18 Mayıs 2019 Cumartesi

Her Şey İçin Teşekkürler//Tommy Wallach Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
1 Mayısta başladığım yorumu kim bilir ne zaman yayınlarım bilemiyorum. Umarım kısa zamanda olur. Geçen senelerde My Twin'in istediği ile aldığımı bir kitaptı, ilk o okuyacaktı ama fazla beklediği için ben okumaya karar verdim. Konuyu okuduğum zaman pek bir şey anlamadım ama genel olarak neyden bahsedeceğini tahmin ettim ama öyle olmadı, okudukça beni şaşırtan bir kitaptı.


Parker Santé beş yıldır tek kelime konuşmamıştı. Sınıf arkadaşları parlak gelecekleri için planlar yaparken, o okuldan kaçarak otellerde takılıyor, zaman öldürmek için ise oteldeki konukları izliyordu. Fakat göründüğünden biraz daha büyük olduğunu iddia eden Zelda Toth adındaki gümüş saçlı esrarengiz kızla tanıştığında, uğruna yaşanacak birkaç küçük şeyin daha olduğunu keşfedecekti. 


Konu böyle ve şu an okuduğum zaman neyi fark ettim. Ben çoğu konuyu öyle üstünkörü okuyorum. Mesela ilk satırda Parker Santé beş yıldır konuşmuyor diyor ama ben okumaya başladığım zaman karakterin konuşamadığını öğrendiğimde şok oldum. :D Öyle değişik bir yapıya sahibim, bundan sonra daha dikkatli okumalıyım.
Konumuz; Parker lüks bir otelin lobisinde oturup insanları izleyip ve hırsızlık yapan bir tip. Bir gün yine oturup insanları izlediği sırada beyaz saçlı bir kızla karşılaşır. Kendi gibi gözüken ama senden büyüğüm diyen bir kızla.
Değişik yollarla tanışan ikili kızın bir telefondan sonra köprüden atacağını söylemesinden sonra  değişir ve Parker onun bu eyleminden vazgeçirmek için uğraşmaya başlar. Konuyu buraya kadar anlatabiliyorum çünkü gerisi gerçekten ilginç ve okudukça anlaşılması gereken bir kitap.
Parker'ın konuşamaması, aile için sıkıntıları Zelda'dan sonra değişecektir ve bir şeylerin farkına varmaya başlayacaktır. 



İlk olarak kitabı sevdiğimi söylemek istiyorum, gerçekten değişik bir kitaptı ve sonu beklenen olsa da şaşırttı. Çünkü bu yazarlar böyle arkadaşlar, illa sonunu böyle yazacaklar. Çünkü diğer yazarlardan farkları olmalı, aynı tarz yazarlarsa nasıl popüler olabilirler ki? Neyse şimdi spoiler falan vereceğim hiç oralara girmeyeyim.
Kitabın bölümleri hep kısa kısa ama güzeldi. Başta da dediğim gibi kitap ilginç ama her şeyi ilginç. Devam ettikçe acaba neler olacak, Zelda gerçekleri mi söylüyor yoksa akıl hastanesinden kaçmış bir deli mi diye düşüne düşüne sona geliyorsunuz. Peki sonundan tatmin oldum mu? Evet ama daha farklı da olabilirdi. Samimi olarak soruyorum, yazar neden böyle bir son yazma gereği duymuş çok merak ediyorum. Biraz araştırma yaparsam belki bulurum. ;)

Okuyanı çok olmuştur ama merak ediyorsanız tavsiye ederim. Farklı kitaplar sevenlerebenim gibi sevecektir. Devam kitabı olur mu onu da yazar bilecek, şahsen ben olmasını isterim. ;)




Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^


...çok uzak, bazen yeterince yakın da olabiliyordu.


*****


"Kahvelerini şekersiz içen insanları hiçbir zaman anlayamadım. Hayat yeterince acı değil mi zaten?"


