25 Şubat 2020 Salı

Türk Klasikleri//Küçük Şeyler-Samipaşazade Sezai, Şair Evlenmesi-Şinasi^^

Merhabalar^^
Instagram aleminde güzel etkinliklere katılıyorum, bunlardan biride Okuyarak Yaşa ^^ Okuyarak Yaşa dört tarza ayrılıyor, Dünya Klasikleri, Türk Edebiyatı  Klasikleri, Modern Klasikler ve Sabahattin Ali Klasikleri^^ Siz istediğiniz birine ya da hepsine katılabiliyorsunuz.
Ben diğerleri ağır geldiği için sadece Türk Edebiyat Klasiklerine dahil oldum ve bu zamana kadar çok güzel kitaplar okudum.
Instagram'da paylaşıyorum yorumlarımı ama bloğum eksik kalmasın deyip burada da paylaşacağım. ;)

Not: Bu yorum Ocak ayından önce, Instgram'da paylaştığım yorumlarım. ;)

Küçük Şeyler^^





Yine yorum ile geldim. Burada paylaştığım üçüncü yorumum oluyor kendisi, normalde bildiğiniz üzere blogda aktifim. Burada paylaşmamın nedeni Okuyarak Yaşa Yine onlarla beraber bu güzel kitabı okuduk. Aldığımızdan beri okumak aklımdaydı ama başka kitaplar aklımı çekince okumak kısmet olmadı. Okuyarak Yaşa ile okunacak denildiği zaman ise işte şans deyip bekledim. Okuduğum kitap içerik olarak diğerlerinden farklı değil, hatta daha sıradan. O zamanın hayatından kesitler alınmış ve bitirdiğiniz zaman aslında şimdiki zamanla bir fark olmadığını anlıyorsunuz. Kısa kısa hikayeleri konu alan kitabımızın ismi Küçük Şeyler olsa bile aslında hikâyelerde ne büyük acılar, hüzünler saklı. İşte insanı etkileyen tarafı da bu. Tekrar tekrar okunası hikayeler var. En etkilendiğim hikayeler Pandomina ve İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır'dı. Düğün'de çok etkiliydi. Günümüz Türkçesiyle çıktığı için kitap çok rahat okunuyor, bir gününüzü, hatta yarım saatinizi alacak bu kitabı öneriyorum. Bir gününüz alacak diyorum ama ben her güne bir hikaye bıraktım. Öyle daha zevkli ve üzerinden durma şansınız daha çok oluyor. .



Nefrete neden olması gereken olayların sevgiyi öldürmemesi ne acıdır. 







Şair Evlenmesi^^





Okuyarak Yaşa ile yine çok tatlı bir kitap okuduk. Sınavlarım olduğu için biraz geç paylaşıyorum. Kitap, oturup yarım saatte bitireceğiniz kadar kısa.
Zaten kendisi tiyatro metni. İlk tiyatro metni kitaplarından biri. Şinasi bu kitabı ilk yazdığında rağbet görmemiş, diğer yazarların başına geldiği gibi öldükten sonra değeri biliniyor. Bunları kitabın sonunda Şair Evlenmesi Güldürüsü yazısını okuyarak öğreniyoruz. Ondan sonrada Şinasi'nin ölümü hakkında yazı yazılmış, doğrusu okumadım onu. Neden yazılmış ya da bu tiyatro kitabına neden eklenmiş bilmiyorum. Neyse, kitaba dönecek olursak güzeldi, okurken hayal ediyor insan tiyatroyu. Acaba var mı, tiyatrosu  gerçekleşmiş mi merak ediyorum. Olsa çok iyi olurdu. Görücü usulü ile evlenen  ama eşinin yanlış biri olmasıyla başlıyor hikaye. Arkadaşı dalga geçiyor hatta, çok üstünde durmayan Müştak Bey ise sevdiği kadınla evlenmenin heyecanı ile duymuyor ama bilmiyor ki başına gelecekleri. Sonunda ise neler oluyor okuyup siz öğrenin.
Okumaya niyetim vardı zaten, Okuyarak Yaşa ise vesile oldu. Bu sene ki hedefime yine ulaşamadım, kısa ve çabuk okunan kitaplar okuyorum ki kitap severlere fiyasko olmayalım. 





