7 Haziran 2024 Cuma

Gökçen//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Bu yorumu yapmaya o kadar geç kaldım ki, sıcak sıcak yapılan yorumun yerini bir hafta sonra yapılan yroum tutmuyor ne yazık ki ama inşallah istediğim gibi bir yorum yapabilirim. :)
Ramazan içinde instagram hesabımda anket yapmıştım, dört kitap arasından biri seçilecek, bende alıp okuyacaktım. İşte Gökçen o kitap. Okuyan herkesin sevdiği ama asker kitabı olduğu için dram falan olur diye korktuğum bir kitaptı. Sonra yok abla, kardeş, Esra öyle değil, çok komik kesinlikle al denildiği için aldım ve çok çok sevdim iyi mi. :D Tamam hoşlanmadığım şeyler oldu ama geri plana attığımız zaman çokta üstünde durmuyorum. :)



Babaları asker olduğu için aynı lojmanda büyümüş Murathan ve Gökçen’in kendilerine kurdukları dünyada başka kimseye yer yoktu. Burada sadece Pamuk ve Kepçük vardı. Bir anda aldıkları acı bir haberle kurdukları bu dünya yerle bir olurken kendilerini hiç bilmedikleri hayatlarda bulmaları o an için her şeyin sonu gibi görünüyordu.
Aradan geçen yirmi yılın sonunda aynı şehirde Gökçen, doktor; Murathan ise özel kuvvetler askeri olmuştu. Karşılaştıkları an aslında hiçbir şeyin mazide yitip gitmediğini anlayacaklardı. Anılar, pençelerini toprağa en şiddetli şekilde geçirerek gömüldükleri yerden çıkmak için çırpınıyordu.

Gökçen okuldan mezun olup, mesleğini eline aldıktan sonra doğu görevini yapmak için başvurur ve hiç gitmediği, gidilmediği ve gidilsede zor şartların olduğu bir ilçeye kabul edilir.
Eski anıları maziye gömdüğü için hayatına bir şekilde devam eden Gökçen gittiği yerde eski bir arkadaşla karşılaşınca ister istemez eski anıları hatırlar.
Gökçen aşırı garip bir karakterdi, ilk olarak bazı hareketleri, hatta çoğu hareketi altı yaşındaymış gibi davranıyor. O yüzden sevdim diyemem, haa sevmedim de diyemem sadece bu tarz karakterleri sevemiyorum, çocuk gibi davranan karakterleri. :D Umarım devam kitaplarda az da olsa kendine gelir, aza bile razıyım. :D
Ama bazı yerlerde çok komikti, zaten kitapta komik olmayan karakter var mıydı ki ya :D


Babasının şehit haberinden sonra hayatı değişen Murathan babasına verdiği sözden sonra asker olmuş, kendini vatanını korumaya adamıştır.
Yıllardır aklına dahi gelmeyen geçmişten biri geldiğinden ise anıları tozlu raflardan alıp, geçmişe gitmeye başlamıştır.
Murathan bildiğimiz asker işte, komutan. Zaten komutan dedik mi sert, sözünün üstüne söz söylenmeyen kişi. Sevdim kendisini, zaten böyle sert karakterleri severim, bir de sözünü cuk oturtuyor yaaa helal olsun dedim okurken. :D Tim’i çok komik mesela, onlara laf yetiştirmesi ise asıl olay. :D
Gökçen’e karşı olan sabrına hayran kaldım, uğraşılmaz onunla cidden ama işte aşk bu yaaa dayanılıyor.
Spoiler değil bu, zaten baştan anlıyoruz yani.
Ama Gökçen ile adam akıllı diyalog kurmamasına sinir oluyorum, konuşsa kızla her şeyi anlayacak ama Murathan zoru oynuyor sürekli, haklı olarak Gökçen’e çıldırıyor. :D
Onun dışında Gökçen’in yaptıklarının bir şekilde karşılığını vermesi harikaydı harikaaa :D
Bir de kıskanç Murathan çok tatlııııı

Kitapta çok fazla karakter var ama özellikle üstünde durdukları karakterler çok az.
Hepsini, daha doğrusu Tim’i çok sevdim.
Timur, Hasan, Aybüke, Süleyman, Zülfükar, Barbaros, Alican, Emek…
Hepsi olay. :D
Ama ne kadar züppe olsa da en çok güldüğüm, sevdiğim Zülfükar oldu. Onundan hikayesi olacak kitapta belli ama nasıl acaba.
Süleyman’a üzüldüm yaa ama onunda hikayesi bambaşka olacak gibi. Ama kim olacak onu söyleyemiyoruz maalesef. :D
Gökçen’in arkadaşlarıda çok iyiydi, Ayşenur’a bayıldım mesela. Bilge ise… Bu kız anlatılmaz okunur asdfghjkl
Duru’da var, tam Gökçen ama Gökçen şansına münhasır olduğundan kimse onu geçemez.
Bazı karakterlerin, bazı şeyleri şak diye anlamasını takdir ediyorum. Son kısma hitaben. :D
Hani birilerinin ısrarla ismini yanlış! söylediği kişi :D

