Naşide Gökbudak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Naşide Gökbudak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2017 Pazar

Anılar Ağacı//Naşide Gökbudak Kitap Yorumu^^

Selamlar^^ 
Yine ve yeniden kitap yorumlarına devam. Hız kesmeden yazarsam hemen biteceğini düşünüyorum, çünkü halen daha yorumlanacak kitaplar azalmadı. Bu sefer ki kitabım çok sevdiğim bir yazarın kitabı. Naşide Gökbudak'ın bir çok kitabını okumuş, kalemini çok sevmişimdir. Halden daha unutamadığım, tekrar tekrar okumak istediğim kitapları vardır. Ama bu kitap onlardan biri değil ne yazık ki. Bu kitaba ne kadar heyecanla başladıysam o kadar hayal kırıklığı ile bitirdim. 


1945 yılı. Malatya'nın Darende ilçesi. Dönemin en nüfuzlu ve kalabalık ailesi, Köroğlu Ailesi. 
Ailenin reisi Acar Köroğlu, dört çocuk babasıdır. Dördü de erkek olan çocukları büyüyüp evlenirler ancak hiçbirinin oğlu olmaz. Acar Köroğlu, erkek torun hasretiyle yanıp tutuşsa da, kız torunlarına da gözü gibi bakan bir dededir. 


En büyük oğlu İlbars'tan olma torunu Ceren evlilik çağına geldiğinde talipler ailenin kapısını aşındırmaya başlarlar. Torununu evlendirme işi Acar Köroğlu'na kalmıştır, çünkü Ceren'in babası başka bir kadın için ailesini terk etmiştir. Hem babasızlıkla hem de babası gittikten sonra hayata küsen annesinin sıkıntılarıyla boğuşan Ceren, onu istemeye gelecek olan Muallim Turan'a kalpten bağlanır. Onu çok sever.
Turan da geçmişinde yaşadığı onca felaketten sonra ilk kez kendini yeniden mutlu hissetmiş, Ceren'e tüm varlığıyla bağlanmıştır. Ancak bu iki gencin bir araya gelmesini istemeyenler de vardır.
Hem Köroğlu ailesini hem de Muallim Turan'la Ceren'i büyük sınavlar beklemektedir. Umutları bir ağaç gibi köklerini toprağa salarken, hayat onların mutlu günlerini eski birer anı olmaktan kurtaracak mıdır?


Kitabı ilk elime aldığım zaman ilk sayfalarda kitabımızın gerçek bir olaydan esinlendiğini, sadece karakterlerin isimlerinin değiştiğini okudum. Karakterimizin bir kaçı Erzincan'da 1939 yılında gerçekleşen büyük felaketten sonra Malatya Darende ilçesine yerleşen kişilerdir. İşte bunu okuduktan sonra kitabı çok ama çok merak ettim. Hatta ilk 150 sayfaya çok sevmiştim ama sonradan olanlar oldu. Bu konuya spoi olarak değineceğim. Karakterimizi sevdim, hatta çoğu için ne düşünüyordum ne oldu benim için. Şaşırttılar beni kısacası. En çok sevdiğim karakter Acar ağa oldu. Haklıyı gören, eğitime, gelişmeye önem veren bir karakterdi. Muallim Turan'ıda çok sevdim. İnsanlara değer vermesi, eğitim için kendini feda etmesi çok iyiydi ama sonradan kendisi hakkında bir kaç şey nedeniyle çok kızdım. Gerçi bazı şeyleri öğrendikten sonra fikrimi değiştirdim. Ceren ise başta sevdiğim sonradan kızdığım ama en sonda nefret ettiğim bir karakter oldu!!


Burada SPOİ uyarısı veriyorum!

Not: Okumak isteyen olursa bir şey diyemem ama kitabı merak ediyorum okuyacağım diyorsanız spoi kısmını okumayın derim!

