27 Aralık 2015 Pazar

So Ji Sub'un Yolu Kitap Tanıtımı^^

Herkese merhaba^^

Bir kaç hafta önce pek sevgili Martı Yayınları sayfasında Ünlü Kore oyuncusu So Ji Sub'un kitabını çıkaracakları adında bir duyuru yaptı^^ O kadar çok sevindim ki her yerde paylaştım ama burada paylaşmak aklıma gelmedi. Tabii bütün Kore fanları öğrenmiştir ama yaa bilmeyenler :D Onun için size So Ji Sub'un kendi fotoğraflarının bol bol olduğu kitabı So Ji Sub'un Yolu kitabını tanıtacağım ;)

Not: Kitabın ismi Emir'in Yolu gibi gelebilir ama bu isim orijinal ismi ;)



Gökyüzü, deniz, kuşlar, adını bile bilmediğimiz çiçek ve bitkiler... Bir de sessiz So Ji Sub'un anlattığı gönülleri ısıtan hikâyeler… Hayranlarına her gün 'Sizleri seviyorum', 'Ben çok mutluyum' diyen, ancak gülümsemesinden ziyade, sessizliğine daha aşina olduğumuz, Kendini ifade etmektense başkalarına kulak vermeyi tercih eden, İstediği şeyleri söylemektense utangaç bir gülümsemeyle cevap vermeyi yeğleyen, SO Jİ SUB. Şimdi onun anlattığı hikâyeleri dinliyoruz...

Kitabımız bu^^
Ciltli ve 330 sayfa^^ <3 <3



Orijinal kapak bu, Martı Yayınları aynısını kullanmış^^




Ve So Ji Sub'un imza gününden^^
Hazır kitabın da çıktı, gelip imzalasan yaa <3

Satın almak isteyenler için ise linkler;

Büyük haber böyle, merak edenler için şu an satışa sunuldu ve alanlar fotoğraf atmaya devam ediyor^^ Alanlar ve alacak olanlara şimdiden keyifli okumalar^^

Yazdığı kadar okuyor da^^



Alıntılarla sizleri baş başa bırakıp tanıtımımı sonlandırıyorum^^ 
Başka yazılarda görüşmek üzere^^







Buralarda da varım^^




26 Aralık 2015 Cumartesi

Konuş Benimle//Laurie Halse Anderson Kitap Yorumu^^

Herkese Merhaba^^
Senden Sonra kitabından sonra bu kitap pek tercih edilecek tarzda değildi ama merakıma yenik düşüp başladım. Bu konu hakkın da okuduğum kitaplar oldu ama bu bambaşka bir kitaptı. Başta kitabın fantastik tarzı bir şey sanıyordum, kapağı ve kapak yazısı nedeniyle ama gerçek hayatta bir çok insanın başına gelen bir konuya değinmiş yazar.

Konuşmak gittikçe zorlaşıyordu. Boğazım sürekli acıyor, dudaklarım kuruyordu. Geceleri uyurken çenemi o kadar sıkıyordum ki sabahları başım ağrıyordu… Ne zaman annemle, babamla ya da öğretmenlerden biriyle konuşmaya çalışsam ya kekeliyor ya da donup kalıyordum. Sorunum neydi benim? Melinda Sordino'nun bir sırrı var. Ama sırrını paylaşabileceği kimsesi yok. Bütün arkadaşları, hatta tanımadığı insanlar bile ondan nefret ediyor. Ve günden güne içine kapanan Melinda, çareyi susmakta buluyor. Yalnızlaştıkça susuyor, sustukça yalnızlaşıyor. Ta ki O ŞEY'den kaçıp saklanamayacağını, O GECE'yi unutamayacağını anlayana dek…


Başta dediğim gibi fantastik sandım ama konu o kadar hassas ve insana dokunan bir şeydi ki her bir sayfa ayrı, insana dokunan ve acabalarla devam eden bir kitaptı. Baş karakterimiz Melinda, en yakın arkadaşları ile bir gece gizli bir partiye gittikten sonra hayatı tamamen değişir. Zaten ailesinden yana olaylar pek parlak olmadığı için o gece yaşananları sadece kendine saklar. İçe kapanık bir kız olup çıkan Melinde o gece yüzünden okulda bir çok kişi tarafından da dışlanır, bunlara en yakın arkadaşları da dahildir. Melinda için artık konuşmak o kadar zor olur ki anne ve babasıyla bile tek tük konuşur ve hocalarını kızdıracak kadar sessiz kalır. Derslerinin düşmesi ve hayatının birden bire değişmesi ailesinin dikkatini çeker ama o kadar sorumsuz bir ailesi vardır ki Melinda için bir şey yapmazlar. Melinda böyle devam ediyor, dersleri de pek umursamaz ama resim öğretmeni sayesin de kendi dünyasını yaşatacağı şeyleri çizmeye başlar.


