Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Alıntılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2025 Pazartesi

Bülbül Kapanı 2//Loresima Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Askeri kurgu sevmeme sebep olan serinin yan serisi olan Bülbül Kapanının ikinci kitabını sonunda okudum. Geçen senelerde seriye başlamıştım, ne yalan seriyi Gökçen evereni gibi bekledim ama tam bir mafya kitabıyla karşı karşıya kaldım. İlk kitabın yorumunu okumak için burayı tıklayınız^^
Bundan sonra spoiler olacağı için sadece birinci kitabı okuyanlar okusun.
İlk olarak birinci kitaba göre daha iyiydi, en azından çiftimizin arasından bir şeyler başlıyor artık ve kitap daha da güzelleşiyor.
Ama bu tarz kitaplar bana göre değil ya cidden. :/


Savaş kaçınılmaz olduğunda tüm beyazlar siyaha dönmeye mahkûmdur. Büyük bir savaşın ortasında kalan Ahuzar ve Timur’un hayatlarındaki tek beyazlık; kalplerine düşen küçük bir kıvılcımken harlanarak büyüyen sevdalarıydı.
Geçmişe gömülen acılar büyüyen sevdalarıyla gün yüzüne çıkarken kalpleri bir gül tomurcuğu gibi açıyor, kurşunların arasında ikisi de onu büyütmeye çalışıyordu. Ama düşman, sessiz ve sinsi; sırlar ise beklenenden daha büyük ve derinken ölüm Timur’un adında, Ahuzar’ın ise hayatında saklıdır.

Ahu en sevdiği, can dostu atı kadifenin başına gelenlerden sonra bir süre kendine gelemez. Gerçekleri bilmesine rağmen Timur'un ortaya çıkmasından korkan Ahu her şeyi içine atar. Bu sürede de kralşan rahat durmaz ve yine, yeniden sürekli yanına çağırır ama bu sefer kız kardeşi ile birlikte, bu da Ahu'yu daha da çıkmaza sokar ama en son yanından kovan Timur artık sadece onun için intikam alacağını söyler ve yapmaya başlar.
Ahu'ya ilk kitapta aşırı kızmıştım ama şimdi gerçekler ortaya çıktığı gibi kadın ne yapsın diyorsunuz. Öyle nalet bir herif var ki karşılarında. Yok böyle kötü bir karakter, zaten bu tarzı sevmiyorum bir de bu kadar kötü karakterin olması sinirlerimi bozuyor.
Neyse efenim, son kısımlarda olaylar olaylar ama arkadaşlar bazen Ahu'nun benciliği beni benden alıyor. O son kısımda herkes hedefken sadece kardeşini düşünmesi kırıcıydı.
Onlar dışında ne yapıp edip Timur'un yanına gitmesi çok tatlıydı, bir de o ayakkabılarla. Kadın tam bir ikon. :D Gökçen ile çok iyi kanka olur bunlar, ahh ben o sahneleri okuyacak mıyız acaba???


Timur geçmişten dolayı yanında kimseyi istemezken usul usul yüreğine işlenen sevdanın sonunda farkına varır.  İşte o fark edişle beraber artık Ahu onun koruması gereken tek insan olur çıkar. Bu saatten sonra her yeri yerle bir edecek, Ahu'yu korumak için elinden geleni yapacaktır.
Timur yine bildiğiniz gibi, hem çok sessiz ama sessizliğin altında neler oluyor neler. Geçmişte yaşadıklarına yine ve yeniden çok kırıldık, arada Murathan'ı da okuduk tabii. Ben Gökçen evrenini cidden seviyorum ya, askeri kurgu daha dram olur dedim ama bu seri daha baydı beni açıkçası. Buna da değineceğim devamından inşallah.


Ekstra yorum yapacağım bir karakter yok, olsa da söylemem spoiler yiyebilirsiniz. O yüzden genel bir yorum yapayım. Ben bu kadar karanlık kitapları cidden sevmiyorum. Kötü insanların bu kadar kötü, karanlık olması beni bayıyor. Zaten kitap 571 sayfa, dikkat edin serideki bütün kitapların sayfa sayısı öyle. Neden acaba, merak ettim. Bilen var mı?
Kitabın en sevdiğim yerleri Rize kısımları oldu ama kısaydı, tabii absürt yerler yok muydu vardı. Mesela halen daha kaçma mevzusu dönüyor, en son kısım haricinde ilk kitapta da dediğim gibi bunlar tim değil mi? Her türlü saklanır Ahu ve kardeşi. Tamam sonra kısımda işler karıştı ama ne bileyim bu kısımları daha mantıklı yapsalardı keşke.
Neyse çokta şey yapmamak lazım, sonuçta hayal ürünü bir kitap.


Tabii çıkan sırlardan sonran öğrendiğim şeylere şok olmadım değil ama azıcıkta olsa hissettim diyebilirim. Onun dışında Ahu-Timur sahneleri çok güzeldi, bol bol romantik sahneler okumak isterdim ama belli devam kitapta daha çok okuyacağız. Rize kısımlarını da çokça okumak isterim mesela ama bakalım ne kadar okuyacağız. Spoiler olmasın diye çok fazla detay veremedim ama ilk kitaba daha farklı, güzel ve akıcıydı. Şok üstüne şok yaşadığımız şeyler vardı.

Ve önermeye gelecek olursam, ben bir süre bu seriden uzak kalacağım. Bana çok iyi gelen bir seri değil, yukarıda da kaç kere dediğim gibi o kadar çok kötülük ve iğrençlikler var ki bana göre pek değil ama bazı konuştuğum kişiler sakın bırakma devam et diyor. Daha biraz önce konuşurken bu kralşan daha neler yapacak, okudukların ne ki dedi. Ahan bir okumamam sebep daha.
Yine de ben severim böyle kitapları diyorsanız okuyabilirsiniz.
Şu an son kitap, yani dördüncü ve final kitap çıktı. Sonu acaba nasıl bitecek merak ediyorum, bu konu hakkında spoiler yemeye razıyım. Mutlu olsun yeter. :D
Not: Kitapta yetişkin içerik demiş ama smut yok, yakınlaşma var evet ama smut yok. 





Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Ateşler üzerinde yürürken Ahuzar, tatlı bir tebessümle bakarken Ahuydu.


*****


Bu kadar etkilendiğim için kendime kızıyor ama engel olamıyordum. Ona güvenmemek için artık hiçbir sebep yoktu. Her yol oydu.


*****


“Geçer belki,” dedi Timur bir umut.
“Kendi yüzünü yıkamaya üşenen adamsın, Tönge. Kadının yüzündeki çilleri saymışsın. Sence geçer mi?”


*****


Belki de bundandı ona dokunduğum da yakmayışım, dikenlerimin batmayışı. Belli etmiyordu belki ama benden daha sert duvarları vardı. Üzerindeki hüznü hissedebiliyordum.


*****


“Bildiğin kadarım. Bir adım var, bir işim, bir görevim, bir de...”
“Bir de ne?”
Bakışlarını kaçırmadı. Bir de sen işte,” dedi en net şekilde.


*****


İlk defa ölmek için değil, yaşatmak için savaşacaktı. Bütün savaş kurallarını yıkıp tek bir prensip uygulayacaktı: Tönge prensibi.


*****


Elim hâlâ yanağındaydı. Kısa bir an için cevap veremedim. Haftalarca beni dinle, bana inan, bana umut ol, diye peşinde koşmuştum. İnatla geri itmişti. Şimdi en dipsiz kuyuda kalan bendim. Ona inanmam için elini uzatıyordu. Hayat garip bir yoldu. Bazen mucizelerle doluydu. Ona sen benim en büyük mucizemsin, derken yanılmadığımı şu an gösteriyordu. Hissettirdiği güven ve yuva hissi mucizeden başka bir şey değildi. Bana verdiğin güvenin hakkını vermeme izin ver, demişti.
Veriyordu.





Bir yorum daha biter^^
Başka, yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^















30 Kasım 2025 Pazar

Pumpkin Spice Kafe//Laurie Gilmore Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Sonbahar ayının son günlerinde okunması gereken kitabı şükür okuyabildim. Aslında bu aylarda ne güzel kitaplar okunurdu ama çok farklı kitaplar okuduğumu söylemek isterim. :)
İşte sonbahar ayından böyle kahverengi, soft kitapların okunduğu mevsim. Bu kitapta onlardan biriydi, hatta sorf bu mevsimde okuyayım diye hemen almış olabilirim. :)
Benden önce okuyanlar kitabın çok fazla smut içerdiğini söylemişti. Ben de dedim herhalde baştan sona smut, hiç sevmem ve okuma zevkinin içine ediyor falan ama öyle değildi işte. Bunu diyen arkadaşlar çok masum yaaa :D



Jeanie stresli iş hayatından sonra kendini birden Dream Harbor’ın huzur dolu sokaklarında, teyzesinin ona bıraktığı Pumpkin Spice Kafe’yi işletirken bulur. Kasabanın sıcakkanlı insanları ve tarçın kokulu kurabiyeleri, onu âdeta yeni bir başlangıç yapması için davet etmektedir.
Logan, Dream Harbor’da yaşayan ve kasabanın dedikodularından kaçan bir çiftçidir. Fakat Jeanie’nin gelişiyle birlikte Logan’ın tüm dengesi altüst olur ve sinir bozucu derecede neşeli olan bu kadından uzak durmaya çalışsa da kendini bir şekilde onun cazibesine kapılırken bulur.
Pumpkin Spice Kafe, tutkulu bir romantizm yaşamak isteyenler ve “yeni başlangıçları” sevenler için muhteşem bir hikâye.


Jeanie iş yoğunluğundan sonra artık sakin bir yerde çalışmak, stresli ortamlardan uzak durmak ister. Şansına teyzesi kafesini ona bırakınca çocukluktan beridir gelmediği kasabaya yerleşir.
İlk başlarda zorlansa da zamanla kasabaya alışır ama geceleri uyumak çok zor olur, sebebi de her gece kafenin dışından gelen seslerdir.
Bu korkusundan dolayı tedirgin olan Jeanie kasaba halkına söyleyince ona yardıma gelen çiftçi Logan'dır.
Yeni yeni arkadaşlar edinen Jeanie kasabada temelli kalmak için çok düşünecektir.
Kasabaya yeni yerleşen o top karakteri okumak çok eğlenceli, herkesin gözü bu karakterimizde olunca daha eğlenceli oluyor.
Karakterimizi sevdim ama son kısımlardaki gururunu hiçe sayması hoşuma gitmedi açıkçası. Bunu yorumumun devamında yazacağım. :) Spoiler değil. 


Logan yıllar önce bütün kasabanın önünde yaşadığı hayal kırıklığından sonra kasabadan uzak durur ama yeni gelen kasaba sakininden sonra kendini bir anda sürekli kasaba etkinliklerine giderken bulur.
Logan'ı anlayabiliyorum. Bir kere kalbi kırılmış, yeniden kırılmaması için uğraşıyor ama arkadaşlar konuşmak neden bu kadar zor?
O cüsseli adamdan çıt kırım bir adamın çıkması çok komikti ya.
Yazar herhalde sert gözüken ama duygusal bir erkek olduğunu göstermek istemiş. Güzelde olmuş ama diyorum ya o konuşmama ve kendince bir şeyler uydurup kalp kırmaya gerek yoktu. Bu yüzden çok sinir oldum kendisine.


