11 Ocak 2020 Cumartesi

Are You Human//Kore Dizi Yorumu^^

Selam^^
Geçen yıl dizi konusundan gerçekten berbattım, daha çok eski dizilere yöneldiğim için izlemeye başladığım diziler hep ziyan oldu. Aynı bu dizide olduğu gibi. Başlarken çok heyecanlıydım, sevdiğim oyuncular da vardı, sonra konu güzeldi diye diye heyecan ve merakla belli bir bölüme geldim, sonra ne olduysa bir gün izlemedim, ikinci gün izlemedim unuttum gitti diziyi. Yeri geldi kahvaltıda izledim, yeri geldi öyle bir bakayım dedim. Son bölümler elimde süründü resmen. Bunun sebebini anlayabiliyorum. Sebeplerinden biri Kore dizileri belli bölüme kadar vur patlasın çal oynasın havasından giderken son bölümler hep dram, hem duygusal. Tamam bu dizi taa başından dram olduğunu söyledi ama, yine de yeni tanışmalar, sırlar, aşklar daha heyecanlıydı. Kısacası 16-20 bölüm yapsalar bile son kısımlar hep hüsran.



Konusu;

Dizi, bir insanmış gibi davranan bir robot (Seo Kang-Joon) ile onun bir insan olduğunu sanan koruması (Kong Seung-Yeon) etrafında dönmektedir.

Güney Kore Sineması'ndan alıntıdır. 


Kısacası konu böyle, aşırı ilginç bir dizi, düşünsenize sizin aynınızdan başka bir tane daha var ve bu robot. :O İşte hakiki Nam Shin bu olayın tam ortasında kaldı. 



Seo Kang Joon//Nam Shin-Nam Shin III^^
Annesinden küçük yaşta ayrılan Nam Shin dedesinin yanında büyür. Çocuğunu göremeyen Oh Ro Ra ise mesleğinin getirdiği bilgi ile oğlunun küçüklüğünden başlayıp robot halini yapar. Üçüncü haliyle tanışan Nam Shin'in yerine Nam Shin III geçmek zorunda kalır. Nam Shin III ise annesinin yaptıklarından sonra gerçek Nam Shin'den çok daha iyi biri olur. Ağlandığı zaman sarılma, sürekli iyi niyet vs. vs. Dizinin hepsini Nam Shin III üstlendi desem yeridir. Her olay onun etrafından gelişti, Nam Shin ortaya çıktığı zaman ise olaylar daha da karmaşık bir hal aldı.
Burada Seo Kang Joon'a bir alkış istiyorum, iki rolü birden oynadı ve ikisi de birbirinden farklı karakterlerdi. Düşünün sadece duruşundan bile Nam Shin III ve Nam Shin olarak anlıyorduk. Bence en iyi oyuncu ödülünü almalı, sonuna kadar hak ediyor. ;)
Kendisini severim zaten, şimdi Park Min Young ile dizi çekecek, kadın biraz büyük olsa da uyumlu olacaklarını düşünüyor ve merakla bekliyorum. :)



Gong Seung Yeon//Kang So Bong^^
Kadın boks şampiyonu olma yolunda ilerlerken yaşadığı kaza sonucu ayağı sakatlanır, aldığı dövüş eğitimi boşa gitmesin diye korumalık yapar. Arkadaşı yardımıyla Nam Shin'in koruması olan So Bong'u ilginç olaylar bekler. 
Kendisini mini bir dizi de izlemiştim, oyunculuğunu beğeniyorum. Burada da sevdim ama aşk hayatı biraz değişikti. İzleyenler ne demek istediğimi anladı. :D Yani sizce nasıl olur? Gerçekten ilginç. :D



Lee Joon Hyuk//Ji Young Hoon^^
Nam Shin'in her işini yapan abisi desek tam olur. Şirketin bursuyla büyüyen Young Hoon'un tek amacı Nam Shin'i ve şirketi korumaktır.
Bu adamı neden ikinci plana attınız senaristler? Tamam her bölüm ön plandaydı ama ne bileyim adam tam baş rollük, böyle dizilerde harcanıyor. :D
Karakter olarak çok sevdim, çok sadık ve zeki biriydi. Daha çok dizilerde görmek dileğiyle.^^



