Gençlik Romanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gençlik Romanı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Nisan 2023 Cuma

Ayasofya'da Bir Gece//Rana Demiriz Kitap Yorumu Blogları Canlandırma Projesi Mart Ayı^^

Selamlar^^
Blogların Canlandırma Projesinin Mart ayı teması Kadın Yazarlardı, bende geçen haftalarda okuduğum Ayasofya'da Bir Gece'yi okudum^^
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı, beklettiğime üzüldüm. İlk kapağa baktığınızda çocuk-gençlik kitabı diyebilirsiniz ama öyle değildi, herkes okuyabilir.^^


Mihrimah, Ayasofya’da çalışırken bir sırrın tam ortasına düşüyor. Üstelik bu sırrın ortakları da var. İpek ve Mehmet, kendilerini bu gizemi çözüp parçaları tamamlamaya adıyorlar. Çünkü, bu sırrı aydınlığa kavuşturmak Ayasofya'yı korumak demek.
İtalya'da başlayan bu yolculuk, Doğu’nun mistik havasında ilk rota olan Diyarbakır surlarında da onları şaşırtıyor.  
Bu macerada yalnız olmadıklarını anladıklarında her şey daha beter bir çıkmaza giriyor. Ayasofya’nın savunma mekanizması ise herkesi şaşırtıyor!

Tarihi, araştırmayı, arkeolojiyi sevenlere kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap. O kadar güzeldi ki, en çokta sonu muazzamdı. Böyle bir son bekliyor muydum, hayııırrrr. 🤧 Kapaktaki kedilerin bir anlamı var demiştim her gördüğümde ve okuduğumda ben şok.

Yazarın kalemi akıcı, hayal gücü çok iyi ve terimleri, geçtiği ülkeleri anlatışı emeğin büyük olduğunu gösteriyordu. Üniversitede sanat tarihi dersi almıştık, orada bir çok terim gördük, burada o terimleri görünce maziye gittim. 🤭 


Son sayfayı çevirdiğimde hani bunun devamı demiş olabilirim, hatta yazarı araştırdım ama ne yazık ki yok. Tabii araştırırken yazarın diğer kitaplarını da görüp aklıma yazdım. Onlarında hem maceralı hem gizemli olduğuna eminim^^
Detaylara girecek kadar uzun bir kitap değildi, o yüzden kısaca anlatayım dedim. 

Tarihe, gizemli hikayelere ilgi duyuyorsanız bence keyif alırsınız^^


BCP'de Nisan ayının teması Belirli Yazarlar ve Yönetmenler, katılmak isterseniz bekleriz^^



Kitaba Puanım 5/5


Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^







20 Ocak 2023 Cuma

Sevdiğim Tüm Erkeklere//Jenny Han Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Yılın ikinci kitap yorumu ile geldim^^
Bu sefer ki kitabım öyle beklenmedik şekilde alındı ki iyi ki almışım dedim. Hepsi Burada'da indirim olunca hemen aldık, sonra ben seriyi toplamam falan derken Amazon'da da indirim olunca ve İkiz ilk kitabı okuyup beğenince neden almayalım dedik. Şu anlık aldığım için memnunum, umarım ikinci ve üçüncü kitapları filmler gibi olmaz, filmler çok hoşuma gitmedi ne yazık ki. :/


Lara Jean aşk mektuplarını annesinin verdiği bir şapka kutusunda saklıyordu. Bunlar başkasından aldığı mektuplar değil, kendi yazdıklarıydı. Sevdiği her çocuk için bir; toplam beş tane. Yazarak kalbi ile ruhundakileri dışarı dökebiliyor ve gerçek hayatta asla söyleyemeyeceği duyguları mektuba aktarabiliyordu çünkü onları sadece kendisi görecekti. Tabii bu gizli mektuplar postalanınca durum değişti ve böylece Lara Jean’in hayali aşk hayatı birdenbire kontrolden çıktı...

 Konuda da okuduğunuz gibi aslında saklı kalması gereken mektupların bir gün herkese gitmesiyle başlıyor. Beş kişiye giden mektuplardan biri de ablasının sevgilisi, eski arkadaşı Josh'a gider ve ortalık karışır. Diğerleri için sıkıntılı olmasa da Josh'a gitmesi Lara Jean'i çok kötü bir duruma sokar.
Bu sırada mektupların biride eskiden tanıştığı ama yıllar sonra arkadaşlıkları biten Peter'a da gider. Açıklama isteyen Peter'la bir anda sahte ilişki içinde bulurlar kendilerini.
Lara Jean'i sevdim, tatlış bir kız ama Josh hakkındaki düşünceleri çok hoşuma gittiği söylenemez, en azından bazı düşünceleri. Tamam ablasından önce tanıyor Josh'ı ama cidden olmamış. Filmde Josh hakkında ki düşünceleri daha soğuktu.
Ve yeri gelmişken Lara Jean filmde çok iyiydi, çok uyumlu bir oyuncu seçmişler. :)
Filmdeki ve buradaki Lara Jean'ler birebir aynıydı diyeyim. ;)


Gelelim Peter Kavinsky'ye. Filmde o kadar çok soy ismiyle seslendiler ki artık ben de okurken arada Kavinsky diyordum. :D Neyse konuyu dağıtmayalım. :P
İlk olarak Peter'i filmde daha çok sevdiğimi söyleyebilirim, çünkü burada Peter resmen affedersiniz ök*z gibiydi. Yani filmde Lara Jean'e olan duyguları daha ön plandaydı. Gerçi ikinci kitapta bazı şeyler ortaya çıkabilir, film devam etmez diye daha çok duyguları ön plana çekmiş olabilirler. Çünkü kitapta sevdiğimiz Peter bu mu dedim.
 Peter'ın farklı çıkmasını umuyorum ve bekliyorum, o notlar falan filmde daha iyiydi.
Sürekli filmle kıyaslama yapıyorum ama ilk filmleri izlediğim için illa ki bunları yazmak zorundayım. :/