Kasaba hikayeleri seriyse eğer diğer çiftlerin kitaplarını okumak heyecanlanıyorum. Mesela kitapcımızla olan kitabı merak ediyorum. Konusu baya heyecanlı gibi duruyor. :)
Diğer çiftimizide merak ediyorum ama ondan önce yayınevi yılbaşına özel kitabı çıkarmak istemiş. Ay onuda çok merak ediyorum.
Ya ben bu seriyi cidden sevdim. Zaten kasaba kitaplarına hayranım, yeni gelen birinin adapte olması falan çok çok güzel. Bunun dışından dedikoducu teyzeler, hemen dost gibi olan yaşıtlar ya da komşular falan seviyorum ya. Bizde kasaba yok ama mahalle kitaplarını zaten seviyorum, bu da onlar gibi. :)


Yukarıda Jeanie için sonra yazacağım şey ise şu, seni yanlış anlayan hatta ve hatta seni adam akıllı dinlemeyen birini ne diye hemen dinliyorsun falan. Kız azıcık süründürsene, hak etti çünkü. Lan benim kalbim daha çok kırıldı, sen nasıl hemen tamam dersin?
O yüzden o kısım haricinde sevdim kitabı. Tabii ki smut vardı, yok diyemem ama diyorum ya çok diyenler aşırı masum. Ne kitaplar var, bu ne ki? Hem o kısımları okumazsan kitapta anlam, olay değişmiyor. Atla gitsin.
Onun dışında konu birazcık basit kaçmış, gerçi kitapta ince ama daha dolu dolu olabilirdi. Yine de serinin ilk kitabı, günahı olmaz deyip geçiyoruz. :)

Bu tarz kitapları seviyorsanız öneririm, çerezlik, hemen bitecek, kasaba ve yeni başlangıçları sevenlere öneriyorum. Bir günde okunup bitecek kitaplardan biri.
Seriye de devam edebilirsiniz bunu okursanız. :)
Bu arada kitapta geçen beyaz kediye bayıldımmm
Bunu muhteşem kapaklarında da yer vermeleri ayrıca çok tatlı ki kapaklar gerçekten çok güzel. Keşke ciltli çıksa... :(



Kitaba Puanım 5/4


Alıntılar^^


Yine güldü, Logan bu sesin içine işlemesine izin verdi.
Tanrı aşkına, ne güzel bir kahkahası vardı. O samimi olandan, aniden parlayan küçük bir neşe kıvılcımı gibi.


*****


Kasabaya geldiğinden beri ikinci kez Logan’dan uzak durması gerektiği konusunda uyarılmıştı. Bu
kasabanın gerçekten kendi insanlarını koruma konusunda şakası yoktu.


*****


“Haneye tecavüz değildi. Daha çok bir kır-bırak-ve-kaç olayına benziyordu,” dedi Jeanie gülümsemesiyle onu rahatlatmaya çalışarak ama Logan’ın tek duyduğu Jeanie’nin başına kötü bir şey geldiğiydi ve buna izin veremezdi.


*****


Bir insan yanındaki kadın bu kadar sevimli davranırken bir turta yeme yarışmasının artılarını ve eksilerini nasıl düşünebilirdi ki?


*****


“Peki, ya alpaka?” diye sordu Jeanie sesindeki neşeyi gizleyemeden.
Logan yüzünü buruşturdu. “Harry Styles.”
“Harry Styles?” Jeanie neşeyle çığlık attı. “Harika.”
Logan gülümsemesini saklamaktan vazgeçmişti. Şimdi tamamen gülümsüyordu. “Temayı bozamazdım.”

Alıntıya not: Logan çiftliğinde baktığı hayvanlara ünlü şarkıcıların isimlerini vermiş. :D


*****


"...Seni sen olduğun için sevmekten çekinmesine izin verme.”





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^








26 Kasım 2025 Çarşamba

Ölü Şeyler Bize Aslında Çok Daha Yakın //Robin Wasley Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Uzun zaman sonrasından sonra güzel bir fantastik kitap yorumuyla karşınıza geldim. İlk kapak duyurusu yapıldığında hem konuya hem de kapağa hayran kalmıştım. Sonra yayınevi tiktoktan yazınca neden olmasın dedim. Bakın açık açıkta söylüyorum.
Şimdi sırf yayınevinden geldi siye abartacak değilim. Kitap güzeldi, ilginçti ve merak edilesiydi.
Veee eğer değişmezse en bomba haberi veriyorum, kitap tek kitap.
Ha yazar sevildi diye devam eder mi, eder. Ucu açık bir kitap, konuda öyle ama şu anlık her şey bitmiş gibi duruyor.
Bu arada ben buna yorum yaptım diye biliyordum, fotoğrafları ekler tamamlarım dedim ama yorum yazmamış yaa. :/


Büyülü bir kıyametle uğraşmadan da lise hayatı yeterince zordur. Sid Spencer, tuhaf kasabanın en sıradan kızıdır. Büyünün dünyadan mühürlendiği fay hatlarından birinin üzerine kurulu bu turistik kasabada Sid’in tek derdi saçını mahveden nem, bitmek bilmeyen sakarlıkları, kasabadaki dört Asyalıdan biri olmak ve tarihin en utanç verici reddedilişlerinden birini yaşadıktan hemen sonra en yakın arkadaşı ile hoşlandığı çocuğun sevgili olup onu terk etmesiydi. Derken her şeyi değiştiren o olay meydana gelir: Muhafızlar’dan biri öldürülür, mühür kırılır ve hapsedilen büyü serbest kalır. Yeraltından canavarlar fırlar, kimse kasabaya girip çıkamaz ve bütün bu karmaşanın arkasındaki adam, şiddet yanlısı kanunsuzların çetesiyle birlikte sokaklarda gezinmeye başlar. Sid’in sıradan hayatı bir gecede değişir. Kayıp ağabeyinin de bu olaylarla bağlantılı olduğunu öğrenince onu bulmak ve fay hattını sonsuza dek mühürleyebilmek için diğer Muhafızlar’a katılır. Yaşayan ölüler sürüleriyle, kontrolsüzce büyüyen ormanlarla ve türlü tehlikelerle mücadele eden Sid ve küçük kahraman ekibi, kasabaları ile bildikleri dünyanın sonu arasında duran tek şeydir. Büyünün, katillerin ve filizlenen aşkların arasında Sid, kusursuz derecede normal bir kız olarak kendini mükemmel derecede anormal bir kıyametin ortasında bulur. Peki, böylesine sıradan biri, bu kadar olağanüstü bir dünyada hayatta kalmayı başarabilecek midir?

