Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Nisan 2024 Salı

Miras Oyunları//Jennifer Lynn Barnes Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Nasılsınız? Nasıl gidiyor Ramazan?(Yorumu yazarken Ramazan ayındaydık :D )
 Benim çok şükür kolay gidiyor, okumalarla, iftar-sahur hazırlıklarıyla geçip gidiyor ve on beş gün bitti bile.
Normalde Ramazanlarda kitap okuyamıyorum, aslında daha çok vaktim oluyor ama neden okumadığımı bilemiyorum. Büyük ihtimal yine telefonu elimden bırakamıyordum sdfghjkl
Bundan 7-8 sene önce bir ayda bir kitap okuduğumu biliyorum.
Bu sefer iki kitap, bir webtoon bitirdim. Tabii sıfırdan başladığım kitaplar değildi, hepsini Ramazandan önce başladım, Ramazan içinde bitirdim.
Bu kitaba Ramazandan önce başlamıştım, aslında uzun zamandır aklımdaydı ama biraz akıcı olsun, merak ettiğim mevzular olsun dedim ve okumaya başladım.
Seriyi okuyup sevmeyen görmedim, herkes bayılıyor.
Peki ben beğendim mi?
Cevabı devamında. :)


Hem çalışıp hem okuyan Avery Grambs, kendine iyi bir gelecek kurmak istiyordu ve bunun için elinden geleni yapmaya kararlıydı. Liseyi bitirecek, üniversitede istediği bölümü okuyacak ve mezun olacağı güne kadar hayatta kalmayı başaracaktı. Ancak ünlü milyarder Tobias Hawthorne, ölümünün ardından ona neredeyse tüm servetini bıraktığında hayatı hiç beklenmedik bir şekilde değişti. Avery bir anda dünyanın en zengin gençlerinden biri ve en şanslı insanı olmuştu. Tüm gözler artık onun üzerindeydi. Peki ama hiç tanımadığı bir adam ona neden böyle bir miras bırakmıştı? Mirası alması için ise tek bir şart vardı: Avery bir yıl boyunca muhteşem Hawthorne Malikânesi’nde yaşamak zorundaydı. Bu dillere destan malikânenin her yeri özel mesajlarla, kodlarla, şifrelerle ve karanlık aile sırlarıyla doluydu. Avery için en büyük sürpriz ise mirasın hiç tanımadıkları biri tarafından ellerinden alınmasına öfkelenen Hawthorne'un torunlarıydı. Onlar sınırsız olanaklarla büyümüş, son derece zeki, çekici ve sıradışı çocuklardı. Bu tehlikelerle dolu görkemli dünyaya adım atan Avery’nin çözmesi gereken gizemler vardı. Tabii hayatta kalmayı başarabilirse!

Avery okulunu başarıyla bitirip, üniversiteye geçmenin derdindedir ama bunlara kavuşması için sakin bir hayat yaşamak zorundadır. Üvey ablasıyla kaldığı evden, onun sevgilisi yüzünden çıkıp arabasında kaldığı gecenin sabahında okuluna gelen tanımadığın bir oğlanın dediklerinden sonra bir anda milyarder olmuştur.
Başta ne nedir, necidir diye araştırana kadar mirası bırakan kişinin hiç tanımadığını ve kendisine neden bıraktığını araştırmaya koyulur.
Tabii bu mirasın Avery'ye geçmesi o kadar kolay değildir. İlk olarak gizli geçitlerle dolu olan malikanede kalmak zorundadır tabii içinde mirası yabancı bir kıza gitti diye afallayan dört erkek torun, adamın kızları ve damadı vardır.
Hem onlarla uğraşıp, hem de Tobias Hawthorne'un bıraktığı ipuçlarıyla mirası neden kendine bıraktığını öğrenmek için uğraşmaya başlar.
Avery normal ergen bir kızımız. Neden mirası bıraktı diye kafa patlatırken etrafından olan saçmalıkları, geçmişte yaşananları da öğrendikçe ben buralara nereden geldim, neden geldim diyor sürekli. Haklı sdfghjkl
Kendisine kızdığım yerler oldu, tam bir ergen gibi davrandığı doğru. Kızım o kadar para kalmış sana, resmen koca koca otellerin, sadece sana çalışan hukuk büron var. O yüzden akışına bırak ve her şeye bir kulp bulma deyip okudum.
Tamam yaşadıkları kolay değil ama en basitinden kılık kıyafetine düzenleme yapacaklar yaa orada sürekli itiraz etmesi falan sinir bozucuydu ve ablasına karşı olan tutumu. Biraz daha sert olabilirdi. :/


Diğer karakterlerin hangisinden bahsetsem spoiler olacak, o yüzden bu yorumda torunlardan, annelerden, düşmanlardan bahsetmeyeceğim.
O yüzden kısa yorum olabilir. :(

Bir kere Avery'ye kalan mirası okurken ağzım açık kaldı, her ne kadar kitapta olsa, hayal ürünü de olsa vay be dedim. Bu zenginliği iyi yaşasa iyi olur Avery, yani sadece kelimelerde kalmasın sdfghjkl
Sonrasında gizemler ve verilen ipuçlarının bu kadar kolay olması garibime gitti. Konuda torunlardan bahsedince ben çok farklı şeyler bekledim ama olmadı, tam tersi oldu. Daha sert şeyler yazabilirdi yazar. Zaten gerilim yazarı kendisi, onun için daha farklı şeyler bekledim.
Bunun dışında ortaya çıkanlar çok kolay olmadı mı ya? Ne bileyim şak diye orada, şak diye burada buldu durdu. Biraz heyecan beklerdim.
Bölümlerin kısa olması çabuk bitmesine olağan sağladı ama ben Ramazan'da okuduğum için azıcık elimde sürünmüş olabilir. O yüzden zamanında okumadım diyorum.
Ve en önemlisi neden kitaptan buram buram bir zenginlik kokusu alamadık yaaa. Ya da kızımızın ruhu o kadar fakir ki normal anlattı geçti sdfghjklş
Devam kitaplarda olsa seviniriz. En sonda bir oyun odası mevzusu geçiyor, çok tatmin olmadım. :/
Diğer okuduğum milyarder kitaplarındaki karakterler çatır çatır para harcıyordu ya sdfghjkl


