6 Haziran 2024 Perşembe

Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi//Elena Armas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nisan ayının çoğunu tek kitapla geçirince verimsiz bir ay olur demiştim ama şu an altı kitapla ayı bitiriyoruz. Maşallah diyelimde nazarla gelmesin(Şu an kalın ve puntosu küçük bir kitaba başladım :/ )
Bu kitabı da çok kısa sürede bitirdim.Yazarın ilk çıkan kitabını okumuş beğenmemiştim. Doğrusu kadın karakter beni çileden çıkarmıştı ama bu kitabı okuyanlar ondan daha güzel deyince ikinci el bulup aldım. Ne zamandır kitaplıkta bekliyordu sonunda okundu.
Evet arkadaşlar birinci kitaptan çok çok güzeldi, en azından karakterler beni deli etmedi sdfghj


Bir stüdyo daire.
Zoraki ev arkadaşlığı.
Platonik bir aşk.
Ve altı hafta boyunca sürdürülecek bir sevgililik deneyi.
Yani kesinlikle işlemeyecek bir plan daha.
Rosie Graham’ın bir sorunu vardı. Daha doğrusu birkaç sorunu. Anonim sürdürdüğü yazarlık kariyerine odaklanmak için işinden istifa etmiş ama ailesine bunu söyleyememişti. Şimdiyse tek sayfa bile yazamıyordu. Dairesinin tavanı da çökmek için tam bu dönemi bulmuştu. Neyse ki en yakın arkadaşı Lina’nın yedek anahtarı ondaydı.
Ama dairede Lina’nın kuzeninin kalacağından habersizdi. Aylardır Instagram’dan gizli gizli takip ettiği Lucas Martín’i dikkat dağıtan gülümsemesi ve baş döndüren aksanıyla karşısında bulmayı beklemiyordu.
Lucas tadilat bitene kadar beraber kalmalarını teklif ettiğinde, Rosie ateşle oynadığının farkındaydı. Fakat yeni ev arkadaşının bir sonraki acayip önerisini kabul ederse yanacakları kesindi: Rosie’nin romantik ilhamını yeniden ateşlemek için baş başa bir dizi deneysel randevuya çıkmak.
Çiçeği burnunda yazarın kaybedecek bir şeyi yoktu. Midesinde uçuşan kelebekleri kontrol altında tutabilirdi. Ancak Lucas’ın New York’taki zamanı kısıtlıydı ve altı hafta ne romandaki ne de gerçek hayattaki aşka kavuşmak için yeterliydi.


Rosie evinin tavanı çöktükten sonra yeni evlenip, balayına giden en yakın arkadaşının evinden kalmaya başlar. Bir gece kapısını zorlayan biriyle aralarından geçen yanlış anlamadan sonra kimin olduğunu öğrenince hem sevinir hem de ne yapacağını bilemediği için ikilemde kalır.
Arkadaşının kuzeni olan Lucas’ı aylardır sosyal medyadan takip etmektedir ve karşısından gördüğü an ne yapacağını bilemez. Bir de o da kaldığı evde kalmak durumundadır.
Bunlarının yanından yıllarını verdiği iş yerinden çıkıp, hayallerinin kitabını yazayım derken tıkanınca hayat hiçte kolay geçmez.
Bir şekilde Lucas’la stüdyo dairede kalmaya başlayan Rosie Lucas’ın ona sunduğu tekliften sonra ne yapacağını bilemez.
Rosie’nin Lucas’ı A’dan Z’ye takip etmesi rahatsız edici ama söyleyin bana kim arkadaşının yakışıklı kuzenini gizli gizli takip etmez ki? Asdfghjkl
Yine de bir tık rahatsız ediciydi. :D
Buna rağmen mantıklı cevapları, Lucas’la münakaşaya girmeden ilişkilerini yürütmesini sevdim.
Lucas’ın ona olan davranışlarından sonra aşık olmaması zaten imkansız ama son kısımda yaşadıklarına üzüldüm bee, hak etmedi yaa :/


Lucas aylardır gezdikten sonra son rotasını kuzeninin yanında geçirmek istediğinde başına bunların geleceğini bilmiyordu.
Kuzeninin bir türlü tanımadığı en yakın arkadaşını gecenin bir saatinden karşısından görünce kafası karışsa da onun durumunun kendisinden daha zor olduğunu görünce ona yardım etmek ister.
Zamanla iyi bir arkadaş olma yolunda ilerleselerde işler ilişki deneyine evrilince hiçte beklemediği şeyler olur.
Lucas aşırı tatlıydı, Rosie’ye olan davranışı, onu sürekli düşünmesi, yardım etmesi çok güzeldi ama bu kadar da fazla dedim ya.
Tamam çok yıfka yüreklisin ama bu bir tık fazlaydı ya.
Yani her arkadaş olmaya başlayanlar böyle olmaz. Hadi ilk dakikadan Rosie’den etikelense yani ilk görüşte aşk olsa anlarım ama zamanla Rosie’nin farkına varmasının verdiği hisle bence fazlaydı. O yüzden  ilk zaman ki o üstüne düşmeler vs. Biraz abartıydı, yine de buna rağmen Lucas aşırı aşırı tatlıydı <3
O deneyler en ince ayrıntısına kadar düşünmesi hem beni hem de Rosie’yi şok etti asdfghjk