Melinda hakkında diyeceklerim bu kadar, devam etmek olmaz, merak edenler için kitabı öneririm. Doğrusu kitabımızın pek edebi değeri yok, bazı anlam bozuklukları var ama kitaba uygun olsun diye yazar böyle yazdığını düşünüyorum. Erken karar vermeden yazarın diğer kitaplarını okumak gerek. Ama yazar öyle bir konuya değinmiş ki edebi değerinin olmaması hiç sorun değil. Her sayfa da Melinda'nın  önceden yaşadıklarını ve o an için yaşadıklarına o kadar üzüldüm ki, bunlar gerçek hayatta var, yazar sadece hayal ürünü olarak mı yazdı yada gerçekte olan bir şey mi diye hem düşünüp hemde üzülüyor insan. Çok var, günde kaç insan buna maruz kalıyor ve sessizliğini bozmuyor bile :( Ülke istatistiklerine bakıldığın da acaba rakamlar doğru mu? vs. vs. Yazar çoğu insanın kaleme alamayacağı bir kitap yazmış. Tabii bu tür kitaplar yok değil ama böylesini okumadığımı söyleyebilirim. Kitabı okuyunca keşke Melinda konuşsa, herkes öyle bir hayal kırıklığına uğrasa ve  Melinda'da rahat etse diyoruz ama yazarın bir bildiği vardı.


Kitabın ilk sayfasını açtığımız da yazarın bir notu var, burada bu kitabı yazdıktan sonra kaç kişinin onunla bu konu hakkında iletişime geçtiğinden bahsediyor ve bu olaya maruz kalanlar için konuşmanın ne kadar zor olduğundan bahsediyor. Zaten konumuz da bu sebeple başlıyor. Gerçekten yazar insanların dikkatini çekecek bir kitap yazmış. Son sayfalar da ise yazar ile röportaj yapılmış ve yazara Melinda'nın hikayesini devam et demişler. O kadar güzel bir cevap vermiş ki anlatamam. Bu kadar doğru bir konuya parmak basmak alkışlanacak türde. Yazdığı şeylerin resimlerini çekip yada alıntı olarak buraya yazmak isterim ama kitabın konusunu bozacağım için siz okuyunca anlayın yazarın neden halen daha devam kitabı yazmadığını :) Ama bende devam kitabı yazmasını isterim.

Kitap hakkında daha çok şey yazmak isterim ama bu kadar bile yazdığıma şaşırıyorum. Ne yazsam spoi olacaktı. O yüzden direk tavsiye kısmına geçiyorum. Kitabı tavsiye etmiyorum çünkü ister al oku ister okuma diyeceğim bir kitap değil kesinlikle git al oku! diyeceğim bir kitap. Ne çok duygusal ne çok sıkıcı vs. Burada yazar sadece O konuya değinmiş ve O'nu yaşayan insanın sonradan ne zorluklar ve dışlanmalar çektiğini göstermiş. Belki çevreniz de Melinda'nın tavırlarını sergileyen bir arkadaşınız var. Bu kitapla belki ona yardım edebilisiniz, o yüzden kesinlikle alıp okuyun ve okutun. Kitaba puanda vermeyi düşünmüyorum çünkü bu kitaba puan verilmeyecek kadar insanı etkileyen ve düşündüren bir kitap. Kitabımızın kapağı görünce neden böyle bir kapak? diye düşündüm ve cevabını kitabın içinden buldum. Gerçekten anlamlı bir kapak olmuş.


Kitabımızın film olduğunu belki bilmiyorsunuzdur. Twilight sersinin ünlü oyuncusu Kristen Stewart'ın daha çocuk yaşta oynadığı Speak filmi kitabı kadar büyük ses getirmiş bir film. Şu an için filme başladım ama sonunu getiremedim. Devam edip film hakkında görüşümü buraya yazıp, güncelleyeceğim :)





Alıntılar^^


Nasıl yapabiliyordu bunu? Ben daha beş dakika sonra ne yapacağımı bilemezken o on yıl sonrasını planlamış. Ben ilk önce dokuzuncu sınıfı sağ salim atlatmaya odaklanacaktım. Ondan sonra meslek hayatımı düşünebilirdim. 


*****

Donmuş bir su birikintisi üzerinde durdum. Belki hiç kıpırdamadan durursam beni görmezdi. Tavşanlar da hayatlarını böyle kurtarıyorlardı, vahşi hayvanları görünce donup kalarak.


*****


Pencereden dışarı baktım. Limuzin yoktu. Fayton ya da tahtırevan yoktu. Şimdi buradan gitmeyi o kadar isterken, kimse beni almaya gelmiyordu.



Bir yorumun daha sonuna geldim, başka yorumlar da görüşmek üzere, bol kitaplı günler^^



Buralarda da varım^^





21 Aralık 2015 Pazartesi

Mim: Merak Ediyorum...?