Kitapta şüphelendiğim çok kişi oldu ama biri vardı ki şu an yanımda olsa gözü kapalı inanırdım.
Kim olduğunu anlamamış olabilirsiniz, o yüzden ipucu veriyorum(kitabımızda öyle ya) torunlar değil. Bunu bilin yeter. :D
Sonlara doğru azıcık heyecan falan oldu, onlar güzeldi. Ortaya çıkan sırlar beni şaşırttı mı? Hayır. O yüzden azıcık hayal kırıklığı yaşadım.
Sonda bir isim çıkıyor, kim olduğuna azıcık şaşırdım ya da şaşırmadım bilemiyorum. Nedeni zaten tahmin ediyordum ama o kişi mi? Belki adını koymamıştım ama o kişide bir şeyler vardı diye düşünüyordum ve oldu da.
Şu an iki şeyi merak ediyorum, esas erkek karakterimiz ve neden miras Avery'ye kaldı?
O yüzden tam olarak beklentimi karşılamamış olsa da devam etmeyi, ikinci kitabı okumayı düşünüyorum.
Bence bu kurgu bu şansı hak ediyor. :)

Yazarın kalemi akıcı, konu seçimi azıcık garip ve azıcık heyecansız olsa da sevgim gibi gibi.
Umarım devam kitaplarında daha çok geliştirmiştir kendisini. :)
Tavsiye etmem için devam kitaplarını okumak istiyorum, o yüzden tavsiye kısmını es geçiyorum.
Bu kitapta da ne kadar çok şeyi es geçtim yaaa :D
Son olarak, bir karakterin sürekli resmi konuşmasına bayıldımmm ama Avery'nin hiç sorgulamamasını garipsedim asdfghjklş
Okuyanlar anladı, bence o olsun. Ayyy yok ya diğeri olsun.
Amaaaan, kafam karıştı. Ben ikisini de tutuyorum asdfghjklş
Hangisi olursa memnun olurum :D




Kitaba Puanım 5/3-5^^



Alıntılar^^


"Bazen dışarıdan çok farklı görünen şeyler aslında içlerinde tamamen aynıdır,"


*****

"Her şey bir oyundur, Avery Grambd. Bu hayatta karar vereceğimiz tek şey, kazanmak için oynayıp oynamayacağımız."


*****

"Sana bir servet bıraktı Avery ve bize bıraktığı tek şey de sensin."


*****

Hayatlarını alaşağı eden ben değildim. Fakat ben buradaydım, Tobias Hawthorne değildi.


*****

"Neden bir hikaye anlatmak zorundayım?" diye sordum.
"Çünkü eğer sen hikayeyi anlatmazsan başka birisi senin yerine anlatır."






Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^



29 Şubat 2024 Perşembe

Son Teklif//Lauren Asher Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Dreamland Milyarderler serisinin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Serinin ilk kitabı Küçük Detaylar, ikinci kitap ise Beklenmeyen Koşullar ve bir de bu kitap. Kısa serilere seviyorum. Uzatmadan üç kitapta bitirmiş sağ olsun yazar.
İlk kitabı sevmiştim, ikinci kitap eh işteydi ama son kitap, yani bunu daha çok sevdim. Hepsinin kendine göre konusu vardı ama bu kitapta Cal'in yaşadıkları, yeni karakterlerimiz falan çok güzeldi. 550 sayfalık kitap olmasına rağmen aktı gitti kitap. :)


Callahan
Ben, herkesin kapalı kapılar ardında dedikodusunu yaptığı Kane’dim.
Zengin. Mesleği bırakmış sporcu. Tam zamanlı alkolik.
Gerçek beni ise çocukluk arkadaşım ve sevdiğim tek kadın Lana Castillo’dan başkası tanımıyordu.
Altı yıl önce kalbini kırdığımda, ona Wisteria Gölü’ne bir daha asla dönmeyeceğime dair söz vermiştim.
Dedemin vasiyeti her şeyi değiştirene dek de sözümü tuttum.
Mirasımı almak için göl evini satmadan önce orada bir yaz geçirmekle görevlendirilmiştim.
Dedemin bu isteği teoride basitti, ta ki tüm planım daha ilk günden berbat olana kadar.
Anlaşılan Lana yalnızca o evde yaşamıyor, aynı zamanda evin sahibi olduğunu da iddia ediyordu.
Alana Callahan Kane’e âşık olmak bir hataydı.
Bunu bana altı yıl önce kalbimi kırıp dostluğumuzu mahvetmeden önce bizzat kendisi söylemişti.
Bir daha buraya dönmeyeceğine söz verdiğinde aptal gibi ona inanmıştım.
Ama Cal, göl evini satmak istediğini söyleyerek tekrar çıkıp gelmişti.
Planını bozan ne miydi?
Benim adımın da o tapuda yazıyor olması.


Cal ona ve kardeşlerine bırakılan mirası alabilmek için dedesinin vasiyetindeki şartlarını yerine getirmek zorundadır.
Şart ise yıllar önce geri dönmemek için söz verdiği kasabaya bir daha gidip oradaki evi satmaktır. Gittiğinde ise çok büyük bir sürprizle karşılaşır.
Yıllar önce bağımlılığı yüzünden sevgilisinden ayrılan Cal eve döndüğünde evde hem sevgilisini hem de kendisine benzeyen kızıyla tanışır.
Bir yaz boyunca orada kalmak zorunda kalacak olan Cal'i büyük imtihanlar ve pişmanlıklar beklemektedir.
Cal'e Beklemedik Koşullarda sinir olmuştum, Iris'i kollayıp Declan'a yaptıklarını okuyunca dedim senin kitapta da seni çektirsin partnerin asdfghjk
Ama arkadaşlar çok üzüldüm Cal'e.
Çünkü yaşadığı şeyler kolay değildir, annesinin kaybı, yaşadığı kaza ve kariyerinin bitmesi. Babasının zorbalıkları ve kardeşleriyle iyi anlaşamaması hepsi üst üstte geldiği için zorlu bir hayat geçirmiştir.
O yüzden bağımlıklarından kurtulması cidden zordu ve tutunacak bir dal olmadığı için çokta umurunda değil ama kasabaya geldiğinde en azından biraz destek gösterebilirlerdi.
Tamam kasaba halkı neyse de Alana'nın davranışlarına kızdım açıkçası. Biliyor yaşadıklarını, tamam bazı şeyleri yapmasına izin verme ama anlayışlı yaklaş, üstüne gideceğine az da olsa yanında dur. Bu kısımlarda Alana'ya aşırı kızdım. Cal sonuna kadar çok tatlıydı, Alana ile geçinmesi, ona yardım etmesi çok güzeldi. Zaten para her kapıyı açar mevzusu var. O yüzden bazı yaptığı jestlerle her türlü herkesin kalbini kazanırdı. :D
Ve Cami aralarında iletişim çok güzeldi, o kadar tatlılardı ki onların kısımları okumak çok eğlenceliydi. <3