Çok fazla karakter yoktu, sonradan ilk kitabın karakterleri lina ve Aaron’da geldi. O kitabı komple kafamdan sildiğim için çokta bir ooo kimler gelmiş demedim sdfghjkl
Komşu mevzusu oldu ama onda da illa bir şey olacaktı ya onu yazmış yazar. Olmasaydı şaşırırdım. -_-
Artık ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Neyse ki saçma bir şekilde uzamadı mevzu.

Kitabı genel olarak sevdim, okuması kolay bir kitaptı. Tabii ki hataları vardı. Mesela deney mevzusu üzerinde çok durmadılar. Aslında olması gereken olmuştu ama kitabın ismi Deneyli olunca bekliyoruz yani. :D
Bundan sonra kimin kitabını yazmış diye araştırdımda seri bu kadar. İspanyol Aşk Aldatmacası birinci kitabı, bu da ikinci kitap.
Lucas’ın ablasının ya da Rosie’nin kitabının olmasını bekledim ama demek ki olmayacak. Beklerdim onları da, çünkü burada fazla detaylara girmemiş. 

Aman aman olaylar beklemeyin, çerez niyetine güzel bir kitaptı. Erkek karakterimizin davranışları, kadın karakterimiz anında kırılmaya müsait bir cam gibi davranması kalbimize taht kurmasına sebep oluyor. Tabii kadın karakterimizde öyle, hem çok seviyor hem de onu çok düşünüyor, incinmesini, üzülmesini istemiyor. Öyle karakterlerdi işte.
Bu tarz seviyorsanız ve yazara bir şans vermek istiyorsanız bu kitaptan başlayın derim. :)
Not: Abartılacak kadar değil ama yetişkin içerikli bir kitap, ona göre okumanızı öneririm.



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^

“Rosie,” dedi boğuk sesiyle ismimi hafifçe yuvarlayarak.
“Gerçekten sen misin yoksa öldüm de cennete mi gittim?


*****


“…Çirkin, sulu gözlü canavarı bir daha ağlamaması için rüşvetle kandırıyorsun.”
“Sana dair hiçbir şey çirkin olamaz.”


*****


“Ama seçimini iyi yap çünkü o bizim filmimizin müziği olacak.”
Birden boğazım kurudu. “Bizim filmimiz mi?”
Başını salladı. “Lucas ve Rosie’nin Hikayesi.”


*****

Sana çiçek alanı deği, senin için koca bir bahçe ekecek erkeği seç..


*****


“…O kitap sana yazdığı upuzun bir aşk mektubu, Lucas.”





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)



Buralarda da varım^^















5 Haziran 2024 Çarşamba

Cennet Gibi//Julia Quinn Kitap Yorumu Blogları Canlandırma Projesi Mayıs Ayı^^ ^^

 Selamlar^^
Bundan birkaç ay önce yazarın bir kitabını okuyup yine hayal kırıklığı yaşamıştım, sonrasında uzun bir süre okumam diyordum ama geçenlerde çok fazla günümüz okuduğuma karar verdiğim için historical okuyayım dedim. Elimde bir sürü var ama bir anda Julia Quinn okumak istedim. Elimde de sadece Bridgerton serisinin bir kitabı kaldı, onu da okumak istemediğim için hemen bir pdf arayışına girdim. Elimde yoksa E-kitap bulup okuyayım dedim. 1000kitap uygulamasında yorumlara bakınca bu kitabı önerdiklerini, çok sevdiklerini söyleyince okumaya başladım. Bir heves başladım, bir heyecan ama arkadaşlar bu yazar bir kitabı çok iyi yazarken bir yazarı sanki başka yazar yazmış gibi çıkarıyor anlamış değilim sdfghjkl
Rüyalar Gerçek Olsa çok güzelken, Son Söz Aşkın hiç güzel olmamasını hayretle okudum cidden.
Bu da bunların ortasıydı, kitabı hem sevdim hem de sevemedim sdfghjkl