Kim Sung Ryoung//Oh Ro Ra^^
Nam Shin'lerin annesidir. Kocasını hazin bir şekilde kaybeden Ro Ra oğlunu da kaybedince umulmadık şeyler yapar.
Çok tatlı bir kadın, fiziğine, oyunculuğuna hayran kaldım ama karakter olarak bazı yerlerde sinir etti beni. The Heirs'de çok fenaydı ama komik, sevilesi karakterdi. :D



Park Young Gyu//Nam Gun Ho^^
Nam Shin'in dedesi, adam çok kötü, başka diyeceğim bir şey yok. -_-



Park Hwan He//Seo Ye Na^^
Nam Shin'in nişanlısı. Nam Shin sevmedi, hatta istemedi de ama kız onun için canını verecek kadar sevdi. Babasının yaptıklarının bedelini ödemeye hazır olan Ye Na Nam Shin'e çok yardım edecektir.



Yu Oh Seong//Seo Jong Gil^^
İkinci kötü adam, dede ne ki bu daha kötü. Seo Ye Na'nın da babasıdır.



Kim Woo Hae//Kang Jae Şik^^
Kang So Bong'un babasıdır. Diğer dizilerdeki gibi tam bir çatlak. Son zamanlarda kendisini çok izler oldum. :D Güzel oynuyor baba rolünü. :)




Resimler^^


Nam Shin III


Hakiki Nam Shin. Duruşlarından bile belli.



Gerçek Nam Shin'in aksine çok güler yüzlüydü. :D




Bu sahnede her iki Nam Shin'e çok üzülmüştüm.



Şu sahne var ya belki de dizide en sevdiğim yerdi. <3 <3









Seo Kang Joon bu dizide resmen görsel şölendi. Diziyi salla, otur Seo Kang Joon'u izle. :D





Kıza hak veriyorum, benim de yanımda böylesi dursa dünyayı unuturum. :D




Gifler^^




Robot olduğu için her özellik var paşada :D Mesela biri yalan söylüyorsa elini tutuyor ve anında yalan söylediği ortaya çıkıyor. Bu göz kırpma da ona sebep. :D Göz kırpıyorsa bilin ki orta da bir yalan var. :D 




Böylesi robot gelse karşıma ben de böyle kontrol ederdim. :D




Şapşik yaaa <3






Ost^^

LYn(린), HANHAE(한해)- LOVE^^


2BIC (투빅) - Heart^^


Gilgu Bonggu (GB9) (길구봉구) - For The First Time^^







Son^^

Geldik yazımızın en son ki satırlarına. Diziyi sevdim, ilginç olmasının yanında oyuncularda çok iyiydi. Kötüler yine kötü, iyiler ise bildiğiniz gibi fazlaca iyi. Böyle bir senaryoyu yazmak kimin aklına geldi bilmiyorum ama eğer sıra dışı bir şey yapmak istiyordun o zaman daha çok bilimsel bir dizi olsaydı. Ne bileyim robotun peşinden olsalardı ki tamam onundan peşine düştüler ama olay çok farklıydı. Yine köklü bir ailenin, şirketin kötü ellere geçmemesi için verilen mücadeleyi izledik. 
Haa bu da kötü müydü hayır ama artık daha farklı konularla gelseler ya. Bu miras, şirket mevzularından sıkıldığım için geç bitirmiş olabilirim. Ama diğer türlü Nam Shin'lerin arasında geçenler heyecanlıydı. 
Sonu hakkında bir şey demeyeceğim. İzlemek isterseniz oradan öğrenin derim.^^






Yeni yılın ilk dizi yorumu da böylece bitmiş oldu.
Başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^