Sadece ana karakterlerimiz olsaydı kitapta sıkardı ne yazık ki, yani şöyle ki aralarındaki o çekişme beni boğardı. Cidden sıkılıyorum ben bu tarz çiftlerin sürekli kavga ve anlaşamama hallerinden. Ama burada yan karakterinlerin olması, saçma intikamlar alınması çok komikti. Kitabı sevdirende buydu zaten. :D
Mesela telefon zil sesi mevzusu, Barbaros’un arabası, ameli mezhep olayı falan cidden kitaba renk katmıştı. :D
Bu yüzden okurken çok eğlendim. Tabii çok kızdığım yerler oldu, mesela vatan hainlerinin geçtiği yerlerde kan beynime sıçrıyordu resmen. Bu tarz şeylerin gerçekten de olması can sıkıcı ve üzücü.
Yazar bu konuda da iyi ve büyük ihtimal devam kitaplarda üzüleceğimiz yerler olacak, bu tarz kitaplarda kesinlikle olur. Olsun, bu hikayeyi, karakterleri okumak güzeldi. :)
Bir de ilk bölümlerin başlangıcında sürekli çocukluk anılarına gittiler, ben geçmişe giden kitapları çok sevmem. Yani bir Sarah Jio tarzı değilse sevmiyorum. Burada da okurken sıkıldığım yerler oldu ama bazı yerlere kalbimi bıraktım yaaa. ;(


Bu tarz seviyorsanız öneririm ama ben ne kadar komik olursa olsun argo içeren kitapları sevmiyorum diyorsanız sizlik değil, sakince elinizden bırakabilirsiniz. :)
Çünkü kız-erkek fark etmez argo bol bol var.
Ama yine diyorum öyle olması gereken yerlere koymuş ki yazar gülmeden edemiyorsunuz. :D
Komik, en çokta askerlerin kendi aralarında geçen konuşmarsa geçmesi daha komik. :D
Bu ve sürekli bir kavga halinde olan çiftimiz olmasaydı beş üstünden beş puan verirdim, umarım devam kitaplarda bu kadar olmazda tam puanı kapar. :D




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^



Kaç yıldır buradaydı? Yıllardır... Uzun yıllardır... Lakin söz konusu vatansa ömrün lafı olmaz.


*****

Hafıza ağır bir yüktü. İstediğin şeyi unuturdu. İstemediğin şeyi ise her bir detayıyla zihnine kazıdıkça kazırdı.


*****

Ayrılığı en iyi biz bilirdik. Tek bir gecede hayatları değişen, Kepçük ve Pamuk iken Murathan ve Gökçen olmak zorunda kalan biz.


*****

"Benim de neslim tükeniyor be Pamuk," dedi aşırı yılmış bir sesle.
"Ne olur, üzümler için gösterdiğin hassasiyeti bana da biraz göstersen."


*****

Güldüm istemsizce. Hem de uzun zamandır gülmediğim kadar içten bir gülüşle. Çünkü ben gülmeyi değil, ben Kepçük'le gülmeyi özlemiştim.


*****


Hep umutsuzca birilerini beklemişim ömrümde. Bazen gelecek olanı, bazen gelmeyecek olanı, bazen yara olanı, bazen ise yara saranı.


*****

"Yaralarım benim canımı yakmaz, Pamuk,"
"Ama senin yaran... Benim canımı paramparça eder."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^








6 Haziran 2024 Perşembe

Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi//Elena Armas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nisan ayının çoğunu tek kitapla geçirince verimsiz bir ay olur demiştim ama şu an altı kitapla ayı bitiriyoruz. Maşallah diyelimde nazarla gelmesin(Şu an kalın ve puntosu küçük bir kitaba başladım :/ )
Bu kitabı da çok kısa sürede bitirdim.Yazarın ilk çıkan kitabını okumuş beğenmemiştim. Doğrusu kadın karakter beni çileden çıkarmıştı ama bu kitabı okuyanlar ondan daha güzel deyince ikinci el bulup aldım. Ne zamandır kitaplıkta bekliyordu sonunda okundu.
Evet arkadaşlar birinci kitaptan çok çok güzeldi, en azından karakterler beni deli etmedi sdfghj