Herkese merhaba^^

Kore mim'imden sonra  Kore Fenomeni blog sahibesi benim mim yapmayı sevdiğimi öğrendi ve sağ olsun beni en son yaptığı bir mim'e daha etiketledi^^ Bu mim biraz daha kişisel bir mim. Hakkınız da sevip, sevmediğiniz bir çok şeyi ortaya döküyorsunuz :D Şahsen bu tür şeyler de iyi değilim ama kitap, Kore hakkında derken ortaya bir kaç şey çıkar her halde^^




İşte başlıyoruz;

*Kendimde sevmediğim bir çok özellik var ama ne yazık ki bazen yapmaya devam ediyorum.

*İnsanlara çok çabuk güvenen biriyim, başım çok ağrımıştır bu olaylar yüzünden.

*Bir insana çok kızdıysam başta kin tutarım ama sonra unutur giderim, sallarım o kişiyi, gereksiz kin tuttuğuma da üzülürüm. Ama bilirim ki onunla konuşmamı isterse benim için çok iyi bir şey yapması lazım. Yine de o kırıklık içimdedir.

*Yemek ayırt etmem, her şeyi yerim ama çikolataya ayrı bir zaafım vardır.

*Kahve ve çay canım isterse içerim olmasa da olur benim için.

*Kitap okurken bir şey yiyemem ve içemem. Bir zaman sonra içtiğim şeyi unutup, soğuturum.

*Tam bir ev kuşuyumdur. Bu yüzden çok tepki alıyorum ama hazırlanmak, dışarı çıkmak falan beni çok gerer, ta geceden düşünürüm yarın nasıl çıkacağım diye. Öyle mantıksız bir psikolojim var. Yine de arkadaşlarla bir kafe de oturup uzun uzun sohbet etmeyi severim.

*Giyim alışverişini sevmem. Alacaksam da hemen bulup almak isterim.

*Gereksiz yere mağaza, mağaza dolaşmaktan sinir olurum. Bunun yüzünden de çok fırça yemişliğim var.

*Sürekli plan yaparım. İşte bugün bunu yapıcam diye ama doğru düzgün yapmışlığım yok. Buna sinir olup daha plan yapmayacağım diyorum ama kafam da birazdan ne yapacağımı yine düşünmeye başlarım, olmayınca da sinir olurum. Bu da değişik bir psikoloji :P

*Bazen çok ve gereksiz konuştuğumu düşünürüm.

*Çok, çok ciddi olmayan konular da gülme isteğimi zor bastırırım.

*Gülmeyi severim, herkesin de sürekli gülmesini isterim ama imkansız.

*Her konuyu değil ama ciddi ve bazen gereksiz konuları çok kafaya takarım. Sonradan da gereksiz konuları kafaya taktığım için kendime çok kızarım.

*Sevgimi fazla belli etmeyen bir insanımdır.

*İlaç kullanmayı sevmem, gerekmedikçe içmem. Bu sebeple de çok azar işitirim çünkü bu konuda baya dik kafalıyım. 

*Telefonumun kurcalanmasını hiç sevmem, hele müziklerimi birilerinin açmasından huylanırım. Yani değişik ama o benim bir nevi özelim.

*Bazen çok unutkan olurum.

*Fotoğraf çekmeyi severim ama poz verme özürlüsüyüm.

*Takıntılı biriyimdir. Bir eşya dahi olsa yerinden oynasın yada yeri değişsin değişik duygular hisseder onun eski yerine gelmesi için kendimi paralarım.

*Takıntılarım sadece bunlarla ilgilidir yoksa çoğu şeyden çok çabuk sıkılan biriyimdir. Bu seneye kadar Kore dizisi izlemem ise bir mucize :P

*Uyumayı çok severim yine de gece baya geç uyurum tabii annemler erken kalkmadığım için çok kızar. Bilmiyorlar ki tam bir gece kuşuyum.

*İkiz olduğumu herkes bilir o yüzden ikizim var demeyeceğim :P Sadece insanların bize uzaylı gibi bakmasına ve İkizler denmesine My Twin ile sinir oluyoruz. İkiziz ama Allah'a şükür isimlerimiz de var. 

*Kitap okumayı çok severim ve herkesin okumasını isterim. Yine imkansız bir şey.

*Çevremin benim yaptığım şeylere saygı göstermesini isterim(Kitap okuma, alma ve Kore fanı olmam gibi.)

*Yeni başladığım kitap bir hafta elimde kalırsa o kitap ne kadar güzel olursa olsun soğurum.

*Okunacak kitap çok olduğundan en az 3 günde kitabı bitirmek isterim.

*Yüzlerce okunacak kitap olduğu halde eğer indirim var ise almak için elimden geleni yaparım. Çoğu kitabı da almışımdır :D

*Kitap alışverişi yapmak en büyük hobim ama burada az kitapçı olduğu için netten almak zorundayız ve bu bile beni heyecanlandıran bir şey. Kısacası ufak şeylerden mutlu olan biriyim.

*Kitabı sevemediysem ve yarısını geçtiysem o kitap bitecek. Yarım bırakma taraftarı değilimdir.

