15 Nisan 2024 Pazartesi

Aşk-ı Memnu//Halit Ziya Uşaklıgil Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Bu yıl her ay bir klasik okuma planım vardı, Ocak ayını güzelce atlattım, Şubat ayında Nurhayat ile ne zamandır planladığımız Aşk-ı Memnu okuyalım dedik, hatta grup kurup bir sürü okurla okuyalım dedik ama arkadaşlar işler öyle yürümedi.
İlk olarak kitap dizi gibi değil, iyi ki değil. Sonrasında sadeleştirilmiş metin olmasına rağmen çok zor okundu. Günde kırk, elli sayfa okuyordum ama okumam gereken kitaplar olunca düzenli devam edemedim. Onunda çözümünü bulup sesli kitap olarak dinlemeye başladım.
İşte o daha da sıkıntılıydı, çünkü onda okunan kitap orijinal metindi haliyle dinleyince bu ne oldum ama öyle ya da böyle bir buçuk aya bitti. Tabii okumadığım zamanlar çok oldu. :D
Ve ilk izlenim olarak kitap çok fenaydı, Behlül çok çok fenaydı.
İnanın görsel olarak rahatsız edici şeyler olsa da dizi kitaptan daha usturupluymuş. :D


Yirminci yüzyıl başında İstanbul’da, Batılı yaşam tarzını benimsemiş bir toplum katında geçen gönül macerasını konu edinir. Her bir karakterin özel bir hayat yaşaması romanın başlıca özelliği sayılır. Öte yandan bunlar tarihimizde bir dönüm noktası olan Batı’ya açılışın insanlarıdır, ama ne kadar Chopin çalsalar, Alexandre Dumas okusalar, redingot giyseler de düşünce ve duyarlıklarıyla bizim insanlarımızdır.

Karakter analizi ile devam etmeyi düşünmüyorum. Daha çok kitapta gerekli gördüğüm şeyleri ve yorumu yazıp bitirmeyi düşünüyorum.
Normalde klasiklerin yorumlarını yazmıyorum, Instagram hesabımdan paylaşıyorum ama bu kitabımı yazmak istedim.

Kitap güzel başladı, tamam zor okundu falan ama bırakmak istemedim. İlk olarak Yöreoğlu ailesini, kimin ne olduğunu anlatıyor yazar. Oyy buraları okurken sıkıldım yalan yok, çünkü çok detay veriyordu yazar. Sonrasında konu konuyu açtıkça Ziyagil ailesi, kimin kim olduğu vs. diye devam etti.
Yani direkt olaylara girmesi baya bir yavaş oldu.
Bununla beraber işler hızlı ilerledi tabii. Bir kaç olaylar vs. derken baktık Bihter ile Adnan evlenmiş.
Bu kısımda aynı dizideki gibi Bihter çok yumuşak başlı ve Nihal'e çok iyi davranıyor ama nabrut Nihal öyle mi?
Ama onunda hakkını yemeyelim, o da babası mutlu olsun, evde huzursuzluk olmasın diye çok şeyden feragat etti. Bence Bihter Adnan'ın zenginliğini o kadar düşündü ki çocukları unuttu, sonra evlenince kabullenmekte zorlandı. Adnan çocuklarına zaman bile ayırmıyordu, dizide öyle mi? Resmen Nihal konağın hanımı gibiydi asdfghjkl
Evet Nihal sürekli dirsek gösteriyordu ama ilk zamanlarda çok iyi anlaşan karakterler okuduk. Ne oldu da işler çığırından çıktı anlam veremedim açıkçacı.


Sonrasında Bihter ve Behlül arası aşırı saçmaydı ya. Bir kere Bihter öyle dışlanmalar vs. yaşamadan direkt ben çok büyük hata yaptım, aşksız evlilik çok kötüymüş, gençliğimi bu kocayla mı geçireceğim diyor.
Dizide bir sürü olay oluyor Bihter'in Behlül'e yanaşması için. O yüzden kitapta direkt benim canım sıkıldı, hadi aldatayım mod aşırı saçmaydı. Klasik ama yazarın aklında ne varmış anlamadık gitti. :D
Sonrasında Behlül'ün mevzusu. Adam resmen evli barklı kadınları, hatta yaşlı kadınları nasıl baştan çıkarsam diye kafa yoruyor.
Dizide Peyker'le eski sevgililerdi, yani Peyker'in kocasından önce ama kitapta Behlül resmen evli ve çocuklu kadına yürüdü yaa asdfghjk
Sonra az daha genç olsa Firdevs hanımla bile olurdu, öyle bir kafada karakter. :D 
O yüzden dizideki Behlül kitaptaki Behlül'den daha az Ş... sdfghjklş


Genel olarak diziyle, kitap aynı gibiydi. Esas olaylar birebir var dizide. O yüzden çok yabancılık çekmiyorsunuz. Tabii izleyenler için. İzlemeyenler bu ne ya diyor haliyle.
Ve en önemli hususu belirtmek isterim, Behlül Adnan'nın kitapta daha uzak bir akrabası gibi. Şu an tam hatırlamıyorum ama okuduğumda bu kadar mı uzak falan demiştim.