Yorumlarımı az birazcık düzeltim, yoksa Insta'dan kopyala, yapıştır oldu, ekstra yorum vs. eklemedim. ;) Okurken biraz farklılık olabilir. ;)
Başka bir yazımda da Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yorumlarını yayımlayacağım. ;)




Buralarda da varım^^




23 Şubat 2020 Pazar

İzlediğim Filmler 29//Bak Şu Leyleğe, Uçak Modu, Asi Kız^^

Selam^^
Aylar önce izlediğim, yorumunu yeni yaptığım filmlerle geldim. Hep yanı cümlelerle başlıyorum ama gerçek bu ben ne yapayım. :D
Daha çok yorum yayımlamak istiyorum ama olmuyor, daha biri bitmeden bir diğeri geliyor. :D Mesela şu an bunun yerine kitap yorumu yazmam gerekiyordu unutmamak için ama bugün yayımlayayım diye buna başladım. :/




Bak Şu Leyleğe^^
TV+'da denk gelmiştim, animasyon manyağı olduğum için böyle filmleri çok seviyorum. 
Film üzücü bir şekilde başlıyor, sonradan leyleklerin serçeye bakması, serçenin kendini leylek zannetmesi vs. filmin konusuydu ama asıl olay göç zamanı başladığı zaman oluyor. Ay kalbim çok kırıldı orada. Çok sevdim, çocuklarınızla beraber izleyeceğiniz güzel animasyonlardan biri.


İnternet kablolarına tüneyen kuşların bütün internet aleminden haber alması filmin en komik yerleriydi. :D Sizde seveceksiniz buraları eminim. ;)










Uçak Modu^^
Günümüz olaylarına değinen filmleri seviyorum, gerçekliği bir bir yüzümüze vuruyor. Mesela her dakika makyajlı gezenlerin aslından kamera arkasından ne olduğunu, mutlu olduklarını her karede belli eden çiflerin kamera arkasında kim bilir kaç kere kavga ettiğini biliyorum ama ispat edemiyorum. :D Şaka bir yana ama kimse aşırıııı mutlu, aşırı güzel, aşırı zayıf ve aşırı sevgi dolu değil kimse kusura bakmasın. 
Neyse.
Aklı başında olan herkes internet platformunda neler döndüğünü tahmin ediyordur, filmde onu konu almış. Bunun için şirket bile kurulmuş desek yeridir. Kızımızda(ismini unuttum) Insta aleminden bir fenomen, her paylaştığı olay olan kızımız telefona o kadar bağımlı ki etrafında olanları görmeyi bırak araba bile kullanamıyor ve sürekli kaza yapıyor. En son yaşadığı kazadan sonra mahkeme kararı olarak telefonu elinden alınan kızımız dedesinin yanına, kasabaya gönderiliyor. Ve mucizeeee, kızımız gerçek hayatla tanışıyor. :D
Klişe konu ama bağımlılığı olanlar için izlenilmesi gereken bir film, tavsiye ederim. ;) İzlemek isteyenler Netflix'e bakabilir. ;)



Şimdi yalan yok kız yakışıyor fenomenliğe. :D Hem güzel hem de kıyafet seçimlerine bayıldım. ;)









Asi Kız^^
Yine gerçek hayatla tanışması için uzaklara gönderilen biz kızın hikayesini izliyoruz.
Klişe ama konu ve karakterler farklı olunca klişeler bile güzel olabiliyor.
Mesela bunu sevdim, tavsiye ederim. Çerezlik bir film, konusu hakkında diyeceğim pek bir şey yok. ;) Sadece Emma Roberts'i seviyorum, başarılı oyunculardan. ;)




Hepsinin şimdi ki halleri şaşırtıcı. :O Ama kaç sene öncenin filmi. :)