Şimdi şöyle ki 150.sayfaya kadar her şey iyiydi hoştu. Eğitim iyi gidiyor, sevenler kavuşuyor vs. Ama kötülük yer yerde. Turan ve Ceren evlendikleri gece çok üzücü bir olay yaşanıyorlar ve suçsuz yere Turan hapse atılıyor. Burası ilk saçma yer. Tamam o zaman adalet yok ama bu adaleti kim sağlayamıyor. Mesela biri rüşvet verir yatmasını sağlar ama Turan'a kötülük yapanda hapiste. Kim rüşvet veriyor da bu adam suçsuz olduğu halde hapiste kalıyor. Suçsuz yere, neden senelerce hapiste yattığını açıklansaydı her şey daha iyi olurdu bence. Tamam gerçek hayattan alınma ama yazarın elindeki bir şeydi. Ekleyebilirdi.
İkinci olay Turan hapisten çıkınca bambaşka biri oluyor ve Ceren çok çekiyor. Peki, Ceren neden Turan bu halde diye bir araştırma yapmıyor. Dedesi sayesinden bir araştırsa her şey ortaya çıkacaktı ama nerdeee! Hep suçlu Turan. Ona da kızdım zaten, açıklaması zor bir şey ama en azından ya azat et Ceren'i ve çocuklarını kendi yoluna bak ya da düzelmeye çalış, doktorlardan yardım al. O da çokça imkanı vardı hani. Tamam anlatması kolay bir şey değil ama imkanda çok. O yüzden kızdım ama sonradan en üzüldüğüm kişi oldu.
En son ve beni nefrete sürükleyecek şey ise Ceren ve yaptıkları. Kendisine çok hak verdim, hatta üzüldüm ama keşke biraz daha gayret etseydi, o zaman belki de hayatı daha güzelleşirdi. Gayret edeceği şey ise Turan'ı anlamak ve nedenleri sorgulamaktı. Sorgulasa Turan'a yardım etmesi daha kolay olurdu ama onun aklı fikri Ömer'di. İşte burada çıldırdım. Tamam Ömer -ki kendisi Acar ağanın konağında bulunan yardımcılarının oğlu ve büyüyünce tıp doktoru oluyor-Ceren ve çocuklara çok yardım etti, hatta fazlaca yardım etti bunu kabul ediyorum ama Ceren ve Ömer'in arasında olan etkileşimi keşke yazar Turan öldükten sonra yazsaydı. Turan hasta, ölüm döşeğinde ama Ceren'nin aklında sadece Ömer ve ona sulanan kızlar var. Bu benim açımdan pek etik olan bir davranış değil. Gerçekte de olsa kabul etmesi zor bir şey. Tamam Turan sana kocalık, çocuklarına babalık yapmamış olabilir ama senin yaptığın daha acımasızcaydı. Turan'ın nedeni var, hapiste çok zorluk çekti, onunda hataları vardı ama Ceren'in kendini haklı çıkaracak hiçbir şeyi yok. Ve Turan'a olan aşkını hepimiz tek tek okurken. 
Tamam gerçekte olan olmuş, Ceren Ömer demiş olabilir ama keşke yazar sonunda Ceren ve Ömer ilişkisini Turan öldükten sonra yazsaydı. Turan'a o kadar üzüldüm ki anlatamam. Hele son variyeti beni bitirdi. Adam halen daha ailesini düşünerek veda etti hayata. 
Not: O kadar sinir oldum ki son sayfaları atlayıp okumuş olabilirim.
Dipnot: Hayal ürünü bir kitap olsaydı -ki bu kadar olmazdı herhalde- yine de bu kadar sinirlenmezdim. 
SPOİ SONU!!

Kitabı bitirdiğim zaman kafama koymuştum içimden geçenleri kesinlikle blog da yazacağım diye. Kitabı okumadan spoi'yi okuyan bir kaç kişi olacağını düşünüyorum. Hatta okuduktan sonra elinin kitaba gitmeyeceğini de düşünüyorum ama sırf meraktan da okuyan olur, işte bunu bilemeyeceğim :)
Kitap hakkında daha fazla şey yazmaya elim varmıyor. Başlarda sevdiğim sonradan tam bir hayal kırıklığı olan kitabı öneremeyeceğimi bilirsiniz ama merak edenlere engel olmak istemem. Belki ben yanlış düşünüyorum, herkesin bakış açısı farklıdır değil mi? :) 
Bir çok kitabını okuyup sevdiğim bir yazardan gerçekten böyle bir kitap beklemiyordum. Bazı konularda da şok olduğumu ifade etmek isterim. Sürekli aynı konunun tekrarlanması gerçekten sıkıcı bir hal almıştı. Tabii bu kadar yorumdan sonra yazarımdan vazgeçecek değilim, yeni çıkan kitaplarını okuyacağım. Kendisi sevdiğim nadir yazarlardan, bir kitap böyle diye hepsini aynı kefeye koyacak değilim ;) Yine benim yazarın, yine kalemini seviyorum ;)



