16 Şubat 2019 Cumartesi

Yalancı Aşklar Sokağı//Betül Güçlü Kitap Yorumu^^

Selamlar^^
Film ve kitap yorumlarım hızla gelmeye devam ediyor, tabii ben ne kadar hızlı olursam artık. Şu an bile yeni kitabımı bitirdim yorumlanacak olanların arasına bıraktım. :/ Hız kesmeden devam etmem şart. :/ O da en son okuduğum kitabım neredeyse 2 hafta elimde kaldı, o zaman zarfında çoktan yorumlar bitmesi gerekiyordu.
Şu sıralar ne amigurumi, ne kitap ne blog ne de dizi konusunda iyi şeyler yapabiliyorum. Her şey birbirine girmiş vaziyette. O sebeple ki saat 02.54 ve ben halen daha yazı yazıyorum. :/ Bu sefer gerçekten fazla uzattım, o yüzden hemen kitabıma geçeyim.
Kitabımız çok sevdiğim Betül Güçlü'nün sondan ikinci kitabı. Çıktığı her kitabı merak ediyor ve okumak istiyorum, bu da onlardan biriydi. Almak biraz zamanımızı almış olsa da(Çünkü baya pahalı) bunu okuyup bitirdim ve yeni kitabı elimde bile değil. :( O da bunun gibi çok pahalı. :'(
Eskiden çoğu Türk yazarı tercih ediyordum ama şimdi istisna yazarlarım var artık, Betül Güçlü'de onlardan biri. Çok muhteşem, harika kitaplar çıkarıyor diyemem, çok iddialı olur ama ne çıkarsa okurum o derece de kalemini seviyorum. Bu kitapta hayal kırıklığı yaşatmadı, çok sevdim ve hızla okudum. Bir oturuşta kaç sayfa okudum onu bile bilmiyorum. Sizi fazla merakta bırakmadan konuyu yazıp devam edeyim. ;)

O salondan çıktıktan sonra, hayatımın normale döneceğine emindim aslında. Yalanların, aşk oyunlarının ve hesaplaşmaların olmadığı o sıradan, zor ama huzurlu hayatıma…

Eh, yanılmış olmalıyım çünkü Kerem Tunalı bir sabah karşıma dikilip benden küçük bir iyilik daha istediğinde kendimi yabancı duyguların, o güne dek farkında olmadığım ama özlemini çektiğim şeylerin eksikliğini hissederken ve onlar uğruna savaşırken buldum.

Konumuz böyle, kiralık aşk, sahte sevgililer, düzenbaz nişanlılar vs. diyebilirsiniz ki öylede ama tahmin edilenin aksine sahte nişanlılık olayı kitabın başında oluyor ama devam etmiyor. Doğrusu ben öyle bekledim ama böyle de güzeldi, hatta daha güzeldi. ;) Mısra iki kardeş ve babaannesi ile hayatını zar zor geçindiren bir genç kızdır. Bir gün kardeşinin başına gelen olaydan sonra kendini sahte bir nişanlılık olayında bulur. Bir aylık bir sürede rol yapan Mısra nikah günü damadı masada bırakıp bir ay önceki hayatına devam eder ama işler istediği gibi gitmez. Kerem onu bir kez daha rahatsız eder ve o günden sonra her şey daha farklı olmaya başlar.
Kerem geçmişi yüzünden baskı altında olduğu için bu yalana başvurur ama işler istediği gibi gitmez ve yine Mısra'nın kapısını çalar.
Evet böylece tekrardan bir araya geliyorlar ama sahte birliktelik devam etmiyor, daha çok arkadaşça devam ediyor görüşmeleri ama kader bu ya planı başkadır. Konu böyle devam ediyor. Kitabı gerçekten sevdim, çok tatlı, naif bir aşı ve hayat zorluklarını konu alan, okuyunca içinizi ısıtacak tatlı bir kitap. Mısra'nın ailesi için yaptıkları, Kerem'in Mısra için yaptıkları ve hissettikleri çok tatlıydı. Arada açıp tekrar okuyacağım çok sahne var mesela.


