Müptela Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Müptela Yayınları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2023 Cuma

Sevgili Gelecekteki Kocam//Zeynep Değirmenci Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Şu an yorumunu yaptığım kitabı aslında okuyalı çok oldu ama Karpuz'un simgelediği ülkesi şu an zor zamanlar yaşıyor, bir inanan olarak onlara sahip çıkmamız gerek. Sadece inanan değil, insan olarakta sahip çıkmalıyız. Neler olduğunu takip edenler biliyordur. Büyük ihtimal burada da yasaklar gelecek o yüzden ne demek istediğimi bildiğinizden çok fazla yazmıyorum, gereken paylaşımlarımı çok özgür(yersen) instagram hesabımdan görebilirsiniz. ;)
Kitabımızın yorumunu da bu yüzden yazamamıştım işte, yoksa okuyalı haftalar oldu.
Kitap çıkalı seneler olmuş, hatta şu an basımı yok o yüzden ikinci el olarak almıştım. Başlarken aşırı heyecanlandım çünkü bu tarz kitapları seviyorum, bir de bu aralar sürekli Türk yazar okuyasım var. :)
Bu kitabı okumaya başlarken böyle bir şey bekliyor muydum? Hayır, yani okurken resmen hayallerimin dışında bir kitap dedim çünkü erkek karakter tamda hayallerimdeki biri. Nasıl biri olduğunu karakter yorumumda bahsedeceğim, ondan önce kitabı sevmiş olmama rağmen ne yazık ki bazı yerlerde sinirlenip, şöyle böyle yapsaydın demiş olabilirim. Tabii bazı yerlere de çok bayıldım diyemem, onların sebebi de devamında inşallah^^


Nesil hanım kızımız; gayet neşeli, biraz geveze, aklındaki dilinde (yok canım elbette boşboğaz değil), yemeyi, gülmeyi seven, iş yapmaktan hoşlanmasa da epey hamarat bir hatun kişi. Uyumak, Furkan Dayı ile didişmek, arkadaşlarıyla pencereden pencereye konuşmak ve jelibon en sevdiği şeyler. Bedir'in mavi gözleriyle karşılaşıncaya kadar öyleydi yani…


Nesil, annesinin baskıları yüzünden evlilik düşünmektedir ama aklına, kalbine uygun bir aday bulamadığı için çokta oralı değildir.
Bir gün arkadaşının düğününe gittiğinde bir çift mavi gözle karşılaşınca ona çekilir ama o mavi gözler hiç oralı değildir ve düğünden sonra hiçbir şekilde görüşemez diye çok üzülür ama kader bu ya bir şekilde sürekli yan yana gelirler ve aileler işin içine girer.
Nesil çok kafadar bir karakterdi, yani diyor ki kardeşim benim eşim namazında, niyazında olsun. İmanlı, güzel kalpli olsun diyor ve tam olarak öyle bir eş denk düşmüyor mu? Nasıl bir dua ettiyse artık. :D Hani deriz ya hayalimizdeki erkek yok bu dünyada ama Bedir gibi olmak imkansız değil ama işte yine de bulunması zor bir hit kumaşı gibi bulunmuyor işte. :/ Okuyanlar ne demek istediğimi anladı.
Nesil buluyor bulmasına ama o kadar çok konuşuyor ki illallah dedim be, her şeye fikrin olamaz Nesil be, tamam eğlencelisin, iyisin hoşsun ama o kafanın içindeki düşünceleri okumak yordu beni açıkçası. Birde bi mevzu vardı, Bedir’in annesinin mevzusundan sonra. O kadar şey yaşamana rağmen şak diye yanına gitmen olmadı be, tamam süründür demedik ama hemen de yanına gitmeseydin iyiydi be Nesil. :/
O yüzdendir karakter olarak yıprattı beni be. :D 


Bedir, biraz önce yazdığım gibi tam olarak hayalimdeki erkekti. Tam bir beyefendi gibiydi, onlar yanında bir de dedim ya namaz kılıyor falan oy oy oyyy^^
O yüzden okurken bu kısımlara bayıldım, yukarı dediğim gibi böyle bir karakter beklemiyordum, beklentimin kat be kat üstünde oldu resmen. :) Tabii Nesil’in aksine daha sakin olan Bedir daha iyiydi. Nesil’e böyle bir karakterin denk gelmesi peki? Resmen zıt kutuplar ama işte kader bu ya. :D


Bunların dışında Nesil’in dayısı çok fenaydı, Nesil’le aynı yaşta olunca ortalık elli altı oluyor tabii. Başka kardeşte olmayınca ikisi birbirinin etini yiyor(mecazen :P)
O kadar fena ki cidden erkek kardeşe falan gerek kalmamış, bir de sürekli Nesil’lerin evinde olunca işler çığırından çıkıyor haliyle. :D
Sonrasında onunda işleri karışıyor tabii, bekliyor muydum böyle bir şey? Yok yani, zaten kitap sürprizli bir şeydi her şeyi okudukça öğrendim. :)

Yazarın kalemi cidden güzeldi, eğlenceliydi. Okurken aktı gitti ama karakterin iç dünyası azıcık sıktığı için ne yazık ki kitaba tam puan veremeyeceğim. :/
Nesil ve Bedir’in arası tabii ki de dinimizin adetlerine göre devam etti, mesela el ele tutuşmaları bile imam nikahından sonra oluyor. Buradan sonra aralarındaki muhabbetin farklılaşması, daha çok konuşmaları, görüşmeleri falan o kısımları okurken çok eğlendim, aşırı beğendim. :)
Ondan sonra açıldı zaten kitap, daha çok sevdim.


Bu tarz kitaplar seviyorsanız bence bakabilirsiniz. :) Ben sevdim, beklediğimden farklı çıkması daha güzeldi. Final tam olması gereken gibi bitmesi, acaba ne olacak ya da oldu gibisinden sorular kafamızda oluşmadan bitti.
Kitabın ismi biraz farklı, evlenme çağına gelmiş kızların ailesinin yanında okuyunca şok olacağı kitaplardan biri. Ben yanlarında okurken ismini kapatıyordum sürekli. :D Çünkü okusalar isminden dolayı hemen bana da bir baskı falan filan olacak. :D Neyse çok şükür kazasız belasız okuyup bitirdik. :D



Kitaba Puanım 5/3,5^^


Alıntılar^^

"Yirmi beş yaşındayım ben Nesil. Senin söylemene ihtiyacım yok."
"Kıldın mı kılmadın mı?"
"Kılmadım."


*****


Ben Bedir'in gözlerine, Bedir'in gözleri güneşe hayrandı.


*****

Sanki hayatımda ilk kez gülüyordum. Bu adamla birlikte gülüşlerim bile farklılaşmıştı. Gülüşün tadını tam kalbimde hissediyordum.


*****


Atalarımız neden, su içene yılan bile dokunmaz, demişlerde kitap okuyan için bir atasözü uydurmamışlardı? Kitap okuyan insana neden bu ülkede hürmet edilmiyor, neden yorulduğu yere han yaptırılmıyor? Neden? Soruyorum size...