Sid gizemli ve turistlerin ilgisinin çektiği kasabada sıradan bir şekilde hayatına devam etmektedir. Çocukluk arkadaşından ihanete uğrayıp, onunla daha konuşamamak onu derinden yaralasa da kardeşleri ona yetmektedir.
Bir gün evde sadece kendisi kalınca o gece bütün hayatı değişir. Muhafızların koruması gereken fay hattının biri açılmıştır ve büyük bir deprem olup, büyü serbest kalınca kasabada farklı ve tehlikeli şeyler dolaşmaya başlar. Kardeşinin gelmesini beklerken ona yardım etmeye gelenlerle iş birliği yapmak durumunda kalır ve bir anda kendisini büyük bir mücadelenin içinde bulur.
Sid çok cesur bir karakterdi. Hiçbir şey bilmeden bile muhafızlara yardım etmesi, onlarla savaşması ve mücadele etmesi çok güzeldi.
Ve tabii yazarın aile kavramı, kendi yaşadıklarını kitaba yansıtması baya üzdü.
Kitap yazmasının amacı da buymuş. O yüzden kitap daha anlamlı oldu.

Diğer karakterlerden bir şeyler söylersem ne yazık ki spoiler olur, o yüzden şöyle ufacık bahsedip geçeceğim.
Muhafızlara bayıldım, hem güçlerine hem muhafız olma olaylarına ve sonrasına. Tabii bazı şeylere baya üzüldüm, kızdım ama son kısımlarda olanlar çok güzeldi.
Ve bu büyü işleri çok akıllıca yazılmış, okurken hayran kalmamak elde değildi. Tabii bazı şeyler çok tanıdık geldi. 


Kitabın güzelliğinden bahsettiğimize göre birazda eksi yönlerini yazalım. Şimdi ya yazardan ya da çeviriden bilmiyorum kitap çok karışıktı. Kitaba odaklanmak zordu, karışık olması acaba burada ne okuyorum sorularını getirdi.
Bazı yerleri atladım ya da geri dönüp tekrar tekrar okudum ki anlayayım. Bu sıkıntı olmasaydı kitaba tam puan bile verebilirdim.
Kitaptaki aile bağları bunu hak ediyordu çünkü. Ama bu hatalar beni benden aldı, bir yerden sonra saldım gitti. :D
Sonrasından illa ki abuk subuk çiftler yapacaklar ya, o da eksik kalmamıştı.
Ve kitabın ilk sayfasından, son sayfasına kadar her sayfanın aksiyon, heyecanla geçmesi hem güzeldi hem de bir yerden sonra boğdu.
Yani biraz nefes alsa karakterlerimiz ne olur ki yani dedim. Bir de o kadar sihirli güçleri var ama hep bir şeyler eksik. Tam anlamıyla güçlerini gösteren karakterler azdı ve hepsinin böyle olmaması, kullandıktan sonra hemen yorulmalar vs olması bazen sıkmadı değil. Hayır yani hazır muhteşem güç varken neden sorunlu olsun ki?
Yazarın kalemi güzel olduğu kadar çok farklıydı.


Kitabın eksileri, artılarını yazdım. Okumak isterseniz keyifli bir fantastik kitabı okursunuz. Fantastik severseniz ve bu tarzdan başka okumam diyenlerdenseniz kesinlikle öneriyorum. Farklı bir evren var kitapta ve yukarıda yazdıklarım dışından gerçekten çok güzeldi. :)




Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


İnsandı, kabuk değildi. Ama insanlar da canavarlaşabiliyordu.


*****

Nell'in ruhunun şimdi nerede olduğunu sormak istedim. Ama bazı şeyleri kimse bilmez.


*****


"Senin için ne yapabilirim, Spencer?"
Gözleri kısa bir süreliğine benimkilere kaydı. Masmaviydi ve doğruca bana bakıyordu.
"Senin için ne yapabilirim, Spencer?"


*****


Belki de o ve ben hep öyleydik. Çünkü bizi birbirimize bağlayan şey asla kan bağı olmamıştı. 






Diğer yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^








17 Kasım 2025 Pazartesi

Kuantum Öpücüğü//Amy Noelle Parks Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Yıllar önce kutusuna aldanıp aldığımız kitabı sonunda okudum. Duvarımızda olan kitap rafının en tepesinde olunca ne yazık ki göremiyoruz. Bu tarz bir kitap okumak isteyince başlayayım dedim.
Şöyle ki eğer bu kitabı lise zamanımda okusaydım çok severdim ama şimdi ne yazık ki sevemedim. Kitaptaki tek güzel şey arkadaşlıktı. Onda da saçmalamış.
Aşk konusunda güzel bir şeyler yapayım derken her şey birbirine giriyor.


CALEB
Evie’nin Leo’ya olan ilgisi kesinlikle aklımı kurcalıyor. Çünkü onun bir başkasını tercih etmesi hangi evrende mantıklı olabilir ki?
Ben onun en yakın arkadaşıyım.
Onu seviyorum.
Ayrıca onu tam on dört kez neredeyse öpüyordum.
EVIE
Bu tür şeylere hazır olana dek erkeklerle ilişki kurmanın hiçbir anlamı olmadığını düşünüyordum. O şey olduğu zaman da –ki bunu hiç düşünmemeye çalışıyorum– bu fikirden biraz tiksinmiştim. Öpüşmek bana tuhaf gelmişti… Ama Leo bana, bu olayın ilginç olabileceğini düşündürüyor.


