17 Haziran 2024 Pazartesi

See You In My 19th Life//Kore Dizisi Yorumu^^

Merhabalar^^
Bu diziyi bitireli haftalar oldu, neden hemen yorum gelmedi diye sormayın bende bilmiyorum. Bir ara bilgisayarım yoktu, sonrasında bahar temizliği, yeni diziler, hevesimin olmaması vs vs derken şimdi yazarım. Bir şeyden uzun süre ayrı kalınca heves falan gidiyor biliyor musunuz?
Şu an saat çok geç ama bunun yorumunu yazıp bitirmek istiyorum inşallah. Çünkü beklersem kim bilir ne zamana devam edeceğim.
Diziyi instragramda anket yaparak takipçilerime sorarak izleyeyim dedim. Başka bir dizi daha seçeneklere koydum bunu ısrarla izle dediler.
Konusu çok farklı, tabii biraz tanıdık ama onlardan bir tık farklı.
Konudan birazdan bahsedeceğim.
Diziyi sevdim, kendisi aynı isimden webtoon uyarlaması. Webtoon'uda çok öneriyorlar ama webtoon konusundan şu an çok kötüyüm, en son ne zaman okudum hatırlamıyorum bile.
Neyse. :D
O yüzden denk gelirsem okurum ama konuyu ve sonunu biliyorum zaten belki okumam. Ben Marry My Husband'ı merak ediyorum.
Dizi 12 bölüm ve olması gereken sürede bitti bence. Uzatılacak bir konu yoktu çünkü, o yüzden fazla drama bağlamadan bitirmeleri güzel olmuş.



Konusu;
Tüm geçmiş hayatının anılarını hatırlayan Ban Ji Eum (Shin Hye Sun)'un, önceki hayatında kaza sonucu öldükten sonra, geçmiş yaşantısındaki insanlarla yeniden iletişim kurmaya çalışmasını konu almaktadır.

Güney Kore Sineması sitesinden alıntıdır.



Shin Hye Sun//Ban Ji Eum^^
Farklı hayatlarda, farklı ırklarda her reenkarne olduğunda geçmiş yaşantısını hatırlayan Ji Eum en son ki yaşamı erken bitince çok erken bir zamanda başka bir insanın bedeninde reenkarne olur. Geçmiş yaşamında yaşadıklarını da hatırlayınca sevdiği insanların başlarına ne geldiğini merak edip onların yanından olmaya başlar.
Yıllar geçtikten sonra ünlü bir araba markasının mühendisi olan Ji Eum sonunda Seo Ha ile karşılaşır. Her şey istediği gibi düşündüğü an geçmişten birileri karşısına gelir.
Shin Hye Sun son yılların en iyi çıkış yapan oyuncularından biri. Ben She Was Pretty'de izlemiştim, orada da çok sevdiğim söylenemez. Birkaç dizisine başladım ama bir türlü devam edemedim. Angel’s Last Mission: Love ve Mr. Queen dizilerini devam edemedim.
Burada karakterden dolayı mı yoksa gerçekte de mi böyle bilmiyorum ama o kadar doğal ve gerçekçiydi ki hayran kaldım. Böyle güçlü karakterler izlemeyi uzun zaman oldu. Mesela yıllarca o kadar şey görmüş ki anından sert vermesi gereken tepkiler verdi. Bayıldım kısacası. :)
Bu rolü başkası oynayamazdı bu arada. ;)



Ahn Bo Hyun//Moon Seo Ha^^
Küçük yaşta başından geçen kazadan sonra hayatı tamamen değişir. Yıllar sonra garip bir kadınlar tanıştıktan sonran yeni şeyler yaşar. Ji Eum'un cesur davranışlarından sonra şaşırsa da aslında çok tanıdık gelir.
Bo Hyun'u en son Yumi's Cells serisinde izlemiştim. Birinci sezonda kızıp, ikincide çok sevmiştim. Tabii tipinin ve davranışlarının değişmesinden olabilir. Burada da çok tatlıydı ama olaylar ve Shin Hye Sun'un daha ön planda olması kendisini geri plana atmış. Çok fazla ön planda değildi açıkçası ya da ben öyle hissettim bilemiyorum.
Yine de rolünü çok sevdim, yakışmıştı diziye. :)