Bir stüdyo daire.
Zoraki ev arkadaşlığı.
Platonik bir aşk.
Ve altı hafta boyunca sürdürülecek bir sevgililik deneyi.
Yani kesinlikle işlemeyecek bir plan daha.
Rosie Graham’ın bir sorunu vardı. Daha doğrusu birkaç sorunu. Anonim sürdürdüğü yazarlık kariyerine odaklanmak için işinden istifa etmiş ama ailesine bunu söyleyememişti. Şimdiyse tek sayfa bile yazamıyordu. Dairesinin tavanı da çökmek için tam bu dönemi bulmuştu. Neyse ki en yakın arkadaşı Lina’nın yedek anahtarı ondaydı.
Ama dairede Lina’nın kuzeninin kalacağından habersizdi. Aylardır Instagram’dan gizli gizli takip ettiği Lucas Martín’i dikkat dağıtan gülümsemesi ve baş döndüren aksanıyla karşısında bulmayı beklemiyordu.
Lucas tadilat bitene kadar beraber kalmalarını teklif ettiğinde, Rosie ateşle oynadığının farkındaydı. Fakat yeni ev arkadaşının bir sonraki acayip önerisini kabul ederse yanacakları kesindi: Rosie’nin romantik ilhamını yeniden ateşlemek için baş başa bir dizi deneysel randevuya çıkmak.
Çiçeği burnunda yazarın kaybedecek bir şeyi yoktu. Midesinde uçuşan kelebekleri kontrol altında tutabilirdi. Ancak Lucas’ın New York’taki zamanı kısıtlıydı ve altı hafta ne romandaki ne de gerçek hayattaki aşka kavuşmak için yeterliydi.


Rosie evinin tavanı çöktükten sonra yeni evlenip, balayına giden en yakın arkadaşının evinden kalmaya başlar. Bir gece kapısını zorlayan biriyle aralarından geçen yanlış anlamadan sonra kimin olduğunu öğrenince hem sevinir hem de ne yapacağını bilemediği için ikilemde kalır.
Arkadaşının kuzeni olan Lucas’ı aylardır sosyal medyadan takip etmektedir ve karşısından gördüğü an ne yapacağını bilemez. Bir de o da kaldığı evde kalmak durumundadır.
Bunlarının yanından yıllarını verdiği iş yerinden çıkıp, hayallerinin kitabını yazayım derken tıkanınca hayat hiçte kolay geçmez.
Bir şekilde Lucas’la stüdyo dairede kalmaya başlayan Rosie Lucas’ın ona sunduğu tekliften sonra ne yapacağını bilemez.
Rosie’nin Lucas’ı A’dan Z’ye takip etmesi rahatsız edici ama söyleyin bana kim arkadaşının yakışıklı kuzenini gizli gizli takip etmez ki? Asdfghjkl
Yine de bir tık rahatsız ediciydi. :D
Buna rağmen mantıklı cevapları, Lucas’la münakaşaya girmeden ilişkilerini yürütmesini sevdim.
Lucas’ın ona olan davranışlarından sonra aşık olmaması zaten imkansız ama son kısımda yaşadıklarına üzüldüm bee, hak etmedi yaa :/


Lucas aylardır gezdikten sonra son rotasını kuzeninin yanında geçirmek istediğinde başına bunların geleceğini bilmiyordu.
Kuzeninin bir türlü tanımadığı en yakın arkadaşını gecenin bir saatinden karşısından görünce kafası karışsa da onun durumunun kendisinden daha zor olduğunu görünce ona yardım etmek ister.
Zamanla iyi bir arkadaş olma yolunda ilerleselerde işler ilişki deneyine evrilince hiçte beklemediği şeyler olur.
Lucas aşırı tatlıydı, Rosie’ye olan davranışı, onu sürekli düşünmesi, yardım etmesi çok güzeldi ama bu kadar da fazla dedim ya.
Tamam çok yıfka yüreklisin ama bu bir tık fazlaydı ya.
Yani her arkadaş olmaya başlayanlar böyle olmaz. Hadi ilk dakikadan Rosie’den etikelense yani ilk görüşte aşk olsa anlarım ama zamanla Rosie’nin farkına varmasının verdiği hisle bence fazlaydı. O yüzden  ilk zaman ki o üstüne düşmeler vs. Biraz abartıydı, yine de buna rağmen Lucas aşırı aşırı tatlıydı <3
O deneyler en ince ayrıntısına kadar düşünmesi hem beni hem de Rosie’yi şok etti asdfghjk


Çok fazla karakter yoktu, sonradan ilk kitabın karakterleri lina ve Aaron’da geldi. O kitabı komple kafamdan sildiğim için çokta bir ooo kimler gelmiş demedim sdfghjkl
Komşu mevzusu oldu ama onda da illa bir şey olacaktı ya onu yazmış yazar. Olmasaydı şaşırırdım. -_-
Artık ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Neyse ki saçma bir şekilde uzamadı mevzu.