*****


İyi ki beklemişim bu zamana dek o güle kavuşmayı. Bazen bir insan için, bir an için çok uzun süre beklemeniz gerekebilir. O gün geldiğinde; iyi ki sabrettim, dersiniz. Beklemeye değdi...


*****

Ben dua etmiştim, Rabbim karşıma Bedir'i çıkarmıştı.





Vay be, bir sürü alıntı varmış <3
Bir yorumda böylece biter, başka yazılarımda görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^





2 Haziran 2021 Çarşamba

Sevda Uğruna//Damlanur Büyükşen Blogları Canlandırma Projesi Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Nasılsınız, günlen nasıl geçiyor? Beni sorarsanız aşırı yoğun, bir süre de böyle devam edeceği gibi ama ben yine de buralara zaman ayırmaya çalışıyorum. BCP'yi artık herkes biliyordur diye bir şey yazmıyorum ama beş aydır yazdıklarımızı merak ediyorsanız Burada! bakabilirsiniz^^
Not: Mayıs ayında Aşk ve Sevgi temasını konu alıyoruz.
Harry Potter ve Ateş Kadehini okumaya başladım ama yoğunluktan bir gıdım yol kat edemedim, o sırada canım daha akıcı, eğlenceli bir şey çekince Sevda Uğruna kitabı başladım. Zaten BCP için kitap okumam gerekiyordu. Şu an HP'a devam ediyorum, umarım tez zamanda bitiririm. Kitabın kaderi herhalde, ikizinde elinde çok süründü HP ve Ateş Kadehi. :D
Sevda Uğruna Bir Deli Bahar Rüyası serisinin son kitabı, Selim ve Sinan'nın küçük kız kardeşlerinin hikayesini okuyoruz burada. İlk üç kitapta genelde karşımıza çıktı, çokta uslu bir şekilde değildi tabii ama burada kendisi hakkında daha çok bilgi edindik ve yaşadıklarını okuduk.


 

Derya; kendisinden yaşça büyük, fazla korumacı iki ağabey, ve ona hâlâ beş yaşındaymış gibi davranan ebeveynlere sahip üniversite öğrencisi bir genç kızdı. Tek istediği, ailesinin artık onun büyüdüğünü kabullenerek biraz da olsa nefes aldırmasını sağlamaktı. Yirmi birinci yaşını doldurduğu yaz tatilinde stajı için masum bir yalanın arkasına sığınarak hayatının ilk gerçek macerasının yolculuğuna çıktığında ise bu yalanın onu dönüşü olmayacak şekilde değiştireceğinden habersizdi.
Sonunda o da hep düşlediği, başkalarında tanık olduğu aşkı bulacak mıydı yoksa aşk sandığı şey bir musibet miydi?
Emir ise hiç hesapta yokken omuzlarına yaşından ağır yükler koyulmuş, kayıpları yüzünden vaktinden önce büyümüş bir genç adamdı. İşi, ailesi ve yıllar önce ettiği bir yeminin uğruna yaşıyordu. Ta ki derya’yı görene dek... Bu güzel kızı sevmek bataklıkta kendisine uzatılan bir dala tutunmak gibiydi. Ancak kırmadan, kirletmeden, aynı batağa çekmeden sevmeké işte bunu nasıl yapacağını hiç bilmiyordu.
Sevda uğruna, iki gencin yalanlar arasında filizlenen aşkının ve bu aşk uğruna birbirlerine tutunuşunun hikâyesi...


Genel olarak kitap böyle başlıyor ama olaylar, olaylar. Kitap beş yüz sayfa, yazarın kalemi akıcı ama kitapta ayrılıklar, olaylar ve yaşanan sıkıntılar yüzünden bana göre üç hikaye okuduk gibi oldu.
Derya el bebek gül bebek büyümüştür ama üzerinde baskı ile. Okulunun üçüncü senesinde yapacağı stajı babasının fabrikasında değil de en yakın arkadaşıyla beraber başka bir ilde yapmak ister. Buraya kadar, hatta arkadaşıyla başka şehre gitmelerine kadar her şey normal ama ondan sonra söylediklerini yalanlar başlarına bir bir bela olur. Buraya kadar da yine beklenen bir şeydi ama dakika bir dol bir de hemen yakalanmaları garibime gitti, ne bileyim bir kaç gün geçseydi diyeceğim ama durup düşününce zaten bir kaç günde geçmezdi. :D Okuyanlar varsa anladı bence.;)
Derya'nın tek istediği birazcık özgürlük, liseden başlayan uğursuz arkadaş seçimlerinden sonra ailesi tarafından sürekli baskı altında olsa da hayalleri için elinden geleni yapmaya hazır. Tam her şey istediği gibi gidiyor derken başına bir de aşk belası çıkıyor, bundan sonra zaten hayatını düzene sokayım derken iyice batıyor.
Derya sıradan karakterlerden değildi ama böyle aşırı iyiydi, akılda kalıcı bir karakterde değildi. Mesela Bahar gibi değildi. :D Hayalleri olan, kariyerini düşünen bir genç kızdı, sıradan olmamasının sebebi de aklına geleni hemen yapmasıydı mesela, öyle aman dursun her şey ayağıma gelsin vs. bir karakter değildi. Aşkının, kariyerinin peşinden koştu. Aşkı için dobra oluşunu ayakta alkışlıyorum. ;)


Diğer karakterimiz Emir ise aynı Derya gibiydi, tabii yaptığı hatalar yok değildi ama kitabın gidişatı için onlar şarttı bence. Evin tek erkeği olarak her şeye koşan Emir bir gün İzmir'deyken başına gelen kazadan sonra hayatın ona çok büyük sürprizleri olduğunu keşfeder. Bursa, İstanbul arası gidip gelen Emir hayatını göçebe olarak yaşar, ta ki hayatını değiştiren Derya'yı görene kadar. Ya aşkının peşinden gidip, intikamından vazgeçecektir ya da aşkını kalbine gömüp intikamını alacaktır.
Sevdim Emir'i, güzel sevdi, yani bu tarz karakterler bağıra çağıra bir şeyleri yoluna sokmaya çalışıyorken Emir hep mantık yönünden bakıp Derya'yı bir şeylere zorlamadı. Bu yönden yazarın kalemini seviyorum.