*****


Mutsuz insanları görmezden gelebildiğimiz kadar mutlu oluruz.
Bu yüzden otoyolda devrilmiş arabaların içinde ne olduğuna biraz bile olsa dikkat etmeden basıp gideriz.


*****


"...hiç kimse genç hissetme duygusunun önüne geçemez. Bir işimiz, eşimiz ve evimiz olabilir ama tüm bu yetişkinlik işleri saçmalık. Hepimiz büyüyormuş gibi yaparız. Dünyadaki en zalim icat nedir, biliyor musun?"
"Ayna. Çünkü o asla yalan söylemez."






Böylelikle bir yorum daha biter, daha ilginç ve güzel kitapların yorumlarından görüşmek dileğiyle, sevgiler.^^






Buralarda da varım^^




17 Mayıs 2019 Cuma

İzlediğim Filmler 19//Arif V 216, Ekşi Elmalar, Dönerse Senindir^^

Herkese Merhaba^^
Film yorumlarım aynı kitap yorumlarım gibi çoğaldı. O yüzden ne kadar hızlı hızlı yayınlarsam o kadar iyi. ;)
Bu sefer ki filmlerin hepsi Türk Sineması filmleri. Geçen senenin en çok izlenen filmlerini ben de izledim, bakalım nasıl bulmuşum. ;)



Arif V 216^^
Gora serisi çok sevilince Cem Yılmaz acaba bu serinin üstünden daha ne kadar para kazanırım demiş ve üçüncü filmi çıkarmış. Peki gerek var mıydı? Yoktu bence. Hazır böyle düşündün bari senaryoyu daha iyi yap, eski sanatçılarımıza (Zeki Müren, Ayhan Işık, Ajda Pekkan vs.) yer verdiği yerler çok iyiydi ama genel anlamda filmin ne başı belliydi, ne sonu. Kısacası sevmedim, komik bile değildi. Eğer böyle bir proje daha yapacaksa senaryo daha iyi omalı. İzlemeyen arkadaşlar içinde merak ediyorum diyorsanız izleyin ama boşa vakit kaydı, daha güzel filmlerimiz var. ;) 







Hakkını yememem gereken husus ise Zeki Müren, Ayhan Işık, Ajda Pekkan, Filiz Akın, Edis Hun gibi sanatçılarımızı güzel yad etmesiydi. O kısımları sevdim. ;)





Eşki Elmalar^^
TV'de denk gelip izlediğimiz film. Yılmaz Erdoğan'ın filmleri güzel oluyor, bu da onlardan biriydi. Oyuncular, konu falan güzeldi ama verdiği mesajı anlamadım gitti. Kızlarının birini istediğine verdi mutsuz oldu, diğerini istemediğine verdi mutlu oldu en son ki kızı ise evde kaldı. Tatlı elma şart, ekşi elma kökünden kesilmeli zihniyetine sahip bir adam var filmde ama yine anlamadım verdiği mesajı. Anlayan varsa bana da söylerse çok müteşekkir olurum. ;) Bunun yanı sıra dediğim gibi güzel filmdi tavsiye ederim. :)











Dönerse Senindir^^
Murat Boz'un oyunculuğunu, filmlerini sevmeyen bir kesim var ama ben seviyorum. Hadi İnşallah filminden sonra güzel filmler çekti bence. Bu filmde onlardan biri. Sevgilisinden ayrılan bir adamın depresyona girip onu tekrardan kazanmak için elinden geleni yaptığını anlatan bir film. Eğlenceli, güzel ve başarılı oyuncular var o yüzden öneririm. ;)




Bu ikiliden yine bir film bekleriz. ;)







Diğer film yorumları için TIK TIK!!