Genel olarak bağlarsam yaşanan yaşandı, atılan kazıklar fenaydı. Olaylar çok hızlı gelişti ve en sonunda olanlar oldu.
Sürekli diziyle kıyaslama yapıyorum ama bence Bihter kitapta öyle bir son istemedi. Yani bir anda her şey oldu bitti. Okuyanlar ve izleyenler ne demek istediğimi anladı bence.
Kitapta Adnan kötü biri değildi, dizideki gibiydi. Tabii sonradan aklı başına geldi evlilik konusu falan ama en son çıkan filmindeki gibi kötü değildi. Orası cidden abartmış.
Filmi izlemedim, kesitlerine baktım oradan biliyorum.


Uzun lafın kısası çokta okunacak bir kitap değildi.
Ben lisede okumuştum ama günümüz Türkçe ile değildi. Belki daha kolay okunur falan diyordum ama ne yazık ki öyle olmadı. Sesli dinlemek daha güzeldi ama o da aynı ilk okuduğum kitap gibiydi, bazı kelimeleri anlamadım bile. Olaylardan bir şeyler çıkarmaya çalıştım sadece.
Kitapta diyaloglar güzeldi, okurken sıkmadı ama diğer türlüsü o kadar çok sıktı ki bazı yerleri atlamış olabilirim. :D
Şimdi eski, siyah beyaz çekilmiş dizisi var. Onu izlemeyi düşünüyorum.
Tabii uygulamasında ücretsiz izleyebilirsiniz. :)
Klasiklere puanlama yapmıyorum.
Alıntıda yok :D



O yüzden yorumumu burada bitiriyorum^^
Okuma etkinliğine katılan herkese teşekkür ederim. Bakalım onlar bitirmiş mi? :D




Yeni yazılarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^




Buralarda da varım^^




7 Nisan 2024 Pazar

İzlediğim Filmler^^ #1

 Selamlar^^
Geçen yıl film izlemem aşırı yerlerdeydi, o yüzden çok fazla film yorumu yazmadım. Ama blogum var ve yazmama aşırı saçma değil mi?
Bu sene de şahlanmış değil ama arada izlediklerimi yazayım yine de. :)
O yüzden şöyle kısa kısa yorumlarından bahsedip geçmek istiyorum. :)
Bunu eskiden ziyade yeni izlediklerime yapmak istiyorum, yorumu aklımda kalacağına blogumda kalsın dediğim filmlerin yorumlarını da yazarım inşallah, bakalım^^



İlk filmimiz en son izlediğim İrlanda Rüyası.



Film yeni, son olaylardan sonra desteğini esirgemeyen İrlanda'yı düşünürsek o ülkeye karşı sempatim arttı. O yüzden filmi de izleyince daha çok sevdim.
Film konusu; Editörlüğünü yaptığı kitabın yazarına aşık olan Maddie duygularını açamadan kader başka türlü ağlarını örer. Platonik aşkının düğününe gittiğinde eğer duygularını açsaydı her şeye daha mı farklı olurdu diye düşünürken bir anda dileği gerçek olur ve bir sabah uyandığından platonik aşkı onun nişanlısıdır ve birkaç güne düğünleri olacaktır.
Ama işler hiçte istediği gibi gitmez.
Filmi sevdim, zaten kitapların geçtiği filmlere bayılıyorum. Görsel şölen olması, İrlanda'nın o güzelliklerini izlemek çok güzeldi. Umarım gerçektir. :D
Sonrasında film klişe olmasına rağmen cidden güzeldi.
Bakın derimm^^







İkinci filmimiz Şimdi İşler Karıştı^^


Jennifer Garner son zamanlarda hep aile filmleri çekmeye başladı. Bu da onlardan biri. Çocuklarının artık eskisi gibi tepki vermemesi, her şeye karşı gelmeleri ve sürekli bir huzursuzluk ve birbirlerini anlamama moralleri bozmaktadır. Noel'e yaklaşırken ailecek gittikleri sergide olanlar olur ve baba oğulla, anne ise kızıyla yer değiştirir. Bir kişi daha değiştir ama o sürpriz olsun sdfghjkl  
Ve aksilik bu ya bütün ailenin çok önemli işleri, terfileri vardır. İşler arapsaçına dönerken en kısa zamanda yer değiştirmeleri gerekmektedir. Konusunu beğendim, böyle filmleri seviyorum. Çokta eğlendik, o sürpriz dediğim şeyi izlediğimizde gözümüzden yaş gelmiş olabilir asdfgh Ailecek izlenilecek güzel filmlerden, arıyorsanız bakabilirsiniz. :)


Üçüncü filmimiz Aşk Taktikleri 2^^



Tiktokta yabancı bir tane film meşhur oldu, o bizim sitelere düşmenden dedim bizim romcomlardan bir tane izleyeyim. Aşk Taktikleri'de onlardan biri. Bu serinin ilk filmini izleyip klişe ama izlenir demiştim. Güzeldi yani ama ben ikinciyi daha çok sevdim. Aşırı komikti, konu olarak klişe ama eğlenceliydi. Canım sıkılınca izlerim falan :D Konusu; Kerem ve Aslı'nin ilişkileri iyi giderken bir anda işler evlilik mevzusunda gelir. Aslı ben evlenmeyi anlamıyorum derken, Kerem'de işte hayatımın kadını deyince işler karışır. Planlar havada uçuşurken çiftimiz bir yandan da arkadaşlarının düğünlerini yapmaya çalışır. Uçak sahnesi süperdi yaaa. Son kısım biraz oldu bittiye geldi ama eğer tutmuşsa devamı gelir diye düşünüyorum.