Alana yıllar önce sevgilisinden ayrıldıktan sonra zorlu bir süreç yaşasa da arkadaşları, kasabalı ve kızıyla beraber bu süreci bir şekilde atlatır ta ki bir akşam kapısında Cal'i görene kadar.
Ondan sonra geçmişe gitmesi, yaşadıklarını tekrardan hatırlaması ve güven problemini atlatamaması sıkıntılara yol açar.
Bir yaz boyunca Cal ile beraber olmak zorunda kalınca bir şeyler değişecek mi diye umut etmeye başlar.
Alana'ya çok üzüldüm, yaşadıkları, Cal'ın bırakıp gitmesi falan çok yıpratıcı şeyler. Sonradan kızının geleceği, kendi hayalleri falan derken zorlu bir hayat geçiriyor ama Cal'ın gelmesiyle bir şeylerin değişmesi güzeldi ama çoğu tavrını sevemedim cidden.
Çünkü sadece kendisine kadar davranması hoş değildi. Yani kızını düşünmesi güzeldi ama kızı olmasa bile bencilliği de ortadaydı. Bu yazar kesin aşırı feminist asdfghjkl
Tabii feministliği çok yanlış anlamış o ayrı ama neyse :D

Diğer karakterlerde kardeşlerin desteği çok tatlıydı, hele o mesajlaşmalar falan eğlenceliydi. Diğer kardeşleri gibi Cal'de fedakarlık yapıyor ve bence diğerlerine göre Cal'ın daha büyük bir fedakarlık yaptığını düşünüyorum.
Göl detayı, eski anılar ve kitap okuma detayları ayrıca güzeldi. Cal yalnızlıktan kitaplara sarıyor ve okuyor. Çok iyiydi ve kitapçıya gidip şak şak kitap alıyor. İşte zengin olmak bunu gerektirir asdfghjk
Sadece Cal'ın neden iş konusunda geri durduğunu anlamadım. Yani önceden onunda bir şekilde işin ucundan tutmasını çok isterdim. Ailenin hem yaramaz hem de bir işe yaramayan çocuğunu çok iyi temsil etmişti. Tam tersi olabilirdi.


Her şey güzel giderken tabii ki işler karışacaktı, spoiler yazacak bir durum yok ama Alana'nın yine bencilce davranması çok sıkıcıydı. O yüzden okumaya başladığımdaki hissiyatım bu sebeple Cal'e üzülmemle noktalandı. :D
Alana'nın hayalleri çok güzeldi yaaa, kıskandım sdfghjkl
Bence seriye yakışan bir son olmuş, bazı şeyler değişebilirdi ama bir insan yedisinden neyse yetmişinden de o oluyor.
Sadece ben mi kaçırdım, hatırlamıyorum yoksa yazar atlamış mı anlamıyorum ama dedeleriyle olan mevzuya çok değinmemişler. Mesele Cal ve Dedesinin arasında geçenleri okumak isterdim merak ettim çünkü. Tamam dedesi sahip çıkmamış vs. ama neden gitmiş? Gitmeye ne tetiklemiş oralar hep havada kaldı. 550'lik sayfada şunu da yazmadıysa helal olsun yani :D

Seri bana göre ahım şahım bir şey değildi ama her kitabın kendine göre güzelliği olduğundan okunacak bir seri diyebilirim. Yazarın kalemi akıcı, bir oturuşta yüz sayfa falan okuyorsunuz. Benim biraz elimde süründü, çok fazla okuyamadım yoksa bu kadar sayfa olmasına rağmen benim hızıma göre üç gün verebilirdim. :/
Son bölümde bütün ailenin bir arada olması, gelişen olaylar(burası spoiler olur diye geçiyorum :D) vs. derken bence güzel bir sondu.
Tavsiye olarak size kalmış, çünkü alın desem beğenmezseniz üzülürüm. Elinize geçerse ilk kitabı okuyun, severseniz devam edin derim^^



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

"Sen her zaman benden daha iyisini hak ettin."
"Hayır. Ben, senin bana iyi davranmanı hak ettim."


*****


Ben onu ne kadar seversem seveyim, en başta o kendini sevmediği sürece benim sevgim asla yeterli olmayacaktı.
Bundan kesinlikle emindim.


*****


Bizi en çok incitenler daima en çok sevdiklerimizdir.


*****


"Şu kelimeyi tekrarlamayı kes."
"Neden?"
"Çünkü kelimelerin anlamları vardır ve eylemlerin onları ucuzlaştırıyor."



Callahan Kane tarafından kalbinin kırılmasının nasıl bir his olduğunu çok iyi biliyordum. Ardında ne kadar uğraşırsan uğraş doldurulamayacak bir boşluk bırakıyordu.


*****

"Senin için her şeyi yaparım."
Alt dudağı titredi.
"Biliyorum."


*****


"Hiçbir şey bizim ilişkimizle kıyaslanamaz ve hiçbir zaman da kıyaslanamayacak."