Kitabı genel olarak sevdim, okuması kolay bir kitaptı. Tabii ki hataları vardı. Mesela deney mevzusu üzerinde çok durmadılar. Aslında olması gereken olmuştu ama kitabın ismi Deneyli olunca bekliyoruz yani. :D
Bundan sonra kimin kitabını yazmış diye araştırdımda seri bu kadar. İspanyol Aşk Aldatmacası birinci kitabı, bu da ikinci kitap.
Lucas’ın ablasının ya da Rosie’nin kitabının olmasını bekledim ama demek ki olmayacak. Beklerdim onları da, çünkü burada fazla detaylara girmemiş. 

Aman aman olaylar beklemeyin, çerez niyetine güzel bir kitaptı. Erkek karakterimizin davranışları, kadın karakterimiz anında kırılmaya müsait bir cam gibi davranması kalbimize taht kurmasına sebep oluyor. Tabii kadın karakterimizde öyle, hem çok seviyor hem de onu çok düşünüyor, incinmesini, üzülmesini istemiyor. Öyle karakterlerdi işte.
Bu tarz seviyorsanız ve yazara bir şans vermek istiyorsanız bu kitaptan başlayın derim. :)
Not: Abartılacak kadar değil ama yetişkin içerikli bir kitap, ona göre okumanızı öneririm.



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^

“Rosie,” dedi boğuk sesiyle ismimi hafifçe yuvarlayarak.
“Gerçekten sen misin yoksa öldüm de cennete mi gittim?


*****


“…Çirkin, sulu gözlü canavarı bir daha ağlamaması için rüşvetle kandırıyorsun.”
“Sana dair hiçbir şey çirkin olamaz.”


*****


“Ama seçimini iyi yap çünkü o bizim filmimizin müziği olacak.”
Birden boğazım kurudu. “Bizim filmimiz mi?”
Başını salladı. “Lucas ve Rosie’nin Hikayesi.”


*****

Sana çiçek alanı deği, senin için koca bir bahçe ekecek erkeği seç..


*****


“…O kitap sana yazdığı upuzun bir aşk mektubu, Lucas.”





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)



Buralarda da varım^^















5 Haziran 2024 Çarşamba

Cennet Gibi//Julia Quinn Kitap Yorumu Blogları Canlandırma Projesi Mayıs Ayı^^ ^^

 Selamlar^^
Bundan birkaç ay önce yazarın bir kitabını okuyup yine hayal kırıklığı yaşamıştım, sonrasında uzun bir süre okumam diyordum ama geçenlerde çok fazla günümüz okuduğuma karar verdiğim için historical okuyayım dedim. Elimde bir sürü var ama bir anda Julia Quinn okumak istedim. Elimde de sadece Bridgerton serisinin bir kitabı kaldı, onu da okumak istemediğim için hemen bir pdf arayışına girdim. Elimde yoksa E-kitap bulup okuyayım dedim. 1000kitap uygulamasında yorumlara bakınca bu kitabı önerdiklerini, çok sevdiklerini söyleyince okumaya başladım. Bir heves başladım, bir heyecan ama arkadaşlar bu yazar bir kitabı çok iyi yazarken bir yazarı sanki başka yazar yazmış gibi çıkarıyor anlamış değilim sdfghjkl
Rüyalar Gerçek Olsa çok güzelken, Son Söz Aşkın hiç güzel olmamasını hayretle okudum cidden.
Bu da bunların ortasıydı, kitabı hem sevdim hem de sevemedim sdfghjkl

Not: BCP için konulardan biride Tarihiydi, ee bu kitapta Historical ama sonuçta Tarihi. :D Şu an temizlik durumları yüzünden elimdekileri değerlendireceğim. ;)


Honoria Smythe-Smith:
A) Berbat keman çalıyor
B) Çocukken ona takılan ‘Böcek’ isminden dolayı hâlâ kırgın
C) Ağabeyinin en iyi arkadaşına KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

Marcus Holroyd:
A) Chatteris Kontu
B) Üzücü şekilde ayağını burkmaya eğilimli
C) En iyi arkadaşının kız kardeşine KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

İkisi beraber:
A) Bolca çikolatalı pasta yiyorlar
B) Korkunç bir hastalığı ve dünyanın en kötü müzik gösterisini atlatıyorlar
C) Çaresizce birbirlerine âşık oluyorlar
D) Hepsi

Bu bir JULIA QUINN kitabı, bu yüzden cevapları biliyorsunuz değil mi?