Şimdilik filmler böyle, güzel hepsi.
Birkaç film daha var, onları da başka yorumlarımda yazarım inşallah^^





Diğer yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






3 Nisan 2024 Çarşamba

Bizimle Başladı//Colleen Hoover Kitap Yorumu - Blogları Canlandırma Projesi Mart Ayı^^

 Selamlar^^
Bundan birkaç hafta önce Bizimle Başladı Bizimle Bitti kitabını okumuş çok sevmiştim. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve okuyan herkes tarafında çok seviliyordu. Başta aşırı dramdır diye çok oralı olmamıştım, sonrasında ha gayret dedim, bir kere başla hoşuna giderse devam edersin. Evet başladım, doğrusu yine bir durağan geldi ama baktım bir oturuşta kaç sayfa okuyorum devam ettim. İyi ki devam etmişim. Kitabımız bitti ama benim içim rahat. Ben okumadan önce, hatta birinci kitabı dahi almadan önce ikinci çıktı ve hemen aldım. Yazarında kendisi bu kadar tutacağını, bu kadar sevileceğini bilmiyordum ve devamını istemeniz beni bunu yazmaya teşvik etti demiş. Valla çok iyi bir karar vermiş. :)
Devam kitapları severim ama bu devam kitabı hem çok güzel hem de çiftimizin hak ettiği bir kitaptı.
Bundan sonrası birinci kitabı okumayana spoiler arkadaşlar, ona göre devam ediniz!!!

Not: Aslında BCP için başka bir yazı paylaşacaktım ama bu yorumumu görünce başka kitap vs. olmaz dedim. Çünkü hem konu olarak hem de yazarı göz önüne alınca bence ideal bir kitap ya da seri.
Eğer bu kitabı okumadıysanız birinci kitabın yorumunu atıyorum. :)
Yorum için tık tık!
Kadınların gücünü çok güzel anlatan bir kitap. :)
Nisan ayı konumuzu da şimdiden yazayım, okumak istemeyenleri zorda  bırakmayalım^^
Nisan ayı konumuz Bilim Kurgu ve Fantastik.

İlk kitapta Lily kocasının yaptıklarından sonra ayrılması, çocuğunu doğurması ve hayatına devam etmesiyle bitiyor kitap ama en son kısımda Atlas ile karılaşıyorlar. Tabii sadece sonradan görüşürüz falan deyip ayrılıyor. Eğer devamı olmasaydı üzülürdüm, cidden.
Çünkü Atlas ve Lily başkaydı...


Lily ve Atlas, beklenmedik bir şekilde yeniden bir araya geldikten sonra birbirlerini ve yaşadıkları her şeyi düşünmeden edemezler. Ancak aralarındaki yakınlık göründüğü kadar basit olmayabilir. Lily kızının iyiliğini ve Ryle'ın Atlas'la olası bir ilişkiye vereceği tepkiyi göz önünde bulundurmak zorundadır. Yine de aradan uzun bir zaman geçtiği için tekrardan biriyle beraber olmak ister, o da Atlas olmalıdır.


Lily birinci kitapta ne kadar dik duruşluysa bu kitapta Ryle'ya karşı duruşuna çok kızdım. Zaten adam kafadan çatlak ama Lily halen daha tolerans göstermesi ve sonunda olanlara çok kızdım.
Tamam o da haklı ama ne bileyim kimse yanında yokken kapılar açması çok tehlikeliydi. :/
Genel olarak hep ondan uzak durmalıydı ki kızı hakkında düşüncelerine de hak veriyorum.
Onunda dışında Atlas'a olan aşkı, kızına olan sevgisi çok güzeldi. Çiftimizden sonra sevdiğim yerlerdi.

Atlas, bence kitapta ki en güzel yer onun yazdığı yerlerdi. Okumak cidden güzeldi...
Ve o yazdıklarından sonra ortaya çıkan gerçekler de yine kalbim kırıldı yaaa. :/
Ahh Atlas...
Tabii Lily'ye olan aşkı, bence gelmiş geçmiş en güzel aşklardan biriydi.
Tabii onunda geçmişten bir şeyleri çıkıyor ve onları okurken aşırı sıkıldım. Ben daha çok çiftimizin yeni başladığı aşklarını okumak isterdim ama o çıkan şeyler beni benden aldı.
Tamam cidden çok sevdim, eğer yazar böyle bir kitap yazmasaydı üzülürdüm ama bunlara gerek var mıydı gerçekten???
Lily'nin kızına karşı davranışına hayran kaldım, tam Atlas'tan beklediğim davranışlardı.
Ve ortaya çıkan birine karşı duruşu. Tamam niye yazdı falan dedim ama o kısımları okurken çok üzüldüm. Gerçekte en alası var arkadaşlar...
Atlas'ın geçmişte yaşadıklarını bir de ondan okuyoruz ve yine ve yeniden kalbimiz kırılıyor. Yine de bu hale gelmek için bu kadar zorluklardan geçip, dimdik ayakta kalmasını ayakta alkışlıyorum...


Genel olarak sırf okur istedi diye çıkan bir kitap olduğu için çok büyük beklentiyle okumamanızı tavsiye ederim, birinci kitap bu kitaba göre kat kat güzeldi ama çiftimiz böyle okumakta çok güzeldi.
Lily'nin en yakın arkadaşı(İsim yok, spoiler olmasın) çok tatlıydı. Bir de kim olduğunu düşünürsek bu kadar tatlı olması şaşırtıyor tabii ki^^
Atlas'la, Lily'nin yavaş yavaş, olması gereken gibi sevgili olmaları, en sonda da yavaş yavaş bir şeylerin gerçekleşmesi çok tatlıydı.
Yine çok akıcı bir kitaptı, gereksiz şeyleri çıkarırsak çok güzel bir kitaptı da. Sadece onlar çok gözüme battı benim. Büyük ihtimal okuyanlarda benim gibi düşünecekti.
Şöyle ki, biraz önce de dediğim gibi yazılması baştan belli olan bir kitap olsaydı hak verirdim ama okuyucular sebebiyle çıkan bir kitap olduğunu düşünürsek keşke yazar onları eklemeseydi.