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^






14 Mayıs 2019 Salı

Derindekiler-Yem//Deniz Erbulak Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Kitap yorumlarım çok geç geliyor biliyorum, bunu düzene sokmak için elimden geleni yapacağım. Yani şöyle ki güzel bir laptopum olsa süper olur ama kısmet belki olur yakın zamanda. İnşAllah, amin. :D 
Kitabımız Derindekiler serisinin ikinci kitabı, Derindekiler kitabını çok sevmiştim ve arayı daha fazla açmak istemediğim için okumaya başladım. Seri üç kitaptan oluşuyor ve bütün kitapların sayfa sayısını toplasanız 700 küsur anca eder. Bu kitabımız ise serinin ortanca kitabı olduğunu kanıtlar gibi incecik, 200 sayfa. Konu hızlı ilerlediği için çabuk okunan bir kitaptı ama ben bir haftada anca bitirdim. :/


Çeşme’nin koylarında başlayan macera, Derindekiler serisinin ikinci kitabıyla devam ediyor…
Denizin dibinde dolanan gölgeler…
Kayalık ıssız koylarda fotoğraf çeken turistler…
Lüks teknelerinde yolculuk eden insanlar…
Deniz kıyısındaki üniversitelerde öğrenciliğin tadını çıkaran gençler…
Başından beri her şeyin farkında olan balıkçılar…
Gizlice değiştirilen yaşam türleri ve tahmin edilemeyen sonuçlar…
Profesör Timur Betim artık neyin peşinde olduğunun farkında!
Ona yardım edebilecek insanlarsa son derece az.
Güzin’e gelince… Timur Betim, onun bir kurban mı yoksa sadece bir yem mi olduğuna karar vermek zorunda.
Bu, neşeli bir tatil hikâyesi değil!
Bu, gerçek olduğundan belki de hep şüphelendiğimiz şey!


Konumuz pek içerikten bahsetmiyor ama ilk kitabı okuyan biri ne demek istediğini anlar. Zaten bu yorumu da birinci kitabı okuyup ikinciyi merak edenler için. :D Seri kitapla hep böyle olmaz mı zaten. :) 
İlk kitabın sonunda yaşanan olaylar ve ortaya çıkan inanılmaz gerçekten sonra Timur Betim ve öğrencileri denizdeki yaratığı ortaya çıkarmak için kolları sıvarlar.
Halen daha olaylara inanmayanlar ise arkadaşlarına müdahale edecektir. O kişi hakkında konuşmak istemiyorum, çünkü kitapta sinir etti beni. Ya bir insan mantıklı başka açıklama bulamaz mı, ama en son Belgin'in yaptığı çok iyi oldu, bakalım son kitapta işler nereye bağlanacak.
Denizdeki yaratık ise ortaya çıkıyor ama bunu kim ne yapacak orada işler daha çok karışıyor. Yazar o kadar mantıklı yazmış ki kitabı bir anda gerçekte olsa kesinlikle böyle oluyordur dedim. Yine de son kitabı bekliyorum, kesin Timur Betim'in bir planı vardı.



Kitabı elimde süründürmüş olabilirim ama konuya hakimim. Yakın zamanda son kitabı alıp seriye noktayı koymayı düşünüyorum ama özleyeceğim gibi. Yazarın kalemini çok seviyorum, diğer serisi Yansımaya başlamadım ama bu seri bitsin devam da o var.
Deniz Erbulak okunması gereken yazarlardan bence, ilginç konu seçimleri, kalemi gerçekten sıra dışı. Bir kitabın okuyan devamını isteyecek. O yüzden başlamak istiyorsanız önereceğim biri seri kendisi. ;)
Kitap kısa olduğu için yorumu da kısa oldu, fazla uzatmaya gerek yok bence, daha uzun son kitapta yazarım diye düşünüyorum. Yazarımın kalemine güvendiğim için son kitapta yine bizi şaşırtıcı gerçekler ve olaylar bekliyor olacak.



Kitaba Puanım 5/4^^




Alıntılar^^

Durum yanılsamaysa bunu kimseye açıklayamazdı.
Durum gerçekse yine kimseye açıklayamazdı.