Şu anlık hala filmleri sevdiğimi söyleyebilirim. Dediğim gibi Peter filmde cidden çok tatlıydı. Okuyanlar ve izleyenler bana hak verdi bile. :D Kitapta sevdiğim şey ise akıcı olmasıydı, o kadar akıcıydı ki bir oturuşta yüz sayfa okumuştum resmen. zaten kitap tam bir çerezlik ve okurken baya eğlendim.
Lara Jean'in kardeşi Kitty kitapta eh işteydi, onu da Peter gibi filmde daha çok sevdim. En azından Lare Jean ile olan iletişimi filmde daha güzeldi. Ablası Margot mesela, kitapta çok sertti. Filmde neden bu kadar sakin karakterler yapmışlar merak ettim doğrusu ve bence sevilmelerinin nedeni de bu.
Bir de arkadaşı Christine kitapta daha hoppaydı, ne bileyim filmde de hoppalık vardı ama kitapta doğru düzgün ortada bile göremiyorduk ki ortaya çıkınca da çok aklı başında olmuyordu.


Filmde bazı şeyler sonuçlanmıştı ama kitapta öyle bir yerde bitti ki hemen ikinci kitabı elime alıp neler olacak diye baktım.
O yüzden daha çok merak ettiğim doğrudur. Bu arada kitapların kapakları sizce de güzel değil mi?
Kitap ve film arasında kıyaslama yapmış olsam da ikisi de kendine göre güzeldi bence. Kitapta ki bir diğer rahatsız olduğum şey ise mektuplar, mektupların yazı fontu o kadar zor okunuyordu ki kitabı yüzüme yaklaştırıp okuduğum doğrudur. :D
Genel olarak yorumum böyle, elinizde varsa ya da uygun fiyata bulursanız okuyabilirsiniz. :) Çerezlik kitapları her zaman en iyisi. ;)



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


"Küfürlü konuşmaktan nefret ediyorsun. Kek yapmayı seviyorsun. Cuma akşamları evde oturuyorsun. Vay canına, büyükannemle çıkıyorum. İğrenç."


*****


Josh, kalbimi kırıyorsun. Ve yalancısın. Çünkü beni tanıyorsun, beni neredeyse herkesten iyi tanıyorsun ve beni sevmiyorsun.


Dersin ortasında bana not gönderdi. Kağıdın kenarlarına örümcek ağı çizmiş ve yarın zamanında geleceğim, yazmıştı. Okurken gülümsedim. 
Her şey bittiğinde, Peter Kavinsky'nin kız arkadaşı olmanın nasıl olduğunu hatırlayacağım bir şey olsun istiyordum. Sahte olsa bile...





Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^








20 Eylül 2022 Salı

Filmlerden Daha Güzel//Lynn Painter Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Nasılsınız? Hep bu soruyla başlıyorum ama genel olarak cevap verilmiyor. :D Olsun ben hal hatır sorayım öyle başlayayım yazıma. :) Yine kitap yorumu ile devam ediyorum paylaşımlarıma. Dizi konusunda bu aralar gerçekten iyi değilim, eski zamandaki gibi böyle heyecanla izleyeyim, gece vaktimi ayırayım falan yok. Ya diziler artık iyi değil ya da benim hevesim kaçtı bilemiyorum. :'( Ama üzülüyorum bu duruma. Kitapta böyle hızlı bitiremiyorum falan, bu konuyu daha sonra başka bir yazıda yazarım. :D
Kitabımız şu sıralar Instagram'da ünlü olan bir kitap, eğer azıcık gezerseniz çoğu bookstgram bu kitabı okudu. Zaten biz de bundan mütevelli aldık yaa. :D Ama konusu falan gerçekten çok güzel, işleyişi daha iyi yapsalardı tadından yenmezdi.



Liz Buxbaum, hayatı boyunca aşka inanan biri olmuştur. Aşk hayatında, umduğu heyecana sahip olamasa bile çocukluğundan beri iç içe olduğu romantik komedi filmleri sayesinde, bir gün O’nu bulacağını biliyordur. Bulmak zorundadır. Bu yüzden, çocukluk aşkı Michael Young, hayatına tekrar girince Liz’in bütün umutları yeşerir ve aklında kırk tilki dolaşmaya başlar. Böylece Liz, çocukluğundan beri en büyük düşmanı olan ve onu rezil etmeyi görev edinmiş Wesley Bennett ile aşk uğruna işbirliği yapmak zorunda kalır. Ama aşk her şeye değerdir, değil mi?
Liz, bir yandan Wes’le planlar yapıp adım adım Michael’a yaklaşmaya çalışırken öte yandan sürekli Wes’le takılmaya başlar. Bu durum, insanların dikkatini çekmeye başlayınca işlerin sarpa sarması kaçınılmaz bir hâl alır ve Liz, kendini hiç ummadığı bir yerde bulur.
Zaten söz konusu aşk olunca her şeyin planlandığı gibi gittiği nerede görülmüştür ki?