Şimdi kitap diğerlerinden farklı olarak lanse edildi bana, öyle miydi evet. Bunu sevdim, ilk iki çift gibi olsaydı benzerliklerden dolayı sıradan gelebilirdi. Bu konuda sevindim. Yukarıda dediğim üç hikaye şöyleydi, Derya ve Emir'in karşılaşmaları ve yaşananlar. Sonra Emir'in İzmir'e gelişi(buraları detaylı yazmıyorum ki spoiler olmasın) ve son olarak Derya ve Emir'in köy evinde konuşmalarından sonra yaşananlar.
Hızlı okuma gibi bir yeteneğim ya da zamanım olsaydı bunları art arda okuyarak daha çok aklımda tutabilirdim ama son sayfalarda başta olanları okuyunca bir afalladım asdfghjkl Eğer bir iki güne bitirseydim inanın daha çok severdim, eğlenirdim. Aksi mi oldu, hayır ama daha çok etkilerdi beni kitap. ;) Yazarın kalemine yine hayran kaldım, ne yazarsa okurum kafasındayım, çünkü seviyorum.
Olaysız bir günleri geçmeyen bu aileye veda ettiğimize üzülüyorum, umarım kısa zamanda bu tarz yeni kitaplarına kavuşuruz, bekliyorum. :)


Son olarak serideki bütün kitapları sevsem de benim kalbime taht kuran tabii ki Bir Deli Bahar Rüyası. Onun yeri değişmez, hatta sırf özlediğimden bir daha okurum. :)
Yazarlarımızdan kitap okumayı seviyorsanız bence kesinlikle kaçırmayın, sizde benim gibi seveceksiniz. ;)
Yazarın diğer kitaplarına yaptığım yorumları Buradan! okuyabilirsiniz. ;)



Aklımda kalanlar;

*Derya'nın sürekli ikilemde kalıp hatada olsa doğru kararları vermesini sevdim.

*Derya'nın abileri ve babalarının öyle her şeye evet diyen birileri olmadığını seviyordum, çok sıkmaları mantıklı değil ama toz pembe aile olmadıkları bir diğer güzel olaylardan.

*En son yaşananlar kitaba yakışır bir sondu.

*Yazarın Bahar'ın yaşadıklarını hatırlatan bir kaç detaya yer vermesine o kadar sevindim ki tekrardan okuma isteğimi bastıramıyorum.

*Seriyi ayrı ayrı olsa da okuma güzelliğini de sizlerle paylaşmak isterim, diğer kitaplardan bağımsız okuyabilirsiniz yani.

*Yazarın adetlerimizi her kitabında yer vermesine bayılıyorum. Mesela dini nikah. :D Anneannesinin geleneksel olup dayatması değil bunlar. Zaten Anneanne detayı da ayrı bir hoş, seviyoruz kendisini. <3



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

"Seni sevmek hiç kolay bir şey değil. Sana rağmen seni hayaller kurmak çok zor. ..."


*****

"Biliyor musun?" dedi.
"Ben hep sana bela olduğumu düşündüm, istemeden de olsa sana yaptığım her şey için üzüldüm. Ama şimdi biliyorum. Ben ne yaptıysam asıl senden çok kendime yapmışım."

Alıntıya Not: Ne yazık ki Emir bu konuda haklıydı. :(




Başka yorumlarımda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^








7 Mart 2021 Pazar

8.15 Vapuru//Ayşegül Çiçekoğlu Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nasılsınız, sağlığınız yerinden inşAllah. :) Beni sorarsanız aynen devam gidiyor, dizi izliyorum, kitap okuyorum falan. Birazda sıkıldık herhalde sürekli evde oturmaktan. Hayırlısıyla bahar gelse de dışarı, bahçeye atsak kendimizi. :D
Gelelim yorumuma, böyle canım Türk yazar okumak isteyince bu kitabı seçtim. Yazarın okuduğum üçüncü kitabı, ilk iki kitabı güzeldi ama çok aman aman değildi. Bunda birazcık umudum vardı, konu güzeldi ne de olsa. Ama gelin görün ki bu kitap diğer ikisini de geçiyor iyi olmamakla. Şimdi rezil, kötü demeye için el vermez, bir sürü emek var ama iyide değil ne yazık ki. :D


Nazlı arkadaşına yardım etmek için onun kulağa biraz sıradışı gelen isteğini gönülsüz de olsa kabul ettiğinde hayatının değişeceğini hiç düşünmemişti. Sadece bir hafta diye anlaştığı arkadaşına verdiği sözü tutabilmek için 8:15 vapurunda bir adamı gözetlemek ne kadar zor olabilirdi ki?
Ali, yıllarca seyahat ettiği 8:15 vapurunda iki kızın sürekli kendine bakması üzerine ilk başlarda rahatsız olsa da bir süre sonra gözleri onları arar olmuştu. Onlarla konuşmaya karar verdiğinde hayatının kökünden değişebileceğini nereden bilecekti?
Ali, Karadeniz’in dalgaları gibi değişken, deli ve bir o kadar da hırçındı.
Nazlı ise Ege’nin sakinliği, neşesi ve özgürlüğü ile büyümüştü.
Zıt kutuplardaki bu iki insanın bir araya gelmesi bir tesadüftü ama sonrasında yaşananlar aşkın tesadüfleri sevdiğini kanıtlar nitelikteydi. 8.15 Vapuru yaşanmış, sımsıcak ve sıra dışı bir aşkın hikayesi…

4 Ocak 2021 Pazartesi

Son Şans//Damlanur Büyükşen Kitap Yorumu^^

 Selammm!!
Nasılsınız? Alalım yorumları asdfg
Şu an saat tam olarak 02:48 ve ben yorum yazmaya yeni başladım. Aslında şu an yeni başladığım kitabı okumak isterdim ama hazır almışım bilgisayarı yanıma unutmadan, taze taze yorum yazayım dedim. Aslında akşamdan beri bir sürü yorum, yazı yazacaktım ama dizi yorumu yazmak zor arkadaşlar, beni çok yoruyor ama sonradan, önizlemeden bakınca için bir hoş oluyor, çok seviyorum. Ne demişler gülü seven dikenine katlanır asdfghjklş
Gelelim kitabıma, Son Şans Bir Deli Bahar Rüyası serisinin üçüncü kitabı. Alalı baya oldu, serinin dördüncü kitabı da çıktı, hatta geçenlerde belli mi olur deyip çekilişe katıldım, kazandım son kitapta öyle gelecek. :D Yeni yıl hediyesi diyelim. :D Bu kitap Selim'in abisi Sinan'ı ve zor bir hayata sahip olan Zeynep'i konu alıyor.


Hayalleri elinden alındığı hâlde kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan genç bir kadındı Zeynep. Yıllarca pes etmeden, tek başına hayatta kalmaya çalışmışken bir anda karşısına çıkan bir yabancı her şeyi altüst etmişti. Üstelik kaderinin iplerini eline alıp hayatına hükmedebileceğine inanıyordu. Peki, Zeynep kalbinin ritmiyle oynayan bu adamın onu rüzgârda savrulan bir yaprak misali savurmasına izin verebilecek miydi?
Aşkı filmlerde izlemeye bile tahammül edemeyen, masalların mutsuz insanları avutmak için uydurulduğuna inanan ve atlattığı olaylı boşanmanın ardından evliliğe tövbe etmiş bir adamdı Sinan. Hayattan ne istediğini artık çok iyi bildiğini sanıyordu. Çok konuşan kadınlarla ilgilenmiyordu, sarışınlardan hoşlanmıyordu ve özellikle çalışanlarıyla arasındaki mesafeyi korumak sarsılmaz prensiplerinden biriydi.
Ancak bir gün aniden ofisinin, hatta hayatının merkezine yerleşen bir sarışın ezberini bozacaktı, kurallarını tek tek yıktıracaktı.
Kaderin küçük oyunlarla ve tesadüflerle bir araya getirdiği bu iki insan birbirleriyle savaşmayı mı, yoksa aynı yolda el ele yürümeyi mi seçeceklerdi? Üstelik birinin mutluluk için, diğerininse hayatını yoluna koymak için son şansıydı.
Peki, bu şansı nasıl değerlendireceklerdi?