Kitaba puanım 5/2




Alıntılar^^


Yaşlılara sevdiklerini ve istendiklerini söyleyin. Söyleyin ki, size de söyleyenler oldun."


*****

Şartlar ne olursa olsun, okumayı bırakma. Ne bulursan oku. Akıllı bir insan en kötü metinlerden bile iyi şeyler yakalayabilir.


*****

Cahil adamın dostluğundan bir halt çıkmaz ama düşmanlığının sınırı yoktur.





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek üzere^^




Buralarda da varım^^



12 Ekim 2015 Pazartesi

Sana Rağmen Aşkı Sevdim//Naşide Gökbudak Kitap Yorumu^^

Selam^^
Blogumuzu takip edenler bir yarışmamız olduğunu biliyordur, bu sebeple kitabımızı merak edenler için yorumumu giriyorum. Naşide Gökbudak sevdiğim nadide yazarlardan biridir. Her kitabını olmasa da çoğunu okumuşumdur ve kalemini severim. Yazarın en son çıkan kitabı olan Sana Rağmen Aşkı Sevdim bambaşka ve gerçeğe dayanan hikayesi ile insanı derinden etkiliyor.

Osmanlı padişahı II. Mahmut zamanında bir yeniçeri olan Kasım Ağa görev sebebiyle ülke dışında olması sayesinde Yeniçeri Ocağı kaldırıldığı zaman yaşanan katliamdan sağ kurtulmuştur. Hayallerinde yaşattığı yeşil gözlü, güzelliği dillere destan eş adayı ile karşılaştığında ise içinde bulunduğu durum kâbus olmaktan çıkıp bir rüyaya dönüşür. Feriha, acımasız kocasının işkencelerinden kurtulmak için intihara kalkmış ancak kurtarıcısı Kasım Ağa'nın ilgisi, şefkati ile ümidini kestiği aşkı bulmuştur. Kasım Ağa ve Feriha, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntıları arasında kendi dünyalarını kurmaya çalışırlarken tek dilekleri, doğacak çocuklarının da kendileri gibi aşkı bulmalarıdır.Gerçek bir hayat hikâyesine dayanan bu roman, aşkın engel tanımadığını büyüleyici bir anlatımla gözler önüne sermektedir.

Konunun Osmanlı zamanın da geçmesi kitaba olan ilgiyi daha çok arttırdığını düşünüyorum. Yazarımız bir çok araştırma ile Osmanlı zamanın da geçen olayları filmmiş gibi bizlere sunuyor. Osmanlı zamanın da yaşanan olaylar, padişahlar, Yeniçeriler ve onların hayatları. Her birini ince eleyip sık dokumuş yazarımız. İyiyi, kötüyü, dostluğu ve en önemlisi aşkı mükemmel derece de anlatmış. Her türlü farklı karakter bulunuyor kitapta, bazılarına şok olup bazılarını çok seviyorsunuz. 




Kasım ağa ve Feriha en sevilen karakterlerim arasında ama sonradan bir çift daha geliyor. Onu okuyup öğreneceksiniz ;) Spoi olur falan :D Feriha geçmişinden kaçmak için intihar etmek ister ve tam öleceği sırada Kasım ağa ve arkadaşları kurtarır. Buradan sonra geçen olaylar acayip komik ve bizi şaşkınlığa uğratan yerlerdi. Kasım ağa ise Osmanlı devletinin yeniçerilerinden biridir, görev nedeniyle yurt dışına çıkınca o sırada yeniçeri ocağı yıkılır ve bütün yeniçeriler öldürülür. Kasım ağa şanslı olanlarından yada olmayanlarından mı? Bunları ilerleyen sayfalar da öğrenebiliyoruz. 