*****


"İnsanın kendine aşık olması başka birine aşık olmaktan on kat daha zormuş, özellikle de kendinde sevecek pek fazla yön bulamıyorsa."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^



29 Ocak 2024 Pazartesi

Satır Aralarında Buluşalım//Melissa Ferguson Kitap Yorumu^^

 Merhabalar^^
Dün gece bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yazayım dedim sıcağı sıcağına. Kitabın bir yorumunu okuduğum zaman çok okumak istemedim açıkçası, zaten kitap fiyatları malum alsak, beğenmesek daha kötü. O yüzden pdf'i düştüğü an indirdim.
Valla arkadaşlar karton kitabı indirimli 150₺ yaparsanız alamam, hele bir de böyle çıkarsa hiç alamam. İyi ki almamışım diyorum. O kadar parayı bu kitaba vermeye üzülürdüm. Tamam kitap kötü değildi ama vereceğim parayı da hak etmiyordu açıkçası. Hadi sıfırı geçtim ikinci elde düşünmüyorum, onlarda kargoyla çok pahalı. Ama şu an bunu yazarken bile öyle bir vicdan yaptım ki arkadaşlar. İkinci el çok uyguna buldum bir tane alsam mı?
Neyse bu konu hakkında düşüneceğim.
Kitap hakkında illa ki spoiler yazmam gerek, yine içimde tutamadığım şeyler var asdfghjk



Savannah Cade, Pennington Yayınevinde editör olarak çalışmaktadır. Kardeşi Olivia’nın evinde yaşayan Savannah, bir yandan ailesi ve işiyle ilgili sorunlarla uğraşırken diğer yandan da hayali olan yazarlığa odaklanıp roman taslağı üzerinde gizli gizli çalışır.
Yayınevine yeni bir genel yayın yönetmeni gelmiştir; yayınevinin sahibi Bayan Pennington’ın oğlu William… Tanışma toplantısında bile roman taslağı üzerinde çalışan Savannah, topuklu ayakkabısının azizliğine uğrar ve taslağının sayfaları yere saçılır. Sayfaları tek tek toplayan Savannah, eksik kalan son sayfayı William’ın elinde görür. Artık saklaması gerektiğini düşündüğü taslağını yayınevinin ön okuma kopyalarının bulunduğu odadaki gizli bölmeye bırakır. Gizemli bir editör, satır aralarına eklediği yeni dokunuşlarla taslak üzerinde Savannah ile iletişim kurar ve bu ikilinin arasında duygusal bir bağ oluşur.
Bu sırada William’a karşı da yakınlık hissettiğini fark eden genç kadın, gizemli editör ve William arasında kendince bir seçim yapma zorunluluğu hisseder.
Artık cevabını bulması gereken iki soru vardır: Gizemli editör kimdir? Savannah kimi seçecektir?

Savannah katı kuralları olan bir yayınevinde yardımcı editör olarak çalışmaktadır. Yayınevinde aşk romanları çıkmaması ona bir engeldir çünkü kitap yazmaktadır ve kitabı aşk romanıdır. Taslağını düzelttiği bir gün kazara yere düşen taslağından bir kısmını yeni patronu William'ı okuyunca onu çalıştığı yerin en gizli yerine saklar.
Gün sonunda taslağını almaya giderken kenarlarında tanımadığım notlar görür ve baştan sinirlenir ama sonradan doğru şeyler yazdığını anlayınca ondan yardım ister, o da seve seve kabul eder. Gizemli editörüyle notlar sayesinde konuşurken yeni patron William ile de şirket hakkında büyük kararlar alır ve Savannah William'ın ona karşı olan davranışlarını bir türlü anlayamaz.
İşin sonunda gizemli editörle tanışmak isterken aslında kalbinde bambaşka biri vardır.
Savannah sıradan bir karakterdi, ablasıyla olan iletişimi yüzünden kendisine çok kızmama rağmen zeki tavrı sayesinde onları arka plana attım.
Çünkü yayınevinde çalışıyor ve yayınevinin geleceği için bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Bunlar dışında son kısımlardaki düşüncelerine gıcık oldum, yani ben bile anladım sen nasıl anlamazsın ya??
Tanıyorsun adamı, yapar mı sence? Bu kısım sinir streslikti. Neyse ki kitap kısa. :D


William hakkında yazacağım tek şet gizemli, yakışıklı, zengin ve yayınevi patronu biri. Yani daha ne yazabilirim ki. Savannah sürekli sert biri demesine rağmen aslında yazarın öyle yansıtmaması bizi çelişkiye sürüklüyor ama yine de ben sevdim.

Gizemli editörün notları çok tatlıydı, Savannah'ı bazen deli etmesi, flörtüz yazıları falan cidden çok tatlıydı. <3 O gizli odayı bambaşka bir yere dönüştürmesi falan kalbimizi ısıttı resmen.
Tabii ki kim olduğunu yazmayacağım, sadece ortaya çıkma mevzusunun o kadar çok uzaması saçmaydı.

Diğer karakterlerden Savannah'ın kız kardeşini ve ailesini hiç sevmedim. Yani Savannah böyle dobra bir karakter değil doğru ama ailesinin yaptığının yanında da nasıl o kadar sakin kalabildi anlamadım. Resmen ailenin günah keçisi gibi. Ben bu aileye daha çok yükselirdim de çok şükür yazar çok ön plana koymamış. ;)
Kız kardeşi ayrı bir dertti zaten. Onun içinde spoilerda bir şeyler yazacağım inşallah. :D


Kitapta en sevdiğim iki şey, birinci hiç smut yoktu(çok şükür). Sonrasında yazar abuk subuk şeyleri kitabına eklememiş(Daha da çok şükür) Bu ikisinin olmadığı kitaplar varmış yaaa, nasıl sevindim anlatamam. Çünkü biri olmasa illa diğeri oluyor. O yüzden bu kitabı almalıyım, bak şimdi! Benim tutarlılık seviyesi yerlerde şu an sdfghjkl
Gardrops'dan satış yapsam onun parasıyla alırım, neyse hayırlısı ya. :D
Kitabın kitaplar hakkında olması çok hoşuma gitti, bu tarz daha çok çıkarsalar keşke, ne güzel olur.
Savannah'ın sürecini gerçekçi anlatması çok güzeldi, belli ki kendi de bu tarz şeyler yaşamış. O yüzden daha etkili olmuş belli ki.
Bazı yerleri anlamakta güçlük çektim açıkçası, hatta ilk bölümü okurken anlamadığım için devam etmek istemedim ama nedense böyle bir okuma isteği oluştu sonra devam ettim. Ya yazar yüzünden ya da çeviri yüzünden bir gariplik vardı, çerez bir kitap olduğu için çok üstünde durmadım.