*Uzun, uzun yazılar yazmayı sevmediğim için yorum yazmayı da beceremem. Bir çok şeyi öncede kafam da düşünürüm ama iş ki yazıya dökeyim. O yüzden yorumlarımı pek beğenmem, yazdıklarımı da tekrar, tekrar okurum ve My Twin'e okuturum.

*Çok şey istemem ama şöyle kocaman bir kitaplığım olmasını isterim.

*Bitirmeye az kalmış kitaplarımı genellikle yattıktan sonra bitiririm. Öyle bir takıntım var.

*Kore dizisi izlemeyi bırakamam, o gün izlemesem de o bölüm ya pc'de yada telde olmalı. Önceden her şeyi hazırlar(Bölümleri indirmek gibi) ama uygulayamam.

*Daldan dala atlamayı çok isterim lakin yapamam. Örneğin bir diziyi izliyorsam başka diziyi görüp onu da izlemek isterim ama kendimi durdururum ki elimde ki dizi bitsin, yine de çoğu kez bu kuralı ihlal ederim.

*Son olarak da değer verdiğim kadar değer görmek isterim ama hiç bir zaman dengeyi tutturamam ve hep üzülen, kırılan ben olurum. 


Düşünüp, taşınıp en sonunda bunları yazdım. Çoğu şeyleri yazmamış olabilirim, bu tür şeyleri yazmayı fazla beceremem ve birden aklıma gelmiyor. :D Önceden yazıp kaydetmem gerekiyordu :D Eğer aklıma gelen bir kaç şey olursa güncellerim yazıyı^^

Çılgın kişilerle bitireyim :D

Kore Fenomeni'ne çok teşekkürler, mim'lere etiketlemeye devam :D Yapmalarını istediğim kişiler ise Evilin Dünyası (My Twin'in blogu) Kitap Tutkusu, Kütüphanemden Kitap Manzaraları, Nabrut Ve Biz, Son Sayfası "Hayat",  Seyhan'dan Hayata Dair Güzellikler canları etiketliyorum^^ Yapmışsanız link istiyorum :* Yapmak isteyenler ise çekinmeden alın, yapın ve linkleri atın^^ Merak ederim sonra, meraklı ben, :)



Başka mim'ler de görüşmek üzere^^ Hakkım da çoğu şeyi öğrendiniz, bende sizleri daha iyi tanımak isterim :D




18 Aralık 2015 Cuma

Lola Ve Komşu Çocuk//Stephanie Perkins Kitap Yorumu^^

Selam^^

Yorumlar gelmeye devam ediyor. Uzun zaman herkesin dilin de olan Lola Ve Komşu çocuğu sonunda bende okudum. İlk dikkatimi çeken şey tabii ki de kapağı ve kitabın ismi oldu. Kitabın ilk çıktığı zaman yapılan yorumlardan etkilenmedim değil. Kesinlikle beğenirim dedim ama gelin görün ki son 100 sayfasına kadar hiç tatmin olmadım ve hatta sinir oldum. Gerçekten çok ama çok gereksiz yere övülmüş bir kitap. Haa herkesin zevkleri ve renkleri ama göz boyamaya da gerek yok değil mi :) Gerçek neyse onu yazmak lazım, insanları kandırmak olmuyor ama. Neyse devam yorumum da neden böyle dediğimi yazacağım :)

Geçmişinde kalan çocuk, gelecekteki aşkı olabilir mi? Henüz kendini geliştirme aşamasındaki tasarımcı Lola Nolan modaya inanmıyordu... O, kostümlere inanıyordu. Kıyafet ne kadar parıltılı, eğlenceli ve farklı, yani etkileyiciyse o kadar iyiydi. Ve Lola'nın hayatı, özellikle de seksi rockçı erkek arkadaşı varken mükemmele gayet yakındı. Ta ki Bell ikizleri olarak da bilinen Calliope ve Cricket mahalleye tekrar taşınıp Lola'nın derinlere gömdüğünü düşündüğü acı verici geçmişini günyüzüne çıkarana kadar.

Tam olarak kitapta geçen olayları konumuz da anlıyoruz. Lola ve yan komşusu Cricket'in arasın da geçen inişli çıkışlı arkadaşlığı ve aşkı anlatıyor. Lola liseye giden, ailesi hayatı daha iyi tanısın diye işe başlamasını söyleyip sinema salonun da çalışan ve şehrin en ilginç kıyafetlerini giyen genç bir kızdır.  Ailesine rağmen kendinden büyük olan ve rock grubunda çalan Max ile sevgilidir ve onu çok sevmektedir ta ki yıllar önce taşınan ikizler Cricket ve Calliope tekrardan dönene kadar. O saatten sonra Lola bambaşka birisine dönüşür ve hayatı hiç istemediği kadar karışır. İlk olarak geçmişi bir bir hatırlayınca ve çoğu kişiye yalan söyleyince kafası iyice karışır ve doğru olan şeyi bir türlü bulamaz. Kendisini pek sevdiğim söylenemez. Çok kararsız kalıp, her iki karakteri aynı zaman da düşünen karakterilerden uyuz oluyorum. Ya birini seç ya birini. Sürekli Cricket diyor ama Max'ın karşısına çıkınca oyyy Max deyip duruyor. İşte en, en, en sevmediğim kısımlar. Lola'yı kitabın sonuna kadar sevemedim, Cricket'i hak etmiyor yani -_- Gerçi kendi de ben kimseye laik değilim diyor ama işte kitap bu ne olabilir ki.