Hem yorum yaptığım hem de içimi döktüğüm yazımın sonuna geldim. 
Güzel filmlerdi, öneririm hepsini. Kafa dağıtmalık için birebir, bilirsiniz bu aralar kafa dağıtmaya çokça ihtiyacımız var. ;)
Sevgiyle ve sağlıkla kalın^^
Not: Demeden geçemem. :D Destek olmak için blogda yer alan reklamları tıklayabilirsiniz. ;)



Buralarda da varım^^






19 Şubat 2020 Çarşamba

Yansıma-Lande//Deniz Erbulak Kitap Yorumu^^

Selam^^
Kitabımı dün gece bitirdim ve etkisi geçmeden hemen yorumumu yazmaya başladım. Artık yarıda mı kalır devam mı ederim bakacağız.
Deniz Erbulak sevdiğimiz yazarlardan, senelerdir kendisini takip ediyoruz, yeni yetmelerden değiliz yani. :D Okudukça "Neden halen daha tanınmadı bu yazar!?" diyorum. Bir kere okuduğunuz zaman bırakamıyorsunuz, idea ediyorum gerçekten çok seveceksiniz. Bu yorumu okuyorsanız ve benim yorumlarıma güveniyorsanız hemen gidip bu kitabı alın ve okuyun.
Seri yeni çıkmadı, yıllardır kitaplığımızda duruyor. İlk My Twin okuyup sevdi ama bana okumak istersen sakin kafayla oku dedi. Şu an kafam sakin değildi ama yazarın kalemini özlediğim için elime aldım. Bu zamana kadar okumadığım için pişmanım arkadaşlaaaaar! :D Kısa zamanda seriye devam etmeliyim. :) 

Ya kendi hasta aklının oyunuydu bu, ya başkasının hasta aklının. Ya şimdi doğru hamleyi yapacaklardı, ya düşeceklerdı oyundan.

Arka kapak yazısı böyle. O yüzden devam konusu ben anlatacağım.
Hande ünlü bir yayınevinden çalışmaktadır. Geçmişte yaşadıkları şimdi ki hayatını etkiler ama annesi ve psikoloğu yardımıyla hayatına devam eder. Yayınevinin en ünlü kitabının editörü ani ayrılışı sebebi ile onun yerine Hande geçer. Yazarın değişik biri olduğunu kabullenen Hande editörü olduğu kitabı ilk defa okuyacaktır. Okuduğu ilk zamanda farklı duygular hisseden Hande sonra ki okumasında ise başına geleceklerden haberi yoktur.



Konusunu anlatabildiğim kadarıyla anlattım. Hande Yansıma'yı ikinci okuduğu zaman kitabın içine giriyor. Kitabımız distopya, fantastik karışık. Hande Yansıma'ya girdiği zaman halüsinasyon veya rüya gördüğünü zannediyor. Başta kabullenmese de yaşadıklarının gerçek olduğunu anladığı zaman elinden geleni yapmak isteyecektir.
Yansıma kitabı ise; Lande şehrinde yaşayanlar hastalık nedeniyle karantina altına alınır, öyle bir hastalık ki insanlar 2 yıl komada kalırlar ve uyandıklarından hiçbir şey hatırlamazlar. Belediye tarafından takip edilen insanlara sürekli kimlik kontrolü yapılır ve sağlık taramasından geçirilir. Kitabın ana karakteri Nadven'dir ve editörün gelişinden haberdar olan kişilerden sadece biridir. Hayatlarının neden böyle olduğunu çözmeye çalışan bir kaç kişi gelen editörlerle yazarın yazdıklarını öğrenmeye çalışıp ona göre karar vermeye çalışırlar.



Kitabın içeriğinden ki Yansıma'nın ise konusu böyle. Değişik bir yorum oldu değil mi? :D
Kitap içinde kitap ama konusu aşırı güzel bence? Böyle kütüphanede, kitap içinde kitap olan kitapları aşırı seviyorum. Yazarımızda bizi tatmin edecek güzel bir kitap yazmış.
Hande farklı bir kişiliğe sahip karakterdi, okudukça bir anlayıp bir anlamıyorsunuz. Ne yaptığı kestiremiyorsunuz, neden yaptığı. Bizi şaşırtan bir karakterdi ama Lande'de olan davranışlarını sevdim. Neden sevdiğimi okuyunca anlayacaksınız.
Nadven kendi doğruları olan bir karakter, bencil diyebilir miyiz, evet. Çok fazla ben biliyorumculuk(TDK'da kesin yokturdur. :P) oynadı. Sevdiğim tek yönü Hande'ye sahip çıkması ve hayatta kalabilmek için verdiği mücadeleydi. 
Henüz diğer karakterler için kesin bir şey diyemem,seriye devam ettikçe nasıl kişilikleri olduğunu anlayacağız gibi. ;)


