :D

Bir de şu mevzu vardı, bunlar sahte randevulara çıkıyor falan tamam ama sonradan arkadaşlar mı, sevgililer mi belli değildi. Açık bir ilişkiydi yani. Tamam kimse başkasıyla çıkmayacaktı ama oratada bir sevgililik mevzusu yoktu. Ve Henry’nin sürekli Halle’de kalması, aralarında bir şey varmış gibi davranmaları o kadar saçmaydı ki. Tamam arkadaşlıktan aşka olsun ama böyle mı olsun gerçekten?


Kitabı tahmin ettiğimden daha çok sevdim, beklentimi karşıladı. Arkadaşlıktan aşka, sahte randevular, minnoş bir kedi okumak isterseniz buyurun efenim. Akıcı, arka planda karakterlerin içsel sıkıtılarına değinilmesi bu seride en sevdiğim şey. O yüzden bu tarz kitapları okumak istiyorsanız öneririm.
Kalın olmasına rağmen bir oturuştan baya 50-100 sayfa okunuyor, benden hızlı okuyorsanız bir günde bile bitirebilirsiniz. :)




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"Görünüşe göre birilerinin başı dertte. Ne yaptın, Kaptan?"
"Bir bilsem."
"Hokey oynadım. Nefes aldım. Var oldum. Her şey olabilir."


*****


"...Düzgün çalışmadığını söylerken ne kastettiğini bilemem ama seni herkesten ayırdığını düşündüğün şeylerin aslında seni hepimizin önemsediği o kişi yaptığını biliyorum."


*****


"Çok güzel," dedim tüm dürüstlüğüm ve savunmasızlığımla.
"Hep kendimi çok güzel hissetmemi sağlıyorsun."
"Güzel olduğun için öyle hissediyorsun, Halle."


*****


"Galeride çektiği fotoğrafım kilit ekranındaydı. Gelmiş geçmiş en klişe şifre olan dört sıfırı tuşladığımda uygulamalarının arkasında Joy'la uyuduğum fotoğrafım belirdi.


*****


"Sana ihtiyacım var, Halle. Seni istiyorum. İstediğin her şeyi sana sumaya razıyım, sadece senin olduğun yerde olmak istiyorum."


*****


"En çok beni önemsemeni istemiyorum. Evet, ikinci olmak istiyorum ama birinci sıraya kendini koymanı istiyorum. Kendini birince önceliğin yapmaya başlamanı istiyorum."






Bir  yorumun daha sonuna geldik^^
Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^














9 Ekim 2025 Perşembe

Eylül Ayı Raporu^^

  Selamlar^^
Eylül ayı göz açıp kapayana kadar geçti, bitti bile. Dedim azda olsa Ağustos sıcağı devam eder falan diye ama hiç öyle olmadı. Anında soğuklar geldi. Akşamları dışarda otururken bir de baktık artık içerde oturuyoruz. Balkonda tamamdı ama artık orası da çok soğuk, sadece teras çok iyi ve sıcak.
Olsun, buna da şükür.
Her mevsim kendine güzel, ben sadece soğuk sevmiyorum. :D

Eylül ayı kitap okumakta, dizi-film izlemekte iyiydi. Hızlı geçtim dedim ama Ağustos ayına göre gerçekten güzel kitaplar okudum. Daha fazla okumak isterdim ama olmadı. Altı kitapla ayı kapatmış oldum. :)


Hem eğlendiğim, hem akıcı olan kitaplardan biriydi. Seriyi zaten seviyorum ama bu diğerlerine göre farklı ve daha güzeldi. :)
Tekrar okuduğum kitaplarda oldu, Senin Adın mangası gibi. Filmi zaten güzeldi, mangası ondan daha da güzel. :)



Ephesus Yayınları ay sonunda karpuzun diyarı için çok güzel bir bağış yapmak istemişler. O gün alınan bütün kitapların ücreti bağışlanacak dendi. Ben de bu kitabı aldım, zaten baya merak ediyordum.
Yine böyle bir şey yaparlarsa instadan duyururum. :)
Diğer yayınevlerine de örnek olunmalı diyeceğim ama onlar boykot yazarlar çıkarsınlar(hepsi değil), ne yapsınlar yardım falan.


Tam ayın son gününde Galarasaray'ın çok önemli maçı vardı.
Galatasaray - Liverpool maçı.
Çoook önemliydi, yüreğimiz ağzımızda izledik ve sonuç olarak yendik ve belki yeni transfer dönemindi güzel oyuncular alırız. Hayırlısı <3



Bu sene yaz dizilerine sardım diyebiliriz. :) Bu dizide ilk yayınlandığı zaman izlemiştim ama birkaç bölüm, hiç devam etmedim. Yine böyle dizi ararken bakayım dedim ve son iki bölümdeyim. Çok eğlenceli, güzel biri diziymiş. Neden  Kiralık Aşk ve Aşk Yeniden gibi ömrü uzun olmamış ki. Cidden çok güzel. :) Bu sebeple yazar olan senaristin kitaplarını da topluyorum, bu eğlencenin aynısından kitaplarda da varsa okunmaz mııı :D