Liz annesinin ölümünden sonra hayatını romantik filmlerle devam etmeye ve hayatının aşkını bulmaya adamıştır. Bir gün, yıllar önce mahalleden ayrılan çocukluk aşkı geri gelince onun gözünde daha güzel olduğunu ve eskisi gibi olmadığını göstermek için fırsat kollar ama önünde çok engel vardır.
Bunun yanı sıra yıllardır düşmanı olan yan komşusu Wes ile de uğraşmak zorundadır ama bu uğraşlardan sonra ona muhtaç olacaktır ve iş birliği yapmak için ona teklifler sunacaktır.
Liz'i sevdim desem yalan olur sevmedim desem olmayacak, arası bir şey desem daha doğru olur. İlk olarak gözlerinin kör olması beni çileden çıkarmasının yanında bir de eski aşkının ortaya çıkması ve onun için saçmalaması, ona kafayı takması hiç hoşuma gitmedi. Sevmiyorum bu tarz şeyleri, burada da sahte ilişki olmasına rağmen kızın önündekileri görmemesi okuma şevkimi kırdı resmen.
Sonradan toparlar gibi oldu ama yok yani. Kendine hak vermedim değil ama böyle gözlerinin önüne perde inmiş gibi davranlarına artık kıl olmaya başladım. :P


Wes, Liz'in yan komşusu ve düşmanıdır. Küçük yaştan Liz'e yaptıklarından sonra Liz Wes'i hedef haline alır ama durum bambaşkadır. 
Wes'in yaptıklarına düştüm arkadaşlar, işte bu yüzden Liz'e çok kızdım. Karakterleri bu kadar saf yapmaları beni çileden çıkarıyor yaa, neden yani NEDEN?
Bu konuyu belki spoiler olarak yazabilirim ama Wes'i Liz'den daha çok sevdiğim bir gerçek. O kadar ince düşünceli, o kadar tatlıydı ki Wes bırak kör gözlü Liz'i biz seni daha iyi tanıyoruz asdfghjklşi

Buraya kadar genel yorumumu anladığınızı düşünüyorum, kitabı bu yüzden yüzde elli sevdim, yüzde elli sevmedim işte. Wes'le olan güzel sahnelerde düşerken Liz'in düşünceleri ve davranışları ile sinir stres oluyordum. Bunun yanı sıra yazarın kaleminden mi yoksa çeviriden mi bilemiyorum ilk kısımları aşırı zor anladım. Sonradan bu tarz sıkıntı yaşamama ve kitap romantik-gençlik kitabı olması rağmen ağır ilerledi. Yani oturuşta bir otuz sayfa okuyayım yoktu. Bilemiyorum bir yerde bir sıkıntı vardı ama çözemedim gitti.
Kitapta geçen filmlere bayıldım ama, o kadar bilmediğim filmler vardı ki canım romantik filmler aradığında hemen kitaba sarılacağım gibi.

   

Kitaptaki arkadaş mevzuları güzeldi, Liz'in içe kapanması, yalan söylemek zorunda kalması ama bunun sebebinin acı olması üzdü beni. Bir de üvey anne mevzusu vardı, Liz'i anlıyorum az çok ama önündeki duvarları yıkması bu kadar zor olmamalıydı. Davranışlarındaki değişiklikler beni bile mutlu diyordu diyeyim siz anlayın.
Yazarı bir şeyde takdir ettim ama. Şimdi hem yeni hem de gençlik kitaplarda genelde şu benim sevmediğim şeyler oluyor ya bunda olmamasına hayret ettim. Bismillah, çok şükür dedim. Yani herkesin sevdiğini söylemek doğru olmaz, dini farklı olanlar bile buna karşı. Neyse mevzu o değil ama okumamak gerçekten çok güzeldi.
Kitapta unutamadığım sahnelerden biri Liz'in yaralanması, piyano çalma isteği ve yağmur yağdığı akşam. Cidden çok güzeldi buralar, diyorum ya Wes'e düştük düştük kalktık. Bu kadar düşmeye rağmen yazarın son kısımları kısa tutması beni aşırı sinirlendirdi. Kardeşim neredeyse üç yüz sayfa okuduk bize layık gördüğün sahneler bu mu dedim. Oyyy çok dertliyim arkadaşlar, o yüzden alıp almamak, okumak size kalmış benim yorumum böyle. Yazarın kalemi de aman aman değil, kitabın işleyişi de böyle ama benim için sıkıntı yok, yeter ki sahte ilişki olsun ben her türlü okurum derseniz listeye alabilirsiniz. ;)
Yukarıda spoiler yazarım dedim ama bence buna gerek kalmadı gibi. Çok yazacak bir şeyde kalmadı açıkçası.



Kitaba Puanım 5/3,5^^




Alıntılar^^


Dürüst olmak gerekirse, romantik komedilerdeki baştan aşağı yenilenme bölümünü seven tarafımın, biraz kafası karışıktı.
Ama kendimi seviyordum. Kıyafetlerimi seviyordum.


*****


Tabii tek fark, Wes'in başrol olmaması ve benim de ona aşık olmamamdı.
Alıntıya not: İşte demek istediğim bu! -_-



*****

"Balo, sanki hayatındaki en büyük hatanın, giyinip süslenip karşında başkasıyla gösteri yapması gibiydi."


*****


"Bazen ne istediğimize dair fikirlerimize öyle kapılıyoruz ki aslında elde edebileceğimiz şeyin harikalığını kaçırıyoruz."
Alınıtıya not: Bu söz en başta söylenmeliydi. :P




Yeni yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^


3 Ağustos 2022 Çarşamba

Mürekkebe Boyanan Sardunya//Sümeyye Demirkan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat? :) Benim aynı devam şükür, rutinlerimizi yaşıyorsak ona bile şükretmemiz lazım. Tamda bize rutinlerini her dakika hissettiren bir kitapla geldim. Kitabın adı Mürekkebe Boyanan Sardunya değilde Mürekkebe Boyanan Rutinler olmalıydı asdfghj
Neyse bu komikti, şimdi böyle espri yaptım diye de kitabı kötülediğimi düşünmeyin. İlk olarak yazar edebiyat okuyan biri, o yüzden kalemi gerçekten kuvvetli ve güzeldi. Su gibi yazıyor maşallah ama bir kaç sıkıntısı vardı, bunları yorumumun devamında yazacağım inşallah. :)


Aşk bazen bir kitabın cümlesinde, bir çiçeğin yaprağında, bir damla gözyaşında ya da ilk bakışta gizlidir.
Mislina için de öyleydi. Akif Selim’in mürekkep mavisi gözlerine bir kez bakınca kendi kalbiyle tanıştı
ve o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Mislina Farah’ın aşkı o kitabın cümlesi, o çiçeğin yaprağı, saf bir gözyaşı ve ilk bakışın sonuncusuna uzandığı bir kalp atışıydı. Penceresinin önündeki sardunyalar arkadaşı, Çakır yoldaşı, Kumru ise sırdaşı oldu. Tüm bu güzel şeyler Akif Selim’in kalbine giden
zarif ve tehlikesiz bir yoldu.
Sevginin en masum, en derin, en saf haliydi onların hikâyesi. Kırılan kalpler bile var oldukları bedenleri sevdiler çünkü gün sonunda iyileşeceklerini bildiler. Sevgi bazen acıtsa da  ince ruhlar acıttıkları yerleri öper, iyi ederdi. Tıpkı bu iki ruhun sahibi gibi.