Konular gerçekten güzel, yazarın alışılagelmiş dışından kitaplar yazması, karakterlerle bizi buluşturmasını seviyorum. Hani Türk klasik yazarlarımız hep psikolojik üzerinden yazıyorlar ya Deniz Erbulak'ın kitapları da öyle bence. Karakterler çok farklı, çok merak edilesi. Sırf bu karakter neden böyle diye okumak istiyor insan. Mesela her kitabında bütün karakterleri merak etmişliğim var. Mesela Aşkın Ötesinde Rennan Hanım'ın o halleri çok dikkat çekiciydi, aynı Ferit yavuz'un ki gibi.
Kısacası yazarımız yazıyor arkadaşlar, okumadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir.
Kitabı sevdim, okumaya başladığınız zaman çok zorlanacağım hissi verebilir ama tam tersi o kadar akıcı ki daha ne olduğu anlamadım bir 20-30 sayfa okuyorsunuz. 

Baştan beri yazara övgüler yağdırıyorum, çünkü hak ediyor. Kendisi okuyucusunun takibinde. Konuşmuşluğumuz var kendisiyle ve blogumuzu takip ettiğinden bahsetmişti. Böyle yazarların sevin, kitaplarını okuyun. ;) Sadece bu yüzden değil, kaleminin fark edilmesini istediğim yazarlardan. Şu an piyasada önüne gelen yazar oluyor, evet emek var ortada ama değer verilmesi gereken yazarlar arka plandan kalırken bu tarz kitapların ön planda olması biraz düşündürücü. O yüzden sadece bir kere şans verin, bunu okumak istemiyorum derseniz Derindekiler serisini de öneririm, o da çok farklı bir seri. Sonrasından bu kitap, ve sonrada ise Kıyametle Savaşanlar. ;) 

Bu kadar yorumdan sonra tavsiyeye geçmeyeyim. :D Sadece şu an bu kitap BKM Kitap'da 10 ₺, kaçırmayın. ;)
Daha fazla ne diyebilirim ki, sevdim ve devam etmek için heyecanlanıyorum. ;)




Kitaba Puanım 5/5^^



Not: Uzun zamandır bir kitaba 5 üzerinden 5 vermemiştim. :D




Alıntılar^^

Şartlar değiştiği anda herkes değişirdi ve her şey!


*****


Nadven, kaderinin bir kitapta yazdığına ve bunu değiştirebileceğine inanıyor olabilirdi. Ama Hande, kaderinde neler olduğunu ancak yaşayarak öğrenebileceğini biliyordu. Kendisi için de yazılmış bir hikaye olsaydı, daha kolay olur muydu hayatı? Bir roman, bir masal, bir şiir. Her şey belli olsa. Her şey sadece bir kurgu olsa! Ama değildi.


*****


İnsanların beklentileri hiç son bulmuyordu sanki. Bu beklentiler sadece normal olmasıyla da ilgili değildi. Hem herkes gibi olmasını istiyorlardı hem de herkesin içinden sıyrılıp bir fark yaratmasını, herkesten daha iyi olmasını! Etrafındaki insanların normallik kavramı çelişkilerle doluydu! 


*****


Hande, birden Lande!yi zaten böyle solgun, flu ve kendine has olduğu için sevdiğini fark etti. Sevmek miydi doğru kelime? Etkilenmek miydi yoksa? Lande hakkında ilk cümleleri okuduğu anda şehrin bu solgun ve sessiz haline, derinleşen melankolisine vurulmuştu.