Teras sıcak demiştim, o yüzden akşamları genelde terasta takılıyorduk. :)
Hayday oynayan arkadaşlar kodlarını yazsın ekleyeyim. :D



Bu seferde izlediğim Kore dizisinden bahsedeyim. Böyle kısacık, mini bir dizi. Bir editten görüp izlemek istemiştim. Tabii Bon Appetit Your Majesty dizinden zaman kalınca izliyordum bunu. O yüzden altı bölümlük dizinin bitmesi baya zor oldu.
İnşallah ikisinin de yorumları en kısa zamanda gelecek, takipte kalın^^



Film olarak birkaç film izledim ama aralarında en eğlendiğim ve sevdiğim bu oldu. Gerçi dans, müzik derken Mükemmel Uyum 1-2'de güzeldi^^
Bu filmi de öneririm, gençlik filmlerini seviyorsanız öneririm. :)




Benim böyle bir Eylül ayım geçti, sizin nasıl geçti?
Yorumlarda buluşalım^^







Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^







6 Ekim 2025 Pazartesi

Sonbahar Kitap Önerileri//Blogları Canlandırma Projesi Eylül Ayı^^

Selamlar^^
BCP Eylül ayında çok fazla tema vardı, seçenekte çoktu ama ben bu sefer öneri yapmak istedim. Sadece kitaplar için ama, genelde bu tarz önerileri sosyal medyadan yapıyorum ama burada da yapsam daha iyi olacak.
Sonbahar gelen soğuklardan, bolca kışlık hazırlığından vs vs derken çok benlik bir mevsim değil. Ama renklerine, yağmura, yağmurlu havalara hayranım. Renkleri sevdiğimden bu tarz kapakları olan, bu hissiyatı veren ya da tam bu mevsimde okunacak kitapları önermek istiyorum.


Her telden kitaplar önerdim, azıcık kitaplar hakkında yorumlara yapacağım, hepsinin yorumları blogumda mevcut, merak edenler oralardan bakabilirsiniz. :)



Hem Türk yazar, hem balkabağı hem de tam bu mevsimlerde okunacak en en en iyi kitap. Geçen sene bu mevsime özel okumuştum, öneririm. :)



Hem romantik olsun, hem erkek arkadaş grubunun kitap okuma kulübüne bataniye&kahve-çay&kitap eşliğinde dahil olmak isterseniz öneririm. :)



Mandalina zamanlarının kitapları, üç kitaplık bir seri ve çok nahif  yazılmış. Kesinlikle öneririm. :)



Elinde sadece üç kitap kalacak, bunlar hangi kitaplar olurdu diye soran olursa işte o üç kitaplardan biri bu olurdu.
Çooook severim, seride güzel ama bu bambaşka^^



Biraz dram olsun, bilinçlenelim ve hem üzülüp hem de farkındalık kazanalım derseniz işte o kitap. Harikaydı. :/



Dark romanları sevmiyorum ama böyle karanlık kitaplar okumak istiyorum derseniz işte o kitap. Ama şöyle ki yazarın son yazma sıkıntıları var, ben seriye devam etmek için son kitabı bekliyorum. :D



Tabii ki de bu mevsimin kitabı o...
Hem dizileri, hem kitabı bambaşka^^



Dünyada daha çok Müslümanlara yapılanları konu alan o muazzam kitap.
Herkese ama herkese öneririm.
Tabii yazarın bu kitabı diğer kitaplarından daha anlamlı olsa da benim daha çok tercihim Şehir, Zehir ve Hamza'dır. Onu da okuyabilirsiniz. :)



Spor romantizm ve Galatasaray severlerin kitapları^^
Şu an okuyorum ve resmen fanatikliğim şahlanıyor. :D Galatasaraydaşlarıma da öneririm^^



Yazarın Caraval serinin yan serisi, ilk onu öneririm ama bence bu daha çok tercih edilebilir. İlk bunu da okusanız olur bence, ilk seriden çok spoiler yok aslında. :)



İlk kitap Yalnızlığın Kara Laneti, çıkmamış fotoğrafta.
Çirkin ve Güzel uyarlaması, ben kış gibi okudum ama bence fantastik severler için önerilebilir. :)



Birazda gerilim.
Diğerleri beni kesmedi, ben gerilim, polisiye seviyorum derseniz o kitap işte.



Ben sırf filmini izlemek için yazın okudum ama tam bu mevsimlerin kitabı. Çok güzeldi ama garipti de. Eğer kitabını okumam derseniz filmini izleyin, çok güzeldir. :)




Pumpkin Spice Kafe'yi aldım ama hemen arkasından ikinci kitap çıktı. Tam bir sonbahar kitabı istiyorsanız işte o kitap^^
Kapaklara bayıldımmmm <3





Umarım önerilerimden memnun kalmışsınızdır^^
Böyle öneri yazıları gelsin mi? :)

Ekim ayı temamız Dönem Eserleri, Savaşlar, Geri Dönüşüm^^
Diğer BCP için yazılarımı okumak isteseniz Buradan bakabilirsiniz. :)





Başka yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^