6 Ağustos 2020 Perşembe

Bir Deli Bahar Düğünü//Damlanur Büyükşen Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Üst üstte Türk yazar okudum bu ara, pişman mıyım? Hayıııır. :) Seviyorum ama bazen çok fazla geliyor. O yüzden şu an Jane Austen'ın kitabı okuyorum. Hala daha okuyorum. :D
Serinin ilk kitabı ben okudum, sonra ikiz okudu, bunda ise ilk ikiz okudu sonra ben. O okuduktan sonra onun fikirlerine önem veriyorum. Birebir aynı kitapları seviyoruz çünkü. Yazarın kalemini seviyorum, eğlenceli bir tarafı var. Zaten konusu da güzeldi, tam ismini yansıtıyor karakter.
İlk kitabı ne kadar çok sevdiysem, bunu da sevdim ama hangisi daha iyiydi derseniz ilk kitap derim. Sebebi az sonra. :D


Bahar'ın hayatı en gizli hayallerinin, rüyalarının da ötesinde bir düzene girmiştir ve artık güzel günlerin kendisini beklediğinden neredeyse emindir. Çünkü âşık olduğu adamla, âşığı olduğu şehirde, güzel İzmir'inde mutluluğa yelken açmanın tatlı hazırlığı içindedir.
Ancak iş ciddiye bindiğinde evdeki hesap çarşıya uymaz. Hazırlıklar başlayınca her kafadan ayrı ses çıkarken Bahar ailelerle sevdiği adamın arasında kalmış halde bulur kendini.  Selim'in ise tek istediği, sevdiği kadına bir an evvel kavuşmaktır ve hazırlıklar dallanıp budaklandıkça işler iyice karışır.
Bahar yirmi sekiz yıldır düşlediği düğüne kavuşmak için neleri göze alacaktır? Daha da önemlisi dünür çetesi, iş gerçekten dünür olmaya geldiğinde bu işin altından kalkabilecek midir? Ne olursa olsun aşktan taraf olabilecekler midir?

İlk kitabın sonunu bayıla bayıla okumuştum, o ne güzel sondu öyle. <3 Evlilik teklifini aşırı güzel yapmıştı Selim ama gelin görün ki talihsiz olaylar Bahar'ın peşini bırakmıyor. Olaylar tam halloldu derken bir de eski patron çıka gelmesin mi? Orayı okurken ikiz şey demişti, çok gereksiz, keşke öyle bir şey yazmasaydı. Ben öyle bir şey hissetmedim ama çok çabuk olması, sonradan yaşanan olaylar yüzünden keşke biraz daha ilerleyen kısımlarda olsaydı dedim.
Yoksa bu tarz olaylar kitapların tuzu biberi. :D
Bahar artık evlenmeye adım adım yaklaşmakta ama Selim gibi hemen evlenme derdinde değil, çünkü o bir bahar gelini olmak istiyor. Zaten ailelerin baskıcı tarafı ve Bahar'ın hayalindeki düğünü göz önüne alırsak anca bahara olur, tabii bir anda ortalığı karıştıracak olaylar çıkmazsa.
Doğrusu bu kısımda daha heyecanlı, sürekli düğün hakkında detaylar bekliyordum ama olmadı. Bahar heyecanlı, aşk dolu ve hayalindeki düğünü bekliyor ama fazla sakin geldi bana. Deli Bahar'dan daha abartılı hazırlıklar beklerdim. :D Selim'de hadi evlenelim demesin mi? O kısımda tabii ki sürtüşmeler yaşandı, okurken iki tarafa da hak verdim, ama Selim'cim insan on kere de evlenmiyor, kızın içinde mi kalsın? :D Zaten erkekler ne anlar. :P Gerçi benim de pek yükseklerde gözüm yok, sakin, sessiz düğünler favorim. :D

24 Haziran 2020 Çarşamba

Sevgili Limon Çiçeği//Betül Güçlü Kitap yorumu^^

Selam^^
Betül Güçlü en sevdiğim yazarlardan, şu an okuduğum beş kitabı var. Son bir tane kaldı, onuda okuduktan sonra Süper Dadı'dan tekrardan başlamayı düşünüyorum. :D
Yazarın kalemi çok naif, çok güzel. Karakterleride öyle. Diğer yorumlarımda da hep bahsederim karakterlerden. O yüzden seviyorum belki de, işte bu güzelim kitapta da o naif karakterlerden vardı.
İlk Watpadd'den bir kaç bölüm okudum, sonra kitap olacak diye bıraktım. Çıktığı zaman hemen almadım, malum fiyatı, sonra ikizi ikna edip az da olsa uygun fiyata aldım.

Ecrin, Meriç’in kaba ve büyüklenmeyi seven bir adam olduğundan emindir. Meriç, Ecrin hakkında bu kadar kesin düşüncelere sahip olmasa da onunla ilgili emin olduğu bir şey vardır: Bu kız insafsız bir cadıdır ve daha ilk mektubu okurken başının belada olduğunu hissetmiştir.
Bir mektup arkadaşı, kendisi hakkında yan yana sohbet ettiğiniz birçok kişiden daha fazla ipucu verir. Ecrin ve Meriç’in fikirlerini savunan mektupları giderek daha alaycı, daha özel mektuplara dönüşürken birbirlerine karşı olan fikirleri gibi hisleri de değişecek midir?

Kitabımız bir nevi seri gibi ama ayrı ayrı okuyabilirsiniz. Tabii bunu tek okuyup Aşk ve Diğer İhtimaller'den spoiler yiyebilirsiniz.
Ecrin Yalancı Aşklar Sokağı'ndaki Mısra'nın en küçük kardeşi. Üç kardeş büyüdü ve hayatlarını düzen sokmaya çalışıyorlar, buna aşkta dahil. Mısra Kerem'ini buldu, Emre'de durumlar karışık, Ecrin ise hiç ummadığı yerden aşkı buluyor. Kitabın başlangıcı Gurur ve Önyargı gibi, gidişatta öyle devam ediyor gibi ama bu arkadaşların hikayesi çok farklı. Mesela Meriç sakin gözükse de aslında ne yere bakan yürek yakan. :D Bay Darcy öyle değildi mesela, Ecrin'de Elizabeth gibi değil, o da çok sakin ama biraz fena, çoğu kez de içe kapanık. Ailesini çok sevse de onlarla konuşamadığı konular var, bizde okur olarak pek anlamıyoruz, kitap devam ettikçe sıkıntılar ortaya çıkıyor.