-Spoiler başlangıcı-

İlk başta kimin gizli editör olduğunu tahmin ediyorsunuz, yazar gizem katmak istemiş ama yapamamış. Zaten Savannah'ta hemen tahmin ettiği kişiye inanması falan yazarın bir şeyleri kurtarma çabasındandı bence.
Ve biz daha da şüphelenelim diye işte yurtdışına çıkması falan, iyice gizemli oldurmaya çalışmış ama diyorum ya olmamıştı.
Patron-çalışan hikayesini seviyorum ama burada yazar ucundan göstermiş demiş ki tamam, bu size yeter demiş geçmiş gitmiş. Aşklarını çok anlamadım gitti.
Belediyeye gittikleri sahne vardı, oradan sonra farklı şeyler olabilirdi.

-Spoiler Bitişi-


Yorumum yarım kalmış o yüzden spoiler kısmını kısa tuttum, okuyalı baya oldu çünkü. Kitabı sevdim, evet yazar kısa tutmuş, evet tatmin olmadığım yerler vardı ama uzun zamandır böyle tatlı bir kitap okumamıştım.
Aşk konusunda daha detaylı olmasını çok isterdim ve sonunun öyle hemen bitmemesini. İnşallah devamı vardır. :)



Kitaba Puanım 5/3,5^^

Alıntılar^^

Herkes, Ferris'i özlediğim için böyle olduğumu düşünüyordu. Ancak bu doğru değildi. En azından o seferlik. Ayrılmak kötüydü tabii ama Green'in okuyacak başka kitabının kalmaması, daha kötüydü. Yeni kitabının çıkmasına dokuz ay vardı ve buna dayanmak zorundaydım.


*****


Bir süre birbirimizin gözlerinin içine bakarak gülümsedik. İçimi sıcaklık kapladı. Ne olduğunu tarif edemiyordum ama bu bir konu olsaydı, hindistan cevizi serpilmiş muhallebi kokusu oldurdu. Bir ses olsaydı, dostunuzun ayak sesleri olurdu.


*****


"Kolay kırılırım. Bu da benim kusurum. Tek sözle bile yaralı geyiğe döner, bir hafta boyunca aksayarak dolaşırım. Neyse."


*****

Fakat insanların sosyal medyada sizi takip etmesini nasıl sağlayacağınızı çözmek, üniversite diploması almaktan daha zordu.





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^









31 Aralık 2023 Pazar

Bizimle Başladı Bizimle Bitti//Collen Hoover Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yılın son gününe bütün yorumlarımı yayımlamak istedim, bundan önce ki yorumumu bugün yani 30 Aralık'ta yayımladım, bunu da inşallah yarın(31 Aralık) yayımlamak istiyorum inşallah.
Kitabımız yılın en iyi kitaplarından biriydi, kaç aydır okumak istiyordum ama dram olduğu için sürekli erteliyordum. Sonunda gaza gelip başladım, iyi ki okumuşum. Kitap bir harika dostum!!
Böyle beklemiyordum açıkçası, tamam beklentim yüksekti, yükseltmişlerdi o yüzden hevesle okudum ve karşılığını da aldım çok şükür.
Bitirirken sen nasıl güzel bir kitapsın dedim, ÇOK KALP ANNECİMM



Ailesinden ona miras kalan öğrenilmiş çaresizliğe başkaldıran Lily’nin tüm acılara rağmen yeniden doğuşunun ümit ve sevgi dolu hikâyesi...
İçine doğdukları aileyi seçememenin yarattığı acının üstesinden beraber gelmeye çalışan Lily ile Atlas’ın hayatlarındaki ve hayallerindeki dönüşüm hayranlık uyandırıyor. İlginç tesadüflerle bezeli bu romanı okurken kendinizden bir parça bulacaksınız.
Bizimle Başladı Bizimle Bitti, asla vazgeçmeyen ve “yüzmeye devam etmek” isteyenlerin kitabı; başkaldırının ve empatinin yazıya dökülmüş hâli...


Lily babasını kaybettikten sonra yaşadığı şehre geri dönüp, bilmediği bir apartmanın çatı katına çıkar. Orada biraz vakit geçirdikten sonra yanına başka bir adam gelince ve onunla konuşmaya başlayınca bütün sırları ortaya atarlar. Adamdan etkilenen Lily teklif ettiği şeyi istemez ve ayrılmak zorunda kalırlar.
Aradan aylar geçmiştir ve Lily çok istediği çiçekçi dükkanını açar ve kader bu ya aylar önce aklında kalan adam karşısındadır.
Bu zaman zarfında da yıllar önce yazdığı günlükleri okurken geçmişte yaşayan Atlas aklına gelir.
Lily sıradan bir karakterdi ama geçmişte yaşadığı travmalar yüzünden çok acılar çekmiştir.
Son sayfaya kadar verdiği kararları hem şaşırdım hem üzüldüm hem de çok iyi anladım. Çok zorlu bir süreçten geçerken yanında olan kişilerden destek almış olsa da günün sonunda tek kalıp karar vermek zorunda kalması kalbimi kırdı.


Ryle, Lily ile çatı katında tanışan adam. Aylar sonra Lily'le karşılaştıklarında aslında Lily'nin çok farklı biri olduğunu ve hayatına yenilikler getireceğini az çok anlamıştır ama bunu hayata geçirmek düşündüğünden zor olacaktır.
Ryle Lily'den sonra bütün okurların kalbini kırdı, yaptıklarına çok üzüldüm. Böyle olmayabilirdi ama bu seferde böyle bir kitap çıkmazdı.
Yine de yaşananlara rağmen aklıselim davranması, Lily'yi anlaması bence çok hoştu ama işin ucu bambaşka.
(Bazı şeyleri spoilersız yazmak zor, o yüzden devamında spoiler olarak yazacağım, okumak isterseniz bakabilirsiniz. :) )

Ve Atlas.
Atlas, ahh Atlas...
Kendisi hakkında ne yazsam spoiler olacağını için es geçiyorum ama öyle şeyler yaşıyor ki alıp bağrıma basasım geldi. Çok üzüldüm haline, yaşadıklarına..
Neyse ki yazar bizi düşünüp bu kitabın devamı olan Bizimle Başladı kitabını yazmış.
Onu hemen okumadım, bunu sindirmem gerekiyordu.