9 Ocak 2020 Perşembe

Aşk Kapıyı İki Kere Çalar// Kim Gruenenfelder Kitap Yorumu^^

Selam^^
Çik-lit okumayı seviyorum, kafa dağıtmalık kitaplar benim tarzım. Sophie Kinsella favorim mesela, bu yazarda ondan sonra geliyor-du! İlk okuduğum kitabı Boş Yere Süslenme çok iyiydi, tavsiyemdir ama sonra okuduğum kitaplarından aynı zevki alamadım. Çik-lit tarzından çıkmış, daha sakin kitaplar yazmaya başlamış. Okuduğum bu kitapta hiç gülmedim mesela, hatta bırakmak istedim.
Bu arada yıllar önce okuduğum Küçük Düşer Büyük Umutlar serisinin ikinci kitabıymış. Okuyalı yıllar olduğundan unutmuşum, yorumunu da bulamıyorum. :D Biraz daha bakayım en iyisi. 

Üniversiteden beri hiç ayrılmayan üç kız arkadaş: Mel, Nic ve Seema…
Seema üç gün içinde büyük aşkı Scott ile evlenecektir. Nic doğuma günler kalmış olan karnı burnunda bir anne adayıdır. Ve Mel… Aşkı arayan, ve üç gün sonra grubun tek bekârı olarak kalacak olan umutsuz bir kadın…
Gelin pastasından çekilecek olan 'gelecek kartları'nda oluşan bir karışıklık, Mel'i yanlış bir ilişkiye sürüklemektedir. Üniversitede hayran olduğu, Seema'nın erkek kardeşi Jay, Mel'in gerçekten yıllardan beri beklediği ve aradığı gerçek aşk mıdır?
Mel, kaderinin orada olduğunu bilmeden bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk onu mutluluğa ve gerçek aşka götürecek midir?
Ve aşk, gerçekten kapıyı iki kere mi çalar?


Kitap ilk olarak Seema'nın düğününden başlıyor, bu kısımda spoi olmadığı için söylüyorum damat düğünden kaçıyor ee dostlar! :D Tabii gelin ve nedimeleri Mel ve hamile Nic ne yapacaklarını bilemezler. Tam damat geliyor mu diye diğer sayfaya geçtiğimiz anda bir hafta geriye gidiyoruz. Bu sırada Fransa'dan gelen Seema'nın kardeşi Jay ve Mel'in arasında geçenleri okuyoruz. Burada olaylar, olaylar. Ve sonunda düğüne geri dönüyoruz. Damat kaçtı mı, geldi mi onu söylemem. :) Düğünden sonra Mel'le devam ediyoruz. Fransa'ya geri dönen Jay'in peşinden tatil amaçlı giden Mel hayatındaki olumsuz gidişata dur demek için kafa patlatıyor ve üniversiteden arkadaşı! olan Jeff'in desteğini alarak avrupayı geziyor ve sonradan Jeff'in yanına, Havai'ye gidiyor. Mel'in dönüm noktası burada oluyor.
Bu arada bir de düğün pastamız var, ilk kitabı okuyanlar bilir -ki ben unuttuğum için bu ne ya dedim. (İkinci kitap olduğunu yarıya geldikten sonra öğrendim de. :D) Mel değişik bir kart seçer ve onu aramaya koyulur. 


Bu kısımda Mel'in çok düşünmesine kıl oldum, belki ben düz mantık düşünüyorum bilemiyorum ama sürekli ikilemde kalıp tam istediği şeyi bilmemesi okuma isteğimi alıp götürdü. Daha fazla yazacağım şey var ama spoiler olur diye burada bırakıyorum.
Seema'nın hikayesi üçüncü kitap mı yoksa ben üçüncü kitabı mı okudum bir araştırma yapmam lazım. :D Bari bakıp geleyim.
Öğrendim, seri şimdilik iki kitaptan oluşuyor, Seema'nın hikayesi sadece bu iki kitapta geçiyor.