Mısra'nın kardeşleri tam içimizden biri, kız kardeş ergen fazla çekilmez ama bir o kadarda destekleyen bir tip, erkek kardeş ise ortalığı elli altıya veren, evin reisi gibi gözüken ama ablasından azar işiten kardeş. Babaanne ise olaydı. Onu sizler okuyup tanıyın derim. ;)
Bir de Sinan var tabii. İşte favori karakterim. Kitaba dahil oluşu pek alışılmışın dışında ama olsundu, zaten biz Sinan'ı böyle patavatsız seviyoruz. Mısra'nın yakın arkadaşı ve sırdaşı. Başka türlü sanabilirsiniz ama o sadece her şeyden anlayan ve insan psikolojisi için eğitim görmüş komik bir adam ve hiç aşık olmamış. Bunu neden mi söyledim, çünkü Sinan'ın kitabı var ve orada kendisi aşık oluyor. Aşkı yalanlayan koca Sinan. :P O yüzden daha çok merak ediyorum ama Sinan Matrak biri, her türlü kitabı okunur. ;)
Ve diğer karakterler, hepsi çok iyiydi. Tanıtmaya gerek yok, okudukça öğrenin onları da. ;)
Yine diyorum kitabı gerçekten sevdim ama kusursuz da değildi benim gözümde. İlk olarak şöyle ki ben kitapları sanki günlük tutuyormuş gibi okumayı sevmiyorum, bu kitapta tam öyleydi. Sanki karakter yazıyor, sevgili günlüğüde bizmiş gibi. Başta çok fazla bocaladım ama devam ettikçe bu etki hem geçti hem de azalmış gibiydi. Ondan sonra bazı olaylara anlam veremedim. Spoiler değil, sadece okuyanlara beni aydınlatmaları için soruyorum. Mısra kız kardeşine Kerem'den ne zaman bahsetti? Okurken bir anda baktım kız kardeşine Kerem'i anlatıyor ama önceden söylediğini zerre hatırlamıyorum. Anlatmış da olabilirim, bilenler beni aydınlatırsa sevinirim. :*

Evet bu kadar detay yeter, kitabı sevdiğimi kaç kere söyleyeceğimi bilemiyorum ama siz anladınız. :D Tavsiyemdir. Devam eden seri gibi bir kitap bu, bundan sonra Sinan, Sinan'dan sonra Mısra'nın erkek kardeşi Emre'yi okuyacağız. Emre'nin kitabı Wattpad'de yayınlanıyor, Sinan'ın kitabı ise Aşk ve Diğer İhtimaller oluyor. Seri bilgimizi de verdiğimize göre son bir kaç şey yazıp bitireyim.
Şöyle ki yazarın kalemini seviyorum ama daha çok sevdiğim başka bir şey var. Yazarın betimlemeleri. Olağanüstü derece de çok tatlı karakter betimlemeleri yapıyor. Her kitapta aşık olunacak adam bulunuyor diyeyim siz kısa yoldan anlayın. :D Bu sebeple yazara sevgim daha çok artıyor.

Bu kadar yeterli bence, en kısa zamanda Aşk ve Diğer İhtimaller'i okumak dileğiyle geçelim puana ve alıntılara. ;)




Kitaba Puanım 5/5^^



Alıntılar^^

Çocuksu merakıma gülüyor ve elleriyle saçlarını dağıtıyordu. Böyle yaptığında fena halde serseri görünüyor ve üff, hepimiz böyle şeylere bayılıyoruz. Şurada minik bir kalp spazmı geçirdim diye beni kim suçlayabilir?



*****


...yine saçma sapan bir şey söylüyorum. Bu Kerem'i güldürüyor. Son günlerde sık sık gülüyor zaten ve bu benim zavallı kalbime taşıyamayacağım kadar fazla heyecan yüklüyor.



*****


Yaşadığım duygu patlamasından olsa gerek gözlerinin güzelliği karşısında anlık şok yaşıyorum. Aslında ayrıt edici hiçbir özellik yok gözlerinden. Kirpikleri gösterişsiz, kahverengileri göze çarpacak kadar parlak ya da koyu değil. Ama gözlerine yerleşen bakışlar o kadar güzel ki, o gözlerin Kerem'e ait olduğunu bilmek, bana baktıklarını görmek o kadar heyecan verici ki hayatımda gördüğüm en güzel gözler olması kaçınılmaz.