Mislina ailesinden uzak bir şehirde okuyan genç bir kızdır. Aşk sebebiyle yurtta değil de evde kalıyordur ve tekte değildir. Kuşu, köpeği ve çok sevdiği sardunyaları vardır.
Okulda daha ilk görüşte aşık olduğu Akif Selim'i görünce ilk ve tek aşkını bulduğunu anladığındaondan uzak kalamaz. Çok sessiz ve kendi halinde olan Akif Selim'e yakın olmak için onun yaşadığı apartmanda ev tutar. Aynı sınıfta olmalarına rağmen ne okulda ne de yaşadıkları apartmanda karşılaşırlar. Zaman sonra cesaret ederek hasta diye ona mandalinaları götürdükten sonra aralarında iletişim başlar ama böyle gıdım gıdım.
Mislina'yı sevdim, tam böyle sessiz sakin, kendi halinde, iyilik timsali, kimseye dert olmayan bir karakterdi. Şimdi seriyi sevenler sen ne diyorsun diyebilir ama sizce Mislina'nin tek kelime dahi konuşmadığı, görüşmediği çocuğun apartmanına taşınması normal mi? Her şeyini biliyor resmen. Bir şey demeyeceğim ama düşününce bu çok garip geldi İkizle bana. :D
Onun dışında olmama ihtimali olmasına rağmen çok güzel sevdi, bu sevgisini çok güzel dile getirdi, gösterdi. Ve ufacık konuşmaların bile yaşadığı heyecanı okurlar olarak beraber yaşadık resmen. <3 Çok güzeldi buralar, karakterde öyle...


Akif Selim, kendisi çok fazla sakin, kendi halinde, kimsenin işine karışmayan biri. Okuldan eve, evden babasının yanına, oradan yine okula. Bir de Mislina ile sevdikleri bakkal var, bir de oraya gidiyorlar tamam. Hayatı bu kadar, Mislina ile konuşmaya başladıktan sonra ise yavaş yavaş insan içine çıkıyor Akif Selim. 
Kendisi hakkında çok yazacağım bir şey yok, henüz bizde Mislina gibi yeni yeni tanışıyoruz kendisiyle. İkinci kitapta daha çok okuyacağız gibi sanki, umarım yani. :D Sadece yukarıda Mislina'nın taşınma mevzusunu öğrense Akif Selim ne der aşırı merak ediyorum. Ve umarım ikinci ya da üçüncü kitapta Akif Selim'den bölümler de okuruz.


Diğer karakterlerde Mislina'nın arkadaşları tam bizlerden biri gibiydi. Ders çalışmayan, bölümünü sevmeyen, işte çalışmak zorunda kalan vs. Ama Mislina gibi umutsuz aşka tutunan biri var ki Mislina gibi ben de üzüldüm haline. Devamında neler olacak merak konusu.
Bir kişi daha var, onun için diyeceklerim yok. Bir şeyler yazarsam spoiler olacağı için belki ikinci kitabın yorumunda yazarım. Ama Mislina'ya büyük destek oldu.

Gel gelelim kitabın geneline. İlk olarak kitap Wattpad'de yayımlandığı için olacak ki çok kalın bir kitaptı. Puntoları küçük olmasına rağmen yine kalındı. Burada içeriğin dolu dolu olması demek oluyor ama yarı doğru yarı yanlış diyebilirim. İlk olarak çok fazla tekrar vardı kitapta, sürekli okula gitmesi, gelmesi, yemek yemesi, ders çalışması günlük hayatlarımızın rutini gibiydi. Bir ara evine giden Mislina'nın orada geçen günlerini de okuyacağız sandım. :D Çok şükür okumadık. :D
Sonra dersler, arkadaşlarıyla beraber kantinde oturmaları, aynı muhabbetin dönmesi inanın sürekli bir tekrardı. Yani Mislina'nın Akif Selim'e olan platonik aşkından ziyade rutin bir hayatı okuduk resmen. Haa onu da okumadık diyemem, çok okuduk ve bayıldımm ama sırf bölümler dolu dolu olsun diye bu kadar uzatmak saçmaydı bence.
Sonrasında evinde olan kuşuna sürekli yem, su vermesi ve bunu sürekli yazması.. Yani bir kaç günde bir yapsan da olur be Mislina, hiç değişen bir şey olmuyor. Ve en önemli şey, evinde yaşayan köpeği. Şimdi bilmeyenler için söylüyorum ki herkes biliyordur kediler evde rahatlıkla yaşar çünkü kumları var, ama köpekler illa dışarı çıkmaz zorundadır. Günde bir ya da iki kere, ya da daha fazla. Burada köpek garibim apartmandaki çocuk haftada bir kere dışarı ya götürdü ya götürmedi asdfghj
Şimdi diyeceksiniz şu kitaptan anladığın bu mu Esra? Ama ben detaylara takılırım arkadaşlar. Bunu ilk seferde Wattpad'da okusaydım inanın garipsemezdim ama editörün elinden geçmiş, son okuması yapılmış bir kitaba yakışmış mı? Ya baştan savma iş yapılmış ya da yazar kitabını bozmak istemedi. Bilmiyorum, o kadar gereksiz uzatmalar vardı ki yeter dedim kısacası.