Kitaba başladığım zaman ümitliydim, daha güzel eğleneceğim kitap olur diye başlamıştım ama beklediğimi bulamadım. Sonundan bir heyecan, bir merak derken nasıl merakla okuyorum ama o da ters köşe olunca yine bir hayal kırıklığı oldu. Lafı fazla uzatmadan diyeceğim şu ki sevemedim. Bunu Instagram hesabımda paylaştım, yazar yorum olarak sevmemen üzdü beni demiş. Oysa ki severim kendisi, öyle yazmasına üzüldüm. Sırf tatlılığından diğer kitaplarına şans vermek isterim. :) 
Yazarı tavsiye ederim, mesela Boş Yere Süslenme ve Dertler Şarabı Sever'i öneririm. Bu seriden hayal kırıklığı olmuş olabilir ama diğerleri tam tersi olabilir. Şans vermek lazım. ;)



Kitaba Puanım 5/3^^




Alıntılar^^


Normal bir düğünden olmanın nasıl bir şey olacağını merak ettim? Ciddi olarak, yeni arkadaşlar bulmayı düşünmeliyim.





Bu yıl bu tarz kitaplar okumama dileğiyle^^
Yeni yazılarda görüşmek üzere, sevgiler...



Buralarda da varım^^




7 Ocak 2020 Salı

İzlediğim Filmler 27//The Knight Before Christmas, Angry Birds 2, Falling Inn Love^^

Merhabalar^^
Yılın son filmlerinin yorumu şimdiye kaldı, güzel filmlerle kapanışı yaptım, tavsiyemdir. ;)




The Knight Before Christmas^^
Noel filmlerini seviyorum, çok eğlenceli oluyorlar, bu tarz ise aşk dolu. :D Kendisi Netflix'in yeni filmlerinden. Vanessa Hudgens'in geçen sene ki filmini de sevdim ama bu daha güzeldi. 
Yüzyıllar öncesinden gelen şövalye ve öğretmenlik yapan bir kadının hikayesini anlatıyor. Kafa dağıtmalık için birebir, öneririm. :)








En çok güldüğüm sahne. :P








Kızgın Kuşlar 2^^
Animasyon filmlerine bayıldığımı bilmeyen yokturdur diye düşünüyorum. :D Kızgın Kuşlar oyununu ne çok oynardım, filmini çıkarmalarına o yüzden çok sevindim, ee çok sevildi ikinciyi de çıkaralım demiş yapımcılar. İlk filme göre daha eğlenceli bir filmdi. Yavru kuşların kardeşlerine yaptıkları çok komikti. :D Çocuğunuza izletip izletmemek size kalmış ama sizde benim gibi animasyon severseniz öneririm. ;)















Falling Inn Love^^
Netflix'in bir diğer yeni film. Bu noel filmi değil, klasik yeni kasabaya taşınan kızın hikayesini anlatıyor. Çok tatlıydı, animasyon, noel filmlerinden sonra en sevdiğim tarz. Klişenin dibi olsa da kasabaya yeni gelen erkek, kadın kitaplarına da bayılıyorum. :D Sadece şu sonlarda olanlar çok sıkıyor artık beni. Ne demek istediğimi okuyan ya da izleyenler anlamıştır. ;)
Tavsiye ederim, güzel, eğlenceli, romantik film seviyorsanız tam sizlik. 











Bir yazının daha bitirme sevincini yaşarken, yazımı sonlandırıyorum.
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle. :)
Sevgi ve aşkla kalın^^




Buralarda da varım^^






5 Ocak 2020 Pazar

2019 Yıl Sonu Kitap Mimi//Okurix^^

Selam^^
Sevgili Okurix 2019'yılının değerlendirmesini yapmak için güzel bir mim başlatmış. Normalde yıl bitmeden yazacaktım ama zamanım olmadı. 
Şimdi başlıyorum^^



1- 2019 da seni en çok şaşırtan kitap;



2- 2019 da sevmediğin 3 kitap;



3- 2019 da sizi en çok hayal kırıklığına uğratan kitap;

Aşk Kapıyı İki Kere Çalar(Yorumu yakında gelecek)


4- 2019 da yeni tanıştığın bir yazar;



5- 2019 da seni en çok düşündüren kitap;



6- 2019 da ''konu güzel ama daha sağlam bir kurgu ile bu kitap şahane olurdu'' dediğin  bir kitap;

Listeye bakıyorum öyle bir kitap bulamadım. :D Çoğunun konusu klişe. :/



7- 2019 da hayatında ufak da olsa bir şeyleri değiştirmene neden olan bir kitap;