Ecrin Üniversite öğrencisidir ve ek olarak çok sevdiği kitapların bulunduğu kitapçıda çalışmaktadır. Karşı sahaf dükkanına hayran olan Ecrin'in başına hiç ummadığı bir şey gelir, Sahafın sahibi Meriç popüler kitapları okuyanlar için ileri geri konuşup Ecrin'i deli eder. Bunu kendine yediremeyen Ecrin ise bütün hislerini döktüğü mektup yazıp Meriç'e gönderir. Peki sonuç?
Muhteşem bir mektup arkadaşı olur, başta birbirlerini yeselerde zamanla işler aşka dönüşür.
Ecrin'ide, Meriç'ide çok sevdim. Meriç'in naif, kendini bilir tavırları beni benden aldı. İşte aradığımız adam diyeceğim ama biraz uçarı olsun. Ben Sinan diyorum, Kerem'de iyi ama Sinan başka. :D
Meriç daha nerede ne konuşacağını, ne yapacağını biliyor. Sinan pat pat pat. :D Neyse konumuz Sinan değil. :P



Yine de adının geldiği yer, ailesi, Ecrin'e davranışları çok hoştu. Tam kitap severlerin hayali bu kitap. 
Ecrin ise içe kapanık, sert ama ailesine, sevdiklerine bağlı biri. Tam kitap kurdu, her terden kitap okuyan biri. Sevdiği şeylere yapılan mantıksız yorumlara da katlanamıyor, işte bu sebep onu aşka götürdü. Ecrin'i sevdim, Meriç'e olan tavrı, mektupları vs. aşırı tatlıydı. 
Tabii kitapta Mısra, Kerem, Sinan ve Bayan Renk'in geçmesi de aşırı mutlu etti beni, tekrardan okumak güzeldi. Mesela Mısra'dan güzel haberler alıyoruz, anladınız siz bence. :D
Emre'nin hikayesini de çok merak ediyorum. Başta da dediğim gibi ayrı ayrı okuyabilirsiniz ama önce ki kitapların karakterleri geçecek. Spoiler falan yok ama Bayan Renk'in gerçek ismi geçiyor ona göre sıkıntı olabilir. Şimdi diyeceksiniz niye o kadar önemli, bence Aşk ve Diğer İhtimaller'in en can alıcı noktası Bayan Renk'in ismini söylemesi, biz bile bilmiyorduk düşünün. :D

Seriye Yalancı Aşklar Sokağı'ndan başlanıyor ama ben yazarla ilk defa tanışacağım, şaşırtsın beni diyorsanız ya Aşk ve Diğer İhtimaller ya da bu kitaptan başlayın derim. Sarı Puantiyeli Şemsiye'yi okumadığım için bir şey diyemem. Yalancı Aşklar Sokağı'da çoook iyi ama şaşırmak istiyorsanız seçenekler bunlar.
Kitabımıza tekrardan dönersek, mektuplara bayıldım. Keşke daha fazla olsaydı dedim ama mektupların fontları beni çileden çıkardı. Okuyamadı resmen, tamam böylesi daha hoş ama okunacak şekilde çok fazla font vardı. Sonracığıma Meriç ve Ecrin arasındaki mektuplar çok iyi olsa da bence açık ara sonlara doğru olan mektupları daha çok sevdim. Okuyanlar anladı beni, okuyacak olanlarda merakla beklesin. :D


Akıcı, kitaplarla haşır neşir olan karakterler, klasikleşmiş kitaplara değinilmesi hepsi var bu kitapta. Mesela Çalıkuşu geçiyor, amanın ne güzel yerlerdi oralar, BAYILDIM^^ O yüzden hemen Çalıkuşu'nu okumak istedim ama ikiz benden erken davranıp okumaya başladı, sonraya artık.
Çok sevdiğim kitapların yorumları da böyle uzayıp gidiyor, daha fazla uzatmayayım bari. :D

Bu kadar yorumdan sonra tavsiye edeyim mi bilemedim, siz anladınız bence. :D Yine de Watpadd yazarlarını bir tutmayın ve bir çok yazara şans verin, Betül Güçlü'nün kalemi çok güzel, bence siz de çok seveceksiniz. 



Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^


Okumak basit bir eylem değil, ruha dokunan ve karakterinizi şekillendiren büyük bir güçtür.


******


Kibirli olmakla aptal olmak arasında fark vardır ve ancak aptal bir adam ortada olan şeyleri inkar ederek kendi doğrularını diretmeye çalışır.


******

                             
Sizin hakkınızda öğrendiğim bir şey daha var. Sivri bir dile, keskin bir zekaya ve zalim bir güzelliğe sahipsiniz.

Meriç'in Mektubundan.


******

"Elinde olmadan deli olanlar mı, yoksa bilerek delirenler mi daha akıllıdır?"
"Bilerek delirenler," diyor hiç düşünmeden.
"Ama sen elinde olmadan deli olansın."


******


Kitaplarınızı sevebilir miyim bilmiyorum ama sizinle birlikte okuma yapma fikrinden hoşlanabilirim.

Alıntıya Not: Meriç'in Mektubundan.


******


"...Çalıkuşu'nu zaten okuduk"
"Birlikte okumadık."


******


Aynı şehirde iki insan yaşıyordu. Birbirleri için yaratılmış iki insan. Ve mustariptiler ve yalnızdılar ve bekliyorlardı. Romeo ile Jülyet’i daha muhteşem, daha bütün, daha pırıl pırıl yaşayabilirlerdi. Aynı şehirde iki insan yaşıyordu. Yanyana idiler. Yanyana ve birbirlerinden habersiz.


******


"Seni hatırlamak için bir nesneye ihtiyacım yok Ecrin. Sen zaten dünyamın her yerindesin."


******


Zalim güzellerin kibirli düklere kapılmasının kaçınılmaz olduğunu en başından beri biliyorduk, öyle değil mi sevgili okur?