Genel olarak sevdiğim, bazı sahnelere kızdığım ama yine sonunda bir şeye bağlanmasını çok sevdim. En azından sonrasında neler olacak onu öğrenmiş olduk.
Atlas ve Lily bu sonu hak ediyordu, öyle ya da böyle cidden hak ediyordu.
Kalbi kırık iki çocuk ve yaşadıkları...
Bu seriyi, karakterleri unutmak zor ama en çokta yaşadıklarını...
Yazarın başka kitabını okur muyum bilmiyorum, zirvede kalsın bence.
Eğer bunun kadar çok güzel çıkarsa belki okurum. :)



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


...keşke geçmişe dönüp birlikte geçirdiğimiz çoğu zamanı ve duygularını korumak için ona söylediğim ya da söylemediğim şeyleri yeniden yaşayabilseydim. Ama gençlik yıllarımızı yeniden yaşayabilseydik her şeye geri dönmez miydik?


*****

Telefondan uzanıp ona sarılmak için her şeyimi verirdim.


*****


Ama sanırım bu aşk, Atlas'ın, babamla Ryle'ın benden aldıklarını geri verebileceğinin bir işaretiydi.


*****


Düşüncelerini okumanın eğlenceli olacağını düşünmüştüm ama okumaya başladığımda çocukluğumuzun bizim için ne kadar acımasız olduğunu hatırlamıştım.




İşleri ağırdan aldığımızı biliyordum ama ne kadar onunla birlikte olursam, tekrar birlikte olmak için o kadar sabırsızlanıyordum. 


*****


Kaybolduğumu her hissettiğimde ihtiyaç duyduğum fener olduğun için teşekkür ederim.


*****

Her zaman dürüstlüğü sadakate tercih ederdim çünkü dürüstlük sadakati beraberinde getirirdi.


*****


İyi ruh halinin benimle bir ilgisi olup olmadığını bilmiyordum ama onca yıl önce onun için endişelenen içimdeki genç kız, hayatının bu kadar iyi olduğunu görmekten son derece memnundu.


*****

Atlas Corrigan tarafından seviliyordum, tam olarak ait olduğum yerleydim.


Gençliğimizde bazen seni uyurken izlerdim. O kadar huzurlu görünmen hoşuma giderdi çünkü uyanıkken içinde her zaman sessiz bir korku vardı. Ama uyuduğun zaman korku yok oluyor ve bu, beni her zaman rahatlatıyor.


*****

Seninle her gün konuşsam da ayda bir görüşsem de senin hakkında hiçbir şey bilmeden geçirdiğim yıllardan daha iyidir.


*****

Ailenin sırf aile oldukları için bir arada kalması gerektiğine dair zehirli bir inanç vardı.


*****

Hayatımızda yolunda gitmeyen şeylere pek odaklanmıyorduk. Yolunda gidenlere odaklanıyorduk ve şükredecek çok şey vardı.


*****

Herkesin sözünü tutacağına güvenseydik, yeminlere gerek kalmazdı.





Diğer paylaşımlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^




31 Mart 2024 Pazar

İçimdeki Güneş//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

 Selamlar^^
Ayın, belki de yılın en iyi kitabının yorumunu yazmaya geldim!!!
Son zamanlarda, hatta son yıllarda ilk def böyle bir cümle ile başlamışımdır bilmiyorum ama hak ediyor arkadaşlar!
Yazarının her kitabını okumuş, her kitabından ne kadar geliştiğini kendi gözlerimle okumuş biri olarak bu kitap bütün listeleri yerinden oynattı resmen.
Kasaba, köy, mahalle gibi şeyleri konu alan kitapları cidden çok seviyorum. Konusunda ilk mahalle geçsin, ne bileyim köy falan desin tamam benim kitabım diyorum.
Bu kitabı çok bekledik, Betül Güçlü genelde çıkardığı kitapları aynı zamana denk getirmeye çalışıyordum ama bu sene biraz geç kaldı. Ee baskı vs derken bir miktar yine geç kalındı ama inanın beklediğimize değdi, hem de kat be kat değdi.


Planlar dâhilinde yaşayan biri, atacağı adımları çok önceden hesaplar.
Fakat hayat, bu planların en büyük düşmanıdır.
Ela Mercan, elleriyle çizdiği güvenli bir haritanın içinde yaşarken bir kalp kırıklığı bütün planlarını dağıttığında her şeyin tepetaklak olduğunu düşünür. Sorunlarından kaçmaya çalışırken küçük bir köy okuluna öğretmen olarak atanan Ela için yeni bir şehirde, yabancı insanların ve kısıtlı imkânların içinde tutunabileceği tek şey mesleğidir.
Köy öğretmenliği ona bilmediği yeni bir hayatı deneyimleme fırsatı sunarken çocuklarla kurduğu ilişkiler hayatını değiştirecek, aşka karşı ördüğü duvarlar ise beklenmedik biri tarafından yıkılacaktır.
İçimdeki Güneş soğuk bir kış gecesinde çıtırdayan alevleri, sobanın üzerinde kuruyan portakal kabuklarının kokusunu, özlenen bütün sadelikleri hatırlatan bir hikâye.