Detaylara geçmeden önce ilk yazacağım şey, ilk defa bir kitabın yazarının son notunu hayran kaldım, kalbim kırıldı ve alıntı işaretledim.
İlk başlarda konusu farklı diyordum, işte hastalık ya da ne bileyim kadın kocasını kaybetmiştir vs ama öyle değildi, tahmin ettiğimden çok farklı bir şeydi.
Günümüzde çoğu kişinin maruz kaldığı durumu yazmış yazar ve öyle yazmış ki empati kuruyorsunuz ve bir yerden sonra o da tıkanıyor ve karakterin ne karar vereceğini merak ediyorsunuz.

Yazarın kalemi çok akıcıydı, bir yönden bunu da sevdim. Böyle bir konuya rağmen aktı gitti resmen. Sonrasında her olayın bir şekilde uzamaması ve hemen çözüme ulaşması da kitabı güzelleştirdi.
Lily'nin duygularını birebir yansıtması, okurken hem onun için hem de yaşadıkları için üzülmemiz bence her yazarın yapacağı şey değil. Yani çoğu yazar bunu hissettiriyor ama bu kadar değil.
Yukarıda da dediğim gibi yazacağım çok şey var ama spoiler olduğunu için yapamıyorum.
O yüzden böyle kısa kısa yazıyorum. :/


-Spoiler Başlangıcı-

Yazarımız aile içi şiddeti yazmış, Lily'nin babası annesini sürekli hor gören, sürekli döven birisi ve küçük yaştan bunlara maruz kalıyor.
Bu yüzden babasını kaybettiklerinde onun için yaptığı konuşma on numaraydı. Alkışşşş
Atlas'ın durumu daha vahimdi. Lily'lerin arkadaki, terk edilmişti evde tek başına yaşaması ve Lily'nin korkusuzca ona yardım etmesi kalbimi cıt etti kırdı resmen.
Çünkü evde ne su var, ne ısınacak bir şey var. Atlas'ın kıyafetleri bile yok. Oraları okurken cidden çok üzüldüm, kitap boyunca sadece o kısmı okuyabilirdim. Lily ve Ryne mevzusu da önemliydi ama Atlas ve Lily daha başkaydı. Atlas'ın Lily'nin yaşadıklarını bilmesi, buna karşı ona destek olması çok güzeldi. Tabii Lily'ninde Atlas'a bu durumda olmasına rağmen her şekilde yardım etmesi çok güzeldi. Tabii sonradan babasının baskını, Atlas'ın gitmesi ve yıllar geçmesine rağmen buluşmamaları, sonradan karşılaşmada sevgilim var demesi falan bunlar hep ufak klişe olaylarıydı ama Lily'nin öyle söylemeseydin bunları yaşamazdık, ilk dakikadan beraber olurduk demesi yine kalbimizi kırdı tabii.
Kitap resmen kız annenin kaderini yaşar modundaydı. Ryne çok aşık, çok iyi geçiniyor ve çok mutlular ama sinirlendiği zaman aklını kaybeden bir Ryne vardı ve gözünü bir şey görmediği için Lily'ye saldırması işleri değiştirdi. Bekliyordum böyle bir şey olmasını ama nasıl olacağını tahmin edemiyordum.
Sonrasında gelip özür dilemesi, Lily'nin Ryne olan aşkı yüzünden kabul etmesi. Bir kez daha aynı şiddete maruz kalıp yine aynı şeylerin yaşanması ama en son ki mevzu yüzünden her şeyin kopması, yine de sürekli ikilemde kalması gerçek bir kadının yaşadıklarının aynısıydı resmen.
Lily babasının yaptıklarını bildiği için Ryne başlarda affetmek istemiyor ama aşk ve sevgi galip gelince devam ediyorlar, evleniyorlar hatta çocukları oluyor ama işte Ryne ne kadar aşık olsa da, Lily'ye yaptıkları affedilir gibi değildi. Zaten affetseydi daha kötü olurdu. Tabii bu süreçte Lily'nin annesini ve buna maruz kalan insanları anlaması çok anlamlıydı.
Lily'nin en sonunda kararını verip, Ryne'dan boşanacağı sırada yaptığı konuşma çok iyi değil miydi??
"Kızın gelip baba sevdiğim adam beni dövüyor dese ona ne dersin?"
"Hemen onu terk et derdim." diyor Ryne orada ve ağlaması, kendisinin de başından iyi şeyler geçmemiş, kardeşini kaybetmesi ona kötü şeyler bırakmış ve bu hale gelmiş. Ona da çok üzüldük ama Lily en doğru kararı verdi.
Lily'nin arkadaşı Allyna'nın Ryne'in kız kardeşi çıkması, onlarında(karı-koca) zengin olmaları, hem de çok kolay bir şekilde para kazanmaları, buna vurgu yapmaları, Allyna'nın sürekli Lily'den taraf olması çok güzeldi. Kadın dayanışması...
İşte konu böyle, beni etkileyen ise yazarın annesinin de bunları yaşaması ve ondan ilham alarak bu kitabı yazması gerçekten üzücüydü. Hatta ilk şiddet sahnesinin annesinin başına geleni yazması çok acı. Ve notunda Ryne hakkında yazarken sürekli sildim sildim yazdım, Ryne için çok üzüldüm ama böyle yazmak zorundaydım demesi...
Ben bile okurken o kadar ikilemde kaldım ki, Atlas olmasaydı çok ama çok üzülürdüm kesin. :/
O kısımdan aldığım alıntı spoiler olmazsa alıntı kısmına eklerim.
En son kısımda Atlas'la karşılaşması, beraber olma şanslarının olması ve devam kitabı Bizimle Başladı'da hikayenin devam etmesi çok iyi değil mi??? <3