Yazarın diğer kitaplarının yorumları için Tık Tık!

Bir yorum daha biter, başka yazılarda görüşmek dileğiyle.^^



Buralarda da varım^^

8 Şubat 2019 Cuma

İzlediğim Filmler 15//Alvin ve Sincaplar Yol Macerası, Ratatuy, Demir Maskeli Adam^^

Merhabalar^^
Hızla film izliyor ama yorumlarını yeni giriyorum. :D
Bu yazıdan başka bir tane daha yorumlanmayı bekleyen yazım var ve bu kaplumbağa hızıyla yazar ve paylaşırsam yine yığınla yorum birikecek gibi. :D Neyse ben bunu yazıp kaydedeyim de devamı da gelir herhalde. :D
Bu sefer izlediğim filmlerin ikisi animasyon diğeri ise ilk ikisinden farklı bir film. O zaman bakalım bunlar nelermiş.



Alvin ve Sincaplar: Yol Macerası^^
Serinin yeni filmi olduğunu bu filmi izlemeye başladıktan sonra anladım. Hatta kaçıncı onu bile bilmiyorum. :D Bu filmde diğerleri kadar eğlenceliydi. Tekrar tekrar izleyeceğim filmlerdendi. Seriyi zaten çok seviyordum, sevmeme rağmen yeni filminin olduğunu bilmemem de ilginç. :D 
Sizlere de öneririm, eğlenceli kafa dağıtıcı bir animasyon, çocuklara önerir miyim onu siz ebeveynler karar verin. ;) Film Netflix'de mevcut, izlemek isterseniz eğer. ;)



Bu filmde kendisi de baş roldeydi. ;) Sincaplar ve bu arkadaşlar beraber yaptıkları gizli işler süperdi. :D











Ratatuy^^
İkinci filmimiz ise TV'de kesin izlediğiniz ve sevdiğiniz filmlerden biri. Fare arkadaş diğer cinslerine göre farklı olup aşçı oluyor ve pek becerikli olmayan yeni arkadaşına yardım ediyor.
Tekrardan izlemiş olmama rağmen yine izlerim, izledim de. Eğlenceli, seveceğiniz filmlerden biri olabilir. Animasyon olsada yemek yapımlarını izledikçe acıkıyorsunuz, bunu da söylemeden geçemeyeceğim. :D
Yine çocuklarınız için önerir miyim ona siz karar verin ve son olarak bu filmde Netflix'de mevcut. ;) 






Aşçı dayanışması^^












Demir Maskeli Adam^^
TV'de babamların denk geldiği ve beraber izlediğim bir film oluyor kendisi. Beyaz TV sağ olsun çok ilginç filmler yayınlıyor her akşam. :D Bu filmde onlardan biri, başta olayı pek anlayamadım ama devam ettikçe sevdim.
Filmde anlayacağınız üzere Leonardo Dicaprio oynuyor, hem de iki rolde.
İlginç ve bir o kadar güzeldi, arkadaşların dayanışması, krallığın sonsuz özgüveni ve onun yerle bir edilmesi vs. çok iyiydi ve o son. Bayıldım. Kesinlikle öneriyorum. ;)
Eski ve kraliyet filmlerini seviyorsanız izleyebilirsiniz, ya da Leonardo Dicaprio'nun Titanik'ten bile iyi rol aldığı ve role baya yakıştığı için izlemek isterseniz de bir şey diyemem. :D
Tv'de izlediğim için belki siz internette bulabilirsiniz. ;)



Ortadaki arkadaşı tanıdınız mı?


4 Silahşörler. :)





Bir film yorumları daha biter, yenisi ne zaman gelir bilemiyorum. Umarım yorumlarımdan memnun kalıyorsunuzdur. Kısa ve öz olmaya çalışıyorum. Sorunuz olursa yorumda ya da Instagram hesabımdan sorabilirsiniz. ;) Diğer hesaplarım aşağıda. ;)


Önceden İzlediğim filmleri merak ediyorsanız TIK TIK!! 