Not: BCP için konulardan biride Tarihiydi, ee bu kitapta Historical ama sonuçta Tarihi. :D Şu an temizlik durumları yüzünden elimdekileri değerlendireceğim. ;)


Honoria Smythe-Smith:
A) Berbat keman çalıyor
B) Çocukken ona takılan ‘Böcek’ isminden dolayı hâlâ kırgın
C) Ağabeyinin en iyi arkadaşına KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

Marcus Holroyd:
A) Chatteris Kontu
B) Üzücü şekilde ayağını burkmaya eğilimli
C) En iyi arkadaşının kız kardeşine KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

İkisi beraber:
A) Bolca çikolatalı pasta yiyorlar
B) Korkunç bir hastalığı ve dünyanın en kötü müzik gösterisini atlatıyorlar
C) Çaresizce birbirlerine âşık oluyorlar
D) Hepsi

Bu bir JULIA QUINN kitabı, bu yüzden cevapları biliyorsunuz değil mi?


Honoria(Bu nasıl isim ya) bir sürü abla ve kardeş arasından büyümüştür ama en küçük kardeş olduğu için kimse onunla oynamaz. Bu yüzden ondan birkaç yaş büyük olan abisiyle oynamak ister, bir de onun arkadaşı Marcus ile.
Yıllar sonra abisi yurtdışına kaçmak zorunda kalınca bir anda Marcus ile tekrardan karşılaşır. Onunda ailesinin olmadığını bildiği için başına ne gelse çok üzülür ve en son ki olayın kendi yüzünden olduğunu düşünürken ona yardım etmesi artık farzdır.
Honoria'yı sevdim yaa, kötü çalmalarına rağmen ailesinin yadigarı olan müzikale sahip çıkması, kötü olmasına rağmen bir şey söylemeyip, gülmesi falan tatlıydı.
Sonradan Marcus'a olan yardımı, onu düşünmesi çok tatlıydı, tamam onun yüzündendi ama bu kadar yardım etmeyebilirdi.
Şimdi bazı eksiklikler vardı, onu yorumun devamından yazacağım. :)


Marcus, hem en iyi arkadaşı, hem de tek arkadaşı olan Daniel'in yaşadığı olaylar yüzünden yurtdışına çıkmasından sonra yine tek kalmıştır ama arkadaşı ona çok önemli bir görev vermiştir. Onunla ilgilenirken aslından işler karışmıştır ama o türlü düşünmemek için elinden geleni yapar.
Marcus'un tek kalmasına, ailesinin olmamasına Honoria gibi ben de çok üzüldüm ya. Kendisi kont ama tek başına kalmış. :/
Ama sonundan bir ailesi oluyor, ona sevinelim hep beraber <3
Son kısımda Honoria'ya sahip çıkmasına düştük düştük kalktık be. Aynı Rüyalar Gerçek Olsa gibi, orada da son çok iyiydi. <3

Diğer karakterlerde Honoria'nın annesi ile olan diyalogları çok güzeldi, öncesinde işler farklı olsa da bir anda değişmesi çok güzeldi, o kısımları çok beğendim.
Ve en bomba yere geliyorum, yazarımız bizim Colin Bridgerton'a da yer vermiş yaaa <3
Ayyy okurken o yüzden daha çok sevdim kitabı, çünkü kitaptaki Colin>>>>>>
O yüzden kitabı daha çok sevmeme neden oldu, yoksa sadece son kısımda Marcus'un yaptıkları dışından çokta bir albenisi yoktu.
Honoria'nın kuzenleri bir ara ortalığı karıştıracak dedim de neyse ki öyle bir şey olmadı, hatta destek çıkanlar vardı ki en sevdiğim açık sözlü karakterler. :D


Kitabın iki yüz sayfası boştu, yani olay yoktu. Bir tek Honoria'nin bir yere gitme mevzusu vardı sadece o. Ondan öncesinde Honoria'nın sürekli kuzenleriyle konuşması, müzikal mevzusu falan baydı yaa. :D
Tamam güzeldi erkek dedikodusu yapmaları falan ama gerisinin düz ilerlemesi hoşuma gitmedi.
Yazarın kalemini hem seviyorum, hem sevmiyorum ama kolay okunduğu için seviyorum evet :D
O yüzden okumak daha eğlenceli. Yani historical dalından Julia Quinn şimdilik bana göre en iyisi.