Ela yaşadığı zor günlerden sonra ailesini arkada bırakıp bilmediği bir kasabanın köyüne atanır. Gittiği ilk günde farklı ortamlar, farklı insanlarla tanışınca nereye düştüm ben derken geri dönmeyeceğini bildiği için alışmaya çalışmak zorundadır.
Sonrasında okulunu düzenlemesi, öğrencileriyle tanışması falan derken zamanla alışmaya çalışır ama geçmişi peşini bırakmaz ve zamanla mutlu olmaya çalışsa da ister istemez yaşadığı sıkıntılar sürekli önüne çıkar. Zamanla öğrencilerine, köye ve çevresine alıştıkça kalbi iyileşmeye başlar ama tamamen iyileşecek mi onu zamanla öğrenecektir.
Ela'ya baştan ısınamadım açıkçası, ona yardım etmeye çalışanlara karşı tavrı biraz garibime gitti. Tabii yaşadıklarını ve yaşadığı yeri düşününce normal ama ne yapayım öyle bir his aldım ama zamanla onlara alışması, onlar gibi olması çok güzeldi.
Kalbinin iyileştiğini okumak, onlar gibi olmaya başlaması çok güzeldi. Tabii alışamadığı şeylerde vardı, mesela soğuk. :D O kısımları okurken diğer karakterlerin biz alışığız demesi çok tanıdık geldi.
Başlarda öyle düşünsem de alışmaya başladıktan sonra ki düşünceleri ve davranışlarını okuyunca çok sevdiğim bir karakter oldu.
Öğrencilerine davranışı, onları düşünmesi ve en önemlisi Ayşegül'e olan yakınlığı. Çok kalbe dokunan ve içimizi yumuş yumuş yapan bir karakterdi.
Soba yakma sıkıntısı yaşıyor sürekli, Ela kız gel ben sana öğretirim, gerçi öğrencilerin öğretmiştir ama olsun sdfghjkl


Tabii kitabımızda bir de erkek karakterimiz var.
Çınar. <3
Çınar'ın asaleti diğer karakterleri alır duvara çarpar çarpar atar diyorum arkadaşlar.
Çünkü bambaşka biriydi, bir de onun kısımları okuduk ki vay beee dedim vaaaay.
Bence Çınar'ı siz kitapta tanıyın yaa. Bana sürpriz oldu size de olsun. :D
Ama Çınar'ı kısımları gelince, onun yaptıklarını okuyunca hayatta ki bütün erkeklerden umudumuz kaybettik be sdfghjklşi Sorumluluğu alır mısın Betül Güçlü?? :D
Tabii yazarımız bize son kısımda bir sürpriz yapıyor.
O kısım var ya, o kısım... Hatta o paragraf bence kitaptaki en en en iyi yerdi. <3
    Neyse ben yazdıkça bir şeyler klavyemden çıkacak, o yüzden geçiyorum.
Ama spoiler yazacağım inşallah, orada döktürürüm asdfghjk
Çınar için yazacağım tek şey kitaba uygun başka bir karakter olmazmış.
Tamam ben de çok farklı bir karakter düşünmemiştim ama böylesine hem şaşırdım, hem de çooook sevdim <3


Ela'nın zamanla arkadaşlarının olması, ev sahiplerinin sahip çıkması, köydekilerin yardım etmesi ve muhtarla, eşi. Bir de yardım ettikleri insanlar...
Hangisini yazsam bilemedim, sonuçta hepsi yazılmayı hake diyor ama en çok kalbime dokunan Kevser teyze ve kardeşi, Ayşegül, sonradan gittikleri bir aile vardı onlar. Kısacası kime yardım ettilerse onların hepsi kalbime dokundu yaa. Bu kadar ince düşünülmüş, bu kadar yüreklere dokunan bir kitaptı.
O kadar nahif ki okurken her şeyi unutacak kıvama geliyorsun. Hemen okunuyor zaten, bunun dışında 
zaten o köy halkı, arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, çocukların şen kahkahası(gülmeyin, okurken kulağınızla duyuyorsunuz :D) hepsi birbirinden güzel ve özeldi.
Arkadaşlar, arkadaşlaaaaar beni zorlamayın ve HEMEN GİDİN ALIP, OKUYUN!!! :D

Köy halkına özellikle değinmek istiyorum. Bakın ben doğma, büyüme köyde yaşıyorum. kışları şehirde yaşardık ama hayatımın çoğu köyde geçti ama ben böyle köy görmedim, duymadım, bilmiyorum ama okudum. Evet bizdendi kitap, evet hayatın ta içindendi ama böyle tatlış, yardım sever, yabancıları bile ailelerinden gören köy halkıyla tanışmadım. İlla ki vardı, sadece benim köy yanlış yerdedir belki ama sürekli bir araya toplanmaları, yabancılık göstermeden orası onun evi, burasının onu evi demeden hep beraber olup davet etmeleri, yardım etmeleri o kadar güzeldi ki. Tabii bir de baskı mevzusu var sdfghjk O kısımlar en eğlendiğim yerlerdi.
İşte bakın yine bizim köy halkıyla alakası yok, Çınar gibi biri gelse bizimle yakıştıran kimse olmaz. Nerede o çöpçatan teyzeler sdfghjkl