Ha Yoon Kyung//Yoon Cho Won^^
Seo Ha'nın küçüklükten arkadaşı olan Cho Won şirkette çalışmak için elinden geleni yapar.
Kendisini ilk defa bu dizide izledim, rolünü baştan bize o kadar farklı gösterdiler ki sonradan şok olup çok sevindim ve çok tatlılardı. Spoiler olmasın. :D
Rolünü ayrıca beğendim, çiçeklere olan ilgisi çok güzeldi, ilk defa böyle bir işi olan karakter gördüm. Yani çiçekçi illa vardı ama böyle sera falan.
Sonradan kendi rolü başka şey içinden geçiyor ama o da spoiler olacağı için es geçiyorum. :)



Ahn Dong Goo//Ha Do Yoon^^
Seo Ha'nın hem yakın arkadaşı hem de sekreteri olan Do Yoon geçmişi yüzünden sadece işiyle ve kardeşiyle ilgilenir. Bundan dolayı bazı duygularının önüne set çeker.
Kendisini bundan sonran TLC'de yayınlanan The Law Cafe'de görmüştüm. Daha önceden hiç görmediğim bir oyuncu kendisi.
Çok sert ama tatlıydı. Bu arkadaşın ve sevdiği kadının daha çok sahnesini görmek isterdim. :/
Bu tarz oyuncular neden arka planda sürekli, kesinlikle daha çok ön planda olmalı. :)
Kardeşinin bir yerden aldığı yer var, orası favorim. :)



Cha Chung Hwa//Kim Ae Kyung^^
Bu abla hakkında çok bir şey yazmak istemiyorum, çünkü spoiler olur. O yüzden orayı es geçiyorum. Sadece kendisi 44 yaşından ve geçen aylarda evlendi ve en son hamile haberi çıkmıştı. Vay beee.
Kendisini bir sürü dizide izledim, güzel teyze, komşu vs oluyor. :)
Burada kıza bir şey diyor, izleyenler anladı. Çok gülüyordum onlara. :D



Lee Chae Min//Kang Min Ki^^
Bu arkadaşı aslından yazmayacaktım ama en son popüler bir dizide oynadığı için hak etti deyip paylaştım.
Dizideki rolü hep gizemle dolu olduğu için pek bir şey bahsetmiyorum ama sonundan işlerin tatlıya bağlanması güzeldi. Yakışıklı velet bu arada. :D


Resimler^^


Ji Eum'un geçmişte yaşadıkları nedeniyle mi yoksa kendi karakteri olarak mı böyle davranıyordu bilmiyorum ama bazen çok garipti ya. Eller arkada nedir ya. :D



Bundan önce ki mevzu çok iyiydi yaa :D
Açıklayamıyorum, spoiler oluyor spoileeeer asdfghjkl



Kızın bir kez daha cesaretine hayran kaldım. Böyle yapmasa bazı şeyler belki de olmayacaktı.



Bu arkadaşların mevzusu çok başkaydı, ortaya çıkınca üzüldüm bee. :/





Çok tatlılardı, daha çok sahneleri olmasının isterdim. Çok uyumlulardı ama ilişkileri biraz garip başladı. Oğlan ne ara aşık oldu orası biraz kafamı karıştırdı açıkçası. 


Webtoondaki karakterler. :)


Gifler^^




İlk karşılaşma. <3



Kızın araba sektöründe çalışması çok iyiydi. Serada çalışmanın ardından böyle olması da artı puandı benim için. :) Kadınların gücü adına. 





Çok tatlı iki geleceğin oyuncuları.


Böyle Seo Ha'nın önüne atlaması, koruması hem çok komikti hem de çok tatlıydı. Kadın egemenliğiiii





Bu kısmı başka düşünüyordum ama yine de güzeldi. :)



Ahh beee...
Geçmiş yaşantılarının üzüntülerini, acılarını tekrar tekrar hatırlaması çok acı değil mi? Tabii güzellikleri hatırlaması ayrıca güzel ama sizce bu lanet mi lütuf mu?


Kendisinin en son bir dizisi var, o aksiyon gibi ama komedide. Eğer seveni çoksa izlemek istiyorum ama bakalım sdfghjkl
Hatta orada başroldeki kız Yumi's Cells'deki o platonik arkadaşı var ya o. O yüzden daha ilgimi çekti.