*****


"Başkalarını inandırma kısmı ne olacak peki?"
"İnandırmak için değil, ortaya çıkarmak için uğraşacağız. Ortada olan bir gerçeğe inanıp inanmamak insanların kendi seçimidir."




Bir yorumun daha sonuna geldik, başka yazılarda görüşmek dileğiyle^^


 Buralarda da varım^^


2 Mayıs 2019 Perşembe

Piyon//Aimee Carter Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Yeni kitap yorumuma başladım. Kitabı okuyalı bir aydan fazla olmuştur, zaman bulamıyorum ne yazık ki o yüzden şu an yine telefonda yazıp taslağa aktaracağım. Seriyi almak, başlamak aklımda yoktu, kapakları ilgimi çekiyordu ama. Ukitap'ta takas olunca da kitaba ben de sahip oldum. Seri yok ama devam ederim gibime geliyor.

VII olabilirsin. Eğer her şeyden vazgeçersen...
Kitty Doe için bu seçim kolay görünüyordu. Hayatını ya bir III olarak sefalet içinde geçirecek ve sevdiği insanları terk etmek zorunda kalacak ya da VII olarak ülkenin en nüfuzlu ailesine katılacaktı.
Eğer Kitty evet derse, ameliyatla başbakanın yeğeni olan, sır dolu bir ölümle hayata gözlerini yuman Lila Hart’a dönüşecek ve Hart ailesinin bir ferdi olarak ünlenip hayatına belki de ilk kez bir mana katacaktı.
Bu işin tek bir şartı vardı: Kitty Doe’nun Lila’nın gizlice başlattığı ve onu ölüme sürükleyen isyanı durdurması gerekiyordu. 
Gelgelelim Kitty de bu isyanın bir destekçisiydi. Aldığı tehditler, tuttuğu sırlar ve kendine ait olmayan bir hayatla Kitty’nin hangi yolu seçeceğine karar vermesi ve yeni anlamaya başladığı bu karmaşık oyunda, piyonun ötesine geçebilmeyi keşfetmesi sandığından da zor olacaktı. 


Konu çok iyi açıklanmış, kitabımız distopya olduğu için yüz değiştirme yöntemleri gelişmiş ve gerçek kişiyle arasında hiçbir fark olmayan estetikler yapılıyor. Seviye olarak ayrılmış toplumun başındaki kişiler insanları kandırmışlardır ve bunlar öğrenilmesin, isyan çıkmasın diye ülkece sevilen başbakanın yeğenini, öz dayısı öldürtür ve kimse anlamasın diye alt seviyede olan Kitty'yi tehditler ile kendi taraflarına çekip ölen yeğenlerinin yerine koyar, koyarlar. Konu böylece başlıyor.
Kitty karakteri çok ilginç bir karakterdi. İlk olarak anlamadığım şekilde okuma yazma bilmiyorum ama hatırlama olayında çok iyi. Bunun neden böyle olduğundan yazar bahsetmemiş, umuyorum ki seri devamından nedeni ortaya çıkar. Sonrasından cesur bir karakter olsa da hataları vardı, tabii ki yazarın hataları. Ortalık biraz karışsın, aksiyon bitmesin diye saçma yerlerde saçma olaylar çıkardı. Yine de sevdiğim bir kitap oldu. Diğer karakterlerde Knox'u sevdim ama nasıl bir karakter halen daha çözemedim. Yani iyi mi kötü mü? Bu yazarlara güven olmaz, bakmışız aslında ne kötü adam o vs. Yine de diğer kitaplarda görmek isterim. Sistemin kurbanı olan kız arkadaşını kaybeden Benjy'miz var bir de. Kitaba sonradan dahil oluşu çok garipti, kızın durumunu kimse bilmemesi gerek ama bir baktım ki bütün dünya öğrenmiş. :/ Yazar burada ne demek istiyor?