Bence bu kadar alıntı yeter. :D






Bir yorumun daha sonuna geldim, başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^






17 Mart 2020 Salı

Aşk ve Diğer İhtimaller//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

Selam^^
Aşırı güzel, sevilesi, minnoş bir kitapla geldim. Okumak için geciktiğim bir kitaptı kendisi, yazarın Yalancı Aşklar Sokağı'ndan sonra alıp baya kitaplıkta beklettim. Hatta serinin üçüncü kitabı çıktı ben hala okumadım. Şimdi ise dördüncü kitap çıkmaya hazırlanıyor, Emre'nin kitabı. O yüzden Aşk ve Diğer İhtimal'leri okudum. Hiç üzülmüyorum geciktiğim için, eğer erkenden okusaydım bekle bekle dur. Bir de bazı kitapların zamanı vardır, bence ben tam zamanında okudum.
Kitabımız diğer kitaplardan çok çok farklı. Yazar Instagram hesabından 'Kitabım için romantik kitap diyorsunuz ama benim kitabım öyle değil, daha farklı demişti.' Aynen öyle, kitap romantik değil arkadaşlar, evet aşk var ama yazarımız daha çok insanların psikolojik yönüne değinmiş.
Bunun nedenini birazdan açıklayacağım. ;)


Onunla tanıştığımda renklerini kaybettiğini düşünen, mutsuz ve sessiz biriydi.
Ona Bayan Renk dedim çünkü sandığının aksine siyah ve griyi değil, gökkuşağının tüm renklerini içinde taşıdığına inandım.
Birlikte gökkuşağını bulmaya çalışırken renklerin anlamlarını bambaşka bir bakış açısıyla öğreneceğimi tahmin etmemiştim.

Konudan çok kısa bahsedilmiş, o yüzden ben karakterleri anlatırken az buçuk konuya da değineceğim.
İlk olarak Sinan'dan bahsetmek istiyorum. Zaten kitabı onun gözünden okuyoruz, kendisi psikologtur. İşte burada neden insan psikolojisine değinmiş dediğimi anlamışsınızdır. Bir gün hastane çatısına çıktığı anda gördüğü manzarayla donup kalır, ufak tefek bir kız kendini aşağı atmaya yelteniyordur. Hemen dikkatlice yanına giderek onunla iletişime geçer. Kızın farklı kişiliğini daha o anda anlayan Sinan hayatına kıymaması için elinden geleni yapmak ister, çünkü o Sinan Ertekin'dir. Herkese kucak açan, üzüldüğünü gördüğü kişiyle hemen ilgilenen, dertlerine çözüm bulmaya çalışan Sinan Ertekin. Çatlak ama bir o kadar sevilesi biridir. Çevredeki herkes onun nasıl biri olduğunu bildiğinden yaptıklarını hiçbir zaman yadırgamazlar.
Bayan Renk ile anlaşma yapan Sinan bir ay içinden bütün renklerin güzelliklerini Bayan Renkle bulacaktır. Bulmazsa yine çatıya çıkmakla anlaşan bu değişik ikili yarın ve diğer günler için sözleşir.
Sinan hayata tutunması için elinden gelenin hepsini yapmaya hazırdır ama karşısında hiçbir şeye tepki vermeyen, bütün renklerini kaybetmiş Bayan Renk vardır, adının da Mor olduğunu iddia ediyor.
Sinan aşırı zorlanır, böyle bir bünyeye sahip Sinan bile çıldırma aşamasına gelmiştir ama bir hayat söz konusudur ve Sinan hemen pes eden biri değildir. Yavaş yavaş değişimleri gördüğünde ise o kadar mutlu olur ki bizde onunla mutlu oluyoruz. 
Bu kısımda söz hakkımı kullanmak istiyorum, valla Sinan iyi sabırlıydı, ay ben dayanamazdım herhalde, bir de başkasını değil Sinan'ı çıldırtması beni üzdü, kalbimi kırdı. :/
Neyse hepsine geleceğiz. :D


Böyle böyle değişime uğrayan Bayan Renk her renkle tanıştığında Sinan'dan güzel renkli bileklikler alır. Ay oralar en sevdiğim kısımlardı, hele Sinan'ın söyledikleri. İşte bu aşk değil arkadaşlar, bu başka bir şey. Adını tam koyamıyorsunuz ama yine de çok seviyorsunuz. Böyle böyle tek tek renkleri buluyorlar ama başka şeylerinde farkına varıyorlar.
Mesela inanmakta direnen, sürekli laf atan aşk'la tanışacaktır Sinan.
Konu hakkından daha fazla yazmama gerek var mı acaba diye düşünüyorum, daha fazla yazarsam tüyo vermiş olurum. O yüzden Bayan Renk'den de bahsedip diğer konulara geçelim. Az buçuk kendisini tanıdınız ya da tanımadınız, çünkü Sinan öğrenene kadar sizde Bayan Renk'in nasıl biri olduğunu bilmiyorsunuz, neden bu halde, neden kendine zarar vermek istemiş ve en önemlisi ismini, hayatını merak ediyorsunuz. İlk olarak ismini söylediği zaman yine Sinan gibi çok mutlu oluyorsunuz, değişik bir histi ne yalan, yazarın kalemini bu yüzden seviyorum, ta içinize işliyor karakterler, yaşananlar.
Bayan Renk sıra dışı bir karakterdi ama aslından ta içimizden biriydi. Onun hakkında daha fazla bilgiyi kitaptan okuyup öğrenin derim. Sizde Sinan gibi bu kimdir, nedir, necidir diye çok merak edip, onun için endişeleneceksiniz.


Çoook uzun yazdım ama hak ediyorlar ee dostlar, çok sevdim ne yapayım. <3
Karakterlerini tanıtırken bile nasıl sevdiğimi gördüğünüz, gerçekten çok tatlı, içten, sevilesi bir kitaptı. Yalancı Aşklar Sokağı'nı okuyanlar Sinan'ın nasıl biri olduğunu bilir, sevdiğim bir karakterdi ve tam dost olunacak biri. Böyle dostunuz olsun sırtınız yere gelmez ama Sinan'ın çevresi öyle değil. :D Mesela Emre, mesela Ecrin, mesela Mısra. :D Çok fenalardı ama onları tekrardan görmek çok güzeldi. Bir de Muzlu Pastam'dan Destan ve kızı vardı. Çok tatlı değil mi? Yazar özlediğimizi fark etmiş gibi onları da eklemiş kitaba. <3 Tabii çok sevdiğim Ali Bulut'u da görmek isterdim. :D
Kitabı ilk okuduğum zaman elime fazla alamadığım için biraz çekimser kaldım, o yüzden azıcık ama azıcık elimde kalmış olabilir ama işler değişip, daha merak edilesi olunca hemen okuyup bitirdim. <3
Bir de kitabı Sinan anlattığı için tam erkek kafasıyla okuyorsunuz, sonlara doğru birazda Bayan Renk'in ağzından okuyoruz, işte o kısımda nasıl fark var anlıyorsunuz. Yazarı yine tebrik ediyorum, çok iyi ve profesyonelce yazmış. <3

Daha ne yazayım bilemedim, kafamda o kadar çok şey var ki yazsam bir dert yazmasam ayrı bir dert. :D En iyisi toparlayıp, son satırlarımı yazıp, yorumumu bitireyim. 
Okurken keyif aldığım bir Betül Güçlü kitabı oldu, genelde kitapları romantik, komedi olsa da bu çok farklı olduğu için herkese öneririm. Serinin ikinci kitabı ama böyle aşırı derece de seriye bağımlı bir kitap değil, tek olarak okuyabilirsiniz, yine de ben seriye baştan başlayarak okumanızı tavsiye ederim.