Honoria(Bu nasıl isim ya) bir sürü abla ve kardeş arasından büyümüştür ama en küçük kardeş olduğu için kimse onunla oynamaz. Bu yüzden ondan birkaç yaş büyük olan abisiyle oynamak ister, bir de onun arkadaşı Marcus ile.
Yıllar sonra abisi yurtdışına kaçmak zorunda kalınca bir anda Marcus ile tekrardan karşılaşır. Onunda ailesinin olmadığını bildiği için başına ne gelse çok üzülür ve en son ki olayın kendi yüzünden olduğunu düşünürken ona yardım etmesi artık farzdır.
Honoria'yı sevdim yaa, kötü çalmalarına rağmen ailesinin yadigarı olan müzikale sahip çıkması, kötü olmasına rağmen bir şey söylemeyip, gülmesi falan tatlıydı.
Sonradan Marcus'a olan yardımı, onu düşünmesi çok tatlıydı, tamam onun yüzündendi ama bu kadar yardım etmeyebilirdi.
Şimdi bazı eksiklikler vardı, onu yorumun devamından yazacağım. :)


Marcus, hem en iyi arkadaşı, hem de tek arkadaşı olan Daniel'in yaşadığı olaylar yüzünden yurtdışına çıkmasından sonra yine tek kalmıştır ama arkadaşı ona çok önemli bir görev vermiştir. Onunla ilgilenirken aslından işler karışmıştır ama o türlü düşünmemek için elinden geleni yapar.
Marcus'un tek kalmasına, ailesinin olmamasına Honoria gibi ben de çok üzüldüm ya. Kendisi kont ama tek başına kalmış. :/
Ama sonundan bir ailesi oluyor, ona sevinelim hep beraber <3
Son kısımda Honoria'ya sahip çıkmasına düştük düştük kalktık be. Aynı Rüyalar Gerçek Olsa gibi, orada da son çok iyiydi. <3

Diğer karakterlerde Honoria'nın annesi ile olan diyalogları çok güzeldi, öncesinde işler farklı olsa da bir anda değişmesi çok güzeldi, o kısımları çok beğendim.
Ve en bomba yere geliyorum, yazarımız bizim Colin Bridgerton'a da yer vermiş yaaa <3
Ayyy okurken o yüzden daha çok sevdim kitabı, çünkü kitaptaki Colin>>>>>>
O yüzden kitabı daha çok sevmeme neden oldu, yoksa sadece son kısımda Marcus'un yaptıkları dışından çokta bir albenisi yoktu.
Honoria'nın kuzenleri bir ara ortalığı karıştıracak dedim de neyse ki öyle bir şey olmadı, hatta destek çıkanlar vardı ki en sevdiğim açık sözlü karakterler. :D


Kitabın iki yüz sayfası boştu, yani olay yoktu. Bir tek Honoria'nin bir yere gitme mevzusu vardı sadece o. Ondan öncesinde Honoria'nın sürekli kuzenleriyle konuşması, müzikal mevzusu falan baydı yaa. :D
Tamam güzeldi erkek dedikodusu yapmaları falan ama gerisinin düz ilerlemesi hoşuma gitmedi.
Yazarın kalemini hem seviyorum, hem sevmiyorum ama kolay okunduğu için seviyorum evet :D
O yüzden okumak daha eğlenceli. Yani historical dalından Julia Quinn şimdilik bana göre en iyisi.


Bu kitap Rüyalar Gerçek Olsa'da geçen, Smythe-Smith serisiymiş yaaa. :D Şimdi araştırınca öğrendim. Normalde sırf sadece bu müzikal için yazılmış tek kitap diye düşündüm ama öyle değilmiş. İkinci kitabı Honoria'nın abisinin kitabı ve konusu aynı Son Söz Aşkın kitabı gibiydi. Konuya okuyun anlarsınız. :)
Üçüncü kitap kuzeni Sarah'ın ve erkek karakterin ismi burada geçiyor, ben şok asdfghj
Son kitap henüz Türkçeye çevrilmemiş ama o da yine kuzenlerden biri olan Iris'in kitabı. Neden devam edilmemiş anlamadım zaten ilk üçü çıkarmışsın onu da çıkar bitir.

Seri bu, Smythe-Smith serisi.

Kitabın kapağını ilk anlamsız buldum ama sonuna doğru neden öyle olduğunu anladık. Yani kapak için anlamsız bir detay, başka bir detay ekleyebilirlerdi. Yani bizim yayınevi neden böyle yapar ki?
Bence orijinal kapaklar daha güzeldi. Tamam telif hakkı vs. diyoruz ama ona yakın bir şeyler bulun o zaman yani.
Neyseeee
Eğer beğenseydim kitabı ikinci el almayı düşünüyordum ama almam gibi. Benim işim belli olmaz tabii, eğer, ikinci kitabı falan beğenirsem toplarım belkiii.
Okuyanlar varsa yazsın bakalım serinin devamı nasıl. :)
Biraz önce de dediğim gibi Colin ya da o müzikalde yaşananlar olmasaydı hiç beğenmezdim ama onlar için bu puanı verdim.



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


“Demek ki beni gözetliyorsun,” dedi Honoria muzaf­fer bir ifadeyle.
“Tabii ki hayır,” diye yalan söyledi Marcus. “Ama seni pek gözden kaçıramıyorum.”


*****

Honoria’nın orada olduğunu bilince... Sadece daha kolay olmuştu. Yalnız kalmamıştı. Hayatında ilk kez yalnız kalmamıştı.