8- 2019 da okurken seni hayatından bezdiren bir kitap;

Aşk Kapıyı İki Kere Çalar



9- 2019 da en sevdiğin kitap karakteri;




10- 2019 da seni en çok rahatsız eden karakter;

Aşk Kapıyı İki Kere Çalar'daki Mel



11- 2019 da okuduğun ilk kitap;




12- 2019 da okuduğun son kitap;

Senden Vazgeçmem(Yorumu yakında gelecek)



13- 2019 da sürekli okuma listene giren ama hala okuyamadığın bir kitap veya bir yazar;

Liste tutmuyorum ama Cehennem Ekspresi Carnaval-Ezgi Çağlar ve Her Gün David Levithan kitapları sürekli aklımdaydı ama okuyamadım. 



14- Ve son olarak Yılın Favorileri;




15- 2019 da kalbini ısıtan bir kitap;







Kitaplar konusunda yılın özeti böyleyi. Güzel mim'di, sayesinden güzel şeyler hatırladım. :)
Yapmak isterseniz bekleriz. :)
Başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^





Buralarda da varım^^




1 Ocak 2020 Çarşamba

Şehir, Zehir ve Hamza//Merve Özcan Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
İnşAllah bundan sonra kitabım biter bitmez hemen yorumunu yapacağım çünkü bilgisayarım var. :D Hangi yazımda yazdım bilmiyorum ama yazılarım geç gelmesinin diğer sebebi de dizüstü bilgisayarımın olmamasıydı. Diğer bilgisayarımız müsait olmadığı için ve masa üstü olduğu için bir zaman sonra yazı yazmaktan sıkılıyorum, boynum, her yerim ağrıyordu ama bununla her yerde yazabileceğim. Bizim oldu, isteyen herkesin de olur inşAllah^^
Gelelim kitabımıza. Merve Özcan'ın, nam-ı diğer Gözlerini Haramdan Sakın'ın biricik yazarının yeni kitabı. Daha Tanyeri serisini okumadan buna başladım, çünkü bu kitap tek, seri değil. <3 Öyle de bitti zaten, yazar sürpriz yapar devam ederse üzülürüm ama hemen de okurum. Çünkü Feza ve Hamza... Kalp, kalp, kalp...

İlk cinayetimi Karakoza’nın sokaklarında işledim, diğer birçok fedai gibi. Ölümü, öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı biz bu şehirde öğrendik. Sonra bu şehrin bizi dönüştürdüğü şeyi görünce kaçmak için fırsat kolladık. Fakat şimdi geri döndük. Eskiden, vurmamızı istedikleri hedeflere çevirirdik namluyu, ancak şimdi bize vur emri verenlere nişan alıyoruz.
Ben Feza, bir şeyler biliyorum. Kazançlarımın kayıplarıma bağlandığı ve madalyonun her iki yüzüne de tanıklık yapan bir şehir… Zehri tadanı, en az tattıran kadar zehirleyen bir zehir… Ve bu şehrin güzüne karşı tebessümü sımsıcak bir palto gibi sarmalayan bir adam, Hamza…
Benim tüm hikayem bu.
Ancak bu şehirde daha fazlası var.

 Kitabımız atılan bir mesajla başlıyor ve hemen Feza ile Karakoza'nın karanlık sokaklarına dalıyoruz. Feza dedesi tarafından fedai olarak yetiştirilip, onun için çalışmasını sağlar. Hiçbir şey düşünmeden işini yapan Feza beklenmedik bir anda çok büyük bir suçluluk duygusu ile kendini kaybeder. O sırada yanından geçen yaşlı bir adam tarafından yardım alınca hayatı değişir. Karakoza'yı, yaşadıklarını ve en önemlisi Hamza'sını bırakıp şehri terk eder, ta ki bir mesaja kadar.
Geri geldiği zaman gördüklerine şok olup, şükürler yağdırsa da geçmişi peşini bırakmaz.
İşte konu böylece başlıyor.