Bir sürü alıntı aldığım, Sinan'ın bilmiş cümlelerine bayıldığım, dostluklarına imrendiğim, yaşadıklarına üzüldüğüm, desteklerini kıskandığım, sonuna hayran olduğum harika bir kitaptı. Kapağına ayrıca bayıldığımı söylemek isterim, Emre ve Defne'den az birazcık değinmesini de pek bir sevdim. Şimdi sırada Sevgili Limon Çiçeği var, ilk bir kaç bölümü okudum. Yine bizi kendine aşık edecek, karakterlerini çokça seveceğimiz kitap bekliyor. Şu an indirimde diye alıyoruz, hem daha bekleyemem arkadaşlar, o kitap benim olmalı. :P Müptela'nın kalitesizliği beni bitirse de gülünü seven dikenine katlanır sözüne güvenerek dayanacağız artık. Ama şöyle güzel bir haberde vereyim, yazarımız yayınevini değiştirdi, umarım parasına göre kaliteli bir kitaplar çıkar. ;)



Kitabı Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


"...Seninle ilgili her şeyi dikkate alıyorum Bayan Renk."
"Nedenini anlamıyorum."
"Çünkü ben Batman'im"
"Batman ne zamandan beri kafayı yiyenlerle uğraşıyor?"
"Kostümünü çaldığımdan beri."


*****


"Ben güzel değilim,"
"Evet, güzel değilsin." Duru bir sesle konuştuğumda başını çeviriyor.
"Güzel değilsin," diyorum tekrardan. Gözlerinin içine bakarak tüm samimiyetimle devam ediyorum.
"Sen güzel olan her şeysin."


*****


Bazen tüm sıkıntılarımızın ve güvensizliğimizin tek nedeni sırtımızı yaslayacağımız biri olmadığını düşünmemizdir. Ve öyle birini bulduğumuzda daha cesur oluruz.


*****


Parmaklarımı parmaklarının arasından geçirip gülümsüyorum. Öyle samimi bir dokunuş ki bu. Aşık değil, arkadaşça da değil. Sadece iki insanın birbirine duyduğu sevginin yansıması. Bir kalıba girmek zorunda değil çünkü ne açıdan bakarsanız bakın anlamı değişmeyecek bir dokunuş. Minnettar bir dokunuş.


*****


Yaşam alanınızı temizlemekten ve masadan tabağınızı kaldırıp makineye koymaktan gocunmayın ki hayatta ufak çaplı başarılarınız olsun.


*****

Belki biz iki iyi arkadaştan fazlası olmayız.
Belki de iki iyi arkadaştan çok daha fazlası oluruz.







Daha bir sürü alıntı var, onları da ara ara Instagram hesabımdan paylaşırım. ;)
Böylece bir yorum daha biter, başka yazılarda, yorumlarda görüşmek dileğiyle^^
Sevgiyle, sağlıkla kalın. :*






Buralarda da varım^^








17 Aralık 2019 Salı

Bir Deli Bahar Rüyası//Damlanur Büyükşen Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yeni yorumla karşınızdayım. Bu sefer ki kitabım, Türk yazar kaleminden çıkma Bir Deli Bahar Rüyası. İlk çıktığı zaman Instagramda çok fazla anılmaya başlamıştı, tabii biz yayınevlerinin gözdesi olmadığımız için parayla satın almamız gerekiyordu. (Burada yapılan imaya yarası olan gocunur, hemen üstünüze alınmayın hakkıyla okuyan kardeşlerim.) Neyse, okuoku'da indirimde görünce hemen aldık ve ilk My Twin okudu. Beğendi, o beğenince benim de hemen okumam farz oldu tabii. Arayı açmadan okudum ve bayıldım.


Yirmi sekiz yıllık hayatında istediği hiçbir şeyi elde edemediğine inanan bir kadın, Bahar. Başladığı noktaya, baba evine döndüğünde artık hayattan pek de bir beklentisi kalmamıştır. Ancak bir şanssızlık abidesi olduğundan eminken memleketinde, İzmir'in göbeğinde kendi deyimiyle bir “çöl ayısı” ile karşılaşır ve o andan itibaren zaten karmaşık olan hayatı iyice içinden çıkılmaz bir hal alır.Peki herkesin övdüğü, yere göğe sığdıramadığı bu adam gerçekten iddia edildiği gibi Bahar’ın hayatının aşkı olabilir mi? Yoksa bu deli kız yine olmadık işler peşinde midir? Bahar, beyaz atlı prensinin onu bir köşe başında, elinde mutluluğa giden yolun yegâne nişanesi olan tek taşıyla beklemediğine emindir. Hayat hikâyesinden çıksa çıksa ucuz bir komedi filmi çıkacağını da kabullenmiştir. Şimdi kendini romantik bir filmin ortasına düşmüş halde, üstelik de esas kız olarak görmenin üstesinden nasıl gelecektir? Hem de aklı ve kalbi arasında böylesine sıkışıp kalmışken…Bir Deli Bahar Rüyası, genç bir kadının mutluluğu arayışı ve onun içten hikâyesini keyifli bir dille anlatıyor.


Bahar üniversiteden sonra sevdiği şehri hayalleri nedeniyle bırakır ve İstanbul'a göçer. Hemen iş ve ev bulan Bahar 5 senesini ve kalbini bu şirkete verir. Patronuna platonik şekilde aşık olan Bahar en son ki yaşanan haksızlıktan sonra işi de, İstanbul'uda bırakır ve İzmir'ine geri döner. İşte o döndüğü gün olanlar olur. Havaalanında bavul nedeniyle tartıştığı çöl ayısı daha o akşamına karşısına çıkmasaydı belki daha huzurlu günler geçirebilirdi. Kısaca konu böyle. Bahar'ı sevdim, ne öyle saçmalayan karakterdi ne de dik kafalı. Tamam bazı yerlerde biraz kafasının dikine gitmiş olabilir ama bunu da deliliğine verebiliriz.