*****

“Ben sana bakıyordum,” dedi, sesi o kadar alçaktı ki
kendisi bile zor duyuyordu. “Ben sadece sana bakıyor­ dum.”

*****

Marcus gülümseyince yüreği -kör olası, hain organ- eridi.

*****

Leydi Danbury içini çekti ve bir an bakışları yumuşadı. “Bilmiyorum,” diye itiraf etti. “Birisinin bu zavallı şeyleri alkışlaması gerekiyor.”


*****

“Şaka yapıyorum. Tanrım, gene sana bakıyor," dedi.
“Ne?” Honoria şaşkınlıktan gerçekten sıçramıştı.
 “Hayır, olamaz. Cecily’yle dans ediyor.”
“Cecily’yle dans ediyor ve sana bakıyor,” 


*****

“Teyzem mi?” diye sordu Marcus.
“Leydi Danbury. Senin büyük-büyük-büyük-büyük... ”
Marcus ters ters baktı. “Büyük-büyük-büyük-büyük... ” diye devam etti Ho­noria, sadece sinirlendirmek için.


*****

Kendi mutluluğunun bir başkasının mutluluğuna bu kadar bağlı olması ne kadar tuhaf ve muhteşemdi.




BCP'de Haziran ayı temamız Korku&Polisiye ve Gezi&Çocuk olarak birkaç tema seçtik. İstediğiniz konuyla katılabilirsiniz. :)
Diğer BCP için yazdığım yazılara buradan ulaşabilirsiniz. :)



Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^
Not: Ben bu yorumu düzenlerken Bridgerton 3.sezon geldi. Ve alıntı yazarken Colin’in sahnelerini tekrar okumak harikaydı yaa. Ben kitaba ayrıca hayranım. <3 Ama dizide müko olmuşşşş, kitaplar uyumuna hayran kaldımmmm
Dipnot: Ben bu yorumu yayımlayana kadar Rüyalar Gerçek Olsa'yı bir kez daha okudum, yine bayıldımmm :D <3



Buralarda da varım^^





25 Mayıs 2024 Cumartesi

Bridgerton 3.Sezon Part 1//Yabancı Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız? Beni sorarsanız bu aralar bu diziye takmış durumdayım, çünkü senelerdir beklediğimiz dizi geldi. Çok şükür diyoruz. :D
Çünkü iki buçuk senedir bu diziyi bekliyoruz. Kimin hikayesi olacak onun duyurulması ayrı olay, çekimlerin başlaması ayrı olay, yayınlanması ayrı olaydı. Zaten saçma şekilde iki part yapmaları ise apayrı olay. Dedim iki part yapıldı ne güzel biri altı bölüm olur, diğer altı bölüm olur doya doya çiftimizi izleriz ama ne mümkün. Dört bölüm vardı, sadece DÖRT!
O kadar bekle sadece dört bölüm, şimdi ise ikinci partı bir ay bekle dur.
Peki bu dört bölümden memnun kaldık mı?
Evet ama bazı şeyler olması gerekli miydi tartışılır, onları yorumun devamında bahsederim. :)
Ama genel olarak ben sevdim, şu an kaç kere izledim hatırlamıyorum bile. Her izlediğimde birçok detay keşfediyorum. Mesela şu an bu yorumu yazarken bile izliyorum ve öyle bir detay gördüm ki. :D 
Normalde bütün sezon bitince yorum yaparım diyordum ama bu partı izlediğim zaman kesinlikle yazmam gerek, hem fotoğraflar çok fazla olacak ki şimdi bile yeterince oldu, hem de hazır part oldu, arayıda çokça açtılar neden iki yorum yapmayayım dedim. :)
Bu arada kitaba yaptığım yorumu merak edenler için tık tık^^


Konusu hakkında çok fazla bir şey paylaşmaya gerek yok, zaten siz bu yorumu okuyorsanız ilk iki sezonu izleyip buraya öyle gelmişsinizdir. :)



