Merhabalar^^
Normalde böyle kısa, çocuk ya da klasik kitaplara yorum yapmıyorum. Bunları Instrada paylaşıyorum ama bu kitaba özellikle, kısada olsa bir yorum yapayım dedim.
Yıllardır, kimden aldığımı bilemediğim kitap kitaplıkta duruyordu, konusu hoşuma gidiyordu ama sırası gelmiyordu. Sonunda, Bülbül Kapanının yanında okuyayım dedim. Hızlı okunan, çocuklar ve gençler için on numara kitaptı.
Jaz, okulun yeni öğrencisi Nadima sınıflarına geldiğinde çok sevinmişti. En sonunda bir sıra arkadaşı olacaktı. Tek sorun Nadima’nın tek kelime bile İngilizce konuşamamasıydı. Nadima Suriye göçmeniydi. Jaz kısa sürede Nadima ile iletişim kurmanın bir yolunu bulur: Çikolata!
Jaz, arkadaşları ve ailesiyle ilişkilerinde; disleksi olduğu için de bazı derslerinde zorluklar yaşayıp hatalar yapsa da bu durumu düzeltmek için daima çaba gösteriyor. Nadima ile arkadaşlıklarında onları farklı kılan değil birleştiren şeyler üzerine yöneliyor.
Ailesiyle birlikte Suriye’deki iç savaştan botlarla kaçıp İngiltere’de bombalardan ve silahlardan uzakta yeni hayatına uyum sağlamaya çalışan Nadima ve Jaz’ın çok özel dostlukları okuyucuları gülümsetirken bazen de savaş ve mültecilik gibi hassas konular üzerine düşündürecek.
Çikolataca Konuşur Musun? arkadaşlığın dilinin kelimeler değil anlamlar olduğunu ve farklı diller konuşmanın, farklı kültürlerden gelmenin arkadaşlığın önünde engel olmadığını gösteren sımsıcak bir arkadaşlık hikâyesi.
Çocuk kitabı olduğu için çok fazla karakter detayı vermeyeceğim. Yani klasik yorumlarım gibi olmayacak. Jaz tam yaşına göre okul hayatı ve arkadaş dertleriyle uğraşırken sınıfa yeni öğrenciye yardım etmek ister. Çünkü yeni öğrenci İngilizce bilmiyordur. Jaz’de bir şekilde iletişim kuramaya çalışır ama hem sınıftaki arkadaşların söyledikleri yüzünden bocalar hem de nasıl iletişim kuracağını bilemez. O yüzden o da çikolata vererek arada bir arkadaşlık başlatır. Nadima ise bilmediği bir ülkeye, okula ve sınıfa girince bocalar ama Jaz ile tanıştıktan sonra bir şekilde yeni yaşamına adapte olur.
Ama başlarına neler gelir neler.
Burada bazı kısımlarda Jaz’i o kadar iyi anladım ki ona yapılan haksızlıkta bile onun kadar sinir oldum.
Mesela bir stand açıyorlar, hemen gelip ceza veriyorlar. Ya bi uyar, bir de ki yapamazsınız. Yazar böyle bir müdüre yazmayı neden istemiş anlamadım.
Bu sadece tek vukuat değildi, sonrasında soy ağacı mevzusunda da Jaz haklı olmasına rağmen yine uyarısı çok saçmaydı. Bu yüzden Jaz’in yalnız kalmasını o kadar iyi anladım ki okurken cidden delirdim.
Sonra iyi göstermeleri çokta umurumda değil açıkçası.
Jaz disleksi, bunun üzerinde durması ve iyi taraftını göstermesi çok güzeldi. Bu konuda sıkıntı çeken herkesin bu kitabı okumasını öneririm.
Bir diğer şey ise Nadime’nin göç etmesi ve yaşadıkları.
Şu an dünyada olan o kadar olaylardan sonra o kadar anlamlı geldi ki kitap iyi ki şimdi okumuşum dedim. Bu yüzden de herkese öneriyorum.
Kitapta geçen Türk lokumu, onun yapılışı ve sonda onunda tarifini vermesi çok tatlıydı. Dostlukları çikolata ile başlayıp, Türk okumu ile mühürlenmiş oldu.
Sadece biraz daha Nadime’ye ne oldu öğrenmek isterdim. Devamındaki gelişmeleri merak etmedim değil.
Kısacası severek okuduğum, bazı yerlere kızdığım ama genel olarak anlamlı bulup, sevdiğim bir kitap oldu. Ve iyi ki şimdi okumuşum. :)
Kitaba Puanım 5/4^^
Alıntılar^^
Arabada cadde oyunca giderken diğer evlere baktım ve bunun garip olduğunu düşündüğümü hatırladım. Onlar da herkes gibi sıradan bir caddede, sıradan bir evde yaşayan sıradan insanlardı. Ama herkes gibi değillerdi, değil mi? Nadima'nın hikayesi sıradan değildi, değil mi?
Ve kimse bilmiyordu.
Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