-Spoiler Başlangıcı-

Ela'nın yaşadığı şeyleri az çok tahmin ettim, zaten kız kardeş mevzusunu anlatınca dedim tamam kazık yemiş kardeşinden. Çoğu kitapta okuyoruz aslında eniştesine yanaşan baldız, bu kitapta da vardı ama illa ki böyle radikal bir karar için bu tarz bir şey olması gerekiyordu.
Yaşadıkları kolay değil ama kız kardeşini verselerdi elime.... neyseee.
Sonrasından mahalledeki, köydeki herkesin Çınar'la yakıştırması, bunların gözler önünde değil de genelde gizlice konuşmaları çok tatlıydı.
Ve Çınar... Ben dedim köy halkından biri olurdu ama kendisi doktor, köyün ve merkezdeki sağlık ocağının doktoru.
Çocuklar çok seviyor, insanlar çok seviyor ama Çınar Ela'yı seviyor. <3 Hatta ilk görüşme vurulmasın kaç puan veriyoruz???
Okurken eridim resmen yav <3
Böyle gözlerimden kalpler çıktı, hiç yapmadığım şey yapıp hikayemde paylaştım. Tabii spoiler olarak sdfghjkl
Kevser teyzenin olayının tatlıya bağlanması, Çınar'ın Ela'yı kıskanması, herkesin ortasından babasından yemek için istemesi.. Yaz yaz bitmiyor arkadaşlar sdfghjkl
Son bölümlere geldiğimizde Ela'ya giydirilen elbiselerden hemen dedim inşallah düğün falan yaparlar, valla öyle çıktı yaa sdfghjk
Ama Çınar'ın Ela'ya evlendik ama yine ayrılıcaz demesi.
Ve Çınar'ın başta o kadar sert gözüküp, sonradan minnoş biri çıkması. :D
Kar sahnelerine hayran kaldım, zaten bu sene doğru düzgün kar görmedik kitaptan nasibimizi aldık. :D

-Spoiler Sonu-



İşte bakın arkadaşlar ben hemen, sıcağı sıcağına yorum yazmıyorsam far görmüş tavşan gibi kala kaldım dfghjkl
Çok sevdim kitabı, çoooook ama ne yazsam bilemedim. Tıkandım kaldım iyi mi? :D
Nahif kitapları seviyorum, yavaş yavaş kalplerin iyileşmesini, yardımlaşmayı okumaya bayılıyorum.
Bu kitapta kötü karakter varsa bir ya da ikidir, o mevzuyu o kadar sevdim, o kadar memnun kaldım ki düşündükçe iyi ki yazmamış yazarımız diyorum.
Yaa kitapta pembe şemsiyeyle kızını okuldan alan baba var yaa, siz ne diyorsunuz sdfghjk
İşte öyle bir kitap kendisi, Ela'yı kabuğundan çıkaran, kalbine iyi gelen, küstüğü hayata tekrardan barışan ve dahası.
Son bölümlerden de çoook memnun kaldım ve BAYILDIMMM!!!
Yine neden, ne için söylemeyeceğim, alın OKUYUN, OKUTUN diyeceğim!!!
Her yerine post it yapıştırdığım için yine yazarımız sorumluluğu alabilir mi? :D
Bitti, post it bitti sdfghjklşi
Hem yorumu bitirmek istiyorum hem bitirmek istemiyorum, sizi daha ne kadar ikna edebilirim diye düşünüyorum. :D

Betül Güçlü'nün en sevdiğim kitabı Aşk ve Diğer İhtimaller'di ama şimdi bu kitap oldu.
Devamı olsun yaaa, tamam istediğimiz gibi bitti kitap, sonu açık bitmedi ama aynı karakterlerle, aynı köyde, okulda geçen bir kitap daha okumayalım mı?
Dur ben bunu Betül Güçlü'nün aklına sokayım dfghjklş
Ne kadar zor yazdığını takip ettiğimden biliyorum, hem o yüzden hem de bu kadar güzel yazdığı için bu kitabın yeri ayrı olacak her zaman...
Son olarak kalemine, emeğine, düşüncene sağlık Betül, daha iyisi gelene kadar (ki gelir mi sanmam, zirve bu) EN İYİSİ BU!!!
Bence bir kitabı düşündüğünüz zaman içiniz kıpır kıpır oluyorsa, kalbiniz yumuşuyorsa, okuduğunuz için kendinizi mutlu sayıyorsanız o kitap olmuştur ve unutamazsınız artık...
Bu uzuuuun son satırlardan sonra tavsiye diye başlayan bir cümle beklemeyin benden. :D




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


İnsan, iyiliği için her şeyi yapacağı biri tarafından bu kadar değersizleştirilince nasıl üzülmezdi?


*****


Biraz huzur bulmak için herkesten fersahlarca uzağa kaçmıştım ama kendimden nasıl kaçacaktım ki? Düşünmek istemediğim şeyleri nasıl geride bırakacaktım? İncinmekten nasıl kurtulacaktım?


*****


Tozu silkelerdin giderdi, pisliği yıkayıp temizlerdin ama kırdığın bir kalbin telafisi öyle kolayca mümkün olmuyordu.


*****


Geçmişimi her an cebimde taşırken yeni bir hayatın farklı olmasını nasıl bekleyebilirdim ki?