Ve son^^
 
Ben diziyi, dizinin havasını, oyuncuları falan sevdim ya. Konusuda, gidişatı da güzeldi kendince. Tabii hataları vardı, dört dörtlük değildi. Yukarıda da dediğim gibi Seo Ha'nın bir anda aşık olması garip geldi. Onun dışından ben sonunu spoiler olarak yedim, bekliyordum yani. Peki mantıklı mıydı? Bence evet, illa ki bir yerde değişen bir şeyler olacaktı. O son kısımda çok batmadı bana, hatta çok tatlı buldum. Neyse daha fazla yazmayayım bu sefer spoiler oluyor. :D
Ben sevdim ama genel olarak sondan tatmin olmayanlar olmuş, bazen şaşırtarak ben tatmin oldum diyorum. :) Sadece diğer çiftimizi daha fazla görmek isterdim. :/
Ayrıca spoiler yazacak pek fazla konuda yok açıkçası. Konu ve oyuncuları seviyorsanız izleyin derim, güzel, kafa dağıtmalı dizilerdendi. :)






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^



7 Haziran 2024 Cuma

Gökçen//Loresima Kitap Yorumu^

Selamlar^^
Bu yorumu yapmaya o kadar geç kaldım ki, sıcak sıcak yapılan yorumun yerini bir hafta sonra yapılan yroum tutmuyor ne yazık ki ama inşallah istediğim gibi bir yorum yapabilirim. :)
Ramazan içinde instagram hesabımda anket yapmıştım, dört kitap arasından biri seçilecek, bende alıp okuyacaktım. İşte Gökçen o kitap. Okuyan herkesin sevdiği ama asker kitabı olduğu için dram falan olur diye korktuğum bir kitaptı. Sonra yok abla, kardeş, Esra öyle değil, çok komik kesinlikle al denildiği için aldım ve çok çok sevdim iyi mi. :D Tamam hoşlanmadığım şeyler oldu ama geri plana attığımız zaman çokta üstünde durmuyorum. :)



Babaları asker olduğu için aynı lojmanda büyümüş Murathan ve Gökçen’in kendilerine kurdukları dünyada başka kimseye yer yoktu. Burada sadece Pamuk ve Kepçük vardı. Bir anda aldıkları acı bir haberle kurdukları bu dünya yerle bir olurken kendilerini hiç bilmedikleri hayatlarda bulmaları o an için her şeyin sonu gibi görünüyordu.
Aradan geçen yirmi yılın sonunda aynı şehirde Gökçen, doktor; Murathan ise özel kuvvetler askeri olmuştu. Karşılaştıkları an aslında hiçbir şeyin mazide yitip gitmediğini anlayacaklardı. Anılar, pençelerini toprağa en şiddetli şekilde geçirerek gömüldükleri yerden çıkmak için çırpınıyordu.

Gökçen okuldan mezun olup, mesleğini eline aldıktan sonra doğu görevini yapmak için başvurur ve hiç gitmediği, gidilmediği ve gidilsede zor şartların olduğu bir ilçeye kabul edilir.
Eski anıları maziye gömdüğü için hayatına bir şekilde devam eden Gökçen gittiği yerde eski bir arkadaşla karşılaşınca ister istemez eski anıları hatırlar.
Gökçen aşırı garip bir karakterdi, ilk olarak bazı hareketleri, hatta çoğu hareketi altı yaşındaymış gibi davranıyor. O yüzden sevdim diyemem, haa sevmedim de diyemem sadece bu tarz karakterleri sevemiyorum, çocuk gibi davranan karakterleri. :D Umarım devam kitaplarda az da olsa kendine gelir, aza bile razıyım. :D
Ama bazı yerlerde çok komikti, zaten kitapta komik olmayan karakter var mıydı ki ya :D


Babasının şehit haberinden sonra hayatı değişen Murathan babasına verdiği sözden sonra asker olmuş, kendini vatanını korumaya adamıştır.
Yıllardır aklına dahi gelmeyen geçmişten biri geldiğinden ise anıları tozlu raflardan alıp, geçmişe gitmeye başlamıştır.
Murathan bildiğimiz asker işte, komutan. Zaten komutan dedik mi sert, sözünün üstüne söz söylenmeyen kişi. Sevdim kendisini, zaten böyle sert karakterleri severim, bir de sözünü cuk oturtuyor yaaa helal olsun dedim okurken. :D Tim’i çok komik mesela, onlara laf yetiştirmesi ise asıl olay. :D
Gökçen’e karşı olan sabrına hayran kaldım, uğraşılmaz onunla cidden ama işte aşk bu yaaa dayanılıyor.
Spoiler değil bu, zaten baştan anlıyoruz yani.
Ama Gökçen ile adam akıllı diyalog kurmamasına sinir oluyorum, konuşsa kızla her şeyi anlayacak ama Murathan zoru oynuyor sürekli, haklı olarak Gökçen’e çıldırıyor. :D
Onun dışında Gökçen’in yaptıklarının bir şekilde karşılığını vermesi harikaydı harikaaa :D
Bir de kıskanç Murathan çok tatlııııı

