Hazel Gaynor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hazel Gaynor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Nisan 2020 Cuma

Sisli Hatıralar Rıhtımı//Hazel Gaynor Kitap Yorumu^^

Selam^^
Instagram'da iki kitap arasında oylama yapmıştım, sonuca göre bu kitabı okudum. Uzun zamandır bu tarz kitaplar okumuyordum, tam o ruh halinden hissettiğim an okumaya başladım. Özlemişim aslında ama bu kitap beni fazla tatmin etmedi. Geçmiş, günümüz konularını seviyorum, hele bir de olaya mektup vs. girsin tamam, işte benim kitabım. 
Bunda da konu güzeldi, yazarın kalemi eh işteydi. Biraz öncede dediğim gibi tatmin etmedi beni. 


En büyük hikâyeleri zaman anlatır, kaybolan hayallerinizi ise kalbiniz…
İrlanda 1912… Küçük bir köyün on dört sakini, Amerika’da daha iyi bir hayat kurma umuduyla rüyalar gemisi Titanic ile denize açılır. Ancak bu yolculuk, on yedi yaşındaki Maggie Murphy için acıdan ibarettir. Geleceği, bilinmeyenlerin ülkesine bağlıyken kalbi İrlanda’da, ardında bıraktığı sevdiğindedir. Batmaz denilen gemi okyanusun serin sularına gömüldüğünde, Maggie çok az sayıda kurtulan yolculardan sadece biridir.
Amerika’da bir hastanede tek başına gözlerini açtığında hatırladığı şey, gemi batarken ortalığı kaplayan o korkunç gıcırtı sesi ve buz gibi suda donarak hayatını kaybeden masum insanların çığlıklarıdır… Hayatta artık tek başına yaşam mücadelesi verecek olan Maggie, bir daha o korkunç olaydan bahsetmemeye kararlıdır.
Chicago 1982… Babasının acı kaybıyla yasa boğulan Grace Butler, artık hayatına yön vermek zorunda olduğunun farkındadır.  Çok sevdiği büyük büyükannesi Maggie, tüm hayatı boyunca kalbinde taşıdığı Titanic hakkındaki içini sızlatan acıyı onunla paylaştığında, Grace artık nasıl bir yol izlemesi gerektiğini biliyordur. Belki de artık hayaletlerden kaçmak yerine onlarla yüzleşmesi gerekiyordur…


Konumuz böyle, Titanic üzerinden yazılan ilk defa böyle bir kitap okudum. Büyük beklentim vardı kitabı aldığım zaman ama Nilay ablam ben yarım bıraktım deyince bir kaldım, ruh halinden dolayıdır diyerek yine de başladım. Doğrusu ilk sayfa da sizi etkilemiyorsa kitap heyecanlı, merak edilesi yerleri olsa bile etkilemiyor artık okuru. Bu da öyleydi.
Kitap hakkından genel yorumu birazdan yazayım ama ondan önce karaktere değinmek istiyorum.
Maggie, annesi öldükten sonra İrlanda'da kimsesiz kalır, Amerika'dan gelen teyzesi tarafından götürülmek istenen Maggie en çok konuşulan Titanic'le Amerika'ya gidecektir. Gitmek için heyecanlansa da geri de sevdiği adamı bırakmak zorunda kalır.
Maggie karakteri durgundu ve ne yazık ki pek merak edilesi değildi. Kendisinden güzel bir atak bekledim ama o da olmadı. Diğer kitaplara göre sönük bir karakterdi ne yalan.
Grace karakterini daha çok sevdim dersem yalan olmaz. Yaşadığı sıkıntılar, sonradan verdiği kararlar okumaya değerdi.
Ve Ryan, belki de kitapta en sevdiğim karakter oldu. Çok düşünceli, onun olduğu yerleri okurken daha bir sevdim kitabı. Belki güzel kalbi ya da anından düşündüğünü yapma eğiliminde bir karakter olduğundan mıdır bilemiyorum ama kitapta en sevdiğim kendisiydi.


Aşk konusundan sınıfda kaldı yazar, mesela Maggie'nin sevdiği adamla arasındaki aşkı daha çok anlatabilirdi, öyle ki Maggie gemide kendine birini mi bulacak acaba dedim. Bu ikilemi yaşamak istemezdim, sonuçta geride bıraktığı adamın neden onunla gitmediği ortada. Gerçi gitmemesi daha iyi oldu, biliyorsunuz ki Titanic'de nadir erkek kurtuldu.
Titanic olduğunu öğrendiğim zaman beni şaşırtan bir kitap olacak diye hayal ettim ama sıradışı hiçbir şey olmadı. Maggie'nin kurtulması bile olağan bir şey olarak yazılmıştı.
Yazar bu konuda biraz eksik gibi. Bu konuyu başkası yazsaydı daha iyi olur muydu diye sorulsa, ne yazık ki evet derdim. Şu yorumu yazarken bile ben şöyle yazardım, şu şekilde olurdu falan diyebiliyorsam gelişmiş yazarlar neler çıkarır neler.
Yine de okuduğumuz kitap gerçek olaydan esinlenme olduğu için yazar fazla ekleme yapmamış da olabilir. Bunu, başka kitaplarını okuyup anlayabilirim. Bizde bir kitabı daha basılmış, dener miyim bilmiyorum ama eğer elime geçerse şans veririm.


Genelde anlamda güzel ama etkilemeyen bir kitaptı, sadece sonu beni şaşırttı. Yazar başta az da olsa ipucu vermeseydi anlamaz, daha çok şaşırırdım. O yüzden bu kısmı sevdim.
Bu tarz kitapları okuyanlar, yorumum böyle, daha ilginç geçmiş-günümüz kitapları okuyabilirsiniz, ama ben Titanic seviyorum, şans vermek istiyorum derseniz de bir şey diyemem. Sadece beklentiyi fazla yukarılar da tutmayın derim. ;)
Not: Kitapta olan telgrafların hepsi gerçekmiş, bu hoşuma gitti. ;)





Kitaba Puanım 5/3,5^^





Alıntılar^^


'En büyük hikayeleri zaman anlatır.'



******



"...Bana göre Titanic, gerçek insalar, gerçek yaşamlar ve geleceğe dair gerçek umutlar demek. Ve bu, okyanusun derinliklerinde yok olmasını izlediğim şey."



******


"Yaşam kırılgan bir şeydir Grace, bir kiraz çiçeğinin yaprağından farklı değildir. Bir an büyüyüp çiçek açarken, bir an sonra aniden çıkan bir rüzgarla yere düşebilir. Hayatımızı garanti olarak görmemeli ve kendimizi mutlu etmek için elimizden geleni yapmalıyız."








Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^
Evde Kalın...



Buralarda da varım^^