Yani kısacası güzel ama mantık hataları olan bir kitaptı, devamından neler olacak merak konusu. Umarım böylesi hatalar diğer kitaplarda olmaz. Çok distopya okuyan biri için konu güzel ama işleyiş biraz sıkıntılıydı. Üç kitaplık seri olduğu için devamında daha açılıp, güzel olacağına inancım tam.
Kitabı okumaya devam ettiğim zaman çok fazla sırlarda ortaya çıkmaya başladı, şaşırdığım yerler oldu. Ne yalan hiç tahmin etmediğim şeylerdi, şaşırmayı severim. :D
Bunların yanı sıra sonunda olan olaylar beni daha şaşırttı, Kitty'nin verdiği karar tehlikeli olacak gibi, okuyup göreceğiz.


Yazarın kalemi akıcıydı, bir oturuşta yüz sayfa okuyabilirsiniz, o derece akıcı. Seriyi tamamlamayı düşünüyorum bu arada. Zaten üç kitaplık seri olduğu için kısa zamanda toplanıp okunulabilir. Bu kitabı ciltli olarak U Kitaptan takas olarak aldım, devam kitabı da öyle alma niyetindeyim umarım bulurum. ;)
İlk kitap olarak hataları olmasına rağmen güzeldi, sıkmadı, o yüzden tavsiye ediyorum. İlk defa distopya okuyanlar içinde sıkıntı olacağını sanmıyorum, anlaşılır bir kitap. ;)



Kitaba puanım 5/4^^


Alıntılar^^


Hala kendim gibi hissediyordum. Hala kendim gibi düşünüyordum Vücuduma ne yaparlarsa yapsınlar, bunu elimden alamazlardı. Lila Hart gibi görünebilirdim ama hala Kitty Doe'ydum.




Alıntılar bu kadar, demek ki benim etkileyen bir tek bu satırlardı. :)





Bir başka yorumlarda görüşmek dileğiyle^^


Buralarda da varım^^

27 Nisan 2019 Cumartesi

İzlediğim Filmler 18//Yakışıklı Prens, Bir Noel Dileği, Isn't Not Romance^^

Selamlar^^
Yine film yorumları ile karşınıza geldim. O kadar çok film yorumu oldu ki bazen diyorum sadece afişleri paylaş hemen yorumu yaz yayınlansın ama gönlüm el vermiyor. :D O yüzden biraz geç gelecekler. :/



Yakışıklı Prens^^
Shrek'in yapımcısından olan bir film. TV+'da denk geldi izledim. Güzeldi, çok sevdim. Lanete uğramış ve bütün kızların aşık olduğu bir prens düşünü. Aşık olanların arasında Uyuyan güzel, Pamuk Prenses ve Rapunzel var. Lanetinin kalıcılığını bozmak için yerine yerine getirmek için yanına hırsız birirni alır. Başta erkek olarak bilse de alsında kızdır ve Prens'e aşık olmamıştır.
Konu böyle devam ediyor. Çizimin yetersizliği dışında sevdiğim bir yapım oldu. Çocuklarınızla izlemek istiyorsanız önce siz izleyip onay verin sonra beraber izlersiniz ama geri kalan herkese tavsiyemdir. ;)




Kokoş prensesler. :D











Bir Noel Dileği^^
Bu tarz filmleri seviyorum, izlemekten de keyif alıyorum. Noel zamanı çok fazla film çıkıyor, bu da onlardan biri. Netflix'in filmlerinden oluyor kendisi, zaten takip edenler bilir çok fazla var Netflix'de bu tarz filmler. Sevenler bakabilir.
Güzel filmdi, kadının cesaretsiz oluşu sonra bir dilekle ağzına gelen her şeyi söyleyip hem işi mahvetmesi hem de düzeltmesi güzeldi. Aslında klişe, diğerlerinden farklı değil ama farklı karakterler oynayınca güzel geliyor insanın gözüne. :D