Kitapta çok fazla karakter var ama özellikle üstünde durdukları karakterler çok az.
Hepsini, daha doğrusu Tim’i çok sevdim.
Timur, Hasan, Aybüke, Süleyman, Zülfükar, Barbaros, Alican, Emek…
Hepsi olay. :D
Ama ne kadar züppe olsa da en çok güldüğüm, sevdiğim Zülfükar oldu. Onundan hikayesi olacak kitapta belli ama nasıl acaba.
Süleyman’a üzüldüm yaa ama onunda hikayesi bambaşka olacak gibi. Ama kim olacak onu söyleyemiyoruz maalesef. :D
Gökçen’in arkadaşlarıda çok iyiydi, Ayşenur’a bayıldım mesela. Bilge ise… Bu kız anlatılmaz okunur asdfghjkl
Duru’da var, tam Gökçen ama Gökçen şansına münhasır olduğundan kimse onu geçemez.
Bazı karakterlerin, bazı şeyleri şak diye anlamasını takdir ediyorum. Son kısma hitaben. :D
Hani birilerinin ısrarla ismini yanlış! söylediği kişi :D

Sadece ana karakterlerimiz olsaydı kitapta sıkardı ne yazık ki, yani şöyle ki aralarındaki o çekişme beni boğardı. Cidden sıkılıyorum ben bu tarz çiftlerin sürekli kavga ve anlaşamama hallerinden. Ama burada yan karakterinlerin olması, saçma intikamlar alınması çok komikti. Kitabı sevdirende buydu zaten. :D
Mesela telefon zil sesi mevzusu, Barbaros’un arabası, ameli mezhep olayı falan cidden kitaba renk katmıştı. :D
Bu yüzden okurken çok eğlendim. Tabii çok kızdığım yerler oldu, mesela vatan hainlerinin geçtiği yerlerde kan beynime sıçrıyordu resmen. Bu tarz şeylerin gerçekten de olması can sıkıcı ve üzücü.
Yazar bu konuda da iyi ve büyük ihtimal devam kitaplarda üzüleceğimiz yerler olacak, bu tarz kitaplarda kesinlikle olur. Olsun, bu hikayeyi, karakterleri okumak güzeldi. :)
Bir de ilk bölümlerin başlangıcında sürekli çocukluk anılarına gittiler, ben geçmişe giden kitapları çok sevmem. Yani bir Sarah Jio tarzı değilse sevmiyorum. Burada da okurken sıkıldığım yerler oldu ama bazı yerlere kalbimi bıraktım yaaa. ;(


Bu tarz seviyorsanız öneririm ama ben ne kadar komik olursa olsun argo içeren kitapları sevmiyorum diyorsanız sizlik değil, sakince elinizden bırakabilirsiniz. :)
Çünkü kız-erkek fark etmez argo bol bol var.
Ama yine diyorum öyle olması gereken yerlere koymuş ki yazar gülmeden edemiyorsunuz. :D
Komik, en çokta askerlerin kendi aralarında geçen konuşmarsa geçmesi daha komik. :D
Bu ve sürekli bir kavga halinde olan çiftimiz olmasaydı beş üstünden beş puan verirdim, umarım devam kitaplarda bu kadar olmazda tam puanı kapar. :D




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^



Kaç yıldır buradaydı? Yıllardır... Uzun yıllardır... Lakin söz konusu vatansa ömrün lafı olmaz.


*****

Hafıza ağır bir yüktü. İstediğin şeyi unuturdu. İstemediğin şeyi ise her bir detayıyla zihnine kazıdıkça kazırdı.


*****

Ayrılığı en iyi biz bilirdik. Tek bir gecede hayatları değişen, Kepçük ve Pamuk iken Murathan ve Gökçen olmak zorunda kalan biz.


*****

"Benim de neslim tükeniyor be Pamuk," dedi aşırı yılmış bir sesle.
"Ne olur, üzümler için gösterdiğin hassasiyeti bana da biraz göstersen."


*****

Güldüm istemsizce. Hem de uzun zamandır gülmediğim kadar içten bir gülüşle. Çünkü ben gülmeyi değil, ben Kepçük'le gülmeyi özlemiştim.


*****


Hep umutsuzca birilerini beklemişim ömrümde. Bazen gelecek olanı, bazen gelmeyecek olanı, bazen yara olanı, bazen ise yara saranı.