*****


Fuat beni görünce kollarını iki yana açıp, "Ela hocam!" diye bağırdı. Karşıdan koşarken en ciddi tavrımı takınıp işaret parmağımı kaldırdım. "Hayır."
Kolları anında iyi yana düşerken yüzünde mızmız bir ifade belirdi. "Bir sarılsaydım ya."
"Gel bana sarıl aslanım," dedi Çınar kolunu onun omzuna atarken. "Gel şöyle."


*****

Bunlar tanıdığım hisler değildi, böylesi değildi en azından. Bu hislerin birazına bile mecalim yokken bütün bunlar nasıl gelişti bilmiyordum. Fakat uzun zaman sonra kalbim, üzüntülerine yer bulamayacak kadar dolmuş gibiydi.
Hem de en tatlı hislerle.


*****

Çınar bana bakıyordu ve ben canımı sıkan her şeyden kurtulup tatlı bir neşenin içine gömülüyordum.




"...Sana Türk kahvesi yaparım. Gerçi pek sevmiyorsun sanırım."
"Sen yaparsan severim," deyişinde binlerce itiraf saklıydı sanki.


*****


Bu memlekette baş başa kalmayı başarabilecek gibi görünmüyorduk ama bu tatlı anların içinde de mutlu mesut yaşayabileceğimi düşünüyordum.


*****


Bütün sırça aramızı yapmaya çalışırken aslında tek engelin kendileri olduğunu farkında değillerdi anlaşılan.


*****


Hayatta en çok kıymet verdiğim insanlar sınıfıma girmek üzereyken bana böyle hissettirdikleri için öğrencilerime minnettardım.


*****


"...Hayatta bazı şeylerin haykırılması gerekir Ela Hoca."








Bir yorum daha böylece biter, sevgiyle kalın^^
Hayırlı İftarlar^^



Buralarda da varım^^



30 Mart 2024 Cumartesi

Tatlı Aşk//Susan Mallery Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Yazarın yıllar önce Işıldayan kitabını okumuş sevmiştim(konusunu unuttum ama sevdiğimi hatırlıyorum :D), ondan sonra internette indirim olunca iki kitaplık bir serisini, bir tanede başka serinin birinci kitabını aldım.
Dedim hazır aldım, fazla arayı açmadan okuyayım, hem indirim devam ederse diğer kitapları alırım dedim. :D Şu an devam ettiği için belki alırım, ha ne dersiniz?? :D
İlk olarak söylemem gerekiyor ki kitabı kapağıyla yargılamayın! Çünkü öyle kötü bir kapak ki kitapla alakası yok. Tatlı Aşk denmiş ama kitapta geçen pastane mevzusu çok başka, kadın karakterimiz pastalarla uzaktan, yakından alakası yok, adamında öyle. :D Ama kapakta kızın parmağında krema var görüyor musunuz?? :D
Aşırı saçma değil mi?
Bir de arka kapak yazısı, onu da okuyunca ne öyle bol bol smut mu var diyorsunuz ama alakası yok. Kadının aklı fikri başka sanılıyor ama yine diyorum alakası yok!
Bunu devamında açıklayacağım. :)



İlk aşktan daha tatlı bir şey olabilir mi?
Bunu Claire Keyes'e sormayın. Yirmi sekiz yaşındaki dâhi piyanist bırakın âşık olmayı, bugüne dek kimseyle flört bile etmemiştir. Kariyerinin peşinde koşmaktan aile ve arkadaşlarına zaman ayıramayan Claire, ailesinin pastanesini ve iki kız kardeşini de yıllardır ziyaret etmemiştir.
Ancak şimdi bir kardeşi hasta, diğeri ise kayıptır ve yumurta bile kıramayan Claire, hasta bakıcı rolünü üstlenmekte kararlıdır. Yapılacaklar listesinin başında kız kardeşleriyle sıkı bir bağ kurmak, âşık olmak veya en azından şehveti tatmak vardır.
Yakışıklı ve sert görünüşlü Wyatt bu amaca uygun gibi görünmektedir. Genç adam farklı dünyalara ait olduklarını söyleyip dursa da Claire'in yanındayken tek düşünebildiği keki fırına vermektir. Claire tatlı diliyle bu ateşli adamı yatağına ve yaşamına alabilecek midir?


İşte konuya bak yaa :D
Neyse :P
Claire yıllar önce ailesi tarafından kovulduğu evine ve kasabaya kardeşine yardım etmek için geri döner. Baştan iyi karşılanmayacağını biliyordu ama bu kadar dışlanmayı beklemiyordu. Bir de gelmesini kardeşi istemediğini öğrenince daha da kötü duruma düşer ama pes etmeyecektir.
Hayatı zaten zordur ama bunları atlatmayı da kafaya koymuştur.
Hem kardeşine bakan hem de kardeşinin pastanesine yardıma giden Claire bir de kardeşi Nicola’un en yakın arkadaşı Wyatt’ın kızına bakar.
Alışmaya çalışması ve bunlar yüzünden çok zorlansa da alışmaya çalışmıştır ve bazı gerçeklerle yüzleşmesi gerekiyordur.
Claire’i çok sevdim. Onun yıllarca çalışmalarının sonucunda her şeyden uzak kalması, yavaş yavaş ortama alışması, zamanında yapamadıklarını yapması ve bundan öyle saf demeyelim de Nahit davranması bence en güzel yönüydü. Yani ne demek istediğimi tam anlatamadım, spoiler diye de yazamıyorum ama şunu bilin ki cidden çok sevdim ve kitapta her yaşadığı kötü olayda hep Claire’nin tarafını tuttum, çünkü her kelimesiyle hak ediyordu, çünkü kitapta resmen yapayalnızdı. :/
Bunun yanında hiçbir lafın altında kalmaması, karşıdaki insanı dumura uğratmasını ayakta alkışladım. İşte böyle karakterlerle gelin!!!