Buralarda da varım^^







6 Şubat 2019 Çarşamba

Harry Potter ve Sırlar Odası//J.K. Rowling Kitap&Film Yorumu^^

Herkese Merhaba
Karşınıza yine Harry Potter ile geliyorum. Serinin arasını açmadan devam etme planların olduğu için fazla bekletmeden ikinci kitabı okudum. Ya ben kaç senedir kitap severim neden Harry Potter ile tanışmam geç oldu anlamış değilim. Belki o zamanlar çok popüler olduğu için pek ilgimi çekmemiştir bilemiyorum ama bu seriyi ve filmlerini acayip sevmeye başladım. Kitapları gerçekten güzel ama film uyarlamaları daha güzel. Tek sıkıntım biraz geç bitirmem kitapları. Yorumunu bile kaç haftadan sonra yapıyorum.

Dursley'ler o yaz öylesine çekilmez olmuşlardır ki, Harry bir an önce okulu Hogwarts'a geri dönmek için can atmaktadır. Eşyalarını toplarken ortaya çıkan ev cini Dobby ise onu uyarır: Hogwarts'a dönerse, bir felaket olacaktır. Olur da: Sırlar Odası'nın açılmasıyla ortaya çıkan karanlık bir güç, Hogwarts'takileri taşa çevirmeye başlar. Harry, hayatını tehlikeye atarak, Oda'nın elli yıllık ölümcül gizemini çözmeye çalışır. Ve gerçekten de başına gelmedik felaket kalmaz.

Harry Potter yine Muggle'larla beraber yaz tatilini geçirmeye çalışır. Bu sefer diğer zamanlardan çok farklı olmasa da en azından Muggle'lar Harry'den korkuyor. Başlangıç kısmında yaşanan talihsiz kaza ve sonradan Ron'un gelip onu kurtarması çok iyiydi. Yoksa Harry oradan asla çıkamaz, arkadaşlarına ve çok sevdiği okuluna kavuşamazdı. Öyle bir şey olsaydı gerçekten üzülürdüm. Hem Harry için hem de Hogwast okulunda yaşanacak olan olaylardan mahrum kalacağım için. :D Her dönem(kitap) belli ki böyle entrikalı, aksiyonlu, hainlik barındıran serüvenler olarak devam edecek, severiz böylesini. ^_^


Bunların yanı sıra yeni karakterlerde geliyor kitaba. Mesela Draco Malfoy'un babası, Ron'un kız kardeşi okula başlıyor ve çok fazla kendini öven yeni profesörde var.
Bu tarz kitaplarda gelen her yeni karakter için içimde bir şüphe oluyor, mesela yeni profesörden çok fazla şüphelendim, peki çıktı mı? Onu okuyup öğrenin derim. ;)
Kitap hakkında daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum. Yine ve yeniden bizi şoka uğratan bir sondu, sevdim ben. Beklediğim gibi bitti, arkadaşlıklar, dostluk ve güven yine kazandı. Kitapta sevdiğim başka şey ise Zümrüdüanka kuşunun ortaya çıkması oldu. Filmde bile çok tatlıydı. :)
Bazı yerlerde Harry'ye kızdım, Ron ve Hermion'ye her şeyi anlatıyor ama önemli kısımları Dumbledore'dan sakladı. Artık tahammül edemiyorum böyle  gizli, saklı film, dizi ve kitaplardan.
Ben böyle yazsam da değişeceğini pek zannetmiyorum yaa neyse. :P 

Okuyalı çok fazla zaman geçtiği için aklımda olanlar uçup gitti, ama sevdiğimi ve en kısa zamanda seriye devam etmek istediğimi söyleyebilirim. ;) Halen daha bu seriyle tanışmamış olanlar varsa en kısa zamanda başlasın, akıcı, güzel ve eğlenceli bir serüven sizi bekliyor çünkü. ;)
Not: Kitaplar kadar filmlerde güzel.^^
Dipnot: İlk kitapta çokça yazım hatası vardı ama bu kitapta yoktu. Sadece birkaç gözden kaçmış yazım hataları o kadar ki sadece bir tane gördüm. ;) Yani ilk kitabı okuyup devam etmemezlik yapmayın. ;)