*****

"Yaralarım benim canımı yakmaz, Pamuk,"
"Ama senin yaran... Benim canımı paramparça eder."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^








6 Haziran 2024 Perşembe

Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi//Elena Armas Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Nisan ayının çoğunu tek kitapla geçirince verimsiz bir ay olur demiştim ama şu an altı kitapla ayı bitiriyoruz. Maşallah diyelimde nazarla gelmesin(Şu an kalın ve puntosu küçük bir kitaba başladım :/ )
Bu kitabı da çok kısa sürede bitirdim.Yazarın ilk çıkan kitabını okumuş beğenmemiştim. Doğrusu kadın karakter beni çileden çıkarmıştı ama bu kitabı okuyanlar ondan daha güzel deyince ikinci el bulup aldım. Ne zamandır kitaplıkta bekliyordu sonunda okundu.
Evet arkadaşlar birinci kitaptan çok çok güzeldi, en azından karakterler beni deli etmedi sdfghj


Bir stüdyo daire.
Zoraki ev arkadaşlığı.
Platonik bir aşk.
Ve altı hafta boyunca sürdürülecek bir sevgililik deneyi.
Yani kesinlikle işlemeyecek bir plan daha.
Rosie Graham’ın bir sorunu vardı. Daha doğrusu birkaç sorunu. Anonim sürdürdüğü yazarlık kariyerine odaklanmak için işinden istifa etmiş ama ailesine bunu söyleyememişti. Şimdiyse tek sayfa bile yazamıyordu. Dairesinin tavanı da çökmek için tam bu dönemi bulmuştu. Neyse ki en yakın arkadaşı Lina’nın yedek anahtarı ondaydı.
Ama dairede Lina’nın kuzeninin kalacağından habersizdi. Aylardır Instagram’dan gizli gizli takip ettiği Lucas Martín’i dikkat dağıtan gülümsemesi ve baş döndüren aksanıyla karşısında bulmayı beklemiyordu.
Lucas tadilat bitene kadar beraber kalmalarını teklif ettiğinde, Rosie ateşle oynadığının farkındaydı. Fakat yeni ev arkadaşının bir sonraki acayip önerisini kabul ederse yanacakları kesindi: Rosie’nin romantik ilhamını yeniden ateşlemek için baş başa bir dizi deneysel randevuya çıkmak.
Çiçeği burnunda yazarın kaybedecek bir şeyi yoktu. Midesinde uçuşan kelebekleri kontrol altında tutabilirdi. Ancak Lucas’ın New York’taki zamanı kısıtlıydı ve altı hafta ne romandaki ne de gerçek hayattaki aşka kavuşmak için yeterliydi.


Rosie evinin tavanı çöktükten sonra yeni evlenip, balayına giden en yakın arkadaşının evinden kalmaya başlar. Bir gece kapısını zorlayan biriyle aralarından geçen yanlış anlamadan sonra kimin olduğunu öğrenince hem sevinir hem de ne yapacağını bilemediği için ikilemde kalır.
Arkadaşının kuzeni olan Lucas’ı aylardır sosyal medyadan takip etmektedir ve karşısından gördüğü an ne yapacağını bilemez. Bir de o da kaldığı evde kalmak durumundadır.
Bunlarının yanından yıllarını verdiği iş yerinden çıkıp, hayallerinin kitabını yazayım derken tıkanınca hayat hiçte kolay geçmez.
Bir şekilde Lucas’la stüdyo dairede kalmaya başlayan Rosie Lucas’ın ona sunduğu tekliften sonra ne yapacağını bilemez.
Rosie’nin Lucas’ı A’dan Z’ye takip etmesi rahatsız edici ama söyleyin bana kim arkadaşının yakışıklı kuzenini gizli gizli takip etmez ki? Asdfghjkl
Yine de bir tık rahatsız ediciydi. :D
Buna rağmen mantıklı cevapları, Lucas’la münakaşaya girmeden ilişkilerini yürütmesini sevdim.
Lucas’ın ona olan davranışlarından sonra aşık olmaması zaten imkansız ama son kısımda yaşadıklarına üzüldüm bee, hak etmedi yaa :/


