The Library etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
The Library etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2017 Cuma

İzlediğim Filmler #3 // Sindirella, Uzaktaki Anılar, Britget Jones'ın Bebeği, The Library^^

Selamlar^^
Film yorumlarım ile yine karşınızdayım. :) 




Sindirella.^^

Uzun zamandır indirip bir türlü izleyemediğim film olur kendisi. Film ilk olarak Aslıhan Akagöz'ün Facebook kitap grubundan görüp izlemek istemiştim ama bir türlü fırsat olmadı. Film gerçekten çok güzeldi. Masalla birebir uyumluydu. Bir çok film var böyle ama zaman ve teknoloji değişince yeni versiyonları çıkıyor. İyi ki de çıkıyor hani. :) Ben çok seviyorum bu tür filmleri. (Evet halen daha çocuğum. :P)


Konuyu yazmama gerek yok, bebekliğimizin masalları işte. :D Ki bilmeyende yokturdur. :D
Oyuncular;
Lily James
Richard Madden
Helena Bonham Carter
Cate Blanchett
Hayley Atwell

Fragman İçin Tık Tık!!


Güzel film, hoş filmdi. Tekrardan izleyebilirim ama bu tarz filmlerin küçük yaşta çocukların izlemesini istemem. Çizgi film tarzında ya da kitap tarzında okusunlar yeter. Filmi izlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız. Büyükler için kesinlikle öneriyorum, o elbiseler, o ihtişam harikaydı. :)
Tek bir şeye takıldı kafam. Şimdi kız üvey anne geldikten sonra kötülüklerinden dolayı elbisesini değiştirmedi, peki üvey anneden önce? Babası zengin alabilirdi. Haa stili mavi ise çok güzel mavi elbiseler giydirebilirlerdi. İşte bu yönden biraz saçmalamışlar. .D



Kötü üvey anne ve kızları.-_-


Şu elbiseye bayıldım. O dans edişleri yok mu, Instagram'da yayınlamak istedim ama telif hakkı istedi.-_-


İç giyim. Komedi :D



Elbiseden sonra en sevdiğim şey araba oldu. <3





Ve dansları, cidden harikaydı. Bence sizler de çok seveceksiniz. :)


En pasaklı halide şurada dursun. :D





Uzaktaki Anılar//A Walk To Remember.^^

Gelelim ikinci filmimize. Bir çok kişi illa gördü ya da izledi. Bende görüp henüz izlemeyenler kervanındaydım ve artık izleyenlere geçiş yaptım. Film hakkında bir çok kişiden "Vaay be, ne filmdi ama!!" gibi buna benzer yorumlar duydum, okudum. Bunları duyunca, okuyunca herhalde unutulmaz bir aşk, birbirini ölümüne seven çift ve dramın dibi bir film bekledim. Peki beklediğimi karşıladı mı? Ne yazık ki hayır. Çıtayı fazla yükselttim diyeceğim ama onunla alakası yoktu. Film klişe üstüne klişeydi ama benim asıl derdim filmdeki aşktı. O kadar oldu bittiye geldi ki adamın kıza ne zaman aşık olduğu anlamadım gitti.


İçinde bulunduğu çetenin başı belaya girince Landon Carter, bir anda kendini okul tiyatrosunda sahnelenecek bir oyunun içinde bulur. Burada karşılaşacağı sessiz ve kendi halinde bir kız olan Jamie'ye aşık olması ise tüm hayatını tümüyle değiştirecektir.


 Mandy Moore 
Shane West 
Lauren German
Daryl Hannah
David Lee Smith

Sinemalar.com'dan alıntıdır.


Uzun lafın kısası filmi sevdiğimi söyleyemem. Haa oyuncular iyi hoştu ama aşkı çok beğendiğim söylenemez. Klişe üstüne klişe olan bir filmdi o kadar. Gerçi yine klişe olup harika ötesi olan filmlerde mevcut. Bkz: Sanam Teri Kasam.
Tavsiyeye gelecek olursam bu yorumdan sonra kalsın diyorsanız siz bilirsiniz ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Zevkler ve renkler, belki siz beğenirsiniz. ;)





Şu fotoğrafa tav oldum. :D


Bu sahnede iyiydi hani.^^







Gelelim bir sonra ki filme.^^
Bridget Jones'ın Bebeği.

Bridget Jones serisini bilmeyen yoktur. Gerek kitabı gerek yıllar önce sıra dışı hayatıyla beyaz perde de boy gösteren Bridget Jones 2017 yılında yeni bir filmle karşımıza çıktı. Tabii o zaman ki hallerini beklemeyin. Hepsi yaşını başını almış kişiler. Peki buna rağmen bu filmi çekmeleri gerekiyor muydu? Belki hayranları için EVET ama benim için HAYIR. İzlediğiniz zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız ya da anladınız. Artık yaşlandınız yani yaşlanmışsınız. Olmamış bu film. Bunun yanı sıra ilk filmlerine daha çok güldüğümü hatırlıyorum. Bu filmde güldüğüm yerler bir elin beş parmağını geçmez. Doğrusu zaten sık film izlemeyen biriyim birde üst üstte keyif almadığım yapım izleyince insan bir sinir oluyor. -_-