Wyatt kızı daha bebekken yalnız kalmış ve zorluklar altında onu büyütmeye odaklanmıştır. Gerçek aşkla, ilişkiyle işi olamayan Wyatt uzun zamandan sonra Claire’yi gördükten sonra onunla arasındaki çekimden korkar ama denemekte ister. Tabii baştan beri Nicola’un söylediklerinden sonra Claire’yi çok kötü tanımış olsa da zamanla nasıl biri olduğunu görür.
Wyatt’a cidden hak verdim ki kendisi baştan zaten kesti attı ama sonradan saçmalaması, Claire’nin üstüne gitmesine çok kızdım.
Hele en sonda yaptıkları. Tabii Claire’de suçluydu ama bu ona öyle şeyler söylemesine aşırı kıl oldum -_-
Bir bölüm vardı, orada Wyatt’ın düşüncelerini çok merak etmiştim ama yazar es geçmiş. Üzdü.

Bir de Nicola var, kendince haklı ve yaşadıkları da kolay değil ama onunda haksız olduğu durumlar vardı yani. O yüzden başlarda kendisine aşırı sinir oldum. Claire iyi dayandı valla.
İkinci kitap kendisini anlatıyor, bakalım affetmesi gerekenleri affedecek mi?

Hazır ikinci kitap dedik onunla devam edelim. Seri iki kitaptan oluşuyor, diğer kardeşin durumu ne olur bilmiyorum ama seneler olmuş çıkalı, devamı olsa çıkarırlardı herhalde. :D
O yüzden bu kitapta tam olarak anlatılmayan şeylerin ikinci kitapta ortaya çıkacağını düşünüyorum, ianşallah çıkar yani. Mesela neden ameliyat oldu? Kız kardeşi neden bu kadar inatçı? Saçmalık olursa sinir olurum sdfghjklşi


Başta da dediğim gibi yazarın Işıldayan kitabı okumuş kalemini sevmiştim, uzun zamandır bu kitaplara göz koymuştum ama alamamıştım. Sonunda kampanya ile tanesi 46tl ye gelince hemen aldım.
Şimdi ki bu tarz kitaplarla kıyasladığım zaman cidden eski kitapların daha gideri varmış. Şimdikiler sadece smut. Bir de ona bayılan okurlar -_-
Bunda yok diyemem ama o kadar kararındaydı ki oraları anladığınız zaman normal bir kitap işte ve olaylara bakacak olursak daha çok aile, arkadaşlık, geçmiş, bağlar, yanlış anlamalar, özlem… diye gider.
İşte kitabı da bu yüzden sevdim, arka kapak yazısını baktığınız zaman sanki kitap sadece somuttan imaret ama değil. Cidden değil, zaten bu saydıklarım olmasa, sadece smut olsa sevmezdim.
Spoiler vermeden nasıl anlatacağımı bilmediğim için yazdıklarımı anlamayabilirsiniz ama demem o ki kitabın duygusal tarafı o kadar güzeldi ki çok beğendim.


Sonunda yaşananlar beni sevindirdi, bazıları yüzünden sinir olsam da olması gereken oldu, hatta ya öyle olmazsa dediklerimde oldu, güzel oldu :D
İkinci kitapta neler olcak merak konusu. :)
Diğer dört kitaplık serinin birinci kitabını aldım, eğer ilk kitabı beğenirsem devam ederim. Henüz o kitap hakkında pek bir şey bilmiyorum ama bu iki kitaplık seriyi sevdim.
Şimdi kitabı sevdim evet ama sevmediğim yerlerde oldum. Mesela en küçük kız kardeşin yaptıkları. Cidden öyle bir şey yazmaya gerek var mıydı?
Yani sebebi ne olursa olsun aşırı, aşırıııı saçmaydı.
O yüzden belki de yazar onun kitabını yazmadı, ikinci kitapta öğreniriz belki. :)
Son olarak yazarın kalemi akıcı, üç günde bitirdim ki sadece geceleri okuduğumu düşünürsek iyi bence.
Şimdi gidip, eğer yazdıysam Işıldayan kitabının yorumuna bakayım, bulursam buraya da link atarım(Yorum yok, ne zaman okudum onu bile unuttum iyi mi :D Konusu bile hatırlatmadı, sadece güzel olduğunu biliyorum :D)
Şimdi atacağım link ise indirimdeki seri. Halen daha devam ediyor indirim, merak edenler bakabilir.
Seriyi inceleyip, satın almak için tık tık!!



Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


“İzleyeceğim.”
“Yargılayacaksın. Arada bir fark var.”


*****


“Hayatım için özür dilemeyeceğim. Seninkinden farklı ama bu, onu daha az değerli hale getirmez…”


*****

Hayat karışık, diye düşündü ama müzik sakinleştirici, kesin ve güzeldi.


*****

“Gerçekten tepemi attırıyorsun,” dedi Nicole.
“Sor bakalım, umurumda mı?”

*****


“Belki. Ben kendimi yargılıyorum. Ona kötülükten başka hiçbir şey yapmadım, yine de geldi. Yüreğinden geçene göre hareket ediyor.”





Başka yorumlarımda görüşmek üzere, sevgiyle kalın^^


Buralarda da varım^^