Lucas aylardır gezdikten sonra son rotasını kuzeninin yanında geçirmek istediğinde başına bunların geleceğini bilmiyordu.
Kuzeninin bir türlü tanımadığı en yakın arkadaşını gecenin bir saatinden karşısından görünce kafası karışsa da onun durumunun kendisinden daha zor olduğunu görünce ona yardım etmek ister.
Zamanla iyi bir arkadaş olma yolunda ilerleselerde işler ilişki deneyine evrilince hiçte beklemediği şeyler olur.
Lucas aşırı tatlıydı, Rosie’ye olan davranışı, onu sürekli düşünmesi, yardım etmesi çok güzeldi ama bu kadar da fazla dedim ya.
Tamam çok yıfka yüreklisin ama bu bir tık fazlaydı ya.
Yani her arkadaş olmaya başlayanlar böyle olmaz. Hadi ilk dakikadan Rosie’den etikelense yani ilk görüşte aşk olsa anlarım ama zamanla Rosie’nin farkına varmasının verdiği hisle bence fazlaydı. O yüzden  ilk zaman ki o üstüne düşmeler vs. Biraz abartıydı, yine de buna rağmen Lucas aşırı aşırı tatlıydı <3
O deneyler en ince ayrıntısına kadar düşünmesi hem beni hem de Rosie’yi şok etti asdfghjk


Çok fazla karakter yoktu, sonradan ilk kitabın karakterleri lina ve Aaron’da geldi. O kitabı komple kafamdan sildiğim için çokta bir ooo kimler gelmiş demedim sdfghjkl
Komşu mevzusu oldu ama onda da illa bir şey olacaktı ya onu yazmış yazar. Olmasaydı şaşırırdım. -_-
Artık ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Neyse ki saçma bir şekilde uzamadı mevzu.

Kitabı genel olarak sevdim, okuması kolay bir kitaptı. Tabii ki hataları vardı. Mesela deney mevzusu üzerinde çok durmadılar. Aslında olması gereken olmuştu ama kitabın ismi Deneyli olunca bekliyoruz yani. :D
Bundan sonra kimin kitabını yazmış diye araştırdımda seri bu kadar. İspanyol Aşk Aldatmacası birinci kitabı, bu da ikinci kitap.
Lucas’ın ablasının ya da Rosie’nin kitabının olmasını bekledim ama demek ki olmayacak. Beklerdim onları da, çünkü burada fazla detaylara girmemiş. 

Aman aman olaylar beklemeyin, çerez niyetine güzel bir kitaptı. Erkek karakterimizin davranışları, kadın karakterimiz anında kırılmaya müsait bir cam gibi davranması kalbimize taht kurmasına sebep oluyor. Tabii kadın karakterimizde öyle, hem çok seviyor hem de onu çok düşünüyor, incinmesini, üzülmesini istemiyor. Öyle karakterlerdi işte.
Bu tarz seviyorsanız ve yazara bir şans vermek istiyorsanız bu kitaptan başlayın derim. :)
Not: Abartılacak kadar değil ama yetişkin içerikli bir kitap, ona göre okumanızı öneririm.



Kitaba Puanım 5/4^^





Alıntılar^^

“Rosie,” dedi boğuk sesiyle ismimi hafifçe yuvarlayarak.
“Gerçekten sen misin yoksa öldüm de cennete mi gittim?


*****


“…Çirkin, sulu gözlü canavarı bir daha ağlamaması için rüşvetle kandırıyorsun.”
“Sana dair hiçbir şey çirkin olamaz.”


*****


“Ama seçimini iyi yap çünkü o bizim filmimizin müziği olacak.”
Birden boğazım kurudu. “Bizim filmimiz mi?”
Başını salladı. “Lucas ve Rosie’nin Hikayesi.”


*****

Sana çiçek alanı deği, senin için koca bir bahçe ekecek erkeği seç..


*****


“…O kitap sana yazdığı upuzun bir aşk mektubu, Lucas.”





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere^^
Sevgiyle kalın. :)



Buralarda da varım^^















5 Haziran 2024 Çarşamba

Cennet Gibi//Julia Quinn Kitap Yorumu Blogları Canlandırma Projesi Mayıs Ayı^^ ^^

 Selamlar^^
Bundan birkaç ay önce yazarın bir kitabını okuyup yine hayal kırıklığı yaşamıştım, sonrasında uzun bir süre okumam diyordum ama geçenlerde çok fazla günümüz okuduğuma karar verdiğim için historical okuyayım dedim. Elimde bir sürü var ama bir anda Julia Quinn okumak istedim. Elimde de sadece Bridgerton serisinin bir kitabı kaldı, onu da okumak istemediğim için hemen bir pdf arayışına girdim. Elimde yoksa E-kitap bulup okuyayım dedim. 1000kitap uygulamasında yorumlara bakınca bu kitabı önerdiklerini, çok sevdiklerini söyleyince okumaya başladım. Bir heves başladım, bir heyecan ama arkadaşlar bu yazar bir kitabı çok iyi yazarken bir yazarı sanki başka yazar yazmış gibi çıkarıyor anlamış değilim sdfghjkl
Rüyalar Gerçek Olsa çok güzelken, Son Söz Aşkın hiç güzel olmamasını hayretle okudum cidden.
Bu da bunların ortasıydı, kitabı hem sevdim hem de sevemedim sdfghjkl