Caleb küçüklükten beridir yan komşularının kızı Evie ile çok yakın arkadaştır, yani Evie öyle bilmektedir. Aslında Caleb Evie’yi çok sevmektedir ve çok fazla öpmeye ramak kalmıştır.
Bir kere tam Evie’yi öpeceği sırada karşılığı sert olunca sadece arkadaş olarak devam eder ama Evie kalbini birine kaptırınca işler sarpa sarar.
Caleb’i çok tatlıydı, Evie’nin yaşadıklarını anlayan, yardım eden biriydi ama son zamanlarda arkadan iş çevirmesi çok hoşuma gitmedi açıkcası.
Çok gerek yoktu bence, Evie bir şekilde zaten bir şeyler hissediyorsa çıktığı oğlana aynısını hissetmeyip geri gelecektir zaten. Ki bu işte bilinir ki en büyük koz kıskanmadır. İki kıskandır bak ne oluyor. :D


Evie ailesi ile yaşadığı sıkıntılar yüzünden Caleb ve ailesine bağlanmıştır.
Bütün sıkıntıları ve yaşadıklarını bildiği için rahatlamayı sadece Caleb’in yanında olur ama sadece arkadaşı olarak görür ama aralarındakiler bozulur diye başka ilişkiler kurmak istemez.
Terapisti yeni arkadaşlar edin dedikten sonrada bunun flört olcağını bilemez ama sınıfta kendisi gibi düşünen biri olunca onunla konuşmaya başlar ve aslında kendisine bir şeyler hissettiğini anlayınca ilişkileri başlar ama Caleb gibi olmayınca kafasında soru işaretleri vardır.
Evie’nin yaşadıkları gerçekten çok zordu, son kısımda annesinin yaptığı ise dayaklıktı. Yine de affedip konuşmak istemesi şaşırtıcı. Sonuçta işler başka olabilirdi.
Caleb’in yaptıklarına ben daha sinir oldum, Evie hemen affetti falan.
Gerçi kendisine hak veriyorum, bir ilişkiye başlasalar ve sonra yürümese bu sefer en iyi arkadaşını kaybedecek. Cidden zor ama sonunda işler yoluna giriyor.
Kendisini ve güçlü duruşunu çok sevdim. :)


Ortak arkadaşları Bex’de ailesi yüzünden sıkıntılar yaşayan bir genç kız.
Başka bir eyalette okumak için ailesinden zor, bela izin alır, o da şartlıdır. İşte bu onu çokça zorlar.
Caleb’in ailesinin dışından hepsinin sorunlu olması cidden ve bunlar ne yazık ki gerçek.
Okullarındaki cinsiyet ayrımına ayrıca kıl oldum. Kaçıncı yüzyıldayız ama hep aynı terane. Usandık artık arkadaşlar ama neyse ki Evie gereken cevabı verdi.
Yazarın kalemi akıcıydı, onu sevdim ama sürekli fizik ve matematik terimleri kullanması çok vardı ve aşırı sıktı.
O yüzden fizik ve matematik sevenler çok ama çok sevecek gibi. Ama romantiklik konusunu bir kez daha düşünün derim.


Kısa bölümlü kitapları çok severim, çabuk okunuyor. Bu da onlardan biriydi.
Ama işte başta da dediğim gibi eğer lisede olsaydım ve denk gelip okusaydım kesin severdim ama şimdi sevemedim. Oysa ki ben geçlik kitaplarını severim ama bu kitap çok hoşuma gitmedi açıkcası.
O yüzden önermiyorum. Tek sevdiğim Evie’nin iyileşme süreciydi ve kendine olan güveni. Bu kısımlara bayıldım.
Ve ben okumak istiyorum derseniz eğer anksiyete sıkıntılarınız varsa önermiyorum, tetiklenecek olaylar oluyor çünkü. 




Kitaba Puanım 5/3,5^^



Alıntılar^^


İstese onun için ormanları yakar, arabaları hurdaya çevirir, Newton'u tuğla tuğla yıkardım.


*****


"Dünyada aptallar yoğun kümelenmiş" yazıyordu.
Hiç kişisel mottom olmamıştı ama eğer olsaydı bunu seçerdim.


*****


Bunu anlamamış olmasına inanamıyordum.
"Çünkü onların hiçbiri sen değilsin."





Yeni yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^












28 Ekim 2025 Salı

Doksan Artı Dört 2//Gülben Sakar Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Fanatik Galatsaray'lı olarak sonunda geçen sene başladığım serinin sonunda ikincisini okuyup, bitirdim. Geçen aylarda sürekli okumak için elime aldığım zaman sürekli erteledim. Kitabın değişik bir aurası var, akıcı, güzel ama oku oku bitmiyor. Eylül ayının sonunda başlayıp, hemen bitirmeyi düşünüyordum ama ne yazık ki Ekim'in başında baya saldım. Hem ben okuyamadım hem de kitap bir türlü bitmiyordu.
Kötü değildi, okumaktan aşırı sevk aldım tabii.
Sadece yazarı bir garip. Yani ben merak etmişim, almışım senin kitabını. Bu zamana kitabının dahil olduğu bir sürü reels çekmişim ama ne bir yorum, beğenme ya da paylaşım var.
Sonra kitabı okurken hikayede paylaşımlarım oldu ve yazarı da birkaç kez paylaştım. Ama ne oldu biliyor musunuz? Tenezzül edip bir beğeni yine olmadı.
Yabancı yazarlardan beklemiyorum, zaten etiketlemiyordum da ama kendi yazarlarımız olunca insan bir beklenti içine giriyor.
Tabii benim başka bir tahminin var ama onu da artık devamında yazarım.
Bu sebeple Instada kitap hakkında detaylı bir yorumda bulunmadım. Burada da çok fazla detay girmeden yorum yapıp geçeceğim.