Bu kitap Rüyalar Gerçek Olsa'da geçen, Smythe-Smith serisiymiş yaaa. :D Şimdi araştırınca öğrendim. Normalde sırf sadece bu müzikal için yazılmış tek kitap diye düşündüm ama öyle değilmiş. İkinci kitabı Honoria'nın abisinin kitabı ve konusu aynı Son Söz Aşkın kitabı gibiydi. Konuya okuyun anlarsınız. :)
Üçüncü kitap kuzeni Sarah'ın ve erkek karakterin ismi burada geçiyor, ben şok asdfghj
Son kitap henüz Türkçeye çevrilmemiş ama o da yine kuzenlerden biri olan Iris'in kitabı. Neden devam edilmemiş anlamadım zaten ilk üçü çıkarmışsın onu da çıkar bitir.

Seri bu, Smythe-Smith serisi.

Kitabın kapağını ilk anlamsız buldum ama sonuna doğru neden öyle olduğunu anladık. Yani kapak için anlamsız bir detay, başka bir detay ekleyebilirlerdi. Yani bizim yayınevi neden böyle yapar ki?
Bence orijinal kapaklar daha güzeldi. Tamam telif hakkı vs. diyoruz ama ona yakın bir şeyler bulun o zaman yani.
Neyseeee
Eğer beğenseydim kitabı ikinci el almayı düşünüyordum ama almam gibi. Benim işim belli olmaz tabii, eğer, ikinci kitabı falan beğenirsem toplarım belkiii.
Okuyanlar varsa yazsın bakalım serinin devamı nasıl. :)
Biraz önce de dediğim gibi Colin ya da o müzikalde yaşananlar olmasaydı hiç beğenmezdim ama onlar için bu puanı verdim.



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


“Demek ki beni gözetliyorsun,” dedi Honoria muzaf­fer bir ifadeyle.
“Tabii ki hayır,” diye yalan söyledi Marcus. “Ama seni pek gözden kaçıramıyorum.”


*****

Honoria’nın orada olduğunu bilince... Sadece daha kolay olmuştu. Yalnız kalmamıştı. Hayatında ilk kez yalnız kalmamıştı.


*****

“Ben sana bakıyordum,” dedi, sesi o kadar alçaktı ki
kendisi bile zor duyuyordu. “Ben sadece sana bakıyor­ dum.”

*****

Marcus gülümseyince yüreği -kör olası, hain organ- eridi.

*****

Leydi Danbury içini çekti ve bir an bakışları yumuşadı. “Bilmiyorum,” diye itiraf etti. “Birisinin bu zavallı şeyleri alkışlaması gerekiyor.”


*****

“Şaka yapıyorum. Tanrım, gene sana bakıyor," dedi.
“Ne?” Honoria şaşkınlıktan gerçekten sıçramıştı.
 “Hayır, olamaz. Cecily’yle dans ediyor.”
“Cecily’yle dans ediyor ve sana bakıyor,” 


*****

“Teyzem mi?” diye sordu Marcus.
“Leydi Danbury. Senin büyük-büyük-büyük-büyük... ”
Marcus ters ters baktı. “Büyük-büyük-büyük-büyük... ” diye devam etti Ho­noria, sadece sinirlendirmek için.


*****

Kendi mutluluğunun bir başkasının mutluluğuna bu kadar bağlı olması ne kadar tuhaf ve muhteşemdi.




BCP'de Haziran ayı temamız Korku&Polisiye ve Gezi&Çocuk olarak birkaç tema seçtik. İstediğiniz konuyla katılabilirsiniz. :)
Diğer BCP için yazdığım yazılara buradan ulaşabilirsiniz. :)



Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^
Not: Ben bu yorumu düzenlerken Bridgerton 3.sezon geldi. Ve alıntı yazarken Colin’in sahnelerini tekrar okumak harikaydı yaa. Ben kitaba ayrıca hayranım. <3 Ama dizide müko olmuşşşş, kitaplar uyumuna hayran kaldımmmm
Dipnot: Ben bu yorumu yayımlayana kadar Rüyalar Gerçek Olsa'yı bir kez daha okudum, yine bayıldımmm :D <3