Bu uzatmalar olmasına rağmen yazarın kalemine hayran kaldım, daha yeni Edebiyat üçüncü sınıf öğrencisi ama kalemi çok kuvvetli. Çok anlamlı, güzel cümleler kuruyor, yazıyor maşallah. Bu konuda tebrik ediyorum kendisini, sadece yukarıda yazdıklarımdan sonra WP’de yayımlamadan direkt bir kitap çıkarsa nasıl olur acaba? Wattpad'de yazıldığından haftalık bölümler geldiği için yazarlar kendilerine sınır koyamıyorlar, bir de sevildiyse uzuyor gidiyor ama editörden geçti, belki düzenleme yapılabilirdi. Ya da yapıldı anca bu kadar oldu, artık ne olduysa bilemiyorum ama beklentim bir tık düştü gibi.
Birinci kitapta beklediğim olmadı, aşırı sakin geçti. Umudum ikinci ve son kitapta, umarım mutlu oluruz o kitaplarda da. Sadece bu kadar tekrar olmasın yeter, biz ne okuyacağımızı biliyoruz çünkü. :D
Türk yazar okumayı seviyorsanız tercih edebilirsiniz, bu yazdıklarımın yanında çok güzel bir kaleminin ve gelişirse çok güzel, başarılı bir yazar olacağının inancındayım. :)



Kitaba Puanım 5/4^^


Alıntı^^

"Her gün yeni bir karaktere seyahat ediyorum ama niye her durağın sonunda sana rastlıyorum ben?"


*****


Akif Selim Çakırca... Kalbinize söyler misiniz lütfen, müsait olduğu bir gün benim için çarpsın.


*****


Gözyaşlarım artık diken değil, gül kokuyor çünkü onlara senin adını verdim.


*****


Kitabın kapağını açtım ve onun da aynı satırlarda gözlerinin gezdirdiğini, aynı sayfalara dokunduğumuzu düşledim.


*****


Oluyor bazen öyle, yüzlerce yüz görüyorsun ama birinde kalıyorsun. Binlerce ses duyuyorsun ama ondan başka herkese sağır oluyorsun işte.


*****


Geçmiş olsunlar ya geçmeyecek olanların ufak tesellisiyse.


*****


Bu öyle zor bir ikilemdi ki düşünsenize: hesapsız kitapsız onu hayatınızın merkezine koymuşsunuz, her saniye onu düşünüyorsunuz, geceleri ve gündüzleri onunla uyanıp kalkıyorsunuz bu deliliğin en güzel evresi belki, sevmez zaten akıllıca bir iş olsaydı yazarlar yazdıkları satırlara ruhlarını gömerek sevdalandıkları kadınlar için kalem kırmazlardı.



*****


Ne de sık gülümsüyordum ben böyle, keşke bir kumbaram olsaydı da fazla gelen tebessümlerimi onun içinde biriktirip ihtiyaç duyduğum zaman kullanabilseydim.



*****


"İnsan seviyorsa zaten, bunun bir seferi olmaz öyle değil mi?"
"İnsan seviyorsa bunun bir ölçüsü olmaz," diye dökülüverdi dudaklarından.


*****


"Ani şeyler," dedi dudağının kenarında bir kıvrılma söz konusu olduğunda. "Güzel gelir."



*****


İstemsizce o kızın yerine kendimi koyuyor ve onun yerinde olsaydım diye nasıl hareket ederdim diye düşünüyordum ama yanlıştı. Herkesin kendine biçilmiş bir kaderi ve kazası vardı. Başkalarının hayatlarını yaşamak için var edilmemiştik. Onları anlayabilirdik ama yaşamak imkansızdı.



Buralarda da varım^^




23 Mart 2022 Çarşamba

Her Gün//David Levithan Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Yeni yorumla geldim. Bu aralar hem güzel, hem de eh işte kitaplar okuyorum. Eh işte nasıl oluyorsa artık. :D Bundan önce Portakal Kokulu Kız'ı okudum. Bir önce ki yorumumda nasıl sevdiğimi! okumuşsunuzdur belki. :D Bunu da hem sevdim hem sevemedim. Kitap güzeldi, verdiği mesaj da güzeldi ama arkadaşlar o son nedir yaaa. Dedim ne güzel ben de ikinci kitap var, hemen olmasa da okurum ama gelin görün ki yazar öyle bir son yazmış ki devamı yok yani. Ne, nasıl olur diye merak edenlere, cevabım yorumumun devamında.



Her gün farklı bedende. Her gün farklı hayatta. Her gün aynı kıza âşık.
Uyandım. Anında kim olduğumu anlamam gerekti. Mesele sadece bedenim de değil… gözlerimi açtığımda kolumun renginin açık mı koyu mu olduğu, saçımın uzun mu kısa mı olduğu, şişman mı zayıf mı olduğum, kız mı erkek mi olduğum, yara bere içinde mi yoksa pürüzsüz mü olduğum… Her sabah farklı bir bedende uyanıyorsanız, vücut en kolay alışılan şey. Kavraması güç olabilen ise bedenin önceden yaşamış olduğu hayat. Her gün başka biriyim. Ben, kendimim; kendim olduğumu biliyorum ama ayrıca başka biriyim de. Hep böyle olageldi.


Ana karakterimize kitapta kendine A diyor, bende öyle diyeceğim. A daha ilk doğuştan her gün bir bedende uyanıyor. Gece uyuyup, sabah kalktığı zaman kız, erkek fark etmeksizin 16 yaşında farklı birinin bedeninde uyanıyor. Anılarına erişebiliyor ve sorunsuz o günü geçiriyor. Bir gün Justin diye çocuğun bedenine girdiğinde Justin'ın sevgilisini fark eder, aralarındaki sıkıntıyı anlayınca kıza iyilik yapıp onu sahile götürür. Güzel bir günden sonra kızı unutamayan A, kızla aralarındaki mesafe  bir saatte olsa, dört saatte olsa onun yanına gitmek ister, giderde. Bir gün, bir partiye gidince işler karışır ve bedeninde ki çocuk içine şeytan girdiğine iddia eder. Sonrasında ise bazı şeyleri artık açığa çıkarmak ister ama çokta kolay olmayacaktır.