Isn't It Romantic^^
Netflix'in orijinal filmlerinden, yayınlanalı bir iki ay olmuştur. İlk zamanda izlemiştim, güzeldi ama aman aman diyeceğim bir yapım değildi.
Oyuncular seçilmiş kişiler. :D Birinden birini bir yerde izlemiş olma olasılığınız çok yüksek. Baş roldeki adama sonradan olmadığını anladığımız adamı ise Miley Crus'u takip edenler bilir. Başta o değildir dedim ama o çıktı yaa. :D Bu tarz filmde oynaması ilginç geldi nedense. :D
Eğlenceli, kafa dağıtmalık, az biraz da klişe bir film istiyorsanız izleyebilirsiniz. ;)





Bir bilgi vereyim, filmde ünlü hintli bir ablamız oynuyor ve araştırmalarım sonucu öğrendim ki Jonas kardeşlerden Joe ile evliymiş. :O Ama yakışmışlar, mutluları daim! olsun. :D







Böylece film yorumları biter. Şuraya iki üç kelime yazacağım ama sorun kaç saatte tamamlandı. Boş bırakmıyorlar beni arkadaşlar. :/



Diğer film yorumları için TIK TIK!!




Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^





20 Nisan 2019 Cumartesi

Bir Tutan Aşk//Bennu Yar Kitap Yorumu^^

Merhabalar^^
Seneler önce elimize geçen kitaplardan biri oluyor Bir Tutan Aşk. O zaman kitabı incelediğim zaman yazı puntolarına baktıktan sonra okumaktan vazgeçmiştim, şimdi ise bu tarz kitap okuma isteğim olduğu için başlamak istedim. Kitabı sevdim, kalın ve küçük yazılı olmasına rağmen kolay okunan bir kitaptı. Çok çok iyi diyemem ama çok çok kötü bir kitapta değildi. 

Ailesinin dik başlı, haşarı kızı Zeynep… Deniz fenerlerine tutkun, avukatlığı bırakıp hayallerinin peşinden mutfağa giren, iri kahverengi gözlü, kendisi gibi asi olan kıvırcık saçlarıyla acemi bir şef adayı… Amerika'da büyümüş, yakışıklı, dövüş sevdalısı Kerem…
Hareli yeşil gözleri, yanağında gamzesi, işkolik olmasıyla ünlenen usta bir şef… Bir telefon konuşmasıyla başka yerlere savrulan iki farklı hayatın aksi tesadüflerle ortak bir "aşk"ta buluşması…
İşte bu "Bir Tutam Aşk"ın dile gelmiş hali… Kader onları başka ülkelerden, şehirlerden koparıp İstanbul'da, lüks bir restoranın mutfağında birleştiriyor. Bol baharatlı, soslu, tarçınlı, balkabaklı, acılı, ekşili bir romana hoş geldiniz. Şimdi dumanı üstünde tüten sıcak bir kahveyle tarçınlı kurabiyelerinizi alıp koltuğa kıvrılmanın zamanı.
Hepinize keyifli okumalar.

Konuyu da okuduğumuza göre karakterlere bakabiliriz.  Zeynep ailesinin zoruyla hukuk okunduktan sonra kendi isteğinin peşine düşer ve aşçılığa merak salar. Bir sene boyunca para biriktirip, ailesini zor ikna ederek İstanbul'da olan yemek okuluna yazılır. Üniversiteden arkadaşından biri olan Derya ile tuttukları evde oturan Zeynep para sıkıntısı çeker ve hocasının yardımı ve sakatlığı sayesinde çalışacak bir yer bulur. Klasik olacak ama o günden sonra Zeynep'in hayatında büyük değişiklikler baş gösterecektir.
Amerika'da büyüyen ve işine orada devam eden Kerem abisinin ve yengesinin temelli İtalya'ya taşınma kararından sonra İstanbul'daki restoranın başına geçer. Burada işleri yoluna koymaya çalışan Kerem çalışan aramaya başlar ve imdadına yemek okulundan gelen Zeynep yetişir. Böylece çiftimiz bir arada. Doğrusu klişe ama sonradan olanlar çok farklı olduğu için çokta klişe diyemeyeceğim, ya da klavyem yazamıyorum klişeyi. Neyse. :P