-Spoiler Sonu-


Bu kadar spoiler yazacağımı az çok tahmin ediyordum ama inanın halen daha yazmak istediklerim var. İkize acil okutmam lazım ki konuşalım, etrafında konuşacak kimsem yok, üzülüyorum. :/
Yazarın diğer kitapları bunlar kadar iyi değilmiş diye duydum, yani öyle bir çıtayı yükselmişti yazar başka kitaplarını okusam bu kadar beğenir miyim tartışılır ve denemek lazım tabii.
Bu arada kitapta çok fazla smut olduğunu yazan olmuş, arkadaşlar ya siz smut'lu kitap okumuyorsunuz ya da konuya göre fazla buldunuz ama inanın normal romantik komedi kitaplarının yanında bu kitapta olan smut hiçbir şey. Cidden kitap cinsellikten çok kadınların çoğunun maruz kaldığı mevzuya önem vermesi, onun üstünde durması daha çoktu.
Yazar bu tarz yazıyormuş ama bu kitap çok başkaydı. Hatta dedim bu yüzden çok rahatsız olurum falan ama düşündüğüm gibi değildi. Diğer kitapları gibi kıyaslamayın.
Bir önce ki yorumlarımda dediğim gibi artık tavsiye etmeyeceğim, sizin yorumdan alıp almayacağınıza karar vermenizi istiyorum. ^_^
Bu arada kitap yılın en iyi kitaplarından biriydi, bunu da not olarak eklemek istedim. :)
Son olarak kitap film oluyor ve Lily'yi Blake Lively, Ryne'nı Brandon Sklenar, Atlas'ı ise Justin Baldoni oynayacakmış. Ben kitabı okumadan bir şey bilmiyordum ama okuyanlar olmamış diye bas bağırdı, şu an ben de okuduğuma göre ben de diyebilirim, BU KADRO OLMUŞ MU???? -_-



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^

"Herkes aslında derinlerde eşit derecede berbat durumda olsa da, oldukları kişi hakkında numara yapıyorlarmış gibi hissediyorum. Sadece içimizden bazıları bunu saklamak konusunda diğerlerinden daha iyi."


*****

"Birbirimize çok benziyoruz," dedi, daha önce söylediğimi tekrarlayarak.
"İnsanlar ve bitkiler mi?" diye sordum.
Olumsuz anlamda başını salladı. "Hayır. Sen ve ben."




"Eskiden ben de çok düşerdim Lily."


*****


Mutlu bir Atlas, insanın aklının başından alıyordu. Bu, dünyada sevdiği her bir şeyi alıp hepsini ona vermek istememe yol açıyordu.


*****


"Lily bu, şu anda haklı olmak istediğim bir şey değil. Her gece onun hakkında yanılıyor olmak için dua ettim."




Atlas ve Lily'in Fanart çizimi <3
Nasıl güzelllll <3




Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle, aşkla kalın^^



Buralarda da varım^^

30 Aralık 2023 Cumartesi

Şahane Bir Kadının Gizli Günlüğü//Julia Quenn Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
İki gün önce bitirdiğim kitabın yorumunu hemen yapmaya başladım, çünkü unutuyorum arkadaşlaaaar!! :D Bir de çok sevmediğim, hissiyatı olmayan kitapları daha çabuk unutuyorum ne yazık ki. Mesela şimdi bile ne yazsam diye düşünüyorum.
Kitabın yazarından ve okuyan herkesin sevmesi sebebiyle uzun zamandır almak istiyordum. Tek kitaplık bir seri gibi, yani erkek karakterimizin kardeşleri var belki onların kitapları vardır, bilemeyiz. Araştırmam lazım sdfghjklş
Kitabımızın konusu çok açıklayıcı değil, tamam gerekli şeyler yazıyor ama benim aklıma vs bir şey gelmedi açıkçası. O yüzden de konu olarak bir beklentim yoktu ama yazar ve genel olarak konuya bakınca illa ki bir şeyler akla geliyordu. O yüzden dedim güzel olur belki ama inanın hayal kırıklığı yaşadım, beklediğimi bulamadım ne yazık ki. :/

Bayan Miranda Cheever, henüz on yaşındayken, muhteşem güzelliği dair hiçbir iz taşımıyordu. Taaki, yakışıklı ve gösterişli Vikont Turner, onun bir gün büyüyüp çok güzel bir kadın olacağını söyleyene dek..İşte o zaman Miranda, bu adamı sonsuza dek seveceğini biliyordu..Oysa ilerleyen yıllar Miranda için ne kadar kolay olduysa, Turner için de o kadar acımasız olmuş, önemli bir kaybın altında ezilmiş, yalnız ve acı çeken bir adama dönüşmüştü.Fakat Miranda yıllar önce günlüğünün ilk sayfasına geçirdiği bu gerçeği asla unutmadı..Kaderi olan bu aşkın, parmaklarının arasından kayıp gitmesine izin vermeyecekti...


Miranda arkadaşı Olivia ile çok iyi arkadaştır, onunla yediği içtiği ayrı gitmez. Olivia’nın doğum gününde ilk defa Turner’ı gördüğünde ve o gün yaşananları anlattığında Turner’ın söyledikleri ona çok iyi gelmiştir ve tavsiye ettiği günlük yazma işine girişmiştir. Daha o ilk karşılaşmadan Turner’a aşık olan Miranda yıllar sonra tekrardan karşılaştıklarında Turner’ın hayatı çok değişmiştir.
Miranda’yı aşkı konusunda çok sevdim, aşkına çok güzel sahip çıktı ve sonrasında da yaptıklarına çok kızdım. Çok çabuk kendini teslim etti, tamam evlenmeyi düşünmüyorsun ama bu kadar da olmaz beee.
En son kısımdaki tavrını beğendim, hak etti çünkü Turner bey -_-