Karakterimizi sevdim, çeşit çeşit anne babasının, kardeşleri olmasına rağmen gerçek anne baba özlemi duyması üzdü beni. Ne olduğuyla ilgili bir şey yazmamış yazar, neden böyle olduğuyla ilgili. İşte burada nedenini ikinci kitapta öğrenebiliriz diye düşünürken neler oluyor neler. 
Farklı yaşamları, her insanın farklı sıkıntıları oluşu hayatın gerçeklerini yansıtıyor kitap. Bir aile iyiyken, diğer aile çocuğuyla ilgilenmiyor. Biri rahatlık içinde yaşarken bir diğer çocuk okula bile gitmiyor. Bu konuda gerçekten çok sevdim. A'nın çocukların hayatlarına müdahale etmemesi güzeldi ama bazı hayatlar vardı ki müdahale etseydi ne güzel olurdu dedim. Tabii çok ağır şeyler yaşayanlar için durmadı, buralarda güzel mesela. :)


Onun dışında yazarın sevmediğim bir şeyin üstünden sürekli durmasına gıcık oldum. Anladık savunuyorsun ama yeter yani. A sürekli benim cinsiyetim yok, ben A'yım demesi off dedirtti yani.
Bir de kızımız var, kim olduğu hakkında bir şey demeyeceğim, eğer okursanız siz öğrenin. Onda da yazar neden A gibi düşünmediği için kızıyor. :D Allah'ım ya, bitirirken bu düşünceleri beni aşırı irite etti o yüzden ne fantastik, ne yabancı okumak istedim . -_-
Konu olarak cidden sevdim, farklı ve sevilesi. Sadece bu yazarın eline düşmeseymiş keşke. Çünkü adam öyle bir son yazmış ki, tam ikinci kitapta neler olduğunu öğreniriz derken meğer o son gerçekten sonmuş. İkinci kitapta kızın yaşadıklarını anlatıyor. Yazar birinci kitapta kızla ilgili açıklanmayan şeyler ortaya atıp hiç anlatmadı, yani ikinci kitabı okuyalım diye sebep oluşturmuş ama bu sonla onu bile merak etmiyorum.


Ve olaylar öyle bir hal aldı ki acaba ne olacak, A söylenen şeyleri yaparsa sonucu istediği gibi olacak mı diye çok merak ettim. Yani yazar bizler için bunu açıklığa kavuşturmasını isterdim, bunu hak ediyorduk bence. Hani yazar sonu yazarda neler olacağını bize bırakır yaa bunu bize bıraksa bile o kadar çok ihtimal var ki ve A niye bu halde onu bile bilemediğimiz için kesin bir şey diyemiyoruz, düşünemiyoruz. :/

Bence böyle bir konuya bu son yakışmadı, zaten erkek bir yazarın yazdığı apaçık belliydi. Ayrım yapmıyorum ama argo ve bel altı konuşmaları daha çok erkek yazarların. O yüzden isim anonim bile olsa geneli belli ediyor kendini, bazen hoşuma gitmiyor.

Kısacası kitabı hem sevdim hem de sevmedim. Sonuyla ilgili sıkıntı olmasaydı onlara rağmen sevebilirdim hatta. İkinci kitabı hemen okumam gibi. Seri çıkalı seneler oldu, yazar çıkarsaydı çoktan çıkarırdı devamını. :/
Genel olarak yorumum böyleydi, yazarın kalemi akıcı oluşu kitabı okutuyordu. İlginç, hayatın içinden kitapları seviyorsanız okuyabilirsiniz. :)


Kitaba Puanım 5/3,5^^


Alıntılar^^

Uğruna yaşanılan bir şey olduğunda düşülen tuzak budur işte:
Diğer her şey ruhsuz gelir.


*****

Kötü bir insanın iyi davranmasını sağlamaya çalışmak bezdiricidir. Kötü olmanın onlar için neden bu kadar kolay olduğunu anlayabilirsiniz.


*****

Aşkın her şeye galip gelmesini isterdim. Fakat aşk hiçbir şeye galip gelmiyordu. Kendi başına hiçbir şey yapamıyordu.
Onun adına galip gelelim diye bize güveniyordu.




Bir yorumda böylece biter.
Başka yorumlarımda görüşmek duasıyla^^
Sevgiyle kalın...



23 Aralık 2021 Perşembe

Paramparça Prens//Erin Watt Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın bitmesine az kaldı, ha gayret hedefe ulaşacak gibiyim, inşallah ulaşırım. Senelerdir yerimde sayıyorum resmen. :D Siz de durumlar nasıl??
Royal ailesi seni mahvedecek sloganımız bu kitapta da devam ediyor, ilk kitabı okuyup hani ben mahvolan birini görmedim dedim, kız ne yaptıysa kendine yaptı, hatta dil uzatanlara da haddini iyi bildirdi. Burada da iyi haddini bildirdi, hatta Royal kardeşleri arkasına aldı daha bi cadaloz oldu, iyi ki de oldu hak etmişlerdi. -_-
Şimdiden belirtmek isterim ki birinci kitabı okumayanlar devamını okumasın, illa ki spoiler olacak birinci kitaptan. ;)


Bu aşk benim sonum olacak.
Reed Royal zengindi, yakışıklıydı, güçlüydü. Okuldaki her kız onunla olmaya can atıyor, her erkek onun yerine geçmek istiyordu. Ancak Reed ailesi dışında kimseyi önemsemezdi. Ta ki hayatına Ella Harper girene kadar.
Babasından ve onun yeni oyuncağından intikam almak isterken kendini bambaşka bir çıkmazda bulmuştu. Artık tek arzusu Ella'nın güvende ve yanında olmasıyken, yaptığı bir hatayla her şey elinden kayıp gitmişti. Herkes Royalların zehirli olduğunu söylüyordu ve belki de haklılardı.
Etrafı sırlar, düşmanlar ve ihanetle sarılmışken, Reed gerçek bir Royal olduğunu kanıtlamak ve ailesini korumak zorundaydı.