Cricket, Lola'yı ne kadar sevmediysem bu karakterimizi bir o kadar sevdim ve hayran kaldım. O kadar iyi niyetli ve insanları kırmayan biri ki anlatamam. Ama ikizi bu arkadaş gibi değil, tam zıttı. Lola ile baş edebiliyor ama ona da kızmadım değil. Belki az biraz Lola'ya üzülmüş olabilirim :D Her ne kadar sevsem de kitabın sonun da Cricket'e olan sevgim bir tık daha arttı. O hediye ve sözler neydi öyle yaa <3 Şanslı Lola -_- Neyse kitapta tek sevdiğim özellik diyebilirim. Cricket olmasa belki kitabı zor bile bitirebilirdim. Ve bazı durumlar da Cricket için çok üzüldüm :(


Diğer karakterlerde ise Lola'nın Koreli olan arkadaşı Lindsey'i ve Anna& St.Clair çiftini çok sevdim^^ Lola'nın çok değişik bir ailesi var bunu kitabı okuyup anlayın derim :) Max'ı zaten hiç sevmedim, evet sahiplenici özelliği çok güzeldi ama Lola'yla olmamış be :D Kitap genel anlamda bu üç karakter etrafında geçiyor ve Lola'nın direk ağzından anlatma, lakin anlatım tarzı çok değişikti. Başta o kadar zorluk çektim ki anlatamam. Yazarın çok faklı bir kalemi var ama yine de Anna ve St. Clair'ın hikayesini çok merak ediyorum. Bu kitabı ve yazarın kalemine pek ısınamasam da sırf meraktan o kitabı alırım :D Kitapta yapılan espriyi, mimikler için söylenen sözleri yine anlamadım. Anlamayınca acaba benden mi hata var dedim ama hayır kesinlikle hata bu kitapta :P Çok kesin konuşuyorum, belki de bendedir belli mi olur :P Şaka bir yana bu kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Başta dediğim gibi sadece son 100 sayfayı sevebildim. Bu 100 sayfa da Lola daha aklı başında biriydi ve olaylar daha iyiydi. 


Tavsiye kısmına gelecek olursam, çoğu kişi okumuştur bu kitabı ama okumayı düşünenler varsa yorumumdan sonra düşünün derim. Haa belki ben beğenirim diyorsanız siz bilirsiniz, yine diyorum zevkler ve renkler. Ama şunu anladım ki bazı övülen kitaplar ya samimi değil yada gerçekten beğeniliyor, yine de bir daha bu hataya düşmemek için ince eleyip sık dokumayı düşünüyorum^^



Seri sıralamamız bu^^
Serimiz hakkında bilgi verecek olursam, kitabımızı şimdilik 3 kitaptan oluşuyor. Yorum da Anna ve St. Clair'dan bahsettim, o çiftimizin kitabı aslında başka bir yayınevi aracılığıyla çıkmış ama ben kapak ve renk dolayısıyla bu yayınevinden çıkanı bekleyeceğim^^ Ve resim de görüldüğü üzere Lola Ve Komşu Çocuk serinin ikinci kitabı^^ Belki Anna'nın kitabı 3. olarak çıkar. Bekleyip göreceğiz. 


Ve bu da Anna ve St.Clair'in aşkının geçtiği kitap^^ Diğer kapak daha güzel <3 :)




Kitaba puanım^^

Not: Buçuk olmasının sebebi sadece Cricket olduğu için, daha fazlası yok^^


Alıntılar^^


Eğer elbiseye devasa tek bir şey olarak baksam bu boyumu aşan bir şey olurdu. Kimse böyle bir elbise yaratamaz. Ama bunu ufak adımlara böldüğüm de başarabileceğim bir şeye dönüşür.

*****

"...Bir şeyin pratik olmaması, yaratmaya değer olmadığı anlamına gelmez. Bazen güzellik ve gerçek hayat sihri yeter."