Konusu;
Artık 40'lı yaşlarına gelmiş olan Bridget Jones'un (Renee Zellweger) hayatında uzun bir aradan sonra her şey nispeten yolundaymış gibi görünmektedir. Mark Darcy'den (Colin Firth) ayrıldıktan sonra kendini işine adamış, başka birşeye kafayı çok takmadan çalışmaktadır. Belki de yıllar sonra ilk kez hayatının mutlak kontrolünü eline geçirmiştir. Ancak bu durum, Darcy'nin 180 derece tersi bir karakterdeki Amerikalı Jack Qwant (Patrick Dempsey) ile tanışana dek sürecektir. Amerikalı'dan etkilenen, ancak Darcy'den de tamamen vazgeçemeyen Jones'un hayatı, hamile olduğunu öğrenmesiyle bambaşka bir seyre girer. Tabii bir sorun daha vardır, bebeğin babasının bu iki adamın hangisinden olduğundan emin değildir.

Renée Zellweger
Colin Firth
Patrick Dempsey
Jim Broadbent
Gemma Jones

Sinemalar.com'dan alıntıdır.



Konuyu okuduğunuza göre bahsetmeme gerek yok sanırsam. :D Filme ilk filmlerde rol alan Hugh Grant veda ediyor ama yerine Patrick Dempsey geliyor. Konuyu okumadan önce fragmanlarda acaba Hugh Grant yerine mi geçti, olmamış o zaman dedim ama çok farklı bir rolle filme dahil olmuş. Ve şunu da söylemek isterim ki Patrick Dempsey 51 yaşında olsa da arada az yaş farkı olsa da 48 yaşında olan Renée Zellweger'dan 10 yaş hatta 15 yaş daha küçük görünüyor. Renée 60 yaşına girmiş gibi çıkmış ki onlar için estetik, gerdirme vs. şeyler sorun olmadığı halde böyle olması şaşırtıcı beni. :/ Neyse kısacası bu da olmamış. Seriyi merak edenler izlerse belki eğlenebilir ama beklentiyi yüksek tutmayın derim. :)



Renée Zellweger burada çok genç durmuş ama acı gerçek filmde saklı.




Güldüğüm sahnelerden biri. :D





Bir şey yazardım da buraya neyse, bence siz izleyin öyle anlayın derim. :D 
Burası da çok komikti. :D












Son filmimiz The Library^^

My Twin çok beğenip izle deyince izledim. 30 dakikalık film çok güzel şeyler anlatıyordu. Bir önce ki izlediğim filmlerden alâmadığım hazzı 30 dakikalık filmden aldım desem yeridir. Güldüm mü az biraz evet ağladım mı hayır ama yine de çok güzel bir kısa filmdi. Konusu yine klişe, orijinal bir şey beklemeyin ama kızın bakışları, adamın kitap istemesi, vermesi vs. onlar filme renk katmış. 
Ve şunu da söylemek isterim ki sonunu izleyince şaşırmadım ama üzüldüm. Zaten afişten bile anlayacağınız üzere Kütüphane isimli film olsa da kendisi dram.


Konusu;
Ann isminde bir kız kütüphanede çalışır. Bir gün bir erkek ondan bir kitap ister. Daha sonra kütüphaneye gelmeye devam eder. Kız mı yoksa erkek mi aşkını itiraf edecektir.

Oyuncular: 
Ananda Everingham & Jim
Selina Wiesmann & Ann
Niti Chaichitathorn & Boy
Nutcha Ardam & Fidanzata di Jim
Dominic Wiesmann & Fidanzato di Ann

Yeppudaa.com'dan alıntıdır.


Her ihtimale karşı buraya SPOİ uyarısı vereceğim!!
Gelelim bir diğer konuya. Sanam Teri Kasam'ı çok sevdiğimi her zaman söylerim ve bilin bakalım ne olmuş. Sanam Teri Kasam'da yer alan can alıcı bir nokta bu filmden esinlenmiş. S.T.K. izleyenler ne demek istediği anlarlar, o yüzden izleyen, izlemeyenlere haksızlık olasın diye spoi uyarısı verdim. Her iki filmi de izleyenlerden yorumları alalım. ^_^ Hangisi daha iyiydi?
Şahsen ben S.T.K.'ı ilk izlediğim için onun yeri benden daha ayrı ama buradaki olanlarda beni etkilemedi değil.
SPOİ sonu^^


Filmi tavsiye ediyorum. "Ben Uzak Doğu filmleri izlemem." bile izlesin derim.( Film Tayland yapımı da.) 30 dakikalık bir film sadece kafa dağıtmaya yarar tabii bu tarz dram konulara gelebiliyorsanız. ;)





Böyle sahneyi hangi kitap kurdu istemez ki? <3


Diğer toplu film yorumlarımı merak edenler için;








İzlediğim Filmler #8

İzlediğim Filmler #9

İzlediğim Filmler #10



Ve bir film yorumunun daha sonuna geldik. Tek film yorumu yapmadığım için ilk filmlerin yorumları geç geliyor ama tek tek yapmakta istemiyorum. :)
Son olarak "Kesinlikle bu filmi izlemelisin Esra!!" dediğiniz filmler varsa önerilerinizi beklerim.^^

Başka yazılarda gürüşmek dileğiyle.^^
Sevgiyle, aşkla ve bol kitapla kalın^^

Buralarda da varım^^