Kitabın isminden de anlaşıldığı üzere kitabımızı Reed anlatıyor, erkek karakterden okumayı sevsem de sonuna kadar Reed olursa hiç çekemem bu kitabı dedim. :D Reed ilk kitabın sonunda Ella'nın kalbini yerle bir ediyor ama öyle böyle değil. O son neydi öyle, iğrençsin Reed yani, hele Ella'dan önce yaptıkları. Neyse bu detaylara sonra değineceğim.
Reed yaptığı hatanın sonuçlarına katlanmak zorundadır ama ondan önce Ella'yı bulmak zorundadır. Yaptıklarını Easten'a anlatınca çok büyük tepki alır ve arası bozulur. Zamanla düzeleceği yerine daha bozulunca hayattan vazgeçer, tek derdi Ella ile arasını düzeltmektir ama bu zaman zarfında okulda olanlar da olur.
Bu kitapta normal bir şey beklemeyin, intikam için her şeyi yapmaya hazır bu karakterler. Gerçekte de var mı merak ediyorum ya, olmasa da bu seriden sonra olur yani. 😵😵 Ki sanmıyorum ki yok -_-
Yine neyseeeee 
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım, bad boylara  bayılıyoruz, sert ama pamuk gibi kalpli olanlara ama Reed öyle değildi, bad boylukların da standartları var yani. Kötüdür ama bazı şeyler için DUR diyebilmeli. Okuyanlar anladı, yazar okurumu şaşırtayım da ne olursa olsun modunda anlayacağınız.
Bu yazıdan sonra Reed hakkında düşüncelerimi siz düşünün, hatta o sonda yaptığı saçmalık neydi? Ella sır yok diyor, Reed küser gider diye tir titriyor ama ne oluyor. -_-


Ella yaptıklarında haklıydı ama konu gereği yapması gerekenleri yaptı lakin sürekli zenginliği elinin tersiyle itmesi, yardımları istememesi beni illallah ettirdi. Arkadaşım sen artık zenginsin, Royaller sayesinde bile değil biyolejik baban sayesinde, sürekli fakir edebiyatı yapmasına sinir oldum.
Ve hayatta kalmak istiyorsan paran olmalı!! Tek başınasın.
Bir de sözünden çok çabuk döndü ama ne derler bilirsiniz büyük konuşmamak lazım bebişleeer.. 
İlk kitaba göre Ella'yı daha dişli gördüm, gerçi bazı yerlerde susması -_-

Bu kitapta diğer kardeşlerin olaylarına da az ilişiyor yazar, Gideon'un yaşadıklarını öğreniyoruz. Onun yaptıkları daha mı mantıklı bilemiyorum. Novella olarak çıktı kitabı, alırsam öğreniriz artık. Ben Easten'ın kitabını merak ediyorum, kardeşler arasında belki de en baştan sevdiğim kişi o. 
Onunda çok yanlışları var, okudukça sıfat-ı eşgalim 😬😠 buydu.


Bir de şu Royal ailesini seni mahvedecek mevzusuna değinelim. Arkadaşlar Ella'nın hayatı zaten berbattı, burada da berbat ama en azından parası var ve aileyi, aşkı yaşıyor ne azından. O yüzden yazarın sırf ilgi çekici olsun diye şu sloganı kullanması abartı. Bayılanı da çok seriye bu arada, cıks öyle ahım şahımda değil, kötü de değil. Beklentiyi yüksek tutmayın yeter.
Gençlik kitaplarını sevenler bayılır ama. Öyle çok edebi açıdan gideri olmayan, hızlı okunan, kalemin akıcı olduğu kitaplardan biri. Yazar devam etmezler korkusundan sonları öyle bitiriyor ki gel de alma, hadi birinci kitap bitince ikincinin iç sayfalarına bakıp olayı çözdüm ama bunda değil, bunda okusam da bir şey anlamadım. Alır mıyım evet ama hemen değil. Belki ikinci el okurum belki özet okur direkt Gideon'un kitabı alırım, zaman gösterecek. ;)
Son olarak sevdiğim yerler olmadı değil, tekrardan bir araya gelmeleri falan güzel olaylardı ama kimin??? Ve kapak, çoook güzel değil mi? Bence o slogandan sonra kitabı aldırtan sebep kapaklar. 😎


Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Ella kayıpken, onu bulmakla uğraşmak dışında herhangi bir şeye odaklanmayı reddediyordum. Etrafımdaki herkes mutsuzsa iyi o zaman, hep birlikte mutsuz oluruz.


*****

Valerie'ye yalan söylemiştim. Tam anlamıyla mutlu olmanın ne demek olduğunu biliyordum. Ama asıl sorun, mutluluk uçurumundan düşmenin fena halde can yakmasıydı.


*****

Oğlanlar iki kanatlı merdivenin üst kattaki trabzanlara sıralanmış, mutsuz ve düşmancıl görünüyorlardı. Onlardan korkmuştum. Peki şimdi? Şimdiyse onlar için korkuyordum. 