Bir yorumun daha sonuna geldik, bol kitaplı günler^^


Buralarda da varım^^



17 Aralık 2015 Perşembe

Senden Sonra//Emily Hope Kitap Yorumu^^


Herkese Merhaba^^
Okuyan Kızlar Kulübü olarak son zamanların adından sıkça söz ettiği(Instagram'ı olanlar bilir) 
kitabımıza okuma etkinliği yaptık. Daha ilk çıktığında kapağına vurulduğum doğrudur. Tam yılbaşına özel bir kapak ve konu. Okuyunca neden yılbaşı ve noel olduğunu çok iyi anlayacaksınız. Kalbinize dokunan, kendimizi sorguladığımız bir kitaptı. Ne demiş yazarımız “Üzülme, hayat üzülecek kadar uzun değil,” ve bir de "Eğer değer verirsen incinirsin, insanlar incitir." İşte bu sözler favorim^^



Bir Noel günü savaşma ruhumu kaybettim ben, karanlığa hapsoldum. Senden sonra umut hep bir uhdeydi. Debbie'nin bir Noel günü verdiği karardan sonra bütün yaşamı hiç tahmin edemeyeceği bir biçimde değişmiştir; o günden sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bizi gerçekten biz yapan nedir? Yaşamayı tercih ettiklerimiz mi, ardımızda bıraktıklarımız mı? Yaşadığımız anlar mı, yoksa geride bırakmaya çalıştıklarımızın acısı mı? Senden Sonra pişmanlıkların, acının, hayal kırıklıklarının nasıl da insanın yaşamını gölgelediğinin hikâyesi…

Konumuz böyle. Konuyu okuyup kitap hakkında çok ufak bir bilgi alıyorsunuz, asıl konu kitabın için de. Merak edenler için cevapların hepsi kitapta, alın okuyun. ;) Kitabımız ilk olarak bir mektuptan başlıyor. Bir zamana kadar mektubun kime ve ne için yazıldığı sır konusu ama sonradan öğreniyoruz ve hepimiz şok. Tahmin ettim mi? Hayır. Bana o kadar sürpriz oldu ki mektubun sahibi şaşırdım kaldım ve çok üzüldüm. Sonradan hem şimdi ki zamanı ve geçmişte yaşananları bölüm bölüm anlatıyor yazar. O kadar sevdim ki bu özelliği anlatamam. Bazı kitaplar da insanın kafası karışır ama bunda öyle olmadı. Hiç bir şey yarım kalmıyor ve olayları son sayfaya kadar birleştirip gerçekleri öğreniyoruz.


Baş karakterimiz Debbie ve onun yaşadıklarını konu alıyor kitap. O kadar zor zamanlar geçiriyor ki zaman sonra hayatına devam etmesine hem şaşırıp hemde hayran kalıyoruz. Ama hayat bu nereden vuracağı belli değil. Debbie bir yerden sonra hayattan, arkadaşlarından, ailesinden kopuyor ve düzelmeyi başka yollardan arıyor, tam o sırada tekrardan hayatı değişiyor. Bu hem bize hemde Debbie'ye bir umut ışığı, devamın da yaşanacaklar ise tam bir muamma ve yazarın bize gerçekten sürprizleri hiç bitmiyor.


Kitap hakkında çok ama çok yazacağım şey var ama spoi vermek istemiyorum. Ne yazsam spoi olacak diye korkuyorum. Sadece Debbie'nin yaşadıkları, ona her daim destek olan çevresi ve hayata tutunması takdire şayan. Hazır kitapta geçen kişilerde bahsetmişken. Bir çok karakteri çok sevdim. Debbie için büyük bir nimetti, onlar sayesin de yaşadıkları unutup yoluna devam edebiliyordu. Umut ve mucize hiç bir zaman kaybolmaz olayını bu kitapta çok iyi anlıyoruz. Kalbimize dokunan, Debbie'nin (Hayali bir karakter olsa da) acısı paylaştığımız harika bir kitaptı. Yazarın kalemi, çevirmen falan güzel bir kitap sunmuş bizlere. Tabii kitabımızın tek tük hataları vardı ama kitabın güzelliğine gölge düşürecek kadar değil. Bu kitapta yeri geliyor ağlayıp yeri geliyor kızıyorsunuz. Debbie'nin yaptığı şeylere inanamasak da hak veriyoruz. İşte böyle bir kitaptı. Hiç bir zaman umut etmeyi kesmemek lazım, hayatın bizlere ne zaman ve nereden bir güzellik getireceğini hiç bir zaman bilemeyiz.


Gerek kapağı ve konusu olarak herkese tavsiye edeceğim bir kitap.  Her bir sayfa da duygulanıp, devam eden sayfaları merak edeceğiniz, çevrenize tavsiye edip Debbie'nin hikayesinin herkesin okumasını isteyeceğiz bir kitaptı. Emeği geçen herkese teşekkür ederim, her şeyiyle çok güzel bir kitap çıkmış ortaya. Bu tür kitapları her daim severim, çok acıtasyon olsa da okuyorum, o yüzden ne kadar herkese tavsiye etsem de çok duygusal olup, bu kitaplara dayanamayan okurlar varsa ve okumak istiyorlarsa kendinizi önceden hazırlayın derim.