Beklemediği bir anda hayatına giren Merdan Efe’yle tüm dengeleri bozulan İzgi’nin, artık en büyük savaşı kapattığını sandığı ancak hâlâ izleri süren geçmişiydi. Merdan Efe’den kaçtıkça ona daha da tutulan İzgi, hissettiği tüm kötü duyguları ve endişeleri erteleyip dursa da ertelenen her şey günü geldiğinde ortaya çıkacaktı. Bazen sevmek yetmezdi; güven, sevgiyi ayakta tutan yegâne duyguydu.
İzgi’yi gördüğü ilk andan itibaren sevgisini içinden tutamayan Merdan Efe, onun duvarlarını aştığını düşünürken aslında o duvarların dışında kaldığını geç de olsa fark edecekti. Aşk dengeleri bozardı, sevgi büyütürdü, güven ise sonu olmayan bir hayatın kapılarını aralardı.
İki beden, tek kalp; İzgi Gökyel ve Merdan Efe Yüceer. Birbirlerinin dönüm noktaları olmuşken tüm engellere karşı sırt sırta mücadele edebilecekler miydi?
Onların doksan dakikalık maçında bir kazanan yoktu. Beraberlik iki kalp için tek bir galibiyetti.
Maç, uzatmaların dördüncü dakikasında sonlanmış, beraberlikle birlikte asıl kazanan belli olmuştu.


Buradan sonrasını birinci kitabı okuduysanız okuyun, spoiler olabilir.
İzle ve Merda Efe kazadan sonra daha çok bağlanırlar ve İzgi artık aşkından emindir.
Ama geçmişin sırları, çaresizliği ortaya çıkınca iki aşıkta sınanacaktır.
Merdan Efe yine bildiğiniz gibiydi. Adama yürüyen Galatasaray resmen. Tabii aile, aşk, evlilikler derken kitabımız akıyor gidiyor ama en sevdiğim kısımlar Merdan Efe'nin maçları izlemeye gitmesiydi.
Sadece birinci kitapta geçen Merdan Efe'nin evindeki müzeyi daha çok ziyaret etmek lazımdı. Yazık oldu o kadar sahne bence. :D
İzgi birinci kitaptan çok farklıydı. Çok şükür şu etik değilden kurtuldu, bu kitapta çok nadir geçti ki onlarda zaten dokundurma diyebiliriz.
Ama karakter olarak aşırı yumuşak huyluydu. Tamam eski sevgilin psikopat ama arkadaş sen avukatsın, iki üç sosyal medya yorumlarında bu kadar düşersen nasıl avukat oluyorsun?
O zaman dava kaybedince işler değişiyor mu?
Garipti bu kısımlar, yani avukat olan karakterin bu kadar cıt kırım olması saçmaydı.
Sonradan bazı şeyler oluyor, bunlar hemen neden olmadı kafasında. Ablasım bir sabır yaaaa.
Ama onun dışında ailesi ile olan gelişmeleri sevindim.



Diğer karakterlerde Medih ve Ebrar hem çok azdı hem de olunca sürekli didişmeleri sıktı. Yani o benim avukatım, o benim abim, kardeşim. Yani bu mu aile sevgisi, saadeti?
Tamam çok iyi anlaşıyorlar, çok iyiler ama hep laf atma. Hele Gökdeniz'e sürekli sataşmaları yetti yani.
Onun olayı da ayrıca garipti. Tabii gerçeklik olması güzel olmuş ama sonradan olan?
Kitap birinci kitaptan daha duygusal, olaylardan çok karakterlere yoğunlaştığı için böyle bir yorum yapıyorum.
İzgi'nin arkadaşı Sevcan bir an patlayıp, kardeşim benimde dertlerim var biliyor musunuz? diyeceke diye bekledim asdfghjklş
İzgi'nin sıkıntıları Sevcan'ın sıkıntılarından çokta önemli değildi mesela.


Onun dışından nadir olan GS maçları cidden çok güzeldi. Bazı maçlarda oynama yapılmış, yani başka bir evrende GS, canım takımım 21-22.sezonda şampiyon oluyor. 13. değil. :D
O sezon normalde Trabzonspor oluyor ve keşke kitapta da olsaydı. Gökdeniz çok sevinirdi. :D
Gökdenizcim, gerçek evrende hayallerin gerçek oluyor. :D
Kitapta en eğlendiğim Merdan Efe geçen aylarda GS'mize nankörlük yapan kişiyi baya övüyor, o kısımlar birinci kitapta çok güzeldi ama nankörlük yapmadan önce. Hatta keşke yaz içinde okusaydım dedim, üzüldüm açıkçası.
Ama Merdan Efe övdükçe ben baya saydım sdfghjkl
Sonra şampiyonluk olayında yapılan şeye bayıldımmm
Gerçekte öyle bir şey olduğunu düşünsenize, bayıldım, bayıldımmmm


Eğer sizde benim gibi fanatik Galatasaray taraftarı iseniz öneririm, yazarını boşverin artık. Hak etmiyor aslında ama olsun, güzel ve sevdiğimiz kitapları öneririm^ ^
Instagramda kalitesi kötü diye paylaştığım kitabı okuyup, sevip ve önerdim. O yüzden bunuda öneririm yani.
Yazarın başka bir kitabı daha var, o da elimde. Okumak için erken ama zaten ikinci kitapta çıkmadı. O yüzden beklemedeyimm.



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^

İzgi: Bebeğim... Yarın nikahta görüşeceğiz.
Merdan Efe Yüceer: Gelin ve damat olarak mı?


*****


"Yine bilmediğim adamlar hakkında konuşmaya başladın, Merdan Efe."
"Yavrum Melo'yu da bilirsin ama... Bir ara konuşalım mevzuyu. Bak takım değişecek diye kadro ezberlemeni ağustos ve eylül ayına bıraktım."


*****


"Galatasaray'dan başka takım tutulmasına anlam veremiyorum İzgi, ne yapayım?"
"Ne kadar da her görüşe açık bir bey..."