Buralarda da varım^^





25 Mayıs 2024 Cumartesi

Bridgerton 3.Sezon Part 1//Yabancı Dizi Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız? Beni sorarsanız bu aralar bu diziye takmış durumdayım, çünkü senelerdir beklediğimiz dizi geldi. Çok şükür diyoruz. :D
Çünkü iki buçuk senedir bu diziyi bekliyoruz. Kimin hikayesi olacak onun duyurulması ayrı olay, çekimlerin başlaması ayrı olay, yayınlanması ayrı olaydı. Zaten saçma şekilde iki part yapmaları ise apayrı olay. Dedim iki part yapıldı ne güzel biri altı bölüm olur, diğer altı bölüm olur doya doya çiftimizi izleriz ama ne mümkün. Dört bölüm vardı, sadece DÖRT!
O kadar bekle sadece dört bölüm, şimdi ise ikinci partı bir ay bekle dur.
Peki bu dört bölümden memnun kaldık mı?
Evet ama bazı şeyler olması gerekli miydi tartışılır, onları yorumun devamında bahsederim. :)
Ama genel olarak ben sevdim, şu an kaç kere izledim hatırlamıyorum bile. Her izlediğimde birçok detay keşfediyorum. Mesela şu an bu yorumu yazarken bile izliyorum ve öyle bir detay gördüm ki. :D 
Normalde bütün sezon bitince yorum yaparım diyordum ama bu partı izlediğim zaman kesinlikle yazmam gerek, hem fotoğraflar çok fazla olacak ki şimdi bile yeterince oldu, hem de hazır part oldu, arayıda çokça açtılar neden iki yorum yapmayayım dedim. :)
Bu arada kitaba yaptığım yorumu merak edenler için tık tık^^


Konusu hakkında çok fazla bir şey paylaşmaya gerek yok, zaten siz bu yorumu okuyorsanız ilk iki sezonu izleyip buraya öyle gelmişsinizdir. :)



Nicola Coughlan//Penelope Featherington^^
Pen artık evlenmek istemektedir ve imkansız olan platonik aşkını maziye gömmüştür.
Ama işler hiçte istediği gibi gitmez. İlk olarak Colin ona yardım etmek için teklif ettiğinden o sırada kaçması gerekirken bir anda kabul eder ve sezon başlar.
Aynı kitaptaki gibi Pen değişime uğruyor ama evleme gibi bir derdi yoktu, burada ailesinden bıktığı ve artık yalnız başına her şeyi idare etmek istediği içn evlenmek istiyor. Colin’in ikinci sezonun sonunda söylediklerinden sonra Pen zaten ondan vazgeçiyor, haklıda.
Kitapta Colin’e kızmadım, orada ki serzenişi başkaydı ama burada resmen kızın gururuyla oynadı. Eee haliyle bizde Pen Colin’i süründür dedik sdfghjklş
Çünkü Pen sonuna kadar HAKLI!
Nicola harika bir oyuncu, Pen’i çok güzel oynadı, oynuyor. Ve bir kıyafet ve makyaj insanı mı bu kadar mı değiştirir???
Kız resmen olgunlaştı ama kıyafetleri, makyajı çoook güzeldi. Stilisti kimse helal olsun.
Ve gelelim Nicola’ya. Kadın muazzam biri, hem eğlenceli hem güzel ama en çokta İNSAN!
Karpuzun diyarında olanları biliyorsunuz, işte o günden beri Nicola sürekli paylaşım yaptı, bağış topladı ve her galada rozet taktık. Ve bunları tehdit edilmesine(işiyle) rağmen yapıyor.
Instagram hesabımda öne çıkanlarda hem dizi hem de Nicola için paylaşımlar yaptım, bakabilirsiniz.
Uzun lafın kısası yürekli bir insan kendisi, kariyerini hiçe sayıp elinden geleni yapıyor. Hatta bugün açtığı bağış toplanmış, yeniden bir tane daha açtı. <3
Şuraya bu konu için daha çok şey yazarımda dizi yorumu olduğu için geçiyorum. :)
Ama Nicola bu davranışıyla herkesin(Kötülerin hariç)kalbini fethetti. <3



Luke Newton//Colin Bridgerton^^
Özgür bir hayatı olduğu için şehir şehir gezen Colin sonunda eve gelmiştir ama çok şey değişmiştir. İlk olarak Pen ile Eloise artık konuşmuyordur, Pen kendisiyle konuşmayıp mektuplarına cevap vermemiştir ve yeni sezonda çok değişmiştir.
Colin’e Pen kadar bizde çok kızdık, hiçbir şeyi hak etmiyordu ama bu sezonda adam olmuş kendisi sdfghjkl Zaten Pen’in söylediklerinden sonra anca aklı başına geliyor akıllımızın.
Kitapta da öyleydi, anca aklı başına geldi.
Çok şey yazarımda spoiler olur diye devam etmiyorum ama inanın bazı şeyler için içimizin yağları eridi gitti. Senarist bizi duymuş gibi. Kıskançlığından süründü, süründüüü :D
Luke Newtoon hakkında diyeceğim pek bir şey yok. Kendisi disleksi ve ona rağmen oyuncu olması takdiri hak ediyor. Gala ve röportajlarda baktığımız zaman belli ki psikolojik olarakta çok rahat bir insan değil ve onu rahatlatan tek kişi ise Nicola. Ya bu kadın daha ne yapsın, etrafındaki her insana iyi geliyor. <3
Şu ara pazarlamayı çok iyi yapıyor bu ikili ama böyle pazarlama olmaz olsun yaa cidden sdfghjkl
Ama izleyin bakın bu pazarlama değil, o gerginliği ve rahatlamayı anlıyorsunuz.
Bu yüzden bırakın şu pr işini ve hemen açıklayın!! ACİL!! :D