Kitabın kapağı, ayracı ve iç tasarımı harika^^ Kitaplığımızın en nadide yerinde olmayı hak eden bir kapağa sahip. Ve içini açtığımız zaman yazarın mektubu bizi karşılıyor. Tekrar, tekrar okunacak bir mektup olmuş ve son satırda yazan İnanmak var etmektir.yazısı diğer favori alıntılarım arasında^^



Kitaba Puanım 5/5


Alıntılar^^

"Tanrı insanlar inandığı için var. İnanmak var etmektir Debbie. Şüphe etmeksizin inanırsan o şey gerçek olur," 

*****





Kitabımızı kazanmak istiyorsanız Okuyan Kızlar Kulübü'nün Facebook Sayfasında devam eden yarışmaya davetlisiniz^^ 5 kişiye hediye ettiğimiz kitabımızı belki siz kazanabilirsiniz^^

OKK'de takipte kalın canlar, yorumlarımız sizlerle olacak^^



Bir yorumun ve okuma etkinliğinin daha sonuna geldik, başka yorumlar da görüşmek üzere^^



Buralarda da varım^^




11 Aralık 2015 Cuma

Healer Kore Dizi Yorumu^^


Herkese merhaba^^

Bir ara kitaplara sarmıştım şimdi ise ful Kore paylaşıyorum :D Ama ne kadar erken yaparsam o kadar kar deyip Healer yorumuna başlıyorum :)  Helaer geçen kış çok ama çok merak ettiğim bir diziydi, baskılar nedeniyle en kısa zamana alıp My Twinle başladık ama onunla devamı gelmedi. Ben kendi kendime başlayıp 3 ayda bitirdim :P Evet yanlış duymadınız, bölümler telefonum da helak oldular ama sonunda bitti. Güzel ve hoş bir diziydi ama nedense "Ayyy hemen açayım da izleyeyim." dediğim bir dizi olmadı. Mesela şu sıralar Kill Me Heal Me'yi izliyorum ve her gün bölüm izlemeden uyumuyorum :D Çok uzattığımın nedeni bazen zamandan bazen de biraz önce dediğim gibi beni kenidne çeken bir dizi olmamasından. Normal de aksiyon dizileri hiç sevmem, başlamama Facebook'da gördüğüm resimler, videolar ve izle, izle diyen baskılar oldu :D Şaka bir yana baskı yapıldı ama en azından bu dizi de aradan çıkmış oldu :) Keşke hemen bitirseydim yaa neyse :P

Dizimizin konusu az karışık o yüzden Yeppudaa.com'dan az yardım alabilirim :D Hatta kopyala yağıştır en iyisi :D 
Kim Moon Ho (Yoo Ji Tae) büyük bir yayın şirketinde popüler bir muhabirdir. Bir gün, geçmişte yaşanan bir davanın gerçeğini öğrenir. Bilerek davayla ilgili kişilere yaklaşır ve onlara yardımcı olur. Bunu yaparak hakikati ortaya çıkarmak için mücadele eder. Bu konuda ona İnternet muhabiri Chae Young-Shin (Park Min-Young) ve "Healer" olarak da bilinen Seo Jung-Hoo (Ji Chang-Wook) yardım eder.
Konu böyle ama devam ettikçe hepsinin bağlantıları ortaya çıkıyor :O


Ji Chang Wook - Seo Jung Hoo^^
Healer adıyla büyük paralar kazanıp teslimat işi yapan Jung Hoo verilen görevden sonra hayatı çok başka yola girer. Ortaya çıkarmak istediği sırlar ise onu ifşa etmeye yeter.
Kendisini ilk defa bir dizi de izledim. Normalde TRT 1'de yayınlanan tarihi dizi de görmüştüm ama onu pek izlemeyince bunda kısmet oldu ve bu dizide de patladı gitti. Şimdi her yerde bu yakışıklı boy gösteriyor. İyi çıkış yaptı ve burada rolünü çok iyi üstlendi^^



Yoo Ji Tae - Kim Moon Ho^^
Ünlü muhabir olan Moon Ho Healer'a çok gizli bir görev verir ve yıllar önce kaybedilen kişiyi bulurlar. Healer bu işe başladığı için Moon Ho ondan sürekli yardım ister ve sonunda bazı gerçekler ortaya çıkıp Healer ile aynı safta yer alırlar.
Kendisi ilk defa izledim ve bu nasıl bir insan dedim ahahah İyi yürekli, gerçekleri ortaya çıkarmak için herşeyi önüne alan Moon Ho, başka bir oyuncu bu rolü oynayamazdı diye düşünüyorum. Her şeyiyle cuk diye oturmuş bu diziye^^ Mimikleri acayip şeker, hele bir gülsün göz diye bir şey kalmıyor adamda :D Başka diziler de başrol görmek dileğiyle^^


Park Min Young - Chae Young Shin^^
Bir internet haber yerinde magazin muhabiri olan Young Shin en büyük hayali ünlü muhabir Moon Ho ile tanışmak ve çok ünlü bir muhabir olmak ama Healer ve Moon Ho'nun sırları ortaya çıkarma çabalarında kendisini olayların tam ortasında bulunca geçmişin sırlarını öğrenmek sorunda kalacaktır. Sungkyunkwan Scandal dizisinden sonra ikinci kez izleyişim kendisini, az kendisine karşı antipatim olsa da oyunculuğu çok iyi ve burada da çok sevdim kendisini. Yine de işte bir kere antipati oldumu insan devamı geliyor :P