Bir de Selim var, geçmişte yaşadığı üzüntülerden dolayı kendini her şeye kapatan ve yeni yeni hayata dönen Selim. Bahar ile ilk karşılaşmaları zorlu olsa da sonradan yanından ayırmayan Selim. Doğrusu daha sert bir karakter beklerdim. Mesela biraz daha çiftimizin burnu sürtmeliydi. Yani şöyle ki kaçan kovalanır, kıskançlıklar, köşe kapmaca vs. bunlar görmek istediğim sahnelerdi. :D Evet belki gerçek hayatta tahammül edemeyeceğim şeylerdir, bilemiyorum ama kendimi birden bire konunun içinde bulunca keşke şöyle olsaydı demek zorunda kaldım. Öyle bir küs bir barışık olmadı en azından, en sevmediğim şey. Fazla uzattım gibi, bunun dışında kitap için diyeceğim çok sevdiğim. Kitap okudukça aktı gitti, bir sonra ki sayfada acaba neler olacak diye diye bir de bakıyorsunuz kitap bitmiş. Hayatımızın içinden gelen Bahar ve Selim aşkı, atışmaları falan çok iyiydi. Sıkıldığım yerler olmadı, sadece Bahar'ın sürekli ailesinden modern aileler tamam ama çoğu zaman sertler imasında bulunmasından az da olsa sıkılmış olabilirim. Yani anladık, bizden bir aile, bizim ailemiz nasılsa onlarda öyle ama ailesinden gizli iş yaptıktan sonra, evet modern ama babam görürse öldürür demesi gerçekten sıktı. Bunlar dışında gerçekten sevdim. Selim'in yaşadıkları, Bahar'ın zorda olsa verdiği karar ve bomba evlilik teklifi. Bu zamana kadar okuduğum kitaplar arasında, bu kadar güzel evlilik teklifi edenini okumamıştım. Açar tekrar tekrar okurum ki. <3


Sonradan İzmir gezisi, Selim'in büyüklerinden kalan evi kendi ve eşi için düzenlemek istemesi kalbimden vurdu. Bayıldığım sahnelerdi bunlar.
İkinci kitap yeni çıktı, evleniyor Bahar ile Selim ama olaylar, olaylaaaar. Acayip merak ediyorum ikinci kitabı, daha heyecanlı geldi bana konusu. :D Yakın zamanda almak dileğiyle. ;) (Aldık) Son olarak ise tavsiye ediyorum tabii ki kitabı, yazarın kalemi umut vadediyor, önü açık olsun. Takibime aldım, raflarda daha çok kitabını görmek dileğiyle. ;)


Not: Bir son daha yazıp bitireceğim. Müptela ve Yabancı yayınlarının kalitesinden memnun değilim. Çok pahalı yapıp dandik kağıtlar ve kapaklar kullanması bizi keriz yerine koyduğunu gösterir kimse kusura bakmasın. Pegasus Yayınları için sürekli isyan çıkarıyoruz ama en azından kalitesi belli, bir yerden sonra hak ediyorlar, ama yine de pahalı. Neyse.
Ben yine indirim olunca almaya devam edeceğim, kalitesi sıfır olan kitaba 40 ₺ vermek insana koyuyor be.
Dipnot: Yazdıkça aklıma geliyor. :D Bahar'ın 27 yaşında olup evde kalmış sendromuna girmesi sinirimi bozdu, çünkü ben de 27 yaşındayım ve hiçte evde kalmış gibi hissetmiyorum. :D 30 olsa yine neyse ama 27 nedir arkadaş, daha gençliğimizi yeni yaşıyoruz. :P





Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


Hayatım boyunca kitap okumak; yemek yemek, tuvalete gitmek, uyumak ya da nefes almak gibi temel bir ihtiyaç olmuştur.



*****


Hayatın sefasını dostlarım sürerken düğünlerinin de cefasını hep ben çekiyorum.



*****



Sarı bezle tezgahın tamamını silmenin tüm orta yaşlı kadınları size hayran bırakacağını bilecek kadar kıdemli olduğumdan kolayca gönlünü fethettim tabii. 





Yorumumun sonuna geldik, başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^



Buralarda da varım^^



30 Eylül 2019 Pazartesi

Kitap Alışverişi//Okuoku^^

Herkese merhaba^^
Uzun zamandır alışverişi yazısı yazmıyordum. Kitap almadığım anlamına gelmesin bu, yığınla kitap alındı ama çoklu kitaplar olmadığı için sadece Instagram hesabımda yayınladım. Bu sefer ki alışverişimden sonra iki tane daha alışveriş yaptık. :D Yakında o da gelecek, umarık kısa zamanda olur.
Taaa bayramda aldığımız kitaplar oluyor kendileri, çok merak ettiğim yazarlar olduğu için bu siparişi vermek istedim. My Twin biraz gönülsüz oldu ama kitaplardan birini ilk o okudu. :D
Alışverişi başlıkta da gördüğünüz üzere Okuoku'dan verdik, biz memnunuz, tavsiye de edebiliriz. ;)
Gelelim kitaplara^^





İlk olarak klasikler^^
Türk Klasikleri İş Bankası yayınlarından çıkmaya başladı, Dünya değil ama Türk klasiklerini toplamaya çalışacağız, bakalım ne zamana toplanır. :D



Hüseyin Rahmi Gürpınar sevdiğimiz yazarlardan oldu, komik ve sıra dışı dili okunmaya değer. Eğer okumadıysanız tüylerinizi diken diken edecek Gulyabaniyi okuyun derim. :) Bunu da merak ediyorum, kapak çok müstehcen ama ne yapalım. :/



Deniz Erbulak çok sevdiğimiz yazarlardan, çıkardığı serileri takip ediyoruz. My Twin Yansıma serisini, ben ise Derindekiler serisine devam ediyorum. Şimdilik 3 kitaptan oluşan seriyi tamamladık gibi. Halen daha yazar ile tanışmadıysanız çok şey kaybediyorsunuz derim. ;)



Instagram'da takip ettiğim bir sayfa kitabı çok övünce merak ettim, U Kitap'da biraz gezindim olmadı orada, bizde satın alalım dedik. Ucuz olduğu için sepete ekledik, umarım hayal kırıklığı olmaz yoksa My Twin beni nerelere kovalar. :D
Not: Kapak çok tatlı ama. <3



İşte My Twin'in benden önce okuduğu kitap.
Merak ettiklerim arasından bu da vardı, fiyatı düşünce hemen sepete ekledik. :) My Twin sevdi, ben de severim diye düşünüyorum ama bakalım. :D



Bir diğer merak edip, fiyatı düşütüğü an aldığımız kitap.
Bir önceki kitap gibi çok övüldü, konusu da çok değişikti. Bu da diğerleri gibi hayal kırıklığı olmaz umarım. Hepsinde aynı dilekde bulundum ama olursa çok üzülürüm. :/




Bu iki kitap My Twin'in isteği ile alındı. Seriyi çok seviyor, ısrarla oku diyor ama nedense bir çekingenliğim var, belki yakın zamanda ikisine de başlarım. Karanlığın içinden son kitap mı bilemiyorum, umarım son kitaptır. Saray Yıldızı ise 3. ve son kitap değil. Bu beni üzüyor çünkü Pegasus zamlardan sonra daha da coştu. -_-




Son olarak U kitap ganimetleri^^
Bakınız yine Sophie Kinsella var. Normalde takip ederim ama bu kitabının çıktığını U kitapta gördüm. :O Konusu biraz orta taşlı insanları ilgilendiriyor ama merakta ediyorum, sonuçta komedi türünden yazıyor kadın. :D





İşte kitaplarımız böyle, okunacak çok kitap var ama okuyan yok. 2 haftadır Mai ve Siyah'ı okuyorum(Bitti). Birazcık ilerleyip sonuna gelebilsem keşke. :/
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve bolca kitaplarla kalın^^




Buralarda da varım^^