Kitaba Puanım 5/5^^


Alıntılar^^

Myrtle onlara yuvalarından fırlamış gözlerle baktı.
"Yaşıyorsun," dedi Harry'ye kayıtsızca.
Harry gözlüklerinden kan izlerini ve yapış yapış sıvıyı temizleyerek, sert sert, "Bu kadar üzülmene gere yok," diye cevap verdi.
"Yani...düşünüyordum da...ölmüş olsaydın, memnuniyetle tuvaletimi seninle paylaşabilirdim," dedi Myrtle, utangaç gümüşi bir renk alarak.

Alıntıya Not:
Myrtle tuvalette saklanan bir hayalet. ;)



*****






Kitap yorumum böylece bitti, şimdi film yorumuna bakalım^^

Film Yorumu^^


Kitap biter bitmez birkaç gün aradan sonran hemen filmini izledim. Kitaptan sonra filmi izlemek çok eğlenceli, birde böyle fantastik bir kitapsa daha güzel oluyor.
Film hakkında diyeceğim pek bir şey yok, yine bire bir aynıydı. Beklediğim bir kaç sahne vardı onları da filmde gördüm, sadece bir tane vardı, o da hayalet partisi. Detaya girmeyeyim ama onun filmde yer almasını isterdim. ;)
Bunların yanı sıra Ron'un ve Dracon'un babalarını görmek güzeldi. Uçan araba filmde daha hoştu ama salyangoz olayı çok iğrençti. :P
Kitabı okuduktan sonra hemen filmini izlemenizi öneririm. ;) Eğer kitabı okuyamam diyorsanız yine öneririm, belki filmden sonra okumak isteyeceksiniz. ;)









Hagrid^^ Favori karakterim. :)





Baştan kendisine sinir oldum ama sonradan kendini sevdirdi kerata. :D




Dediğim Zümrüdüanka kuşu^^




Buralarda da varım^^

1 Şubat 2019 Cuma

Beni Hatırladın mı?//Sophie Kinsella Kitap Yorumu^^

Herkese merhaba^^
Yeni kitap yorumum sizlerle^^ Instagram'da beni takip edenler uzun zaman önce Sophie Kinsella kitabı okuduğumu bilir. Ne zamandır okumuyordum, özlemişim. Biraz kafa dağıtmalık, hoş bir kitaptı ama sinir etmeden de bırakmadı! Yorumda bahsedeceğim neden sinir olduğumu, hatta hak vermeyebilirsiniz de ama o sırada beni çileden çıkardı. Bu tarz şeylere gelemiyorum arkadaşlar! Bunu es geçersek sevdiğim bir kitap oldu, yine akıcı, anlaşılır ve komik. Gerçi bu sefer fazla çik-lik tarzı değildi sanki, duygusallık biraz daha ağır basıyordu.


Bir sabah uyansanız ve hayatınız kusursuz olsa…?
Lexi, berbat bir trafik kazasının ardından hastanede gözlerini açıyor. Ona göre sene 2004. Kendisi yirmi beş yaşında ve çarpık dişli biri. Felaket bir aşk hayatına sahip. Ancak, her ne kadar inanamasa da, öğreniyor ki, sene aslında 2007 Lexi artık yirmi sekiz yaşında, dişleri inci gibi ve çalıştığı departmanın da patronu olmuş; üstelik de evli! Hem de yakışıklı mı yakışıklı bir milyonerle! Rüyalarındaki hayata aniden nasıl iniş yapıverdi böyle acaba?
Lexi şansına inanamıyor özellikle de nefes kesen yeni evini gördüğü zaman! Kocasını yeniden tanımaya başlayınca muhteşem bir evlilik hayatı olduğunu da öğrenecek, çok iyi biliyor. Üstelik sevgili kocası bir de 'Evlilik Kitapçığı' hazırlamış onun için.
Fakat Lexi yeni kimliği hakkında daha çok bilgi edindikçe, kusursuz hayatının yüzeyinde çatlaklar oluşmaya başlıyor. Eski dostlarının hepsi ondan nefret ediyor. İşine göz dikmiş, dişli bir rakibi var.
Bir de üstüne üstlük dağınık saçlı, seksi bir erkek çıkıp…
yeni bir bomba patlatıyor!
Yani, ne olmuş olabilir ki?
Lexi bir gün her şeyi hatırlayacak mı?
Ve hatırlarsa ne olacak?