Not: BCP için konulardan biride Tarihiydi, ee bu kitapta Historical ama sonuçta Tarihi. :D Şu an temizlik durumları yüzünden elimdekileri değerlendireceğim. ;)


Honoria Smythe-Smith:
A) Berbat keman çalıyor
B) Çocukken ona takılan ‘Böcek’ isminden dolayı hâlâ kırgın
C) Ağabeyinin en iyi arkadaşına KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

Marcus Holroyd:
A) Chatteris Kontu
B) Üzücü şekilde ayağını burkmaya eğilimli
C) En iyi arkadaşının kız kardeşine KESİNLİKLE âşık değil
D) Hepsi

İkisi beraber:
A) Bolca çikolatalı pasta yiyorlar
B) Korkunç bir hastalığı ve dünyanın en kötü müzik gösterisini atlatıyorlar
C) Çaresizce birbirlerine âşık oluyorlar
D) Hepsi

Bu bir JULIA QUINN kitabı, bu yüzden cevapları biliyorsunuz değil mi?


Honoria(Bu nasıl isim ya) bir sürü abla ve kardeş arasından büyümüştür ama en küçük kardeş olduğu için kimse onunla oynamaz. Bu yüzden ondan birkaç yaş büyük olan abisiyle oynamak ister, bir de onun arkadaşı Marcus ile.
Yıllar sonra abisi yurtdışına kaçmak zorunda kalınca bir anda Marcus ile tekrardan karşılaşır. Onunda ailesinin olmadığını bildiği için başına ne gelse çok üzülür ve en son ki olayın kendi yüzünden olduğunu düşünürken ona yardım etmesi artık farzdır.
Honoria'yı sevdim yaa, kötü çalmalarına rağmen ailesinin yadigarı olan müzikale sahip çıkması, kötü olmasına rağmen bir şey söylemeyip, gülmesi falan tatlıydı.
Sonradan Marcus'a olan yardımı, onu düşünmesi çok tatlıydı, tamam onun yüzündendi ama bu kadar yardım etmeyebilirdi.
Şimdi bazı eksiklikler vardı, onu yorumun devamından yazacağım. :)


Marcus, hem en iyi arkadaşı, hem de tek arkadaşı olan Daniel'in yaşadığı olaylar yüzünden yurtdışına çıkmasından sonra yine tek kalmıştır ama arkadaşı ona çok önemli bir görev vermiştir. Onunla ilgilenirken aslından işler karışmıştır ama o türlü düşünmemek için elinden geleni yapar.
Marcus'un tek kalmasına, ailesinin olmamasına Honoria gibi ben de çok üzüldüm ya. Kendisi kont ama tek başına kalmış. :/
Ama sonundan bir ailesi oluyor, ona sevinelim hep beraber <3
Son kısımda Honoria'ya sahip çıkmasına düştük düştük kalktık be. Aynı Rüyalar Gerçek Olsa gibi, orada da son çok iyiydi. <3

Diğer karakterlerde Honoria'nın annesi ile olan diyalogları çok güzeldi, öncesinde işler farklı olsa da bir anda değişmesi çok güzeldi, o kısımları çok beğendim.
Ve en bomba yere geliyorum, yazarımız bizim Colin Bridgerton'a da yer vermiş yaaa <3
Ayyy okurken o yüzden daha çok sevdim kitabı, çünkü kitaptaki Colin>>>>>>
O yüzden kitabı daha çok sevmeme neden oldu, yoksa sadece son kısımda Marcus'un yaptıkları dışından çokta bir albenisi yoktu.
Honoria'nın kuzenleri bir ara ortalığı karıştıracak dedim de neyse ki öyle bir şey olmadı, hatta destek çıkanlar vardı ki en sevdiğim açık sözlü karakterler. :D


Kitabın iki yüz sayfası boştu, yani olay yoktu. Bir tek Honoria'nin bir yere gitme mevzusu vardı sadece o. Ondan öncesinde Honoria'nın sürekli kuzenleriyle konuşması, müzikal mevzusu falan baydı yaa. :D
Tamam güzeldi erkek dedikodusu yapmaları falan ama gerisinin düz ilerlemesi hoşuma gitmedi.
Yazarın kalemini hem seviyorum, hem sevmiyorum ama kolay okunduğu için seviyorum evet :D
O yüzden okumak daha eğlenceli. Yani historical dalından Julia Quinn şimdilik bana göre en iyisi.