Kasım ağa ve Feriha evlendikten sonra çok zor zamanlar geçiriyor ama mutlu zamanları da var, tabii  kötü insanlar her zaman yakında olunca ne kadar mutlu olabilir insan? Bunu ince ayrıntısıyla anlatmış yazarımız. Doğrusu çok doğru noktalara da parmak basmış, mesela kötü insan her zaman kötü ve insanlara her anlamda zarar verecek kadar cahil. O bölümleri okurken o kadar sinir oldum ki hele sona doğru olanlar daha da sinirlenmeme sebep oldu. Kitapta sevdiğim çok karakter oldu onların başında Hamdullah efendi geliyor. Kasım ağa için en önemli kişilerden biri ama çevresi Kasım ağa ve Feriha için tam bir baş belası. Ne kadar gerçek olmayan(Yada olan. Bilemiyorum belki yazar buraları kendi eklemiştir.) karakterler olsa da Allah kimsenin başına vermesin öyle kötü insanları.



Yorumumu yazarken daha fazla detaylı yazmaktan sakındım çünkü her an spoi yazabilirim. Bir yerden sonra karakterler ve olaylar değişiyor ve neler olacağını tahmin bile edemiyorsunuz. Bir de olayın gerçek hikayeden yazılıp devam edilmesi beni gerçekten etkiledi. Hele yazarın son söz olarak yazdıkları daha da etkilenmeme neden oldu. Belki bir gün oralara yolum düşerse yazarın bahsettiği yere gitmek isterim. Bunun neresini olduğunu siz öğrenin :D

Bende son söz olarak yazarın kalemini sevdiğimi başta bahsetmiştim, bu kitabı da sevdim. Konu ve olaylar o kadar merak edilesi ki elinizden bırakamayacaksınız. Tabii ben biraz geç bitirdim, nedeni ise işler. Kitabı tavsiye ederim, Naşide Gökbudak hayranı iseniz seversiniz diye düşünüyorum ;) Hem geçmişimiz hemde aşkın, sevginin ve dostluğun güzel bir kalemle yazılıp bizlere sunması nedeniyle okuyun derim ;) Bir not düşecek olursam yazarın Hümeyra kitabı benim hiç bir zaman unutamadığım kitaplar arasındadır. İki kere okudum ve bir daha okumayı düşünüyorum :) O kitabı da tavsiye ederim ;) 



Dipnot: Kitabımız için yaptığım yarışma halen daha devam etmekte ;) Çekilişe katılmak isteyenler için link TIK TIK!! :)




Kitaba Puanım 5/5


Alıntılar^^

Gönüle sığdırılan herkes, her yere rahatlıkla sığdırılır.


******

Hayal kurmak için ne zamanımız ne de malzememiz vardır. Evde soğan ve kuru ekmek varken baklava açmayı nasıl hayal edebilirsin?  Yahut niye edesin ki? Boşuna zaman kaybı olmaz mı?

******

"İnsanlar var oldukça aşk da yaşayacaktır. Ben bu adama aşık oldum. SANA RAĞMEN AŞKI SEVDİM. Biz de aşk da yaşıyoruz."


Bir kitap yorumu daha sizlerleydi, başka yorumlar da görüşmek üzere^^


Buralarda da varım^^
Facebook
Twitter
Instagram


5 Ekim 2015 Pazartesi

YARIŞMA!! Sana Rağmen Aşkı Sevdim//Naşide Gökbudak^^



Herkese haftanın ilk gününden merhaba^^

Uzun zamandır blog da yarışma yapmıyordum. Son anda karar verip az buraları canlandırayım dedim ve karşınız da yarışma!!