Sam Philips//Lord Debling^^
Bu adam hakkında ne yazsam spoiler olacak, o yüzden çok detaya girmeden kısacık bahsedip geçelim.
İlk olarak Pen’e ilk onun ilgilenmesi çok tatlıydı ama en sonda Pen’in sorusuna verdiği cevap olmadı ya.
Fragmanları izlediğimiz zaman daha farklı şeyler bekledim ama olmadı gibi.
Yine de yakışıklı adam ve Pen’e çok yakıştı.
Oyuncu gerçekte daha genç biliyor musunuz? Kamera arkasını izlediğimde çok şaşırdım. :D



Diğer karakterimizde var tabii. Olması güzel ama sanki sezon Kate ve Anthony’ninmiş gibi neden bu kadar az varlarmış. Eğer çok izlemek istiyorsanız gidin ikinci sezona. Çok az ve yeterli koymaları çok iyi olmuş bence.
 Violet yine harikaydı, arkadaşlar o sonda yaptığı neydi öyle. Bu kadın annelik konusundan çooook iyi :D
Diğer kardeşler aynı, yine söylemeleri gereken yerde her şeyi söylüyorlar, aferinn :D


Normalde bu aileyi sevmiyorum ama burada çok komiklerdi. Yine detay vermeyeceğim ama bazı gafları çok komikti. :D


Resimler^^



Dizide Francesca’nın olaylarıda geçti ama geçmesi gerekti. Onun mevzusu daha başka. Büyük ihtimalle devam sezonlar için yapılan bir şey.


Burada beni yine sinir etti Colin -_- Bu rahatlık nereden geliyor acaba? Kız senin askerlik arkadaşın mı??





Nicola’nın yani Pen’in hafif kilolu olması bazı izleyenleri tatmin etmedi ama arkadaşlar şu uyuma, kimyaya bakabilir misiniz?
Bence kilosu aşrısı gereksiz bir detay, kendisi çok iyi bir oyuncu ve bütün sezonu hatta üç sezonuda üstlenmiş olması çok tatlı. Ve kitapta da hafif kilolu. O yüzden ben çok yakıştırıyorum ve kimyaları çoook iyi. Birinci sezondaki başrollerin her şeyi uyumlu olsa da(Oyuncular kilolu değil) ona rağmen sıfır kimya vardı. Sadece akılları başka şeydeydi. -_- O yüzden bu çift onlara bin basar, Kate ve Anthony’ye bile.
Bunlara kızanlar varsa ağlayarak gidip günlüğüne yazabilir. :D



Şu eldeki yara detayı kitapta da, burada da çok güzeldi.
Ve genel olarak kitapta devam etmelerini hem şaşırarak hem de takdir ederek izledim. İnşallah ikinci partta da bu devam eder. Mesela balkon sahnesi KESİNLİKLE olmalı. :D


    Ve gelelim bu iki en iyi arkadaşa. İkinci sezonu izlediğinizi düşünerek detaylı yazacağım. Çünkü eğer bu sezonu izlemek isterseniz ilk sezonları kesinlikle izleyin.
Eloise hak verdik ama kendi kaşındı. Pen bırak bu işleri, başına bela olacak derken illa araştırdı ve sonunda ne oldu?
Tamam daha sert bir Eloise bekliyordum yalan değil ve ılımlı olmasını beğendim ama bugün tiktokta izlediğim bir videoya da hak vermemek elde değildi. Pen’e kızabilirdi ama hakkıda ama bu kadar değil. Destek olmasını çok isterdim. Umarım ikinci partta bizi sinir etmez.



Ve gelelim Colin’in davranışlarına sdfghjk
Arkadaşlar Pen’in isteğinden sonra aklını kaybetmesi ama Pen’in umrunda bile olmaması OLAYYY değil miydi? Kız resmen umurumda bile değilsini gösterdi ama Colin.. Colin kelimenin tam anlamıyla yandı, kavruldu asdfghjkl Hak etti, hem de dibine kadar. :D


Benedict yine bildiğiniz gibi.
Şahsen istediğim sezona, karakterlere kavuştum o yüzden devam sezonları çok ilgimi çekmiyor ama Benedict’i merak ediyorum. Onun için saçma şeyler yazmışlardı ama çok şükür öyle şeyler olmadı.
Umarım dördüncü sezon Benedict olur ve güzel bir hikaye yazarlar.