Konusunda da okuduğunuz üzere kitabımız büyük bir kazadan sonra hafızasını kaybeden Lexi'yi konu alıyor. Hafıza kaybının ilginç bir tarafı yok ama ilginç olan bir şey var ki kazadan sonra yaşadığı hayat. Siz onun yerinde olsaydınız ne yapardınız? Sorusunu herkes kendine sormuştur diye düşünüyorum. Doğrusu ben Lexi'nin yerinde olsam şunları yapardım; ilk olarak karşımda kim varsa açık açık son 3 yıla dair zerre bir şey bilmiyorum, o yüzden beni rahat bırak der bir güzel herkesi paylar kendi işime bakar, öğrenmeye ve hafızamın gelmesi için elimden geleni yapardım. Lexi'de böyle yaptı demek isterdim ama tam tersini yaptı. Sanki suç bundaymış gibi hatırlamaması sürekli yüzüne vurulur gibi oldu, garibim ağrını açıp bir şey de demedi. Eski Lexi'yi bildiği ve olduğu için demedi, o 3 yılda değişen Lexi olsaydı kimse elinden kurtulmazdı.



Kızdığım kısımlar bunlar oldu ama geri kalanın sevdim, Lexi hayatını öğrenirken bizde onunla beraber öğrendik, ekstra sahneler veya karaktere söz hakkı verip Lexi'yi devre dışı bırakmamış. İşte bu çok güzeldi, her ne kadar merak etsek de böyle öğrenmek en iyisiydi.
Lexi'nin kocasını sevdim ama üzüldüm. Biraz daha esnek olup, kurallar koymasaydı belki arkasından işler çevrilmezdi. :D  Lexi'nin annesi ve kız kardeşi için diyeceğim bir şey yok ama ezeli rakibini bir kaşık suda boğmak istedim. -_- Ama o konuyu çok iyi bağlamış yazar, son bölümlerde adrenalin üstüne adrenalin yaşadık. ;) Sophie bu işi biliyor. :*
Ve gelelim gizemli aşka. Başta kocası arkasından işler çevirmediği halde aldatmasına çok kızdım ama karakteri ve evlilik hayatlarını anladıkça eh hadi bu sefer peki diyelim dedim.:P Ne demek istediğimi okuyunca anlayacaksınız bence.


Genel anlamda güzel, akıcı ve sizi yormayan bir kitap. Muhteşem bir kitap olarak beklemeyin, beklentiyle başlamayın yani ama çok kötü de demiyorum. Sophie'nin çok güzel kitaplarını okudum, bu onlardan biri değil. Benim için kötü olarak  halen daha zirvede Aundrey'i Bulmak var! Sophie gençlik yazmasın. :D Şimdi yeni çıkan kitabını merak ediyorum, seveni, beğeneni çok olmuş. Bir de konusu vs. ilgimi çekti ama Dex'den çıkmasına halen daha kılım. Bazı kitaplar, yazarlar bazı yayınevlerinde daha güzel duruyor.




Kitaba Puanım 5/4^^



Alıntılar^^


Uff ya. Zengin insanların niye zayıf olduklarını anlıyorum şimdi: Hayvan gibi evlerinde oradan oraya gezinmekten.



*****


Nasa'dan bile karmaşık bir evde nasıl yaşanır yahu? Hem bir evin niye akıllı olması lazım ki? Hoş ve salak olsa, olmaz mı?





Bir yorumda böylece biter. Başka yorumlarda görüşmek dileğiyle.^^