Kitabımızı tanıyıp yarışma şartlarına geçeyim ;)

Osmanlı padişahı II. Mahmut zamanında bir yeniçeri olan Kasım Ağa görev sebebiyle ülke dışında olması sayesinde Yeniçeri Ocağı kaldırıldığı zaman yaşanan katliamdan sağ kurtulmuştur. Hayallerinde yaşattığı yeşil gözlü, güzelliği dillere destan eş adayı ile karşılaştığında ise içinde bulunduğu durum kâbus olmaktan çıkıp bir rüyaya dönüşür. Feriha, acımasız kocasının işkencelerinden kurtulmak için intihara kalkmış ancak kurtarıcısı Kasım Ağa'nın ilgisi, şefkati ile ümidini kestiği aşkı bulmuştur. Kasım Ağa ve Feriha, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntıları arasında kendi dünyalarını kurmaya çalışırlarken tek dilekleri, doğacak çocuklarının da kendileri gibi aşkı bulmalarıdır.Gerçek bir hayat hikâyesine dayanan bu roman, aşkın engel tanımadığını büyüleyici bir anlatımla gözler önüne sermektedir.



Lafı fazla uzatmadan neler yapacağınızı söyleyeyim ;)


*İlk olarak Nemesis Yayınlarının sayfasını Beğenmek!
(Link İçin Tık Tık!!)

*Blogumu Takip etmek! 
(Blogu takip etme hesabınız yoksa Facebook hesabını takibe alabilirsiniz.)

*Son olarak hem Nemesis Yayınlarının hemde blogumun Instagram hesaplarını takibe almak!
Nemesis Yayınları Instagram hesabı için Tık Tık!!
Blog Instagram Hesabı için Tık Tık!!
(Tabii Instagram hesabı olanlar için geçerli!)



Bu yarışmaya katıldığınız belli eden yorumu da atlamayı unutmayın!! Yorumları Bloguma, Facebook hesabıma ve Instagram hesabına bırakabilirsiniz ;)

Yarışma 23.10.2015'de son bulacaktır ;) 
Not: Daha da erken bitebilir ;)


Yarışmayı herkesi bekleriz^^
Katkıları için Nemesis Yayınlarına teşekkürler^^




13 Şubat 2014 Perşembe

Katran Karası//Güneş Demirel Kitap Yorumu^^


Bir kitap yorumundan yine ve yeniden merhaba :)
Kitap yorumlarım çoğaldı yorumlamam için beni bekliyor :O Doğrusu hiç vaktim olmadığı için halen daha planlayıp da yazamadığım yazılarım var :/ İnşallah bir gün o liste(Blogta yazılacaklar listesi tutuyorum da) bitecek. Figthing!!!!

Gelelim okuduğum bu harika kitaba :) Yazarın Yazarım olduğu, çıkan bütün kitaplarını okuduğum hatta bir zamanlar nette yayınlanan hikayelerini okuduğum doğrudur, hatta hepsine bittiğim tekrar tekrar okuduğum ise su götürmez bir gerçektir :D
Türk yazar hastasıyım ama bütün Türk yazarları da okumuş değilim ne yazık ki :/ Yine de vazgeçemediğim yazarlar var örn: Canan Tan, Naşide Gökbudak, Gülşah Elikbank Vb. Yazarlar.
Aşk üzerine yazılan kitaplara, hatta imkansız ve zorlu aşkları okumayı çok seviyorum ne kadar beni sinir etse de :P Nedeni kızımız çok gururlu, erkek karakterimiz ise tam bir kıskançlık abidesi olup çıkıyor yine de onların aşkları bir tane. Bu kitapta da var ama diğer kitaplara göre bunları daha çok sevdim :) Kitap çok güzeldi ama yazarın diğer kitaplarıyla kıyaslanınca onlar halen daha birinci sırada olduğunu söyleyebilirim hele de Şimdi 
Benimsin kitabı <3 Bir daha okumalıyım hemde en kısa zamanda :( 
Yorumuma buradan bakabilirsiniz: TIK TIK!
Kitabı ilk elime aldığımda nasıl başladım nasıl ilerledi ve nasıl bitti farkında bile olmadım, sadece hemen okuyup bitirmek istedim, o kadar güzel ve heyecanlıydı^^


Yazarımın kalemi zaten mükemmel başka ne diyebilirim ki? 