Şu bakışlar var ya şu bakışlar..
İşte bu bakışları her gördüğümüzde sevinçten kahkaha atıyorduk sdfghjkl


Fotoğrafa üç saniye bakınca Pitbull-Give Me Everything şarkısı çalıyor asdfghjklş



Burada kitaptaki gibi Pen Colin’in yazılarını okuyor. Bizde ne yazmış öğreniyoruz ama ben kitapta geçenleri tercih ederdim. 


Gifler^^




Bu arkadaşlık mevzusu hakkında konuşmak istemiyorum. -_-




Böyle yana yakıla Pen’i ararsın. İyi oldu 😏


Pen bazı şeyleri kafasında o kadar bitirmiş ve imkansız görüyor ki şu olayda aslından bir şeyler anlayabilirdi. :/ Ama iyi oldu, hasretinden sürün Colin sdfghjkl


Ayy burada Colin’in özledim deyip, Pen’in şak diye cevap vermesi çooook iyiydi. Bu kısma bayıldım, yürü be Pen! 






Arkadaş halleri bile çok tatlı, şurada bile olağanüstü bir kimya var nasıl görülmez yaa.
Neyse gören görüyor, görmeyen kör herhal sdfghjkl


Şimdilik son^^

O son kısım neydi arkadaşlar!!!!!
Kitapla aynı olmasına mı bayılayım, Colin’in söylediklerine mi?
Böyle bir dört bölüm sonu beklemiyordum açıkçası ve şuraya kadar bile fazla saçma karakter detayı eklemelerine rağmen ben beğendim.
Diyorum ya kitaba uygun gitmeleri buna sebep oldu bence. Okuyanlarda bilirdi ki kitapta çok fazla olay yok ve detayları eklemezlerse eğer dizi dört bölümde biterdi.
Bu yüzden o kısımları gereksiz bulsamda olması gerekti.
Pen ve Colin sahnesi olması gerektiği kadardı, hatta öyle sahneler vardı ki bir saatlik bölümle eş değerdi resmen. Bknz. Üçüncü bölümün son yedi dakikası ve diğer son kısımlar sdfghjklşi
İnşallah ikinci partta daha çok görürüz, birinci sezon bir nevi tatmin etti, ikinci sezondan da aynı performansı bekliyorum, hatta daha fazlaa. :D





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^






18 Mayıs 2024 Cumartesi

Aşık ve Gururlu//Melissa Nathan Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Gardrops hesabından sürekli alışveriş yaptığımı az çok biliyorsunuzdur, instagramda takip ettğim bir arkadaş güzel kitaplar satıyordu, hemen inceledikten sonra bu kitabı da ekledim ve fazla bekletmeden okudum.
Gurur ve Önyargı uyarlamalarını çok seviyorum, o yüzden de almak istedim bu kitabı.
İlk başladığım zaman çok zorlandım, hem tarzı farklıydı hem de karakterler isimleri çok birbirine girdi. Düşünün son elli sayfa var ve ben halen daha kim kimdi diye on kere düşündüm. :D
Onlarında dışından çok hatası olmasına rağmen sevdimm


Devasa egoya sahip erkeklerin kendilerini paramparça edecek yeteneğe sahip kadınlar aradığı dünyaca bilinen bir gerçektir.
Dergi yazarı Jasmin Fields, hayır amaçlı bir Aşk ve Gurur uyarlamasında Elizabeth Bennet rolüne mahkum kaldığında, oyunun yönetmenin, Hollywood’da yürekleri yerinden oynatan Harry Noble’ın, tam da düşündüğü kadar züppe bir adam olduğunu görünce hiç şaşırmaz. Sonuçta karşısında duran bu adam, köşesi için muazzam bir malzeme ve provalar için de eşsiz bir eğlence kaynağıdır.
Ve derken büyük bir felaket yaşanır. Jazz’ın en yakın arkadaşı, ona bir paket çikolata almayı bile çok gören bir adam için genç kadını terk eder, ailesi gözleri önünde parçalanmaya başlar ve ödüllü köşesi hızla yokuş aşağı inişe geçer. Ve daha da beteri, Harry Noble’ın gözleri hala inatla üstündedir.
Işıklar kısıldıkça, seyirciler sessizleştikçe ve sahne sırası yaklaştıkça, iki önemli şeyin farkına varır. Bir, repliğini tamamen unutmuştur ve iki, Harry Noble üstündeki pantolonun içinde nefes kesicidir.