*****


Varlığı hayatımda çok büyük yer kaplarken değil bir hafta, ondan bir gün bile ayrı kalmam artık mümkün değildi. Hep bir nefes kadar uzağımda olmalı, kalbi kalbii tamamlamalıydıç


*****


Merdan Efe'ye karşı bir merhabam, hayatıma karşı tüm olumsuzluklara hoşça kal dememi sağlamıştı.


*****


Benzetmesine karşı sırıttım. Kırmızısı olmayan sarı, Fatih Terim'i olmayan Galatasaray Muslera'sı olmayan bir kale...


*****


"Nasıl da seni hem körkütük aşık yapıp hem hovardalıktan hem de karakollardan kurtardım ama?"






Böylece bir yorum daaha biter^^
Diğer yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^












21 Ekim 2025 Salı

Daydream//Hannah Grace//Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Yazarın ilk çıkan Icebreaker kitabını yıllar önce okumuştum, konu bakımından sevmiştim ama yazar o kadar çok smut yazmıştı ki kitap 400 sayfaysa normal konunun geçtiği sayfa sayısı 150 falandır. Önceki kitaba yaptığım yorumuma buradan ulaşabilirsiniz.
O kitaptan sonra kitapta geçecek diğer Henry karakterinin kitabı olursa okurum, diğerleri çokta ilgimi çekmemişti. Bu karakterin kitabıda çıkarsa sadece onu okurum diyordum. Kitapta o kadar çok kişi vardı ki.
Neyse ben yayınevini takip etmediği için çıktı mı çıkmadı mı bilmiyordum. Takip ettiğim bir hesapta görünce hemen aldım. Aylardır okunmayı bekliyordu ve sonunda okudum. 
Sevdim mi? Evet ve inanılmaz ama yazar beni çok şaşırttı. :O



Her şeyi erteleme huyu yüzünden kendini en sevmediği profesörün dersinde bulan Henry Turner, üniversitenin üçüncü yılından sağ çıkabilmek için canını dişine takması gerektiğinin farkındaydı. Üstelik artık hokey takımının kaptanı oydu ve başarısız olması söz konusu bile değildi. Tam da burada devreye Henry’nin tesadüfen yolunun düştüğü kitap kulübünde tanıştığı Halle Jacobs girecekti. Halle en sevdiği kurgusal kahramanların aşkından ya da yazmaya çalıştığı romanın gerektirdiği tecrübelerden yoksun olsa da akademik başarı ondan sorulurdu ve Henry’nin dersini geçmekte zorlandığını öğrenir öğrenmez ona yardımcı olmayı teklif etmişti. Kendine olan güvensizliğinin üstesinden gelme yolunun yeni deneyimler kazanmaktan geçtiğini biliyordu ve Henry ona istediği her deneyimi yaşatacağına söz vermişti.
Sadece koydukları kurallara sadık kalmaları ve dördüncü sıradaki “Sakın âşık olma” maddesine uymaları gerekiyordu.  

Halle ailesinin bütün sıkıtılarını üstlenmiş bir genç kızdır. Yıllarca arkadaşım dediği oğlanla sevgili olduktan sonra işler daha da karışır ve ondan ayrılır. Ayrıldıktan sonra aslından hiç arkadaşının olmadığını ve kendisi hakkında bir sürü şey söylendiği kulağına gelir ve her anlamda yetersiz olduğunu, insanları hayal kırıklığına düşürdüğünü düşünür. Bu hislerini hayatını çok fazla etkilediği içinde yaşamı çok zor devam eder.
İşte bu zamanda Henry ile tanışır ve hayatı değişir.
Halle’nin sıkıtnılarını okuduğum zaman bazen dedim, sanki o eşittir ben. Tabii onun daha başka dertleri var. Ailede herkesin derdini çekmesi, kimsenin ona nasılsın, bir şeye ihtiyacın var mı gibi sorular sormaması ve ne yaptığı ile ilgilenmemesi gerçekten çok zor.
Yakınlık duymamın sebebi bunlar değil tabii ki, Halle’nin durumu daha da kötü. Benimle eşittir olmasını sebebi daha çok kitapta geçen bir alıntıdan dolayı. O alıntı sanki beni anlatıyordu.
Eski sevgilisinin saçma yapışıklığı ve sanki Halle onun malıymış gibi davranması beni sinir etti.
Henry ile olan ilişkileri bir yere kadar iyiydi, sonradan garip bir hal aldı. Bunun hakkında sonra yazacağım ama çok tatlılardı. İkisine de bayıldım ve birbirlerine iyi gelmeleri çok güzeldi.
Halle tam bir kitap kurdu ama sesli kitap kurdu. Daha çok kitaplar hakkında konuşmasını isterdim ki o yazdığı kitabı Hannah Grace kesinlikle çıkarmalı, konusu harikaaaa. 


Henry en iyi anlaştığı ve takımının kaptanı olan arkadaşı gittikten sonra yeni kaptan kendisi olunca bunların altından nasıl kalkacağını çok düşünür ve bunun yanında iyi notlar alması gereken dersler yüzünden takımın koçundan azar yiyince işler daha da karışır ve Henry’yi bunalıma sokmaya başlar.
Ev arkadaşının sevgilisi geçemediği ders için öneri sununca hemen üstüne atlar ve böylelikle Halle ile tanışır.
Başta sadece kitap kulübü için Halle ile konuşan Henry zamanla dersine yardım edeceğini söylediğinde çok mutlu olur ama arkadaşının tavsiyeleri ile Halle ile daha iyi anlaşıp, yardım etmesi için teklifte bulunur. Böylelikle aslında Halle’nin yazması gereken bir kitap olduğunu ve ne yazık ki çok fazla tecrübesi olmadığını söyleyince onunla bir anlaşma yapar ve arkadaşlıkları devam ederken kitabı için sahte ve öğretici randevulara çıkıp, davranışlarda bulunabileceğini söyler.
Halle başta istemez ama Henry ikna ederek bu sahte randevulara çıkarlar ama ondan kuralları belirlerler ve kurallardan biride aşık olmamaktır.
Ama aşk bu ya, zamanla birbirlerini daha iyi tanıdıkça ve birbirlerine iyi geldikçe aşk kaçınılmaz olur.
Henry tam da beklediğim gibi diyemeyeceğim çünkü ilk kitaptan çoğu şeyi unutmuşum. :D
Ama Halle’ye olan davranışları, içine kapanık, işleri süreklini erteleyen, iyi arkadaş ama gürültü ve parti sevmeyen biri olarak biri olup, bütün kitaplardaki mükemmel erkek kavramını yok eden biriydi ve bayıldım. Kitaplarda her zaman erkek hep en iyi, hep mükemmel olması baymıştı artık. Tamam çoğu karakterinden kendince sıkıntıları oluyor ama Hery’nin daha çok içsel ve duygusal sıkıntılarının olması diğerlerinden farklı ve güzel yapmış. Bu yüzden sevdimm