Turner genç yaşta aşık olup evlendikten sonra hayatı tepe taklak olur, eşini kaybettikten sonra iyice kabuğuna çekilen Turner gelecek hayatında ne aşık olmak istemektedir ne de evlenmek. Miranda ile sık sık zaman geçirdikçe aslında çok farklı bir kişi olduğunu düşünen Turner zamanla onu başka türlü istemeye başlar ama aşık değildir.
En sonunda işler karışır ve yaptıklarından sonra aklı başına gelsin diye yine saçmalar.
Turner geçmişte yaşadıklarından sonra yaralı bir karakterdi, yani hemen güvenmesi vs. cidden kolay değildi ama Miranda’ya yaptıklarından sonra adam gibi adam olabilirdi ama olmadı. O yüzden gözümden düştü, sonradan aklı başına gelse de hayır kabul etmiyorum.
İşte bu kısımda yazar çok farklı şeyler yazabilirdi. Ne bileyim arada kıvılcımlar olsaydı ama işler başka bir boyuta gitmeseydi.
Hani zaten ben yaralı bir adamım, başka kadınında bu yaraya ortak edemem deyip biraz daha arada zaman geçmeliydi. Miranda’yı fark edip sonrasında yaşadıklarından sonra olmaz deyip yıllarca ayrı kalabilirlerdi. Böylece konu güzel olabilirdi. İşte yazar hooop bütün her şeyi oldu bittiye getirdiği için ortada bir aşk yoktu, yani başta yoktu. Sonradan olsa ne olacak ki baştan o aşkı hissedemedikten sonra.
Miranda’ya davranışı, düşünceliyim deyip ortada bırakması cidden çekilir bir karakter değildi. İki karakterimizde de olumlu bir enerji alamadım. Yine de Miranda’yı Turner’dan daha çok sevdim.


Ufak bir Olivia karakterine parmak basıp geçeceğim. Yani bu karakter Miranda’nın arkadaşı, dostu muydu, yoksa sırf yalnız kalmamak için yanında taşıdığı bir arkadaşı mıydı anlamadım gitti.
Yani davranışları çok değişikti, nasıl o aşkı hissedemediysek Olivia ve Miranda’nın arasındaki aşkı da anlamadık gitti. Miranda’da kendi çapında varlıklı ama bazen Olivia’nın tepeden baktığını düşündüm. Mesela Bridgerton serisinde Penelope ve Eloise’in arkadaşlığı çok güzeldi, yani davranışları bile arkadaştan çok kardeş gibiydi ama burada yoktu o his.

Genel olarak toplarsak cidden hayal kırıklığı yaşatan bir kitaptı, yazarın kalemini sevsemde bu tarz hatalar yapması üzüyor beni. Sanki Rüyalar Gerçek Olsa ve Yüreğe Söz Geçmiyor kitaplarını başka biri yazmış. Tamam Son Söz Aşkın ve En Çok Beni Sev’de iyi değildi, bakın eh işteydi demiyorum, iyi değildi diyorum ama iki tane çok güzel kitap yazmasına rağmen böyle duygudan yoksun karakterler yazmasına şaşırdım açıkçası.
Sonrasında olaylar geliştiğinde Turner’ın ailesinin bazı şeyleri öğrenmemesi ya da nasıl tepki vereceklerini merak etmemize rağmen üstünkörü yazması hoş değildi. Kitap yarıya kadar aile evinde geçiyor ama bir anda çiftimiz onların yanından ayrılıyor, sanki hiç var olmamış gibi hayat yaşıyorlar. Şaka gibi asdfghjkl
Ve Miranda’nın babası :D Cidden değişik. :P
Bir konuda için ilk defa yazar bunu yapmış olsun dedim ve oldu ama sonradan yazar hemen araya bir şeyler sıkıştırayım da çiftimiz anlasın birbirine delicesine aşık olduğunu dedi. Hiç beğenmediğim o kısmı, ondan önce bazı şeyler anlaşılmalı ve söylemek için çekinmeliydiler.
Bir de Miranda’nın sürekli güzellik mevzusu ortaya atıldı, tamam kız güzel değil ama zekasıyla etkilesin. Ama o da olmadı, işte Turner şuyu güzel, buyu güzel dedi aşık oldu. Eeee zekası? Ondan bile bahsedilmedi ya da ne bileyim yüzü güzel değil ama vücudu güzel falan densin sdfghjkl Yani güzel değilim dedi, herkes de ayıp olmasın diye hayır, çok güzelsin dedi asdfghjklş
(-Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, demiş ki bu güzellik algısından bıktım- modundayım awsedrftghjklş)
Karakter güzel değil anladık, yeter -_-


Kısacası sevemedim, başta diyorum ya ne okuduğumu bile çok az hatırlıyorum. Yani neden böyle güzel konuyu böyle yazarsın ki? Tamam çok orijinal bir konu değil, tam bir klişe ama klişeyi bile güzel yazmak var arkadaşlar. Yazar onu becerememiş. :D
Ben de şu an düşündüğümde ne yazabilir diye aklımdan geçirdim, benimde aklıma bir şey gelmedi ama illa ki daha güzel bir şey çıkardı.
Ne bileyim kıskançlık mevzusu daha çok olsaydı, Turner Miranda’yı yavaş yavaş fark edip bu kız başkasıyla evlenirse üzülürüm ben moduna girseydi güzel olmaz mıydı? Sap gibi ortada bıraktı gitti akıllı. -_-
Ben büyük ihtimal akıllanmam yine yazarı çok övülen bir kitabını alırım şaşmaz ama böyle hayal kırıklığı yaşadıkça üzülüyorum yaa. :/




Kitaba Puanım 5/3^^



Alıntılar^^


"Oldukça tuhaf bir espri anlayışın var biliyor musun," diye mırıldandı.
"Öyle mi?"
"Evet, ama en çok sevdiğim özelliğin de bu, bu yüzden sakın değişme."


*****

Winston'la evlenmeyi düşünmek için ortada birçok mükemmel sebep olmasına rağmen evlenmemek için de bir tane itici sebep vardı, o da tam önünde duruyordu işte.
Eğer Miranda aşık olmadığı birisiyle evlenecekse, bu onun aşık olduğu adamın erkek kardeşi olmayacaktı.


*****

Ona doğru kaçamak bir bakış attı. O kendisine bakmıyordu. Bakmıyordu ama şüphesiz bakmaktan kaçındığı için değil. Sadece bakmıyordu işte.




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^