Nicola Coughlan//Penelope Featherington^^
Pen artık evlenmek istemektedir ve imkansız olan platonik aşkını maziye gömmüştür.
Ama işler hiçte istediği gibi gitmez. İlk olarak Colin ona yardım etmek için teklif ettiğinden o sırada kaçması gerekirken bir anda kabul eder ve sezon başlar.
Aynı kitaptaki gibi Pen değişime uğruyor ama evleme gibi bir derdi yoktu, burada ailesinden bıktığı ve artık yalnız başına her şeyi idare etmek istediği içn evlenmek istiyor. Colin’in ikinci sezonun sonunda söylediklerinden sonra Pen zaten ondan vazgeçiyor, haklıda.
Kitapta Colin’e kızmadım, orada ki serzenişi başkaydı ama burada resmen kızın gururuyla oynadı. Eee haliyle bizde Pen Colin’i süründür dedik sdfghjklş
Çünkü Pen sonuna kadar HAKLI!
Nicola harika bir oyuncu, Pen’i çok güzel oynadı, oynuyor. Ve bir kıyafet ve makyaj insanı mı bu kadar mı değiştirir???
Kız resmen olgunlaştı ama kıyafetleri, makyajı çoook güzeldi. Stilisti kimse helal olsun.
Ve gelelim Nicola’ya. Kadın muazzam biri, hem eğlenceli hem güzel ama en çokta İNSAN!
Karpuzun diyarında olanları biliyorsunuz, işte o günden beri Nicola sürekli paylaşım yaptı, bağış topladı ve her galada rozet taktık. Ve bunları tehdit edilmesine(işiyle) rağmen yapıyor.
Instagram hesabımda öne çıkanlarda hem dizi hem de Nicola için paylaşımlar yaptım, bakabilirsiniz.
Uzun lafın kısası yürekli bir insan kendisi, kariyerini hiçe sayıp elinden geleni yapıyor. Hatta bugün açtığı bağış toplanmış, yeniden bir tane daha açtı. <3
Şuraya bu konu için daha çok şey yazarımda dizi yorumu olduğu için geçiyorum. :)
Ama Nicola bu davranışıyla herkesin(Kötülerin hariç)kalbini fethetti. <3



Luke Newton//Colin Bridgerton^^
Özgür bir hayatı olduğu için şehir şehir gezen Colin sonunda eve gelmiştir ama çok şey değişmiştir. İlk olarak Pen ile Eloise artık konuşmuyordur, Pen kendisiyle konuşmayıp mektuplarına cevap vermemiştir ve yeni sezonda çok değişmiştir.
Colin’e Pen kadar bizde çok kızdık, hiçbir şeyi hak etmiyordu ama bu sezonda adam olmuş kendisi sdfghjkl Zaten Pen’in söylediklerinden sonra anca aklı başına geliyor akıllımızın.
Kitapta da öyleydi, anca aklı başına geldi.
Çok şey yazarımda spoiler olur diye devam etmiyorum ama inanın bazı şeyler için içimizin yağları eridi gitti. Senarist bizi duymuş gibi. Kıskançlığından süründü, süründüüü :D
Luke Newtoon hakkında diyeceğim pek bir şey yok. Kendisi disleksi ve ona rağmen oyuncu olması takdiri hak ediyor. Gala ve röportajlarda baktığımız zaman belli ki psikolojik olarakta çok rahat bir insan değil ve onu rahatlatan tek kişi ise Nicola. Ya bu kadın daha ne yapsın, etrafındaki her insana iyi geliyor. <3
Şu ara pazarlamayı çok iyi yapıyor bu ikili ama böyle pazarlama olmaz olsun yaa cidden sdfghjkl
Ama izleyin bakın bu pazarlama değil, o gerginliği ve rahatlamayı anlıyorsunuz.
Bu yüzden bırakın şu pr işini ve hemen açıklayın!! ACİL!! :D



Sam Philips//Lord Debling^^
Bu adam hakkında ne yazsam spoiler olacak, o yüzden çok detaya girmeden kısacık bahsedip geçelim.
İlk olarak Pen’e ilk onun ilgilenmesi çok tatlıydı ama en sonda Pen’in sorusuna verdiği cevap olmadı ya.
Fragmanları izlediğimiz zaman daha farklı şeyler bekledim ama olmadı gibi.
Yine de yakışıklı adam ve Pen’e çok yakıştı.
Oyuncu gerçekte daha genç biliyor musunuz? Kamera arkasını izlediğimde çok şaşırdım. :D



Diğer karakterimizde var tabii. Olması güzel ama sanki sezon Kate ve Anthony’ninmiş gibi neden bu kadar az varlarmış. Eğer çok izlemek istiyorsanız gidin ikinci sezona. Çok az ve yeterli koymaları çok iyi olmuş bence.
 Violet yine harikaydı, arkadaşlar o sonda yaptığı neydi öyle. Bu kadın annelik konusundan çooook iyi :D
Diğer kardeşler aynı, yine söylemeleri gereken yerde her şeyi söylüyorlar, aferinn :D


Normalde bu aileyi sevmiyorum ama burada çok komiklerdi. Yine detay vermeyeceğim ama bazı gafları çok komikti. :D


Resimler^^



Dizide Francesca’nın olaylarıda geçti ama geçmesi gerekti. Onun mevzusu daha başka. Büyük ihtimalle devam sezonlar için yapılan bir şey.


Burada beni yine sinir etti Colin -_- Bu rahatlık nereden geliyor acaba? Kız senin askerlik arkadaşın mı??