Diğer arkadaşlardan Nate birinci kitaptandı ama başka bir şehre taşındığı için kitapta çok göremedik. Tabii önemli yerlerde ortaya çıkması ve kitabın ortasından konuşması gerçekten çok güzeldi.
Halle zamanla kendine arkadaşlar ediniyor ama ne yazık ki bunun Henry’den sonran olması sanki o olmasaydı hiç olmayacaktı diye düşündürüyor. Ben düşündüm ve diğer bir karakterde aynı bu şekilde kendine dert etmesi güzeldi ama diyorum ya Halle’nin eğer Henry olmasaydı böyle bir dostluklar olmazdı.
Tabii yazarımız bazı şeyleri eklemese olmazdı, o kadar çok karakter vardı ki isimler hep karıştı ama kitabın sonunda mevzu geçince öğrenebildim.
Bir de Henry’nin ebeveyn saçmalıkları. Burada mevzu şu, babası kim?
Bir ara dayısının biyolojik babası olduğunu söylüyor ama diğer karıdan olduğunu düşünüyorum. Offf siz beni anladınız. Eğer öyleyse 🤮 şu durumdayım resmen.
Yabancı kitapların sıkıntısı bu işte, güzel konu vs derken resmen illa araya b*ktan şeyleri koyacaklar.


Ve gelelim esas konuya. Bu kitap beni nasıl şaşırttı?
Bu kitapta smuttan çok karakterlerin sıkıntılarını yazması, iyileşme ya da anlama süreçlerinde daha çok arkadaşça olması smut olmamasına sebep olmuş. Tabii isteseydi her türlü yapardı ama hayır, ilk kitapta o kadar çok smut yazmış ki diğer kitaplara kalmamış bence sdfghjkl
Kitaba başladığımda bu yüzden çok dertliydim, konuyu güzel yazıyor ama o kadar çok fazla smut var ki kitap okunmuyor resmen. Bu da öyle olur diyene kadar kitapta resmen ilk kitaba kıyasla çok nadirdi. İşte kitap budur denir!
Ama serinin ikinci kitabını okur muyum? Bilemiyorum.
Son kısımdaki arkadaş ortamına bayıldım ama sadece Russ karaktrinin kitabı var ve seri şu an bu kitapla son bulmuş. Devem edecek mi bilmiyorum, etse de alır mıyım onu da bilmiyorum.
Russ’ı çok merak etmedim açıkçası. Tamam yazarın kalemi güzel ama ilgimi çeken bir karakter değildi ve zaten bu kitapta Russ ve sevgilisini okuduk, yeterli. :D

Bir de şu mevzu vardı, bunlar sahte randevulara çıkıyor falan tamam ama sonradan arkadaşlar mı, sevgililer mi belli değildi. Açık bir ilişkiydi yani. Tamam kimse başkasıyla çıkmayacaktı ama oratada bir sevgililik mevzusu yoktu. Ve Henry’nin sürekli Halle’de kalması, aralarında bir şey varmış gibi davranmaları o kadar saçmaydı ki. Tamam arkadaşlıktan aşka olsun ama böyle mı olsun gerçekten?


Kitabı tahmin ettiğimden daha çok sevdim, beklentimi karşıladı. Arkadaşlıktan aşka, sahte randevular, minnoş bir kedi okumak isterseniz buyurun efenim. Akıcı, arka planda karakterlerin içsel sıkıtılarına değinilmesi bu seride en sevdiğim şey. O yüzden bu tarz kitapları okumak istiyorsanız öneririm.
Kalın olmasına rağmen bir oturuştan baya 50-100 sayfa okunuyor, benden hızlı okuyorsanız bir günde bile bitirebilirsiniz. :)




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"Görünüşe göre birilerinin başı dertte. Ne yaptın, Kaptan?"
"Bir bilsem."
"Hokey oynadım. Nefes aldım. Var oldum. Her şey olabilir."


*****


"...Düzgün çalışmadığını söylerken ne kastettiğini bilemem ama seni herkesten ayırdığını düşündüğün şeylerin aslında seni hepimizin önemsediği o kişi yaptığını biliyorum."


*****


"Çok güzel," dedim tüm dürüstlüğüm ve savunmasızlığımla.
"Hep kendimi çok güzel hissetmemi sağlıyorsun."
"Güzel olduğun için öyle hissediyorsun, Halle."


*****


"Galeride çektiği fotoğrafım kilit ekranındaydı. Gelmiş geçmiş en klişe şifre olan dört sıfırı tuşladığımda uygulamalarının arkasında Joy'la uyuduğum fotoğrafım belirdi.


*****


"Sana ihtiyacım var, Halle. Seni istiyorum. İstediğin her şeyi sana sumaya razıyım, sadece senin olduğun yerde olmak istiyorum."


*****


"En çok beni önemsemeni istemiyorum. Evet, ikinci olmak istiyorum ama birinci sıraya kendini koymanı istiyorum. Kendini birince önceliğin yapmaya başlamanı istiyorum."






Bir  yorumun daha sonuna geldik^^
Başka yorumlarda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^