Konusuna gelecek olursak;
Her şey çocukların oynadığı bir topla başladı. Evet yanlış okumadınız. Yağmur hafta sonu kaçamağı yaptığı bir gün başına yediği top darbesi ile topu atan kişiye sinirlenmiştir ve aynısını da onu yapmıştır. Bilmez ki iki gün sonra anlaşma yapacağı şirketin CEO'su olduğunu. Yine de bozuntuya vermez ve işine bakar. Bu karşılaşmadan mutluluk duyan Özgür intikamını almak ister çünkü kafasında darbenin yeri halen daha şiştir ve acımaktadır. İntikam amaçlı başlayan bu tanışma ilerde unutulmaz bir aşka dönüşür.
Yağmur'un hayatta tek bir hedefi vardır, işinde çok başarılı olup kendi ayaklarının üstünden durmak çünkü üniversitede başlayan arkadaşı Suna'dan başka kimsesi yoktur. Ve hayatına birden Özgür girince hayatı klişelerden kurtulur ve bambaşka yerler sürüklenir.


Konumuz böyle. İlk tanışma sahnelerine bittiğimi söylemek isterim, ne gülmüştüm ama :D Aşklarına diyecek yok zaten, oyyy ki ne oyyy :) Herkesin başına gelmeli böyle aşık bir adam :D Erkekler için de böyle bir bayan ;) 
Normalde bayan karakterler inatçı olur, aslında burada da Yağmur inatçıydı ama diğer kitaplara göre de değil yine de bir yerden sonra boğasım geldi. Yazık günah Özgür'e dedim kendi kendime. Yanıma alıp teselli etme isteğimi sürekli bastırmak zorunda kaldım, çok üzüldüm haline :(

Ama Özgür'de rahat değil hani, onuda boğmak istedim, Yağmur'ada yazık değil mi? İnatçılıkta nereye kadarmış :P
Fazla mı detaya girdim ne :D
Kitapta geçen Suna karakterini çok sevdim^^ Öyle bir arkadaşım, dostum olmasını isterdim, çünkü Yağmur'un yanından bir an olsun ayrılmıyor.
Kitapta rastlantıların da bu kadarı dedim, sonradan okuyunca neler olduğunu öğrenince çok şaşıracaksınız, şahsen ben çok şaşırdım ama bi o kadar da sevindim :) Tahmin etme yeteneğim kitaplar ve diziler sayesinde çok gelişti bu arada bütün tahminlerim tutuyor :D


Yazarımın diğer kitaplarının hemen çıkmasını dörtbinikiyüzaltmış gözle bekliyorum :) Bir çok hikayesini okuduğumu baştan söyledim, mesela sıradaki kitabının karakteri Eliz ve Çınar olabilir(Ne yazık ki hikayenin adını unuttum :/) o hikayeyi çooook sevmiştimmm <3


Tavsiye kısmına gelecek olursak yazarın sadece bu kitabını değil bütün kitaplarını okuyun bence, okuyup daha da elinizden bırakmayacağınıza kesin gözüyle bakıyorum. :))) 
Not:Çok mu iddalı konuştum ne? Yine de sözümün arkasındayım :D 
Son olarak dipnot: Kitabımız hem Yağmur hemde Özgür adıyla anlatılıyor. Yani hem Yağmur'un hemde Özgür'ün düşüncelerini ve ruh hallerini biliyoruz :)

Kitaba Puanım; 5/5


Alıntılara gelecek olursak;

Hani gayet neşelisindir, eğleniyorsundur ama bir anda çalan bir şarkının notaları yada şarkıyı söyleyenin sesi kulağına geldiğinde, sanki çok dertliymişsin gibi efkar basar ya insanı... Benim halimde öyleydi işte.



-Hiç bana bakma Yağmur!
-Gözlerimi mi kapatayım sana bakmamak için? Hem belki ben seni seyretmek istiyorum.
-Neden? Saçma bir soruydu bu, unut. Tabii ki yakışıklı olduğum için gözlerini alamıyorsun benden değil mi?
-Ukala!
-Cadı!

Alıntıya Not: Çok mütevazıyız :D



Sarıyı yeşile, yeşili kahveye çalan rengarenk gözleri aklımı başımdan çoktan almıştı. Konuşacaktık daha halbuki...Ama bu dakikadan sonra dilim kelime üretirse lal olsun.



- Nasıl özledim, bilemezsin. Meğer ben kalbimi sende unutmuşum.
Titriyordum, çok duyguluydu ses tonu.
-Kalbini, kalbimin en özel köşesinde sakladım Özgür. Yeniden istersen kaybolmasın diye...
-Ben kalbimi değil, seninkini istemeye gelmiştim oysa...