Bu kitap Rüyalar Gerçek Olsa'da geçen, Smythe-Smith serisiymiş yaaa. :D Şimdi araştırınca öğrendim. Normalde sırf sadece bu müzikal için yazılmış tek kitap diye düşündüm ama öyle değilmiş. İkinci kitabı Honoria'nın abisinin kitabı ve konusu aynı Son Söz Aşkın kitabı gibiydi. Konuya okuyun anlarsınız. :)
Üçüncü kitap kuzeni Sarah'ın ve erkek karakterin ismi burada geçiyor, ben şok asdfghj
Son kitap henüz Türkçeye çevrilmemiş ama o da yine kuzenlerden biri olan Iris'in kitabı. Neden devam edilmemiş anlamadım zaten ilk üçü çıkarmışsın onu da çıkar bitir.

Seri bu, Smythe-Smith serisi.

Kitabın kapağını ilk anlamsız buldum ama sonuna doğru neden öyle olduğunu anladık. Yani kapak için anlamsız bir detay, başka bir detay ekleyebilirlerdi. Yani bizim yayınevi neden böyle yapar ki?
Bence orijinal kapaklar daha güzeldi. Tamam telif hakkı vs. diyoruz ama ona yakın bir şeyler bulun o zaman yani.
Neyseeee
Eğer beğenseydim kitabı ikinci el almayı düşünüyordum ama almam gibi. Benim işim belli olmaz tabii, eğer, ikinci kitabı falan beğenirsem toplarım belkiii.
Okuyanlar varsa yazsın bakalım serinin devamı nasıl. :)
Biraz önce de dediğim gibi Colin ya da o müzikalde yaşananlar olmasaydı hiç beğenmezdim ama onlar için bu puanı verdim.



Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


“Demek ki beni gözetliyorsun,” dedi Honoria muzaf­fer bir ifadeyle.
“Tabii ki hayır,” diye yalan söyledi Marcus. “Ama seni pek gözden kaçıramıyorum.”


*****

Honoria’nın orada olduğunu bilince... Sadece daha kolay olmuştu. Yalnız kalmamıştı. Hayatında ilk kez yalnız kalmamıştı.


*****

“Ben sana bakıyordum,” dedi, sesi o kadar alçaktı ki
kendisi bile zor duyuyordu. “Ben sadece sana bakıyor­ dum.”

*****

Marcus gülümseyince yüreği -kör olası, hain organ- eridi.

*****

Leydi Danbury içini çekti ve bir an bakışları yumuşadı. “Bilmiyorum,” diye itiraf etti. “Birisinin bu zavallı şeyleri alkışlaması gerekiyor.”


*****

“Şaka yapıyorum. Tanrım, gene sana bakıyor," dedi.
“Ne?” Honoria şaşkınlıktan gerçekten sıçramıştı.
 “Hayır, olamaz. Cecily’yle dans ediyor.”
“Cecily’yle dans ediyor ve sana bakıyor,” 


*****

“Teyzem mi?” diye sordu Marcus.
“Leydi Danbury. Senin büyük-büyük-büyük-büyük... ”
Marcus ters ters baktı. “Büyük-büyük-büyük-büyük... ” diye devam etti Ho­noria, sadece sinirlendirmek için.


*****

Kendi mutluluğunun bir başkasının mutluluğuna bu kadar bağlı olması ne kadar tuhaf ve muhteşemdi.




BCP'de Haziran ayı temamız Korku&Polisiye ve Gezi&Çocuk olarak birkaç tema seçtik. İstediğiniz konuyla katılabilirsiniz. :)
Diğer BCP için yazdığım yazılara buradan ulaşabilirsiniz. :)



Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^
Not: Ben bu yorumu düzenlerken Bridgerton 3.sezon geldi. Ve alıntı yazarken Colin’in sahnelerini tekrar okumak harikaydı yaa. Ben kitaba ayrıca hayranım. <3 Ama dizide müko olmuşşşş, kitaplar uyumuna hayran kaldımmmm
Dipnot: Ben bu yorumu yayımlayana kadar Rüyalar Gerçek Olsa'yı bir kez daha okudum, yine bayıldımmm :D <3



Buralarda da varım^^