Feza'nın hayatındaki değişiklik beni çok etkiledi. Çünkü Gözlerini Haramdan Sakın'daki Betül gibi normal hayatta arayış içinde değildi, Feza daha çok vicdan azabından dolayı bir arayış içindeydi ve tam her şey bitmiş derken önüne gelen vesile çok anlamlıydı. Şükürler olsun ki bu tarz olaylar çok oluyor ama okuyunca insan daha bir etkileniyor. Ve Hamza'nın değişimi ve geldiği nokta Feza'dan daha çok etkiledi beni.
Kaçışlar, kovalamalar, tehditler, korku ve bir sürü duygunun eseri olan Şehir, Zehir ve Hamza'yı çok sevdim. Gerek karakterler, gerek verdiği mesaj ve yazarın kalemi gerçekten senenin en güzel kitaplarındandı dedirtiyor. Heyecan dozunda, insanı yorup, hop oturup hop kaldırmıyor. Her an bir aksiyon beklemedim değil ama olamamasına da üzülmedim, daha sakin geçmesi beni mutlu etti.


Bunların yanı sıra en sevdiğim şey ise Feza ve Hamza'nın aşkı oldu. Ama o nasıl aşk, hele o sondaki öğrenilen gerçekler. Doğruya doğru öyle bir şekilde okudum ki birazcık Hamza'dan da şüphe etmedim değil ki Hamza diyorum, Hamza. Öyle bir paranoyak bir duruma düştüm düşünün. Hamza'nın birden bire ortaya çıkışı, ettiği teklifler, düşünce yapısı, aşkı ve en önemlisi dinine olan bağlılığı beni benden aldı. Hani okuduğumuz diğer kitaplardaki sevdiğimiz erkek karakterler keşke gerçekte olsa diyoruz ya ha işte Hamza'nın gerçek olma olasılığı daha yüksek, eğer gerçekçi bir karakter istiyorsanız bu kitabı okuyun. Tamam bu kadar olamaz, insan oğluyuz yaniii ama ya varsa? Varsa bile İnşAllah karşımıza çıkar. Amin.
Ve şöyle bir şey var ki Feza benim duamı kitapta yaşadı be. :D Duam bana kalsın, inşAllah olur diyorum. Sadece o kısımları okurken çok duygulandım. <3



Kitap o kadar güzeldi ki bir 400 sayfa daha olsaydı okurdum, keşke olsaydı ama ne derler bilirsiniz her şey sınırında. Yine yazarımız yeni kitaplar çıkarsın, Tan yerinden sonran başka kitabım kalmıyor pek sevgili yazarımız. :)

Gelelim yazarımıza. Biraz araştırma sonucunda yazarın nasıl bir tarzda yazdığını öğrenebilirsiniz. Din ve polisiyeyi harmanlayan yazarımızın kalemine sağlık. O kadar güzel yazıyor ki okumayan pişman yani. Din üzerine yazılı diye ben okumam demeyin, sadece bir kere şans verin ve yazarın kalemiyle tanışın derim. Geleceği parlak olan, daha çok tanınmasını istediğim yazarlardan biri. Umarım yorumumdan sonra bir şans verir okursunuz.



Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^


Sanki yine eskisi gibiydi. Yine ortalık yakılır yıkılırken biz birbirimize bakıp bir bombanın geri sayımında kalan vakitleri umursamazca sohbet ederek çarçur ediyorduk. Onunla Paylaştığımız bu başına buyrukluk geçmişe dair özlediğim ender alışkanlıklardan biriydi. 



******


Hislerim bana görünürde olana inanmanın kolaya kaçmak olduğunu ve baktığım yüzlerin, aslı değil yalnızca birer maske olduğunu anlatıyordu.


******


O beni affetmek için bu kadar istekliyken nasıl beni her şeyimle kabul eden bir yaratıcıya olan teslimiyete arkamı dönebilirdim ki?



******


Sözlerini hayranlıkla dinledim, belki yeteri miktar kafeinle bir ömür bile dinlerdim.


******


"Canını yakanda benim, teselli bulduğunda...."







Daha fazla böylesi güzel kitapların yorumları yazmak dileğiyle, sevgiyle kalın^^



Buralarda da varım^^