Jasmin haber değeri olur diye yardım derneğinin düzenleyeceği Gurur ve Önyargının tiyatro oyunu seçmelerine gidince Elizabeth Bennet rolünü alır. Hem işine hem de oyunla zamanı geçen Jasmin o sırada kibirli, diğer insanlarla konuşmakta zorlanan oscar ödüllü Harry ile uğraşmak zorundadır.
Jasmin tam bir Lizzy'di. Harry'ye karşı olan tavrı, onun için söylenenlere hemen inanması aynı kitaptaki ve filmdeki gibi sinir etti.
İşte o yüzden Lizzy her zaman önyargılı ve asıl kibirli olan o.
Hatta burada karakterimiz başı yaşananlardan sonra kibirli olduğu anlıyor. Tabii diğerlerinde de gerçekleri öğrendiği zaman hata yaptım diyor falan ama diğerlerine yapımlara, kitaplara bakınca ilk defa burada okumak cidden iyi geldi.
O yüzden baştan sinir olduğum Jasmin'i sonradan sevmiş olabilirim. :)
Sadece o sondaki Harry ile olan mevzu, ev mevzusu biraz abartı geldi. Halen daha anlamaması asdfghjkl


Harry bildiğimiz Darcy işte :D
Cidden o başta ki davranışları hiçte iyi değildi. Hani insanlara olan davranışı falan ama sonradan ortaya çıkıyor ve hak veriyorsun. Bir de insanların mizacı bu olabilir yani, herkes herkesle hemen kanka olamaz değil mi?
Herkes sen mi Jasmin? :D
Ama onun dışında Jasmin'e olan hisleri çok güzeldi. Zaten yazar arada diğer karakterlerimiz içinde bölüm yazdı. Tabii yine başta çok iyi anlamadım ama okumaya devam etti. Bu kitabı da öyle kabul ettim ne yapayım. :D
Aynı Darcy gibi Jasmin'e ve ailesine yardım etmesi, onun iyiliğini düşünmesi çok güzeldi.
Yine kalbimizi çaldın Darc.. Ay pardon Harry asdfghjkl
Sen mi gerçek adını söylemek istersin Harry, yoksa ben mi açıklayayım Darcy asdfghjk


Jane ve Bay Bingley'i oynayacak olan George ve Jack çok tatlılardı. :D Yani her uyarlamada bunlar daha tatlı ama nefretten doğan aşk her zaman en iyisi. ;)
Tabii kitap günümüzde geçtiği için ilişkilerde çok farklı oluyor.
Onu okuyanlar anladı bence, detaya gerek yok. Neyse ki yazar çok fazla detay vermemiş bu çok hoş.

Doğrusu ilk okumaya başlayıp, bir elli sayfa okuduktan sonra bırakmak istedim, o derece anlamadım düşünün ama dedim devam et, o kadar okumak istedin, o kadar aldın.
İyi ki devam etmişim.
Bu tarz hem Gurur ve Önyargı'yla harmanlanmış hem de karakterlerin aynı onların gibi olması çok güzeldi. Zaten sonradan Harry Jasmin'e diyor ki sen aynı Lizzy'sin ben de Darcy. Rollerimiz üstümüze yapışmış gibi. :) O kadar haklı ki.


Kitabı bitirdiği zaman yazar hakkında uzun bir yazı vardı, ilk başlarda kitaplarından bahsediyordu. Hatta kendisi Jane Austen'ın İkna uyarlamasını da yapmış ama bizde ne yazık ki çıkmamış kitap. Keşke çıksa yaaa :/ Bu kitap çıkalı seneler olmuş, yayınevi hatırlamaz bile ama ben instagramda paylaşacağım zaman buna değineyim. :) İnşallah yazarın hatırına İkna uyarlamasını çıkarırlar.

Başta cidden okumakta zorlansamda genel olarak sevdim, tabii orijinalinde olduğunu gibi beni sinir eden yerlerde oldu. Mesela bu kitaptaki William daha beter ki, keşke sonunda da hak ettiği dışlanmayı alsaydı. Yani yaptıkları iyi değildi, hem de çok kötüydü.
O yüzden sonradan ortaya çıkması sinirimi bozdu. Onun dışında sonuda çok iyiydi. Azıcık daha uzun olsaymış sadece diyorum. :)
Denk gelirse okumanızı çok isterim. Zaten Gurur ve Önyargı'nın uyarlamalarını seviyorsanız listeye alacağınızı düşünüyorum. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^

Eğer gözler ruha açılan pencereyse Harry, Jazz’in ruhunu ilgi çekici buluyordu.


*****

“Anne baba, bu Jasmin Field. Benim Elizabeth Bennet’im.”




Jazz’in bildiği bir şey varsa, o da kariyerini ne kadar sevse de gidene kadar sabırla beklemesi gerekiyordu.




Bir yorumda böylece biter, başka yorumlarımda görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın^^