Bir yorum daha biter^^
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle, sevgiyle ve bol kitapla kalın^^
Not: Reklamlar tıklayarak bana destek olabilirsiniz. <3





Buralarda da varım^^





15 Şubat 2020 Cumartesi

The Secret Life My Secretary//Kore Dizi Yorumu^^

Selammm^^
Yeni dizi yorumuma başlıyorum. :) 2020'ye güzel diziyle başladım, herkes tarafından sevilmese de ben bayıldım. Çiftin uyumu, entrikanın olmaması, olayların yerinde bitmesi, gelişmesi çok iyiydi. Aşırı sevdim ben, hele oğlanın minnoş halleri. :D
Neyse, övgülerimi yorumumun devamında dile getireyim. :)



Dizinin konusu;
Uğradığı saldırıdan sonra yüz tanıma özelliğini kaybeden Do Min Ik şirketin yeni başkanı olması için elinden geleni yapması gerekiyor. Yaşadığı bir başka olaydan sonra sekreterlerine güvenmeyen Min Ik sekreterleriyle bir senelik sözleşme yapar. En son ki sekreteri tam işten ayrılacağı sırada başına bu olay gelince sadece onu gördüğünü fark eder. Sekreteri Gal Hee ise o kadar çabadan sonra atılmasını hazmedemez. Do Min Ik'in başına gelenleri öğrendikten sonra ona yardım etmek istemeyen Gal Hee sonunda ikna olur ve Do Min Ik'a yardım eder.
Konu böyle ama devamından neler oluyor neler. Mesela başkan olmasına yardım edeceğini düşündüğü Veronica Park ile görüşmek isteyen Do Min Ik aslından onunla değil, yıllar önce sekreterliğini yaptığı, Veronica Park'ı taklit eden Gal Hee ile görüşmeye devam eder. Yüz tanımaması Gal Hee'ye yaradı ama burası o kadar saçmaydı ki ne diyeceğimi bilemiyorum. :D Tamam yıllardır sekreteri değil ama Veronica Park gibi konuşması dışında Gal Hee hep kendi gibi konuştu, burada da fark etmediyse hiçbir şey demiyorum. Mantık hatası gırla ama çift çok iyi oluğu için sevdim ben bu diziyi.




Kim Young Kwang//Do Min Ik^^
Şirketin başkan adayı olan Min Ik diğer aday olan dayısının korkulu rüyasıdır. Yüz mimiklerinden her şeyi okuyabilen Min Ik yıllar önce sekreteri tarafından ihanete uğradıktan sonra her yeni gelen sekreteri için bir yıllık sözleşme yapar.
En yakın arkadaşı Dae Joo ile gizli yerlerinden buluşmak isterken saldırıya uğrayan Min Ik'ın yüz tanıma devreleri bozulur. :D Ne kadar yaratıcı. O sırada kabullenmek istemeyen Min Ik kovduğu sekreterini görür ve sadece onun yüzünü mimiksiz tanıdığını anlayınca sırrını söylemek zorunda kalır. Ama ayrılıkları iyi olmadığı için bazı fedakarlıkları yapmak zorundadır.
Sadece neden sekreterini gördüğünü birazdan sekreterimizi tanıtınca söyleyeceğim. :D 
Kim Young Kwang'ı en son senelere önce izlediğim Good Doctor'da hatırlıyorum, geleceği olan oyunculardan, buradaki şebek halleri çok tatlıydı, eğer ağır abi, burnundan kıl aldırmayan iş adamlardan olsaydı çekilmezdi. İlk defa mı başrol bilmem ama devam etmeli, ama böyle romantik-komedi türünde. ;) Çok sevdim çoook, güzelde aşk adamı oldu.^_^