Bir kitap yorumu daha biter, yeni yazılarımda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^





31 Ekim 2021 Pazar

Harry Potter-Ateş Kadehi//J.K. Rowling Kitap Yorumu^^

Selamlaaar^^
Harry Potter serisini yavaş yavaş bitirmeye çalışıyorum ama bu sefer ki gerçekten çooook yavaş oldu. Mayıs ayında başladığım kitabı Eylül ayının ortasında bitirebildim ve Kasım'ın birinde yayımlıyorum. :D İlk olarak düğünümüz vardı çok fazla bekledi elimde, beklettiğim içinde okumak istemedim başka kitap okudum öyle devam etti.  Ne zaman canım istedi başladım ve bitirdim. Yorum içinde işler güçler arkadaşlar, yazın ve güzün hep böyle oluyor. Bakın geçen yıllara bu aylarda doğru düzgün yorumum yok. :D 
Seride halen daha Azkaban Tutsağını seviyorum ama bu da çok güzeldi. Sadece bir kaç şey kafama takıldı, onları sonra yazacağım.


Yaz tatilinde yanlarında kaldığı Dursley'lerden bir an önce kurtulmak isteyen Harry, bir yolunu bulup arkadaşlarıyla birlikte Quidditch Dünya Kupası finalini izlemeye gidiyor. Bu yıl okuldaki en büyük yenilik ise Üçbüyücü Turnuvası. Hogwarts'ın yanı sıra iki rakip büyücülük okulunun katılımıyla gerçekleşen bu etkinlik, yüz yıldan beri ilk kez düzenleniyor.
Büyücülük dünyasında her şey her zaman olduğu gibi heyecanla, sürükleyici ve şaşırtıcı. Ancak Harry'nin alnındaki yara izinin ikide bir acıması, korkunç bir olayın yaklaşmakta olduğunun habercisi.


Harry, Ron ve Hermonie dördüncü senelerine başlıyorlar, bu sefer başlangıçları olimpiyatlar ile oluyor. Tabii burada da olaylar  peşlerini bırakmıyor ve ismi lazım değil yine Harry’yi huzursuz ediyor. Okula giden arkadaşları Büyücüler dünyasının yarışmaları olan Ateş Kadehi heyecanını yaşarlar. Kurallar bellidir, 17 yaşından aşağı öğrencilerin katılması yasak ama düşmanların planları yüzünden ateş kadehinde Harry’ninde ismi çıkıyor. Bu sebeple okulda kaos oluyor ama en kötüsü Ron’la arasının bozulmasıydı. 
Bu kitabımızdaki olaylar Ateş Kadehi ve yarışmalarından çıkıyor. Harry hem Ron’la arasındaki sorunu halletmeye çalışıyor hem de yarışmalara hazırlanıyor. Hepsi de birbirinden zor ve canını tehlikeye atacak şekilde.
Kitap altıyüz küsür sayfa, olaylar olaylar. Dolu dolu bir kitaptı, bu kadar uzun elimde kalmasına o yüzden üzülüyorum.


Harry Potter serisini bu yüzden çok seviyorum, kalın olmasına rağmen öyle akıyor ki kitap ne zaman elli, yüz sayfa okuduğunu fark edemiyorsun. Bu kitapta öyleydi ama yine de elimde kaldı, napalım. :D
Filminde Cedric karakterini vampirimiz Edwar.. ay pardon Robert Pattinson oynuyor, daha genç ama çok yakışmış. Hem kitapta hem de filmde çok sevdim Cedric karakterini.
Yarışmaların üçüde gerçekten zordu ama benim en sevdiğim göl ve deniz kızları oldu, neden olduğunu tabii ki de söylemeyeceğim. :) Ama ipucu verebilirim, Harry'nin davranışı. ;)
Her kitapta olduğu gibi burada acaba kim düşman diye son dakikaya kadar merak ettim, bilirsiniz illa yeni gelenlerden biri olacak ama ters köşede yapmış olabilirler. Ortaya çıkan kişiyi okuduğum zaman vay be dedim, bu kadarını gerçekten beklemiyordum, ve kitapta öğrenip filmde izlediğim zaman o kişinin yerleri gelince bi üzüldüm yani. :/
Sonu yine heyecanlı bitti ama artık bu kitaptan sonra her şeyin değişeceğini düşünüyorum. Bir kere o sonda yapılan şey çocuklar için uygun muydu bilemedim, tamam fantastik ötesi ve çok fazla değişik ve ölüm tarzı şeyler var ama ne bileyim ben bile okurken bir modum düştü. Devamında neler olacak merak ediyorum ama bu kadar aşırıya kaçmaz diye de umuyorum.


Sıradaki kitap Zümrüdüanka Yoldaşlığı, kalın ama isminden ve kapağından dolayı aşırı merak ediyorum. Sizler bitirdiniz mi seriyi? Bu arada acaba daha küçük yaşta okusaydım farklı mı olurdu diye de düşünmüyor değilim. Sizce?
Okumayanlar için bir şey diyemeyeceğim, her kitap sever gibi merak edilen serilerden biri, illa ki okursunuz yani. Eğlenceli, kendini sevdiren ve heyecanıyla yine severek bitirdik, darısı diğer kitaplarının başına. Otuz olmadan bitiririm inşAllah seriyi. :D 
Bu süre zarfında filmini izledim, birebir olduğu için yine çok beğendim. ;)


Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

Eğer Hogwarts Cadılık ve Büyücülük okulu'na devam ediyorsanız ve belaları üstünüze çekme konusunda hünerliyseniz, bu kaçınılmaz bir durumdu zaten.


Hedwig ona son derece incinmiş bir bakış attı ve açık pencereden dışarı uçtu. Uçarken kanadıyla Harry'nin kafasına bir tane çakmayı da ihmal etmedi.


*****

"...Bu parayı istemiyorum, ihtiyacım da yok. Ama birkaç kahkahaya ihtiyacım var. Hepimizin birkaç kahkahaya ihtiyacı var. Ve sanırım ki, çok geçmeden daha da fazla ihtiyacımız olacak."





Diğer yazılarımda görüşmek dileğiyle^^
Seviyle, sağlıkla kalın^^


Buralarda da varım^^