İşte sonunda asıl konuya gelmişlerdi. Aslında bölmek istemiyordum ama sormak zorundayım. Menemenim kötü oldun istemiyordum.

Alıntıya not: Ne gülmüştüm burada :D Ahh Özgür sen işini biliyorsun :D



Nice yağmurla yağsa, en güzel haliyle nafile. Ben camdan bana aşkla bakan kendi Yağmur'umu aşığım. Öyle saf, öyle duru ve öyle benim ki...Ve öylesine kalbime yağıyor ki...Nice yağmurla yağsa nafile...


Başka bir yorumda görüşmek üzere, kitaplarla ve sevgiyle kalın^^



15 Eylül 2012 Cumartesi

Harika bir kitap ♥





Hümeyra büyük bir zevkle ikinci kez okunup, bitti ♥

Ahh bu kitap ve yazar için ne diyebilirim ki? Sadece tek kelimeyle muhteşem.  ♥
Zaten yazarın büyük bir hayranıyım ve nerdeyse çoğu kitabını okudum  Ama Hümeyra benim için apayrı  Gerek konusu gerek ilk hızlı okuduğum kitap olsun.

Konusuna gelince Ayvalıkta Atatürk'ün daha yenilikleri  getirdiği ülkemizde yaşanan Aşklar, sevgiler, nefretler, hayal kırıklığı ve daha fazlası.
Evleri  yan yana komşu olan Hümeyra ve  Nejat'ın imkansızlarla ve hüzün dolu hayatları ve Aşkları.
Ailelerin geçmiş zamanda yaşadıkları olaylar neticesinde kavuşamayan, kavuşacakları zamanda büyük bir trajedi nedeniyle geç kalmış hayatlar.
Kitap böyle devam ediyor.
Buradan yazarımız Naşide Gökbudak'a Teşekkürlerimi sunarım.
Her satırında beni kendine hayran bırakan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim...





Bu kitap birazda Atv'de yayınlanan Hatırla Sevgili dizisine azda olsa benziyor :) iki anlaşamayan komşu onların çocuklarının imkansız aşkları :) hepsi benzemiyor ama yine de az çoğu benziyor :) Diziyi izleyip beğenenler Bu kitabı da okumalı :) 





17 Temmuz 2012 Salı

Günün ikinci post'u tabii kide kitap yorumu :))


Naşide Gökbudak- İçimdeki başka ben Bitti :)

Harika bir kitaptı, yazarımız bizi yine şaşırtmadı ve harikalar yarattı :) severek okudumm ama biraz uzun zaman oldu işler yüzünden biraz geç bitirdim hemen okusaydım daha erken biterdi. Naşide Gökbudak kitapları benim favori kitaplarımdır ve bu kitapta benim favori kitabım unvanını aldı :) yazar bu kitapta değişik bir konuya el atmış, reenkarnasyon bir nevi geçmiş zamanda yaşayan bi kişinin öldükten sonra ruhunun başka bir beden de var olması :) şimdi diyeceksiniz neden söyledin ama yazar önsöz'de bahsetmiş bende okuyunca hemen anladım sizinde okuyup anlayacağınız gibi :) Konusu böyle ve bir çok kişinin etrafında olaylar gelişiyor ama baş karakter Sıla ve Mennan <3 Aşk'ları, umutları, çaresizlikleri, mutlulukları hepsini yazar birbir anlatmış, ve tabii araya her kitabında olduğu gibi bazı konularda harbanlamış onlarda süperdi ve okunasıydı. 

Türk Yazarlardan en çok sevdiğim ve kitaplarını beğenerek okuduğum Naşide Gökbudak'a teşekkürlerimi sunar en kısa zamanda bütün kitaplarını okurum diyorumm :)

Tavsiye kısmına gelince bu yorumlardan sonra okumayın denmez bence Yazarı seven varsa ve bu kitabı okumamaşsa hemen okusun, kaçırmasın ;) 

Yazar:Naşide Gökbudak
Sayfa saysı:225
yayıncı: naden? kitap