Jin Ki Joo//Jung Gal Hee^^
Annesinin ani ölümünden sonra kör abisine, küçük kardeşine bakmaya çalışan Gal Hee sekreterlik işini severek yapmaktadır. Bir yıllık sözleşmeyi bilse de belki çok çalışma mükafatı olarak işine devam eder umuduyla yaşamaya çalışan Gal Hee'yi büyük sürpriz beklemektedir. Hem de şirket içi patron-sekreter yarışmasında. Patronu için kendinden vazgeçen Gal Hee yanında içi dolu çanta taşımaktadır ve ne zaman ararsa patronunun yanına gitmek zorundadır. Öyle de zor bir patron. Ama ne oluyor yine de kovuluyor. İşe dönme şartları güzeldi ve hak etmişti de. Ama öyle bir kovmaya yine de iyi davrandı Gal Hee. Dağlara taşlara eee dostlar, bunların hepsi iyilik meleği! :D
Gerçek hayatta böylesi var mı? Merak ediyorum cidden var mı? :/ :D
Neyse. 
Patronu da kızımızı üstündeki kırmızı hırkadan tanıyor, çıkardığı an o da diğeri gibi. Yani kırmızı hırka dizinin teması oldu. 
Jin Ki Joo'yu ilk Moon Lovers'da fenaaaa hizmetçi olarak izledim. Burada o kadar değişmişti ki dizi geçmişinde görmesem tanımayacağım. Moon Lovers'da ne kadar sinir etmiş olsa da burada aşırı tatlıydı, evet saf iyiliği vardı ama kendisi de az değildi hani. 
Bir kaç dizisi var başrol olduğu, dram olmasaydı izlemeyi düşünüyordum. Yine de hem kendisinin hem de diğer oyuncunun hatırı için birazcık bakarım belki. :)



Koo Ja Sung//Ki Dae Joo^^
Do Min Ik'in en yakın arkadaşıdır. Şirkette Min Ik'e çok destek olmaktadır ama son yaptıklarından sonra akıllarda soru işareti bıraktı. Bu çocuk üzerinden iyi senaryo yazdı senaristler. Annesine olana ayrıca üzüldüm ve yaşananların neden yapıldığı ortaya çıktığında hak verdim.
İlk defa burada izledim, minnoş bir tipi var. Görmek isterim başka dizilerde. :)



Kim Jae Kyung//Veronica Park^^
Dizinin en en en neşeli karakteriydi, sadece kendisi için dizi çekilse hak ediyor. :D O Veronica Park deyişi yok mu, bir de ilk tanıtılma yeri. Çılgın kadın. :D Annesiyle iyi mücadele etti ama bu kadar fenalıkta neden o kadar direndi anlamış değilim, huyuna ters bir olay çünkü. :P
Başka dizide kesinlikle görmeliyim, yan rollerde harcanmamalı. :D



Kim Ji Min//Jung Nam Hee&Seo Dong Won//Jung Joong Hee^^
Gal Hee'nın küçük kız kardeşi ve kör abisi.
İkisi de kendilerinden beklenenden çok farklı kardeşlerdi. Hele kör abi, böyle kendi halinde bıraksalardı üzülürdüm. Eğlenceliydi. Sadece o kadar tek bıraktılar ki oğlanı sanki hiç engelli değil. :/ Değişikti burası. :/


Kim Hee Jung//Ko Si Rye^^
Gal Hee'nin annesi. Dizide ölmüş olsa da Gal Hee'nin sürekli yanında(düşüncelerinde) olması güzel detaydı.



Şirketin diğer sekreterleri^^
Şirketin hor görülen, küçümsenen sekreter takımı.
Büyük oynadılar ve kazandılar. Alkış!




Resimler^^



Dizinin belki de en itici yeriydi. Burada çok kızdım senaristlere. Bir de Young Kwang'ın gülüşü. Kadına, insana yapılan en büyük dışlama, hor görme, aşağılama bence. Olayda şu; patron ayakkabısını iyi giysin diye kız eğilip, tutacak görevini üstleniyor. Gerçi sonradan ağzının payını veriyor da içimiz rahatlıyor.
Yine de sevmedim. -_-



Bak burası güzeldi ama sonrası... -_-



Nasıl gitti sarıldı. :P Yazık ama, insan üzülüyor. Düşünsenize hiçbir zaman insan yüzü göremeyeceksiniz. 