Park Sang Won - Kim Moon Sik^^
Moon Ho'nun abisidir ve kirli işlerle ilgilenmektedir. Yıllar önce yaptığı hatalar ise Moon Ho sayesinde önüne çıkacaktır. Dizinin tatlı ajussisi^^ Gerçekten çok tatlı bir amca, gençliğini de bir o kadar tatlı biri oynadı^^ 


Çokta benziyorlar hani :D Oppayı merak edenler ise ismi Son Seung Won^^ Her iki oyuncuyu da daha çok diziler de görmek dileğiyle^^



Kim Mi Kyung - Jo Min Ja^^
Eski bir polis olan Min Ja bazı nedenlerden dolayı hacker olup Healer'a yardım etmektedir. Hiç kimse yüzünü görmez ama sonlara doğru artık kendini ifşa etmek zorunda kalır^^
Bu kadının oyunculuğu süper yaa, her rolün üstünden iyi geliyor, bu rolü de on numara beş yıldız yapmış^^


Oh Kwang Rok - Ki Young Jae^^
Healer'ın ustası ve Min Ja'nın kankisidir. Eskiden olan olaylar yüzünden intikam için planlar yapmaktadır ve her zaman Healer gibi gizli biridir.
Çok tatlı ajussilerden üçüncüsü :D Hele bir konuşması  ve gülüşü var ki sormayın gitsin, sadece izleyin^^


Polis memurudur ve Healer'a çok yardımı dokunacaktır. 


Healer ve Min Ja'ya yardım eden  Healer'ın kız versiyonu. Healer'a çok yardımcı oluyor^^  Kendisini ilk defa burada gördüm^^


 Young Shin'in babası, avukat ve çok güzel bir kafe işletiyor. Eskiden çete üyesi olduğundan en yakın arkadaşları en ağır abiler.
Bu dizinin gencinden yaşlısına hepsi çok iyi :D Moon Ho'nun abisinden favori ajussim^^

Resimler^^


Yıllar önce sıkı sıkı bağları olan dostlar^^


Yorumsuz :P


Set arkasından kareler^^ 
Görüyorum ki çok iyi anlaşıyorlar :D


En sevdiğim sahnelerden biriydi^^ Oppa taş, taş :D


Evet bir kiss ama..izleyin demek istediğim anlayacaksınız :P


Yine bir set arkası :P





Harika fotoğraflar^^ Healer'ın fotoğrafı daha iyi ;)





Aşk böcekler :P


Oyyy Healer bu hallere düşecek adam mıydın? :P


Böyle bir gizli iş yapacak biri olsun ben her türlü gizli iş bulurum :P Ama arada Min Ja olmamalı :P


Ahh Min Ja ne zaman Healer'a kızmayı keseceksin :P


Basın toplantısından^^






Hepsi mükemmel^^





Yapmayın böyle, çıtayı çok yükseltiyorsunuz -_-




Healer'sın sen bu ne hal -_-


Cıks diğeri daha iyiydi!

Gifler^^




Oyyy bu giflere ne yorum yapılır ki :P Oppanın mimikleri yeter^^



Ne şansı gacı şu Young Shin! -_-



Diziden kesitler^^


Uçan bir oppa gördüm :O



Bu kadar tatlı olmaz zorunda değilsin :P


Öncesi


Sonrası :P



Şu gifte ki çocukta ne çekti be :P


Yaaa sürekli diyorum bu kadar tatlı olma :P Şu mimiklere bak hele :D


Yine Healer ve diziden kareler^^


Bu aşk unutulmaz. Nokta.
Ve hayır, kıskanmadım -_-


Ve dizimizin sonu^^
İlk başta ki yorumla sonra resimlere yaptığım yorumlar bir değil farkındayım ama bu diziyi şu oppa için izlediğim de bir gerçek. Tamam olayların sonunu çok merak ediyordum ama "Hadi yaa şu dizi bitse." dediğim de çok oldu. Başta dediğim gibi aksiyon sevmeyen biriyim, belki aksiyonla ilgili değildir benim geç bitirmemdir diziyi pek fazla beğenmemek ama ne bileyim çok övüldüğü kadar da bir şey bulamadım. Hele o son, neyse güzel hareketliydi ama bazı şeyleri de anlamadım bee :P 
Biri beni aydınlatsın :P
20 bölümlük diziyi çok, çok, çok sevmesem de izleyin derim, belki siz seversiniz, yani benden daha çok seversiniz^^
Konu olarak olarak pek tatmin olmasam da oyuncu seçimi harikaydı. Hepsi çok iyi oynadı ve üstesinden iyi geldiler^^


Bir dizi yorumunun daha sonuna geldik^^ Güzel, hoş ve oyuncularını sevdiğim bir diziydi^^ Yorumu yazarken de çok zevk aldım^^ Resimler ve gifler favorim :P


Başka yorumlar da görüşmek üzere o zaman^^
Sevgiler^^





Buralarda da varım^^