Nicola’nın yani Pen’in hafif kilolu olması bazı izleyenleri tatmin etmedi ama arkadaşlar şu uyuma, kimyaya bakabilir misiniz?
Bence kilosu aşrısı gereksiz bir detay, kendisi çok iyi bir oyuncu ve bütün sezonu hatta üç sezonuda üstlenmiş olması çok tatlı. Ve kitapta da hafif kilolu. O yüzden ben çok yakıştırıyorum ve kimyaları çoook iyi. Birinci sezondaki başrollerin her şeyi uyumlu olsa da(Oyuncular kilolu değil) ona rağmen sıfır kimya vardı. Sadece akılları başka şeydeydi. -_- O yüzden bu çift onlara bin basar, Kate ve Anthony’ye bile.
Bunlara kızanlar varsa ağlayarak gidip günlüğüne yazabilir. :D



Şu eldeki yara detayı kitapta da, burada da çok güzeldi.
Ve genel olarak kitapta devam etmelerini hem şaşırarak hem de takdir ederek izledim. İnşallah ikinci partta da bu devam eder. Mesela balkon sahnesi KESİNLİKLE olmalı. :D


    Ve gelelim bu iki en iyi arkadaşa. İkinci sezonu izlediğinizi düşünerek detaylı yazacağım. Çünkü eğer bu sezonu izlemek isterseniz ilk sezonları kesinlikle izleyin.
Eloise hak verdik ama kendi kaşındı. Pen bırak bu işleri, başına bela olacak derken illa araştırdı ve sonunda ne oldu?
Tamam daha sert bir Eloise bekliyordum yalan değil ve ılımlı olmasını beğendim ama bugün tiktokta izlediğim bir videoya da hak vermemek elde değildi. Pen’e kızabilirdi ama hakkıda ama bu kadar değil. Destek olmasını çok isterdim. Umarım ikinci partta bizi sinir etmez.



Ve gelelim Colin’in davranışlarına sdfghjk
Arkadaşlar Pen’in isteğinden sonra aklını kaybetmesi ama Pen’in umrunda bile olmaması OLAYYY değil miydi? Kız resmen umurumda bile değilsini gösterdi ama Colin.. Colin kelimenin tam anlamıyla yandı, kavruldu asdfghjkl Hak etti, hem de dibine kadar. :D


Benedict yine bildiğiniz gibi.
Şahsen istediğim sezona, karakterlere kavuştum o yüzden devam sezonları çok ilgimi çekmiyor ama Benedict’i merak ediyorum. Onun için saçma şeyler yazmışlardı ama çok şükür öyle şeyler olmadı.
Umarım dördüncü sezon Benedict olur ve güzel bir hikaye yazarlar.


Şu bakışlar var ya şu bakışlar..
İşte bu bakışları her gördüğümüzde sevinçten kahkaha atıyorduk sdfghjkl


Fotoğrafa üç saniye bakınca Pitbull-Give Me Everything şarkısı çalıyor asdfghjklş



Burada kitaptaki gibi Pen Colin’in yazılarını okuyor. Bizde ne yazmış öğreniyoruz ama ben kitapta geçenleri tercih ederdim. 


Gifler^^




Bu arkadaşlık mevzusu hakkında konuşmak istemiyorum. -_-




Böyle yana yakıla Pen’i ararsın. İyi oldu 😏


Pen bazı şeyleri kafasında o kadar bitirmiş ve imkansız görüyor ki şu olayda aslından bir şeyler anlayabilirdi. :/ Ama iyi oldu, hasretinden sürün Colin sdfghjkl


Ayy burada Colin’in özledim deyip, Pen’in şak diye cevap vermesi çooook iyiydi. Bu kısma bayıldım, yürü be Pen! 






Arkadaş halleri bile çok tatlı, şurada bile olağanüstü bir kimya var nasıl görülmez yaa.
Neyse gören görüyor, görmeyen kör herhal sdfghjkl


Şimdilik son^^

O son kısım neydi arkadaşlar!!!!!
Kitapla aynı olmasına mı bayılayım, Colin’in söylediklerine mi?
Böyle bir dört bölüm sonu beklemiyordum açıkçası ve şuraya kadar bile fazla saçma karakter detayı eklemelerine rağmen ben beğendim.
Diyorum ya kitaba uygun gitmeleri buna sebep oldu bence. Okuyanlarda bilirdi ki kitapta çok fazla olay yok ve detayları eklemezlerse eğer dizi dört bölümde biterdi.
Bu yüzden o kısımları gereksiz bulsamda olması gerekti.
Pen ve Colin sahnesi olması gerektiği kadardı, hatta öyle sahneler vardı ki bir saatlik bölümle eş değerdi resmen. Bknz. Üçüncü bölümün son yedi dakikası ve diğer son kısımlar sdfghjklşi
İnşallah ikinci partta daha çok görürüz, birinci sezon bir nevi tatmin etti, ikinci sezondan da aynı performansı bekliyorum, hatta daha fazlaa. :D





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^