Şebeklik adamın sıfatından akıyor. :D






Bunlarda yakıştı. :)




Az değildi Veronica Park'da. :D




Cidden yakışıyorlar, shiplerim ben bunları. :P
Olmadı bir tane daha dizi çeksinler. Ama bu sefer kız zengin oğlan fakir olsun. Kız zenginken daha farklı. :D





Kötü rolleri de iyi oynar, düşünmeli. ;)






İki makyaj, biraz giyim kuşam derken nasıl güzel, farklı olmuş. Bu hallerini bir tık daha çok sevdim. ;)
Olay şu ki Gal Hee birazcık patronuna yardım etmek için birazda kendi için Veronica Park gibi davranıyor, yani patronunun sağlığını suistimal ediyor. Burada neden devam edildiği, kızın nasıl taklit edebildiğini anlatmayacağım sadece kız bir anda neden böyle bir giyime, güzelliğe büründü onu açıklığa kavuşturdum, içim rahat. :D







Bu sahne çok tatlıydı. <3








:D
Neden güldüğümü izleyip öğrenin derim. :D



Dizinin stilislerini tebrik ediyorum. Veronica Park'ın giysileri, Gal Hee'nin değişim hallerindeki giydikleri çok güzeldi. ;)












Basın konferansından^^







Gifler^^





Kız şok, biz de şok. :O





Ama şu mimikler. <3






Hepsi çok güzel yaptı, bkz. BURADA! :D










Ost'lar^^


페퍼톤스 (Peppertones) - FOOL^^  En sevdiğim. :)

산들 (B1A4) - 날아올라^^

Stella Jang - Sunny Day^^


Sondia(손디아) - 사랑을 말해요^^




Ve son^^

Bu sonla ilgili bir spoiler değildir!

Dizi mantık hataları dışından aşırı güzeldi. Aç aç izle kıvamdaydı. Baştan berri yaşanan gizli kapaklı işleri izleyiciye öyle bir yansıtmışlar ki kim hatalı burada diye kafa patlatıyorsunuz. Sonuçta K dramaları bilen bilir pek gizli saklı iş yapamıyorlar. Aşırı şüpheli durumlar vardı bu dizi de ve sonunu da güzel bağladılar. Sekreterlerin ve diğer çalışanların sesi olmuş gibi.
Gelelim mantık hatalarına. İlk olarak adam yüzlerini tanımıyorum tamam ama o kadar mimiklerini inceleyen bir insan bir anda en yakınını bile kıyafetinden, parfüm kokusundan vs tanımaz mı? Buralar gerçekten saçmaydı. Sonra bir sene boyunca yanında kalan ve sadece onun yüzünü gördüğü sekreterini Veronica Park taklidinde kendi sesiyle konuşunca nasıl tanıyamadı? Tamam kılık, kıyafet olarak birebir aynı ki zaten Min Ik Veronica Park'ı hiç görmemiş, oraya başka türlü de gitse fark etmezdi ama ne bileyim yine de şüphe et. Evet inkar etmiyorum bir kere, sadece bir kere sesi birine benziyor deyip şüphe etti ama ne olur yaaa böyle güzel dizilere böyle saçma mantık hataları yapmayın.
Bu izlediğim ikinci yüz tanımama konusunu işleyen diziydi. The Beauty Inside daha güzeldi bence, sonu da güzeldi, ama hangi konuda bu güzellik? :D
Seveni de çok sevmeyeni de. Ben sevdim, oyuncuların uyumları olmasaydı belki sevmezdim diyorum ama olayların işleyişi, her şeyin tam yerinden olması, bitmesi sevmeme neden oldu.
Dizi izleme konusunda iyi olsa hemen My Twin'e öneririm ama iki aydır Her Pirivate Life'ı izliyor. :D
Sizler içinse, yorumum böyle, merak ettim bir bakayım derseniz Firarice Paylaşımlar'da, Netflix'de, Koreantürk'de bulabilirsiniz. ;)




Firarice Paylaşımlar'a çeviri için teşekkür ederim^^
Bu çifti başka dizilerde görmek dileğiyle, başka yorumlarda görüşmek üzere^^
Not: Blogda gördüğünüz reklamlara tıkladığınız zaman bize destek olmuş oluyorsunuz. :) Desteklerinizi bekleriz. <3


Buralarda da varım^^