Karakterleri sevdim, doğrusu beni yormayan bir kitaptı. Yormayan derken ruhen yormadı ama bedenen pert oldum. Çok ağır bir kitaptır kendisi, 640 sayfa nedir arkadaşlar? Yazar kaç ayda yazdı bunu diye düşündüm yani. Bir de bunun editörden geçmesi, son okuma yapılmadı vs. Doğrusu büyük başarı yani, zaten editöre soracağım nasıl kalktın bunun altından diye, çünkü editör benim çok sevdiğim bir insan ve ablam. Gidip hemen mesaj atayım da kitabın dedikodusu yapalım.  :D 
Nerede kalmıştık, ha ruhen beni yormadı dedim. Şöyle ki 'klişe diyemeyeceğim' dediğimde tam da bu konu hakkında bahsetmiş oluyorum. Çiftimiz arasında saçma kıskançlıklar, saçma kavgalar olmadı. Zaten 400 sayfada anca açıldılar, geri kalan kısımda da bol bol aşklarını okuduk ve doğrusunu isterseniz, ne hikmetse bu kısımları okurken hiç sıkılmadan. Hani şeytan tüyü mü var derler yaa bu kitapta öyleydi. Yani bir 200 sayfa daha olsa okunur diyorum. Bu zamana kadar ilk defa böyle bir şeyle karşı karşıya kaldım, ilginç. Ve okuduğum yorumlara bakacak olursak herkes öyle diyor. Demek ki saçma kavgalar, kıskançlıklar olmadan kitaplar daha güzel oluyor ve sıkmadan okutuyor.


Tabii bunlar yok diye dört dörtlük bir kitaptı da diyemeyeceğim. Beni o kadar rahatsız eden durumlar vardı ki. İlk olarak Kerem Amerika'da büyüyüp, oradan gelmemiş gibi hemen ortama adapte olması ilginç, hatta Türkiye'de büyüyen insanlardan daha Türk'dü. Yani ister istemez yabancı bir ülkede büyüdüysen onun kültürüne alışıyorsun, Zeynep'in sürekli saçma sapan yerlerde Amerika'dan geldiğin  çok belli yorumları olmasaydı kimse demezdi ki bu Amerika'da büyümüş. Kimse alınmasın ama Adana ile Amerika karışmış bence. :/ Bir de Kerem'in sürekli Güzelim demesi. -_- Şu an yazarken bile sinir oldum. Yahu Tatlım, aşkım, hayatım, bir tanem dururken güzelim ne yaaa. Herkese deseymiş ne olurmuş acaba. O kadar itici geldi ki bana bir an bırakasım geldi. :P
Yine mantık hataları vardı ama şu an onları da yazıp sizi yormak istemem. :D Yine de okunabilir bir kitap, yazarda potansiyel var, kısa tutması şartı ile güzel kitaplar çıkaracağına inanıyorum.
Tavsiye kısmına gelecek olursam bu yorumdan sonra size kalmış okuyup okumamak. Kimseye vesile olmak istemem. :D




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


"Deniz fenerleri benim için çok özel. Karanlıkta etraf saçtıkları ışıkla kaptanlara nasıl yol gösteriliyorsa; benim için de deniz fenerleri bir yol gösterici, yolumu kaybetmemi engelleyen bir kurtarıcı."


Not: Koskoca kitaptan bir tane alıntı bulmuşum. Ne diyeyim ki şimdi ben. :D 






Bir yorum daha böylece biter, darısı diğerlerinin başına.^^Başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^


Buralarda da varım^^